
Rahip Cinayetleri
Türkiye’nin son 5 yılına damgasını vuran milliyetçi çıkışlı, din motifli cinayetlerin bu topraklardaki tarihi 200 yılı buluyor. Bu kitap, işte 200 yıllık butarihi arka plandan hareketle Anadolu topraklarındaki misyonerlik faaliyetlerine, onların orta-uzun vadeli planlarınaparalel olarak egemen devlet erkinin meşru-gayrimeşru geliştirdiği karşı önlemleresomut olaylar üzerinden mercek tutuyor.Kitap, misyonerler ve gayrimüslimlere paralel olarakAnadolu Alevilerinin de benzer amaç ve yöntemlerle hedef seçildiklerine, pek çoğu kamuoyuna ilk kez yansıyan detaylarla dikkat çekiyor. Kitabın asıl iddiası, 23 yılık gazetecilik hayatı hep dosya inceleyip, olayları analiz etmekle geçmişyazarın kaleminden Malatya-Trabzon-İskenderun eksenindeki rahip cinayetlerini aynı 200 yıllık perspektif üzerinden, t...

Söz Sokakta
Güldüm, ağlattın. Yalandı, inandım.Çağırmadın, geldim.Gittin, takip ettim. Söz verdin, unuttun.Dayanabileceğim kadarını göze aldım.Fazlası beni öldürürdü. Belki bunu da isterdin.Çünkü seni bir tek ben böyle sevdim.Kimsede görmedin aynısını.Hatta başkaları itmişken seni, ben çektim aldım.Güvenmezken kimseye, hiçbir zaman kandırmadım.Sadece siyahtın, başka renkler kattım.Çaresizdi bakışların, şimdi korkusuz.Yani benimleyken güzeldin.Artık tek başınasın.Neden mi? Ben türettim, sen tükettin.Hala gözlerimin içine bakarak“Sana inanıyorum” deme, inanmam...

Hep Sonradan
Ortak bir acıya sahip iki kişi varsa, acı eşit bölünmez; biri diğerinden daha güçlü olmak ve acının büyük payını üstlenmek zorundadır.Dilediği gibi ağlayamaz, korkamaz, öfkelenemez... Hayatındaki herkes onu güçlü sanır da kimse bilmez, savrulmasının ufacık bir rüzgâra baktığını.Ben güçlü olan taraftım.Annem, saçlarını kaybedene kadar...

Dönüşüm Diyeti
Diyet yapmayın, hızlı kilo vermeye inanmayın. Eğer beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmez ve beslenmeyi öğrenmezseniz hayatınız boyunca vicdan azabıyla yemek yersiniz. Beslenmeyi öğrenmek için vakit ayırmanın zamanı geldi...Kendinizle yüzleşin!Yediklerinizin farkına varın. Hemen, şimdi kendinize yanınızda taşıyabileceğiniz büyüklükte güzel bir defter alın. Bu sizin beslenme günlüğünüz olacak. Bugünden başlayarak bütün yediklerinizi ve içtiklerinizi günü gününe ve saati saatine, miktarlarıyla defterinize yazın ve bütün yeme pratiklerinizi dikkatlice inceleyin.Beslenmeyi öğrenin!Temel beslenme bilgisi edinmeden olmaz.Yemekten tat ve keyif almak da insanı insan yapan özelliklerin başında geliyor. Ancak, sağlıklı bir yaşam için yeterli ve dengeli beslenmek en önemli koşul.Kendi beslenme progr...

Cumhuriyet’in İlk/son Yüzyılı
Enver Aysever ve Orhan Gökdemirden çok tartışılacak bir kitap! "Kemalizmden muhafazakâr ‘Atatürkçülük’e evrilen bir ideolojik restorasyonun elbette tartışılacak pey çok yönü var. Ancak bununla birlikte, cumhuriyetin eskisi ile ilgili eleştiriler de inanılmaz bir sığlık içinde. Yüzyıllık tarih neredeyse bir tek kavramın içine, ‘askeri vesayet’e sıkıştırıldı. İkinci sınıf Amerikan üniversitelerinin ‘üçüncü dünya’ için ürettiği bu kavram, anti kemalist ‘yeni Atatürkçülüğün’ amentüsü gibi artık. Kaldı ki, bütün bu dönüşümü getirip son on yıla bağlamak ta büyük bir haksızlık. Cumhuriyetin egemenleri, daha işin başında cumhuriyetin yarattığı yeni insandan ürkmüş, ricat etmiştir. İslamizasyon, işte bu ricatın sığınağıdır. Kemalizm ve onun kurduğu cumhuriyet ise pek çok noktada eksikli, pek çok no...

Bir İstanbul Vardı
Ben, İstanbul’da doğdum. İstanbul’da büyüdüm. Seksen sekiz yılı aşan ömrüm hep İstanbul’da geçti. Çocukluğumun, delikanlılığımın, gençliğimin geçtiği bu şehirde arkamda bıraktım yaşlarımı. Ömrümün ihtiyarlık çağındayım şimdi. İstanbul’u yazarak tadını çıkarıyorum İstanbullu olmanın. Bir kez daha... Azrail’le randevum nerededir, bilinmez. Fakat yine de bu şehirde olmasını isterim kabrimin. Mezar taşımda İstanbullu yazmasını isterim. Bu şehirde diyorum. Çünkü benim yaşlandığım, toprağında yatmayı arzuladığım şehir, doğup büyüdüğüm o güzel İstanbul asla değil şimdi. İstanbul’um diyemeyeceğim bir garip diyar oldu burası. Tarihin tanıdığı en büyük iki imparatorluğa; Bizans’a 1058 yıl, Osmanlı’ya 469 yıl olmak üzere tam 1527 yıl payitaht olan ve tam 123 hükümdarın hükmettiği bu kent, şimdi olduğ...

Beyaz Mucizeler
Aşkı, Güzelliği, Bereketi, Sağlığı ve Başarıyı Kendinize Çekecek Beyaz Mucizeler ‘Nefs’ten uzaklaşıp, ‘Nefes’ olmayı tercih eden herkes için... Sırtını güneşe çevirip gölgelerinden gayrı bir şey göremeyen kişilerce ‘sağlığıma, aileme, işime, evliliğime, şöhretime ve tüm başarılarıma’ kastedilerek büyü yapılmak istendi! Ama ben ‘Evren’in bir parçası olduğumu hiç unutmadım. Kalbimi hep Allah’ın nuru ile aydınlattığım için birileri beni ‘karanlık’la yok etmeye çalıştıkça, ben ‘içimdeki sonsuz kaynakla ve ışıkla’ güçlendim. Ve bu kitap ortaya çıktı. Size büyü yapılmasına gerek yok, gündelik hayatımızda o kadar çok -hasetlik gibi- negatif enerjiyle bir araya geliyoruz ki! İstedim ki siz de benim gibi korunun, kendinizin ve bütünün hayrına niyetlenerek "Sevgi ve İnanç"la tüm güzellikleri kendini...

Bağdat’ın Sirenleri
2006 Yılında Avrupa’da Basılan En İyi Kitap“Oyun başladı, yazgı yazıldı. Babam sırtüstü düştü, yoksul fanilası yüzüne kapanmıştı; zayıf karnı, ölü balık karnı gibi griydi... Ailenin onuru yerlerde sürünürken, görmemem gereken şeyi, onurlu, saygıdeğer bir oğlun, eski bir Bedevi’nin asla görmemesi gereken şeyi gördüm. O gevşemiş, pörsümüş, alçaltıcı şeyi gördüm; yasak, tabu alanı: Babamın penisi... Söylenecek söz kalmadı artık! Gerisi hiçlik, sonsuz bir boşluk, bitmeyen bir düşüş, yokluk...“Eserleri 14 dile çevrilen ve 25 ayrı ülkede yayınlanan Yasmina Khadra, usanmadan insanlığın zaferi için çağdaş militan tarihi araştırıyor. Kabil Kırlangıçları ve Saldırı’dan sonra Bağdat’ın Sirenleri, yazarın, Doğu ile Batı arasındaki sağır diyaloguna kutsadığı üç perdelik oyunun son bölümü.“...Komşunun Ç...

Ateş, Güneş ve Ada
"Kafanızdaki bütün soruların cevabı bu kitapta sanki. O kadar güzel bir anlatımı var ki daha ilk sayfasını açtığınızda gerisi geliyor ve inanın bağımlılık yapıyor. Hazzı, aşkı, küçük heyecanları, okul hayatını, ergenliğin vermiş olduğu kafa karışıklığını ustaca anlatan nadir kitaplardan. Ateş, Güneş ve Ada okuyabileceğiniz en üst seviyedeki kitaplardan..."-Ayşenur Kütükbaş-"Güneş bir kez batar, bir kez de doğar. Bunu değerlendirmek sana, senin seçimlerine bağlıdır. Doğuşu da seçebilirsin batışı da... Ya da en akıllıcası her ikisinden de zevk almayı seçersin... Böyle bir bölüm vardı. Ben bu kitabı okuduğum zamandan beri bunu kendime ilke edindim, her ikisinden de zevk almaya çalışıyorum, ikisini de ayrı ayrı seviyorum... Çok okuyan birisi değilim, haftada bir kitap, hatta bazen bu süre daha...

Aşkta İhanetin Tarihi
İhanet ne makam dinler, ne rütbe... Paşadan şair-i azama, özetle zenginden yoksula kadar uzanan aldatma, kim bilir bir yerde kişileri de eşitliyor. Ölümü ve sürgünü hiçe sayıp, "başında kavak yelleri estiğinde" fermanı dinlemeyen nice yürekli vardır. Ama yüreklerini dinleyip, ferman dinlemediklerinden ölmüşlerdir. Şehzade Burhanettin’den Ahmet Mithat Efendi’ye, Şair Nigar Hanım’dan Abdülhak Hamid Bey’e, Beyoğlu Gülü Kamelya’dan Nurettin Paşa’ya uzanan ve galiba çoğunlukla hicran dolu ihanet sayfaları vardır. Şimdi sararmış sayfaları çevirebiliriz... Sayfalarını açtığımız bu konu sadece bize mahsus değildir. Dünyanın dört bir yanında kim olursa olsun, aşkın bu kasırga tarafına yakalanıyor. Sari bir hastalık ya da müthiş bir virüs ama kimse "bana mısın" demiyor. Henore de Balzac’tan Frida’ya...

Aşkımın Beden Dili
Kadınla, erkeğin beden dili nedir? Aşık olunca bedendeki değişimler nelerdir? Karşı cinsin size aşık olduğunu nasıl anlarsınız? Bir erkeği ve kadını etkilemenin yolları nelerdir? Herkesin aldatılma korkusu vardır. Aldatıldığınızı hangi beden dili hareketleriyle anlarsınız? Yalan sözlerde değil bedende gizlidir. Karşınızdakinin size yalan söylediğini nasıl anlarsınız? Aşkım Kapışmak yıllardır sizlere televizyon ekranlarından, seminerlerden ilişkiler ve iletişime dair ipuçları verdi ve analizler yaptı. Şimdi de kadınlarla ve erkeklerle ilgili tüm duruş, davranış ve iletişim detaylarını Aşkımın Beden Dili kitabında topladı. Bu kitabı başucunuzdan ayıramayacaksınız.

Aşk’a Yolculuk - Veysel Karani
Sinan Yağmur’dan Beklenen Kitap... "Bana, ‘Sen kimsin?’ diye sormayın. Ömrü azıcık kalmış bir Hiç’im. Ben, hiçbir şeyim, hiçbir şeyim. Yürek vermediğiniz, ta içinize erişemez. İnsanlara baktım ki her biri kendisine bir sevgili edinmiş. Kimi kadın, kimi erkek. Bazısı nefis, bazısı da heva. Kimi mal, kimisi de şöhret. Herkes o sevgiliyle ölüm anına kadar beraber olabilmiş, bazısı da kabrin başına kadar beraber bulunabilmiş, toprağa verilince ona veda etmiş. Herkes sevgilisini karanlık bir kuytuya bırakıp geri dönüyor. Düşündüm. Kendime öyle bir sevgili bulayım ki, hayatımda ve vefatımda benimle beraber olsun. Ömrüm, özüm ve sözüm üç aşk üzerine örüldü: Allah aşkı, Peygamber aşkı ve Annem. Bana kendini üç kelimeyle anlat deseler; yetimlik, yalnızlık ve yolculuk derim... Babasız kalmanın acısı...

Aşka Yol Olma Defteri
Sinan Yağmur’ görselleriyle hazırlanmış harika bir defter...

Aşk Varmış Aşk Yokmuş
Oval odadaki sarışın adam, elleriyle fermuarını okşadı. Sonra esmer kızın ellerini tutup fermuarına götürdü. Kızın yüreği hop etti. "Başkan’ım, müdahale gerekiyor," dedi. Titreyen sesiyle: "Nereden anladın?" diye sordu, sarışın adam. Esmer kızın vücudu ayrı, sesi ayrı titriyordu. "Bölgedeki kriz büyüyor. Müdahale olmazsa, patlayıp yayılabilir," diye inledi. Sarışın adam, usulca eğilip, kızın düğmelerini okşadı. Düğmelerin altında, yumuşacık çıkıntılar vardı. "Haklısın galiba. Müdahale kaçınılmaz," dedi. "Ama önce sen müdahale et!" Esmer kız, suya hasret balıklar gibi iştahla açıp kapadı kızıl dudaklı kocaman ağzını. Dilini şapırdattı. Fermuarın ucunu tuttu, titreyen parmaklarıyla indirmeye çalıştı, zorlandı. Aynı anda, Başkan da düğmelere saldırmıştı. İlk düğmeye bastı. Açılmadı. İkinci dü...

Araz
"Ayrılığı seçtin mi her şeyi götüreceksin yanında. Geriye hiçbir şey kalmayacak. Söylenmemiş sözler kalmamalı bıraktığın yerde ki ben en çok onları duydum. Gittin mi adamakıllı gideceksin. Hiçbir özlem kalmayacak dönüşleri emziren. Demem o ki dönecekmiş gibi gitmeyeceksin. Büyük git gideceksen uçsuz bucaksız, dursuz duraksız git. Telefonun numaraları sesime düşmemeli, yolların yoluma değmemeli. Hiçbir anıya, hiçbir dizeye, hiçbir şarkıya yenilmemeli ayrılık. Şiirler okununca unutulmalı, hasret dokununca uyutulmalı. Gece inmişken ayak parmaklarına kadar, yahut gün doğarken... Yatağının diğer yastığındaki boşluk tecavüz ederken gözlerine, ne bileyim tek başına yiyeceğin sofrana iki kişilik servis açtığında susacaksın, duracaksın... Gitmenin hakkını vereceksin. Ayrılık gurur duymalı seninle. ...

Amerikaperestler
"Amerikaperestler", yurtiçinde ve yurtdışında yaşamını sürdüren otuz siyasetçi, gazeteci, akademisyen, yönetici ve bilim adamını kamuoyuna tanıtmak için yazıldı. Bu isimler çok güçlü ve etkili midir? Hayır! Değildir... Onların güç ve etkinlikleri, arkalarına aldıkları kuvvettedir. O nedenle "söyleyene" değil, "söyletene" bakmak gerekir. "Amerikaperestler"in davranışları psikopolitik kökenlidir. Görüşleri analiz edildiğinde, hepsinin temel bir programda buluştukları görülmektedir. Öte yandan, çok sayıda "Amerikaperest" ise bu kitapta yer almıyor. Bu, onların sırasının gelmeyeceği anlamını taşımıyor.

Affedin Beni
Herkesin Yaradan’a giden yolunun farklı olduğuna inandığım için, Sizlerle aynı yolu seçmediğim için, Kendi yolumda yürümeye devam ettiğim için Affedin Beni! Aynalar bizi artık aldatamadığı zaman, oyunun sonuna yaklaştığımızda, perde kapanmadan belki, finali daha dürüstçe ve kalan gücümüzün yettiğince, asıl kimliklerimizle oynamak adına az da olsa değiştik hepimiz. Eğer bu yaşamın oyununda kendime seçtiğim rolü iyi oynayamamışsam veya repliklerinizi karıştırmanıza sebep olmuşsam ve sizin olduğunu zannetiğiniz sahne ışıklarını bazen kendime çevirdiysem... Affedin Beni!

Lambousa Krallığı
Işıldayan Krallık, Lambousa Krallığı’nın kentsel öyküsü aynı zamanda halkın yükseliş ve çöküşündekiİç ve dış etkenleri de görmemize yardımcı olmaktadır.Bir dönemi, ünüyle aydınlatan Lambousa Krallığı, bölgenin devam eden tarihine rağmen, hâlâ bir simgesi durumundadır.Antropolojik olarak baktığımızda halkın, yaşanmakta olan döneme rağmen, kültürlü ve üretken olmak yanında, liderliklerin hırsları dışında bir sorunlarının olmadığı da görülmektedir.Ne tesadüftür ki,Liderlik hırsları Kıbrıs Adası’nın tüm tarihlerdeki kaderidir.

Yalnızlık Sek İçilir
Küskün değilim sana, kızgınlığım da geçti, ama kırgınlığım geçer mi bilmiyorum.Biz yalancı baharlara inanıp açan iki çiçeğiz, papatya mevsimine aldanıp, fallara kanmışız o kadar. Ne kadar kuru ayaz varsa hepsine dayanmış, hafif bir sonbahar rüzgârıyla solmuşuz.Şimdi faydası olmayan teselliler aldım yüreğime, bir adım sonra nereye gideceğim, onu bile bilmiyorum.Bildiğim tek şey, kelimelere dökemediğim duyguların efendisi olduğun.“Aşkı tanıdım, yaşadım ve yanıldım... Sen de oradaydın”

Riya Tabirleri
Zamanın İnsan’ına... Yazar Eren Erdem bir kez daha ezberleri bozuyor... Abdestli Kapitalizm, Nurjuvazi, Şeytan Evliyaları gibi kitaplarıyla tanınan ve İslam düşüncesine getirdiği yeni yorumlar ile adından bahsettiren Eren Erdem, Riya Tabirleri ile düşündürücü bir yolculuğa çıkartıyor okurları. Yazar bu kitabında, "siyaset, din, ideoloji, felsefe ve birçok konuda farklı görüşler ortaya koyuyor." İnsanlığın en büyük problemi olan "riya" sorununun temeline inerek, kötü gidişlerin ana nedenini sorguluyor. Riya Tabirleri, insanlığı kuşatan riyakarlık hastalığına karşı yükselmiş bir sestir. Zamanın insanına, zamanın sözüdür. Riya Tabirleri; insanın yeniden inşası, öze dönüş temelinde olgunlaşmış bir manifestodur...

Renkli Kalem
Aşk "kaos"tur, "huzur" değil...Çocukluk ya da gençlik aşkının peşine düşenler... Yıllar önce bir kez görüp unutamadığı "hayatının aşkını bulmaya çalışanlar... Hepimizin gönlünün derinliklerinde bir "yarım kalmış aşk" vardır. Eski sevgiliden farkı; gözümüzdeki yerinin Mecnun’a, Ferhat’a denk düşmesidir. Çünkü onun etten kemikten oluştuğunu idrak etmeye fırsatımız olmamış, dolayısıyla arşive kahraman olarak kaldırmışızdır. Onunla ilgili hayallerimiz o gün donmuştur. Kırıklığa dönüşmeden... Ama insanoğlunun isteği bu değildir. Tadında bırakmak diye bir eğilimi yoktur. Tarihinde görülmüş şey değildir. İlla tüketecektir! Elinde solmuş bir fotoğrafla yollara düşmesi bundandır. Onu bulacak ve bokunu çıkaracaktır! Pakize Suda bu kitapta aşka, hayata, ayrılığa, evliliğe, kadına ve erkeğe meydan oku...

Redhack
Redhack Manifestosu.."Bak beyim, sana iki çift lafım var. Koskoca adamsın. Paran var, pulun var, her şeyin var. Binlerce kişi çalışıyor emrinde. Yakışır mı sana ekmekle oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak? Ama nasıl yakışmaz. Sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören. Anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor. Ama ben boşuna konuşuyorum. Sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum. Hıh. Sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi Saim Bey. Sen mi büyüksün? Hayır, ben büyüğüm, ben, Yaşar Usta. Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç. Gözümde pul kadar bile değerin yok. Ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiçbir şey yapamayacaksın. Yıkamayacaksın, dağıta...