Yüksel Mert
1954 yılında Osmaniye’nin Merkeze bağlı Issızca Köyünde soğuk bir kış mevsiminin nöbeti bahara teslim ettiği bir zaman diliminde dünyaya gelmişim. Evliyim. Selçuk, Zişan, Muhammet ve Samet isimli dört çocuğum var. Kendimi bildim bileli “okur düşünür yazarım…”
Siyahla beyaz arasında trilyonlarca ton farkı vardır. Her hangi bir konuda ‘kesinlikle’ demeden önce bir daha düşünün…
Adam yerine koyduğunuz adam, “adam olur” esprisince çağımızda insan sevgisi, doğa sevgisi ve tüm sevgiler; “her türlü kötülüğe karşı olmakla başlar…”
Değerlerinize verdiğiniz değer kadar değerinizin olduğunun bilincindeyim. Bu anlayışla tüm insani diyaloglarımda ve özelliklede kitap çalışmalarımda dil değirmenimin çarklarını biraz daha yürekten ve beyinden gelen ırmaklarla döndürmeye çalışıyorum.
“Herhangi bir insan için olağanüstü yetenek, gerekeni gerektiği yerde, gerektiği zamanda, gerektiği biçimde söylemek, söyleyebilmektir…”
Hatalarım var.
Çünkü insanım.
Melek ya da robot değilim.
Öyle ise yaşıyorum. Çünkü yalnız ölüler hata yapmazlar. “Irk, renk, din, dil, sosyal statü, güzellik-çirkinlik” demeden,
“Kapısı sonuna kadar insana açılmış bir yüreğin sahibi olmak gibi soyut zenginliklere tutkum var…”
Aslında elle tutulur yanım yok, sayılmayacak kadar eksiğim var. “Doğum günüm, uğurlu sayım, uğurlu rengim, fal, nazar VS. saplantılarım yok!” Övünmek gibi olsun “Fenerbahçeliyim…” “ Ne kölelerin efendisi ne de sultanların hizmetçisiyim…” Mecbur edildikçe susmayı, mecbur edilmedikçe de konuşmayı sevmem. Bu kitaptan önce
“Özden İman etmek Mertçe Paylaşmak”
“Okurdan Okura Sizin Kitabınız”
“Çukurova Kültüründen Esintiler”
“Kur’an Aydınlığında Büyü Bozma”
“Gönül Ağası”
“Ben Yüksel Mertoğlu Atatürkten Özür Diliyorum” ve
“Delice”
isimli yedi tane yayımlanmış kitabım daha var. Diğer kitaplarımda olduğu gibi, bu kitabımda da “insanı, insana, insanla, insanda, insanca” anlatmaya ve yazmaya çalıştım. Dünya insanlık ailesinin bilgi mozaiğine ne kadar katkım olursa kendimi o kadar mutlu hissediyorum. Barışın, sevginin, saygının ve güvenin hakim olacağı bir dünya ve gelecek özlemiyle; “yaratılışımdan gelen haklarımın yüzde ellisini kullanayım yeter…”
İnsan haklarımın üstü kalsın.
“sürçü lisan eyledikse affola”
Sevgi ve saygılarımla.