
Söylenmemiş Son Söz
YALNIZLIK, AYNI ZAMANDA ÖZGÜRLÜĞÜN DE OLDUĞU YERDİR. BAŞKA BİR DEYİŞLE, ÖZGÜRLÜĞÜN BEDELİDİR. Dişilik ve onun yakıcı enerjisi; güzelliği, gücü, ışığı... Ve bu güçle kendi cenaze törenlerinde söz alarak, tutkuyla ve tarihin onları marjinalleştirmesine duydukları öfkeyle, suçlama niteliği taşıyan bir veda konuşması yapan kadınlar... Concita De Gregorio’nun Dora Maar gibi çocukken ya da Amelia Rosselli gibi ergenken yüz yüze geldiği veya büyüdüğünde tanımadan tanıştığı ve daha sonra eserlerinde aradığı kadınlar: Carol Rama, Nise da Silveira, Vivian Maier, Silvina Ocampo, Maria Lai, Lisetta Carmi ve daha birçokları. Hepsi böyle tanınmış değiller, hatta çoğu zaman çıkmaz sokaklarda kaldılar, yasaklandılar, dışlandılar, geride bırakıldılar. Zamana, geleneklere, topluma göre önde oldukları için, ...

Türkiye’nin İsrail Politikası
TÜRKİYE’NİN EN BAŞINDAN BERİ ÜZERİNDE DURDUĞU HUSUS İSRAİL’İN VARLIĞI DEĞİL, VAR OLMA BİÇİMİDİR. İmparatorluk düzeninden cumhuriyete evrilirken özelde, toplumsal yaşam alanında Yahudi ulusuna karşı hiçbir önyargı taşımadığı ve o nedenle hiç çatışma yaşamadığı bilgisi hafızasında yer alan Türkler için İsrail Devleti’nin kurulmasına karşı bir protesto hali hiç belirmemiştir. Türkiye’nin en başından beri üzerinde durduğu husus İsrail’in varlığı değil, var olma biçimidir. Soğuk Savaş sonrası yeniden biçimlendirilmeye çalışılan Ortadoğu’da ABD-Rusya çekişmesi, İsrail’in merkezde olduğu eskisinden farklı bir denklem ortaya çıkarmıştır. O nedenle, Batılı güçlerin desteğini arkasına alarak kurulan İsrail için Türkiye ile geliştireceği diyaloğun ABD ve Rusya nüfuzunun etkilerine ve derinliğine bakı...

Mutatio
DEVASA BİR DÖNÜŞÜM UFUKTAN YAKLAŞIYOR... Dünya gezegeni –tıpkı sonsuz evreni paylaştığımız diğer gezegenler gibi– bir tekâmül okuludur ve evrendeki tüm varlık sistemleri, kendilerinden altta olanları elinden tutarak yukarıya çekmekle yükümlüdürler. Dünya dışı varlık sistemleri, adına Ruhsal İdare Mekanizması (RİM) dediğimiz o kudretin birer uzantısı gibi hareket ederek, on binlerce insanla, kapalı, sınırlı, bireysel temas içindeler. Bu temaslar devasa bir bilinç dönüşümüne işaret ediyor. Evrensel yasaları ve varlıksal ilkeleri bilmeksizin, yaşananları kavrayabilmemiz olası değildir. Ülkemiz bu anlamda büyük bilgi akışlarına sahne olmuş, 1959 yılında nakledilen ve Bedri Ruhselman tarafından derlenen İlahi Nizam ve Kâinat bilgileriyle başlayan süreç içinde, ruhsal/evrensel ilkeler ile varolu...

50 Maddede Cumhuriyetin 100.yılı
"MİLLETİN SALTANAT VE HAKİMİYET MAKAMI YALNIZ VE ANCAK TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’DİR." - MUSTAFA KEMAL ATATÜRK "Cumhuriyet bir devrimdi, yıkılmış, parçalanmış, geri kalmış, yok olmak üzere olan bir toplumdan, çağdaş bir devlet yaratıldı. Atatürk’ün, Türkiye’yi kurma mücadelesi verdiği günlerde İngiliz başbakanı kendi meclisinde ‘Artık Türkiye yoktur!’ diyordu. Atatürk ve Milli Mücadele’ye omuz verenler, İngilizlerin bu sözünü boşa çıkardılar. Sadece bu sözü boşa çıkarmakla kalmayıp, dünya milletler ailesine, çağdaş, yeni bir üye kazandırdılar. Bu yeni üye, kurucusu Atatürk’ün ‘Yurtta barış, dünyada barış’ ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalan ve bu nedenle de saygı gören bir ülke oldu." Doğan Satmış tarafından kaleme alınan 50 Maddede Cumhuriyet’in 100. Yılı kitabının sayfalarında; mümkün ol...

Kutunun Dışında Düşünmek
"HAYAL GÜCÜ, BİLGİDEN DAHA ÖNEMLİDİR. BİLGİ SINIRLIDIR. HAYAL GÜCÜYSE DÜNYAYI KUŞATIR." – ALBERT EINSTEIN Yaratıcı fikir üretmenin büyük değer kazandığı bir çağdayız. Kutunun dışında düşünmek, sıradanı olağanüstü olandan ayırmanın etkili bir yoludur. Bu sıra dışı düşünme tarzı zor kararları kendinizden emin bir şekilde hızla almanız için ihtiyaç duyacağınız içgörüleri elde etmenizi sağlar. Çok satan kitapların yazarı Som Bathla, insan psikolojisi ve davranışı üzerine yaptığı derin araştırmalarla sizi bu kitapta yaratıcı bir yolculuğa çıkarıyor. Dünyanın en akıllı düşünürlerinin uyguladığı yaratıcılık rutinini benimseyerek ve sizi çevreleyen ortamı yeni baştan düzenleyerek düşünüş biçiminizi ve geleceği öngörme becerinizi dönüştürebilirsiniz. Bu kitapla: .Meydan okumanın zihni daha iyi fiki...

Kazara Tanrılar
SEKÜLER BİR ÇAĞDA GÜÇ İLE DİN ARASINDAKİ BAĞLANTININ VE TANRISALLIĞIN ROLÜNÜ AYDINLATAN, TANRI OLARAK TAPINILAN İNSANLARIN KIŞKIRTICI TARİHİ Kristof Kolomb’un Yenidünya’ya ayak bastığı ve göksel bir varlık olarak selamlandığı 1492’den bugüne kadar ortaya çıkan "Kazara Tanrılar" modern çağın peşini bırakmadı. Hemen her coğrafyada beliren ve her kıtada tanrılaştırılan, üstelik daima erkek olan insanlardı bunlar. İlginç olansa bu tanrıların her zaman içsavaşlar, imparatorluk fetihleri, devrimler gibi çalkantılı dönemlerde ortaya çıkmasıydı. Din tarihçisi Anna Della Subin, beş yüzyılı kapsayan bu aydınlatıcı ve sıra dışı tarih kitabında, modern "din" kavramımızın nasıl icat edildiğine, sözde seküler çağımızda din ve siyasetin neden sürekli birbirine karıştığına, birisini ilahi olarak adlandırm...

Sebebi Sende Gizli
KENDİNE VE HAYATA MERAKLI GÖZLERLE BAKMAYI SEÇERSEN BİRÇOK SORUNUN ÇÖZÜLDÜĞÜNE ŞAHİTLİK EDERSİN. Bu kitap, kısırdöngülerin sarmalına kapıldığın, kendini çaresiz hissettiğin noktalarda elinden tutmak ve hayatın verdiği ipuçlarını nasıl okuyabileceğini gözler önüne sermek için yazıldı. Gerçek bir hayat hikâyesinden esinlenilerek kaleme alınan Sebebi Sende Gizli yaşamın farklı zamanlarında, benzer darbelerle yaralanan bir kadınla bir erkeğin kendilerini iyileştirme yollarını bulmalarının, aslında kendilerini keşfetmelerinin hikâyesini anlatırken bölüm sonlarında yazar, zihnindeki spot ışıklarını yakmak için seninle bazı bilgiler paylaşacak, sana yol arkadaşı olacak. Psikolojik Danışman ve Aile Terapisti Türkân Bayraktar Uzun, zihninin derinliklerine kapılar aralayıp, kendini keşfetme yolculuğ...

Günlük Mucizelerin Küçük Kursu
"Kökünü değiştirmeden meyveyi değiştiremezsin." Stephen R. Covey Günlük mutluluğumuz, çoğu zaman farkına varmadığımız küçük ritüellerle desteklenir. Bir fincan kahve içmek, birini selamlamak, arkadaşlarla buluşmak... Tüm bu eylemleri hayatın bize sunduğu her anı kutlayarak gerçekleştiriyorsak dönüştürücü ve belirleyici olabilirler. Bilgelerin dediği gibi, hayatımıza geri dönüp baktığımızda aklımızda kalan anlar, gerçekten en önemli olanlardır. Günlük mucizelerin bu küçük kursu, işte bu anlarda mutlu olmaya bir davettir.Bu kitabın amacı, şüphesiz ki mutlu olduğumuzun farkına varmak için son günlerimizi beklemek zorunda olmamaktır. Bunun yerine her günün her bir dakikası paha biçilemez ve eşsizmiş gibi bu yaşama sevincini bu andan itibaren taşımaktır.

Türk Hitler
ANCAK TARİHİN KARANLIĞIYLA YÜZLEŞEBİLENLER HAK ETTİKLERİNE ULAŞABİLİR Ercan, Almanya’da uzun yıllardır oyunculuk yapıyordu. Başarılı da bir oyuncuydu ancak yetenekleri ırkçı birtakım önyargılarla baskılanıyordu. Arap bir aile babası, Ortadoğulu bir terörist, İranlı bir göçmen ya da imam dışında başka roller oynaması mümkün değilmiş gibi görünüyordu. Ne hak ettiği şöhrete ulaşabiliyordu ne de hak ettiği parayı kazanabiliyordu, üstelik yeteneğini de tam olarak ortaya çıkarma fırsatı bulamıyordu. Önyargılar kafesine hapsedilmiş, zor zapt edilen bir kaplan gibiydi adeta... Sonunda kafesinden çıkmaya karar verdi. Almanya’da Türk olmanın bedelini ödemekten yorulmuştu artık. İşin kuralı neyse ona göre oynamaya hazırdı. Artık sadece role girmeyecek, hayatın içindeki rolünü de değiştirecekti.

Sabahın Sözcükleri
"Sabahın ağzındaki en güzel sözcüktür günaydın. Gecede yitip gitmediğimizin tanığıdır.Bir gerekçedir şafağın kapısını aralayan ışığa teşekkür etmek için. Yüzler asılmış, akıllar karışmış, uykular kaçmışsa eğer, ilaç yerine geçer üstelik. Yalnızlık kuyusunun dibinden kurtulmamız için harflerden yapılmış bir merdivendir günaydın. Kopmuş bağları onarma isteği, dostluk kurmanın eşiği, sevgi sözcüklerinin beşiğidir. ‘Haydi yeniden başlayalım!’ demenin özcesidir. Yanına kendini tamamlayacak sözcükleri de çağırır.‘Nasılsın?’ı, ‘Hayırlı işler’i, ‘Hoş geldiniz’i… Günaydın, çocuğudur aydınlığın. İnsanı aşar. Damlaya da söylenir, denize de. Kediye de söylenir, kirpiye de. Ağaca da söylenir, ormana da.Tüye de söylenir, kuşa da. Yeryüzü sözlüğüne aittir günaydın. İmeceye çağrıdır. Kendini beğenmişlere ...

50 Maddede Polisiye Edebiyat
İlk polisiye eserin Edgar Allan Poe’nun Morgue Sokağı Cinayetleri olduğu kabul edilir... Peki sekizinci yüzyılda yazılmış, bir Çin hanedanının polisiye maceralarını anlatan öyküleri hiç duymuş muydunuz? Felsefeden sınıfsal farklılıklara kadar uzanan geniş bir yelpazeye değinen ama dedektifi insan olmayan bir polisiye seriye denk geldiniz mi? 6-7 Eylül olaylarına Taksim’de şahit olan, dünya polisiyesinin en meşhur ve bir o kadar da gizemli yazarlarından birinin neden o sırada İstanbul’da olduğunu biliyor musunuz? Polisiye tarihinden pek çok enteresan anekdot ve farklı ülkelerin polisiye edebiyatlarının gelişimine dair detaylar 50 Maddede Polisiye Edebiyat kitabında sizi bekliyor!

Kadınlar İçin Machivelli
KADINLAR İÇİN ZAMANIMIZIN NİHAİ SAVAŞ REHBERİ. Niccolò Machiavelli günümüzde ahlak ve duygudan yoksun, acımasız bir güç taciri olarak bilinir. Ancak onun yıllara meydan okuyan kitabı Prens insanların gücü nasıl elde edebileceğinin ve onu en iyi şekilde elde tutarak nasıl büyütebileceğinin zihin açıcı bir okumasıdır. Bugün kadınlar çalışma hayatına dahil olsalar da elde edilen istatistikler kadınların hâlâ yüksek mevkilere ve iyi çalışma koşullarına sahip olamadıklarını gösteriyor. Kadınlar işyerlerinde varlar ama aşılamayan cinsiyet eşitsizliği nedeniyle Machiavelli’nin bahsettiği prens dünyasına hâlâ ulaşabilmiş değiller. Stacey Vanek Smith, günlük hayata kolayca uyarlanabilen bu kitapla kadınların işyerlerinde karşılaştıkları engelleri ve avantajları belirleyerek ilerlemenin yollarını ay...

Utanmaz
Çaresiz kalınca herkes her şeyi yapabilir. Gelişmiş bilinçlerin, "hayır" demeyi neredeyse imkânsız hale getiren hormonların esiri olmayacağı yönündeki yaklaşım çoğu zaman tökezler. Çünkü insan doğa ve doğal yönelimleri karşısında çoğu zaman zayıftır. Herkes belli koşullar altında her şeyi yapabilir. Bazen hakikati bulmak için bir günahtan geçmek gerekebilir. Günahtan arınmak istemek ve aynı günahı tekrar etmeme kararlılığında olmak ise insanı kemale erdirecek tek yoldur. Bazen sizi yoldan çıkaran, kaza yapmanıza neden olan iyi niyetinizdir. Asfaltın ortasındaki kaplumbağaya çarpmamak için aracınız takla atsa bile masum bir kaplumbağaya sövmezsiniz. Peki ya siz takla atasınız diye yolun ortasına bilerek bırakılmış bir kaplumbağa için?... O zaman kime kızarsınız sahi? O engeli koyan kişi mid...

Kendine Değer Katabilmek
Bizi sürüden ayıran sahip olduklarımızı nasıl kullandığımızdır. • İnsan potansiyeli gelişmeye açık mıdır? • Yaratıcılık nereden gelir? • Herkes yaratıcı olabilir mi? • Nasıl öğreniriz? • Neden başarısız oluruz? Birçok kişi için potansiyel, az kişinin sahip olduğu bir yetenek olarak tanımlanır. Oysa bilime göre bu hepimizin sahip olduğu ve düzenli egzersizlerle geliştirilebilen bir beceridir. Herkesin belirli bir alanda kendisini mükemmelliğe ulaştıracak genetik bir yapısı mutlaka var. Geriye kalan tek şey bunu keşfedip, onun uğruna pes etmeden çalışmak. İstanbul Nisantaşı Üniversitesi-NEV kurucusu Dr. Levent Uysal sürüden bir adım öne çıkabilmemiz, gerçek yeteneklerimizi keşfetmemiz ve bu sayede tüm potansiyelimizi açığa çıkarabilmemiz için gerekenleri yani kendimize değer katabilmenin yol...

Bedenim
KADINLIK DENEYİMİNE DAİR GÜÇLÜ BİR MEYDAN OKUMA Emily Ratajkowski beğenilen ünlü bir model, oyuncu, politik ilericiliğe kendini adamış bir isim, hayranlık uyandıran bir girişimci, küresel bir sosyal medya fenomeni ve şimdi ise bir yazar. Yirmi bir yaşında dünya çapında üne kavuşan Ratajkowski, vücudunun feminist güçlenmenin müdanasız bir ifadesi olarak kışkırtıcı şekilde sergilenmesiyle hem övgü hem de öfke uyandırdı. Bedenim, feminizm, cinsellik ve gücün, erkeklerin kadınlara nasıl davrandığının ve kadınların bu davranış tarzını kabul etme gerekçelerinin son derece kişisel bir keşfi. Bu kitapla Ratajkowski kültürün kızları ve kadın güzelliğini fetişleştirmesini, kadın cinselliğine olan takıntısını ve hakir görmesini, moda ve film endüstrilerinin sapkın dinamiklerini, rıza ile istismar ara...

Anne O Bizden Biri
"Bütün dünya bilsin ki benim için bir yandaşlık vardır: Cumhuriyet yandaşlığı, düşünsel ve toplumsal devrim yandaşlığı. Bu noktada yeni Türkiye topluluğunda, bir bireyi bunun dışında düşünmek istemiyorum." – Mustafa Kemal ATATÜRK Atatürk devrimci, kendini sürekli yenileyen bir liderdi. Ömrünü ulusuna, Anadolu’da yaşayan her insana, bütün halklara adamıştı... Binlerce kitap okudu ama en mükemmelini kendisi yazdı. İnsana hayrandı. Onurlu birer insan olmayı öğretti halkına... Allah ile kul arasına girilmeyeceğini savundu. Gerçek, çağdaş bir dindardı. Karşı olduğu, din bezirgânlarıydı. Tüm etnik kimliklere saygılıydı. Din ve mezhep ayrılığı nedir bilmez, hepsine saygı gösterirdi... Bu kitap belgesel bir tarihi roman niteliği taşımaktadır. "Anne o bizden biri" sözü, Atatürk’ün yanında 17 yıl he...

Devrimi Kadınlar Yapar
"Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur." – Gazi Mustafa Kemal Atatürk En çok çocuklara ve kadınlara değer verdi. Ülkesini düşmandan kurtarırken mermiye barutu sıkıştıran da, Mehmetçiğin çarığının söküğünü diken de onlardı... O kadını sevdi, saydı, yüreğine soktu. Yakışıklıydı... Yüreğine sokulanlarla yol aldı. Âşığı çoktu. On ikisinde Müjgân’a da gönlünü verdi, Fikriye’ye de, Latife’ye de. Hiç gizlemedi aşklarını. Şiir oldu, mektup oldu, cephelerden haykırdı. Âşık etti kendini kadınlara. Ama âşık olanlar sadece kadınlar değil, çocuk, genç, yaşlı, tüm dünya insanlarıydı... Aşk böyle bir şeydi... O’nu en çok...

O Dediğin Masallarda Olur Canım
“HİÇBİR KALP ZORLA ELDE EDİLMEZ.” --MOLIÉRE İnsanlık neredeyse varoluşundan beridir kendine benzer soruları soruyor: İlk adımı kim atmalı? Neyi çekici buluyoruz? Nasıl flört edilir? Sonsuz aşk mümkün mü? Nereden sevgili bulurum? Kaçan neden kovalanır? Günümüzün soruları daha çok şöyle: DM’den nasıl yürünür? İlk mesaj ne olmalı? Para ne kadar önemli? “Görüldü” yememek için ne yapmalı? İlk buluşmada ne yapmalı? Konuşacak konu nasıl bulurum? İşin garibi bilimsel metotlarda aradığımız yanıtlar mitolojinin zaten içinde... Sorular değişse de binlerce yıldır herkes ilişkide başarı peşinde... Taktikler, eski sevgililer, friendzone, manipülasyon ve daha neler neler... Bu kitapta aradığın tüm cevapları ve mitolojik yansımalarını bulacaksın. Keyifli okumalar. “Bu kadar okudum, bu kadar öykü ya da des...

Onu Nasıl Mutlu Edersin
Onu mutlu edebilmek, kendini mutlu edebilmektir. Erkeğin ve kadının, ilişkide kendi mutluluğundan vazgeçmeden birbirlerini nasıl mutlu edeceklerini öğrenmeleri çok kıymetli... Erkeğin ve kadının düşünce, hormon ve yaklaşımlar açısından birbirinden farklı olmaları, ilişkideki gereksinimlerinin de farklılaşmasına yol açıyor. Gereksinimlerin karşılandığı bir ilişkide erkek ve kadın birlikte olmaktan mutluluk duyarlar ve yakınlık hissi artar. Sağlıklı bir ilişkide; erkeği mutlu eden şey kadının mutluluğudur; kadını mutlu edense, erkeğin kadına değerli olduğunu hissettirdiği davranışlarıdır. Bu kitap sayesinde; ilişkinizi arzuladığınız noktaya taşıyacak, flört döneminden evlilik sürecine kadar kadının ve erkeğin kaçınılmaz gereksinimleriyle tanışacak, buna göre uyumlu iletişimin nasıl kurulacağ...

İnsan Birikimdir
"DENEYİM BAŞIMIZA GELENLER DEĞİL, ONLARLA NE YAPTIĞIMIZDIR. BU DA BİZİM TEK VE BENZERİ OLMAYAN BİLGELİĞİMİZDİR." - ALDOUS HUXLEY • Okumak mı entelektüel bir faaliyettir yoksa yazmak mı? • Yazma eyleminin ne kadarı sanattır, ne kadarı zanaatkârlık? • Klasik eserler neden okunmalı ve aslında neden okunmamalı? • İyi ve nitelikli okur olmak öğrenilebilir mi? • Okumak ve yazmak bir usta-çırak ilişkisi içinde nasıl gelişir? • Sanat ve edebiyat, tüketime dayalı ticari metalar mıdır? • Yaratıcı yazarlık atölyeleri ve yazma sanatı üzerine kaleme alınmış kitaplar gerçekten işe yarar mı? Hayatının büyük bir kısmını kitap dünyasının içinde geçiren Ertürk Akşun, yazma ve okuma üzerine pratik bilgiler verdiği bu kitapta kendi okuma deneyimlerini, süreç içinde yaptığı hataları da itiraf ederek kaleme alı...

Rağmen 5 - Rakı
Annesine olan borcunu ödemek için babasının ölümüne üzülemeyenlerin, küçücük bir odaya kalabalık bir masayı sığdıranların, kızının sözünü dinleyerek yolunu bulan annelerin, kalbinin varlığından bihaber yaşarken aniden fark edenlerin, kepenkleri kapanana kadar içinde terapi seansları yapılan meyhanelerin, ilk karşılaşmada "Seninle nasıl da mutluyduk…" diye iç geçiren mutsuzların, hayatlarının kara kedisinden bir türlü kaçamayanların, sevdiği şarkının gelmeyen nakaratını bekleyenlerin, içmeyi babasından öğrenmeyenlerin, ölemeyenlerin hikâyeleri… Burada. Şerefe! Bu kitabın telif geliri Derin Yoksulluk Ağı’na bağışlanacaktır.

Vazgeçmediğin Sürece Zorluklar Geçicidir
"İyi şeyler inandığında, daha iyi şeyler sabrettiğinde ve en iyi şeyler hiç vazgeçmediğinde gelir." Biliyorum, uzun bir yolun yorgunusun. Doğduğun günden beri durmadan yol almaya çalıştın. Kimi zaman ezbere, kimi zaman zoraki, bir noktaya kadar gelebildin. Kimi duraklarda fazlaca soluklandın, kimi duraklarda ise trenin zaten çoktan kaçmış olduğunu düşünüp gideceğin yere doğru yol almaktan vazgeçtin. Bazen gücün vardı çabalamaya, bazense herkesten daha fazla yorgundun, ne yaparsan yap hep aynı yerde saydığını düşünüyordun, ilerlemeye devam etmedin. Bazen senin seçimindi durmak, bazense mecbur bırakıldığın bir zorunluluk. Sebebi ne olursa olsun yol hep çok uzun ve belki de çok karmaşıktı, bu yüzden olmadı. Sadece senin için değil, herkes için böyledir bu... Bazı başlangıçlar hep acı verir. B...

Anılarınla Barışırsan Özgürleşirsin
Bazı acılar, zamanla armağana dönüşür... Bir zamanlar kalbimi sökercesine canımı acıtan şey için sonradan şükredeceğimi nereden bilebilirdim ki? Yüzüstü bırakıldığım ilk gün hissettiğim o acının hiç geçmeyeceğini, kalp sancısıyla bölünen uykularımın bir daha huzura kavuşmayacağını sanıyordum. Göğsümü sığdıramadığım şu gökyüzünün ciğerlerime hep dar geleceğini ve artarak devam eden özlemlerin hiç geçmeyeceğini zannediyordum. Aslında en çok da uğradığım haksızlıkları asla hak etmediğimi düşünüyordum. Oysa karşılaştığım onca kötülüğe tahammül etmekle o haksızlığı kendime ben yapıyormuşum. Meğer sevdasını bal sanan, zehirlendiği kalbi kendine yuva sanıyormuş. Yani yok yere gidenler iyi ki geri dönmemişler, yoksa hiç iyileşemezmişim... Allah her şeyin en iyisini biliyor. Bazı acılar zamanla bir...

Karşı Kaldırımdaki Adam
En büyük hayalini gurura, vicdanını aşka yenik düşürme! Gidemezsin! Aşkın seni elleri ceplerinde, karşı kaldırımda beklerken, sen binlerce kilometre öteye uçamazsın. Seni ona sarılmaktan alıkoyan çok daha başka, büyük bir şey yoksa eğer... Vazgeçemezsin! Hayatının en büyük hayaline kavuşma ümidin varsa, o yoldan geri dönemezsin. Gururun seni ele geçirmediyse eğer... O hatayı yapamazsın! Karşı Penceredeki Kadın’san, sadece başkasının hayatını yaşamaz, gönüllü köleliğe evet demez, seni sen olmaktan alıkoyan şeylere izin vermezsin. Bu senin kaçışın değilse eğer... O riski göze alamazsın! Çok istesen de otoriteye karşı duramazsın. Delirmemişsen eğer... Bu romanda Meyra, "Yapılamaz!" denen her şeyi yapar ve kendi doğrularının peşinden gider. Ancak ayağına kadar gelmiş en büyük hayalinin yanında...