Dışa Bakan Rüya Görür İçe Bakan Uyanır - Carl Gustav Jung
"Siz bilinçdışınızdakileri bilince dönüştürene kadar, onlar sizin hayatınızı yönlendirecek ve siz ona kader diyeceksiniz." Psikanalizin en tartışmalı ve belki de ilerleyen dönemlerde daha fazla anılacak isimlerinden Carl Gustav Jung, 20. yüzyılın en önemli filozof-psikiyatrlarındandır. O bir ruhçözümlemecisidir. Freud’dan ayrıldıktan sonra kurduğu analitik psikoloji ekolüyle bir devrim yaratan Jung, günümüz psikolojisinde de halen kullanılan psikolojik tipler, kolektif bilinçdışı, kompleksler ve çağrışım testi gibi kavramların sahibidir. Jung hepimize bir bireyleşme süreci vaat eder, bunun rotasını da insanın içine baktığı bir deneyim yolu olarak çizer. Deneyim yolu gereklidir çünkü "kendi içine bakmaya cesareti olmayan herkesin yaşamı bulanıktır", dahası bu bulanıklık dünyayı da bulandırı...
Var Mısın Ki Yok Olmaktan Korkuyorsun? - Farabi
"Düşünmek ruhun kendi kendiyle konuşmasıdır..." Türk bir ailenin çocuğu olarak bin yüz elli yıl önce dünyaya gelen ve hayatı boyunca müzik, felsefe, botanik, matematik ve mantık alanında sayısız eserler kaleme alan Farabi, ilim ve düşün dünyasında "öğretmen" kabul edilen Aristoteles’ten sonra "ikinci öğretmen" kabul edilmiştir. Sadece filozofları değil, sayısız bilimadamını da derinden etkilemiş, akımların ve icatların ilham kaynağı olmuştur. Varlıklı bir ailenin ferdi olarak saraya yakın olmasına rağmen siyasi iradeyi tamamen reddedip kendini ilme adamıştır. Günde yalnızca bir öğün yemekle hayatını sürdüren Farabi, zamanının her saniyesini ilimle geçirmeye gayret göstermiştir. Çünkü Farabi’ye göre insan ilmi aramakla mükelleftir. İlmi bulmak, onu öğrenmek ve onu anlatmak zorundadır. İlim ...
Bırak Olduğu Gibi Gelsin Hayat - Sevme Kusurları Genişletilmiş Baskı
KAYBETME KORKUSU BİRİNİ ÇOK SEVMEKTEN DEĞİL, KENDİNİ HİÇ SEVMEMEKTENDİR. Sevdiğiniz insanı çok kıskandığınız oluyor mu? Peki ya, sevdiğiniz için kendinizi gözden çıkardığınız, var gücünüzle fedakârlıklarda bulunduğunuz, kendinizi sorgusuzca uğruna adadığınız, benliğinizden çaldığınız zamanlar var mı? Sevdiğiniz için hep bir şeylere katlandığınız, tahammül etmek zorunda kaldığınız, acı çektiğiniz, çaresiz hissettiğiniz oluyor mu? Bu şekilde giderek sevginin içinde kendiniz olmaktan uzaklaştığınızın farkına varabiliyor musunuz? Bütün bunlar sevginin mutlak birer parçasıymış gibi geliyorsa size, sevginin içinde değil, sevgi sandığınız bir hissin içinde kayboluyorsunuz demektir. Sevgi tahammül etmek değildir, katlanmak, adanmak ve bu yolda benliğinizi gözden çıkarmak da değildir. Sevgi sandığı...
Ne İstersen Değil Neysen Onu Çekersin
Gördüğümde inanırım inandığımda görürüm. Artık bir dönüm noktasındayız. Kuantum fiziği, evrenin görünenden ibaret olmadığını kanıtlayarak, kendi yaşamlarımızın yaratıcıları, hatta sanatçıları olduğumuzu da ortaya koyuyor. Tezahür etmek, var etmek, sadece irade meselesi değildir, aynı zamanda bir sanattır. Bu kitap sayesinde, Kuantum Tezahür Ustalığı yolunda edineceğiniz bilgilerle zamanın ötesinde bir deneyim yaşayacaksınız, hem de saniyeler içinde. İçdünyanızda başlatacağınız devrimsel dönüşümleri, içinde yaşadığınız dünyada tezahür ettirmeye başladığınızda, hayatın olasılıklarla dolu bir sahne olduğunu anlayacaksınız. Tezahür bir “İste ve olsun!” süreci değildir, “İste ve gerçekleştir!” deneyimidir.
Vazgeçilmez Olmanın Sırrı
Fark yAratmak ve vazgeçilmezlik hayal değildir... Doğanızın gücünü ele almak, huzurlu ve uyumlu ilişkiler kurmak, hayatınıza anlam katmak, değerli ve özgüvenli hissetmek imkânsız değildir. Uzman Psikolog Esra Ezmeci bu kitapla bağlanmadan şemalara, zihin ve beden bütünleşmesinden aura yükseltmeye kadar vazgeçilmez olmanın ve fark yaratmanın sırlarını anlatıyor. Afrodizyak yağlar, kristaller, bitkiler ve özel metotlarla hem bedeninizin hem de yaşam alanlarınızın enerjisini nasıl destekleyeceğinizi gösteriyor. Başarıdan berekete, cinsel çekimden dişil güce kadar yaşamınızda ihtiyacınız olan her alana uygulayabileceğiniz pratiklerle dolu bu kitap başucunuzda tutacağınızbir rehber olacak. Gerçek benliğinizle ilişki kurduğunuzda kendi içsel ışığınızı keşfedersiniz.
Sen Yola Çık Yol Sana Görünür
Her Şey Vaktini Bekler. Ne Gül Vaktinden Önce Açar Ne de Güneş Vaktinden Önce Doğar. Biraz Sabret Senin Olan Sana Gelecektir. Mevlana 21. yüzyılda dünyanın başına gelenleri görseydi acaba ne düşünürdü? Bu hız çağında boğuştuğumuz sorunları çözüme ulaştırmak için bize nasıl yol gösterirdi? Hakan Mengüç, kaleme aldığı bu yeni kitabında tam da bu soruların yanıtını arıyor. Büyük düşünür, sekiz yüz yıl öncesinden sesleniyor çağımızın acı çeken ruhlarına... Onlara 21 altın kuralı hatırlatıyor! Hiçbir şeyin çaresiz ve çözümsüz olmadığını, her derdin içinde bir derman saklı olduğunu fısıldıyor. Peki ya o dermanı bulmak mümkün mü? Doğru yere bakınca evet... Doğru yeri bilen gönül gözünü uyandırmanın tam zamanı... Aradığın hazine tam olarak durduğun yerde. Hoş geldin yol arkadaşım.
Ben Kendime Yeterim
Nereye gittiğini bilen birine, bütün dünya yol verir. Karanlık, ne kaderindir ne de bir süreç... Çakacağın bir kibrite bakar aydınlığın. Herkes kendi yolunun ışığı olmak zorundadır. Ne geçmişin gölgesine kaç ne de geleceğin belirsizliğinden kork... Hayat, bilinmezliğiyle güzeldir aslında. Hesapsız kitapsız oluşuyla sürprizlidir. Hiçbir şeyin garantisi yok... Tam da bu yüzden cesur olanların sahnesidir dünya... Sahnenin kenarındaki güvenli koltuklarında oturup, olan biteni izleyenler ne bilsinler yaraları iyileştirebilmeyi, ne bilsinler düştükten sonra ayağa kalkmanın hazzını, ne bilsinler aşkı, ayrılığı, hayal kırıklığını ve her şeye rağmen yeniden sevebilmenin gücünü? Ne bilsinler kaybetmeyi, kazanmayı? Yolda olmak yaşamaktır, sahnede olmak hayatta olmaktır.
Hiçbir Karşılaşma Tesadüf Değildir
Kader, insandan vazgeçmiyor. Anbean yeniden ve yeniden yazılıyor. Öyle anlar geliyor ki yapmam dediğin şeyi yapıyorsun, katlanamam dediğin şeye katlanıyorsun, sevemem dediğini seviyorsun, gidemem sanırken bir anda çekip gidebiliyorsun, öldüm diyorsun ama yine de yaşıyorsun... * * * Başlarına ne geleceğini bilmeden uzun bir yola çıkan arayış içindeki genç bir sufi ile aklı karışık genç bir kızın bu yolculuklarında yazgılarından başka güvenecekleri hiç ama hiçbir şeyleri yoktur. Yedi gün boyunca yanlarında para, yiyecek, kıyafet ve en önemlisi de hiçbir planları olmadan şehir şehir dolaştıktan sonra başladıkları yere geri döndüklerinde onlar için artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Sadece yedi günde bile değişebilir miydi insan? Yeniden yazılabilir miydi kader? Elbette sadece yedi günde deği...
Kalbin Temizse Hikayen Mutlu Biter
Hiçbir karşılaşma tesadüf değildir. Senin şu anda bu satırları okuyor olmanın tesadüf olmaması gibi, benim Afrika’ya araştırma yapmak için gidip orada bir sufiyle karşılaşmam ve ondan öğrendiklerimi bu kitapta derlemiş olmamın da tesadüf olmaması gibi. "Dert insana daima yol gösterir" der sufiler. Önemli olan yolu yürümekten vazgeçmemek. Yolda olan için "umut var" demektir. Kader her an yeniden yazılır çünkü. Kiminle ne zaman karşılaşacağını, neyi ne zaman bulacağını bilemezsin. Bazen istediğin şeyi aramakla bulamazsın ama bulanlar hep arayanlar olmuştur. Mevlana’nın dediği gibi: "Sen yola çık, yol sana görünür." Yoluma ortaklık eden hocalarımın ilhamıyla karşına çıktığım bu kitapta sıkıntılarından kurtulman, ilişki problemlerini çözmen ve hayata daha olumlu bakabilmen için sufilerin kulla...
Akame Keser 2
GECE AKINCILARI’NA KATILDIKTAN SONRA, TATSUMİ’NİN KARŞISINDA İMPARATORLUK SİLAHI KULLANAN BİR DÜŞMAN BELİRİR. İMPARATORLUK SİLAHI KULLANAN DÜŞMANLAR KOL GEZİYOR! ANTİK ÇAĞLARDAN KALAN İMPARATORLUK SİLAHLARI’NIN GÜÇLERİNDEN DOLAYI, İKİ KULLANICI ÇARPIŞIRSA MUTLAKA BİRİ ÖLMEK ZORUNDA! GECE AKINCILARI’NIN ÖLÜM KALIM SAVAŞI BAŞLIYOR! “TSUYOKİSS” VE “MAJİ DE WATASHİ Nİ KOİ WOSHİNASAİ!” YAPIMCISI TAKAHİRO’DAN ACIMASIZ, KARANLIKLARLA DOLU AKSİYON SERİSİNİN İKİNCİ CİLDİ KARŞINIZDA!
Hikâyeden Adamlar
KIRILAN KALEMLER YAZMAYA DEVAM EDER. HEM DE KIRILDIĞI YERDEN… Yeryüzünün en güçlü akıntısına sahip nehrinde, akıntıya karşı yüzen ve nehrin kaynağına ulaşarak imkânsızı mümküne çeviren tek balıktır Koi. Azmi ve başarıyı temsil eder. Esareti cesarete dönüştürür ve küçük bir balık olarak başladığı hikâyenin sonunda güçlü bir ejderhaya dönüşür. Biz de, bu karmaşanın içinde unutulan değerlere, özlediğimiz inceliklere, bizi biz yapan kaynağa, özümüze ulaşmaya çalışıyoruz. Yol bizi nereye götürür bilinmez ama bazen akıntının tersine yüzmenin de ilerleme sayıldığını biliyoruz. Eğer karşılaştıysak, seninle aynı suda yüzüyoruz demektir. Senin için ayırdığımız sayfalara kendi hikâyeni yazmanı ve akıntıya karşı birlikte yüzmeyi diliyoruz. Elindeki bu kitap, bir arayış içerir. Belki de hikâyenin sonun...
Varoluşçu Terapi
“Hakİkatİn ödülü hakİkatİn kendİsİdİr.” – Platon Boşluk duygusu, anlam arayışı ve varoluşun zorlu şartları karşısında kendine çıkış yolu arayanlar için güçlü ve etkili yöntemlerden biridir varoluşçu terapi... İnsanın varoluşundan kaynaklanan konulara odaklanan bu felsefi terapi yaklaşımı, hayata anlam katmanın, yaşamı değerli kılmanın belli başlı yolları hakkında okumaya, düşünmeye ve uygulamaya davet ediyor sizi. Hayat en katlanılmaz olduğu zamanlarda bile anlamlıdır. İnsan yaşadığı acıya, korkuya ve suçluluk duygusuna rağmen içindeki iyiyi ortaya çıkarabilme potansiyeline sahiptir. Her olumsuzluk, yaratıcı bir güce dönüştürülebilir. Nasıl mı? Varoluşçu terapi alanında dünya çapında haklı bir üne sahip olan Prof. Emmy van Deurzen ve varoluşçu terapist Claire Arnold-Baker’ın kaleme aldığı ...
Gitmeli Miyim Kalmalı Mıyım?
Kusur bulanların yanında huzur bulamazsınız... Dört bir yanımız, dünyanın kendi etrafında döndüğüne inanan narsislerle çevrili... İşin garibi, bir narsise âşık olmak fazlasıyla kolay... Çünkü onlar üstün zekâları, manipülasyon kabiliyetleri ve karizmalarıyla yeryüzünün en çekici âşıkları... Ne yazık ki sevmek yerine, seviyor gibi yapabilme ustalıkları yadsınamayacak kadar güçlü... Hakan Mengüç’ün kaleme aldığı Gitmeli miyim Kalmalı mıyım adlı bu kitap romancılığın ezberlerini bozarak yepyeni bir okuma disiplini vaat etmesinin yanı sıra, narsisizmin gölgesinde yaşanan huzursuz ve mutsuz ilişkilerin psikolojik dehlizlerine inerek günümüz ilişkilerine ayna tutuyor. Bu kitapta bir narsisin yarattığı alevlerle dolu sahte cennetten nasıl kaçabileceğinizin ve giderek yok edilmekte olan özgüvenini...
Demografik İşgal
"DUVARLARIMIZ DELİKLERLE DOLU, BETONDAN YAPILMIŞ SURLARDAN ZİYADE DELİK DEŞİK AĞLAR KADAR GÜVENLİLER." – ZYGMUNT BAUMAN Türkiye’de bulunduğu tespit edilen sığınmacıların ve kaçakların sayısı 13 milyonu aştı. Bu göç hareketi Türkiye’nin milli kimliğini, milli güvenliğini, Türk milletinin ekonomik refahını ve sınır bölgelerinde demografik yapıyı değiştirerek Türkiye’nin geleceğini tehdit etmeye çoktan başladı. İşin en ürkütücü taraflarından biri de istisnalar dışında siyasetin de, basının da, akademilerin de, aydınların da sanki Türkiye dünyanın en fazla sığınmacı bulunan ülkesi değilmiş, sanki bir içsavaşa sürüklenmek istenmiyormuş gibi davranıyor olması... Gerçekler Türk halkından dört koldan gizleniyor. Türkiye’yi bir ulus-devletten ümmet toplumuna dönüştürmek için demografik değişimi des...
O Kişi
İstiklal Marşı “Korkma!” diye başlar. O Kişi’ye ve O Kişi’yle beraber olanlara “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal!” sözüyle biter. Tıpkı, Gençliğe Hitabe’nin O Kişi’ye, Asil Kan’a, “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” hitabıyla bittiği gibi. Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’nı yazarken tarih düşürme sanatını kullanmış ve tamiyeli ebcet hesabıyla şifreleme ve gizlemeler yapmıştır. Ben, Gençliğe Hitabe’de olduğu gibi bu gizlemeyi bu kitapta deşifre ederek sizlere aktarıyorum. Gizleme sanatını yani çok gizli bir bilgiyi bizzat Akif’in babası Akif’e verdiği isimle ve doğum tarihiyle başlatıyor. Bu kutlu marşın on kıtasının her bir dizesinde gizlenen şifrelenmiş bilgiler tek tek açığa çıktığında, İstiklal Marşı’nı söylemenin aslında bir rüya görmek olduğunu anla...
Ben Neyim
"Başkalarının gürültüsünü değil, kalbinin fısıltısını dinle..." Bu bir yolculuk. Neyin sazlıkta başlayıp neyzenin nefesiyle ruh bulduğu olgunlaşma yolculuğu... Kapıları sana açılan, sende başlayıp sende biten bir tekâmül... İlişkinde, bedeninde, zihninde ve kazancında hayatını dengelemek yolunda verdiğin bütün çabalarına rehberlik etmek üzere yazılmış olan bu kitap, bir başına aralamayı başaramadığın kapıları ardına kadar açabilmek için buluştu seninle. Aslında muhtaç olduğun bilgi hep ortadaydı. Yaradan seninle her an konuştu ama duyamadın, çünkü zihnin fazla gürültülüydü. Sana yardımcı olabilecek insanlar hep vardı ama sen onları hayatına dahil etmedin çünkü kalbin başkalarına güvenmeyi unuttu. Önüne çıkan her engelden kaçındın, çünkü içinde uykuya bıraktığın potansiyelinden çoktan vazge...
Yaşamak Sakinlik İster
Sen yavaşladığında her şey düzelecek... Ne kadar hızlı olursan hayatı o kadar erken ve kuvvetli yakalarsın gibi geliyor. Ne kadar hızlı olursan o kadar başarılı ve kazançlı olacağına inanıyorsun. Hayatta kalabilmenin tek çaresi, çağın hızına ayak uydurabilmek diye düşünüyorsun. Oysa sen hızlandıkça, stres ve kaos artıyor sadece... Sen hızlandıkça çözümsüz görünen sorunlar, kaygı ve belirsizlik çoğalıyor. Çözmek için daha da hızlandığında, çözümsüz bir hal alıyor her şey... Ne zaman çözümcü, üretken, başarılı, kazançlı ve en önemlisi de sağlıklı olursun biliyor musun? Yavaşladığında... Çünkü sakinliğin içinde çözüm vardır, çare vardır, yaratıcılık ve fikir vardır. Sakinlikte bilgelik, bilgelikte anlam ve değer vardır. Sakinlik "detay" demektir ve unutma ki farkı yaratacak olan da yine detay...
Haysiyet
"Adaletsizliği değiştiremezsiniz ama adaletsizlik karşısındaki duruşunuzu değiştirebilirsiniz." Haysiyet kırgınlığının ayaklanması, ruhun ayaklanmasıdır. Ayaklanabilen bir ruhsa, insanın mucizesidir. İnsanı insan yapan yegâne mucize... Yaşamaktaki efsun, insan ruhunun haysiyet okyanusuna dalmasıyla bulunur ancak. Haklı, haksızın zorbalığı karşısında kendini kurban etmekten vazgeçtiği gün kaderin makûs döngüsü de değişir. Kuzu, kurda av olmaktan bıkmıştır artık. Boyun eğmek yerine haysiyetini korumak yolunu seçmiştir. Pınarın suyunda onun da kurt kadar hakkı vardır çünkü. Hırlayan kurdun keskin dişlerinden ve tehdidinden korkarak yaşamak da bir tür intihardır ne de olsa... Kuzular, kurda av oldukları masalın sonunu yeniden yazmak istiyor artık.
Kadınlar Sıcak Erkekler Soğuk Sever
İlişkilerin doğası karmaşıktır. İnişleri çıkışları vardır. Kadınla erkek arasında işler her zaman yolunda gitmeyebilir, tıpkı hayat gibi... İlişkiler bazen sıcaktır, içinizi ısıtır, bazen soğuktur ürpertir. Her ilişkinin kendince bir ritmi vardır ve hep değişkendir. Kadınla erkeğin doğası birbirine hiç benzemez. Problem çözme becerileri, yalnızlıkla başa çıkma yolları, ilişkiden beklentileri, iletişim modelleri, cinselliğe bakışları ve motivasyonları çok farklıdır. Bir kadını elde etmenin yolu ondan uzak durmak yerine ona ilgi göstermekken, bir erkeği elde etmek için dozu iyi ayarlanmış mesafelere ihtiyaç vardır. Çok satan Düştüğünde Kalkarsan Hayat Güzeldir, Kararı Ben Veririm ve Süt Lekesi kitaplarının yazarı Uzman Psikolog Esra Ezmeci, bu kez kadın erkek ilişkilerinin doğasını ve dinami...
İspanyol Masalları
Gözü pek maceracılar, cüceler, şarlatanlar, akıllanması gereken haylaz çocuklar, aşılması gereken dağlar, elde edilmesi gereken hazineler… Gerçek ve gerçeküstü karakterleriyle dinleyenleri ilginç bir dünyanın kapısından içeri alan, metaforlarla bezeli bu masallar; doğayla güçlü bağları olan, Afrika’dan Avrupa’ya uzanan zengin İspanyol kültürünün harikulade ürünleri.
Uzun İlişkilerin Sırrı
"Beni olduğum gibi sev, olmamı istediğin gibi değil!" İlişkiler, insanın kendiyle yüzleşme alanlarıdır. Hepimiz her insanda bambaşka insanlar olur, başka yönlerimizi, başka yüzlerimizi görürüz. İlişkiler, yaşam yolculuğu boyunca tecrübe ettiğimiz gelişim sürecinin en kıymetli parçalarıdır. İlişkiler, sınavımız değildir. Bir başarı ya da başarısızlık hikâyesine de dönüştürülmemelidir. İlişkiler dönüşüm alanlarımızdır, kendimizi bir başkasında görmek, kendimizi bir başkasında sevebilmek, hatta çoğu zaman kendimizle ilk kez tanışmaktır. Uzun bir ilişkinin sırrı sevmek ama kırmadan, dökmeden sevebilmek. Bugünlerde insanların sevilmeye ama kırmadan dökmeden sevilmeye ihtiyacı var. Güvenebilmeye ihtiyacı var, çünkü güvenin olmadığı yerde sevgi de olamaz. Sabra ihtiyacı var, hemen ilk kavgada ayr...
Mutatio
DEVASA BİR DÖNÜŞÜM UFUKTAN YAKLAŞIYOR... Dünya gezegeni –tıpkı sonsuz evreni paylaştığımız diğer gezegenler gibi– bir tekâmül okuludur ve evrendeki tüm varlık sistemleri, kendilerinden altta olanları elinden tutarak yukarıya çekmekle yükümlüdürler. Dünya dışı varlık sistemleri, adına Ruhsal İdare Mekanizması (RİM) dediğimiz o kudretin birer uzantısı gibi hareket ederek, on binlerce insanla, kapalı, sınırlı, bireysel temas içindeler. Bu temaslar devasa bir bilinç dönüşümüne işaret ediyor. Evrensel yasaları ve varlıksal ilkeleri bilmeksizin, yaşananları kavrayabilmemiz olası değildir. Ülkemiz bu anlamda büyük bilgi akışlarına sahne olmuş, 1959 yılında nakledilen ve Bedri Ruhselman tarafından derlenen İlahi Nizam ve Kâinat bilgileriyle başlayan süreç içinde, ruhsal/evrensel ilkeler ile varolu...
Keine Begegnung İn Unserem Leben İst Ein Zufall
Das Schicksal, es lässt von niemandem ab. Es wird jeden Augenblick neu geschrieben. Manchmal geschehen solche Dinge, dass du Sachen tust, die du dir niemals hättest vorstellen können. Dass du Dinge erträgst, die du dir niemals hättest ausmalen können. Dass du liebst, was du niemals gedacht hättest lieben zu können. Dass du einfach gehst, obwohl du dir das niemals hättest denken können. Und, dass du sagst, dass du gestorben bist, aber trotzdem lebst. * * * Ein Sufi, der sich selbst finden will und ein junges Mädchen, das versucht, den Lebenssinn zu finden, begeben sich auf einen langen Weg, ohne zu wissen, was auf sie treffen könnte. Sie haben nichts, dem sie vertrauen können, außer ihrem Schicksal. Die jungen Zwei begeben sich auf eine siebentägige Reise, ohne auch nur Geld, eine Kreditkar...