Her Anlama Bir Yanlış Anlamadır - Lacan
"Hakikati keşfetmiyorum, onu icat ediyorum." Dilbilim, yapısalcı antropoloji ve felsefe başta olmak üzere birçok disiplinden beslenerek yeni bir psikanaliz öğretisi ortaya koyan ve dünya genelinde Sigmund Freud’dan sonra en çok ismi anılan psikanalist olan Jacques Lacan, "Freud’a Dönüş" düşüncesiyle birlikte, teorik ve pratik işleyişin merkezine "öznelliği" koyarak yeni bir yol çizmiştir. Lacan bu yeni yolu şöyle açıklar: "Psikanaliz esas olarak yolundan şaşan, ters giden şeylerle ilgilenir. Bu nedenle asıl meselesini, kendi adı olan sözcükle çağırmalıyız: Gerçek. Bu sözcüğü kullanan tek kişi olduğumu söylemeliyim." Lacan, kişinin etrafını saran aldatıcı görünüşlere karşı, kişinin kendi hakikatine dair harekete geçmesine vurgu yapan bir psikanalisttir. Hakikatin psikanalisti...
Yaşam Bir Seyahattir
Para harcayarak sizi zengin yapacak tek şey seyahat etmektir. Seyahat, sadece keyif getirmiyor. Ufkunuzu genişletiyor, sizi zenginleştiriyor. Aynı zamanda kişisel dönüşümünüzü de tetikliyor. Mehmet Öğütçü, diplomat, işadamı, yazar, stratejist ve seyyah olmayı aynı anda başarmış nadir bir şahsiyet. 130 ülkeyi gezdikten, kimilerinde yaşayıp çalıştıktan sonra hayata ve insanlara ilişkin kendi bakış açısı değişmiş. Gözlem, deneyim ve tavsiyelerini okuyucuları ile cömertçe paylaşıyor bu kitabında. Neler mi anlatıyor? İşte anlattığı çarpıcı hikâyelerden sadece birkaçı: • Kızalım mı Fransızlara, Yoksa Kıskanalım mı? • Altın Üçgeni’nde Seks Ekonomisi • Kudüs ve Yahudilerin Gücü • Bizim Turancı Macarlar • Balıklıova’daki Norveçli Denizciler • Özbekistan: Orta Asya Medeniyetinin Kalbi • İtalya’nın N...
Doludizgin Bir Denizci Jack London
Gerçeği saklıyorsanız; ya da herkesin içinde tüm açıklığıyla ortaya koyamıyorsanız, gerçeğin ne olduğunu bilmiyorsunuz demektir.Gerçekle yüzyüze gelmek isterim. Biri çıkıp da bana gerçeğin ne olduğunu anlatsa...Jack London-Jack London’un fırtınalı hayatını, Irving Stone’un usta kaleminden soluk soluğa okuyacaksınız.“Doludizgin Bir Denizci Jack London“ Irving Stone’un kaleme aldığı ünlü sanatçıların biyografileri arasında en başarılısı.Jack London’un iniş çıkışlarla dolu, bir macera romanı tadındaki hayatı ve yazı serüveni, Irving Stone’un kaleminde adeta bir şölene dönüşüyor.Kimse Jack London’u bu kadar iyi kaleme alamadı...
Başka Bir Leonardo
Bu romanı yazmak bayağı cesaret ister!...Ve Ülker Uzun Polat, bu cesareti göstermiş. Üstelik bu zorlu işin başarıyla da üstesinden gelmiş.Neden cesaret? Neden zorlu iş? Çünkü; Leonardo da Vinci sıradan bir isim değil... Gelmiş geçmiş bütün zamanların en büyük sanatçısı... Öncü bilim adamı... Matematikçi... Fizikçi... Mimar... Mühendis... Müzisyen... Anatomist... Mucit... Düşünür... Dalgıç kıyafetlerinin ilk kâşifi... Bir daha ikincisi gelmeyen ve belki de hiç gelmeyecek bir deha. Belki yıllar sonra Freud gibi bir başka deha, en doğru biçimde tanımlayacaktır Leonardo’yu: "O, bütün diğerleri kopkoyu bir zifiri karanlıkta uyuklarken, vaktinden çok zaman önce karanlığın göbeğinde gözlerini açarak uyanan bir insana benzer!"Leonardo da Vinci’nin en çok sevdiği öğrencisi Francesco Melzi, şöyle de...
Bin Yüz Bir İnsan
Birkaç kitabın arkasını çevirip bakıyorsun ve yine kendini arıyorsun. Yaşamında yapmak isteyip de yapmadığın ya da yapamadığın ne kadar çok şey var. Oysa istemediğin birçok şeyi yaşadın ve yaşamaya devam ediyorsun. Peki ya sen kimsin? Gerçekten ne istiyorsun? Seni tanıyorum. Kırgınlıklarını, hayal kırıklıklarını, hayallerini, yaşadıklarını ve yaşayacaklarını biliyorum. Çünkü elinde tuttuğun bu kitabı sen yazdın. Her gün onlarca role girerken, kendi kuklalarımızı yaratıyoruz. Kendimizden yarattığımız, günlük hayatta oynattığımız onlarca kukla. Her rolün bir kuklası var. Bir insanın, bin farklı yansıması... Bir bedende kaç kişisin? Bu kez benim yaşadıklarımda seni anlattım. Seni, bugüne kadar yaşamadığın bir yolculuğa davet ediyorum. Bittiğinde dünya bambaşka olacak. Bu sefer kendin için bir...
Bir Çapulcunun Hatıra Defteri
Eski çapulcular Osmanlı ordusunun önemli parçasıydı ve onlara “Deliler“ denirdi. 20-25 yaşlarındaki gençlerden oluşan bu savaşçılar, ordunun en ön safında çarpışırlar, adeta deli cesareti ile düşmanın üstüne atılırlardı. Her zaman ordudan önce düşman hatlarına yakın yerlerde bağımsız keşif ve akın görevleri yapar, düşmanı yıpratırlardı. Görüntüleri korku salsın diye ön dişleri çekilir, kafaları kazıtılırdı. Vücutları hayvan postuyla kaplıydı ve zırh taşımazlardı. Sırtlarına kanat takan çapulcuların bayraklarında “Kaderde ne varsa o gelir başa!“ yazılıydı. Yeni çapulcular halkın yüzde ellisidir. Amca baba yarısı olduğu gibi (bkz. Nuri Alço) yeni çapulcular da halk yarısıdır. AVM’lerden gıcık kapan bu çapulcular üç beş ağaç için meydanlara çıkar, en ön saflarda polislerle çatışır, adeta deli...
Bir İstanbul Vardı
Ben, İstanbul’da doğdum. İstanbul’da büyüdüm. Seksen sekiz yılı aşan ömrüm hep İstanbul’da geçti. Çocukluğumun, delikanlılığımın, gençliğimin geçtiği bu şehirde arkamda bıraktım yaşlarımı. Ömrümün ihtiyarlık çağındayım şimdi. İstanbul’u yazarak tadını çıkarıyorum İstanbullu olmanın. Bir kez daha... Azrail’le randevum nerededir, bilinmez. Fakat yine de bu şehirde olmasını isterim kabrimin. Mezar taşımda İstanbullu yazmasını isterim. Bu şehirde diyorum. Çünkü benim yaşlandığım, toprağında yatmayı arzuladığım şehir, doğup büyüdüğüm o güzel İstanbul asla değil şimdi. İstanbul’um diyemeyeceğim bir garip diyar oldu burası. Tarihin tanıdığı en büyük iki imparatorluğa; Bizans’a 1058 yıl, Osmanlı’ya 469 yıl olmak üzere tam 1527 yıl payitaht olan ve tam 123 hükümdarın hükmettiği bu kent, şimdi olduğ...
Bir Kadın Masal İster
Kader aşkı sona erdirmeye karar verdiğinde...Bir Kadın Masal İster.Türk edebiyatının kural tanımaz, serseri yazarı Cem Şancı son romanı Bir Kadın Masal İster’de yönetmen Biray Dalkıran’ın yaşanmış bir olaya dayanan öyküsünden yola çıkıyor ve müzikle yoğrulmuş bu öyküyü masalsı bir sürükleyicilikle kelimelere döküyor.Not: Kitap için yazılan ve Rahşan İzmirli’nin seslendirdiği Yağmur Yağmur ‘un Biray Dalkıran tarafından çekilen video klibi tüm müzik kanallarında gösterime girecektir.
Bir Nefes İstanbul
Bu kez seninle İstanbul’u ve İstanbul’daki seni, beni yaşıyoruz. Yolculuğumuzun tanıkları var bu defa. İstanbullular ve İstanbul’da yaşayanlar... Zengini, yoksulu, Kürt’ü, Alevi’si, muhafazakârı, marjinali, Ermeni’si, Rum’u, Musevi’si... Onlarca renk, onlarca doku... Bu satırlar, bazılarının ütopya dediğinin küçük bir yansımasının, umudunun romanını yaratıyor. Bir arada yaşayabilmenin hikâyesini... İstanbul’un sokaklarına karışırken senin, benim, yaşamlarımızın, aşklarımızın, içimizde kalanların, hayallerimizin, korkularımızın, umutlarımızın, yalnızlığımızın, hayat koşuşturmamızın, yeni binyılın insanlarının gelgitlerinin arasında dolaşıyoruz. İstanbul, Türkiye, Dünya, "sen"sin, "ben"im, "biz"iz... İnandığım tek gerçek bu. İstanbul öyle bir şehir ki; hiçbir kitap seni bu şehir kadar besley...
Özel Bir Aydınlanma
"EĞER ÖZEL BİR AYDINLANMA İSTERSEN, BİR İNSANIN YÜZÜNE BAK: KAHKAHASINDA MUTLAK GERÇEĞİN ÖZÜNÜ GÖRECEKSİN." – MEVLANA CELALEDDİN RUMİ Özel Bir Aydınlanma, büyük şair ve mistik Celaleddin Rumi’nin metafizik deneyimde mizahın önemini vurgulamak için kullandığı bir terimdir. Şaşırtıcı ve gerilim azaltıcı özellikleriyle, aynı anda yanlış anlamaların bir göstergesi olmasıyla mizah, sufilerin geleneksel olarak kullandıkları tanı koymaya yarayan en etkili araçlardan biridir. Mizah, insan ruhunda daha fazla sezgiye ve değişime ilham verir. Zihnimizin çalışma şekline bir ayna tutan fıkralar, onlara nasıl tepki verdiğimizi gözlemlemek için fırsatlar sağlar. Duygusal zekâ ve bilinçli sezgi yerine mantığı kullanarak nasıl hata yapılabileceğini tıpkı bir ayna gibi yansıtır. Bu yansıma bazen bir önyargı...
Dengesiz Bir Aşkın Anatomisi
"Gülümsediğini görür gibiyim. Onu hiç kaybetme olur mu?Gülümsemekten asla vazgeçme...Gözlerimi kapıyorum ve derin bir nefes alıyorum.O güzel gülümsemenin bana hayat veren mucizevi ışığı doluyor içime...Acılar kayboluyor sanki."İki Aşık ve İmkansız Bir Aşk HikâyesiKaderleri onları hiç ummadıkları anda bir araya getirdi ve beklenmeyen bir girdap onları fırtınalı aşk denizinin içine sürükledi.Bir aşk hem bu kadar gerçek hem bu kadar sırlarla dolu olabilir mi?Bir aşk hem bu kadar yakın hem bu kadar mesafeli yaşanabilir mi?Heyecan, mutluluk, karmaşa, bilinmezlik, sessizlik, kahkaha ve gözyaşı...Çünkü bir vardı, bir yoktu aşk ve... Tesadüflerin gizemi onları fırtınasına katarken onlar, korkutucu bir bilinmezliğin içine savruldular!Kalplere iz bırakacak modern bir aşk masalı...Unutulmayacak bir i...
Bir Tedavi Sanatı - Homeopati
Zoru seçtim!Bu kadar kolay yöntem varken, niye homeopati diye kendime hiç sormadım. Ama sonuçlardan hem hastalarım hem de ben çok memnunum. Yaklaşık 220 yıllık bu yan etkisiz iyileşme yöntemi sizi de benim gibi etkileyecektir, eminim. Bu kitabı okuyunca sağlık ve hastalığa, insanoğlunun doğasına başka bir bakış açısı ile bakabilecek, kendi kendinize basit hastalıklarınızda kullanabilecek ve homeopatinin mucizelerini deneyimleyebileceksiniz. Bütünselliğe bu kadar uyan, ama bir o kadar da bireyselliği önemseyen, iyileşmeyi hem zihinde hem de bedende bir arada sağlayabilen nadide bir bakış açısını tanımak adına iyi bir yolculuk olacak sizin için!Levent Buda
Her İnsan Bir Bestedir
DOĞANIN NEFESİ SESTİR... Etrafımızda her şey her an titreşiyor. Sesi duyup duymamaktan bağımsız olarak süreklilik gösteren bir SES var hayatımızda. Bu SES daimidir ve evreni de oluşturandır. Doğanın nefesi sestir. İçimizdeki atomlar da sesle titreşir. Ses, yapıcı da olabilir yıkıcı da... • Eşyaların sesi var mıdır? • Dost eşyalar ve düşman eşyalar olabilir mi? • Büyük kaya parçaları ses vasıtasıyla havaya kaldırılabilir mi? • İbn-i Sina sese neden önem veriyordu? • Kelimelerin gücü nedir? • Suyun hafızası nasıl çalışır? Tüm bu konular birbiriyle organik bir bağ oluşturur. Kitabı okuduktan sonra etrafınızdaki seslere daha fazla dikkat ediyor olacaksınız. Size olumlu veya olumsuz etki eden sesleri ayırt ederek seçiminizi huzurlu ve dingin olma yönünde yapabileceksiniz. Sağlıklı bir beden içi...
Kusur İmzadır Kusursuzluk Bir Yalan
KUSURLARINA RAĞMEN BİRİNE ÂŞIK OLMAK YOKTUR. KUSURLARA ÂŞIK OLMAK VARDIR. Noksanlık, sakatlık, özür, bozukluk diye tarif edilir kusur sözlükte. Ancak buna karşılık kusursuzluğun anlaşılır, güçlü ve net bir tarifi yok. Kusursuzluk, bir kusurunun olmaması diye açıklanabiliyor en güçlü haliyle. Halbuki kusursuzluk söz konusuysa, mesele çoğunlukla algıyla ilgili... Ne demek mi istiyorum? Kusur vardır, gerçektir, güçlüdür ve nettir ama kusursuzluk yoktur diyorum. Size kusur diye dayatılan da aslında kusur değildir. Özgünlüklerinizin, sizi siz yapan parmak izlerinizin birer kusur olduğuna ikna edilmişsinizdir sadece. Güzel olan, kusursuz olan değildir, özgün olandır. Kusurlarını karakteristik bir güce dönüştürebilendir. Kusur olarak gördüğümüz şey her ne olursa olsun bunu yapıcı ve yaratıcı bir ...
Puglia'da Bir Ömür
Dünyamızın en güzel ülkelerinden biri hiç şüphesiz İtalya’dır. Çizmeyi anımsatan bu muhteşem ülkenin topuğundaki eyalettir Puglia. Burası zamanın durduğu yerdir. Yüzyıllardır kırmızı toprağa kök salmış binlerce kıvrımlı gövdesiyle zeytin ağaçları sizi kendine hayran bırakırken beyaz taş duvarlarla çevrili, gelinciklerle dolu tarlalar, flamingolar, taze pişmiş focaccia kokusu gibi Puglia’nın tatlarını, renklerini ve kokularını keşfedip Puglia’yı daha iyi yaşamanızı sağlayacak bir deneyimin sonucunda yazıldı bu kitap. İtalya, hiç şüphesiz biz Türklerin ilk defa yurtdışına çıkmak için tercih ettiğimiz ilk ülkedir. Tarihi, insanı, yemeği, kültürünü kendimize yakın hissederiz. İtalya deyince de Roma ve kuzeyi Venedik, Milano, Floransa gelir ilk olarak aklımıza. Puglia deyince Bari, Lecce, Garga...
İki Mermi Bir Hayat
İkincisi yok; hayatın, hayalin, aynadakinin... "Issız dağ başlarının sakinleri dahi yuvalarına çekildiğinde, bizler zifiri gecede gökyüzünde dizilmiş yıldızlarla tek tek arkadaş olmuşken kayan yıldızların her biri şehitlerimizden gülümsemelerle dolu bir selamdı sanki..." 90’lı yılları botu toprağa değmemiş, üzerinden mermi geçmemiş, soğuğu iliklerinde hissetmemiş üstelik güle oynaya göreve gittiği arkadaşının naaşıyla birlikte gözyaşları içerisinde geri dönmek zorunda kalmamış birinden değil; o yılları yirmili yaşlarının başında yaşayan toy bir astsubayın gözlerinden tüm çıplaklığıyla okumalıyız. Çocuk yaşta adım attığı askerlik hayatında yirmi bir yaşına geldiğinde kendini Muş Jandarma A Timi’nde terörle mücadelenin göbeğinde bulan Yarbay Şefik Ünal’ın sarsıcı ve soluk kesen anıları eşliğ...
Hayatı Bir Şölen Sofrası Gibi Bırakmalı, Ne Susuz Ne De Sarhoş - Aristoteles
Mutluluk, erdem ve ciddi çabanın ürünüdür çünkü hayat şakaya gelmez. Bunca acıyla ve sorunla dolu bir dünyada mutlu olmak mümkün mü? Binlerce yıl önce anlatılmış felsefi fikirler, bugünün dünyasındaki mutsuzluğumuza çare olabilir mi? Kendimizi içimizdeki kaostan kurtarabilir miyiz? Felsefe tarihinin en önemli filozoflarından, bilim ve düşünce dünyasında büyük izler bırakan ve değişimlere yol açan Aristoteles, tüm çağları etkileyen fikirleriyle günümüz insanına daha iyi bir yaşam sürmesi için antikçağın derinlerinden sesleniyor. Aklın ve erdemin rehberliğinde bilgece ve mutlu bir yaşam felsefesi ile bize yol gösteriyor. Kendi yolunu bulmaya çalışanlara, koşulların ve yaşamın bambaşka olduğu kendi çağından sesleniyor olsa da hayata ve insana dair anlattıklarıyla kendi zamanını aşarak insanlı...
Her Şeyin Yok Olduğu Anda Bile Bir Ümit Vardır - Thales
"Geçmişi anlamak için o ruha dokunan her şeyi teneffüs etmek gerekir." * Meraklı her insan başlangıcın peşine düşer. Zihinlerde bir soru belirir: Her şey nasıl başladı? Yüzlerce yıldır anlatılagelen onca hikâye, mit, efsane arasından sıyrılıverdi Thales. O, daha önce başvurulmamış bir açıklama yoluna girişti. Masalsı açıklamaları bir kenara bırakıp akılcı yöntemleri benimsedi. Thales’i önemli kılan doğayı araştıran ve başlangıcı sorgulayan ilk filozof oluşudur. Ona göre arkhe yani varlığın başlangıcı "su"dur. Doğa filozofu Thales, gökyüzünü izlerken çağının çok daha ötesine baktı. Gölge boyundan piramitlerin boyunu ölçerken, farkında olarak ya da olmayarak matematikte bir çığır açtı. Dolu dolu geçen bir ömürde insanlığa ne kadar çok şey anlatılabilirse o kadarını anlatıp çekip gitti, hem d...
Üvey Kırmızı
Boş ver birilerinin sana inanıp inanmamasını... Sarıl içindeki masum çocuğa, dikil her düşüşte tekrar ayağa... Olmadı mı? Hadi bu kez daha bir inanarak... Bir daha! İnsanız... Tabii ki sınavlarımız olacak, tabii ki hayatımız da hasarlar alacak... Bize düşen inancımızı tampon yapmak kanayanlara... Unutma... Sen kabuğunu aralamazsan kalıcı değildir hiçbir yara... Şimdi sıra sende. İnan kendine! Öyle lafla değil... Sabırla, inatla inan... Sonra dur ve bak geçmişe... Gülümse. Tüm sana inanmayanların gözüne başarını sokarak GÜLÜMSE! Affetmek mi? Çok tanrısal duygular bunlar...