
İçebakış
“Tereddüt etmeyen, beklentisi olmayan bir zihin meditasyonun ta kendisidir. Yuvasına yani kaynağına geri dönmüştür.” – Gurudev Sri Sri Ravi Shankar Meditasyon sakinliğe, huzura ve sükûnete uzanan bir yolculuktur. Bu yolculuğun hazinesini sadece kendi içine bakma cesareti olanlar görebilir. Bugünün dünyasında bu bir lüks değil, gerekliliktir. Dünyaca ünlü yoga, meditasyon ve mantra gurusu Swami Purnachaitanya, gerçek bir meditasyon ustası olan öğretmeni Gurudev Sri Sri Ravi Shankar’dan öğrendiği meditasyon tekniklerini anlatıyor. İncelikle dokunmuş bu kadim Hint bilgeliği ve teknikleriyle sizler de: • Zihninizin işleyişini ve onu yönetmeyi öğrenecek • Dayanıklılık kazanarak enerjinizi anda kalmaya odaklayacak • Stres, endişe ve zorluklarla başa çıkmada ustalık kazanacak • Özgürlük ve tatmin...

Söylenmemiş Son Söz
YALNIZLIK, AYNI ZAMANDA ÖZGÜRLÜĞÜN DE OLDUĞU YERDİR. BAŞKA BİR DEYİŞLE, ÖZGÜRLÜĞÜN BEDELİDİR. Dişilik ve onun yakıcı enerjisi; güzelliği, gücü, ışığı... Ve bu güçle kendi cenaze törenlerinde söz alarak, tutkuyla ve tarihin onları marjinalleştirmesine duydukları öfkeyle, suçlama niteliği taşıyan bir veda konuşması yapan kadınlar... Concita De Gregorio’nun Dora Maar gibi çocukken ya da Amelia Rosselli gibi ergenken yüz yüze geldiği veya büyüdüğünde tanımadan tanıştığı ve daha sonra eserlerinde aradığı kadınlar: Carol Rama, Nise da Silveira, Vivian Maier, Silvina Ocampo, Maria Lai, Lisetta Carmi ve daha birçokları. Hepsi böyle tanınmış değiller, hatta çoğu zaman çıkmaz sokaklarda kaldılar, yasaklandılar, dışlandılar, geride bırakıldılar. Zamana, geleneklere, topluma göre önde oldukları için, ...

Mutatio
DEVASA BİR DÖNÜŞÜM UFUKTAN YAKLAŞIYOR... Dünya gezegeni –tıpkı sonsuz evreni paylaştığımız diğer gezegenler gibi– bir tekâmül okuludur ve evrendeki tüm varlık sistemleri, kendilerinden altta olanları elinden tutarak yukarıya çekmekle yükümlüdürler. Dünya dışı varlık sistemleri, adına Ruhsal İdare Mekanizması (RİM) dediğimiz o kudretin birer uzantısı gibi hareket ederek, on binlerce insanla, kapalı, sınırlı, bireysel temas içindeler. Bu temaslar devasa bir bilinç dönüşümüne işaret ediyor. Evrensel yasaları ve varlıksal ilkeleri bilmeksizin, yaşananları kavrayabilmemiz olası değildir. Ülkemiz bu anlamda büyük bilgi akışlarına sahne olmuş, 1959 yılında nakledilen ve Bedri Ruhselman tarafından derlenen İlahi Nizam ve Kâinat bilgileriyle başlayan süreç içinde, ruhsal/evrensel ilkeler ile varolu...

Budizm’e Göre İnsan Olma Potansiyeli
Cehalet, ıstırabın tek sebebidir. 14. Dalai Lama, 1981 yılında Harvard Üniversitesi’nde bir dizi konferans verdi. Budist teori ve uygulamasına derinlemesine giriş yapma niyetiyle başlayan bu konferanslar, sevgi ve merhamet üzerine ilham verici tavsiyelerle dolu zamanı aşan bir kitaba dönüştü. Bu derinlikli konferansların başlıca konuları bilim ve din arasındaki ilişki, bilincin doğası ve seviyeleri, bencillikten, düalizmden ve nondüalizmden arınmış bir sistemde insan olmanın anlamı, düşük benlik değeri ile özverili olma arasındaki fark, depresyonu iyileştirme teknikleri, acı verici olan ve olmayan bağlanma arasındaki fark, tantra yolunda cinselliğin kullanımı ve içsel gelişimi dengelemekti. Dalai Lama’nın üstün zekâsı, anlatım gücü ve pratik uygulama tavsiyeleri insan olma potansiyelini ke...

Duaların Kayıp Sırları
GERÇEK DUA SAMİMİYETLE İÇE DÖNMEKTİR. Hakikat bizden bilerek saklanmaz. Eğer Yaradan’ı hayatlarımızda hissetmiyorsak, sebebi biziz. Yaratıcı ilke her yerde kendini gösterir, o esen her meltemde, her çiy damlasında ve dalgaların hareketindedir... Peki ama onu neden algılayamayız? Bize engel olan nedir? Türkiye’de yüz binlerce okura ulaşmayı başaran Guy Finley bu kitapla bizi kendi sınırlı dünyamıza hapseden düşünce duvarlarını yıkıyor. Çoğu insan için sadece eksik olan şeyi istemek olarak görülen duanın şimdiye dek keşfedilmeyen gücüyle tanıştırıyor. Öz uyanış uygulamalarıyla bizleri sıradan dünyadan alıp asıl gerçeğin kalbine ulaştırıyor. Hayatımız bu dünya içinde devam eden yorgun bir yürüyüşten ibaret değildir. Her birimiz, sadece iyiliğimiz için olan ve anbean gerçekleşen Büyük Görünmez...

50 Maddede Cumhuriyetin 100.yılı
"MİLLETİN SALTANAT VE HAKİMİYET MAKAMI YALNIZ VE ANCAK TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’DİR." - MUSTAFA KEMAL ATATÜRK "Cumhuriyet bir devrimdi, yıkılmış, parçalanmış, geri kalmış, yok olmak üzere olan bir toplumdan, çağdaş bir devlet yaratıldı. Atatürk’ün, Türkiye’yi kurma mücadelesi verdiği günlerde İngiliz başbakanı kendi meclisinde ‘Artık Türkiye yoktur!’ diyordu. Atatürk ve Milli Mücadele’ye omuz verenler, İngilizlerin bu sözünü boşa çıkardılar. Sadece bu sözü boşa çıkarmakla kalmayıp, dünya milletler ailesine, çağdaş, yeni bir üye kazandırdılar. Bu yeni üye, kurucusu Atatürk’ün ‘Yurtta barış, dünyada barış’ ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalan ve bu nedenle de saygı gören bir ülke oldu." Doğan Satmış tarafından kaleme alınan 50 Maddede Cumhuriyet’in 100. Yılı kitabının sayfalarında; mümkün ol...

Kutunun Dışında Düşünmek
"HAYAL GÜCÜ, BİLGİDEN DAHA ÖNEMLİDİR. BİLGİ SINIRLIDIR. HAYAL GÜCÜYSE DÜNYAYI KUŞATIR." – ALBERT EINSTEIN Yaratıcı fikir üretmenin büyük değer kazandığı bir çağdayız. Kutunun dışında düşünmek, sıradanı olağanüstü olandan ayırmanın etkili bir yoludur. Bu sıra dışı düşünme tarzı zor kararları kendinizden emin bir şekilde hızla almanız için ihtiyaç duyacağınız içgörüleri elde etmenizi sağlar. Çok satan kitapların yazarı Som Bathla, insan psikolojisi ve davranışı üzerine yaptığı derin araştırmalarla sizi bu kitapta yaratıcı bir yolculuğa çıkarıyor. Dünyanın en akıllı düşünürlerinin uyguladığı yaratıcılık rutinini benimseyerek ve sizi çevreleyen ortamı yeni baştan düzenleyerek düşünüş biçiminizi ve geleceği öngörme becerinizi dönüştürebilirsiniz. Bu kitapla: .Meydan okumanın zihni daha iyi fiki...

Kazara Tanrılar
SEKÜLER BİR ÇAĞDA GÜÇ İLE DİN ARASINDAKİ BAĞLANTININ VE TANRISALLIĞIN ROLÜNÜ AYDINLATAN, TANRI OLARAK TAPINILAN İNSANLARIN KIŞKIRTICI TARİHİ Kristof Kolomb’un Yenidünya’ya ayak bastığı ve göksel bir varlık olarak selamlandığı 1492’den bugüne kadar ortaya çıkan "Kazara Tanrılar" modern çağın peşini bırakmadı. Hemen her coğrafyada beliren ve her kıtada tanrılaştırılan, üstelik daima erkek olan insanlardı bunlar. İlginç olansa bu tanrıların her zaman içsavaşlar, imparatorluk fetihleri, devrimler gibi çalkantılı dönemlerde ortaya çıkmasıydı. Din tarihçisi Anna Della Subin, beş yüzyılı kapsayan bu aydınlatıcı ve sıra dışı tarih kitabında, modern "din" kavramımızın nasıl icat edildiğine, sözde seküler çağımızda din ve siyasetin neden sürekli birbirine karıştığına, birisini ilahi olarak adlandırm...

Sebebi Sende Gizli
KENDİNE VE HAYATA MERAKLI GÖZLERLE BAKMAYI SEÇERSEN BİRÇOK SORUNUN ÇÖZÜLDÜĞÜNE ŞAHİTLİK EDERSİN. Bu kitap, kısırdöngülerin sarmalına kapıldığın, kendini çaresiz hissettiğin noktalarda elinden tutmak ve hayatın verdiği ipuçlarını nasıl okuyabileceğini gözler önüne sermek için yazıldı. Gerçek bir hayat hikâyesinden esinlenilerek kaleme alınan Sebebi Sende Gizli yaşamın farklı zamanlarında, benzer darbelerle yaralanan bir kadınla bir erkeğin kendilerini iyileştirme yollarını bulmalarının, aslında kendilerini keşfetmelerinin hikâyesini anlatırken bölüm sonlarında yazar, zihnindeki spot ışıklarını yakmak için seninle bazı bilgiler paylaşacak, sana yol arkadaşı olacak. Psikolojik Danışman ve Aile Terapisti Türkân Bayraktar Uzun, zihninin derinliklerine kapılar aralayıp, kendini keşfetme yolculuğ...

Aşk Sandığın Kadar Değil, Yandığın Kadardır
Sema, sevgiliye yolculuktur, senden sana döne döne giden yoldur. Dünya âleminde ruhun dönüşümü, içinde konakladığı bedenin de eylemine ihtiyaç duyar. Ruh, büyümek ve yaşam yolculuğunu gelişerek sürdürmek için bedenin de desteğini almak zorundadır. Sema, orman yangını başlatacak olan kıvılcımdır, eylemdir, niyettir, kararlılıktır, adanmışlıktır. İlle etrafında dönmek değil, bazen yerinden kalkmak bile yeterlidir ruhu dönüşüme davet etmek için.Bu kitap, ruh ve beden ilişkisini dengelemek, böylece düştüğünde nasıl kalkabileceğini, korktuğunda ihtiyacın olan cesareti nerede nasıl bulabileceğini, çaresiz hissettiğinde nasıl desteklenebileceğini hatırlatmak ve elde edeceğin gücü doğru kullanabilmek için sana rehberlik etmek üzere kaleme alındı.Niyet ve eylem buluştuğu an, yaşamın sonsuz dansı ba...

Günlük Mucizelerin Küçük Kursu
"Kökünü değiştirmeden meyveyi değiştiremezsin." Stephen R. Covey Günlük mutluluğumuz, çoğu zaman farkına varmadığımız küçük ritüellerle desteklenir. Bir fincan kahve içmek, birini selamlamak, arkadaşlarla buluşmak... Tüm bu eylemleri hayatın bize sunduğu her anı kutlayarak gerçekleştiriyorsak dönüştürücü ve belirleyici olabilirler. Bilgelerin dediği gibi, hayatımıza geri dönüp baktığımızda aklımızda kalan anlar, gerçekten en önemli olanlardır. Günlük mucizelerin bu küçük kursu, işte bu anlarda mutlu olmaya bir davettir.Bu kitabın amacı, şüphesiz ki mutlu olduğumuzun farkına varmak için son günlerimizi beklemek zorunda olmamaktır. Bunun yerine her günün her bir dakikası paha biçilemez ve eşsizmiş gibi bu yaşama sevincini bu andan itibaren taşımaktır.

Aşkı Kalem Yazmaz Ki Kitapta Bulasın
Aşk, bir kalbe girerse, orada başka bir şeye yer bırakmaz. Şems-i Tebrizi, Mevlana’nın okuduğu kitabı nezaketle elinden alır ve hiç tereddüt etmeden avluda bulunan su dolu havuzun içerisine atar. Mevlana şaşkınlık içindeyken Şems’in ağzından şiir gibi sözler dökülür: "Aşkı kalem yazmaz ki kitapta bulasın..." O anı sadece onlar yaşamaz. Yüzlerce yıldır biz de yaşamaktayız. Okuduğun kitaba, yaşadığın an gibi kalbini ver. Ver ki o da sana taşıdığı tüm sırlarını versin. Hadi şimdi bu niyetle ilk sayfayı aç. Hoş geldin.

Mesaj-novus II
Anadolu halkına yükseklerden bir mesaj var. İlk Novus kitabında olduğu gibi, temas vakalarının hatırlanmayan, hafıza mahzenlerinde örtülü kalan kısımlarını su yüzüne çıkarmak için yola çıkmıştık. Ama akış bizi öyle bir noktaya götürdü ki her şey adeta kontrolümüz dışında ilerliyordu. Sanki bir sihirli el seanslarda direksiyonu alıyor ve bilinçaltı çalışmasına katılan süjelerin odağı ısrarla Anadolu’ya, Mustafa Kemal Atatürk’e ve yakın gelecekte ortaya çıkarak o birleştirici, toparlayıcı, ayağa kaldırıcı, kudretli bilincin bayrağını devralacak yeni lidere geliyordu. Görünen oydu ki temasçıların ağızlarından dökülen ortak ifadeler bize bir şey anlatmaya çalışıyordu:"Bu mesajı kitlelere iletin!"Ortaya çıkan veriler ve aktarılan mesajların ortaklığı son derece dikkat çekici. Geleceğe yönelik i...

Türk Hitler
ANCAK TARİHİN KARANLIĞIYLA YÜZLEŞEBİLENLER HAK ETTİKLERİNE ULAŞABİLİR Ercan, Almanya’da uzun yıllardır oyunculuk yapıyordu. Başarılı da bir oyuncuydu ancak yetenekleri ırkçı birtakım önyargılarla baskılanıyordu. Arap bir aile babası, Ortadoğulu bir terörist, İranlı bir göçmen ya da imam dışında başka roller oynaması mümkün değilmiş gibi görünüyordu. Ne hak ettiği şöhrete ulaşabiliyordu ne de hak ettiği parayı kazanabiliyordu, üstelik yeteneğini de tam olarak ortaya çıkarma fırsatı bulamıyordu. Önyargılar kafesine hapsedilmiş, zor zapt edilen bir kaplan gibiydi adeta... Sonunda kafesinden çıkmaya karar verdi. Almanya’da Türk olmanın bedelini ödemekten yorulmuştu artık. İşin kuralı neyse ona göre oynamaya hazırdı. Artık sadece role girmeyecek, hayatın içindeki rolünü de değiştirecekti.

İnsanın Gölgesinde
İNSAN DAVRANIŞININ TEMELLERİNİ ANLAMAK İÇİN EŞSİZ BİR KLASİK. Dünyaca ünlü primatolog ve hayvan koruma uzmanı Dr. Jane Goodall’ın serüveni vahşi doğadaki şempanzeleri izlemek için Tanzanya’nın ücra köşesi Gombe’ye gitmesiyle başladı. Aylar boyu süren umutsuz bekleyişten sonra o ilk temas kuruldu ve Goodall alet kullanımından alet yapımına kadar daha önce keşfedilmemiş primat davranışlarını kaydetmeyi başardı. Batı dünyasının en büyük bilimsel başarılarından biri sayılan çalışmalarının sonunda şaşırtıcı bir şekilde her biri tıpkı bir birey gibi davranan şempanzelerin sosyal hiyerarşisini çözdü. İnsanlarla şempanzeler arasındaki derin bağa dair anlayışımızı sonsuza dek değiştirecek birçok olağanüstü keşfe imza attı. Jane Goodall’ın Gombe’nin derinliklerinde vahşi şempanzeler arasındaki yaşam...

Yalnız Kitap
V. Karl’ın, Kanuni Sultan Süleyman devrinde Osmanlı sarayında bulunan elçisi Flaman Ogier Ghislain de Busbecq, 1 Haziran 1560’ta İstanbul’da tamamladığı dört elçilik raporunun üçüncüsünde, Osmanlıların matbaayı kullanmaya karşı isteksizliğini şu sözlerle açıklamaya çalışıyordu: "Yeryüzünde Türkler kadar, başka ülkelerin yararlı icatlarını kolaylıkla alıp benimseyen bir millete daha rastlamak zordur… Buna rağmen nedense kitap basmaya ve çalar saat kullanmaya bir türlü ikna edilememişlerdir…" Edebiyatımızın temel taşlarından Sabahattin Ali’ye göre edebiyat her şeyden önce bir mücadeleydi, edebiyatın amacı ise "insanları daha iyiye, daha doğruya, daha güzele yükseltmek, insanlarda bu yükselme arzusunu uyandırmak" olmalıydı. Sabahattin Ali’nin "Edebiyata nasıl başladınız?" sorusuna yanıtı "Kit...

Sabahın Sözcükleri
"Sabahın ağzındaki en güzel sözcüktür günaydın. Gecede yitip gitmediğimizin tanığıdır.Bir gerekçedir şafağın kapısını aralayan ışığa teşekkür etmek için. Yüzler asılmış, akıllar karışmış, uykular kaçmışsa eğer, ilaç yerine geçer üstelik. Yalnızlık kuyusunun dibinden kurtulmamız için harflerden yapılmış bir merdivendir günaydın. Kopmuş bağları onarma isteği, dostluk kurmanın eşiği, sevgi sözcüklerinin beşiğidir. ‘Haydi yeniden başlayalım!’ demenin özcesidir. Yanına kendini tamamlayacak sözcükleri de çağırır.‘Nasılsın?’ı, ‘Hayırlı işler’i, ‘Hoş geldiniz’i… Günaydın, çocuğudur aydınlığın. İnsanı aşar. Damlaya da söylenir, denize de. Kediye de söylenir, kirpiye de. Ağaca da söylenir, ormana da.Tüye de söylenir, kuşa da. Yeryüzü sözlüğüne aittir günaydın. İmeceye çağrıdır. Kendini beğenmişlere ...

Olağanüstü Anlar İçin Ev Yapımı Mucizeler
"Büyük bİr tutku, büyü gİbİdİr ve olayları İstedİğİ yönde değİştİrebİlİr." – Carl Gustav Jung Olağanüstü anlarla karşılaşmaya hazır mısınız?Ayaklarınızın yerden kesileceği, karnınızda kelebeklerin uçuşacağı, heyecandan yerinizde duramayacağınız ve hayat boyu hiç unutamayacağınız anlar yaşamaya var mısınız?Olağanüstü anlar sihirli anahtarlardırve her anın içindedir.İçtiğiniz suyun, soluduğunuz havanın, tatlı uykunuzun, köpüklü kahvenizin, demli çayınızın, yediğiniz bir lokmanın, bir telefon görüşmenizin, saksıdaki bitkinizin, okuduğunuz kitabın enerjisini küçücük bir reçeteyle dönüştürerek olağanüstü anları, kocaman zaferleriniz için biriktirmeye başlayın.Hayat, vermek için, fark edilmeyi bekliyor sadece...

Leş
Kübra bebek 3 kilo doğdu, 1,5 kilo olarak defnedildi. "Kuru ekmek yiyorlarsa aç değiller!" dendi. Bu kitap kötülüğün sıradanlaştığı bir ülkede yaşananları anlatıyor. Kötülük her ne kadar yaralayıcı, yıpratıcı ve yıkıcı da olsa insanidir. Oysa "leş" halini, insani kavramlarla açıklamak imkânsız. Çünkü insanın yaşarken çürümesidir. Her kötülüğü unutturarak ülkeyi çürüttüler. Peki ya unutulmazsa? İşte o zaman bu ülke yeniden doğar. Neo-Türkiye’nin panzehri hafızadır!

50 Maddede Polisiye Edebiyat
İlk polisiye eserin Edgar Allan Poe’nun Morgue Sokağı Cinayetleri olduğu kabul edilir... Peki sekizinci yüzyılda yazılmış, bir Çin hanedanının polisiye maceralarını anlatan öyküleri hiç duymuş muydunuz? Felsefeden sınıfsal farklılıklara kadar uzanan geniş bir yelpazeye değinen ama dedektifi insan olmayan bir polisiye seriye denk geldiniz mi? 6-7 Eylül olaylarına Taksim’de şahit olan, dünya polisiyesinin en meşhur ve bir o kadar da gizemli yazarlarından birinin neden o sırada İstanbul’da olduğunu biliyor musunuz? Polisiye tarihinden pek çok enteresan anekdot ve farklı ülkelerin polisiye edebiyatlarının gelişimine dair detaylar 50 Maddede Polisiye Edebiyat kitabında sizi bekliyor!

Kadınlar İçin Machivelli
KADINLAR İÇİN ZAMANIMIZIN NİHAİ SAVAŞ REHBERİ. Niccolò Machiavelli günümüzde ahlak ve duygudan yoksun, acımasız bir güç taciri olarak bilinir. Ancak onun yıllara meydan okuyan kitabı Prens insanların gücü nasıl elde edebileceğinin ve onu en iyi şekilde elde tutarak nasıl büyütebileceğinin zihin açıcı bir okumasıdır. Bugün kadınlar çalışma hayatına dahil olsalar da elde edilen istatistikler kadınların hâlâ yüksek mevkilere ve iyi çalışma koşullarına sahip olamadıklarını gösteriyor. Kadınlar işyerlerinde varlar ama aşılamayan cinsiyet eşitsizliği nedeniyle Machiavelli’nin bahsettiği prens dünyasına hâlâ ulaşabilmiş değiller. Stacey Vanek Smith, günlük hayata kolayca uyarlanabilen bu kitapla kadınların işyerlerinde karşılaştıkları engelleri ve avantajları belirleyerek ilerlemenin yollarını ay...

Sokratik Yöntem
Sokratik yöntem dürüstlüğün ve ahlakın kalbinde yer alır. Bundan 2500 yıl kadar önce Platon, Sokrates’i başkalarıyla sohbet ederken betimleyen bir dizi diyalog kaleme aldı ve bu diyaloglarla Sokrates’in geometri bilmeyen birine nasıl problem çözdürdüğünü anlattı. Sokrates, insanları nasıl sorgulayacağımızı göstermek için sorgulamadı, bunu bize nasıl düşünmemiz gerektiğini öğretmek için yaptı. Sokratik yöntem, korkusuzca soru sormak ve soruları yanıtlamak, kendi düşüncelerimizi dile getirmek ve başkalarının düşüncelerini duyduğumuzda öfkeye kapılmamak, gerçeği sevmek ve onu bilip bilmediğimiz konusunda alçakgönüllü davranmak demektir. Sokratik yöntem, bir teknikten daha fazlası, bir sabır, sorgulama, tevazu ve şüphe ahlakıdır. Özellikle günümüzde daha iyi düşünmek için bir araç olan bu yönt...

Utanmaz
Çaresiz kalınca herkes her şeyi yapabilir. Gelişmiş bilinçlerin, "hayır" demeyi neredeyse imkânsız hale getiren hormonların esiri olmayacağı yönündeki yaklaşım çoğu zaman tökezler. Çünkü insan doğa ve doğal yönelimleri karşısında çoğu zaman zayıftır. Herkes belli koşullar altında her şeyi yapabilir. Bazen hakikati bulmak için bir günahtan geçmek gerekebilir. Günahtan arınmak istemek ve aynı günahı tekrar etmeme kararlılığında olmak ise insanı kemale erdirecek tek yoldur. Bazen sizi yoldan çıkaran, kaza yapmanıza neden olan iyi niyetinizdir. Asfaltın ortasındaki kaplumbağaya çarpmamak için aracınız takla atsa bile masum bir kaplumbağaya sövmezsiniz. Peki ya siz takla atasınız diye yolun ortasına bilerek bırakılmış bir kaplumbağa için?... O zaman kime kızarsınız sahi? O engeli koyan kişi mid...

Herkes İhanet Eder Sevdiğine
İHANET YÜZÜNDEN AYRILANLARI, BAZEN İNTİKAM BİRLEŞTİRİR... Onlarınki bir peri masalıydı adeta... Tertemiz ve masum... Birbirlerine delicesine tutkundular. Onları ölüm bile ayıramazmış gibi görünse de hayatın gerçekleri bir tokat gibi inecektir yüzlerine. Tarık’ın güç tutkusu ve çevresindekilerin üzerinde kurduğu baskılar, Ülkü’yle yaşadığı o büyük aşkı bile sarsmaya başlayacaktır. Kırgınlıklar, küsmeler, araya girenlerin barıştırmaları, ayrılıp birleşmeler derken, işin rengi de değişecektir. Canı en çok yanan, elindeki son iki kozu da kullanmak zorunda hissedecektir: intikam ve ihanet... Bu iki duygu kontrol edilemez düzeyde ele geçirecektir bir âşığı... Cinayet işlemek bile soğutmaya yetmeyecektir, alev alev yanmakta olan bir yüreği...