Ya Hep Beraber Ya Da Hiç Birimiz - Bertolt Brecht
Çağdaş tiyatronun dehasıdır Bertolt Brecht... 20. yüzyılda tiyatronun geleneksel kalıplarını yıkarak yerine koyduğu yepyeni, özgün, deneysel metotlarla sadece tiyatronun asi ve cesur çocuğu olarak kalmadı, oyun, şiir, hikâye, düzyazı, roman, deneme, inceleme, eleştiri alanında on bin sayfalık bir külliyat bıraktı geriye. Bir dönemin kültür tarihini derinden etkilemiş olmasının yanı sıra iki dünya savaşı sığdırdığı hayatı boyunca eserlerinin yakılıp uzun yıllar sürgünlerde yaşamasına karşılık savaş karşıtı sert ve kararlı tutumundan da hiçbir zaman ödün vermedi. Genç bir nihilist olarak adımlarını attığı mücadele dolu hayatına karakterli bir komünist olarak devam etti. Kirli siyasete hiç bulaşmadan varlık gösterebildi dünya sahnesinde. Hayatı fikirlerle olduğu kadar kadınlarla da doluydu. S...
Hayatın Ortasında Ölümün İçindeyiz - Agatha Christie
Tek bir tesadüf sadece tesadüftür, iki tanesi ipucu, üç tanesi ise kanıttır. Dünyada İncil’den ve Shakespeare’in eserlerinden sonra kitapları en çok satan yazar unvanını elinde bulunduran polisiye yazarı Agatha Christie, sadece yazdıklarıyla değil, yazmadıklarıyla ve gizemleriyle hâlâ pek çok araştırmacının ilgi odağında yer alıyor.Bu kitapta ünlü yazarın bilinenlerinden ziyade, gizemlerinin içinde seyahat ediyor olacaksınız. Üstelik büyülü bir sokakta bulunan Akçaağaç Köşkü’nde, yılbaşı gecesi gerçekleşen bir cinayetin izlerini de süreceksiniz. Agatha Christie’nin başrolde olduğu yerli bir biyografik polisiye okumuş muydunuz daha önce?O halde bu hem ilk hem de unutulmaz bir deneyim olacak sizin için...
Pis Moruk Diriliyor - Charles Bukowski
"Zaman unutturmaz dostlarım, sadece uyuşturur." – Charles Bukowski Entelektüel zümre tarafından yazdıkları ciddiye alınmasa da yaşadığı dönemin en orijinal ve üretken yazarlarından biriydi Bukowski. Emektar daktilosunun başına oturduğunda engin hayal gücünden hep faydalandı ama esasında yazdığı her cümlenin sırtı kendi çileli yaşamına yaslıydı. Gençlik yıllarından kırklı yaşlarının başına kadar sayısız işte çalıştı. Tek amacı biraz daha içmek, biraz daha sevişmek ve sızana kadar yazmaktı. Hayatında dinmeyen bir tutku ve azimle yaptığı tek şey daktilosunun başına oturmak ve yazdıklarını yayınevlerine göndermekti. Nihayetinde şöhret, para ve kadınlar elli yaşında onu buldu ama o hayatı anlamak ve anlamlandırmak için yazmaya devam etti. Ünü, yaşadığı kıtayı aşıp Avrupa’ya, ardından tüm dünyay...
Yabancıların En Yakınıydın Sen - Nilgün Marmara
"Anımsamadığım tüm sözcükler anımsayabildiğim tek bir sözcüktü: Yara!" Eğer bu kitabı okurken baştan sona keder içinde bir Nilgün Marmara bulacağınızı düşünüyorsanız baştan uyaralım; yok. Çünkü onun derdi kederle değildi. O, kendini buraya ait hissetmiyordu sadece... Ece Ayhan’ın da dediği gibi dünyayla yaralıydı. Dünyayla derdi vardı. Ondan bahsederken edebiyata, şiire bakışına, eserlerine, yazdıklarına bakmamak, o yarayı bütün buralarda aramayıp sadece filmin sonundaki intiharına bakmak, "Doğdu ve öldü!" demekle aynıdır. Nilgün Marmara sadece doğup ölmedi. Yaşadı da. İyi bir şair ya da bir yazar olmak değildi derdi. Bu yüzden şiirlerini kimseye göstermedi. Sadece yazar, şair değil; eş, evlat, anne, kız kardeşti... Bu hayata dair hiçbir unvanı, hiçbir aidiyeti almak istemiyordu üzerine. Ş...
Bakire Ölen Bir Anne - Anna Freud
"Hareketlerimize hükmeden şey, keşif ruhunun verdiği neşe ve canlılıktı." Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud’un altı çocuğunun arasından tahtını devredeceği tek vârisi olarak gördüğü kişiydi Anna Freud, öyle de oldu. Anna Freud, babasından devraldığı tacın hakkını sonuna kadar verdi. Hayatını babası Freud’a ve onun öğretilerine adadı. Psikanalizi ölümsüzleştirmeye adeta ant içmiş bu genç kadın Çocuk Psikanalizi ve Benlik Psikolojisi ekollerini geliştirdi, psikanalitik ilkelerin çocuk terapisine uygulanmasına öncülük etti. Hiç evlenmedi ama hem çok sevdi hem de çok sevildi. Hayat arkadaşı Dorothy ile beraber kurucusu olduğu okullar ve enstitüler sayesinde sayısız çocuğa ev verdi, onları korudu, her birine annelik yaptı. Psikanaliz dünyasındaki paha biçilemez katkılarına rağmen hep gölgede ...
Katiline Aşık Bir Kadın - Bergen
"Kezzap bile bu kadını çirkinleştirememiş." – Sezen Aksu Kadına şiddetin acıklı bir simgesidir Bergen... Toplumun gözü önünde kendi ölümüne yürümüş, ailesini korumak uğruna kendini feda etmiş, korkusuz, cesur bir kadın... Yaşam savaşının tam ortasında yer almış, hayatın bütün zorluklarına rağmen umudunu yitirmeden şarkılara tutunmuş bir gazino yıldızı... Saplantılı bir aşkın pençesinde kıvranıp durmuş bir kraliçe... Arabeskin Kraliçesi hem de... Kocasının yüzüne attığı kezzapla bir gözünü yitiren ama güzelliğinden hiç ödün vermeyen bir ikon... Sanat hayatı ödüllerle dolup taşan Bergen, bir dönemin arabesk yasaklarını delmesiyle de müzik tarihine imza atmış, değerli simgelerden biridir. Yaşlanıncaya kadar şarkı söylemek istiyordu sadece. Bir de insan gibi sevilmek... Olmadı ama! Zalimce işl...
Gecenin Kıyısından Gelen Suratsız ve Yaşlı Kuzgun - Edgar Allan Poe
"Hayal kuranlar, sadece geceleri düş görenlerin gözden kaçırdığı pek çok şeyi fark eder." Edgar Allan Poe yalnızca şiir, korku, polisiye, gotik, bilimkurgu gibi türleri değil bütün bir edebiyat mirasını etkiledi. Karanlık, tedirgin ve tekinsiz ruhlarımız bugün bile onun kelimeleriyle sarsılmaya devam ediyor. Çağlar, dönemler içinde algılar, sanatsal ve edebi zevkler değişti; hakikat bin kez bükülüp başka bir hakikate evrildi ama Poe, kendi zamanını da kendinden sonraki zamanları da aşarak edebiyat tarihinin en yüksek zirvelerindeki yerini korumayı sürdürdü. Poe’nun değerini ortaya çıkaran, insanların onu sonradan anlaması değildi; zamanın ruhu ve edebiyat tanrısı onun adını tarihe ve belleklere kazıdı. Kendisi de hikâyelerindeki tuhaf öngörüleri gibiydi: Vaktinden önce gönderilmişti.
Sevgi Dünyadaki En İncelikli Güçtür - Mahatma Gandi
Mahatma Gandi, gerçek mucizenin insanın kendisi olduğunun bir kanıtıymışçasına gelip geçmiştir yeryüzünden yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla... Adalet anlayışı, hak arayışı, şiddetsiz direnişi, mücadelesine duyduğu sonsuz bağlılığı, amansız cesareti ve harekete geçme konusundaki korkusuzluğu sayesinde tam üç yüz milyon Hindistanlıyı ayağa kaldırmış ve tarih sahnesinde İngiliz İmparatorluğu’na karşı gerçekleştirilmiş en büyük kitlesel hareketin lideri olmuştur Gandi... Biri için olanaklı olan, herkes için olanaklı olmalıydı ona göre. Geri adım atmayan ve yorulmak bilmeyen bir eylemci olarak, bilgeliği ve öğrenme tutkusunu, sadelikle ve nezaketle birleştirmiştir. O tüm şiddetsizliğine rağmen gerçek bir eylem insanı, reformcu, devrimci ve her şeyden önce nitelikli bir düşünürdür. Sağlıktan pol...