
Vertraue Ohne Zweıfel Auf Allah
ALLAH weiß über alles Bescheid. Glaubt ja nicht, dass Er unachtsam dessen ist, was ihr an Ungerechtigkeit zu verspüren bekommt. Denn ALLAH ist zu seinen Geschöpfen barmherziger, als eine Mutter zu ihrem Kind. Ohne die Gegenleistung deines Gebetes zu verfolgen: Vertraue Ihm all deine Sorgen und Angelegenheiten an und hinterfrage Seinen Willen und Seine Entscheidungen nicht! Denn ein Diener kontrolliert seinen Schöpfer nicht! Und gewiss, zweifelt er auch nicht an Ihm! Du kannst dir sicher sein: Wenn du dich ALLAH mit vollkommener Ergebenheit näherst, kommt Er dir mit Gnade und Segen entgegen. Und genau das, wirst du dann tief in deinem Herzen zu verspüren bekommen. Du hast so viele Menschen in deiner Umgebung, die ihr wahres Ich verstecken und hinter einer Maske leben. Diese "falschen Gesich...

İçimizdeki Düşman
ZORLUKLARIN KAYNAĞINI HEP DIŞARIDA MI ARIYORSUNUZ: İŞİNİZDEKİ STRES, İNCİNEN KALBİNİZ YA DA HAYAL KIRIKLIKLARI? OYSA ASIL DÜŞMAN ZİHNİNİZİN DERİNLİKLERİNDE GİZLENİYOR! Ne zaman cesurca bir adım atmak isteseniz, içinizden bir ses “Yapma, rahatın bozulur!” dedi. Ne zaman yeni bir ilişkiye adım atmak isteseniz, “Daha iyi olacağını nereden biliyorsun ki?” diye sordu. Ne zaman biri size selam verecek olsa, tavrını beğenmediniz, ses tonundan hoşlanmadınız. İçinizden bir ses, “Kesin arkasında bir şey var!” diye uyardı. Sonuçta gergin, mutsuz, özgür hissedemeyen insanlara dönüştünüz. Hayat sizi yordukça yordu ve yiten sizin zamanınız, ömrünüz oldu. Oysa bir gerçeği bilmiyordunuz. Gerçekte kendi kendini görevli ilan edip size sürekli fısıldayan o sahte benlikler yoktu... Onlar hiç var olmadı. Korku...

2001 Arı Kovanı
"KAMU BANKALARI SİYASİLERİN ADETA AİLE ŞİRKETİYDİ, MAHDUMLARI KAPIDAN KOVSANIZ BACADAN GİRİYORDU." 2001, Ecevit başbakanlığında DSP, ANAP ve MHP son koalisyon dönemi, sağdan destekli Dünya Bankası ve IMF’ye teslim bir ekonomi yönetimi, off-shore şaklabanlığı ve yozlaşan bir bankacılık sistemi, bir ayağı kamuda bir ayağı özele kayan Hazine bürokrasisi, partilerin senin benim diye paylaştıkları kamu bankaları, holding patronları sahipliğinde kumarhaneye dönüşen özel bankalar, vahşi faizlerle çıldırmış para piyasaları, kara listeler, vadeden önce kapatılan krediler, bu karmaşada arada kalıp yaşam savaşı veren, ekonomiyi sırtlamış reel sektör, esnaf, sanatkâr, KOBİ’ler ve ipotekli malları yağmalanan sanayiciler, yok yere üretimden düşen işletmeler. Bu dönemde, kamu bankaları da sanki siyasiler...

Ben Annemin Sırlarıyım
Geçmiş iyileşirse gelecek de iyileşir... "Dedesi koruk yer torununun dişi kamaşır" diye bir atasözü vardır. Anne babaların hatırlamadığı sırlar bile, çocukları hasta eder. Hepimiz bir zaman tünelinde seyahat ediyoruz, üstelik dededen toruna hiçbir şey kaybolmuyor bu tünelde. Zaman su gibi akıp geçiyor, yıllar yılları kovalıyor sanıyoruz ama çoğu hiç geçmiyor ve içindeki anılarla yerinde öylece duruyor. Hatırlamadıkların bile hem seni hem çocuğunu hasta etmeye devam ediyor. Oysa hepsini iyileştirmek mümkün... Geçmişin karanlık tüneline girmeye cesaret edersen, hem çocuğunun fiziksel hastalıklarını hem de kendi çocukluğunu ve hastalıklarını iyileştirebilirsin. Sen çocukluğuna bir adım attığında çocukluğun da sana on adım atacaktır, çünkü sırlar her zaman ortaya çıkmak ister. Senin "hastalık"...

Baktığın Benim Gördüğün Sensin
SEN BENİ TAM ANLADIĞINDA BEN DE SENİ TAMAMLARIM... Eğer sevgiliysek seninle, her şey ikimiz için olmalı bundan böyle. Güneş ikimiz için, su ikimiz için olmalı; yemek, uyku, sevinçler ve hüzün ikimiz için... Ben senin için olmalıyım, sen benim için. Bu yüzden önce kendini düşünmelisin sevgilim, ben senin ikinci önceliğin olmalıyım. Yaşam yolunda sana engel olmama müsaade etme lütfen. Ne benim yüzümden hayallerini ertele, ne bir şeylere geç kal, ne de dönülmez yollara gir. Kendinle ilgili tek bir şeyi bile feda etme. Önce kendine odaklan, sonra bize sevgilim. Bizim için kendini her şeyden çok sev.

Kerpiç Reçeli
REÇEL TADINDA BİR DRAM GÜZELLEMESİ… “Karşımda duran küçümseyerek baktığım bu kerpiç ev benimdi. Ona yanaşan sevgiye muhtaç incir ağacı da. Sahip olduğumuz, elimizde kalan tüm varlığımızla satın almıştık hepsini. Sanki bu minik bahçe büyük bir kazandı. Kaynatıyordum şeker tadında avuntularımla tüm dertlerimi. Bir yandan kavanozlara hapsetmiş, karakışa saklıyordum. En çaresiz günlerimde yiyecektim kerpiç reçelini.” Nagehan Kruç Şeremet, özgünlüğü ilk romanın çok ötesinde olan bu eserinde, okuru etkili üslubuyla Üsküp’ten İstanbul’a uzanan bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Kerpiç Reçeli, geçmiş- şimdi-gelecek üçgeninde reçel kavanozlarından ortak hafızamızın derinliklerine süzülen gerçek bir hayat hikâyesi. “Dosyayı tamamladığımda artık bilgisayarımın kapağını her açtığımda selamlaştığım sırad...

Ne İçin Varsan Onun İçin Yaşa
"Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir." Tolstoy Demirden keskin bir düdük sesi yükseldi o sırada. Ayrılığın ciddiyeti buz gibi sardı bedenimi. Kapılar kapandı sonra... Çantam sağımda, yalnızlık karşımda... Gidiyorum! Hayır bir saniye! Filmlerde böyle olmazdı ki... Son anda muhakkak bir kalma sebebi yazardı senarist. Tam hareket etmek üzereyken trenden atlayıverirdi esas adam. Oysa şimdi rayların üzerinde kaymaya başlamıştı bile tren... Ayrılığın göğsüme oturan ağırlığıyla camdan dışarı bakıp el sallayan insanlarla dolu peronu izledim. Beni uğurlamaya gelmeyen herkese teşekkür eder gibi bir damla gözyaşı bıraktım oraya.

Rüzgar İle Karahindiba
"O gun hiç ama hiç rüzgar esmedi koca gezegende... Sırf cılız bir karahindiba üşümesin diye..." Karanlıktan korkan kırgın bir rüzgâr ile dünyanın en yüksek dağından göğe uçma hayalleri kuran cılız bir karahindiba... Birbirlerine yol arkadaşlığı etmeye karar verdikleri gün, önlerinde uzanan uzun yolun onlara ne vereceğinden ya da onlardan ne alacağından habersizdiler. İkisinin bu hayal dolu macerasını okuyan her ruhun içinde, hem bir rüzgârın umudu hem de bir karahindibanın masumiyeti uyanışa geçecek... Derin bir içsel yolculuğa sürükleneceğin bu romanda aşkın en masum haline tanık olacaksın. Sen de kendi Güneşi Batmayan Ülke’ni aramaya hazır mısın? O halde gönlünü al da gel. Müthiş bir yolculuk başlıyor... Çocuk parklarına güneş doğana kadar... Türkİye’nİn İlk İnteraktİf İçsel Yolculuk Rom...

Süt Lekesi
Her insan lekeli midir? Ne zaman bulaştı bu lekeler bize? Habil ile Kabil zamanında mı? Bir yara mıdır bu leke, bir nişan mıdır yoksa? Masum, saf ve temiz olarak dünyaya gözlerini açan insanoğlu, neden bu dünyayı yaşanmaz kıldı? İnsan kötülükle mi doğar, sonra mı kötü olur? Bir bebek, başka bebeği gördüğünde neden rahatsız olur, neden onu tırmalar, canını yakar? SÜT LEKESİ insanın içsesi olmaya aday bir roman. Kimseye söylemediklerimize, yalnızken kendimize bile fısıldayamadıklarımıza, aklımızdan bile geçiremediklerimize ışık tutuyor. Acı içinde kıvranırken gelen mutluluğu, karanlık içinde boğulurken yanan ışığı, çaresizlik içinde debelenirken yanı başınızdaki çareyi göreceksiniz. Sadece iyiyi ve güçlüyü değil, kötüyü ve zayıfı da anlayacak, önyargılarınızdan rahatsız olacaksınız.

Hayat Cesurlara Torpil Geçer - Özel Baskı
Hayat sadece yola çıkmayı göze alanları kahramanlaştırır... Yıldırım aynı yere iki kere düşer mi? Düşer… İki kere de düşer, üç kere de. Yeter ki yağmurun altında durmaya cesaret et. Öfkeyle, rekabetle, küçümsemeyle, eleştiriyle ve yargıyla dolu konforlu alanını terk edebilmeyi başardığında hazır olduğun seni bulur. Unutma ki, aradığın da seni arıyor. Yaşamının dümeni kendi ellerinde… Kalbinin rehberliğini kimsenin karanlık kuyularında yitirme. Uçurumlar, dümeni kıracağın rotayı verirler sana. İhtiyacın olan tek şey cesaret… Yola çıkmaya, yağmurda ıslanmaya, kahraman olmaya cesaret et…

Elia İle Yolculuk
Dünyaca ünlü sinema ustası ve yazar Elia Kazan, kendini bir Amerikalı ya da Yunan gibi değil, bir Anadolulu gibi hissederdi. Pek çok oyuncuyu da birlikte çalışmaya "Anadolu gülüşü" dediği yetenekle ikna ederdi. Bu yetenek onu, hayatı boyunca taşıyacağı "işbirlikçi" etiketinden kurtaramadı. McCarthy dönemindeki hataları, onu ömür boyu kovaladı. Üçüncü Oscar’ını bile üzüntüyle kaldıran Kazan, belki biraz avunmak ve arınmak için annesinin dizlerine koşan bir çocuk gibi, memleketi Kayseri’nin yollarına düştü. Kaderini bilen ama ölmeden önce ona karşı mücadele eden bir Yunan trajedi kahramanı gibi. Kadim Anadolu, bambaşka ilkelere sahip, farklı deneyimler yaşamış iki insanı, Zülfü Livaneli ve Elia Kazan’ı belki de tek ortak yolculuklarına çıkarmayı başardı. Livaneli’nin büyülü satırlarından oku...

Beni Neden Sevmedin Anne?
ANNESİ TARAFINDAN SEVİLMEYEN KIZ ÇOCUKLARI BÜYÜYÜNCE YANLIŞ ADAMLARI SEVER Hadi Zarife, bu senin her şeyi değiştirebileceğin son şansın. Anla artık, sevgi zayıflık değil, bilakis insanı her kötülükten koruyan bir zırhtır. Sen kızının bu zırhını çaldın ondan, onu savunmasız, çırılçıplak bıraktın bu savaş alanında. Şimdi git ve teslim et ona doğuştan her çocuğun hakkı olanı. Yanında ol onun Zarife, yargılamadan, hırpalamadan... Karşılıksız sevginin ne olduğunu öğret ona, anne elinin şifasını göster. İlk defa yatır kızını dizine, okşa saçlarını. Ağlasın dizinde kızın, akıtsın içindeki irini, kiri, pası. Bu zamana kadar yapamadığın şeyi yap; okşa kolundaki süt lekesini, öp onu. "Benim güzel kızım..." de. "Geçti..." de. "Seninle gurur duyuyorum..." de. Hadi Zarife...

Atatürk'ün Katilleri ve O Doktor
“VİCDAN OLMADAN BİLİM, RUHUN HARABESİDİR.” – FRANÇOIS RABELAIS Bu kitapta Atatürk’ün son hastalığında görev alan tüm doktorlar ve aramızdan ayrılışına kadar olan tüm anlara, belgelere ve anılara kronolojik olarak tanıklık edeceksiniz... Öyle ki o süreçte yurtdışından gelen ve bugüne değin sadece iki satırla anılan “çok özellikli” (!) doktorların geçmişte ve gelecekte nelerle uğraştıklarını ve başlarına neler geldiğini okuyacaksınız. Hele bir doktor var ki Hitler’in gözünü kan bürüdüğü yıllarda (1933-1944) yaptığı ölümcül deneylerle adından söz ettirmiş ve ne tesadüftür ki “ölümlerinden kısa süre önce” sırasıyla Romanya Kraliçesi Marie, Asrın Lideri Atatürk, Yunan Başbakanı Metaksas ve Bulgar Kralı Boris’in teşhis, muayene ve tedavisinde bulunmuştur. Bir hekim düşünün ki kütüphaneden kitap,...

Hayvanlardan Destek Almanın Gizemli Sanatı
Etrafında bir dünya dolusu dost varken, yaşam yolunu tek başına yürümeye gerek var mı? Yaptığın işte potansiyelinin bütünüyle açığa çıkmasını ve elinden gelenin en iyisini mi yapmak istiyorsun? O halde içinde göreve çağrılmayı bekleyen ejderha arketipinin uyanma vakti gelmiş demektir. Ailenle ilişkilerinin kuvvetlenmesini, bir arada daha güçlü ve mutlu olduğunuz hissinin canlanmasını mı arzu ediyorsun? Demek ki içindeki kurtla tanışmaya hazırsın artık. Karşına çıkan engelleri aşmakta zorlandığını mı hissediyorsun? Hiç endişelenme... Filin ustalığıyla yapacağın işbirliği bütün zorlukların üstesinden gelmeni sağlayacaktır. Sınırları aşmak istiyorsun ama kanatlarının büyüklüğünden emin değil misin? Üzülme... Sen kanatlarını açamıyorsan, bırak bunu senin için turna yapsın.

Haysiyet
"Adaletsizliği değiştiremezsiniz ama adaletsizlik karşısındaki duruşunuzu değiştirebilirsiniz." Haysiyet kırgınlığının ayaklanması, ruhun ayaklanmasıdır. Ayaklanabilen bir ruhsa, insanın mucizesidir. İnsanı insan yapan yegâne mucize... Yaşamaktaki efsun, insan ruhunun haysiyet okyanusuna dalmasıyla bulunur ancak. Haklı, haksızın zorbalığı karşısında kendini kurban etmekten vazgeçtiği gün kaderin makûs döngüsü de değişir. Kuzu, kurda av olmaktan bıkmıştır artık. Boyun eğmek yerine haysiyetini korumak yolunu seçmiştir. Pınarın suyunda onun da kurt kadar hakkı vardır çünkü. Hırlayan kurdun keskin dişlerinden ve tehdidinde

Gitmeli Miyim Kalmalı Mıyım?
Kusur bulanların yanında huzur bulamazsınız... Dört bir yanımız, dünyanın kendi etrafında döndüğüne inanan narsislerle çevrili... İşin garibi, bir narsise âşık olmak fazlasıyla kolay... Çünkü onlar üstün zekâları, manipülasyon kabiliyetleri ve karizmalarıyla yeryüzünün en çekici âşıkları... Ne yazık ki sevmek yerine, seviyor gibi yapabilme ustalıkları yadsınamayacak kadar güçlü... Hakan Mengüç’ün kaleme aldığı Gitmeli miyim Kalmalı mıyım adlı bu kitap romancılığın ezberlerini bozarak yepyeni bir okuma disiplini vaat etmesinin yanı sıra, narsisizmin gölgesinde yaşanan huzursuz ve mutsuz ilişkilerin psikolojik dehlizlerine inerek günümüz ilişkilerine ayna tutuyor. Bu kitapta bir narsisin yarattığı alevlerle dolu sahte cennetten nasıl kaçabileceğinizin ve giderek yok edilmekte olan özgüvenini...

Vazgeçebilmek
Değişmeye hazırsanız, işte cevabınız! Gelmiş geçmiş en çok satan kişisel gelişim kitaplarından biri olan Vazgeçebilmek mutluluğa giden yolda yanınızda bulundurabileceğiniz en güvenilir kılavuz. Sizi mutluluktan alıkoyanlar neler bir düşünün. Ve hepsinden vazgeçin gitsin. Söylemesi kolay ama yapması değil, öyle mi? Guy Finley bu kitapta adım adım mutluluk ile aramızda dikilip duran o duvarı nasıl yıkacağımızı, vazgeçmemiz gerekenleri nasıl bırakacağımızı ve nasıl özgürleşeceğimizi anlatıyor. Vazgeçebilmek’i okurken öfke, kin, kaygı, suçluluk duygusu ve daha pek çok olumsuz düşünceden arındığınızı fark edecek ve her sorunun cevabının yine sizin içinizde olduğunu göreceksiniz. Gerçek yaşamöyküleri, içten diyaloglar ve zihni çalıştıran sorular zaten içinizde barındırdığınız gücü ve duygusal öz...

Kadınlar Sıcak Erkekler Soğuk Sever
İlişkilerin doğası karmaşıktır. İnişleri çıkışları vardır. Kadınla erkek arasında işler her zaman yolunda gitmeyebilir, tıpkı hayat gibi... İlişkiler bazen sıcaktır, içinizi ısıtır, bazen soğuktur ürpertir. Her ilişkinin kendince bir ritmi vardır ve hep değişkendir. Kadınla erkeğin doğası birbirine hiç benzemez. Problem çözme becerileri, yalnızlıkla başa çıkma yolları, ilişkiden beklentileri, iletişim modelleri, cinselliğe bakışları ve motivasyonları çok farklıdır. Bir kadını elde etmenin yolu ondan uzak durmak yerine ona ilgi göstermekken, bir erkeği elde etmek için dozu iyi ayarlanmış mesafelere ihtiyaç vardır. Çok satan Düştüğünde Kalkarsan Hayat Güzeldir, Kararı Ben Veririm ve Süt Lekesi kitaplarının yazarı Uzman Psikolog Esra Ezmeci, bu kez kadın erkek ilişkilerinin doğasını ve dinami...

Canlı Yaşa
İnsan alışkanlıkları ile kendini limitlendirir, öğrenmiş oldukları ile sınırlar koyar, yaşadıkları ile dünyasını oluşturur, beraberliklerini sevgi, gözleri ile gördüklerini gerçek sanır, göremediği ve korktuğu her şeyi de inanç haline getirir. İşte bu yüzden insan hiçbir zaman gerçek anlamda bir dönüşüm yaşayamaz, çünkü dönüşümü de umut denilen hayal dünyasına bırakmıştır. Şimdi bunları fark ettiysen karar vermelisin... "Bu kitap bildiklerini hatırlatmak için kendine yazdığın son mektuptur."

Arzunın Psikomitolojisi
Düşüş ve kendine yaslanarak yeniden ayağa kalkış, insan olmanın tarihi serüvenidir. İnsan en temelde arzu varlığıdır. Arzu, insanın başkasıyla karşılaşmasının, başkaya açılmasının ve nihayetinde başkalaşmasının imkânıdır. İnsan arzuladığı içindir ki ne ise o olmayandır. Arzunun her yönelişi daima bir kendilik görünüşü olarak karşımıza çıkar. Doğal olanı arzulamaktan tinsel olanı arzulamaya ve giderek arzulayanı arzulamaya geçiş hem reel tarihi hem de buna dönük edebiyatı, sanatı, mitleri anlatısal bir kimlik olarak önümüze koyar. Tarihteki tüm ilişkiler, erosun oklarından yani arzunun yönelişlerinden oluşmuş bir bütün olarak boylu boyunca önümüzde uzanır. Köle-efendi ilişkisinden koşulsuz şefkate, ilkel yönetim biçimlerinden demokrasiye, yeme içme biçimlerinden estetik görüye, totaliterlik...

Kendi Kendine Borçlusun
Hayatınızın senaryosunu yeniden yazın! Başarının yalnızca seçilmiş kişiler için olduğunu düşünüyorsanız bu kitap bir uyandırma çağrısıdır. Hayatınızın kontrolünü ele geçirmek için ilham gelmesini beklemeyi bırakmak adına bir mesajdır. Bunlar Thomas’ın, Erica’da evsiz, başarısız bir siyah adam olarak geçirdiği ergenlik döneminde almış olmayı dilediği tavsiyelerdir. O, kurban rolüne girmekten vazgeçip güçlü yönlerini gördüğünde hayatının senaryosunu yeniden yazdı. Bu kitapla sizin de hayatınızı değiştirebileceğinizi ortaya koyuyor. Tecrübesi ve dile hâkimiyeti sayesinde her ortamda her insanın dikkatini çekebilme yeteneğini fark eden Thomas bugün, okulda sorun yaşayan çocuklardan yeni bir başlangıç yapmaya çalışan hükümlülere kadar geniş bir kitleye ulaştığı için şanslı hissediyor. Onun başa...

İz Bıraktığın Kadar Varsın
NE KADARİZ BIRAKIRSANIZ O KADAR VAZGEÇİLMEZ OLURSUNUZ. Kusursuz bir bütün için harikulade parçalar gerekir. Tıkır tıkır işleyen bir sistem ancak böyle yürür, bir kovandaki arıları ya da devasa bir karınca yuvasını düşünün. İlişkiler de böyledir, hiçbir şey tek başına tüm ilişkiyi ayakta tutmaya yetmez. Fırtınaya yakalanmış bir tekneye yelkenler tek başına yardımcı olamaz, sağlam bir motor, belki devreye girmesi gereken kürekler ve güvertede teknenin seyrini sağlayan hünerli birkaç insan lazımdır. Bu bir keşif yolculuğu olacak, yelkenlerinizi ayarlayın, birazdan rüzgâr onları şişirecek ve gitmeye korktuğunuz yabancı kıyılara sürükleneceksiniz. Korkmayın, bu yabancı topraklar aslında şimdiye dek ayak basmadığınız kendi kıyılarınız olacak... Uzman Psikolog Esra Ezmeci bu kez cinsellikten çapa...

Keine Begegnung İn Unserem Leben İst Ein Zufall
Das Schicksal, es lässt von niemandem ab. Es wird jeden Augenblick neu geschrieben. Manchmal geschehen solche Dinge, dass du Sachen tust, die du dir niemals hättest vorstellen können. Dass du Dinge erträgst, die du dir niemals hättest ausmalen können. Dass du liebst, was du niemals gedacht hättest lieben zu können. Dass du einfach gehst, obwohl du dir das niemals hättest denken können. Und, dass du sagst, dass du gestorben bist, aber trotzdem lebst. * * * Ein Sufi, der sich selbst finden will und ein junges Mädchen, das versucht, den Lebenssinn zu finden, begeben sich auf einen langen Weg, ohne zu wissen, was auf sie treffen könnte. Sie haben nichts, dem sie vertrauen können, außer ihrem Schicksal. Die jungen Zwei begeben sich auf eine siebentägige Reise, ohne auch nur Geld, eine Kreditkar...

Nefes
AŞK SENİ BULDUĞUNDA, KADERİN SIRRI DA PEŞİNE DÜŞER. KAÇABİLİR MİSİN? Birbirine ait olan iki şey birleştiğinde, tıpkı evrendeki diğer her şey gibi, denge sağlanır. İnsan, ruh eşini bulduğunda ise kader yazılmaya başlar. Nefes, bu dünyaya özel bir görevle gönderilmişti. Ama hayatının aşkı Kenan’la göz göze geldiği an, hiç beklenmedik bir şekilde kaderi harekete geçti. Onun için her şey artık geri dönülemez bir noktadaydı. Büyük bir sırrın içinde, aşk ve görev iç içe geçmişti. Soydan geçen, yalnızca bazı kadınlara bahşedilen bir yetenek: Empatlık. Dünyanın yükünü hafifletmek için seçilmiş olanlardan biri olan Nefes, Kenan’la karşılaştığında, kaderinin en büyük sınavıyla yüzleşti: Aşkın insanın ayaklarını yerden kesen sarhoş edici etkisi ile ağır bir sorumluluğun yükü arasında sıkışıp kalmak.....