
Dünyaya Değil Kendine Meydan Oku
Mutluluk, her yer karanlıkken içindeki aydınlığa güvenmektir. İçinizde doldurulamayan bir boşluk duygusu mu var? Kendinizi yaşadığınız hayata ait hissedemiyor musunuz? Her şey var bir şey yok gibi mi aslında? Gelecek belirsizliklerle dolu ve korkutucu mu geliyor? Hiçbir yerde ve hiçbir şeyde anlam bulamıyor musunuz? Günün sonunda kendisinin alacaklı olduğuna inanan insan, hep haksızlığa uğramış hisseder kendini, hakkının gasp edildiğine inanır, hınçla dolar, küser ve hep kurbandır. Oysa dünyanın da hayatın da kimseye borcu yoktur. İnsan alacaklı değildir. Tam da bu yüzden istemek yerine vermeyi, tüketmek yerine üretmeyi, reddetmek yerine anlamayı seçmek gerekir. Dünyaya Değil Kendine Meydan Oku, dışarıdaki anlamsız hesaplaşmadan içerideki anlamlı uzlaşmaya davet ediyor sizi. Bu kitap, gide...

Yüreğimin Yarısı Liza
TARİHE TANIKLIK EDEN LİZA ELVER’İN GÖLGESİNDE, SEVGİNİN, FEDAKÂRLIĞIN VE ÖLÜMSÜZ BİR AŞKIN TANIMI… Herkesin farklı bir hikâyesi, farklı umutları vardı. Ancak kaderlerinin aynı noktada buluşacağından ve hayallerinin bulutlara karışacağından habersizdiler… Bu hikâye bize hayatta her zaman umut olduğunu, sevginin her engeli aşabileceğini ve ailenin ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor. Gözyaşlarını kahkahalarla bastıran, etrafına mutluluk saçan Liza Elver’in yaşam öyküsü zor zamanlardan geçen herkese ilham kaynağı olacak.

Bir Ömrün Sonbaharı
"SÖZ KONUSU AŞKSA ZAMANI DEĞİL KALBİNİ DİNLE..." Ömrüm ömrüne emanet demiştin bana. Ve giderken yarım kalan ömrünü bırakmıştın hayatıma. Nasıl geçti günler, yıllar nasıl aktı sensizliğe hiç bilmiyorum. Günüm unuttu aydınlık kavramını, gecemin yıldızları gittiğin yerlere kaydı. Ve seninle gelen ilkbaharım yerini sonbaharlara bırakırken hayat kulağıma fısıldadı: “Doğmanın bedeli ölmek ise sevdanın bedeli ayrılıktır çünkü her ayrılık bir parça ölüm taşır içinde…”

İyi Olacaksın
“İNSANIN KENDİNİ FETHETMESİ ZAFERLERİN EN BÜYÜĞÜDÜR.” – PLATON “Vincit qui se vincit” Latince bir deyimdir ve Türkçeye “Kendini yenen, galip gelir” ya da “Kendini yenen yenilmezdir” şeklinde çevrilebilir. Hal böyle olunca zafer ne demektir? Verdiğin tüm içsel mücadelenin sonucu zaferdir. Sen kendini aşarsan, sınırlarını zorlarsan o zafer senindir. Şimdi soruyorum sana ruhu ay kalbi güneş olanım: Girdiğimiz her mücadeleden daha da güçlenerek çıkmadık mı? Güçlendikçe yenilmezliğimizin tadına varmadık mı? Yara aldığımız her yerden Mevlana’nın dediği gibi şifayı da yaşamadık mı? Zafere ulaşmak için kendinle savaşma, mücadeleni asla pes etmeden ver, içindeki ateşi söndürmeden, engelleri aşmanın ve zirveye çıkacak yolun ışığını bulmanın keyfini yaşa. O yol senden sana, o yol seninle... Çıkmaz sa...

İzmir’de Son Gemi
Savaşın, üstüne gölge düşüremediği kardeşliğin ve aşkın romanı İzmir’de Son Gemi, resmi tarihin dışından seslenen ve tarih bilincine yaslanan bir roman. Suyun iki yakasındaki halkların, egemenlerin kurduğu tuzaklardan arındığında, kardeşçe ve içtenlikle nasıl kucaklaşabileceklerini, aynı kederde ve sevinçte bir bütün olabileceklerini son derece yalın ve lirik bir dille anlatıyor. İzmir’de Son Gemi’nin serüveni her şeye karşın hâlâ suyun iki yanında da sürmekte...

Ateş, Su, Toprak
“HAKİR GÖREREK BAKMASIN İNSANA İNSAN, BAKMAYI DEĞİL GÖRMEYİ BİLENDİR İNSAN.” “Bir ara tuvalete gittim... Döndüğümde Arif’i, kırmızı elbisemi üzerine tutmuş aynaya bakarken yakaladım ve söyleyebileceğim en salakça şeyi söyledim: ‘Ne yapıyorsun Arif! Sen kız mısın?’ Arif elindeki elbiseyi hemen yatağıma fırlattı. Yüzü kıpkırmızı oldu. Sonra da gün boyunca ilk defa Barbie bebeklerimle hiç oynamadı, o hiç sevmediği, benim ise çok sevdiğim küçük arabalarla oynadı. Arif’in aslında ne kadar naif ve kırılgan bir yapıya sahip olduğunu, bugün onun içinde ikinci bir Arif sakladığını anladım. Tıpkı benim de içimde ikinci bir Berrak’ı sakladığım gibi...” Hikâyenin ilk cümlesinden bu yana ateş gibi yandı parmaklarım. Çünkü kolay hayatlar değildi kaleme aldığım. Her kelimede canımı biraz daha yaktı ateş....

Siyonist Kehanetler
DÜNYANIN KADERİ BEKLENEN KURTARICIDA MI SAKLI? Geleceği bilmek ya da gelecekte olacakları öngörebilmek tarih boyunca insanlığın en büyük ilgi alanlarından biri oldu. Sümerlerden elimize ulaşan ilk yazılı kaynaklardaki rahiplerin kehanetleri, yıldız hareketlerinin yorumlanması ve farklı fal yöntemleri, gelecekten haber vermek ve insanların da bu doğrultuda adım atmalarını sağlayabilmek için kullanıldı. Geleceğe dair merak ve kaygıların en önemli ayağı kâhinlerdi. Kâhinler, sadece gelecekten haber veren kişiler değil, aynı zamanda dönemin yöneticilerinin de en önemli danışmanlarıydı çünkü geleceği bilmek her devirde insanların kayıtsız kalamadığı konulardı. Bir veliahdın akıbeti, bir savaşın sonucu ya da alınacak bir kararın yaratacağı sonuçlar kâhinlerin hem ilgi hem de görev alanıydı. Gele...

Pi Cemiyeti ve Yalnız Bir Radyo Hikayesi
Kimine göre günler, gün doğumu ile başlar. Ancak bazı insanlar için gün, gece olduğunda yaşar. Gece olunca yaşananlar, hayatı alıntılar. Kalabalığın içinde var olanlar değil... Yalnızlığı göze almışlar, gece olunca yalnız kalanları karşılar. Ve unutmayın: Gündüz kendini göstermeyen yıldızlar, yalnızca geceleri parlar. Burası Pişman İnsanlar Mahallesi, Umut Sokağı, No. 23.59. Son yıldız parlamaya devam edene dek, biz buralardayız. Bazen pişmanlıklarla, ama en çok umutla… Hepiniz Cemiyet’e hoş geldiniz.

Senin Olan Seni Bulur
AŞK BÜYÜK BİR ŞEY DEĞİLDİR, YÜZLERCE KÜÇÜK ŞEYDİR. Aşkın karmaşasında bazen kaybolabilirsin, dikenli yollarında yara bere içinde kalabilirsin ve bazen kendini tükenmiş hissedebilirsin. Ama unutma ki sana ait olan hiçbir şeyi kaybetmezsin. Bazen de irili ufaklı kayıplar verdiğini düşünebilirsin ancak kaybettiğini sandığın hiç kimse, hiçbir şey kayıp değildir. Ne siyahtır ne de beyaz, bir renk cümbüşüdür gerçek aşk. Fırça kullanmadan yaşamı rengârenk bir gökkuşağına çevirebilme sanatıdır. Notaların olmadan kendi müziğini besteleyebilmektir, yaşamı dansa kaldırmaktır. Zorlamak değil buluşmaktır. Ulaşmak değil yolda olmaktır. Sana ayna olacak şeyi bulmaktır.Senin olan seni zaten bulacaktır. Nasıl mı? Kinsun’un kaleme aldığı Senin Olan Seni Bulur işte bu can alıcı sorunun cevabını veriyor.

Her Şey Vaktini Bekler
“Kalbinde iyilik biriktirenlerin yolu daima açıktır.” Şems-i Tebrizi

Bilinçaltının Gizli Şifreleri
“NEYE İNANIYORSAN ONU YAŞARSIN.” “Ben bu işi başaramam, zenginlik bir hayaldir, asla evlenemem, iyi bir yaşam asla beni bulmaz...” Hayatınızın herhangi bir evresinde buna benzer düşüncelere takılıp kaldıysanız henüz bilinçaltının gizli şifrelerini çözemediniz demektir. Hayat ne düşünürseniz size onu hediye eder. Şimdi dikkatlice düşünme zamanı... Hayattan ne istiyorsunuz? Kısırdöngüler, mutsuzluk, kıtlık bilinci, yalnızlık mı yoksa özgürlük, huzur, refah, bereket ve kendi kendinize yetebilme gücü mü? Bu kitapla bilinçaltının gizemli gücünü fark edecek, egzersizler, telkinler ve özel çalışmalarla yaşamınızı mucizevi bir şekilde dönüştüreceksiniz. Bu kitabı kimler okumalı? • Bilinçaltının sırlarını öğrenmek isteyenler • Erteleme alışkanlığı olanlar • Sürekli aynı döngüde sıkışıp kalanlar • B...

Chibineko Mutfağı
Mucizelere inanır mısınız? Kotoko, ağabeyini trajik bir kazada kaybettiğinden beri derin bir yasla boğuşmaktadır. Ancak Chibineko-tei adındaki gizemli bir restoran, ona beklenmedik bir mucize sunar: Hayatını kaybeden kardeşiyle son bir kez buluşma şansı… Şef Kai’nin hazırladığı yemek, Kotoko’yu kaybettiği ağabeyiyle buluşturur. Deniz kıyısındaki bu sıcak mekânda, kedinin huzur verici mırıltısı eşliğinde, Kotoko’nun yalnızca bedeni değil, ruhu da doyar. Kederin ve umut dolu anıların buluştuğu bu küçük restoranda tatlar, anılarla iç içe geçer. Kaybedilenler, bir yemeğin kokusunda ve tadında bir an için geri döner. Sevdiklerinizi bir kez daha görebilseydiniz, onlara ne söylerdiniz?

Maneki Neko
Japonların iyi şans kitabı Japonya’nın ata dini Şintoizm’de, para, aşk ya da şansı getirmesi için yapılan çok sayıda âdet bulunur. Aynı şekilde Budizm ve Okinawa ile Hokkaido bölgelerindeki animist dinlerin de bu konular için kendi ritüelleri vardır. Peki bu ritüeller nasıl işler ve iyi şansı kendi isteğimizle elde edebileceğimizi söyleyen bu inancın altında hangi tarih ya da derin anlam yatmaktadır? Günlük alışkanlıklarımızla iyi şansı nasıl hayatımızın bir parçası yaparız? Bu kitap, size şans getireceğini ve dileklerinizi gerçekleştireceğini iddia eden, bazıları sihirli, bazıları pratik, çoğu da Japon kültüründen gelen tüm inanışları incelemektedir. Çeşitli ritüelleri kolay ve motive edici bir şekilde öğrenmenin yanı sıra, iyi şansın özünü ve onu doğru alışkanlıklarla hayatımı...

Tasavvufun Bilinmeyenleri ve Gizli Öğretileri
HAKİKATİN GÖLGESİNDE SAKLANAN SIRLAR BU KİTAPLA AÇIĞA ÇIKIYOR... Tasavvuf’un Bilinmeyenleri ve Gizli Öğretileri sizin için sırlar kapısını aralıyor. Burada gördüğünüz her sembol, duyduğunuz her kavram aslında gizlenmiş bir hakikatin izini taşıyor. Bu, ilahi aşka adanmışlar, yalnızca içsel olgunluğa ulaşabilenler için derin bir âlem... Mesud Topal sizi İslam tasavvufunun gizemli katmanlarına inerek büyük mutasavvıfların sırlarıyla yüzleşmeye davet ediyor. Yalnızca nefsine hâkim olup acıyla, teslimiyetle, sabırla, ilahi huzurla döşenmiş bu yola çıkabilenlerin eriştiği bir “büyük hakikatle” buluşmaya çağırıyor. Bu kitaba dokunmak cesaret istiyor. Gizli öğretiler ve insan ruhunu aydınlatan gönüllere mühürlenmiş kadim bilgilerin izinde hakikati öğrenmeye hazır mısınız?

Metal Fırtına 3
Kötülük baronunun, bütün operasyonlarda kendisini engellediğini düşündüğü Gri Takım’dan kurtulmak için planı hazır! Afrika’nın Atlas Okyanusu’na açılan Gambiya isimli küçük ülkesindeki Türk eğitim birliği hedefte… Metal Fırtına 3 Karşı Saldırı, birçok gizemi ortaya çıkarıyor. Türk özel kuvvetleri, kurtarma girişimi başlatacak mı? Türk kurtarma ekibini hangi tuzak bekliyor? Nihai hedef olan Gri Takım, büyük tuzaktan kurtulabilecek mi? Kurt, bu ölümcül mücadeleden sağ çıkabilir mi? Gökhan ve Mert, nereye yürüyor?

Mümkünse Sadece Seninle
“Herhangi bir evrende herhangi bir zamanda sana ne zaman rastlarsam rastlayayım yeniden seveceğim. Bir an bile düşünmeden…” İnsan kendini bir hikâyenin içinde bulduğunda ve mutlu olduğunda zamanı durdurmak ister ve herkesin zamanı durdurmak istediği bir an vardır. “Tam da şu an zamanı durdurmak isterdim. Hep yanımda olman için. Burası benim zamanı durdurmak istediğim yer. Sırf bu yüzden sen yanımdayken bile hep eksik kalacağım.”

Kayıp Kalp
Hayat, size bir şey anlatmak isterse belirli işaretler gönderir. Azra, hayatında kendini sıkışmış hisseden, ruhunun kanatları kırık ama neşeli genç bir kadındır. Lucas ise bağlanmayı sevmeyen, sahnelerde boy gösteren bir çellist ve işini tutkuyla icra eden bir mimardır. İkilinin yolları, havalimanında kaybolan bir valiz sebebiyle kesişir. Azra’nın satın aldığı valizin içinden çıkan gizemli notun sahibi, Lucas’ın yıllardır görmediği babasıdır. Azra, Lucas’ı bulmak için Paris’e gitmeye karar verir ve bu karar, hayatının dönüm noktası olur. İstanbul’dan başlayarak Paris’e uzanan bu yolculuk, sadece coğrafi değil, aynı zamanda duygusal bir keşif serüveni... Aile bağları sorgulanacak, vazgeçişler yaşanacak, ayrılığın derinlikleri keşfedilecek ve hayatın sunduğu seçimlerin zorluğuyla yüzleşilece...

Var Olmayan Kral - Vahşi Kayıp Çocuklar 1
Darling kadınları nesillerdir 18. yaş günlerinde ortadan kaybolur ve her seferinde zihinleri paramparça hâlde eve dönerlerdi. En karanlık masallara ait bir adaya götürüldüklerine, orada Peter Pan’in asıl yüzünü gördüklerine inanıyorlardı. Annem yıllardır beni kendi kaderinden kurtarmaya çalışıyordu ama ne yazık ki sıra bana gelmişti. Tüm kilitli kapılara, her türlü büyüye ve inançsızlığıma rağmen gece çöküyordu. Peter Pan benim için geliyordu.

Özgürlüğün Rotası
“HAREKET ETMEYENLER, BAĞLI OLDUKLARI ZİNCİRLERİ FARK EDEMEZLER...” Özgürlük nedir? Binlerce yıldır tartışılan soru... Arzulardan azade olmak mı, devlet organizasyonlarının baskısından kurtulmak mı, yoksa sosyal yönlendirmelerden özgürleşmek mi? Tümü geçerliyse bunların geçmişimizle, hikâyemizle, kaygılarımızla ya da psikolojimizle bağlantısı nedir? Bu kitap bu sorulara heyecanlı bir kurgusal anlatımla ışık tutuyor. Gelecekte, bir bilimkurgu dünyasının içinde, enteresan bir adaya düşen insanların karşılarına çıkan gizemli tarihi kişiliklerle olan Sokratik diyalogları, yüzleştikleri çatışmaları ve sonunda verdikleri mücadeleyi aktararak özgürlük kavramını berraklaştırmayı amaçlıyor. Liberalizmin farklı felsefi alt dalları arasındaki teorik iç hesaplaşmayı ustalıkla gözler önüne seriyor. Tüm ...

Öykü Yazma Becerisi
Pek çok insan yazmanın doğuştan gelen bir yetenek olduğuna inanır. Tanıdığımız insanların çoğu yazmak istediğini ama beceremediklerini söyler, bunu da yeteneklerinin olmayışına bağlar. Gerçekten de çoğu kişide yazma arzusu vardır ama nasıl yazacağını, nereden başlayacağını bilemez. Yeteneksiz olduğuna peşinen inananların bilmedikleri husus, yazma yeteneğinin geliştirilebileceği gerçeğidir. Günümüzde birçok online yaratıcı yazarlık atölyesi ve dijital platformlarda yer alan, ünlü yazarların ağzından dinlediğimiz tecrübelerin aktarımı bunun en güzel sağlamasıdır. Feryâl Orhon Basık, bu kitapla hikâye ve roman yazma ile ilgili deneyimlerini ve öğrendiklerini sizlerle paylaşıyor.

Beynimizdeki Gizli Düşman: Stres
MUTLU YAŞAM, STRES YÖNETİMİYLE BAŞLAR. “Herkesin hayatı stresli” diyerek stresle dolu bir yaşamı normalleştirdiğinizde, yaşadığınız sorunları beslemeye devam edersiniz. Normalleştirdiğiniz stres, sizi günün birinde anormal sorunlarla mücadele etmek zorunda bırakabilir. Stres, beyninizdeki gizli düşmanınızdır ve onu yönetmeyi öğrenmediğiniz sürece hayatınızı stresin olumsuz etkileri yönetmeye başlar. Kişilik özellikleriniz bile yaşadığınız stresi besler, size güven verdiğini düşündüğünüz bazı günlük rutinleriniz, en büyük stres kaynaklarınızdan birine dönüşebilir. Çarpık düşüncelerle, mükemmeliyetçilik saplantısıyla ve erteleme alışkanlıklarınızla hayatınızda bir stres girdabı yaratıyor olabilirsiniz. Cinsel yaşamınız zevkten ziyade size bir görev gibi gelebilir. Bütün bunların farkına varm...

İşgalci Anneler
BİZİM İKİ ANNEMİZ VARDIR. BÜYÜRKEN GÖRDÜĞÜMÜZ ANNE VE ONUN İÇİNDE GÖREMEDİĞİMİZ SAKLI OLAN GÖLGE ANNE. Cennet annelerin ayakları altındaysa eğer, yakınlarda bir yerde cehennem de var demektir. Annelik, her zaman sevgi dolu bir kucak, sonsuz bir huzur ve güven kaynağı değildir. Betül Demirkıran Dündar, İşgalci Anneler adlı bu kitabında, anneliğin karanlık yüzüne cesaretle ışık tutuyor. Kutsal anne modelinin altındaki karmaşık duygusal yapıları, arketiplerle ve mitlerle zenginleştirilmiş bir anlatımla aktaran yazar, anneleri tarafından işgal edilmiş bireylerin, sınırlarını yeniden keşfetmelerinin ve kendi yaşamlarına sahip çıkmalarının nasıl mümkün olacağını etraflıca inceleyerek çözüm yolları sunuyor. Zorba anne, mükemmeliyetçi anne, mağdur anne, fedakâr anne profilleriyle yüzleşmeye hazırs...

Dışdünyamıza Bakış
BUGÜN ARTIK SADECE BİREYSEL İNSANIN PSİKOLOJİSİNİ DEĞİL BÜYÜK GRUPLARIN BİRBİRLERİYLE NASIL İLİŞKİ KURDUĞUNU DA İNCELEMEMİZ GEREKİYOR. Değişim, 21. yüzyılda benzeri görülmemiş bir hız ve ölçekte gerçekleşmeye devam ediyor. Yapay zekâ, iletişim ve seyahat teknolojilerindeki inanılmaz ilerlemelerle birlikte savaşlar, çatışmalar ve yeni gerilimlerin eşiğinde yaşamaya devam ediyoruz. Peki psikanalitik açıdan dünyadaki büyük grupların motivasyonları bize neler anlatıyor? Bireysel psikolojinin yankılarını barındırsa da büyük grupları anlamak için beyin ve bir çift göz yeterli mi? “Öteki”nin saldırısı altında olan milyonlarca insanın yolculuğu sosyal, kültürel, politik ve ideolojik açıdan nasıl süreçlere evriliyor? Etnik çatışmalar, ulusal kimlikler, toplumsal travma gibi konularda sayısız makale...

Anlamlı Bir Hayat
Dünya, dikkatinizi dağıtıyor. Farkında mısınız? Hızla akıp giden hayatlarımız, derin düşüncelere dalmamıza pek izin vermiyor. Daha fazlasına ulaşma çabamızda, çoğumuz çok daha azıyla yetiniyoruz. Huzur bizden kaçıyor, hayal kırıklığı bizi buluyor ve tatminsizlik ruhlarımızı sarıyor. 2013 yılında yazar Jon Giganti’nin hayatı neredeyse altüst oluyordu. İşi tehlikedeydi, evliliği ise daha da kötü durumdaydı. Aynaya baktığında karşısında gördüğü kişiden hoşlanmıyordu. İki çocuk babası olarak, bir şeylerin değişmesi gerektiğini biliyordu. Şans eseri, ikinci bir fırsat elde etti. Daha çok çalışmak çözüm değildi. Daha fazla odaklanmak bu kez işe yaramayacaktı. Jon, köklü bir değişikliğe ihtiyaç duyuyordu. Dikkatini vermeye başladı ve bunu yaptığında, çözüm yavaş ama kararlı bir şekilde ortaya çık...