Sessiz Gece Yazıları
İnsanların müstakil hikâyeleri, insanlığın ortak yaşamından bağımsız değil. Zamanında, belki de hiç ilgilenmediğimiz bir topluluğun, bir şairin ya da bir fotoğrafçının gündemi olan şeyler, hepimizin geleceği olabilir. Nebil Özgentürk, Sessiz Gece Yazıları’nda, zamane olaylarının içindeki zamansız hikâyeleri buldu ve yeniden gün yüzüne çıkardı.
Until The Last Toxin
Do you want to be able to run up the stairs when you’re in your seventies? Able to enjoy life, laugh as much as you want, breathe comfortably, savour what you eat, love, make love, be ageless? The way to achieve it is to get rid of the toxins.Being ageless, living smoothly by getting rid of physical, mental and emotional burdens and poisons is the biggest favour we can do for ourselves and our loved ones…So, for that reason, look after yourself well Until that Last Toxin
Maria Callas: Aşk Mektupları
– Tüm zamanların en ses getiren sopranosu. – "Tek Aida", La Divina Maria Callas, en az sanatındaki ani yükseliş ve ayrıcalıklı yer kadar, Yunan armatör Aristotle Onassis’le yaşadığı ilişkiyle de hatırlanıyor. Kariyerinin en güzel yıllarını Onassis’e borçlu olduğu, aşkı ve tutkuyu onda bulduğu ve sanatını bu tutkuyla beslediği bile söyleniyor. Renzo Allegri, sanatçının bir açık artırmada görücüye çıkan mektuplarını inceleyerek, bu konudaki bazı gerçekleri açığa çıkarıyor. Callas’ın kişiliği, iç çatışmaları, sadakati, dini inancı, tutkusu, yeteneği, zayıflıkları ve gücü, eşi G. B. Meneghini’ye yazdığı satırlarda çözülüyor. – Opera sanatçımız Burcu Bükem Kuru’nun çevirisiyle. –
Sakıncalı Çökelek
Ortayı bulamıyorum: Tarlada çalıştım ve Berlin’de konser verdim! Normal olamıyorum: İşportacılık yaptım ve Londra’da eğitim gördüm! Ölçüyü tutturamıyorum: Dünyanın en rüküş kostümüyle ekrana çıktım ve kendimi New York Film Akademisi’nde buldum! Denge kuramıyorum: Komik şarkılar söyledim ve 400 günden fazla hapis yattım! Durumu ayarlayamıyorum: Sosyal medyada 1 milyon 750 bin takipçim vardı ve 1 kişi bile ziyaretime gelmedi! Hayatım bir uzuneşek şakası gibi!“Müthiş bir kara mizah fırtınası! Felsefi bir Jackie Chan filmi gibi, aksiyon dolu ve komik! ‘Boğazına dursun ham çökelek’ten, Dostoyevski’ye selam duran Sakıncalı Çökelek’e geçiş umut ve sevinç veriyor.”- Murat Menteş“Taş, yerinde ağır. Atilla Taş, yeni yerinde daha da ağır.”- Vedat Özdemiroğlu“Atilla Taş’la Spinoza konusunda görüş ayrı...
Babayani-zamansız Yazılar
Tevazu sahibi, görmüş geçirmiş, derviş insanlara eski dilde "Babayani" derlermiş. Nebil Özgentürk de bu kitapta, çok sevdiği "babayani"leri anlatıyor. Ayrıca ilk defa bu kitapta kendi öyküsüne, ilk gençlik yıllarından ilginç anekdotlara, dikkate değer aile öykülerine, şaşırtıcı tanıklıklarına ve yaşarken ayakta kalmaya dair ipuçlarına yer veriyor. ___ "Nebil Özgentürk, Türkiye’nin ‘masumiyet çağı’nın belgeselcisidir. O, ‘kültür tarihimize kayıt düşen adam’ olarak anılmayı çoktan hak etti." Zülfü Livaneli "Nebil Özgentürk, bir arkeoloğun birikimi ve titizliğiyle, kalemiyle kazıyor insan öykülerini. Bir ressam olsaydı, bitti diye atılan boya tüplerinde kalan renklerle yapardı resimlerini. Bir heykeltıraş olsaydı, önünde model olarak duran insanın heykelini yapmak yerine, taşın içindeki insan...
Evsiz
Herkesin alıp başını gitmek istediği bugünlerde soruyoruz:Sürekli yolda olmak nasıl bir his? Kimler bu göçebeler? Neden rahat hayatlarını bırakıp yollara düştüler? Gezmek için parayı nereden buluyorlar? Ve en önemlisi onlar için hayatın anlamı ne?Bu kitapta yıllardır yeri yurdu ya da bir işi olmadan gezen göçebeler bütün bu sorulara cevap veriyorlar. Onlar modern çağ kâşifleri, hiçbir bağları olmayan avareler.Onlar için özgürlük ve kendi hayatlarını yaşayabilmek her şeyden daha önemli. Onlar Büyük İskender’in, Jean-Jacques Rousseau’nun ve George Orwell’in ayak izlerini takip ediyor, hayata tıpkı onlar gibi bakıyorlar.Basit ve güzel bir hayat mümkün. İşte EVSİZ’in kahramanları çağlar öncesinden kalan bu sadeliğe yeniden nasıl kavuştuklarını anlatıyorlar. Bu kitabı okurken siz de ev, ulus, ö...
Maniki Dünya
Hüsnü Mahalli'yi atv Haber yıllarından, yani 20 yıldır tanırım. Bu süre boyunca, Türkiye'nin ve dünyanın nice haline tanıklık ettik. O tanıklıklarla tarihin müsveddesini tuttuk.Bir yandan da sayısız meslektaşımızın, tarihin çöplüğüne gömüldüğünü seyrettik. Gerçek yerine iktidarın, paranın, gücün yanında olmayı seçmişlerdi. Gördüklerini görmemeyi ve susmayı tercih etmişlerdi. İşte böyle bir Türkiye'de, gün geldi, birlikte program yapmaya karar verdik. Ama sadece Türkiye'yi değil, dünyayı konuşacaktık. İyi de hangi dünyayı? Maniki, Çingenecede "kahpe" anlamına geliyor. Yunancada ise "belalı"... Öyle ya da böyle, maniki, dünyanın her köşesindeki yoksulların isyanı gibi. Programımızın adını bu yüzden MANİKİ DÜNYA koyduk. Bu yaşlı gezegenin ve özellikle bu zavallı coğrafyanın insanlarını anlatm...
Eyvallah
• O benim için geçmişe anıt bırakılacak kadar değerli; geçmişte bırakılamayacak kadar gereklidir. • Unutuyorum her seferinde neresinde kalmıştık ayrılığın? • Bana geldiğin yol, aşk izlerinle doluydu. Bir dolu aşkın izini örtüyordu şiirlerin. Gelmek eylemi pörsümüştü adımlarında... Oysa ben, gelişini ‘‘milat’’ sayacak kadar başlıyordum aşka... • Yolumdan dönemediğim için değil, seninle hiçbir yolda yürüyemeyeceğimi bildiğim için gidiyorum. Yeryüzünün bütün aşkları senin ve beni unutabilirsin! • Sol yanıma yatsam seni uyusam, heo rüyada kalsam... • Ama içime
Yokuş Yukarı
Bu kitap, 1982-2013 arasında, 30 küsur yıllık gazetecilik yaşantımdan kesitler sunuyor. Sözünü ettiğim olayların bazısını belki duymuş, okumuş olabilirsiniz bir yerlerde. Benim burada yaptığım, bilindiği sanılan bu olayların perde arkasını, satır arasını yazmak, duyulmamış ayrıntıları nakletmek. Bazen şaşkınlığa düşecek, bazen kahkahalar atacaksınız. Ama 4 yıllık emeğimin ürünü olan bu kitabı okurken şöyle ya da böyle elinizden bırakmak istemeyeceksiniz. Kenan Evren, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Turgut Özal, Tansu Çiller, Erdal İnönü, Aziz Nesin, Türkan Saylan, Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan’la yaşadığım, pek kimsenin bilmediği detayları; Kosova, Bosna Hersek, Kuzey Irak gibi savaş bölgelerinde, Gazi Mahallesi olaylarında, Amerika, Afrika, Uzakdoğu seyahatlerinde geçirdiğim sı...
Ayık Ol Sebastian
Eğer bir kadını sevmişsen, her zaman onun yanında olacaksın... Bir kadını sevmek zordur. Kadın ruhunun ucu bucağı yoktur çünkü Sebastian. Sonunu getiremeyeceğin işlere kalkışmayacaksın… Göze alacak ve sonu ne olursa olsun katlanacaksın… Yağmur olup saçına düşeceksin mesela... Güneş olup saçını kurutacak, rüzgâr olup saçına dolanacaksın... Papatya olup baharı fısıldayacaksın kulağına… Kadın senin tek tek bütün beyaz yapraklarını koparacak. Sen yine de her falda ''SENİ SEVİYOR'' çıkacaksın. Sonra onun, o narin parmaklarından fırlatılıp yere düşeceksin. İşte o zaman bile… Eğer bir kadını sevmişsen, Ölmeyeceksin Sebastian, Ölmeyeceksin!
Sakal
Hisseden Herkese; Bir Adet ‘Sakal’Algıda şeklin önceliğinin ne kadar farkındayız? Sakal der ki - hepimizin dürtülmeye, deneyimlemeye ve değişime ihtiyacı var.‘Hiç kimse yolunda bir kimse’ Sakal’ın yazarı; amacı dürtmek, kalıpların dışında var olmak ve aslında hissettiği gibi yaşamak olan bir algı ve marka profesörü... ‘Yaşamın hakkını vermek bu kadar zor olmamalı’ diyen ve hayatı kalbiyle gören Semih Yalman’ın yepyeni kitabı 18 Mart’ta tüm kitabevlerinde okuyucusuyla buluşuyor. Sayılı sayfalara sayısız düşünce ve duyguyu sığdırmayı başaran Sakal’ın hikayesine gelince...Sakal okuyucuya ayna tutmak için kaleme alınmış: okudukça farkındalıkların artması, farkındalıkların artmasıyla öğrenilmişliklerin açığa çıkması ve böylece aklin ve ruhun hafiflemesi için... Öğrencilerine sorduğumuzda pek ço...