
Mutatio
DEVASA BİR DÖNÜŞÜM UFUKTAN YAKLAŞIYOR... Dünya gezegeni –tıpkı sonsuz evreni paylaştığımız diğer gezegenler gibi– bir tekâmül okuludur ve evrendeki tüm varlık sistemleri, kendilerinden altta olanları elinden tutarak yukarıya çekmekle yükümlüdürler. Dünya dışı varlık sistemleri, adına Ruhsal İdare Mekanizması (RİM) dediğimiz o kudretin birer uzantısı gibi hareket ederek, on binlerce insanla, kapalı, sınırlı, bireysel temas içindeler. Bu temaslar devasa bir bilinç dönüşümüne işaret ediyor.Evrensel yasaları ve varlıksal ilkeleri bilmeksizin, yaşananları kavrayabilmemiz olası değildir.Ülkemiz bu anlamda büyük bilgi akışlarına sahne olmuş, 1959 yılında nakledilen ve Bedri Ruhselman tarafından derlenen İlahi Nizam ve Kâinat bilgileriyle başlayan süreç içinde, ruhsal/evrensel ilkeler ile varoluş ...

Değerlerle Türk Tarihi
"TANRI, BİLGELİĞİ VE ANLAYIŞIYLA TÜRK MİLLETİNİ BÜYÜK KILDI." – ELİYAHU KAPSALİ Türklerin Orta Asya bozkırlarından Anadolu ve Balkanlara uzanan büyüleyici tarihini, zaferlerle, mücadeleyle dolu yolculuğunu keşfedin. Büyük Hun Devleti’nden Selçuklulara, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar Türklerin sanata, bilime ve edebiyata yaptıkları etkili katkılara da tanık olun. Bu yolculukta savaşlardan günlük hayata, merhamet duygusunun örneklerinden sorumluluk bilincine, liderlerin psikolojisinden sosyal karaktere kadar tüm Türk tarihini farklı pencerelerden izleyin. Tarih yapan bir milletin hayatın her aşamasında kendi milli değerleriyle oluşturduğu olağanüstü kültürel mirasının da farkına varmış olacaksınız.

50 Maddede Cumhuriyetin 100.yılı
"MİLLETİN SALTANAT VE HAKİMİYET MAKAMI YALNIZ VE ANCAK TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’DİR." - MUSTAFA KEMAL ATATÜRK "Cumhuriyet bir devrimdi, yıkılmış, parçalanmış, geri kalmış, yok olmak üzere olan bir toplumdan, çağdaş bir devlet yaratıldı. Atatürk’ün, Türkiye’yi kurma mücadelesi verdiği günlerde İngiliz başbakanı kendi meclisinde ‘Artık Türkiye yoktur!’ diyordu. Atatürk ve Milli Mücadele’ye omuz verenler, İngilizlerin bu sözünü boşa çıkardılar. Sadece bu sözü boşa çıkarmakla kalmayıp, dünya milletler ailesine, çağdaş, yeni bir üye kazandırdılar. Bu yeni üye, kurucusu Atatürk’ün ‘Yurtta barış, dünyada barış’ ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalan ve bu nedenle de saygı gören bir ülke oldu." Doğan Satmış tarafından kaleme alınan 50 Maddede Cumhuriyet’in 100. Yılı kitabının sayfalarında; mümkün ol...

2001 Arı Kovanı
"KAMU BANKALARI SİYASİLERİN ADETA AİLE ŞİRKETİYDİ, MAHDUMLARI KAPIDAN KOVSANIZ BACADAN GİRİYORDU." 2001, Ecevit başbakanlığında DSP, ANAP ve MHP son koalisyon dönemi, sağdan destekli Dünya Bankası ve IMF’ye teslim bir ekonomi yönetimi, off-shore şaklabanlığı ve yozlaşan bir bankacılık sistemi, bir ayağı kamuda bir ayağı özele kayan Hazine bürokrasisi, partilerin senin benim diye paylaştıkları kamu bankaları, holding patronları sahipliğinde kumarhaneye dönüşen özel bankalar, vahşi faizlerle çıldırmış para piyasaları, kara listeler, vadeden önce kapatılan krediler, bu karmaşada arada kalıp yaşam savaşı veren, ekonomiyi sırtlamış reel sektör, esnaf, sanatkâr, KOBİ’ler ve ipotekli malları yağmalanan sanayiciler, yok yere üretimden düşen işletmeler. Bu dönemde, kamu bankaları da sanki siyasiler...

Atatürk'ün Kalemi
"EN MESUT TÜRKLER, ATATÜRK YAŞARKEN ÖLMÜŞ OLANLARDIR." – FALİH RIFKI ATAY Falih Rıfkı Atay gizemliydi, Atatürk’ün kalemşoru, her daim bir kara kutuydu. Atatürk’ün sofrasında en çok bulunan insanlardandı. Usta bir gazeteci, sadık bir dost, güvenilir bir sırdaş, iyi bir baba, iyi bir eşti. Aynı zamanda Mina Urgan’ın da üvey babasıydı. Bu kitapta Falih Rıfkı’nın hayatından kesitler okurken, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin geçirdiği evrelere de tanıklık edip tarihe yolculuk edeceksiniz. Özellikle Turgut Özal ve Adnan Menderes’li ve hatta Erdoğan’lı günlerin benzerlikleri gözler önüne serildiğinde, tarihin gerçekten de tekerrürden ibaret olduğunu anlayacaksınız.

Kazara Tanrılar
SEKÜLER BİR ÇAĞDA GÜÇ İLE DİN ARASINDAKİ BAĞLANTININ VE TANRISALLIĞIN ROLÜNÜ AYDINLATAN, TANRI OLARAK TAPINILAN İNSANLARIN KIŞKIRTICI TARİHİ Kristof Kolomb’un Yenidünya’ya ayak bastığı ve göksel bir varlık olarak selamlandığı 1492’den bugüne kadar ortaya çıkan "Kazara Tanrılar" modern çağın peşini bırakmadı. Hemen her coğrafyada beliren ve her kıtada tanrılaştırılan, üstelik daima erkek olan insanlardı bunlar. İlginç olansa bu tanrıların her zaman içsavaşlar, imparatorluk fetihleri, devrimler gibi çalkantılı dönemlerde ortaya çıkmasıydı. Din tarihçisi Anna Della Subin, beş yüzyılı kapsayan bu aydınlatıcı ve sıra dışı tarih kitabında, modern "din" kavramımızın nasıl icat edildiğine, sözde seküler çağımızda din ve siyasetin neden sürekli birbirine karıştığına, birisini ilahi olarak adlandırm...

İstihbarat Teorisi
"BİLGİ GÜÇTÜR." –FRANCIS BACON İstihbarat deyince birçok insanın aklına ilk olarak gelen, filmlerden veya romanlardan aktarılan imajlar çerçevesinde, suikastlar, entrikalar, sofistike silahlar ve öldürme teknikleri dünyasıdır. Oysa bu operasyonlar istihbaratın çok küçük bir parçasını oluşturur. İstihbarat, bilginin toplanması, analizi, karşılaştırılması, değerlendirilmesi, birleştirilmesi ve yorumlanması sürecinin sonunda ortaya çıkan üründür. Bu çalışmada, istihbaratın ne olduğunun açıklanması gibi temelbir bağlamdan hareket ederek, istihbaratın tarihi, istihbarat toplamada kullanılan temel araçlar ile istihbarat türlerini ele aldıktan sonra stratejik istihbarat üzerinde durulacak ve nihayet çalışmanın sıklet merkezini oluşturan stratejik analiz yöntemleri ele alınacaktır. İçinde yaşadığı...

Darbeden Darbeye
"YAPABİLİRSİNİZ; SİZ GENÇLER BİZİM BAŞARAMADIKLARIMIZI BAŞARABİLİRSİNİZ!" 55 ağa feryat figan nasıl gözaltına alındılar? 27 Mayıs darbesinin yarattığı hapishanelerden Sivas Kampı neydi? Kampta tutulanlar hangi suçla itham edildiler? Darbecilerin çıkardığı 105 sayılı Kanun tehcir kanunu muydu? "TBMM’ye, 105 sayılı Kanun’u kaldırmak için milletvekili seçilip geldim!" dediğimde İnönü ne tepki verdi? Meclis, silahların gölgesinde nasıl açıldı? "Hayatımızla oynuyorsun!" diyen CHP Grubu niçin isyan etti? 105 sayılı Kanun’u ne koşullar altında kaldırdık? Mektuplu vesayet neydi? 12 Mart Muhtırası kimleri sevindirdi? İnönü kimin için "Zamirini gizleyen adam!" dedi? Meclis Başkanlığı için adım geçince Ecevit ne yaptı? İsmet Paşa, AP’ye geçme isteğimi nasıl karşıladı? Celal Bayar’a neleri rapor ediyo...

Atatürk'ün Berberi
"İYİ ÇOCUĞA BENZİYOR. LAKİN GEREKLİ İSTİHBARATI TEKRAR YAPTIRIP REFET PAŞA İLE OLAN YAKINLIĞINI DA BİR TETKİK EDİNİZ." En çalkantılı günlerde, suikast tehditleriyle burun buruna yaşanılan o yıllarda dile kolay tam 13 yıl (1925-1938) Atatürk’ün her gün tıraşıyla ve her türlü sıhhi bakımıyla ilgilenen biri olmak, "en güvenilir insan" olmayı gerektirir. Berber Mehmet Tanrıkut Mete tam bir sır küpü. Yurtiçi gezilerinde ya da yurtdışından gelen ülke liderlerinin protokollerinde bile Berber Mehmet hemen her fotoğrafta Atatürk’ün bir adım gerisinde yer aldı. Hatta fotoğraflar dikkatle incelendiğinde "cansiperane" bir yakın koruma ve kimi iddialara göre dublörü olduğu anlaşılabilir. Defalarca suikast girişimine maruz kalan Atatürk, "Elinde usturalı bir adama ne kadar ya da nasıl güvenebilirim?" so...

İnsanın Gölgesinde
İNSAN DAVRANIŞININ TEMELLERİNİ ANLAMAK İÇİN EŞSİZ BİR KLASİK. Dünyaca ünlü primatolog ve hayvan koruma uzmanı Dr. Jane Goodall’ın serüveni vahşi doğadaki şempanzeleri izlemek için Tanzanya’nın ücra köşesi Gombe’ye gitmesiyle başladı. Aylar boyu süren umutsuz bekleyişten sonra o ilk temas kuruldu ve Goodall alet kullanımından alet yapımına kadar daha önce keşfedilmemiş primat davranışlarını kaydetmeyi başardı. Batı dünyasının en büyük bilimsel başarılarından biri sayılan çalışmalarının sonunda şaşırtıcı bir şekilde her biri tıpkı bir birey gibi davranan şempanzelerin sosyal hiyerarşisini çözdü. İnsanlarla şempanzeler arasındaki derin bağa dair anlayışımızı sonsuza dek değiştirecek birçok olağanüstü keşfe imza attı. Jane Goodall’ın Gombe’nin derinliklerinde vahşi şempanzeler arasındaki yaşam...

Algı Operasyonu ve Psikolojik Savaş
SUÇLU OLAN HALK DEĞİL, HALKA GERÇEKLERİ ANLATAMAYAN VE ALGIYI YÖNETEMEYENLERDİR Algı yönetimi, propaganda, enformasyon savaşı, örtülü operasyon ve psikolojik savaş... Bunların hepsi kitlelerin algısını yönetmek üzere kullanılan en güçlü aygıtlardır. Tarih boyunca kitlelerin algılarını yönetenler, bu alanda mükemmeliyeti yakalamak üzere yeni yöntemler keşfetmeye devam ediyorlar. İnsanların özgür iradelerini ellerinden alacak bir saldırı boyutuna dahi ulaşmışlardır artık. İleri propaganda, psikolojik savaş ve enformasyon savaşı teknikleriyle yurttaşın elinden seçme özgürlüğü bile alınabilmektedir. Algı yönetimi meselesi, Türkiye’de bir başka büyük öneme sahiptir. Çünkü 2002’den bu yana Türkiye’yi neredeyse matematiksel zeminde gerçekleştirdiği algı yönetimi teknikleriyle yöneten bir iktidarl...

Küresel Hipnoz
GİZLENEN GERÇEKLER •Virüsü kimler neden üretti? •Corona virüs biyolojik bir silah mıydı? •Corona virüsü Pentagon’a kim neden pazarladı? •ABD, Çin’deki biyolojik silah çalışmalarını nasıl fonladı? •Corona virüsü çözmek için çalışan bilim insanları neden öldürüldü? •Aşıya direnen devlet başkanları nasıl ortadan kaldırıldı? •Aşıyı gerçekten Uğur Şahin ve Özlem Türeci mi buldu? •Biontech’in perde arkasında kimler var? •mRNA aşılarıyla nasıl bir deney yapıldı? •Aşılar virüsten önce mi üretildi? •Corona virüsle nasıl bir vurgun yaptılar? •Dünya Sağlık Örgütü’nü kim yönetiyor? •Çin’deki "bayılma" görüntüleri aslında neydi? •Büyük Sıfırlama’nın gerçek mimarı kimdi? •Dünya Ekonomik Forumu tarikat mı? •Dünya Ekonomik Forumu’nun yetiştirdiği liderler kimler? •ABD Dışişleri Bakanlığı’nın gizl

Atatürk Diriliyor: İlahi Nutuk
"Atatürk dünyanın farkına erken varanlardandır!" – Winston Churchill • Yaratılışın başlatılmış olduğu saklı Mu’yu, dolayısıyla da Spatyum’u (Levh-i Mahfuz) betimleyerek veya betimleterek büyük sırlara vâkıf olması. • Ahaz’ın güneş saatinde oluşturulan Tanrı’nın ve Dünya Kralı Thotma’nın Felsefe kitabında yer alan geometriyi düzenleyerek ülkesine kazandırması. • Atatürk’ün Anka, Heron projesi olarak ileri sürülen ve Levh-i Mahfuz’daki aslına bire bir uyan Ka adlı çizimiyle ilmin bir nokta olduğunu, sonradan büyüyüp anlaşılmaz hale getirildiğini kanıtlaması. • "Yurtta sulh, cihanda sulh!" sloganı. • Devrimleri. • Laiklik fikrini benimseyerek, din ile devlet işlerini birbirinden ayırması. Bu sayılanlar, Atatürk’ün gönderilmiş bir görevli olduğunun kanıtlarından birkaçıdır. Mustafa Kemal Atatü...

77 -ruhun ve Varoluşun Büyük Yasaları
DÜNYA TEKÂMÜL OKULU RUH VARLIĞI İÇİN BİR TEMEL EĞİTİM GEZEGENİDİR. Varoluşun makro düzeninin izdüşümü Dünya gezegenindeki olağan şekil, kavram ve olgulara yansıdığı zaman, ortaya metaforlar, analojiler çıkar. Beşeri akıl da, böylece, alışkın olduğu formlara bürünen büyük evrensel tekâmül yasalarını çok daha kolay algılar. Evrensel ilke ve yasaların mikro modellerini her an çevremizde, evimizde, sokakta, ofiste, eşyada, varlıkta, kısacası dünyadaki her bir zerrede gözlemleriz. Bu büyük kozmik kanunların aktarılmasında, her anlayış düzeyindeki okuyucuya eşit mesafede durabilmenin, ortak bir bilinç paydasında buluşabilmenin en verimli yolu, hikâyeleştirilmiş, analojik anlatımlardır. Ruhsal gelişim yürüyüşümüz, bu yasaları idrak etmek ve onlara uyum sağlamakla hız kazanır, bizi beklenen büyük ...

Atatürk'ün Kod Adı: Mustafa Şerif
"BİZ BÜYÜK HAYALLER PEŞİNDEN KOŞAN SAHTEKÂRLARDAN DEĞİLİZ..." – M. KEMAL ATATÜRK Atatürk, 1911 yılında, gönüllü arkadaşlarıyla İtalya işgali altındaki Trablusgarp’a sahte kimlik kullanarak girmiş, bu kimlikte de "Gazeteci Mustafa Şerif" ismini kullanmıştır. "Mustafa", İslam Peygamberi Muhammed’in seçilmiş/seçkin anlamına gelen lakabı, "Şerif" ise soyu temiz ve şerefli olan asil kimsedir. Atatürk ile ilgili çıkan haber ve makalelerin özeti mahiyetini taşıyan bu kitap, kendisiyle ilgili önemli olayların gazete sayfalarına nasıl yansıdığını gözler önüne koyacaktır. Dönemin gazetecilerinin yaşanan olaylara bakış açısını ve dolayısıyla Atatürk’ün de basın dünyasına nasıl yaklaştığını görmeniz mümkün olacak, tarihin akışı içinde, kronolojik olarak ve anılarla yüklü bir gezintiye çıkacaksınız...

Zihniyet Meselesi
Zihniyet değişmeden, paradigma değişmez. Günümüz insanı yaşanan bütün politik, ekonomik ve tarihsel gelişmelerden hızlı iletişim teknolojileri sayesinde hemen haberdar olabiliyor. Bu büyük bir şans, büyük bir avantaj ancak aynı zamanda bir lanet de... Kitlelerin kafaları çok karışık. Kim hangi bilgiyi nasıl değerlendirecek, neye göre ve ne şekilde hareket edecek? Hareket ettiğinde mi bedel öder, etmediğinde mi? Bu kitap, memleketimizde ve dünyada ekonomik ve sosyal alanlarda yaşanan son gelişmeleri çok yönlü perspektiflerden ele alarak, hem tarihsel gerçekler ışığında hem de gelecekteki ekonomik ve politik öngörüler ekseninde sorgulamaktadır.Çözümlemelerde esas olarak ele alınan konu, tabii ki zihniyetler ve paradigmalardır. Unutmayın ki hiçbir sorun kişiler ve kurumlar üzerinden revize ed...

Türkiye'de Ağır Müziğin Geçmişi
Tam 11 yıl önce Facebook üzerinde başlayıp kısa sürede geniş bir rock sever kitleye ulaşan Türkiye’de Ağır Müziğin Geçmişi (TAMG) 2019 itibariyle Twitter, YouTube, podcast ve web sitesi üzerinde de ses getirmeyi başardı. Türkiye’de rock ve heavy metal müziğin geçmişine belgeler ve anılar eşliğinde analitik fakat samimi bir tanıklık yaptı. İşte şu anda elinizde tuttuğunuz kitabın hikâyesi bu. Kitap, 1981 yılından bugüne, "hafif müzik" kategorisine zıt giden rock, heavy metal ve punk gibi tarzların Türkiye’de nasıl yayıldığına ve geliştiğine odaklanırken kâh hikâyeleri kâh durum değerlendirmeleriyle mevzuyu 2020’lere bağlıyor. Bu yolculuğa müzisyenler, dinleyiciler, fanzinciler, organizatörler, kasetçiler, tişörtçüler, radyocular başta olmak üzere yolu ağır müzikten geçen yüzlerce kişi eşlik...

Biyoloji ve Teknoloji Terörü
GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ İLK ÜRÜN DOMATESTİ, SON ÜRÜN İNSAN OLACAK! İnsan maalesef içinde yaşadığı doğanın sadece bir parçası olduğunu unuttu; teknolojiyi kullanarak önce doğayı, sonra gıdayı bozdu ve sıra artık kendisindeydi! İnsan DNA’sı ve ardından RNA’sı yani insanın fabrika ayarlarına girildi ve bu ayarlarla ciddi şekilde oynanarak ana sistem bozuldu! Üstüne bir de laboratuvarlarda oluşturulan virüsler yoluyla insanlık tehdit altına alındı. Teknolojiyi, insanlığa zarar verebilecek şekilde bu kadar yaygın hale getirmek ve kullandırmak insanlığa karşı gerçekleştirilen bir terörden başka bir şey değildir. Daha hızlı, daha ileri, daha teknolojik, daha fazla sanayi, daha çok para derken kimyasallara, toksinlere, virüslere boğulduk, hem de bunları kendi ellerimizle meydana getirdik. Prof. Dr....

Ya Doğru Bildiğimiz Her Şey Yanlışsa
Sizi gerçeğin fethinden geri tutmaya ant içmiş efsanelerle yüzleşmeye hazır mısınız? Ya doğru bildiğimiz her şey yanlışsa? Kendi yarattığımız mitlere ve yalan yanlış bilgilere inanmak her zaman kolayımıza gelir. Tüm o akıldışı önyargılarla ve uçuk hayallerle, anlam arayışındaki insanı da anlatan yanlış anlaşılmalarla dolu bir bahçede yaşıyoruz. Peki neyin tarih olacağına kim karar veriyor? Artık bildiğimiz her şeyin bir son kullanma tarihinin olduğunu öğrenmeliyiz. Gerçekler ölür ve belirli, öngörülebilir oranlarda yeniden doğar. Görünüşe göre de bize anlatılan gerçekler yanıltıcıdır. Gerçeklerin de süt gibi bir son kullanma tarihi vardır. Peki bugün hangi fikirler ve söylemler artık emekliye ayrılmalı?

50 Maddede Korku Sineması
50 Maddede Korku Sineması; korkunun sinemada ortaya çıkışı, bir tür olarak konumlanması, türün geçmişten bugüne dek geçirdiği dönüşüm ve güncel tartışmalar üzerine yazılmış oldukça kapsamlı bir kaynak olarak sinema külliyatındaki yerini alıyor. Dr. Uğur Kılınç hem bir akademisyen hem de bir izleyici olarak korku sinemasının çok yönlü yapısını okura sunuyor. Profesyonel bir birikimin ürünü olan bu eser, türe ilgi duyan herkes için arşivlik bir çalışma niteliğinde.

Devrimi Kadınlar Yapar
"Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur." – Gazi Mustafa Kemal Atatürk En çok çocuklara ve kadınlara değer verdi. Ülkesini düşmandan kurtarırken mermiye barutu sıkıştıran da, Mehmetçiğin çarığının söküğünü diken de onlardı... O kadını sevdi, saydı, yüreğine soktu. Yakışıklıydı... Yüreğine sokulanlarla yol aldı. Âşığı çoktu. On ikisinde Müjgân’a da gönlünü verdi, Fikriye’ye de, Latife’ye de. Hiç gizlemedi aşklarını. Şiir oldu, mektup oldu, cephelerden haykırdı. Âşık etti kendini kadınlara. Ama âşık olanlar sadece kadınlar değil, çocuk, genç, yaşlı, tüm dünya insanlarıydı... Aşk böyle bir şeydi... O’nu en çok...

Kim Bu Tapınakçılar?
"MESİH GELDİĞİNDE DİĞER MİLLETLER YA FETHEDİLECEK, YA İMHA EDİLECEK YA DA DİNLERİNDEN DÖNDÜRÜLECEKLERDİR. AMA SONLARI NE OLURSA OLSUN, O TARİHTEN SONRA İSRAİL İÇİN SIKINTI KAYNAĞI OLMAKTAN ÇIKACAKLARDIR." – THE UNİVERSAL JEWİSH ENCYCLOPEDİA Kutsal toprakların ve Hz. Süleyman Tapınağı’nın korunması gibi sözde ulvi amaçlara büyük servetler feda edip Haçlı orduları kurarak önce Selçuklular, ardından Selahattin Eyyubi tarafından bozguna uğratılan Avrupa soyluları, bütün bu çabaların Tapınak Şövalyeleri eliyle boşa çıkarıldığını ve kendi amaçları için kullanıldığını çok erken dönemlerde fark etmişlerdi. Ancak çıkar ilişkileri, Kilise’nin etkisi ve halkın bu tarikata verdiği destek gibi sebepler kesin bir önlem almayı engellemiş, Haçlılar kutsal topraklardaki varlıklarını teker teker kaybetmeye ...

Uğur Mumcu'dan Sonra Rabıta
"HEPİMİZ İŞE WAMY’DE BAŞLADIK." "Efendiler, sırası gelmişken, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an geri kalmasın!" – Nutuk Recep Tayyip Erdoğan, 1970’li yıllarda Suudi Arabistan tarafından finanse edilen Dünya Müslüman Gençlik Teşkilatı’nın (WAMY) üyesiydi. Bu örgütün Suudi Arabistan’daki zirvesine katılarak burada sonraları değişik ülkelerde İslamcı hareketlerin liderliğine soyunacak isimlerle dostluk ilişkisi kurdu. Bu toplantıya çağrılanlar zaten muhtemel lider adaylarıydı. Müslüman Kardeşler üyesi olan ve 1990’lı yıllarda örgütün sözcülüğünü yapan Kemal Helbavi, Erdoğan’la bu zirvede tanışan isimler arasında. Helbavi, burada yalnızca Erdoğan’la değ...

Bakan Hoca
BEŞERİN DİVANINDA ŞAŞMA Kİ HAKK’IN DİVANINDA MAHCUP OLMAYASIN. Devlet sistemi bir bütündür. Devletin her birimi ve bütün bakanlıklar devlet sisteminin parçalarıdırlar. Sistemi oluşturan parçalardan birinin eksik ya da yanlış çalışması bütüne zarar verir. Devletin her parçası uyum içerisinde çalışırsa devlet güçlenebilir. Aksi halde israf, kargaşa ve gecikme kaçınılmazdır. Devleti batışa sürükleyen sadece kötü niyet değildir, şuursuz çaba da aynı sonuca hizmet eder. Mete Gündoğan’ın kaleme aldığı bu bolca göndermeli hiciv roman onlarca yıldır kahramanları değişse de düzeni değişmeyen siyaset sahnesinde cereyan eden güç mücadelesine, politik entrikalara, çıkar çatışmalarına, ekonomik kayıplara, ihanetlere, cehalete, güç zehirlenmesine ve bütün bunların nasıl yaşandığına odaklansa da çare ara...