
Sensiz Ölümdür Aşk
İki insan, iki ülke, kesişen iki hayat ve bir müthiş aşkKime sorsak aşkı farklı anlatmaz mı?50 insan, Stefano ve İzmirin hikayelerini anlatmak için birleşti. Onların aşkı mesafeleri aştı, 50 yazar onların hikayesini yazdı.50 yazar:Alper Akdeniz, Alper Baran Esin, Altuğ Selçuk, Aylin Onart, Aynur Kuran, Babacan Pesenkurdu, Bahadır Yüksekşan, Banu Şen, Berna Ergin, Birgen Engin, Burcu Tuna, Didem Baydar, Dilara Çağlayan, Duygu Erşen, Ece Tüzün, Ece Türkmut, Eda Lortlar, Eda Ongün Balık, Elvan Karanfil, Emre Akdemir, Engin İnce, Erdem Erdoğan, Erhan Gölbey, Esin Sayın, Filiz Kahraman, Fulya Demirören, Gökhan Kökuşoğlu, Gökmen Küçüktaşdemir, Güneş Saraçoğlu, Hakan Asılkefeli, Hakan Urgancı, Halil Fincan, Hatice Çelenk, Jülal Malhatun Zalma, Kezban Şahin Taysun, Leyla Bal, Manolya Özek, Mehmet ...

Babam Beni Şahdamarımdan Öptü
Tekneleri ve yıldızları memleketi olarak görenler, ıssız yerlerde kendisi için evren olanlar, beklentisiz ve vaatsiz sevenler, yargılamadan-yadırgamadan dinleyenler, “Seni seviyorum”a karşılık “Ben de seni” demek istemeyip alternatif “Ben de seni”ler üretenler... Islak iskele kokusunu sevmeler, bir şeyler, bir şeyler...

Dengesiz Bir Aşkın Anatomisi
"Gülümsediğini görür gibiyim. Onu hiç kaybetme olur mu?Gülümsemekten asla vazgeçme...Gözlerimi kapıyorum ve derin bir nefes alıyorum.O güzel gülümsemenin bana hayat veren mucizevi ışığı doluyor içime...Acılar kayboluyor sanki."İki Aşık ve İmkansız Bir Aşk HikâyesiKaderleri onları hiç ummadıkları anda bir araya getirdi ve beklenmeyen bir girdap onları fırtınalı aşk denizinin içine sürükledi.Bir aşk hem bu kadar gerçek hem bu kadar sırlarla dolu olabilir mi?Bir aşk hem bu kadar yakın hem bu kadar mesafeli yaşanabilir mi?Heyecan, mutluluk, karmaşa, bilinmezlik, sessizlik, kahkaha ve gözyaşı...Çünkü bir vardı, bir yoktu aşk ve... Tesadüflerin gizemi onları fırtınasına katarken onlar, korkutucu bir bilinmezliğin içine savruldular!Kalplere iz bırakacak modern bir aşk masalı...Unutulmayacak bir i...

Başka Bir Leonardo
Bu romanı yazmak bayağı cesaret ister!...Ve Ülker Uzun Polat, bu cesareti göstermiş. Üstelik bu zorlu işin başarıyla da üstesinden gelmiş.Neden cesaret? Neden zorlu iş? Çünkü; Leonardo da Vinci sıradan bir isim değil... Gelmiş geçmiş bütün zamanların en büyük sanatçısı... Öncü bilim adamı... Matematikçi... Fizikçi... Mimar... Mühendis... Müzisyen... Anatomist... Mucit... Düşünür... Dalgıç kıyafetlerinin ilk kâşifi... Bir daha ikincisi gelmeyen ve belki de hiç gelmeyecek bir deha. Belki yıllar sonra Freud gibi bir başka deha, en doğru biçimde tanımlayacaktır Leonardo’yu: "O, bütün diğerleri kopkoyu bir zifiri karanlıkta uyuklarken, vaktinden çok zaman önce karanlığın göbeğinde gözlerini açarak uyanan bir insana benzer!"Leonardo da Vinci’nin en çok sevdiği öğrencisi Francesco Melzi, şöyle de...

Aşk-ı Semazen
Bir balerin, bir semazene aşık olursa sonsuz ışık olur. Peki ya bir semazen, bir balerinin ateşine düşen pervane olursa ne olur?"Ben bir semazen, hasat sarısı dümdüz topraklarda dünyaya gelen, ömrün değerini iki kıtayı birleştiren bir şehirde fark eden. Ben bir semazen, şu yıldızlı gök kubbede güneşten ve aydan sonra en çok parlayana âşık olan yine ben. İstanbul’da sesleri duymak da, yıldızları görmek kadar zorken, hem Allah’ın sesini duyan, hem de en parlak yıldızıyla nefes alan bir semazenim ben.Bütün içtenliğimle anlattım size hikâyemi. Neden mi? Çünkü söz uçar, yazı kalır. Kalsın istedim Sade, şu hayalden dünyada bir noktaya yadigâr. Dünya son bulana kadar anılsın istedim isimlerimiz yan yana. Âdem ile Havva, Leyla ile Mecnun, Yusuf ile Züleyha hatta Romeo ile Juliet hepsi biziz aslınd...

Aklın Yolu Da Bir Değildir...
Bir şey ya öyledir ya da değildir. Gökyüzü ya mavidir ya da mavi değildir. Hem mavi hem de mavi değil olamaz. Doğru düşünme sanatı, iki bin yıldır Hazreti’den soruluyor ama sahici dünya Aristo’nun tanımladığı gibi değil! Bir kere, hiçbir şey sabit değil. Her şey, her an değişiyor. İkincisi, dünya siyah-beyaz değil, gri. Kırçıl. Kesin olan hiçbir şey yok. Dünyanın atmosferini molekül molekül tanımlayabilseniz bile, atmosferi yeryüzünden ayıran kesin çizgiyi bulamıyorsunuz. Şimdi... "Mantık" denilen bilimin bir "Batılı"sı, bir de "Doğulu"su olduğunu öğrenseniz, üstüne üstlük Batı mantığında ısrar eden bilim adamlarının yanlış yaptıklarını öğrenseniz, siz ne yapardınız? Alev Alatlı, "Ben bayıldım!" diyor. Çünkü, sahici dünyada "mantıklı düşünce" diye bir şey varsa, "o" mantık en iyi ihtimalle...

İçindeki Bana Dokun
Aslolan yola çıkmaktır. Arkanda gölgen kan ter içinde kalıyorsa sana yetişmek için, sen yolunu çoktan bulmuşsun demektir. Ertelemek, erken ölümdür biraz da. Ya akıntının yönünü değiştireceksin ya da akıntıya kapılacaksın. Bir şey yapmalısın, bir şey, tam da şimdi, şu anda, adı ne olursa...

Duvar
Mezar taşları gibi yükselen binaların arasında hapsedilmiş ve geçmişinin gölgesinde kaybolmuş yabancı, bir gün eroin bağımlısı bir kızla tanışır ve birbirlerinin özgürlüklerini sorgularken soluğu direnişte alırlar. Yabancı, evini –sıcak ve rahat hapishanesini– direnişçilere açar, ancak ilerleyen günlerde bir polisi yaralayarak şiddetin çıkmaz döngüsünde esir düşer. Geriye hesaplaşması gereken sevdikleri kalır. Ve tırnaklarıyla teker teker kazmaya başlar mezarlarını. Hâlâ hayatta, ancak can çekişmekte olan ağabeyini de gördükten sonra…Aytuğ Akdoğan’ın ağırlıklı olarak bilinç akışıyla kaleme aldığı ve noktalama işaretlerini gönlünce değiştirip kendi şiirsel diliyle birleştirdiği bu psikolojik romanında, her bir parça, olaylar geliştikçe bütündeki yerini bularak anlamlarını kuvvetlendiriyor. ...

Bir Tutam Aşk
Gelme artık hiç kurusu!Yollarının bittiği yer, benim çoktan defolup gittiğim yer çünkü…Evet, evet en iyisi bu ve …ben çok daha iyilerine layığım.Hı hı aklın bende kalır ve muhakkak, kendime çok iyi bakarım; yoo üzülecek falan değilim, ah tabii ki biliyorum kim böyle olsun ister ki?Oldu o zaman, hadi severek ayrıldık diyelim, öyle olsun. Çok öpüyorum geçmişimizin en can alıcı yerlerinden.

Yalnızlık Sek İçilir
Küskün değilim sana, kızgınlığım da geçti, ama kırgınlığım geçer mi bilmiyorum.Biz yalancı baharlara inanıp açan iki çiçeğiz, papatya mevsimine aldanıp, fallara kanmışız o kadar. Ne kadar kuru ayaz varsa hepsine dayanmış, hafif bir sonbahar rüzgârıyla solmuşuz.Şimdi faydası olmayan teselliler aldım yüreğime, bir adım sonra nereye gideceğim, onu bile bilmiyorum.Bildiğim tek şey, kelimelere dökemediğim duyguların efendisi olduğun.“Aşkı tanıdım, yaşadım ve yanıldım... Sen de oradaydın”

Kozmik Şakacı
Dikkat Dikkat!!! Kozmik Şakacı Sizi Her An Ziyarete Gelebilir... Öylesine olaylar vardır ki, mantık ve akıl çizgisinde anlamlandırmak mümkün değildir. Sanki yaşamın bilinen katı gerçeklerinin ötesinde bizlerle alay eden bir güç bulunmaktadır. Biz buna kozmik şakacı diyoruz. Şakacı, tatlı dilli bir baştan çıkarıcıdır; aylaklığı ve başıboşluğu sever. Öncelerde yeterince zeki değildir, hissizdir, eğlenceyi sever ve yaratıcılığı yoktur. Sanki Kozmos’un büyüleyici dolandırıcısı veya dayanılmaz çapkınıdır. Eski Yunanlılara göre, ışık parmaklı müjdeci ve büyücü Hermes, Mısırlılara göre iyi şans ve gülme Tanrısı Bes, Maorilere göre ilk insan ve seksüel zevkin fallik simgesi Tiki Şakacı’yı simgeler. Kozmik Şakacı kimi zaman kendini tavla oynarken rakibinizin 6 kere üst üste altı altı atması şeklind...

Komşunuz Mehmet
Beni tanıyorsunuz. Hani şu karşıki apartmanda oturan, 33 yaşında, reklamcı olduğunu mahallenin bakkalı Yavuz’dan öğrendiğiniz, arabasını en münasebetsiz yerlere park eden çocuk. Bazı geceler neden hiç evimde ışık olmadığını, bazen de sabah kadar neden sönmediğini merak ediyorsunuz. Nerden biliyorsun derseniz, biliyorum çünkü sizde öyle meraklı bir tip var. Zaten benim amacım, az da olsa sizin merakınızı gidermek. Yoksa ne diye zahmet edip bu kitabı yazmakla uğraşayım?1977 yılında, lüzumsuz sıcak bir Haziran gecesinde doğdu. Ailenin ikinci erkek çocuğu olduğundan mıdır bilinmez, çocukluğu boyunca pek şımartıldı. Gezdi, oynadı, yabancı öğretim aldı derken kadınlara aşık olunabileceğini keşfetti. Gayet safsalakça aşık olduğu kadınlardan hayatının ilk tecrübelerini öğrendi. Belli bir süre hayt...

Kimi Terk Ettiysem Unutamadı
Aşk, sigara gibiydi... Ama erkeğinin içtiği sigarayı, hiçbir zaman dudaklarında hissedemedi yazık ki! Sadece dumanıyla yetinmiş, izmaritler basılmasına izin vermişti tüm vücuduna. Pasif içtiği aşkla verem olmuştu sonunda, fazladan bir izmarit daha basılacak yer kalmadığında. Güzeller güzeli Damla Öylesine özverili, öylesine almadan vermeyi erdem bilip, öylesine karşılıksız sevmişti ki, hep daha fazlasını istemişlerdi. Nasılsa hiç gitmeyeceğini düşünmüşlerdi. Ama sonunda her kadın, "kendinde kalmak" için gitmez miydi? Ve Mehmet Son ukdesiydi, yaban aşkların tırnak izleriyle eskiyip yenileyemediği bedeni. Biliyordu, bir gün dualarındaki kadının, el ayasıyla sevip aşındıracağını, zamanla kapatacağını vücudundaki tüm yaban çiziklerini. Birinin kimsesi yoktu, diğeri kalabalıktı. İkisi de çok ya...

Kızıl Güneş
"Her neyin çok fazlasına sahip olursan, sonunda ondan mahrum kalırsın." dedi mırıldanarak. "Benim sonsuzluğa yakın anılarım, binlerce hayatım, yaşayan bütün insanların toplamından daha fazla acım ve sevincim var." "Yani anlayacağın, yaşlı çocuk: bunların hepsini kaybettim ben artık. Geri kazanmak içinse tek yapmam gereken, bütün varlığımı yok etmek!" Anti-kahraman tanımı bu kitapla yeniden yazılıyor. Rematonia Evreninin tarafsız Avcısı, Lilith ve Iasus’un belalısı, ırkının ilk ve tek temsilcisi Dhampire ile Rematonia devam ediyor! "Zaman ve mekanın sınırlarında bir hikaye." -Hürriyet- "Efsanelerin yeni efendisi." -Sabah- "Aşkın tehlikeli yüzleriyle örülü, sürpriz üstüne sürpriz yaşatan bir kurgu..." -Kahraman Tazeoğlu-

Kendime İtiraflarım
Çoktan beri değerli ve az önemli biri olmaya çalışıyorum.- Haklısın, korkuyorum. Yeni baştan bir hayat kurdum. Hem başarılıyım hem mutluyum. Bunları kaybetmekten çekiniyorum. Görmüyor musun ki bir mucize olmuş ve kötülüklerden iyilik doğmuş.- Birçok fakirlik çeşidi vardır ama tek gerçek fakirlik, seçeneksizliktir.- Her şey gibi çare de biter. Kimsenin bize artık inanmadığını gördüğümüzde, çıkmaz sokağın dibine vardık demektir. - Erotizmle aşkın birleştiği noktada cennetin bulunduğu söylenir.- Bütün dünyada binlerce yıldır evlilikler, maddi çıkarların, politikaların ve güç mücadelelerinin sonucu olan birer kontrattan başka bir şey değildir.

Kenar Mahalle Delikanlısı
Erhan Yazıcıoğlu, İstanbul’un sevgili Yedikule’sinde geçen bir çocukluğu, ergenliği, delikanlılığa geçişi öylesine içten, gizlisiz saklısız anlatıyor ki, onunla birlikte ilk aşkları, hayata ilk savruluşları siz de yaşıyorsunuz. Çok az anı kitabında ’yaşamak’ bunca sahici dile getirilebilir. Sonra gençlik tiyatro dünyası, ünlüler, dolu dolu sevinçler ve acılar...Selim İleri-Okudukça yüreğim oynuyor. Ben de eski İstanbul’un kenar mahallelerinde doğdum büyüdüm. Başlığın hemen altında, “Yedikule’den Etiler“e yazıyor. Şaşırıyorum... Sanki beni anlatıyor. Beni heyecanlandıran bu kitap, okudukça içeriği ile de sarıyor. Yüreğimi oynatmayı, başından sona kadar, üstelik kızıştırarak sürdürüyor. Osmanlı döneminin eski İstanbul’unun karmaşık nüfuslu mahallelerinde doğmuş-büyümüş ve yaşlanmış olan ben ...

Kara Günler: Cadının Canavarlar Ansiklopedisi 1
Gölgelerin ardındaki tek gerçek avcıların da av olabileceğidir. Chernograd’ın yüksek duvarlarının ardında, cadı Kosara hayatta kalmayı bir sanata dönüştürmüştür. Yaratıkları bastırmak, lanetleri kırmak ve gölgelerle anlaşmalar yapmak onun uzmanlık alanıdır. Ancak hiçbir büyü, geçmişin karanlığından gelen o tek varlığa karşı koyamaz: Canavarların Çarı, Zmey. Bir zamanlar kalbini verdiği bu kadim düşman, şimdi öfkeyle peşindedir. Kosara’nın tek kurt

Aşk Coğrafyasında Konuşmalar
Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin gibi hikâyelerimiz var. Bugün bile yüzlerce türkümüz, bu hikâyelerden alınmadır. Bu aşıklar, çok acı çekerler ama buluşamazlar. Hikâyenin sonu ise çok enteresandır. Aslı, gerdeğe girmek için düğmelerini çözerken elbisesi alev alır, yanar. Kerem de yanar. Aşkla yanarlar ve yine buluşamazlar. Fakat hikâye burada da bitmez. Kerem ile Aslı’nın külleri kalır ve küller birbirine karışır...İşte Anadolu toprakları: Kayseri, Erzurum, Bursa, İskenderun... Kerem ile Aslı’nın külü. Bu topraklarda anneannelerimiz, dedelerimiz, birbirinin küllerine karıştı. Biz burada insanlığın külüne karıştık. En çok ziyaret edilen, tarihin en çok mezar adları taşıyan, sandukaların, kral mezarlarının, evliya türbelerinin en çok olduğu topraklardayız. Bu topraklar, Kerem ile Aslı’nın ...

Kayıp Kitaplar Kütüphanesi 8 Kitap
Kayıp Kitaplar Kütüphanesi -Başka Dünyalarda Canlı Mahlukat Var Mıdır? -Makineli Kafanın Hikayesi -Ejderha Kitabı -Yeni Kristal Dünya -Sergüzeşt-i Kalyopi -Canvermezler Tekkesi -Bir Hatıra-i Pejmürde -Kırmızı Köşk'ün Esrarı