
Tin
ALTIN KİTABIN SIRLARI kitabının yazarı Nevşah Karamehmet’ten üzerinde çok konuşulacak sarsıcı bir roman... Dünle bugünün, sevgiyle sevgisizliğin, kurtuluşla yenilginin, kazanmakla kaybetmenin, insanlıkla insanlık dışının iç içe geçtiği yaşamsal şifrelerle dolu TİN, çoktan yaşanmış bitmiş bir dünya hikâyesinin tekrarlanıp duran sanrısından uyandırıyor okuru. "Tin, Töz, Nefs" üçlemesinin ilki olan bu kitap, aşkla, bağımlılıkla, ahlakla, değersizlikle ve çürümüşlükle sınanan birbirinden renkli kadın ve erkek kahramanların emsalsiz deneyimlerini ustalıkla kurgulanmış bir olaylar zinciri içerisinde anlatıyor. *** Muhafazakâr bir ailenin mazbut kızı olarak yetişen Fatma sevdiği adamla evlendiğinde onu lüks, konfor, günah ve ihtirasla dolu yeni bir hayat bekliyordur. Uğruna eski hayatını ve ailes...

Koza Oteli
Gizem, Koza Oteli'ne geldiğinde tek bir amacı vardır, bir kitap yazmak ve öğrendiklerini aktarmak. O artık kendi cehenneminden çıkmayı ve hayallerini gerçekleştirerek, mucizeler yaratmayı öğrenmiştir. Ancak, yalnız kalmak için geldiği bu küçük Ege kasabasındaki otelde işler umduğu gibi gitmez. Kader, Umut, Duygu ve niceleri... Sırlar, hayaller ve aşklar. Gizem kendini sıra dışı hayat hikâyelerinin içinde bulurken, öte yandan tüm bildiklerine meydan okuyan sefil ve meczup bir "hayalet" ile karşılaşır. Acaba bu hayaleti hayata döndürebilecek midir? Koza Oteli'nin tüm sakinlerinin hayatı değişirken, Gizem aynı kişi olarak kalabilecek midir?

Kai Bir Rüya Gördü
"Kai Bir Rüya Gördü" büyüklerin de okuyabileceği spiritüel bir masal. Fotoğraf sanatçısı ve oyuncu Bennu Gerede’nin yazdığı Kai, küçük yaşlarda resimleri sergilenen Dilan Gerede Erkaya’nın 12 yaşında resimlediği dünyayla buluşuyor. Kai, Amazon Ormanları’nda, doğanın içinde tek başına bir çocuk. Ormandaki hayvanlar ve kırmızı bir ejderha, Kai’yi gizemli bir serüvene götürüyor.

Agorada Bir Delikanlı
"Saçlarımı koklarken ne mırıldanıyorsun öyle?" dedi kadın. "Eskiler gülü koklarken, kelimeyi şahadet getirirlermiş" dedi adam. Başrollerde... Bir kadın, iki erkek... Ve aşk. Siz kaderinizi yaşadığınızı zannederken, hayatınızın yarısının birinin kontrolü altında olduğunu düşünün. İpler başkasının elinde... Ve kukla da, sizsiniz! Ekmek aldığınız bakkalın, aslında bakkal olmadığını... Hamile eşinizi teslim ettiğiniz doktorun, sandığınız doktor olmadığını... Çocuğunuzun öğretmeninin, gerçekte o olmadığını... Ve belki de en önemlisi, "kardeşim" dediğiniz dostunuzun, aslında kim olduğunu hiç bilmediğinizi düşünün... Ürktünüz mü? Ensenizde bilinmeyen soğuk bir nefes mi hissettiniz? Peki, size bir soru:

Barış Sonrası Büyük Türkiye
Türk-Kürt kardeşliğinin güçlenmesi ve hükümetin başlattığı barış sürecinin sekteye uğramadan sonuçlanması, otuz yıldır evlat acısıyla dağlanan ana-baba yüreklerinin acılarına son verecektir. Kürtler; tarihin hiçbir döneminde Türklerden ayrılıp devlet kurma çabasına girmediler. Ufak tefek ayrılıkçı isyanlar olduysa da topyekûn bağımsızlık mücadelesi verilmemiştir. Asimilasyon ve inkar politikasının yanlışlığı ve birbirimizi yok saymanın neticesinde kan dökülmesine neden olduğunu gören hükümet ve hükümetin başı başbakan Recep Tayyip Erdoğan; barış ve kardeşlik süreci başlattı. Barışın gerçekleşmesi ve Türk-Kürt kardeşliğinin pekişmesi için milletçe hepimize iş düşmektedir. Birbirimizden korkmama ve birbirimize katlanma neticesinde oluşacak olan barış; güçlü bir Türk-Kürt kardeşliği yaratacak...

Ben, Sen ve O
Bir kadın, üç erkek, üç şehir… Milano, New York, İstanbul… Erkeklerin ve kadınların yaşam yolculuğu içinde, korkularının ve sevinçlerinin birbirinden farklı olmadığını anlatan bir hikâye…Bir Mayıs günü, her şeyi arkasında bırakıp Milano’ya giden, aşka inancını yitirmiş bir kadın. Dilini bile bilmediği, bir yabancı kentte, hataları, öfkesi ve kayıpları ile yüzleşmeye çalışan bir kadın…Çamlıca ve Moda’nın ara sokaklarından, New York caddelerine uzanan yaşamında tesadüflerle gelen mutluluğun, acılara dönüşmesini anlatan kahramanımız, “Önce sevgilimi, sonra İstanbul’u terk ettim ben… Doğduğum şehir ve el ele beraber ölmeyi hayal ettiğim sevgilim; ikisinden de kurtulmam lazımdı. İştar hanım anlamamıştı ama durum vahimdi. Eğer kopmayı beceremezsem, onlar beni yutacaktı. Belgesellerde yaşamsal bi...

Bana Fenerbahçe'yi Anlat
Türkiye’nin ilk spor kulüplerinden olan Fenerbahçe’nin 80’li yıllardan itibaren maruz kaldığı yaftalama, saldırı ve çökertme operasyonları, köklü camianın duruşu ve tesadüfi zaferlerle bertaraf edilse de, aceleyle alınmış yanlış kararlar, iletişimde tembellik, yönetimdeki baştan savma gidişat, tüm bunları kader olmaktan çıkarıyor.Okuyacağınız satırlar, Fenerbahçe’ye yönelik nefretin, hıyanetin ve ikiyüzlülüğün nedenlerini açıklarken, kulübü de elini taşın altına koymaya, yönetime çekidüzen vermeye, değişip yenilenmeye davet ediyor.Gazeteci-yazar Ahmet Ercanlar, Rıdvan Dilmen’den Alex de Souza’ya birçok Fenerbahçe efsanesinin bizzat kendisine anlattığı anılara yer vererek özel bir çalışmaya imza atıyor.

Kadınlar Sokakta
Son yüz elli yılda gerçekleşen her tarihsel olayda ivme kazanarak kitleselleşen ve artık toplumsal olayların yönünü belirleyebilecek kadar büyüyen kadın hakları mücadelesinin öncüleri, dünyanın bambaşka yerlerinde benzer baskılara ve zulme direnen kadınlardı.Japonya, İspanya, Ukrayna, Brezilya, Fransa…Bugünün güçlü kadınları, toplumsal statüdeki rolü ne olursa olsun, mücadeleleri kentleri, ülkeleri, kıtaları aşan bu kadınların halefleridirler.

Kendini Kınayan Nefis
Kendini bilen insanın, hata ve günahlarıyla yüzleşmesi için nefsi yeterlidir. Kuran’da, "Kendini kınayan nefse yemin olsun" denilmektedir. Başkalarını kınamak kolay olandır. Zor olan, insanın kendini kınamasıdır. Kendimizi ne kadar iyi ve doğru görsek de, ortaya bir yığın mazeret döksek de, ne olduğumuzu biliriz gerçekte. Çünkü insan hem kendi nefsine tanıktır, hem de nefsi bu tanıklığa en büyük kanıttır. Kuran, "Kendi istek ve tutkularını ilah edineni gördün mü?" diye sorar ve nefsinin bencil tutkularından korunanların kurtuluşa erenler olacağını söyler. Yine Kuran, "Kendi nefsinizi temize çıkarmayın; kimin sakındığını en iyi bilen Allah’tır" diyorken bize, kınamak için kendi nefsi yeter herkese. Emre Dorman, Acıbadem Üniversitesi’nde Felsefeye Giriş, Felsefe Tarihi ve Bilim Felsefesi, Ba...

Zümrüt Şehir Amerikalılar’ın Bağdat’taki Saltanatı
Zümrüt Şehir, Irak’taki Amerikan işgal kuvvetlerinin Bağdat’taki üssü. Yeşil Bölge olarak adlandırılan bu üs, dev palmiyelerle saklanan, muhteşem villalar ve ışıltılı yüzme havuzlarıyla adeta cehennemin içinde bir vaha... İntihar saldırısı endişesiyle garsonlarının bile başka ülkelerden getirtildiği, çoğu Iraklının ise girmesinin kesinlikle yasak olduğu sahte cennetin diğer adı.Belki de korkunun!..Az ötede; çığlıklar, katliamlar, açlık ve ırza geçmeler sürerken, Zümrüt Şehir’de Amerika’nın tatlı hayatı devam ediyor. Sanki bu kan deryasına inat, vurdulu kırdılı filmlerin gösterildiği sinemada patlamış mısır yeniyor, kadınlar seksi pantolonlarıyla diskoda dans ediyor. Yeşil Bölge sakinleri, domuz etinden yiyeceklerle dolu açık büfede hangi yemeği seçeceğinin telaşındayken, duvarların dibinde...