
Sırça Köşk
"Alakasız ve bıkkın bakışlarını denizin kırışıksız çalkalanan yeşil yüzünde gezdirirken, tam karşısında, birkaç yüz metre ilerde, beyaz bir gemi gördü. Arkaya doğru yatık bacasından hafif dumanlar çıkan ve maden kısımları güneşte sapsarı parlayan bu ince uzun gemi, keman baş pruvasının zarif bastonunu Sarayburnu’na doğru uzatmış, kımıldamadan duruyor, bayrağını Kızkulesi’nin önünde dalgalandırıyor, bu haliyle, gagasını ileri doğru uzatıp kuyruğunu çırparak suların üstünde dinlenen beyaz bir martıya benziyordu." İlk olarak 1947 yılında yayımlanan ve 1980 darbesi sonrasında toplatılarak yıllar yılı okuyucuyla buluşmak için tozlu depolarda sararmaya yüz tutan Sırça Köşk, Sabahattin Ali’nin öykü-masal karışımı hicivlerinden oluşan bir başyapıttır. Kitabın neden toplatılmış olduğunu açıklayan e...

Ben Değerliyim Çünkü
Her insan, en mükemmel şekilde bilge bir kişilik olarak doğar. Bilge doğdun 1’de kirlendin, 2’de korkmayı öğrenip kendine engeller koydun, 3’te yapamayacağına inandın, 4’te ben değersizim, 5’te ben yetersizim dedin ve bilge doğan seni öldürmeyi başardın. Yaşadığın tüm korkularının, aşk acılarının, yapamam, başaramam, benden olmaz demelerinin nedeni 0-5’tir. Açmazlarını açacak, olmazlarını olduracak, eksik kalan her yanını tamamlayacak olan 0-5’tir. 0’dan 5’e yok ettiğin hayatını 5’ten 0’a var etmeye var mısın? Ben değerliyim ben yeterliyim, birçok bilinmezin gün ışığına çıkmasını, hayatla barış anlaşması yapmanı sağlayacak, yaşamakta olduğun hayatta, nedenini bilmediğin onlarca sorunla yüzleşmeni ve bu sorunlardan beratını almanı sağlayacak muhteşem bir eser.

Ayetler ve Dualar İle Allah'ın Rahmeti
Sen, pişmanlık ve içtenlikle sana yönelen kullarının kalplerine rahmet ve merhametinle ferahlık verirsin. En güzel şekilde karşılar, sana yöneleni geri çevirmezsin. Çünkü her şeyi çepeçevre kuşatmıştır senin rahmetin. Biliyoruz ki sen, affeden ve affetmeyi çok sevensin. Senin eşsiz merhametinden ümit kesilmez, çünkü sen rahmetine sığınan kullarınla berabersin. Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin. Seni en güzel anlatıp tarif eden isimlerindir; Rahman ve Rahim. Kulun, ister Allah diye ister Rahman diye yakarsın. Yeter ki tüm varlığımızı senin isimlerin sarsın. Senin rahmet isimlerin ile yatışsın, huzur ve sükûna ersin ruhumuz ve bedenimiz. Bilerek ya da bilmeyerek günah işlesek de biliriz ki sensin bizi affedecek olan; rahmet etmeyi kendine farz kılan Rabbimiz! Ey Rabbimiz! Günahlarımı...

Headbang 4
Rock ve metal kültürünün en önemli yayınlarına imza atan ekipten arşivlik bir kitap serisi. *** "Jinjer’laysan her şeye hazırlıklı olmalısın! Kendimizi türlere, tarzlara ya da başka herhangi bir şeye göre asla sınırlamayacağız." – Eugene Kostyuk (Jinjer) "Biz müziği kendimizi ifade etmek için yapıyoruz, birilerini etkilemek için değil!" – Michael Amott (Arch Enemy) "İniş çıkışları var yaptığımız müziğin. Bunu bir pizza gibi düşün. Metal müzik pizzanın hamuru. Klasik müzik vs. gibi öğeler de üzerindeki malzemeler." – Asis Nessari (Haggard) "Çok kasmadan, zorlamadan, akrobatik şeyler yapmaya uğraşmadan, keyif aldığımız müziği yapmaya ve de onu düzgünce çalmaya çalıştık. Melodik yapıyla ilişkili olarak, çok yormayan, punk-metal gibi bir şeyler çıktı ortaya. Aşk, seks, anarşi, hüzün ve eğlence...

Ben, Ben Nü
Sözüm ona ben toplumun eğitimli, özgür, hatta marjinal bir yüzünü temsil ediyorum. Peki ya gördüğüm şiddete susmamı neyle açıklayacağız? "Sevgi", "cinsellik" ve "şiddet" zihnimde hep kol kola gezmiş. Bir araya gelmemesi gereken bu üç kavramın kurbanı olduğumu anladığımda, zaten çoktan etlerim çürümüş, kalbim kırıklarla dolmuş ve zihnim bulanmıştı. Çocukluğumdan beri böyle öğrenmiş, bunun üzerine inşa etmişim kendi gerçeğimi. Yanlış yapmışım. En büyük yanlışım ise şiddeti kabullenmek olmuş. Bana kızacaksınız! "Sahiden yaşamış mı bu kadın bunları, yok artık daha neler?" diyeceksiniz. "Aptal!" diyenleriniz bile çıkacak biliyorum çünkü bunları vaktiyle kendime söylemiş olan benim. Ama bir farkla. Zor öğrensem de öğrenebildiğim için mutluyum. Acı çeksem de acılarımı dindirebildiğim ve güçlü bir...

Tanrının Yaşam Kılavuzu
"İnsanın, kendisine kavuşmak için sürdürdüğü yolculuk, tıpkı bu yolculukta soracağı sorular gibi, hiç bitmeyecek. Karşılaştığı her durum da, içsel yolculuğunun birer durağı gibi, ona soluklanma, yaşadıklarını sindirme ve yola devam etme gücü verecek." Dört Gün Buda, Üç Gün Zorba’nın yazarı Ünal Ersözlü, tevafuk ve kuantumun ortaklığını işaret edip, bizi gölgemiz gibi takip eden kaderimizle ilişkimizi güzelleştirmeye çağırıyor. İlk Yedi Bilge’den eczacılara, şairlerden doktorlara kadar, insanlık için hayatı daha iyi, daha doğru ve anlamlı hale getirmeye gönül vermiş ariflerin yorumlarını da arkasına alarak, yolculuğumuzu tatlandırmamızın yollarını gösteriyor.

Yalnızlığın Başkenti
"Aşk meşru bir şey olamaz. O da şiir gibi meşrulaşınca ölür." "Şiirin Efendisi" Cemal Süreya’nın tren vagonundaki sürgünlüğüyle başlayıp Darphane müdürlüğüne uzanan çalkantılı hayat hikâyesinin bilinmeyen yönlerini bir solukta okuyacaksınız. Üvey anne zulmünden kaçarak yeni bir yaşam kuran Süreya’yı, "Üstü kalsın" diyecek kadar yaşamaktan vazgeçiren neydi? Çok sevdiği oğlu mu? Aşkları, ayrılıkları ve yalnızlığıyla sıra dışı bir şairin fırtınalı denizinde yüzmeye hazır mısınız?

Yeniçeriler
Asırlar içinde kulaktan kulağa dolaşan efsanelerle birlikte büyüyen bir gizem, Yeniçeriler… Ocakları, ortaları, odaları, kazanları, çorbaları, serpuşları, börkleri, kılıçları, çuhaları… 8’inden 18’ine, güzel yüzlü, güçlü, adanmış ve kapanmış bu genç adamlar nasıl yaşarlar? Ne yer, ne kuşanır, ne zaman kendi iradeleriyle davranırlar? Mehmet Anıl, arkalarında neredeyse hiç iz bırakmadan tarihe karışan bu gençlerle ilgili söylentileri, erişilebilmiş gerçekleri, enteresan detayları, keyifli, arı bir dille inceliyor.

Kürsü
Sözler, savaşlar başlatacak ve savaşlar bitirecek kadar güçlüler. Nasihat ya da ibret çekmecelerimize girebildikleri gibi; hayatımızın akışını değiştirebilir, hikâyenin sonunu en başından belirleyebilirler. İnsanlığa armağan edilmiş devrimlerde de, onun hayatını karartan savaşlarda da, belagatin ve hitabet yeteneği olan Hitler, Castro, Atatürk, Martin Luther King Jr. ve Gandi gibi liderlerin parmağı var. Hayatı güzelleştiren şarkıların, romanların, filmlerin, icatların ve öğretilerin de ardından, elinden alınan çocukluğunun elinden tutan Michael Jackson, ailesinin garajındaki iki kişilik şirketi dünya devi haline getiren her zaman "aç ve budala" Steve Jobs çıkıyor.

Renklerin Yolunda
.Hayallerinin peşinden giden çocukların masalı... Bu masal hayallerinden vazgeçmeyenler için yazılmıştır! Renklerin Yolunda, yedi renkli gökkuşağına ulaşmak için engelleri aşmaktan vazgeçmeyen Mavi Etekli Kız’ın sıra dışı hikâyesidir. Kahramanımız hangi cesaretle koskoca Karanlıklar Kralı’nın karşısına çıkmıştır? Karşısına çıkan hangi engelleri aşmıştır? Her engelle birlikte hangi evrensel erdem öğrenilmiş? Haydi, sen de gel ve maceraya katıl... Evrenin yedi bilgeliğini öğrenmek için seni bekliyoruz! "Renklerin yolunda yürüyecek cesareti bulan bir kız çocuğu hepimizin umudu olacak." Metin Hara "Masalın naif anlatımına karışmış semboller ve göndermeler açısından da dikkatle okunması gereken bir kitap..." Erhan Altunay "Masallarla uyuturdu annem beni... Masal bitince gözlerime uyku mührü ola...

İnternet
İnternet artık içme suyu gibi hayati bir şeye dönüşmüşken, tarihi ve işleyişi hakkında hala çok fazla şey bilinmiyor. Gerçek internet, frekanslardan ya da bulutlardan oluşan yapay bir dünya değil, fiziksel yapısı olan geniş bir dünya. Üstelik jeopolitik yönü, tüm gerçeklerden daha gerçek! JEAN-NOËL LAFARGUE, Havre Sanat Yüksekokulu ve Paris 8 Üniversitesi’nde eğitim veriyor. Teknoloji tarihi konusunda uzman olan Lafargue, aynı zamanda bir yazılımcı ve etkili bir blogger. Kendisi ayrıca, bu serinin Yapay Zeka kitabının da yazarı. MATHIEU BURNIAT, meraklı bir gastronomi, sanat ve bilim yazarı. Fizikçi Thibault Damour’un katkılarıyla ürettiği eser, zor konseptleri çizgi romanlaştırmak konusundaki maharetini gösteriyor.

Yeni Dünya
"Midilli tarafından esen bir rüzgâr körfezin girinti ve çıkıntılarında kırılarak boyuna yolunu değiştiriyor, suların üzerinde ayrı ayrı taraflara koşuşan dalgacıklar meydana getiriyordu. Güneşin, Madra Dağları’nın üstündeki bulutlara vurarak onları kızıllaştıran ve oradan tekrar denize akseden son ışıkları, başka başka istikametlerde kırışan sularda türlü renkler yaratıyordu. Dağın eteklerine sıralanan ve bazen hemen önümüze kadar yükselen tepeler, birbiri üstüne yığılmış karanlık bulut kümeleri gibi görünüyordu. Daha uzaklarda, Ayvalık’ın karşısındaki Cunda Adası’nın alçak tepeleri, Kazdağı oralara siper olmadığı için, hâlâ güneşin kırmızı ışıkları içinde yanıyor; biraz daha arkada, Midilli’nin o taraflara kadar uzanan kollarına karışıyordu." Yeni Dünya’da, Sabahattin Ali’nin eleştirel gö...

Zihin Koleksiyoncusu
"Toplumun benden beklediğini yapmanın baskısını her zaman üzerimde hissettim. Yaptığım her işte, edindiğim her rolde en iyi ve en doğru nasıl davranabilirim kaygısını da. Kimsenin beni görmediğini düşündüğüm zamanlarda ise kaçarcasına ters yöne yani aslında gitmek istediğim yöne gittim. Maalesef açık seçik değil ama, yüzümü gizleyerek. Yıllarca bunu yapmaya çalışırken fark etmediğim şu oldu; ben nasıl başkalarının davranışlarının izini sürebiliyor ve neyi niye yaptığını ayan beyan görebiliyorsam, aslında ben de toplum içinde çıplaktım. Kolaylıkla anlaşılabilir küçük numaralarım vardı ve yıllarca bunların fark edilmediğini sanmıştım." Doç. Dr. Aslı Kotaman, sanat eserleri ile kaygı, yas, erteleme, hatırlama, unutma, bekleyişler ve umut arasında bağlantılar kuruyor. Görünür olmadan var olduğ...

Çünkü Bir Anlamı Vardır
Cem Güventürk dünya çapında bir çizerdir. Asıl söylemek istediğimi baştan söyleyeyim çünkü gerisi teferruat. Leman, Penguen ve şimdi de KaraKarga Dergi’de birlikte çalıştığım, hem bulduğu konular, hem tespitleri ama özellikle çizgilerine ve çizgilerinin evrenselliğine hep hayran olduğum Cem’in birbirinden eğlenceli kareleri bu kitapta toplandı. Dünyadaki tüm ‘geek’lerin gücü adına, çok uzun yıllar bizi besleyecek ve birbiri ardına yayınlanarak oluşacağına inandığım bir külliyatın ilk eserine kavuşmuş bulunmaktayız. M. K. Perker