Sosyal Medya Aşkları
Sosyal Medya Aşkları-Erkan Uslu Sosyal Medya Aşkları - Erkan Uslu Facebook, Twitter, Instagram, Foursquare, Pinterest… 5 farklı site, 5 farklı kadın, 5 farklı sevişme… Belki de sadece tek bir kadın. Sonuçta bir kadının içinde keşfedilmeyi ve sevilmeyi bekleyen birçok farklı kadın yok mu? Aşk bitti denilen bu çağda bence gerçek aşk çağı yeni başlıyor. İnternet hepimizi birbirimize çok yaklaştırdı, hepimiz birbirimizin parmaklarının ucundayız. Sadece bu yeniçağa ayak uydurmamız gerekiyor. Sevmeyi, aşık olmayı ve sevişmeyi yeniden öğrenmemiz gerekiyor. Bu kitap bunlardan bahsediyor.
Kartlarınla Mucize Yarat
250 kilometre hızla giden kırmızı bir araba. Kaza yapıyor. Suçlu kim? Hızlı gidebiliyor diye araba mı, yoksa sürücü mü? Nasıl araba kullanmak için sürücü ehliyeti gerekiyorsa, kredi kartı kullanmak için de "ehliyet" lazım. Sizin ehliyetiniz var mı? Kredi kartını doğru kullanmayı biliyor musunuz? "Tabii ki kredi kartı kullanmayı biliyoruz. İstediğin yerde limitin kadar alışveriş yapıyorsun. Sonra kasadaki görevliye kartı veriyorsun, o da pos makinesini sana uzatıp şifre yazdırıyor. En son olarak da fişini alıyorsun, iş bitiyor. Taksitlerin de bulunduğu ekstre her ay geliyor, onun da asgarisini ödeyip kartı kullanmaya devam ediyorsun. Hatta lazım olduğunda istersen ATM’den nakit bile çekebiliyorsun... Bunda bilmeyecek ne var?" diyorsanız elinizde tuttuğunuz bu kitap tam sizin için. Belki son...
Aşk O Kadar Aşk
Her şey böyleyken, hâlâ aramızda sevgi varken bitirmeliydik. Belki o zaman taze ve yıpranmamış olarak; sandık içlerinde, kitap aralarında saklayabilirdik aşkı... Zaten hep iki yüzü yok muydu gerçeğin? İnsanlar koydukları kurallarla benliklerini sınırlarken, anahtarı zaten kendilerinde olan hapishaneden kaçarak işlemiyorlar mıydı en büyük suçları? İçine konulan acının dozundaydı sır. Beynin bir oyunuydu ama yine de insana ait en özel duyguydu aşk... Kazanmalıydı… *** Zaten ne kadar hüzün ve imkânsızlık varsa, "Aşk O Kadar Aşk" değil miydi?
Uyku Kaçsa Rüya Kalsa
Normalin içinde dehşet var mıdır? Bana göre normal dehşet vericidir. Pınar Sönmez, normal görünenin saklı dehşetini arıyor. Çünkü dehşet biraz cennete benzer. Bu nedenle Pınar Sönmez'in öyküleri kanımca tetikte okunmalıdır. Faruk Duman
Bir Dilek Tut
HANDE: ----- Marks gibi konuşabilen ya da yazabilen tek bir erkek olsaydı dünyada… Boşa konuşan milyarlarca erkeğin varlığını affedebilirdi. Öteki kadınlar gibi hatta daha da bir can atarak evde beklerdi onu. Nerede isterse beklerdi. Otel odası, terminal, havaalanı... Marks kesinlikle bir tren garında buluşmak isterdi. O da daha dün aldığı Chanel çantasını kaptığı gibi giderdi oraya. NİLÜFER: --- --Hâkim beyler, aramayanlar sormayanlar için de bir adalet mekanizması işletmeliydi. Bu adamlar da cezalandırılmalıydı. Beklemek olmalıydı cezaları. Aramayanları bekleyen kadınlarınkinin on katı zorlu bir bekleme süreci olmalıydı. "Müebbet bekleme cezasıyla cezalandırmaya karar verdim dünyanın tüm bekletenlerini..." CEMİLE: -----Bana bayan demeyecek erkeklerin yaşadığı bir yer olsa dünyada! Yeralt...
Madanayuyu
0 YORUM YAZ Bir sabah uyandığında sesler, harfler ve sözler bambaşkaydı... Bir gün sizden başka herkesin hiç anlamadığınız bir dilde konuştuğunu, kimseyle iletişim kuramadığınızı düşünün. Çocukluğunuzdan itibaren öğrendiğiniz harflerin, rakamların yerini daha önce hiç görmediğiniz semboller almış. Duyduğunuz her ses kulağınıza yabancı. Dünyada yapayalnızsınız. Hayatınız boyunca kurduğunuz her şey bir bir çöküyor. İletişim kırılmasının derin kaosunun sembolik bir hikâyeyle anlatıldığı bu kitapla, bir aynanın karşısına geçip, kendinize tekrar bakmaya var mısınız?