
İçimdeki Ben'e Mektuplar
Bu yaşta, bu sen’de, bu sen’legeçirdiğin ilk ve son an. Bir sonrakine hepsi değişmiş olacak. Biraz yürüyelim, gel. Rüzgâr alsın götürsün içimizdeki tozları. Sıkışan yerleri açsın, düğümlenen sözleri, donmuş bakışları... Alsın götürsün bulutları. Saçlarımıza, düşlerimize, geçmişimize ve geçmemişlerimize yağmur yağsın. Gel, tut elimi. Biraz yürüyelim. Havanın kokusunu alıyor musun? Mis gibi... Rüzgâr umuttan bize doğru esene dek, yağmur güneşten mutluluk getirene dek yürüyelim. Yaşamanın baş döndürücü coşkusu tüm hücrelerimizi sarana dek... Bugüne iyice yerleş, bu geceye... Yapılacaklar, çözülecekler, küsülecekler yarına kalsın.

Zihnini Yeniden Yapılandır
İnsan tepkileri içinde en belirgini, gerçeği reddetmektir. Matrix İllüzyonu fark edebildiğinde, hakikati deneyimleyeceksin. Zihin hareketlerini gözlemlediğinde, düşüncelerin yönetilebileceğini öğreneceksin. Oyunu kurallarına göre oynadığında, hayatının nasıl değiştiğini göreceksin.

O Kişi
İstiklal Marşı “Korkma!” diye başlar. O Kişi’ye ve O Kişi’yle beraber olanlara “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal!” sözüyle biter. Tıpkı, Gençliğe Hitabe’nin O Kişi’ye, Asil Kan’a, “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” hitabıyla bittiği gibi. Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’nı yazarken tarih düşürme sanatını kullanmış ve tamiyeli ebcet hesabıyla şifreleme ve gizlemeler yapmıştır. Ben, Gençliğe Hitabe’de olduğu gibi bu gizlemeyi bu kitapta deşifre ederek sizlere aktarıyorum. Gizleme sanatını yani çok gizli bir bilgiyi bizzat Akif’in babası Akif’e verdiği isimle ve doğum tarihiyle başlatıyor. Bu kutlu marşın on kıtasının her bir dizesinde gizlenen şifrelenmiş bilgiler tek tek açığa çıktığında, İstiklal Marşı’nı söylemenin aslında bir rüya görmek olduğunu anla...

50 Maddede Türk Korku ve Gerilim Sineması
KORKU NEREDE BAŞLAR, GERİLİM NEREDE BİTER? 56 yılda sekiz yerli korku filminin vizyona girdiği dönemlerden, bir yılda 62 yerli korkunun vizyona girdiği dönemlere nasıl geldik? Gerilim nerede biter, korku nerede başlar? Vizyona girmeyen korku filmlerinin unutulmaz yönetmeni kim? Ve tabii ki o meşhur soru: Yine mi cin filmi? Gazeteci-yazar Alper Kaya ile “kayıp film” statüsündeki 1949 yapımı Çığlık hariç Türkiye’de vizyona girmiş bütün yerli korku filmlerini izlemiş tek kişi olan akademisyen, yazar ve film eleştirmeni Dr. Gizem Şimşek Kaya; ilk örneklerinden son örneklerine kadar yerli korku ve gerilim sinemasına dair bütün merak edilenleri ve sormaya çekinilenleri bu kitapta bir araya getirdi.

Hikâyeden Adamlar
KIRILAN KALEMLER YAZMAYA DEVAM EDER. HEM DE KIRILDIĞI YERDEN… Yeryüzünün en güçlü akıntısına sahip nehrinde, akıntıya karşı yüzen ve nehrin kaynağına ulaşarak imkânsızı mümküne çeviren tek balıktır Koi. Azmi ve başarıyı temsil eder. Esareti cesarete dönüştürür ve küçük bir balık olarak başladığı hikâyenin sonunda güçlü bir ejderhaya dönüşür. Biz de, bu karmaşanın içinde unutulan değerlere, özlediğimiz inceliklere, bizi biz yapan kaynağa, özümüze ulaşmaya çalışıyoruz. Yol bizi nereye götürür bilinmez ama bazen akıntının tersine yüzmenin de ilerleme sayıldığını biliyoruz. Eğer karşılaştıysak, seninle aynı suda yüzüyoruz demektir. Senin için ayırdığımız sayfalara kendi hikâyeni yazmanı ve akıntıya karşı birlikte yüzmeyi diliyoruz. Elindeki bu kitap, bir arayış içerir. Belki de hikâyenin sonun...

İşte Hastane
Türkiye’de özel hastanecilik denince akla gelen ilk isimlerdendir, Yaşar Yıldırım... İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde eğitimini tamamlayan Yıldırım, Wyeth İlaç Sanayii’nde yaklaşık 25 yıl boyunca yönetimin tüm kadrolarında görev alarak genel müdür olmuştur. Yıldırım, ilaç sanayiinden sonra Türkiye’de"Mükemmeliyet Merkezi" olarak da anılan ilk özel hastane International Hospital’ın kuruluşunda yer alarak mesleğine hastanecilik ile devam etmiştir. Özel hastanecilikte; hekimlik ve hemşirelik hizmetlerinin yönetim modellemelerinden uluslararası sağlık politika ve yatırımlarının oluşumuna, sağlıkta insan kaynağı yönetiminden sağlık turizmine kadar sektöre devrim niteliğinde birçok konuda katkılar sağlamıştır. Sağlık politikalarının, uluslararası standartlardaki sağlık teknolojileri...

Rızası Yok-bir Kereden Çok Şey Olur!
"KOŞUYOR ALTI YAŞINDA BİR OĞLAN UÇURTMASI GEÇİYOR AĞAÇLARDAN..." – NÂZIM HİKMET Bu kitap, cinsel istismar mağduru, görmezden, duymazdan gelinen, "Bir kereden bir şey olmaz!" "Küçüğün rızası varmış!" gibi savunmalarla vakaları geçiştirilen, toplu tecavüze uğrayan, cemaat evlerinde kafası kesilen ve yurtlarda diri diri yanan, altı yaşında evlendirilen çocuklar için yazıldı. Bu çocuklar, mağdur edildikten sonra, buharlaşıp yok olmuyorlar. Büyüyor ve topluma karışıyorlar. Mağdurun hikâyesi o gün, o saatte, o korkunç hadiseden sonra son bulmuyor, aksine tam olarak orada başlıyor. Devasa travmaların üzerlerinde bıraktığı etkileri anlayamadan, kimseye anlatamadan, hayata karışıyor, çocuk olmayı hiç deneyimlemeden, kendilerini güvende hissetmeden yanı başımızda yaşamaya çalışıyorlar. O çocuklar bü...

Atatürk Diriliyor: İlahi Nutuk
"Atatürk dünyanın farkına erken varanlardandır!" – Winston Churchill • Yaratılışın başlatılmış olduğu saklı Mu’yu, dolayısıyla da Spatyum’u (Levh-i Mahfuz) betimleyerek veya betimleterek büyük sırlara vâkıf olması. • Ahaz’ın güneş saatinde oluşturulan Tanrı’nın ve Dünya Kralı Thotma’nın Felsefe kitabında yer alan geometriyi düzenleyerek ülkesine kazandırması. • Atatürk’ün Anka, Heron projesi olarak ileri sürülen ve Levh-i Mahfuz’daki aslına bire bir uyan Ka adlı çizimiyle ilmin bir nokta olduğunu, sonradan büyüyüp anlaşılmaz hale getirildiğini kanıtlaması. • "Yurtta sulh, cihanda sulh!" sloganı. • Devrimleri. • Laiklik fikrini benimseyerek, din ile devlet işlerini birbirinden ayırması. Bu sayılanlar, Atatürk’ün gönderilmiş bir görevli olduğunun kanıtlarından birkaçıdır. Mustafa Kemal Atatü...

İstanbul'un Kalbindeki Ejder
VİCDANININ SESİNİ DUYMAYANLAR ÖLMEK İSTEYENİ PEŞİN PEŞİN DELİ SANIYORLAR... Beraber karanlığa doğru giderken yönlerini şaşırıp gerdanlığını arayan bir güvercinin peşine takılıp güneşe doğru yol aldılar. Bu yolculukta birbirlerinin en derin yaralarından öptüler. Anladılar ki kuşlar gibi özgürce uçmak için iki kanada ihtiyaçları yoktu. Sadece bir miktar umudun olması yeterliydi. Göğüskafeslerindeki dermansız sandıkları kökleşmiş ağrı, boğazlarındaki onları terk etmeyen o acı yumru meğerse susturulmalarından, susmalarından kaynaklıymış. Yolculuklarını tamamladıklarında zihinlerindeki ölçüyle önce birbirlerini okumaya başladılar, sonrası zaten tüm hikâyelerini baştan doğrusuyla yazmaya... O günden sonra onlar peri masallarını rafa kaldırdılar, şimdi ise geçmişte mezar olmuş kalplerini yeniden ...

Hiçbir Şeyden Her Şey Mümkündür
Bir devir sonra erdi, artık yeni bir devir başlıyor. Dünya artık Kova Çağı’nın şafağında... 2023-2044 yılları arasında Plüton, Kova burcunda ilerliyorken, yeni çağın ayak seslerini kuvvetli şekilde işitiyor olacağız. Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı yepyeni bir çağa adım atıyoruz. Bütün bildiklerimizi unutma zamanı... Şimdiye dek kullandığımız hiçbir yöntem, hiçbir bilgi işe yaramayacak. Kova Çağı’nda yeni yöntemlerle, yeni bilgilerle ilerliyor olacağız. Bunun için tabii ki yeni bir bilince ve yeni bir yaklaşıma ihtiyacımız olacak. Artık bilginin, bilincin, duyarlılığın, eğitimin, bilimin, uzmanlığın çağı başlıyor. İnsanca olmayan, insanlığa hizmet etmeyen her şeyin sonu geliyor. Bencilliklerin, bireyselliğin, narsisizmin ve egonun son demine ulaşmış bulunuyoruz. Peki bundan sonra ne y...

77 -ruhun ve Varoluşun Büyük Yasaları
DÜNYA TEKÂMÜL OKULU RUH VARLIĞI İÇİN BİR TEMEL EĞİTİM GEZEGENİDİR. Varoluşun makro düzeninin izdüşümü Dünya gezegenindeki olağan şekil, kavram ve olgulara yansıdığı zaman, ortaya metaforlar, analojiler çıkar. Beşeri akıl da, böylece, alışkın olduğu formlara bürünen büyük evrensel tekâmül yasalarını çok daha kolay algılar. Evrensel ilke ve yasaların mikro modellerini her an çevremizde, evimizde, sokakta, ofiste, eşyada, varlıkta, kısacası dünyadaki her bir zerrede gözlemleriz. Bu büyük kozmik kanunların aktarılmasında, her anlayış düzeyindeki okuyucuya eşit mesafede durabilmenin, ortak bir bilinç paydasında buluşabilmenin en verimli yolu, hikâyeleştirilmiş, analojik anlatımlardır. Ruhsal gelişim yürüyüşümüz, bu yasaları idrak etmek ve onlara uyum sağlamakla hız kazanır, bizi beklenen büyük ...

Budizm ve Sinirbilim
Zihin,beynin fiziksel süreçlerinin geçici bir yan etkisi midir? Bilimin henüz tanımlayamadığı kadar incelikli bilinç biçimleri var mıdır? Bilinç nasıl oluşur? 1989 yılında tarih beklenmedik bir şekilde 14. Dalai Lama ile bir grup sinirbilimci ve psikiyatr arasındaki özel bir toplantıya tanıklık etti. Zihin ve Yaşam Enstitüsü tarafından düzenlenen bu tartışmada Batı bilimi ve din arasında boşluk yaratan en sıkıntılı sorular ele alındı. Günümüz Budist lideri 14. Dalai Lama ile bir grup Batılı seçkin sinirbilimci ve psikiyatr arasında yapılan ve doruk noktasına ulaşan bu tartışmalar okuru karşıt düşünce alanlarında bir yolculuğa davet ediyor ve her şeyin aslında o kadar da karşıt olmayabileceğini gösteriyor. Dalai Lama, hafızadan ruhsal hastalıklara, beynin işlevlerinden algıya dek bugün hale...

Atatürk'ün Kod Adı: Mustafa Şerif
"BİZ BÜYÜK HAYALLER PEŞİNDEN KOŞAN SAHTEKÂRLARDAN DEĞİLİZ..." – M. KEMAL ATATÜRK Atatürk, 1911 yılında, gönüllü arkadaşlarıyla İtalya işgali altındaki Trablusgarp’a sahte kimlik kullanarak girmiş, bu kimlikte de "Gazeteci Mustafa Şerif" ismini kullanmıştır. "Mustafa", İslam Peygamberi Muhammed’in seçilmiş/seçkin anlamına gelen lakabı, "Şerif" ise soyu temiz ve şerefli olan asil kimsedir. Atatürk ile ilgili çıkan haber ve makalelerin özeti mahiyetini taşıyan bu kitap, kendisiyle ilgili önemli olayların gazete sayfalarına nasıl yansıdığını gözler önüne koyacaktır. Dönemin gazetecilerinin yaşanan olaylara bakış açısını ve dolayısıyla Atatürk’ün de basın dünyasına nasıl yaklaştığını görmeniz mümkün olacak, tarihin akışı içinde, kronolojik olarak ve anılarla yüklü bir gezintiye çıkacaksınız...

Adalet
"Özgürlüğün olmadığı eylemler evreninde adalet aranıp bulunamaz." "Yeryüzü Rabb’inin nuruyla aydınlanacak, amel defterleri ortaya konulacak. Peygamberler ve tanıklar getirilecek. Aralarında adaletle hüküm verilecek ve onlar hiçbir haksızlığa uğramayacaklardır. Herkese, yaptığının karşılığı eksiksiz ödenecektir. Allah, onların ne yaptıklarını en iyi bilendir." (Zümer, 69-70) İnsanlığın en muhtaç olduğu değerlerden biri AKIL, diğeri de ADALET’tir. Aklın olmadığı yerde adalet olmaz. Bu sebeple zalimler önce aklı, sonra adaleti yaralayıp zulmederler. Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı delile, şahide, eyleme/amele göre hüküm verilmesi anlamına gelen adalet kavramını, Kuran’ı ve sünneti esas alarak ilahi bir gözlükle inceliyor ve altını çiziyor: "Her nerede bu benim ideolojimdendir, benim partimdendi...

İstanbullu Hikayeler
Celile, İpek Sabahlık, Yeşil Mürekkep gibi çok satan romanların yazarı Balcıgil’den İstanbul’un sokaklarına, insanlarına, yaşanmış hayatlara, şehrin simgesi olan yapılarına, sevinçlerine, hüzünlerine, aşklarına, özlemlerine dair öyküler okuyacağınız bir kitap İstanbullu Hikâyeler. Yokuşun başından baktığınızda sokağın sonundan denizin göründüğü, iyot kokulu, tam İstanbullu...

Köklerimiz Mirasımızdır
AİLE DİZİMİ GÖRÜNENE BAKIP GÖRÜNMEYENİ ANLAMA SANATIDIR. ◆ Para kazanmakta zorlanıyor ya da borçlarınızdan bir türlü kurtulamıyor musunuz? ◆ İlişkilerinizde sürekli hüsrana mı uğruyorsunuz? ◆ Yaşadığınız toplumdan ya da ailenizden dışlandınız mı? ◆ Hiçbir sağlık sorununuz olmamasına rağmen çocuk sahibi olamıyor musunuz? ◆ Kendinizi bu dünyaya ait hissedemiyor ya da istemediğiniz bir hayatı mı yaşıyorsunuz? Elinizden gelen her şeyi yapmanıza rağmen bir türlü arzu ettiğiniz hayata ulaşamamanın altında görünmeyen etkiler olabilir. İçine doğduğunuz ailenin geçmişten getirdiği travmaları anladığınızda sizi yoran ve bilinçli olarak çözemediğiniz sorunların yükü kaybolur. Aile Dizimi’nin Türkiye’deki babası olarak nitelenen Uzman Klinik Psikolog Tuna Tüner bu kitapla Aile Dizimi’nin bilinmeyenler...

Unutulamayanın Tutsaklığında
"Hiç kimse bedelini ödemeden, kendinden kurtulup yapay bir kişiliğe bürünemez." Carl Gustav Jung Tek başına ve sadece gününü yaşayan bir adam...Alacakaranlıkta ortaya çıkan gizemli bir kız...Bir arada yaşamaya başladıklarında yavaş yavaş ortaya dökülen geçmiş ve saklı gerçekler...Gerçeklerin bir gün ortaya çıkma gibi kötü bir huyu vardır ne yazık ki! Ne kadar derine gömersen göm, hayaletler yeniden canlanır, tesadüfmüşçesine önüne çıkar. Tek amaçları içinde yaşadığın cehennemle yüzleşmeni sağlamaktır. Başka türlü ne hayaletler ne de sebep oldukları acılar tutsaklıktan kurtulabilir.Refik bir yandan geçmişin kapılarını açan gizemli kızı anlamaya çalışırken bir yandan da içindeki karanlıkla yüzleşmek zorunda kalacaktır. Yaşadıkları, onun akıl ile delilik arasındaki çizgide kalma savaşı haline...

Kara Karga Soruyor Sunay Akın Cevaplıyor
KOLEKTİF HAFIZAMIZIN BÜYÜK USTASI SUNAY AKIN ve YAZAR BAŞAK ÇALIŞKAN’DAN OYUN DOLU BİR KİTAP Bir gün tuhaf bir şey oldu. Kara Karga ceviz ağacında bir dala tünemiş, dalların arasından süzülüp gelen ışığın keyfini çıkarırken birden bir karaltı fark etti. Merakla karaltıya doğru uçtu. Hemen gagasıyla uçurtmayı takıldığı daldan ayırdı. Uçurtma havalandı, uçtu gitti. Bir düşünce sardı Kara Karga’yı. Bu uçurtma nereye gidecek? Belki de tüm dünyayı gezecek? Yolculuğu boyunca kim bilir ne maceralar yaşayacak... MACERA!... "Nerede duruyorum burada, güzel uçurtma, beni de al yanına..." İşte böyle başladı Kara Karga’nın hikâyesi. Çok gezdi, çok gördü, sonunda yolu Oyuncak Müzesi’ne düştü. Sunay Akın ile dost oldu. Onunla oyuncakların arasında türlü maceralar yaşadı. Sen de katılmak istersen onlara b...

Düşler Kervanı
“İŞTE BURADAYIZ, HEPİMİZ: BİR DÜŞ KERVANINDA. BİR KERVAN, AMA DÜŞ DE – BİR DÜŞ, AMA KERVAN DA. VE HANGİLERİNİN DÜŞ OLDUĞUNU BİLİYORUZ. ORADADIR UMUDUMUZ.” – BAHÂEDDİN ŞAH

Saray Rejiminin Çöküşü
"BUGÜN TÜRK OLMAK ARTIK SUÇ OLDU." Sancılı seçim süreçleri, çalındığı iddia edilen oy pusulaları ve kirli referandum sonrası Türk devleti hem ekonomik hem de siyasi krizlere sürüklendi. Covid-19 salgınıyla birlikte Türkiye’de yaşanan devlet krizi, milli birlik krizi, ekonomik kriz ve Suriyeliler başta olmak üzere sığınmacılar krizi daha da derinleşti ve bugün artık ağır bir yaşamsal tehditle karşı karşıyayız. Bu ağır bilançodan iktidar kadar muhalefet de sorumludur. Mülteci sorununa sıfır toleransla yaklaşan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Saray Rejiminin Çöküşü kitabında Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı ağır ve çoklu krizi tahlil ederek, Erdoğan’ın ve AKP’nin sebep olduğu siyasal, ekonomik, sosyal ve jeopolitik çöküşten ülkenin daha büyük felaketlere sürüklenmeden nasıl...

Kayıp İnsan
KENDİ HAYATINIZDA SİZ NE KADAR VARSINIZ? Ne kadar kendinizsiniz? Bir çocuk özgürlüğünde yaşayabiliyor musunuz hayatı? Yoksa birbiriyle konuşmayan iki yabancı mı var bedeninizde? Başkalarına tanıdık, kendinize yabancı olmayın! Bu kitap, kayıp insanı anlatıyor. Kendi hayatında kaybolanları... Her insan biraz kayıptır. Kazanmak istiyorsanız, önce kendinizi yanınıza almanız gerekir. Aksi halde, güçlü bir özgürlük savaşçısı olamazsınız. Gerçek başarı, kendi olma cesaretini göstermektir. Kitabın kapağını açtığınızda, kendi içinize gireceksiniz! İçinizdeki o kayıp parçaları keşfedeceksiniz. Her şeyi açık seçik konuşacağız. Bu büyülü sohbetle öyle bir dönüşeceksiniz ki geleceğiniz size teşekkür edecek. Artık kayıp yönümüzle yüzleşme zamanı.

Su'yun Yolculuğu
Onun serüveni bir bilinmezlik içinde milyarlarca yıl öncesinden başladı. Birbirinden çok farklı özellikteki iki taneciğe artık uslanmasını söyledi Yaradan. "Ne yak..." dedi. "Ne de yan!" "Ak!" dedi. "Gönülden gönüle arındır, ferahlat, rahatlat, yardım et senin gibi yolu bulsun beni arayanlar. Bana aksınlar, cennet bahçelerimdeki berrak nehirlere karışsınlar..." Tasavvufta marifet kapısının sembolüdür su. Tekâmül yolculuğunda sondan hemen önceki makamın girişi olan marifet kapısı, ancak böylesine saf ve duru olan su ile ifade edilebilir. Dünyaya gelişi ile birlikte yolculuğuna başlayan insanın da yanmalardan, yakmalardan sonra durularak nihayetinde "su" gibi mütevazı hale bürünüp sessizce Yaradan’a akması gerekir... Fizik öğretmeni ve yazar Burçak Yüce, bu kitapta bilimle tasavvufu harmanla...

Polyanna - Life Must Be Filed Not Only With Happiness, But Also With Useful Work And Success
The moments we really lIve In are tImes when we can do whatever we want. Pollyanna, which has sold millions in many languages since its publication in 1913 and has been adapted to the cinema many times, once again confronts the reader with the concept of happiness, which is getting more and more difficult to describe. It is time to take a closer look at the "glad game", which is an integral part of Pollyanna's life which is full of grief... The glad game is not just the skill of finding something to make you feel happy in every negative experience. It is also about being aware that happiness can only be possible with work and effort. Happiness is not unconditional and effortless. Happiness is an action. It is not belong to the one who expects it, but the one who can reinvent it for the ben...

Bizim Zamanımız
"İçimdeki yangını söndüremezsem, kötü genlerime karşı gelemeyeceğimi hissediyorum. Babamın bastırılmış öfke dolu genlerine, annemin telaşlı genlerine, anneannemin hırslı genlerine, babaannemin işgüzar genlerine karşı gelemeyeceğim. Sanki hepsi birden olacağım. Aliye Rona gözlerim, Aliye Rona bakışlarım ve Aliye Rona sesim olacak. Yönetmen ‘Kes!’ dese kesmeyeceğim. Hem niye keseyim ki? Rolüm gereği çok sevilecekken terk edilmeme göz yuman yönetmeni mi dinleyeceğim? Daha neler…" Sinem Sal, Bizim Zamanımız’da, hüzünden ve neşeden beslenerek, sizi doksanlı yılların sıradan bir mahallesinde geçen sıradan olmayan bir maceraya davet ediyor. Bizim Zamanımız, doğduğu sokaktan çıkamayanların, sadece gülerek acıyla baş edebilenlerin, milenyuma girmeyi dört gözle bekleyenlerin, şarkılardan ve büyülerd...