
Yeni Soğuk Savaş
Dışarıdan her şey güllük gülistanlık gibi görünse de Soğuk Savaş, dünya gündemine yeniden oturdu. Batı, sivil güçleri ve azımsanmayacak miktarlarda akıttığı para ile Avrasya’yı yeniden şekillendirmeye çalışırken, Kremlin, bu yolun her adımında Beyaz Saray’la bir kez daha karşı karşıya geliyor.Sovyetler sonrası dönemde siyasetin dehlizlerinde yapılan kapsamlı bir inceleme ve araştırma sonucunda kaleme alınan bu kitapta, renkli devrimlerin sırrı tüm çıplaklığıyla ortaya konuluyor. Resmi olarak tarafsız görünen Batılı organizasyonları aslında kimlerin yönettiği ve ne gibi amaçlar peşinde oldukları da gözler önüne seriliyor. Örneğin, 2004’teki Turuncu Devrim sırasında Amerikan vergi mükellefleri tarafından beslenen USAID’in büyük destek verdiği ABD-Ukrayna Vakfı’nın başında Ukrayna Devlet Başk...

Tuvalet Dili ve Edebiyatı
Araştırmacı-Yazar Clou Zett, Türkiye’ye geldi, araştırdı ve tuvalet kültürümüz üzerine muhteşem bir kitap yazdı...Şöyle diyor Zett; "Uzun yıllar Türkiye’de yaşadım ve genel-özel her türlü tuvalete girip çıktım. Türkiye’deki tuvaletlerin temizlik sicili pek parlak olmamasına karşın, Türklerin tuvaleti ve temizliği bütün dünyaya öğrettikleri noktasında kesin ve şaşırtıcı bir yargıları var. Biz şu millete öğrettik bu millete kurs verdik diye övünmelerine karşın, bir türlü kendilerinin öğrenememeleri manidardır." Clou Zett bu çalışmasında Türkiye’de yazılı olmayan genel tuvalet kurallarından tuvalet mimarisine, tuvalet kültüründen tuvalet dili ve edebiyatına, taharet musluğundan tuvalet terliklerine, tuvaleti fayansla kaplamanın nedenlerinden tuvalet kağıdının icadına pek geniş bir alanda kısa...

Senin Adın Aşk Mıydı?
Benim masalımda aşk dolu başladı... Damla ve Fırat’ın aşkı, herşeye ve herkese rağmendi... Önceleri beni güldürüyor, bensiz nefes alamadığını söylüyor, "Sen olmazsan ben yaşayamam" diyordu! "Senden bir şans istiyorum, herşey çok güzel olacak, beni bir kere sevdiğini söyle, inan bana tüm gün yeter" diye fısıldıyordu kulağıma... Sonrası malum! Dengesizliğin yarattığı kaygılarla kaçan uykularım, düzensiz nefes alışlarım, depresif bakışlarım... Gözlerimin buğulanmasına bile dayanamayan Fırat’ım, nasıl oldu da birden değişti, anlayamadım! Boğazımda kocaman bir düğüm bırakarak gitti hayatımdan. Acımasızca, umarsızca... Sorularım, sorgularım kendi içimde hep yalnız ve yanıtsız kaldı. Ne çok şey değişti bende, bana dair! Peki artık kim inandıracak beni aşka, zaman mı? "Damla, aslında gerçek Fırat ...

Soyun Geliyorum Aşkım
“Sevgiyi ders olarak okutmalı, yanına da bu kitabı koymalı. Saf, yalın, çıplak sevgi.”- Çiçek Dilligil“Severken bazen gülümser, bazen ağlar, bazen eğlenirsiniz. Bu kitap da tüm bu duyguları anlatıyor aslında. Şaşırtıcı, duygulandırıcı ve gülümsetici. ‘Soyun geliyorum aşkım!’ demeden sevmemek lazım.”- Ertürk Akşun“Ne çok şey taşıyoruz bu hayatta üstümüzde. Ne kendimize, ne sevdiklerimize, ne de hayata karşı yalın olabiliyoruz. Oysa çıplak doğup çıplak gidiyoruz bu hayattan. Bu kitap umarım okuyanlarının taşıdıkları yüklerden arınıp yalın kalabilmelerine yardımcı olur.”- Pervin Buldak

Yatılı Okuldaki Hazine
Yatılı okul hayatının dostluk ve dayanışmayla yoğrulmuş samimi ortamında bir araya gelen üç arkadaş, inanılmaz bir maceraya yelken açıyor...Kütüphanede buldukları dev kitabın içinden, çözüm bekleyen tuhaf bir şifre çıkar. Ardından gizli haritayı bulmak için amansız bir çaba başlar. Öfkesiyle kök söktüren nöbetçi öğretmene yakalanmamak için yapılan zekice plan sayesinde takibe devam ederler ama işler her zaman planladıkları gibi gitmez.Hepsi ve daha fazlası bu kitapta...İnanmazsanız okuyun.Şaşıracaksınız. Hem de çok...

Din ve Devrim
Din(ler) tarihi, pek çok yeniliğe ancak pek az devrime tanık olmuştur. Atonizm bunun belki tek istisnasıdır; devrimini kitlelere dayanmadan ve ona rağmen yapmaya çalışıyor; yeniliyor. Bununla birlikte binyıllar sürecek bir hesaplaşmanın başlama vuruşunu da yapmış oluyor.Yenilen Atonizm, varlığını "exodus"la koruyabileceğini düşünüyor, çıkıyor. Fakat çıkarken dayanmaya çalıştığı Yahudilik, onu ancak bir ölü kabuğa dönüştürerek taşıyabiliyor.Sigmund Freud, Hıristiyanlığı bu ölü kabuğa karşı Amon rahiplerinin ikinci kalkışması sayıyor. Bu durumda Rönesans ve Aydınlanmayı Amon rahiplerinin inancına karşı Atonist bir yeni kalkışma saymakta sakınca bulunmuyor.Din ve Devrim, tek tanrılı dinler tarihini işte bu hesaplaşma çerçevesinde yeniden kurmaya çalışıyor.

Bütün Aşklardan Öte
Mektup Bir zarf aldım düz beyaz bir zarf Üstüne ne adres yazdım ne bir işaret ne de bir harf İçine yüreğimi koydum Dışına sadece pul Madem ki içinde yüreğim durur Ve madem ki hayattasın hala O zarf gelir seni bulur Mutlaka Bu satırları okuyor olduğunuza göre sizi bulan bir mektubu tutmaktasınız. Eğer içinde yürek olan bir mektubu bir yüreği gördüğünde tanıyabilecek iki göz algılayabiliyorsa ve o yüreğe dokunma cesareti olan bir el uzanıyorsa raflara; evet size yazılmış bir mektubunuz var. Biraz mahzun, biraz muzip bulacaksınız beni ama kelimelere teslim olmuş biri olarak nereye akacağımı ben de bilemezdim ki... -Kerem-

Bir Kadın Masal İster
Kader aşkı sona erdirmeye karar verdiğinde...Bir Kadın Masal İster.Türk edebiyatının kural tanımaz, serseri yazarı Cem Şancı son romanı Bir Kadın Masal İster’de yönetmen Biray Dalkıran’ın yaşanmış bir olaya dayanan öyküsünden yola çıkıyor ve müzikle yoğrulmuş bu öyküyü masalsı bir sürükleyicilikle kelimelere döküyor.Not: Kitap için yazılan ve Rahşan İzmirli’nin seslendirdiği Yağmur Yağmur ‘un Biray Dalkıran tarafından çekilen video klibi tüm müzik kanallarında gösterime girecektir.

Bir Çapulcunun Hatıra Defteri
Eski çapulcular Osmanlı ordusunun önemli parçasıydı ve onlara “Deliler“ denirdi. 20-25 yaşlarındaki gençlerden oluşan bu savaşçılar, ordunun en ön safında çarpışırlar, adeta deli cesareti ile düşmanın üstüne atılırlardı. Her zaman ordudan önce düşman hatlarına yakın yerlerde bağımsız keşif ve akın görevleri yapar, düşmanı yıpratırlardı. Görüntüleri korku salsın diye ön dişleri çekilir, kafaları kazıtılırdı. Vücutları hayvan postuyla kaplıydı ve zırh taşımazlardı. Sırtlarına kanat takan çapulcuların bayraklarında “Kaderde ne varsa o gelir başa!“ yazılıydı. Yeni çapulcular halkın yüzde ellisidir. Amca baba yarısı olduğu gibi (bkz. Nuri Alço) yeni çapulcular da halk yarısıdır. AVM’lerden gıcık kapan bu çapulcular üç beş ağaç için meydanlara çıkar, en ön saflarda polislerle çatışır, adeta deli...

Felsefe Kulübü Bilgelikle Yaşama Sanatı
"İnsan her gün bir parça müzik dinlemeli, iyi bir şiir okumalı, güzel bir tablo görmeli ve mümkünse birkaç mantıklı cümle söylemeli" der Goethe. Zarif ve zeki bir beyin için, midemizi besler gibi, beynimizi de güzel ve görkemli fikirlerle beslemeliyiz. Her gün birkaç felsefi fragman okumak, insanın beynini spor salonuna götürmesine benzer. Mantık kaliteniz yükselir, bağımsız düşünme kapasiteniz artar, entelektüel estetik duygunuz gelişir. Her güne büyük düşünürlerden birkaç sözle başlamak, gündelik hayatın rutini içinde kaybettiğimiz anlamı ve derinliği görmemizi sağlar. Milyonlarca üyesi olan Felsefe Kulübü’nün kurucusu olan Özgür, seçtiği sözlerle beyninizi özgürleştiriyor. Bu sözler, yayınlandıkları sitede aldıkları oya göre seçilmiş, reytingin çemberinden geçmiş düşünceler. Her sabah b...

Aygır Fatma
Bir Halk MuharririOsman Cemal halk muharriridir (yazarıdır). Yani bir muharrire verilebilecek en güzel, en temiz, en değerli sıfatlardan birini halk ona vermiştir. Halk ona "halk muharriri" demiştir.Halk sözü geniş bir insan kalabalığını ifade eder. Halk sözü kendi damı altına fukara ve orta köylülüğü, esnafı, zanaatkârı, işçiyi ve münevverliğin bir tabakasını toplar."Osman Cemal bu kalabalıktan asıl hangisinin muharriridir?" diye sorulursa verilecek cevap şudur:-Osman Cemal bilhassa esnaf, zanaatkâr zümrelerinin yazıcısıdır. Fakat aynı zamanda şehir "lumpen"lerinin fotoğrafçısı da olabilmiştir.Yazıcı, romancı, hikâyeci, mizahçı geçinen bir çok "üstat"ların Osman Cemal’den öğrenecekleri bir çok şeyler vardır. Eğer onlar eserlerinin niçin okunmadığını merak ediyorlarsa "okutabilme"nin sırrı...

Aşkım Başımdan Aşkın
Hangi kışın karını Haziran’a sakladın? Hangi beyazlıkla yüreğini akladın? Ben veremezken seninle yaşananların hesabını kendime, sen kendini kendi gözünde nasıl bağışladın? Zamanın sihirli silgisini hangi elinle yokladın? Sahi hep parmaklarımın arasındaydı parmakların... Hangi vakit becerdin de iki ayrı yüzü, iki yüzlülüğü avuçladın?Kanırta kanırta öğrettim yüreğime sensizliği, dönmek için boş adımlar atarken, ben bu kez kendimdeydim...İmzamı Bıraktım Teninde’ adlı ilk kitabının ardından ikinci Kitabı ’Aşkım Başımdan Aşkın’ın çoğu bölumünü hak vererek okudum.Spiker ve diksiyon uzmanı kariyerinin yanına yazarlığı da başarıyla ekleyen Funda Bilgili, yeni kitabı ’Aşkım Başımdan Aşkın’da zihnimde uzun süre yer alacak bir sürü cümle bıraktı... Sanıyorum ülkenin farklı yerinde farklı hayatlar yaş...

Aşk Eşittir Para
Zaman paradır, Aşk ise zaman... Ancak kitaptaki bilgiler sadece bununla sınırlı değil. İş sahiplerine veya yeni bir işyeri açmak isteyen girişimcilere, kredi kullanarak ev sahibi olmaya çalışanlara, yatırım araçları ve özellikle sermaye piyasaları konusunda bilgi sahibi olmak isteyen herkese yol gösteriyor. Gayrimenkul yatırımında kâr etmenin yolları, iyi bir markanın seçimi, borsalarla ilgili son eğilimlerin neler olduğu ve KOBİ’ler hakkında bilmek istediğiniz her şey yalın bir anlatımla sunuluyor. Kitabı okudukça, para kazanmak için yaptığımız işe sevgimizi de katmamız gerektiğini daha iyi anlıyoruz. Çünkü para kazanmak, mekanik ve duygusuz bir uğraş değildir. Harcına sevgi katılmadan yapılan hiçbir iş insanı yeteri kadar mutlu edemediği gibi uzun vadede başarı da sağlayamaz. Hayatın bir...

Anne Baba Bir De Beni Dinleyin
Çocuklarımızı ve içimizdeki çocuğu doğru büyütmenin sırrı...Yaşam ağacının sırrı...

Acının Eşiğinde Yaşama Felsefesi
"Ve aşk, insanın tabiat karşısındaki kibirli duruşuna verilmiş bir cezadır..."Hayat karşısında insanın düşünce geliştirmesi, aynı zamanda bir yaşama kültürü inşa etme çabasıdır. İnsanın hayata, kendine özgü belli bir açıdan bakıp, kendi algısı ve kendi tercihleri doğrultusunda onu yorumlaması ve bunu ifade etmesi "yaşama felsefesi"nin yöntemini oluşturuyor. Bu yöntemi uygularken, insanın dünyaya adım atmasını mümkün kılan "aşk"tan başlayarak, onun hayatının belli başlı durakları üzerinden süregiden kronolojik bir dizgeyi esas aldık."Aşk" ve "doğum"la başlayan maceramız, "aile", "eğitim", "çalışma" vb. ana duraklar üzerinden devam ederek, tüm canlıların karşı konulmaz kaderi "ölüm"le sonuçlandı. Ölümün "acı" olması, tüm yaşama felsefemizi bu "acı" eşiğini dikkate alarak temellendirmemizi ön...

Sedefi Yendim
“Şu an düşünüyorum da sedefin vücuduma getirdiği, aslında yaşantımdan götürdüklerinden çok daha az...”“Bugün Allah’ıma bir kez daha şükrediyorum, verdiği her türlü sıkıntı için. Çünkü, yıllardan bu yana sedef hastalığıyla savaşımda tanıştığım birçok hasta arkadaşım; yollarda, tatillerde tanıştıklarım ve hastane koridorlarındaki insanlardan çıktı bu hikâye. Amacım bir sedef hastasına yol olması, umut olmasıdır.Tecrübelerle yazılmış her şey gerçektir. Bu kitap belki de benden, sizden, onlardan bir sedef hastasının hikâyesidir, kimbilir...Ama bu benim değil, Gaye’nin hikayesi...”

Bil İstedim
“Hayatın her insana bahşettiği yetenekler vardır. Şanslı olanlar bunu keşfedip, hayatlarına buna göre yön verirler. Ali Türkmen’in kalemi size edebiyat dünyamızın bir hediyesi. Bu meşakkatli yolda sana başarılar dilerim sevgili kardeşim...”- Babacan Pesenkurdu“Sağlam bir kalemin yaşı olmaz ancak yüreği olur. Yüreği kadar sağlam kalemi olan sevgili kardeşim Ali Türkmen, çıktığın bu yolda başarı sana eşlik etsin. Yolun açık olsun.”- Cezmi Ersöz“Pek çoğumuz yazabilmeyi bir yetenek zannederiz. Yazamayan için öyledir de, oysa bir de yazana sorun. Yazmadan durabilseydi yazmaya üşenmez miydi? Utanmaz mıydı herkesin içinde yarasını açık etmeye? Ali ne zamandır hem yazıyor hem de yazdıklarını seslendiriyor. Ayrıca da bunu öyle Kafdağı’nın ardından yapmıyor.İçimizden biri Ali, aşkın ve yazının pes e...

Duvar
Mezar taşları gibi yükselen binaların arasında hapsedilmiş ve geçmişinin gölgesinde kaybolmuş yabancı, bir gün eroin bağımlısı bir kızla tanışır ve birbirlerinin özgürlüklerini sorgularken soluğu direnişte alırlar. Yabancı, evini –sıcak ve rahat hapishanesini– direnişçilere açar, ancak ilerleyen günlerde bir polisi yaralayarak şiddetin çıkmaz döngüsünde esir düşer. Geriye hesaplaşması gereken sevdikleri kalır. Ve tırnaklarıyla teker teker kazmaya başlar mezarlarını. Hâlâ hayatta, ancak can çekişmekte olan ağabeyini de gördükten sonra…Aytuğ Akdoğan’ın ağırlıklı olarak bilinç akışıyla kaleme aldığı ve noktalama işaretlerini gönlünce değiştirip kendi şiirsel diliyle birleştirdiği bu psikolojik romanında, her bir parça, olaylar geliştikçe bütündeki yerini bularak anlamlarını kuvvetlendiriyor. ...

Osmanlıyı Bilmek
Tanzimat Fermanı İnşallah Bu Keseden Çıkmaz!Gülhane Hatt-ı Hümayunu adı ile ilan edilen Tanzimat Fermanı’nın okunmasında hazır bulunan Rum Patriği, metin okunup da kırmızı atlastan yapılmış keseye konunca hoşnutsuzluğunu gösteren şu sözleri söyler: “İnşallah bir daha bu keseden dışarı çıkmaz.“Devletler Hukuku Size Göre Değil!Rusya ile yapılan Kırım Harbi’nden sonra imzalanan Paris Muahedesi ile Osmanlı Devleti, Avrupa devletler camiasına dahil olur. Osmanlı Hâriciye Nazırı Akif Efendi, İngiliz gazeteci Churchill’in Kadıköy’de avlanırken bir çocuğu yaralaması üzerine çıkan ihtilafı çözmek için devletler hukuku kaidelerini ileri sürdüğünde İngiltere elçiliği baş tercümanı Pizani şu cevabı verir: “O size göre değildir.“Ahmet Vefik Paşa ve UşağıAhmed Vefik Paşa memuriyet mevkiine uşaksız gelip...