
Tanıdığım İnsanlar Yaşadığım Olaylar
Dr. Müfid Ekdal deyince akla yıllardır Kadıköy gelir. Dr. Müfid Ekdal denince akla ana, baba ve çocukları şimdide torunları tedavi eden Kadıköy sevdalısı bir hekim gelir. Dr. Müfid Ekdal denince akla, araştırmacılığı sohbetiyle harmanlayan, çalışkanlığı bilgiyle bezeyen bir İstanbul beyefendisi gelir. Kendisini bir "Kadıköy aşığı" olarak tanımlar Ekdal. Sadece Kadıköy değil, tarihi de siyaseti de, edebiyatı da, müziği de çok iyi bilir. Celal Bayar’dan Cemal Kutay’a, Hanedan mensuplarından eski İttihatçılara dek çok geniş bir dost çevresi olmuştur. Kadıköy’le ilgili kitaplarıyla tanınan Ekdal’ın sohbeti bol köpüklü bir Türk kahvesi tadındadır. Edebiyatla başlayıp, tarihle sürdürüp, müzikle bir parantez açıp, felsefeyle noktalarsınız bu muhabbetleri. Coğrafi keşifler de bilim tarihi de mimar...

Amigdala
Günah keçimi bulmuştum: Amigdala... İnsan olduğum için aşık olmuştum ve bu kaçınılmazdı... Acı çekmemek için ölmek vazgeçmekti, yaşamak için acı çekmeye razı olmak ise katlanmak...Belki de her şey böyleyken, hâlâ sevgi varken aramızda bitirmeliydik. Belki o zaman taze ve yıpranmamış olarak; sandık içlerinde, kitap aralarında saklayabilirdik aşkı, sonra kullanmak üzere... Naftalinlenebilir miydi aşk? Zaten hep iki yüzü yok muydu gerçeğin? İnsanlar koydukları normlarla kendilerini sınırlarken, anahtarı zaten kendilerinde olan hapishanelerinden kaçarak, işlemiyorlar mıydı en büyük suçları?Ne kadar hüzün ve imkansızlık varsa, aşk o kadar aşktı. İçine konulan acının dozundaydı sır. Beynin bir oyunuydu ama yine de insana özel duyguydu aşk... Kazanmalıydı...

Geriye Kalan: Bir Chris Cornell Retrospektifi
“Kaybetmek hiç bu kadar azametli olmamıştı...”Dünyanın bir yerinde kendine kapanmakla lanetlenmiş, yalnız ve fırtınalı bir liman şehri varmış. Dünyanın geri kalanına bağıran çocuklarına da, kendi lanetini bulaştırırmış; Seattle Laneti...Taş gibi lanet, son olarak Grunge'ın en delifişek sesini alıp götürdü.ChrisCornellve onun güneşindeki kara delik, karıştığı ruhlarımızda kaldı.Berk Kuruçay,ChrisCornellve eşrafı müzisyenlerin o liman kentinden çıkıp dünyanın üstüne nasıl yürüdüklerini yazdı; Heavy Metal'in zincirleri arasından geçip, Glam Metal'in süsünü temizleyereķ, kareli banliyö gömleklerinin isyanını anlattı.Grunge diyor ki; kaybetmek hiç bu kadar azametli olmamıştı.

Başörtülü Kadınlar Anlattı: Türbanlı Erkekler
Muhafazakâr erkekler nasıl bir değişim geçiriyor?Muhafazakâr erkeklerin örtünen kadınlara karşı önyargıları neler? Başörtülü kadınlar, muhafazakâr erkeklerin evlilikte ilk tercihleri olmaktan çıktı mı?Muhafazakâr erkek başörtülü kadını neden sosyal bir yük olarak görmeye başladı?Muhafazakâr erkekler iş hayatında hangi kadınlara itibar ediyor; başını örtenlere mi, başı açıklara mı?Muhafazakâr medya nasıl bir başörtülü kadın istiyor?Genç muhafazakârlar, önceki kuşaktan nerede ve nasıl ayrılıyor?Gazeteci Selin Ongun’un kadınların örtünme meselesinin hiç tartışılmayan bir boyutuna işaret eden bu soruları, ilk kez muhafazakâr kadınlar tarafından toplu olarak ele alınıyor. Bu kitapta, muhafazakâr erkekler üzerine bugüne kadar yapılmış en içten, en içeriden muhasebeye tanık olacaksınız.

Seni İçimden Terk Ediyorum
siz hiç başkasını öldürerek intihar ettiniz mi? hemen yarın birini sevin; çok sevin. onu canınızın öbür tarafı yapın. mesela, sevdiğiniz geceye ağladığında karanlık üstünüze yapışacak olsun ıslak ıslak. iki kişilik doyun acıktığınızda... ve bir zaman sonra içinizdeki "o", size acı vermeye başlasın ve ne zaman onu içinizden söküp atmak için bir hamle yapsanız, kendinizi parçalıyormuş gibi olun. daha sonra yenilin ve canınızın öbür yarısı olan bu varlığı, içinizde öldürmeye karar verin. şunu da sakın unutmayın, onu öldürmek kendinizi de öldürmeniz demektir. insanın kendisini öldürmesine intihar diyorlar. ama siz bunu, o’nu öldürmek adına yapın ve "seni intihar ettim" diye haykırın... o zaman hem katil, hem ceset, hem de şair olur, "seni içimden terk ediyorum" adlı bir kitap yazarsınız.

Arkadaşlar #ev Halim
Sosyal medyada en çok paylaştığımız sözler, “aşk-sevgi-şefkat” üzerine olanlarken, en çok paylaşamadığımız erkekler neden “evi-arabası” olanlar?Doğallık üzerine seminer bile düzenleyebilecek erkekler “çakma sarışın-şişme dudak” görünce neden gözlerini alamazlar?Her gün gözümüzün içine kadar sokulan fit vücutlar, belden geriye doğru özellikle şişirilmiş popolar, fenomen olmaya hak kazanmış, türlü türlü filtrelerden geçmiş yüzler varken, kadının özgüveni ne kadar yüksek, erkeğin sadakati ne kadar güvenilir olabilir ki?Bu sanal ortamda en doğru yakarış “Kalk kız soğanları doğra!” diyen anneye aittir belki de kim bilir?...Elinizde tuttuğunuz bu roman, en sosyal çağda asosyal kalan, dünya küçüldükçe içindeki yalnızlığı çığ gibi büyüten insana dair yazılmıştır.Dillere pelesenk olmuş “farkındalık...

Mutluluk Reçetesi
Gülümsemeyi sevdiğim dünyama hoş geldiniz.38 yaşında İzmir’de sevgiyle yaşam yoluma devam etmekteyim. Amacım mutluluk, huzur, sevgi…Kendimin önemini anlamaya başladığım o günden beri aldığım tüm bilgilerle mutluluk yoluma devam ediyorum. Bu kitap da sizlerle buluşmamın yeni bir başlangıcı.Mutluluk Reçetesi sizlere de gülümsemeyi sevdirecek, kendinizi, yaşamınızı, nefesinizi, kısaca yaşam yolunuza sahip çıkmayı öğretecek. Hazırsanız reçeteniz sizi bekliyor.

Sosyal Medya Aşkları
Sosyal Medya Aşkları-Erkan Uslu Sosyal Medya Aşkları - Erkan Uslu Facebook, Twitter, Instagram, Foursquare, Pinterest… 5 farklı site, 5 farklı kadın, 5 farklı sevişme… Belki de sadece tek bir kadın. Sonuçta bir kadının içinde keşfedilmeyi ve sevilmeyi bekleyen birçok farklı kadın yok mu? Aşk bitti denilen bu çağda bence gerçek aşk çağı yeni başlıyor. İnternet hepimizi birbirimize çok yaklaştırdı, hepimiz birbirimizin parmaklarının ucundayız. Sadece bu yeniçağa ayak uydurmamız gerekiyor. Sevmeyi, aşık olmayı ve sevişmeyi yeniden öğrenmemiz gerekiyor. Bu kitap bunlardan bahsediyor.

Aklın Yolu Da Bir Değildir...
Bir şey ya öyledir ya da değildir. Gökyüzü ya mavidir ya da mavi değildir. Hem mavi hem de mavi değil olamaz. Doğru düşünme sanatı, iki bin yıldır Hazreti’den soruluyor ama sahici dünya Aristo’nun tanımladığı gibi değil! Bir kere, hiçbir şey sabit değil. Her şey, her an değişiyor. İkincisi, dünya siyah-beyaz değil, gri. Kırçıl. Kesin olan hiçbir şey yok. Dünyanın atmosferini molekül molekül tanımlayabilseniz bile, atmosferi yeryüzünden ayıran kesin çizgiyi bulamıyorsunuz. Şimdi... "Mantık" denilen bilimin bir "Batılı"sı, bir de "Doğulu"su olduğunu öğrenseniz, üstüne üstlük Batı mantığında ısrar eden bilim adamlarının yanlış yaptıklarını öğrenseniz, siz ne yapardınız? Alev Alatlı, "Ben bayıldım!" diyor. Çünkü, sahici dünyada "mantıklı düşünce" diye bir şey varsa, "o" mantık en iyi ihtimalle...

Dostlarının Anılarından Atatürk
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’ndan Halide Edib Adıvar’a, Safiye Ayla’dan Mim Kemal Öke’ye, Hüsrev Gerede’den Salih Bozok’a kadar daha pek çok dostu, Mustafa Kemal Atatürk hakkındaki bilinmeyenleri anlattı...Bir dünya liderinin anıları...Mustafa Kemal Atatürk, henüz çocukken bile iyi bir strateji ustasıydı. Arkadaşlarının oyunlarını yönetmekte,matematikte ve araştırmada çok ileriydi. Çocuklar sokakta mançık oynarken, o mahallenin göçmenlerinden yabancı dil öğrenir, tarih kitapları okurdu. Şık giyinir, dikkat çeker ve çok çalışırdı. Dehası yüksek, özgüvenli ve azimli bir öğrenciydi. Büyük hayaller kurar, büyük ideallerin peşinde koşardı. Dostları, Atatürk hakkında bilinmesi gereken çok şey anlatıyor.Atatürk nasıl çalışırdı?Ne sıklıkla kitap okurdu?Neden her zaman şık ve bakımlı olmak isterdi?Deh...

Devlet ve Kimlik
Doğulu Devlet modelini, Batılı Cumhuriyet modeli ile deyim yerindeyse "Evlendirip" mutlu bir yuva (vatan) kurabilmek çok ama çok zor bir deneydir. Günümüz Türkiye’si işte bu zor evliliği yaklaşık doksan yıldır sürdürmüş ve sürdürmektedir. Kendi alanında ilk ve tek örnek evlilik olan bu oluşum, her yönüyle incelenmesi gereken bir fenomendir. Türkiye’de yaşayan bizler ise, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle vb. işte bu zor evliliği sürdürmeye gayret etmiş olan Doğulu Baba Devlet ile Batılı Anne Cumhuriyet’in çocuklarıyız. Onların arasında yaşanan gerilimlerden etkilenip, aralarındaki uyumdan da hoşnut olmuşuzdur. Her türlü engele ve aksiliğe rağmen onlar bu evliliği sürdürebilmeyi bugüne kadar başardılar, şimdi sıra bizlerde. Doğulu Baba ile Batılı Anne’nin çocuğu olmak bizlerde bir "Kimlik" b...

Delikanlı
Delikanlının silahı yüreğidir, o da tutukluk yapmaz! Koltukları kaldırıp kanatları açarak, hafiften vücut kaslarını göstererek, siyah takım içine beyaz gömlek giyerek, biraz da göğüs ileri, kümbet geri yürüyerek delikanlı olunmuyor! Olsa olsa bitirim bir tip oluyor. Bele silah takarak onu da her fırsatta ucundan göstererek, ben yerine ısrarla "biz" sözünü kullanıp bir âlemden bahsettiğinin altını çizip, oranın raconunu hissettirerek; "kodum mu oturturum!" şeklinde yürüyerek, ağız dolusu küfürle dolaşıp, paltonun yakasını kaldırarak yürümekle de delikanlı olunmuyor. Olsa olsa görenlerin şerrinden Allah’a sığındığı "mafya kılıklı" tipler oluyor. Demek ki delikanlılık kılık kıyafetle, "kodum mu oturturum!" demekle olunmuyor. Delikanlı, Eğer yüreği varsa o gün, o dakika, o an, getirip ortaya k...

Beden Biliyor
Gerçekler Tehlikelidir!..Bu kitap, toplumu değiştirmek, dönüştürmek ve kendi varoluşlarını gerçekleştirebilen bireylerden oluşan bir toplum yaratmak adına bir başkaldırıdır.Savaşlar, öfke, şiddet ve nefret, mutsuzluklar, iletişimsizlik, sevgisizlik, tatminsizlik, kısacası dünyanın bugün geldiği durum iki ayağının üzerinde gezen ve ’varmış gibi’ yaşayanların eseridir.Erkek egemen zihniyetin baskısı altında boyun eğmiş, korkuları tarafından yönetilen kadınlar ve erkekler...Kendilerine dayatılan kalıpları ve sınırları sorgulamayı akıllarına bile getirmeyen kadınlar ve erkekler...Bu kitap, önyargılarından ve korkularından sıyrılmış olarak, bedenleri ve beyinleriyle bütünleşmiş bilinçleri aracılığıyla var olup, birbirlerinin farklılığının farkındalığında iletişime girmek isteyen kadınların ve e...

Balyoz
Balyoz Planı’nın girişinde Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti altında ülkenin ne kadar olumsuz koşullarla çevrelendiği anlatılıyor. Unutmayalım ki, bu metin 2 Aralık 2002 tarihini taşıyor. Yani 3 Kasım 2002 genel seçiminden tam tamına bir ay sonra kaleme alınmış. 2002 Kasım ayının akışını hatırlayalım: Recep Tayyip Erdoğan siyasi yasaklı olduğu için TBMM’de değil. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 16 Kasım 2002’de Abdullah Gül’ü hükümeti kurmakla görevlendiriyor. Gül’ün başbakanlığındaki kabine 18 Kasım’da Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıyor. Hükümet TBMM’den 28 Kasım tarihinde güvenoyu alıyor. İddianameye göre, Orgeneral Çetin Doğan’ın darbe planı 2 Aralık tarihini taşıyor. Meseleye basit mantıkla yaklaşıyorum. Bu darbe planında kadrolaşma, askeri müdahale için gerekçe gösterilen olumsu...

Aysun Kaba İle Stilini Keşfet
En geç kırk yaşında tarzını, stilini, amaçlarını bul! Zira, elli yaşında geç kalmış olursun. Stil yolculuğuna, Aysun Kaba ile başlayabilirsiniz. -Betûl Mardin- İnanıyorum ki, bu çalışmanla okurlarının bir stile sahip olmasına yardımcı olacaksın. Hayatındaki enerjin ve heyecanın hiç bitmesin. -Nedret Taciroğlu- Her zaman her yerde güzel enerjinle varsın. Kimi zaman boynuna doladığın kırmızı eşarp ya da kış günü bir file çorap; bu senin kendini hep önemsemendir. Sendeki asıl stil aşktan... -Ayşe Kucuroğlu- Stil sahibi olmak için illaki Hollywood’da yaşıyor olmaya gerek yok. Stil insanın kendisine olan sevgisidir. Aysun Kaba’nın stilinize yansıyacak yaşam enerjisini keşfedin. -Emre Ertürk- Siz de içinizdeki aşkı bulun. Hiçbir zaman gecikmiş olmazsınız. Sevdiğiniz işi yaparsanız çok mutlu olur...

Atatürk’ün Emniyet Müdürü
27 Aralık 1924’te Mustafa Kemal’in Polis Müdürü olarak İstanbul’da göreve başladım.Millî Kurtuluş Savaşı sona ermiş, Cumhuriyet ilân edilmiş, Misakı Millî hudutları içinde Türk ülkesi yeniden teşkilâtlanmış, Osmanoğlu’ların saltanat ve hilâfetle ilgili kişileri yurt dışına çıkarılmış ve Gazi, Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş duruma getirilmesi için devrimlerini uygulamaya geçmişti.İşgal sırasında şımaran, düşmanlarımızla ortaklaşa çalışan Rum ve Ermeni azınlıklar, İstanbul’un kurtuluşunu takiben sinmişlerdi. Ama zaman zaman olaylar çıkarıyorlardı. Çalışmaları yeraltına intikal etmişti. Patrikhane de gizli gizli Yunan emellerini gerçekleştirme amacına ulaşmak istiyordu.Yumurta topuklu, bol paçalı külhanbeyler, kabadayılar türemişti. Kadınlar sokaklardan geçemiyordu. Kabadayılar, şehrin çeşitl...

Aşeka
‘Bazen gün doğumunda, bazen alacakaranlıkta dökülür dizeler Aslında her kelimenin içinde saklıdır kimi zaman en güzeller kimine ise namdır, şan salar, görür 7 düveller... Oysa manzumenin manasında gezerler hep, sözün özünde o erler. Babacan da adı gibi sevecen, özünde sözünde közlenmiş erdemi olmayan ama pırıl pırıl parlayarak manasını süzmeden dilinden sızdıran bir çağdaş ozan. Onu her okuduğumda ve dinlediğimde başka sorular oluşuyor aklımda insana dair hep doğruyu soran... Kimi zaman aşkın, kimi zaman zamansız nefretin sorgularında cümleleri ama aslında içinde gizli tüm keşfedilmeyi bekleyen zamir ve tümceleri. Fiiliyatın külliyat olduğu dönemde, ondan naif diliyle hayatı okuyoruz aslında. Burnumuzla değil, onun lügatında, gönlümüzle soluyoruz ...’’ -Barbaros Şansal- ‘‘Babacan Pesenkurd...

Altın
Altın kelimesini her duyduğumuzda aklımıza, zenginlik, iktidar ve güzellik gelir.Önce simyacıların, daha sonraları kralların düşlerini süsledi altının sihirli formülünü bulmak.Hızla yükselen altın fiyatı, yine bu sarı madenin parıltısını artırdı.Altın fiyatlarındaki yükseliş devam edecek mi?Döviz fiyatlarındaki artış altın fiyatını nasıl etkiler?Altına ne zaman yatırım yapmak gerekiyor?Altından, para kazanmanın yolları nelerdir?Sahte pırlantayı gerçeğinden nasıl ayırt ederiz?Altın, pırlanta ve diğer kıymetli taşları almanın püf noktaları nelerdir?Ya da; ilk altın paranın Anadolu’da basıldığını,Prusya Kralı Büyük Friedrick’in güç kazanmak ve uzun yaşamak için yuttuğu elmas tozunu fazla kaçırınca zehirlendiğini,15. yüzyılda, Fransa Kralı’nın, tüm kadınların takmasını yasakladığı elmasın, bir...