
Evrende Tesadüf Yoktur, Yankı Vardır
Alt beyin nedir? Üst beyin ne işe yarar? İnsanların bazı rüyaları, neden onların sorunlarına işaret eder? Çocuklar kaç yaşında sünnet ettirilmeli ya da çocuğu, özellikle bebeklik döneminde, kim büyütmeli? Rüyalar ile seks arasında nasıl bir ilişki var? Neden Doğu ve Batı kültürlerinde, orgazm farklı algılanıyor? Neden bazı insanlar büyüse bile çocuk kalıyor? Neden kimi insanlar sekse aşırı düşkün oluyor? Bu ve benzeri pek çok soru, uzun yıllardır doktorlara, pedagoglara, uzmanlara soruluyor. Bu amaçla hazırlanan yazılar, yapılan röportajlar gazete ve dergi sayfalarını süslerken, tedavi merkezlerinin kapıları aşındırılıyor. Uyku bozuklukları, rüyalar, beyin gibi konularda yaptığı çalışmalarla tanınan Nusret Kaya, bu ve benzeri pek çok soruya yanıt veriyor. Bu kitapta, beyin, uyku, rüya, rah...

Enerjiye Açılan Karanlık Kapılar
Eğer çok kısa süre sonra elektrik kesintilerinin başlamayacağından eminseniz bu kitabı okumayın. Bindiğiniz araba yakıtının tükenmeyeceğinden eminseniz bu kitabı okumayın. Asya’daki petrol zengini kardeşlerimiz ile bir gün ekonomik bir güç birliği oluşturabileceğimize inanıyorsanız bu kitabı okumayın. Boru hatları üzerindeki fiber-optik sistemler ile ülkenizin yerden dinlenemeyeceğinden eminseniz bu kitabı okumayın. Ülkemizin 1738 deresini daha tahrip etmeden dere tipi hidroelektrik santrallarının kurulabileceğine inanıyorsanız bu kitabı okumayın. Elinizdeki tek taş yüzüklerin, kolyelerin, küpelerin taşlarının gerçek elmas olduğuna inanıyor ve verdiğiniz para karşılığı olduğunu düşünüyorsanız bu kitabı okumayın. Türkiye’deki altın madenlerinin tesadüfen çalıştırılamadığına inanıyorsanız bu...

Umay
Tanrı’nın yeryüzüne bahşettiği en güzel kadındı ve lanetlenmiş gizemli bir ruhtu Umay...Tesadüfen gibi görünen bir şekilde eline geçen kadim lisanlarla yazılmış arkaik bir elyazmasının kendisini götürdüğü yere gitmekten yana hiçbir tereddüt göstermeyen akademisyen Kemal, evrenin yaratılış sebebini ve varoluşun kırılgan amacını belki de içinde barındıran o kitabın neyi simgelediğinin ilk başlarda farkına varmasa da, cesaretinin ve kararlılığının ödülünü gerçek aşkın mümkün olabileceğini en azından ümit etmekle alır ve elyazmasının okuduğu her satırında zamanda aralıklı yolculuklara çıkarken okuyucuyu da insanoğlunun şimdiye dek peşine düştüğü en büyük arayışın öznesi haline dönüştürür: Bizim aslında ne olduğumuzun ve neyi bulmaya çalıştığımızın...Çok az roman vardır uykunuz gelse de kapağın...

Boş Tarlalarda Ölü Bedenler : Bonzai
Bonzai Türkiye’de çığ gibi büyüyor; kendine her geçen gün her kesimden yeni kurbanlar seçiyor. Gazeteci Meltem Yılmaz'ın kaleminden çıkan Boş Tarlalarda Ölü Bedenler: Bonzai, bu uyuşturucu maddenin bireysel olduğu kadar toplumsal, kültürel ve ekonomik boyutlarını da okurlara sunuyor.Türkiye’de ilk kez 2002’de kullanılan maddenin 2010’a kadar neden tespit edilemediği, her kesimden kullanıcı sayısı yüzde 800 oranında artan maddenin neden ve nasıl uyuşturucu âleminin “kralı” haline geldiği, son 1 yılda madde kaynaklı 400 ölüm vakasının yanı sıra; bonzainin günlük yaşama sızma biçimleri, muhafazakâr kesimin konuyu ele alış şekli, aile içi şiddette gelişen bonzai faktörü, Türkiye’de birey devlet ilişkisinde yarattığı kırılma, kentsel dönüşüm projelerinin bonzai ile ilişkisi, yasalardaki boşluk ...

Denizin Hikayesi
İz bırakmadan kaybolabileceğim tek yer deniz. Beni her seferinde aldığı yere bırakan hayatı da peşimden sürükleyip masmavi olmak istiyorum. Doğmamış sayılamayacak kadar kibirliyim. Hiç olamayacak kadar var, var olamayacak kadar kırgınım. İçimde bir yerlerde ikinci bir beden var. Onun sürekli yanılmasından, âşık olup dağılmasından çok sıkıldım. Yorgunum…Hatalarını benim kadar seven birini görmek umuduyla ufuk çizgisine bakıyorum. Bir gün mutlaka bir fırtınanın ortasında kavuşacağız. Ama önce bir ayna lazım bana. Karanlık gecelerde sularına ay düşmüş deniz kadar parlak ve dürüst bir ayna. Kendimle tanışmalıyım, kendimle buluşmalıyım…Yalnız yürümek, sokakta sadece kendi ayak sesini duymak, sofrada yalnız olmak, yalnız uyumak, bir çocuğu yalnız büyütmek… Her kadından bir parça aşk, çokça kırgı...

Cam Kenarı
Gidecek hiç kimsesi olmayan insanlar, sessizce içlerinden giderler...Cam kenarında unutulur bazı hayatlar. Ne zaman yağmur yağsa, cama çarpar durur, en acı hatıralar...İki şehir arasındaki mesafe ne kadar uzaktır? Ya da iki kalp arası iki dudak ile kaç dakikada birbirine ulaşır?Ne yüreğime ne de dudaklarıma laf dinletebiliyorum işte! Biri içerisinde seni yaşatırken bir diğeri ismini sayıklıyor...Seni düşlüyorumSeni özlüyorumKahrolası bir zaman işte! Ne yaparsam yapayım, gelmiyorsun...“Olur da bir gün geri gelmeye karar verirsen, avuçlarıma umudu, omuzlarıma ise sensizliği bıraktığın yerdeyim...”- Mesud Topal"Hayatı anlamak aşkı anlamaktır. Mesud Topal bu kitap da aşkı öyle güzel anlatıyor ki, her cümlesi bir nefes gibi hayata sıkıca sarılmanızı sağlıyor..."- Ertürk Akşun

Ebenin Dantelli Donu
Sevgili dostum Linda Fraim, yazın hayatına adım attığı bu ilk eserinde, aslında Türkiye’de kadın olmak, aile kurmak, toplumsal ilişkileri saygılı bir şekilde yürütmek, insanlar arasında kontrollü bir mesafe koruyabilmek gibi temel insani gereksinimler ekseninde şekillenen kendi deneyimleri ışığında bizi geçmiş yaşantılarımızı sorgulamaya yöneltiyor. Kitabın ilk taslağını bitirdiğimde yüzümde kocaman bir tebessüm, ruhumda ise büyük bir güç hissetmiştim. Demek ki gelenekselleşmiş, o yüzden de sorgulanmayan, ancak bizim toplumda insan ilişkilerini adeta kangrenleştirmiş vıcık vıcık tavırlar, düzeysizlikler sadece benim gözüme batmıyormuş; yalnız değilmişim diye düşünmüştüm. Kitap sadece oğullarıyla göbek bağını koparma gücü bulamayan annelerle ilgili değil; aynı zamanda bu toplumda güçlü bir ...

Ben Öğrendim Sizde Öğrenebilirsiniz
Yabancı dil öğreniminde zorlanmak, İngilizce konuşurken tıkanmak, anlayıp da konuşamamak gibi zorlu durumlar birçoğumuzun günlük hayatında sürekli karşı karşıya geldiği sorunlardır. Günümüzde globalleşen dünya ve hızla artmakta olan rekabet sonucunda, iş dünyasında iyi derecede İngilizce bilmek, hatta tercihen ikinci bir yabancı dile hakim olmak artık opsiyonel değil, bir mecburiyet haline gelmiştir. Bu gelişmeler sonucunda günümüzde yabancı dil öğrenmek artık kaçınılmaz bir gerçek olmuştur.Peki yabancı dil nasıl öğrenilir ve nasıl daha akıcı konuşulur? Yabancı dil öğrenmenin sırrı nedir? Yabancı dil öğrenirken hangi yöntemler etkilidir? Bu kitapta kendisini yabancı dil öğrenmeye adamış, dokuz dilli tercüman olarak tanınan Eser Tözüm, kendi hayatında uygulamış olduğu etkin pratik önerileri...

Gazi Mustafa Kemal
ABD Büyükelçisi ve yazar Charles H. Sherrill, Ankara’da bulunduğu dönemlerde Türk halkının bağımsızlık mücadelesini yöneten, çağdaş devrimler yapan Mustafa Kemal’e hayranlığının bir sonucu olarak bu kitabı kaleme aldı. Sherrill, bu eseri yazmadan önce, bizzat Mustafa Kemal’le pek çok görüşme gerçekleştirdi. Gerçekleştirdiği görüşmelerden yaptığı çıkarımlar üzerinden 1932-1933 dönemi Türkiye’sini inceledi. Kitap, bir devleti içine gömüldüğü karanlıktan çekip çıkarmaya çalışan, yaptığı devrimlerle bir çağı kapatıp bir çağı açan ve hiçbir koşulda geri adım atmayan bir liderin yakın plan incelemelerini içeriyor.

Kıssa, Hisse, Rock’n Roll
Geçmişten günümüze, ünlü rock yıldızlarından samimi itiraflar, keyifli sözler, zekice önermeler ve unutulmaz aforizmalar…

Genç Milyarder - Mark Zuckerberg
Önce ondan nefret ettik. Arkadaşlarını sırtından vuran, işverenlerini yarı yolda bırakan, sadece ve sadece kendisini düşünen, bütün parasına rağmen bir kız arkadaş edinemeyecek kadar mesafeli bir adam gördük. Sonra şaşırdık. Çünkü o sevgisiz adam evlendi, çocuk sahibi oldu ve 2015 yılında karısıyla beraber Facebook hisselerinin yüzde 99’unu eğitim ve sağlığa destek için kurdukları vakfa bağışladı. Peki gerçekten kimdir Mark Zuckerberg? Başarısının anahtarı nedir? Bu kitap bugüne kadar onu en detaylı ve en gerçek şekilde mercek altına alan tek kitaptır. Editörü George Beahm ise bize daha önce Steve Jobs’ı kendi sözlerinden anlatmış ve haftalarca "New York Times Çok Satanlar" listesinde kalmıştı. Time dergisi en son 1927 yılında bu kadar genç bir adamı "Yılın Kişisi" seçmişti. Sizi Zuckerber...

Seni Yine Severdim
Kadınlar; Hiçbir erkeğin cesaret edemeyeceği kadar âşık olurlar… Karşı koymaya çalıştıkça ya da direndikçe daha da büyük bir muhtaçlık duygusuyla sarılıyorum Bora'ya. İşin açıkçası ve dürüstçesi ona muhtacım ben. Varlığına, güler yüzüne, şakalarına, kalbimi yerinden oynatan heyecanına, hatta dengesizliklerine, muzırlığına, güvenilmezliğine bile ihtiyacım var. Hata bile olsa, hayatımın en bana ait olan hatası o… Kendi seçtiğim ve içine bile isteye düştüğüm bir karanlık kuyu. Cehennem bile olsa kendi özgür irademle razı olduğum bir yangın o... Ne mecburiyetten, ne baskıdan ne de mevcut koşullardan dolayı içine çekildiğim bir kader değil Bora'yla ilgili hislerim. O benim seçimim, benim düşüm, benim gerçeğim… Kimseden izin istemediğim, kimsenin onayına ihtiyaç duymadığım özgürlüğüm… O benim ka...

Kelepçe
En iyi kelepçe bileğinizde olmayandır. Ya da hiç kimsenin bileğinde. En iyi koğuş sizin içinde olmadığınız koğuştur. Jandarmalar, gardiyanlar ve diğer mahpuslar. Diğer dediğim: esrarcılar, katiller, hırsızlar, tecavüzcüler ve benzerleri... Genel kültürünüz zenginleşiyor. Daha birçok detay. Çoğu bu kitapta. Tutuklu olarak yaşadığım günler. Öncesi ve sonrası. Tabii ki hastane günleri. Neden tutuklandım, ne dedim? Şimdi ve sonrasında ne olacak? Ana çizgileriyle özetledim. Hepsi bu kitapta. Dağınık düşüncelerle... Hep doğruları söyleyerek. İma etmeden! Kelepçeyi yeniden takmadan. Meslek onuru adına. İnsan on

Meğer Annem Haklıymış
–– Seni doğuracağıma taş doğursaydım! – Senin çocukların da aynısını sana yapsın inşallah! – Hep babanın tarafını tut sen. – Benim günahım neydi de… – Bana anne deme! – Kanser ettiniz beni. – Kızdım mı adım kızdı oluyor! – Öleyim de kurtulun benden! – Gün yüzü göstermediniz bana. – Kime çektin sen bilmem ki? – Seni alan üç gün sonra geri getirir. – Yaptığın banaysa, öğrendiğin sana. – Sen dururken ben mi gideyim ekmek almaya?! – Seni dokuz ay karnımda taşıdım ben! – Sana da iyilik yaramıyor. – Doğru, ben kimim ki zaten?! Bu ve benzeri serzenişlere maruz kalmış… Kola almak için para istediğinde ne kolası karpuz var dolapta cevabını duymuş… Hava kararmadan evde olması gereken… Bereketi kaçıyor diye; misafire hazırlanan sıcak köftelerin, böreğin yanından kovulmuş… Aynısından evde var veyahut ...

Validebağ Köşkü
Gece hayatının en havalı, en para saçan kızı, maddi olarak son demlerinde. Paha biçilmez tablolar gitti, mücevherler bitti bitiyor. Zengin koca şart. Atçılık yatçılık kulüplerine üyeliğini devam ettirmez, en lüks restoranlarda fink atmazsa nerede yakalayacak avını? İflas gizlenecek, yangından mal niyetine adam kaçırılacak, karar kesin. Geçen sene, park yeri için tartıştığı zengin züppe Nizamettin ilk hedef... İleri!Benzersiz üslubuyla dikkatleri üzerine çeken, öyküleriyle ses getirip, kalem gücünü konuşturan yazar Ali Boz, otuz sekiz dev sanatçının seslendirdiği “Büyük Resim” adlı öykü albümünden sonra ilk mizah romanıyla da samimiyette tavan yapıyor. Anlatım sıcak, esprili, akıcı ve çok komik.

Söz Sokakta
Güldüm, ağlattın. Yalandı, inandım.Çağırmadın, geldim.Gittin, takip ettim. Söz verdin, unuttun.Dayanabileceğim kadarını göze aldım.Fazlası beni öldürürdü. Belki bunu da isterdin.Çünkü seni bir tek ben böyle sevdim.Kimsede görmedin aynısını.Hatta başkaları itmişken seni, ben çektim aldım.Güvenmezken kimseye, hiçbir zaman kandırmadım.Sadece siyahtın, başka renkler kattım.Çaresizdi bakışların, şimdi korkusuz.Yani benimleyken güzeldin.Artık tek başınasın.Neden mi? Ben türettim, sen tükettin.Hala gözlerimin içine bakarak“Sana inanıyorum” deme, inanmam...

Hep Sonradan
Ortak bir acıya sahip iki kişi varsa, acı eşit bölünmez; biri diğerinden daha güçlü olmak ve acının büyük payını üstlenmek zorundadır.Dilediği gibi ağlayamaz, korkamaz, öfkelenemez... Hayatındaki herkes onu güçlü sanır da kimse bilmez, savrulmasının ufacık bir rüzgâra baktığını.Ben güçlü olan taraftım.Annem, saçlarını kaybedene kadar...

Dönüşüm Diyeti
Diyet yapmayın, hızlı kilo vermeye inanmayın. Eğer beslenme alışkanlıklarınızı değiştirmez ve beslenmeyi öğrenmezseniz hayatınız boyunca vicdan azabıyla yemek yersiniz. Beslenmeyi öğrenmek için vakit ayırmanın zamanı geldi...Kendinizle yüzleşin!Yediklerinizin farkına varın. Hemen, şimdi kendinize yanınızda taşıyabileceğiniz büyüklükte güzel bir defter alın. Bu sizin beslenme günlüğünüz olacak. Bugünden başlayarak bütün yediklerinizi ve içtiklerinizi günü gününe ve saati saatine, miktarlarıyla defterinize yazın ve bütün yeme pratiklerinizi dikkatlice inceleyin.Beslenmeyi öğrenin!Temel beslenme bilgisi edinmeden olmaz.Yemekten tat ve keyif almak da insanı insan yapan özelliklerin başında geliyor. Ancak, sağlıklı bir yaşam için yeterli ve dengeli beslenmek en önemli koşul.Kendi beslenme progr...

Cumhuriyet’in İlk/son Yüzyılı
Enver Aysever ve Orhan Gökdemirden çok tartışılacak bir kitap! "Kemalizmden muhafazakâr ‘Atatürkçülük’e evrilen bir ideolojik restorasyonun elbette tartışılacak pey çok yönü var. Ancak bununla birlikte, cumhuriyetin eskisi ile ilgili eleştiriler de inanılmaz bir sığlık içinde. Yüzyıllık tarih neredeyse bir tek kavramın içine, ‘askeri vesayet’e sıkıştırıldı. İkinci sınıf Amerikan üniversitelerinin ‘üçüncü dünya’ için ürettiği bu kavram, anti kemalist ‘yeni Atatürkçülüğün’ amentüsü gibi artık. Kaldı ki, bütün bu dönüşümü getirip son on yıla bağlamak ta büyük bir haksızlık. Cumhuriyetin egemenleri, daha işin başında cumhuriyetin yarattığı yeni insandan ürkmüş, ricat etmiştir. İslamizasyon, işte bu ricatın sığınağıdır. Kemalizm ve onun kurduğu cumhuriyet ise pek çok noktada eksikli, pek çok no...