
Kur'an ve Diğer Dinler
İnsanoğlunun tarihi incelendiğinde, hiçbir insan topluluğunun din şuurundan yoksun olmadığı görülür. Ne var ki her insan toplumu insanoğlunun kendi varlığı ile eş olan bu dini durumu zaman ve mekân ile doğup büyüdüğü çevrenin şartlarına göre değişik suretlerde ifade ve tatbik etmiştir. Bütün bu şartları göz önünde bulunduran Kur’an, insanın doğruyu nasıl bulacağının yöntemini düşünsel ve eleştirel bir biçimde göstermeyi üzerine almıştır.

Doğu'nun Kozmik Efsaneleri
"Dinle bak, kadim efsane, evrenin sonsuzluğu, sınırsızlığı ve ritmi hakkında ne diyor?" Kozmos’un gizli kalmış işaretleri, arayan kişinin gözlerine pırıl pırıl görünür. Kendini kozmik notaya akort edenler, Sessizliğin Sesi’ni duyabilirler. Ne var ki tekdüze gündelik yaşantı içerisinde bu kozmik gerçekliği çok az kişi hisseder. Doğu’nun Kozmik Efsaneleri, kulakları bilgeliğe açık olanlar için söylenmiş bir şarkıdır. Stepan Stulginsky’nin ağırlıklı olarak Madam Blavatsky’nin çalışmalarından derlediği derin kavramları, sade bir anlatım üslubuyla işleyen bu kitap, manevi kültürün enginliklerine erişmek isteyenler için bir rehberdir. Atlantis ve Mısır’ın kadim anlatılarından bugünün çağdaş efsanelerine uzanan bir köprü niteliğinde olan bu başucu kitabı mitolojinin derinliklerine süzülüp varoluş...

Zamandan Kaçan Ayrılık
Hayatın tüm yolculukları ileriye doğrudur ve gidenlerin ardında kalan birileri hep vardır. Her gidiş, bir ayrılık olduğu kadar bir kavuşma ya da kopuştur aynı zamanda. Ceylin Erbak Aytekin on iki öyküden oluşan bu ilk kitabında kopuşları, kavuşmaları, terk edenleri, terk edilenleri mercek altına alıyor. Bazen bir martının ağzından anlatıyor ayrılığın hüznünü, bazen yatılı okulun karanlık ve soğuk koridorlarından sesleniyor okura. Akıp giden günlerimize, göz açıp kapayıncaya kadar geçen zamanın içinde yitirdiklerimize, keşfettiklerimize ve hayata anlam yükleme arzumuza, ayrıntılara düşkün bir yakın gözlüğüyle bakıyor. Gidenlerin yüklerine olduğu kadar kalanların da kahırlarından kurtulma çabalarına odaklanan yazarla birlikte; siz de ayrılıklarınızı, ardınızda bıraktıklarınızı, kavuşmayı düş...

Savaş Pilotu
"Savaş macera değildir, hastalıktır. Tıpkı tifüs gibi." Dünyanın en çok satan ve okunan kitaplarından biri olan Küçük Prens’in yazarı Antoine de Saint-Exupéry’den savaşın anlamsızlığı, yıkıcılığı ve bedeli üzerine etkileyici ve gerçekçi bir roman... Kendisi de savaş pilotu olan ve hayatını bir uçuşta kaybeden ünlü Fransız yazar Antoine de Saint-Exupéry, II. Dünya Savaşı’nda Almanlarla çarpışmaya devam eden bir avuç Fransız pilotun hikâyesini kendinden de çok izler katarak anlattığı bu kitabında cesareti, korkuyu, ölümü, hayatı, umudu ve umutsuzluğu sorguluyor. Yaşamın yüceliğine ve sevmenin gücüne kıymetli anlamlar katıyor. Exupéry’nin bu otobiyografik eseri, savaşın insanlık tarihinde açtığı yaraları içeriden bir gözle en gerçekçi haliyle aktarmaktadır.

On Yenilikçiyle Pop Art
"HER ŞEY POPTUR, POP HER ŞEYDİR." Andy Warhol Makineleşen dünyaya ve tüketim alışkanlığına bir sitemdir pop art! Güzel sanatların gelenekselliğine bir tepki olarak doğmuştur. Sıradan olanla ortaya konmuş sıra dışı bir sanat... Fastfood ürünleri, konserveler, otomobiller, elektronik ev aletleri, Hollywood yıldızları, dönemin siyasi yüzleri ve daha neler neler... Bunlar neden sanatın bir parçası olmasınlar ki? Kim belirler ki sanatın malzemelerini? Bu işin bir kaidesi mi vardır yani? Varsa da artık değişmiştir, geçmiş olsun. Çünkü: "Her şey poptur, pop her şeydir." Böyle diyor pop artın öncüsü Andy Warhol... Özgürlüğün sınırlarını zorlayan, alışılmışa sırt çeviren, yeniyi denemekten ve gelenekleri yıkma noktasında sanatı bir araç olarak kullanmaktan çekinmeyen on yenilikçi pop art sanatçısıy...

Firmalarda Kredi Analizi
Firmalarda Kredi Analizi kitabında, kredi değerlendirme faaliyeti ile ilgilenen, başta bankacılar, kreditörler, kredi derecelendirme kuruluşları, mali analiz çalışması yapanlar olmak üzere bu konulara ilgi duyan her türlü kesime, teori ve pratiği birleştirerek nasıl etkin, hatasız ve hızlı analiz yapılabileceğinin teknikleri anlatılmaktadır. Firmaların mali tabloları incelenirken, yapılan bilanço makyajları ve bunların nasıl anlaşılacağı, aktarma ve arındırma çalışmalarından sonra ortaya çıkan mali tabloların nasıl yorumlanması gerektiği, kredi ihtiyacının nasıl ortaya çıkarılacağı ve bu ihtiyacın nasıl kredilendirilmesi gerektiği ayrıntılı olarak açıklanmaktadır. Kredi değerlendirmede kantitatif ve kalitatif tekniklerin nasıl uygulanacağının anlatılmasının yanı sıra, aynı zamanda farklı ö...

Adil Bölüşüm
Zenginler, kısıtlı dünya kaynaklarının fakirlerle paylaşılmasını istemiyor. Mevcut ekonomi sisteminin pek çok eksiklikleri, açmazları ve yanlışları var. Hepsiyle ilgili çözümler üretiliyor tabii ki. Ancak bir müddet sonra görüyoruz ki üretilen çözümler, başka sorunlara yol açıyor. Bu kitapta ekonomik sistemi üreten düşünce yapısından başlayarak insan merkezli bir değersayım sorgulaması yer alıyor. Para üretimi ve mal üretimi arasındaki uçurumlar kapanmadığından ekonomik denklik bir türlü gerçekleşmemektedir. Bu ekonomik işleyiş nedeniyle gelir dağılımı adaleti bozulmuştur ve sistematik olarak zenginler daha zengin, fakirlerse daha fakir olmaya mahkûm edilmiştir. Böylece para, tepedeki bir avuç zengin arasında dolaşmaktadır. Merkezinde insanın olduğu yeni bir denklik kurmak mümkündür elbett...

Babam İçin
"Babam bana hayatımın en güzel hediyesini verdi, bana inandı." Sıra dışı yetiştirme tarzıyla, oğlunu antrenör gibi hayata hazırlayan bir baba ile babasının hayalini gerçekleştirmek için hiçbir mücadeleden kaçınmayan İzzet Pinto’nun hikâyesini okurken kimi zaman duygulanacak, kimi zaman hayrete düşeceksiniz. Hatta zaman zaman onun adına yorulup pes etmesini bile isteyeceksiniz. Onun Bangkok’taki işportacılık günlerinden, Türk dizilerini dünyaya açarak sektörde yılın adamı seçilmesine kadar uzanan inişli çıkışlı öyküsünde büyüleyici bir azmin ne mucizeler yaratabildiğine tanıklık edeceksiniz. "İflah olmaz seri girişimci, çalışkan, iyimser, cesur, pes etmeyen İzzet’in ilham veren nefes kesici hikâyesi! Şans kapısını çalsın diye her imkânı gören, değerlendiren, hiç yılmayan ve en önemlisi aile...

Muhalif Sesler Kitabı
"En güçlü silah sözcükler ve fikirlerdir." Spartaküs’ten Bağdat’ta Bush’a ayakkabı fırlatan protestocuya kadar tarih boyunca her çağda ve her kıtada insanlar krallara ve iktidarlara karşı mücadele etmiş, isyanın sesini duyurmuşlardır. Kimi zaman toplumu cesaretlendirmiş, kimi zaman da yıllar sonra alevlenecek isyanlara esin kaynağı olmuşlardır. Muhalif sesler Antik Yunan’dan Çin’e, oradan Mısır’a kadar yankılanmış, İslam ve Musevilikte şair ve filozofların sesine ses katmıştır. Arap kölelerin isyanlarında ve ortaçağdaki Osmanlı karşıtı ayaklanmalarda da yükselen bu muhalif sesler modern çağın başlangıcında Hollanda ve İngiliz devrimlerinde yükselmiş, Fransız, Haiti, Amerikan, Rus ve Çin devrimlerinde katlanarak büyümüştür. Savaş ve ekonomik baskıya karşı direnen sesler yakın dönemde Beijin...

Kendi Masalımın Kahramanıyım
"Gücümün kaynağı başarılarım değil, her düştüğümde tekrar ayağa kalkabileceğime olan mutlak inancımdır." Çocukluğundan beri türlü kronik hastalıklarla mücadele eden ve hayatı hastane odalarının penceresinden yakalamaya çalışan bir kadının güç, cesaret ve umut dolu yaşamı... TOÇEV’in kurucusu Ebru Uygun’dan pes etmemeye, şartlar ne olursa olsun üretmenin önemine ve karabulutların üstümüzde dolandığı zamanlarda elimizi tutacak bir ailenin bize katacağı güce dair farkındalık yaratacak ruh ve zekâ dolu bir kitap. *** "Hastane odaları beni iyileştirdi, o odalar beni büyüttü ve bu hiç de kolay bir süreç olmadı. Dahası bu odalar hiç bitmedi, bitecek gibi de değil..."

Eşyanın Resimli Tarihi
Frederick Litchfield’in ilk kez 1892 yılında yayımlanan ikonik kitabı nihayet Türkçede. Eşyanın Resimli Tarihi kutsal kitaplardan, medeniyetin en eski zamanlarından Roma’ya, oradan Asya ve Uzak Doğu’ya, Rönesans’a ve Fransız Devrimi’ne kadar uzanan baş döndürücü bir "tarih boyunca mobilyalar" yolculuğuna çıkarıyor. Yeni başlayanlar ve meraklıları için bugün evlerimizde kullandığımız ev eşyalarının; koltuğun, yemek ya da çalışma masasının, döşemelerin ve süslemelerin tarih içindeki değişimine dair tatmin edici bir panorama sunuyor. İçindeki 400’den fazla çizimle Eşyanın Resimli Tarihi, konuyla ilgisi olsun olmasın her iyi okurun kitaplığında bulundurmaktan büyük keyif alacağı bir kaynak kitap. Mobilyanın tarih içindeki değişimi ve her dönemin hâkim trendleri, dekorasyon modasına yön veren i...

Var Ol
"Bilinçaltının farkında olmayan kişi, başına gelen her şeye kader der." – C. G. Jung * Çocukluk çağından beri insanın bilinçaltında köklenen inanışlar neye mal olur? Kök inanışlardan kurtulmak mümkün müdür? Bastırılmış duygular hayatı nasıl etkiler? İnsanın içindeki eril ve dişil parçalar nelerdir ve ne anlama gelirler? Eril ve dişil dengesi nasıl sağlanır? İçdünyasını yöneten dış dünyasına da hükmedebilir mi? * Dünyayı değiştirmek için kişinin önce kendini dönüştürmesi gerekir. Hayata karşı farkındalığımızı artırır, içimizdeki huzuru, sevgiyi keşfedip büyütür, geçmiş acılarımızın üstesinden gelip şimdiki "an"a ve sahip olduklarımıza şükretmeyi öğrenirsek yaşadığımız dünya hem kendimiz için hem de gelecek nesiller için

Maria Puder Olmak
"Hiçbir kadın, ihtirashalindeki bir erkek kadar âciz ve gülünç olamaz." Sabahattin Ali’nin kült eseri Kürk Mantolu Madonna romanının baş kahramanıdır Maria Puder. Hayat kadar canlı, gerçek ve güçlü... Almanya’ya çalışmak için giden Raif’in karşısına çıktıktan sonra bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi yaşanmasını mümkün kılmayan Maria Puder... Yanlış zamanda doğmuş kuvvetli bir kişilik. Acınmak ya da kendisine merhamet edilmesi ona göre çok büyük bir zayıflık... Acılı geçmişini kendine bahane ederek hayatının kalitesinden katiyen çalmayan Maria Puder, tek sözüyle dünyaları önüne serebilecek erkeklerle çevrili bir yaşam sürmesine rağmen her zaman kendi ayaklarının üzerinde durmayı tercih ediyor. Başkasına minnet duymak, ağır bir borç, ağır bir yük onun açısından. Üstelik hiçbir şeyin daha azın...

Kıbrıs'ın Öncü Türk Kadınları
Yaşamın her evresinde kadının hayata kattığı değer tartışılmaz derecede estetiktir, güçtür, dünyanın döngüsünde eksikliği göze alınamayacak bir ihtiyaçtır. Tarihin eski zamanlarında erkek egemenliğinin kas gücü nedeniyle ön planda olmasının doğal bir sonucu olarak kadın, bu egemenliği sonlandırmak ve yerine kendi katkısı ile sorumlulukların tümüne destek verecek bir eşitlik inşa etmek için mücadele etmiştir. Kadının mücadelesi, her toplumdaki yeri farklı olsa da, dünya ve tarih genelinde zorlu bir ortak yolculuk olarak karşımıza çıkar. Ülkemizde de kadınlar aynı mücadeleyi vermişlerdir. Bu sürecin öznesi olan kadınlar, genellikle ilkleri yaratanlar olmuşlardır. Bu kitapta, Kıbrıslı Türklerin daha ileriye gidebilmeleri için dönemin zorlukları ile mücadele ederek mesleklerinde ilkleri başara...

Mehmet'in Babası Nâzım
Mehmet’in Babası Nâzım, bir ilk kitap. Hem Nâzım Hikmet’in hayatını her yaştan kişinin okuyabileceği hem de oğlu Mehmet’le aynı sayfalarda buluştuğu bir ilk kitap. Gündüz Vassaf’ın şiirsel dili ve M.K. Perker’in çizimlerinin buluştuğu bu kitapla sizleri baba Nâzım ve oğul Memo’nun çocukluklarıyla tanışıp anne Münevver’i de yanımıza alıp her yaştan okuyucuyu birleştirecek ortak bir okumaya davet ediyoruz. Bu kitaptaki şiirler ve çizimlerle Nâzım’ın hayatına bir yolculuğa çıkacak, oğlu ressam Mehmet’in hikâyesini ilk kez okuyacak, Mehmet’in babası Nâzım’la tanışacaksınız. Nâzım Hikmet, "Yazdıklarım 30-40 dilde basılır Türkiyem’de yasak" Dediğinden beri. Ne mutlu Türkçeye! Bugün şiirleri Hepimizin dilinde. Oğlu Memo? Ressam oldu büyüyünce, Yolculuklara çıktı Renklerin hayallerin derinliğinde.

Çocuklar İçin Felsefe
Bu kitapla her öğretmen ve ebeveyn çocuklara felsefe öğretmeye başlayabilir! Bir felsefe profesörü ve bir ilkokul öğretmeni tarafından yazılan Çocuklar İçin Felsefe, öğretmenler için pratik bir rehber. Bu kapsamlı eser, üç yaşından büyük çocuklar ile başarılı bir şekilde denenmiş ve beğenilmiş 36 felsefi soruşturmayı ve ayrıntılı etkinlik planlarını içeriyor. Bu değerli kaynak, çocukların başkalarının fikirlerine saygılı ve hoşgörülü olmasını, dikkatle dinleyebilmesini ve kendi fikirlerini ortaya koyabilmesini kolaylaştırmayı amaçlıyor. Çevre, arkadaşlık, adalet, paylaşma, doğru-yanlış, görgü, güzellik, duygular, rüya ve gerçeklik üzerine çeşitli felsefi soruları araştırırken beraber düşünmenin entelektüel hazzını keşfetmelerini sağlıyor. Berys Gaut, İngiltere’deki St Andrews Üniversitesi’...

Misyonerlerin Masum Olmayan Seyahat Notları
"Sonraları sapkınlaşarak putlara tapmaya başlayan Hıristiyanlara ceza olarak Tanrı Türkleri göndermiş, Onlar da kiliseleri camilere çevirmişlerdir." "Türk camilerinden gelen ezan sesini duymak ve insanları ne yapmaya çağırdığını bilmek insanı üzer çünkü insanlar Hz. İsa’ya değil Hz. Muhammed’in tanrısına ibadete çağrılmaktadırlar. Yani insanlar tanrısızlığa davet edilmektedirler." Hıristiyan misyonerlerin "kutsal topraklar" diye adlandırdıkları bölgeyi Türklerin elinde tutuyor olması yüzlerce yıldır artarak çoğalan bir öfkenin ve kinin birikmesine neden oluyor. Hıristiyanlar açısından Asya, Tanrı’nın oğlunun doğduğu ve bir zamanlar yaşadığı yerdir. Ancak dünyada en fazla nüfusa sahip kıta olmasına rağmen, çok az Hıristiyan yaşamaktadır burada. Yazar Favell Lee Mortimer’in kaleme aldığı bu ...

1. Dünya Savaşından Ortadoğu Projesine İslam İmparatorluğu
Büyük İslam İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul olacaksa, gündemdeki Ortadoğu Projesi sizce nerededir? Nedir Pan-İslam veya İslam Birliği? Sultan II. Abdülhamit tarafından kurumsallaştırılmış, ancak Almanlar tarafından I. Dünya Savaşı’nda sahneye konmuş politik bir plandır. Müslüman halkların kendi kültür ve kaynaklarını sömüren yabancılara gösterdiği protestodur. Pan-İslam; isminden anlaşılacağı üzere dünyadaki tüm Müslüman halkları, ırklarına bakılmaksızın İslam şemsiyesi altında toplama hareketidir. I. Dünya Savaşı sonrasında İngilizler bu planı kendi çıkarlarına göre uygulamaya koymak istemişlerdir. Dicle ve Fırat nehirlerinden Kudüs’e, Hint Okyanusu’ndan Akdeniz’e kadar yayılan alanda Büyük Arap İmparatorluğu kurulacak, bu imparatorluğun başkenti de Kahire olacaktır. Mısır Hıdivi de "...

Cinai Absürtler
Burada ciddi bir cinai hikâye yazıyoruz. Cinayet ciddi bir eylemdir. Ölmek kadar zordur öldürmek ve belki daha da zor. Öyle kazara olmuş cinayetlerden söz etmiyorum, onda "pardon" dersin geçer, bir kazadır sonuçta. Bir pardonla biter iş, biraz mahcubiyettir bedeli. Kaza sonucu işlenen cinayet osuruktan tayyaredir. Lakin taammüden öyle mi? Taammüden. Kelimenin kendisi ağır zaten, cezası da öyle; eskiden idamdı, şimdi kaldırıldı adam asmaca. Müebbet hapis, hayatın kodeste geçecek düşünsene. Göze almışın bu bir, gözü karalık gerek. İkincisi zekâ gerek bunun için, iyi bir tasarım, iyi bir strateji, plan program, zamanlama gerek. Zor iş anlayacağınız. Sıradan cinayetler gündelik hayatın tekdüzeliğinde yok olup giderken, Fatoş Beykal’ın kaleminde absürt ve kara komik bir karaktere bürünüyor. Her...

Yabancıların En Yakınıydın Sen - Nilgün Marmara
"Anımsamadığım tüm sözcükler anımsayabildiğim tek bir sözcüktü: Yara!" Eğer bu kitabı okurken baştan sona keder içinde bir Nilgün Marmara bulacağınızı düşünüyorsanız baştan uyaralım; yok. Çünkü onun derdi kederle değildi. O, kendini buraya ait hissetmiyordu sadece... Ece Ayhan’ın da dediği gibi dünyayla yaralıydı. Dünyayla derdi vardı. Ondan bahsederken edebiyata, şiire bakışına, eserlerine, yazdıklarına bakmamak, o yarayı bütün buralarda aramayıp sadece filmin sonundaki intiharına bakmak, "Doğdu ve öldü!" demekle aynıdır. Nilgün Marmara sadece doğup ölmedi. Yaşadı da. İyi bir şair ya da bir yazar olmak değildi derdi. Bu yüzden şiirlerini kimseye göstermedi. Sadece yazar, şair değil; eş, evlat, anne, kız kardeşti... Bu hayata dair hiçbir unvanı, hiçbir aidiyeti almak istemiyordu üzerine. Ş...

Kahraman, Şehit ve Hain
Osmanlı’nın son dönemi, dev bir ülkenin çöküşü ve bitişi... Aynı yıllarda tarih sahnesinde göze batmaya başlayan beş delikanlı... Vatanını seven, kahramanlığa aç beş genç adam... Zühtü; zorluklara aldırmadan Harbiye’ye girmiş. Yakışıklı, gözü pek ve vatanı uğruna ölmeye hazır. Rahmi; yiğit, çekici ve savaşçı bir erkek... Korku nedir bilmiyor. Ethem (Çerkez); doğuştan savaşçı... Tek tutkusu ordulara komuta ederek adını tarihe yazdırmak. Halil (Kut-ül Amare kahramanı Halil Paşa); nevi şahsına münhasır biri... Doğuştan kahraman. Mustafa Kemal; savaşın harlı ateşinin içinde cumhuriyet düşü kuran bir asker. Araştırmacı-gazeteci Tuna Serim’in kaleme aldığı Kahramanlar, Şehitler ve Hainler adlı bu roman, savaşın çapraz ateşinde mücadele veren beş adamın dönüşen kaderlerini Osmanlı’dan Cumhuriyet’...

Tepedelenli Ali Paşa İsyanı
"YANYA ASLANI'NIN KANLI TARİHİ!" Tepedelenli Ali Paşa bir Osmanlı paşasıydı. Arnavutların o dönemdeki en büyük şehri sayılan Yanya’nın tek hâkimi... Seksen yıla yakın süren ömrü boyunca annesi ve çocukları da dahil binlerce insanın kanını döktü. Şeytana pabucunu ters giydiren bir adam olarak bilindi her zaman. Sonunda artık herkes onun ölmesini ister hale geldi ama Tepedelenli Ali Paşa’yı öldürmek kolay bir iş değil. Padişah II. Mahmut bile "Taş taş üstünde kalmaz!" dedi. Macar yazar Maurus Jokai’nin kaleme aldığı bu yarı masalsı roman, sadece Tepedelenli Ali Paşa’nın hikâyesi değil, aynı zamanda reform yapma çabasıyla sancılar yaşayan Osmanlı’nın yıkılış döneminin de hikâyesidir.

Hilal ve Demir Haç (crescent And Iron Cross)
Türkleri yok etmeyi planladılar ama İstiklal Savaşı’nda destan yazabileceklerini hesaba katmadılar. Bu kitap I. Dünya Savaşı’nın tüm hızıyla devam ettiği yıllarda İngiliz yazar Edward F. Benson tarafından kaleme alınmış ve Batı’da büyük yankılar uyandırmıştır. Yazar, sarf ettiği şu çarpıcı sözleriyle çok dikkat çekmiştir: "Bir Türk imparatorluğu olan Osmanlı Devleti hasta adam değildir ve hiçbir zaman da hasta olmamıştır. Çünkü Türkler hasta değildir, hastalığın tam da kendisidirler. Türklük kanserin kendisidir ve bu canavar tümör, üzerine çöktüğü canlı dokuları yüzyıllardır yiyip bitirmektedir." Elinizdeki kitap, buna rağmen, aşırı uçtan bir İngiliz milliyetçisinin kaleme aldığı bir eser değildir, çünkü özellikle kitabın son iki bölümünde anlatılanlar Sevr Antlaşması’nda uygulanmaya konmu...

Soykırıma Uğrayan Apaçilerin Son Kahramanı Gerenimo
İntikam ateşiyle dolu bir Apaçi’nin öyküsü... Apaçi Kızılderililerinin gerçek yaşamlarını onların büyük şeflerinin ağzından dinleyeceksiniz bu kez! Geronimo! O Kızılderili bir lider. Bir savaşçı... Beyazlara karşı mücadele veren kahraman son Kızılderili... Apaçiler arasında en saygı duyulan kişi... 1858 yılında bir gün eve döndüğünde, eşi, annesi ve üç çocuğunu İspanyollar tarafından öldürülmüş buldu. O günden sonra her beyaza düşman kesildi. İçinde günden güne büyüyen intikam ateşiyle pek çok beyaz insanı öldürmeye çalıştı. İntikam ateşiyle yanıp tutuşan bir şamandı o... İyi bir şifacıydı. Büyücüydü. Bu onu ruhsal ve entelektüel bir lider yapıyordu. 1870’te San Carlos’a yerleştirilen Geronimo, buradan kaçmayı başardıysa da tutuklanıp geri gönderildi. Dört kez daha kaçmayı başarıp tutuklan...