
En Çok da İyi Niyet Yorar İnsanı
Herkese iyi geldin... Ama kendine hiç gelemedin. Hep anlayışlıydın. Herkesin yarasını sardın, kimseye yük olmadın. Kimse seni sen olduğun için sevmedi. Seni sevmeleri senin onların işine yaramana bağlıydı. Sessizce kırıldın, içinden ağladın, ama yüzüne gülümsemeyi kondurmayı ihmal etmedin.

Longevity
Uzun yaşamak yetmez, iyi yaşamak zorundasın. Hastane koridorlarında değil; kendi ayakları üzerinde duran, belleği sağlam, vücudu güçlü bir yaşlılık hayal edin. Üstelik bu hayal, düşündüğünüzden çok daha yakın.

Arınış
BU KİTAP, OKUMAN İÇİN DEĞİL, HATIRLAMAN İÇİN YAZILDI. Arınış, modern çağın karmaşasında yolunu kaybetmiş ruhlara uzatılmış bir hatırlayış bahçesi...

Vatan Yahut Silivri
Sayın Hâkim, Bugün vereceğiniz tek adil karar olan beraat kararı ile 86 milyon insana, merakla bu davanın sonucunu bekleyen Türk milletine, ülkemizde bağımsız yargı olmasa da bağımsız yargıçlar olduğu mesajını verecek ve insanların adalet için tekrar umutlanmasını sağlayacaksınız.

Doğadan Destek Almanın Gizemli Sanatı
Etrafında bir dünya dolusu dost varken, yaşam yolunu tek başına yürümeye gerek var mı? Yarın ne olacağının bile kestirilemez olduğu günümüzde, aşırı tükenmişlik ve belirsizlik endişesiyle oradan oraya savrulan çağımız insanının, bütün bu niteliksiz koşullara rağmen dağ gibi ayakta durabilmesi, nehir gibi akmaya devam edebilmesi ve bir tohum gibi sabırla derinlere köklenebilmesi gerçek bir sanattır. Ve bu sanat sadece doğadan öğrenilebilir. Bu kitap, zihnin değil ruhun eğitimidir. Her satırında bir doğa arketipiyle yüzleşecek, kendini hatırlayacaksın. Hayvan arketiplerinin yanı sıra, doğanın farklı arketipleri ve bilgeliği burada seni bekliyor. Dağ gibi olmak, kırılmamak değildir, sessizce yürümekte olan dağlar gibi yumuşaklıkla acının içinden geçebilmektir. Nehir gibi olmak, önüne çıkanı k...

Yaklaşan Tehdit
VE PENTAGON’UN GİZLİ UFO DOSYASI AÇILDI! Pentagon’un UFO’lara, yeni adıyla Tanımlanamayan Anormal Fenomenler’e (UAP) yönelik soruşturma programının eski başkanı, yalnızca ulusal güvenliğe değil, aynı zamanda evreni anlama biçimimize de derin etkileri olan, uzun süredir saklanan sırları ifşa ediyor.

İkon
Geleceğin Rusya’sı şekilleniyor. Ve içinde kimse güvende değil. 1999 yazı. Rusya açlıkla boğuşuyor, sokaklarda sefalet kol geziyor. Ülke çöküşe sürüklenirken, kargaşanın içinden bir adam yükseliyor: İgor Komarov. Halk ona “kurtarıcı” diyor.

Annelik Kılavuzu
Yalnız değilsin. Hissettiklerin, sandığından daha tanıdık. Bazen gecenin bir vakti uyanırsın ve bebeğinin nefesini dinlerken kendi nefesini unuttuğunu fark edersin. Bazen gözyaşlarını içine akıtır, yetersizlik duygusuyla baş etmeye çalışırsın. Kimseye soramadığın soruların, dile getiremediğin korkuların vardır. Ve bazen, sadece anlaşılmak istersin.

Defolu Kelimeler
BİZLER, AYNI ACILARI PAYLAŞAN YABANCILARIZ. ÖLÜMÜN MUTLAK GERÇEK OLDUĞU BU DÜNYADA, HİÇBİR ŞEY KALICI DEĞİLDİR. TUTUNACAK DAL BİLE! Birkaç şiir yazdım geçen gün. Sonra yırtıp attım. Fazlalıkları da bir kitabın arasına sıkıştırdım. Şimdi daha iyi anladım. Yırtıp attıklarım, fazlalıklarımdan farksızmış. Çok şey yazmıştım, bir kitabın arasında saklanacağını bilmeden. Çok şey yaşamıştım, kelimelerin defolu olduğunu bilmeden. Sevgili okur: Kimi insanlar vardır, tutunacak dal aramıştır. Kimi insanlar vardır, tutunacak dala sahip olamamıştır. Ve kimi insanlar vardır, tutunacak dala tutunmuş ancak ait olamamıştır. Afiyet olsun.

Göl Kenarındaki Hoş Ev 1
SENCE DÜNYANIN SONU NASIL GELECEK? Eve davet edilen herkes Walter’ı tanıyordu, hiç değilse daha önce görüşmüşlerdi. Bazıları onu çocukken tanıdı, bazıları ise birkaç ay önce. Ve Walter hep biraz… Tuhaftı. Ama zor bir yıldan sonra Walter onları ormanın içinde göl manzaralı o muhteşem eve davet edince kimse hayır diyemedi. Walter’ın küçük garip oyunlarına ve taktığı lakaplara dayanmanın karşılığında çok güzel, gösterişli, gözlerden uzak bir yerde hayatlarının tatili! Neden olmasın? Zaten hepsi sosyal hayattan uzak kaldıkları zor zamanlar geçirirken tekrar bir araya gelmek… Hoş olmaz mı? Göl Kenarındaki Hoş Ev’de 21. yüzyılın boğucu endişeleri dehşet veren bir surete bürünüyor ve bu suret bir zamanlar en güvendiğiniz kişiye ait olabilir. Eisner ödüllü usta yazar James Tynion IV (Batman, Somet...

Yaban Mersini Toplayıcıları
ULUSLARARASI ÇOK SATAN YILIN EN DOKUNAKLI VE UNUTULMAZ ROMANI Bir yaz sabahı kaybolan küçük bir kız çocuğu… Sessizliğe gömülmüş bir aile geçmişi… Ve yarım kalan bir sevginin izini süren bir ömür. “Aşkın, travmanın ve gerçeğin zamanla dansı… Gözlerden yaş getiren, kalplerde yankı bırakan bir roman.” — People 1962 yazında Kanada’nın Nova Scotia bölgesinden gelen bir Mi’kmaq ailesi, Amerika’nın Maine Eyaleti’nde yabanmersini toplamak için mevsimlik işe başlar. Ancak birkaç hafta sonra, dört yaşındaki Ruthie ortadan kaybolur. Onu en son gören kişi, altı yaşındaki ağabeyi Joe’dur. Ruthie’nin yokluğu, Joe’nun yüreğinde derin bir yara olarak kalır ve tüm ailesi için zaman bir daha eskisi gibi akmaz. Aynı eyalette, bambaşka bir dünyada büyüyen Norma, varlıklı ama sevgisiz bir ailenin içine doğmuşt...

Benim Sevimli Dostlarım
Rahatlatıcı yeni bir soluk! Bu sevimli boyama kitabıyla gevşeyin ve keyifli anların tadını çıkarın.

Sakura’nın Ailesi
“Her dönüş biraz kavuşmak, biraz da yeniden kaybolmaktır.” Bir mektubun satır aralarından taşan duygular, bir köpeğin bembeyaz gözlerinde kaybolan anılar ve bir aileye dair çözülememiş geçmiş...

Bugünün Tasavvufu
Hakikat’in Anahtarı İçindedir Tasavvuf, diri bir gelenektir. Her daim tazedir. Her devirde temsilcileri tarafından o devre uygun olarak aktarılır. Bu nedenle de insanlar üzerinde gerçek dönüşümler yaratır. Ancak zaman değiştikçe, yaşam ve insan da değişir. Bununla birlikte zorluklar, engeller ve sıkıntılar da değişir. Birliktelikler, ev yaşamı, iş yaşamı, sosyal yaşam, hayatın ritmi ve zihnin yapısı da değişir. Ve tıpkı bir çocuğun yetişkinliğe geçerken ebeveynleriyle ilişkisinin değiştiği gibi, insanların O’nunla ilişkisi de değişir. Geriye gerçekleşmesi zorunlu bir değişim daha kalır. Değişen yaşama, değişen insana ve onun değişen sıkıntılarına cevap verecek ilacın değişimi. Elbette özü sabit tutularak... Bugünün Tasavvufu; ağır tasavvuf kitaplarıyla hafif romanlar arasında kalan ve onu ...

Düşün ve Zengin Ol
Zihnin sınırları yoktur; hem yoksulluk hem de servet, düşüncenin ürünüdür. -Napoleon Hill ZENGİNLİĞİ HAYAL ETMEKLE KALMAYIN, ONU NASIL YARATACAĞINIZI ÖĞRENİN. Bir düşünceyle başlar her şey. Sıradan bir fikrin, hayatınızı sonsuza dek değiştirecek bir servete dönüşebileceğini hiç düşündünüz mü? Napoleon Hill, bu kült eserde yalnızca “zengin olmanın” yollarını anlatmıyor; sizi zihninizin gücünü fark etmeye, hayallerinizi kararlı bir plana dönüştürmeye ve başarı bilinciyle yepyeni bir hayat inşa etmeye çağırıyor. Andrew Carnegie’nin ona fısıldadığı “sır” 20 yılı aşan bir araştırmanın ve yüzlerce milyonerin hikâyesiyle harmanlanıyor. Bu kitap size neyi yapmanız gerektiğini değil, onu nasıl yapacağınızı gösteriyor. Edison’dan Ford’a, Schwab’dan Roosevelt’e kadar pek çok ismin başarıya ulaşırken ...

Medusa Bize Ne Mesaj Veriyor?
“TAŞ KESEN BAKIŞ, SUSTURULAN DİŞİLİN İÇİMİZDEKİ ÇIĞLIĞIDIR.” Kadınlarda ve erkeklerde bastırılmış duyguların, inkâr edilen sezgilerin, cezalandırılan duyarlılıkların simgesi olan Medusa; sinema, opera, görsel sanatlar ve psikoloji metinlerinde kendini tekrar tekrar gösteriyor. Onunla her karşılaşma, kendi içsel karanlığımızla, travmalarımızla ve gölgemizle bir yüzleşme fırsatı sunuyor. Bu eser, Medusa mitini çok katmanlı bir okumaya tabi tutarak onu tarih, sanat, arkeoloji ve psikomitoloji bağlamında derinlemesine inceliyor. Sadece bir canavar değil, eski bir tanrıçanın gölgede bırakılmış yüzü olarak Medusa, okuru mitlerle örülü bir içsel yolculuğa davet ediyor.

Siber İstihbarat Savaşları
KODLAR, MODERN ÇAĞIN MERMİLERİDİR. Savaşlar artık çoğunlukla ekranlarda başlıyor ve bu cephede hiç silah sesi duyulmuyor. Tankların ve casusların yerini giderek algoritmalar ve satır aralarına gizlenmiş kodlar alıyor. Devletler çoğu zaman konvansiyonel cephelerde değil; veri merkezlerinde, sunucu odalarında ve dijital altyapılarda çarpışıyor. Ersin Çahmutoğlu, siber casusluğun en çarpıcı operasyonlarını, perde arkasındaki devletleri ve teknolojik silahları deşifre ediyor. Dijital istihbaratın nasıl bir küresel oyuna dönüştüğünü, istihbarat servislerinin ve teknoloji şirketlerinin işbirliğiyle örülen gizli ağı gözler önüne seriyor. Bu kitap, bugünü anlamak için geçmişe bakıyor; yarını inşa etmek içinse bilinmeyenle yüzleşmeye davet ediyor. Çünkü artık düşman görünmez, savaş alanı sınırsız v...

Timuçin
O ŞİMDİ ÖZGÜR VE KENDİ YOLUNU KENDİSİ SEÇECEK. HİÇ KİMSE NE YAPACAĞINI BİLMESE DE BİZ ONUN PEŞİNDEN GİDECEĞİZ. ÇÜNKÜ O BİZİM HAN’IMIZ.

Longevity Beslenmesi
Yaşlanmak kader değil, bir tercihtir. Peki siz, bu tercihi nasıl yapacaksınız? Modern yaşamın içinde hızla akıp giden yıllar yüzümüzde derin izler bırakırken asıl soru şu: Ömrümüzü sadece uzatmak mı istiyoruz, yoksa bu yılları sağlıklı, mutlu ve anlamlı mı yaşamak istiyoruz? Bilimsel verileri sade ve etkileyici bir dille aktaran Longevity Beslenmesi yaşlanmanın biyolojik sırlarını, genç kalmanın ipuçlarını ve hücre düzeyinde sağlığı destekleyen beslenme stratejilerini gözler önüne seriyor. Hangi gıdalar yaşlanmayı yavaşlatır? Genetik mi önemli, yoksa yaşam tarzı mı belirleyici? Mavi bölgelerdeki insanlar neden daha uzun yaşıyor? Günlük alışkanlıklarımız biyolojik yaşımızı nasıl etkiler? Enerji kısıtlamasından senolitik besinlere, epigenetikten mikrobiyotaya uzanan bu bilimsel keşif yolculu...

Kırık Kalpteki Ayna
“SEVGİ SANDIĞIN ŞEY, ÇOCUKKEN ÖĞRENİLMİŞ BİR SUSKUNLUK OLABİLİR Mİ?” Tuğba, bir ayrılığın ortasında kendini bulduğunda, aslında hep orada duran bir boşluğa düşer. Kalbinin kıyısında yıllardır konuşmayan bir çocukla ilk kez o gün göz göze gelir. Acıdan kaçmak yerine onu izlemeyi seçer. Ve böylece, hayatında yeni bir döneme adım atmış olur. Kırık Kalpteki Ayna, yalnızca bir aşkın yası değil; aileden miras kalan sevgi kalıplarının, fark etmeden taşıdığımız inançların, “değersizlik” duygusunun karanlık aynasında içsel bir uyanıştır. Tuğba’nın yaşadığı her faz, terk edilen birinin yaşadığı evreleri bir bir gözler önüne sererken, okur da kendi yarasına bakmaya davet edilir. Sühendan Erdin, duygunun özüne dokunan samimi ve şefkatli anlatımıyla, kadın dayanışmasının, annelik mirasının ve sevgi ara...

Sihirli Defter
Yazmak, düşe dalmak gibidir. Usta ile çırağın yolu kesişince, bu düş bir sihri kuşanır. Bir çırak... Yazının büyüsüne kapılmış, kelimelerin peşinde bir usta arayan genç bir yolcu. Bir usta... Sihirli bir deftere ruhunu üfleyen, yazının ilahi sırrını ararken kendi benliğini yitiren ve yeniden bulan bir bilge. Sihirli Defter, yazının sırlarını aralayan, düşüncenin ve sezginin yolculuğunda bir rehber niteliği taşıyan felsefi ve edebi bir anlatı. Usta ve çırak arasındaki diyaloglar aracılığıyla sizi yazma eylemi, okuma disiplini, düşünce derinliği ve ruhsal keşifler üzerine katman katman açılan bir düşünce evrenine davet ediyor. Kimi zaman bir rüyaya, kimi zaman bir metafora dönüşen bu anlatı; yazının ne olduğu kadar, insanın kim olduğu sorusuna da cevap arıyor. Erol Hızarcı’nın sade ama derin...

Pan Bize Ne Mesaj Veriyor?
“YÜCE TANRI PAN GERÇEKTEN ÖLMEDİ; BÜYÜ HÂLÂ ORADA.” – CARL GUSTAV JUNG Pan; doğurganlığın, içgüdülerin, doğanın ve sihrin efendisidir. En derin arzularımızda, doğayla kurduğumuz o büyülü bağda, içsel korkularımızda, içimizdeki neşede ve hilebazlıkta hâlâ yaşamaktadır. Carl Gustav Jung ve Marie-Louise von Franz gibi analitik psikologların vaka analizleriyle Pan arketipinin psikomitolojik katmanlarının incelendiği bu kitap; Göbeklitepe buluntularından mağara sanatına, cadılardan okültistlere, Anadolu’nun köy seyirlik oyunlarından gizem kültlerine kadar Pan’ın flütünün ezgisi eşliğinde sizi derin bir yolculuğa çıkarıyor. Yüce Tanrı Pan’ın çağımız insanına söyleyeceği çok şey var.

Mitler ve Arketipler
“Mitler yalnızca geçmişi değil, ruhun karanlık odalarını da aydınlatır.” Mitolojik öyküler, yalnızca tanrıların ve kahramanların değil; büyümenin, acının, ayrılığın, dönüşümün de anlatılarıdır. Jung’un izinden yürüyen ama onunla sınırlı kalmayan bu kitap, mitlerin yalnızca tarihsel ya da kültürel kalıplar değil, aynı zamanda ruhsal gelişim evrelerine karşılık gelen güçlü arketipler olduğunu savunuyor. Göktuğ Halis’in titizlikle kaleme aldığı bu çalışma, mitleri psikolojik bir yaklaşımla yorumlarken okuyucuyu içsel bir keşfe davet ediyor. Kahramanlık öykülerinden yaratılış mitlerine, gök tanrıların uzaklaşmasından büyüme sancılarına kadar uzanan bu yolculukta, mitler kendi kendini anlatmakla kalmaz, bizi de bize anlatır. Eğer siz de “Tanrılar neden bizi terk etti?”, “Kahramanların öyküsü ne...