Ben Bir Dahiyim Ama Henüz İlk Senaryomu Yazmadım
Hepimizin hayranlıkla izlediği, adını sinema tarihine yazdırmış o filmlerin senaryoları nasıl yazıldı? Ödüllü senaristlerin doğru yaptığı neydi? Ya da gelin şöyle soralım; iyi senaryo yazmanın bir formülü var mı? Aslına bakarsanız evet bir "formül" var. Bu sihirli bir formül değil; çok çalışmayı, çok okumayı, çok izlemeyi, senaryonun yapısını en iyi şekilde çözmeyi gerektiriyor. İster kendi senaryonuzu yazmak için yola çıkmış olun, ister kendi halinde bir sinema âşığı, bu kitaptaki her detay size heyecan verici kapılar aralayacak. Turgut Yasalar, Ben Bir Dâhiyim Ama Henüz İlk Filmimi Çekmedim kitabıyla yönetmen koltuğundan sesleniyordu, bu kez de senarist kimliğiyle her seviyeden sinemaseverin keyifle okuyacağı bir kitapla karşımızda.
Bir Pera Masalı
.Kimler gelip geçmedi ki Pera’dan... Yüzlerce yıllık tarihinin kalın perdesi ardında ne hikâyeler, ne anılar ve ne büyük sırlar gizli aslında. • Aya Triada Kilisesi’nin mimarı Vasilaki İoannidis, azınlık ibadethanelerinde kubbe yasağının kalkmasından sonra neden en görkemli kiliseyi Pera’ya inşa etti? • Melek Sineması’nın yer göstericisiyken Türkiye’nin ilk güzeli seçilen Araksi Çetinyan, sinema artisti olmak için Amerika’ya gönderilecekken başına ne geldi? • Büyük Beyoğlu yangınında yok olan İmparatorluk Operası’nın sahne perdeleri İstanbul’un neresinde ortaya çıktı? • Tokatlıyan Oteli’nin eski uşağı, yeni sahibi Medovitch’in Nazi hayranlığının bedeli ne oldu da oteli satışa, kendini de ölüme götürdü? • Naum Tiyatrosu’nun kurucusu ve yazar Said Naum Duhani, neden 37 yıl boyunca kendini ça...
Devrim Erbil İle Seyrüsefer [art Book]
SEYRÜSEFER: "Gökkuşağına Sahipti Ruhu" Yirmi yazar, resmin şairi Devrim Erbil’in tablolarının karşısında durdu. Durmadan üreten ve yaşayan bir efsaneye dönüşen sanatçının meşhur eserlerini kaleme aldılar. Şiirlerle, öykülerle, denemelerle, duyguların sadece uyandırıldığını değil, özgün bir desen sayesinde baştan yaratılabildiğini gösterdiler. Kimi bir hikâyede yüzmeye başladı, kiminin hikâyesinin yolu geometrik bir kaostan geçti. Devrim Erbil’in sanatına, edebiyat dünyasından imzalar eklendi ve türler arası bu kolektif eser ortaya çıktı.
Oyuncu Olmak İsteyen Parmak Kaldırsın
Vazgeçmeyenlerin ve vazgeçmesi gerektiği yeri bilenlerin kitabı... Hayat bir sahne... Doğduğun an senin için aralanır perde. Sana yazılan senaryoda ve biçilen süre içerisinde bazen evlat, bazen dost, bazen sevgili, bazen patron, bazen doktor, bazen oyuncu, bazen baba, bazen kardeş ve daha birçok bazen diye başlayan kimlik ya da diğer adıyla rollerinle hayatının başrolünü oynarsın. Oyunun sonunda takdir görmek ister insan, alkışlanmak, onaylanmak ister. O da olur elbet ama olmayabilir de bazı zaman... Aslında eylemin ne olduğu değil sizin nasıl bir ruhunuz olduğu önemlidir. İyi bir oyuncu olmak için önce iyi bir insan olmak gerekir. Yirmi yıldır sinema ve dizi sektöründe oyuncu menajeri ve eğitmeni olarak hizmet veren Tümay Özokur’un, birikimlerinden derleyerek kaleme aldığı OYUNCU OLMAK İS...
Ben Bir Dahiyim Ama Henüz İlk Filmimi Çekmedim
– Usta sinemacı Turgut Yasalar’dan… – Herkesin film yapma hayali, bahaneleri bir kenara bırakıp harekete geçenlerin cesaretleriyle, emekleriyle, dayanışmalarıyla gerçeğe dönüştü. Ceplerinde beş kuruş yokken, milyon dolarlık filmler çektiler. Ödünç malzemeler, kobaylıktan elde edilen cüzi gelirler, boğaz tokluğuna toplanan ekipler, korsan çekimler, ödüllü çoğu filmin gerçekliğiydi. Bir film çekmeyi aşkla, tutkuyla isteyenlerin neler yapabileceğini, kapıların onlar için ardı ardına nasıl açılabileceğini belki de en güzel ifadeyle özetliyor Turgut Yasalar; "yokluğun estetiği". Elinizdeki, yalnızca henüz ilk filmini çekmemiş genç yönetmenler için değil, hayalinin peşine düşmeye çekinen herkes için yüreklendirici bir çalışma.
Bana Onun Portresini Getirin
Şiddet estetizminin şair sinemacısı, Amerikalı yönetmen Sam Peckinpah, 1970’li yıllarda önlenemez bir öfkeyle şöyle diyordu: "Bana onun kellesini getirin!" Sinema yazarı dostumuz Ege Görgün ise, herhangi bir şiddet eylemine başvurmadan, Peckinpah ustaya göndermeli ama insancıl söylemle: "Ban onun portresini getirin." diyor. ‘O’ kimin portresi? Ya da ‘onlar’ kimdir? Yeşilçam ünlüleriyle sanat dünyasına damgasını vurmuş kişilerin sıra dışı yaşamlarını, öykü tadında sunuyor sizlere… Gerçekten bir dönemin renkli kişiliklerini, bir seçki titizliğiyle, topluca gözler önüne seriyor. Ege Görgün, yıllardır kaleme alıp gazete ve dergi sayfalarında unuttuğu, ölüm sessizliğine terk ettiği o portre denemelerine sahip çıkıyor şimdi. Onlara kitap raflarında bir yaşanırlık kazandırarak. Kelleler değil, o ...
Sweden
Levent Özçelik İstanbul’da doğdu. Çeşitli gazete ve dergilerde başladığı yayıncılık hayatına Habertürk Gazetesi’nde köşe yazarlığı ile devam ediyor. Dünyanın dört bir yanına seyahat ediyor, fotoğraf çekiyor ve seyahat yazıları yazıyor. “Bir Kış - günü -eğer- ben”, “Paradis”, “Gurbetçiler ve Almanya”, “Instagram Günlüğü” isimli kitapları yayımlandı.Levent Özçelik was born in Istanbul. His long years of experience in journalism and publishing is continued in Habertürk Daily newspaper. In the meantime he travels around the world, takes photographs and writes travel articles. His published works include "On A Winter Day (If) I...", "Paradis", "Gastarbeiter and Germany", "Instagram Journal".
Scotchland
Levent Özçelik İstanbul’da doğdu. Çeşitli gazete ve dergilerde başladığı yayıncılık hayatına Habertürk Gazetesi’nde köşe yazarlığı ile devam ediyor. Dünyanın dört bir yanına seyahat ediyor, fotoğraf çekiyor ve seyahat yazıları yazıyor. "bir kış günü (eğer) ben", "Paradis", "Gurbetçiler ve Almanya", "Instagram Günlüğü" isimli kitapları yayımlandı. Levent Özçelik was born in Istanbul. His long years of experience in journalism and publishing is continued in Habertürk Daily newspaper. In the meantime he travels around the world, takes photographs and writes travel articles. His published works include "On A Winter Day (If) I...", "Paradis", "Gastarbeiter and Germany", "Instagram Journal".
Devrim Erbil'de Öz'ün Ritmi T/öz
"Kavramın zihinde, nesnesinin ise zihnin dışında yer alması, kavramlar ile imledikleri arasında tam bir örtüşme olmasını önler. Yaşamı zihnimize düşürmeye yönelik her girişim, çaresiz yenik bir tasarıdır. Varoluş gereği yaşamı tam olarak kavrayamayız. Kavranılamayanı dile getiremeyiz; fakat resmedebilir miyiz? Erbil’in resimleri, bu soruyu olumlu yanıtlar. Ressam, yaşamın kavrayamadığımız öz’ünde, kendisini duyularımızdan gizleyen bir görünmeyenin var olduğu kanısındadır: ritim. Günlük yaşamda kendisini gözlere kapatan öz’ün ritmi, Erbil’in resmiyle birlikte görsel bir dile tercüme edilir. Görüngüler dünyasında görüntüsü olmayan ritim, Erbil’in aşkın betimlemesinde görüntü haline gelir ve izleyicilerin ortak aklı bunu tanır. İzleyici, kendisinde var olduğunu bilmediği yepyeni bir alana açı...
Umberto Arte İle Sanat 3 Kitap Set
Umberto Arte ile Sanat 1 Umberto Arte ile Sanat 2 Umberto Arte ile Sanat 3