Destek İndirim -
Destek Dükkan
0
Sepetim
Yazarlar
Kategoriler
Değerlendirme
Fiyat
Yayınevleri
Diller
Filtreleme

Kategoriler

Yayınevleri

Yazarlar

Fiyat

Diller

Değerlendirme

Önceki sayfa
Sıralama
Stokta Yok
Gül Bahçesinde Melekler Yoktu Destek Yayınları

Gül Bahçesinde Melekler Yoktu

Stokta yok

Stokta Yok
Kayıp Düşler Peşinde Destek Yayınları

Kayıp Düşler Peşinde

Stokta yok

Stokta Yok
Duygu Koleksiyoncusu Destek Yayınları

Duygu Koleksiyoncusu

Stokta yok

Stokta Yok
Aşk O Kadar Aşk Destek Yayınları

Aşk O Kadar Aşk

Her şey böyleyken, hâlâ aramızda sevgi varken bitirmeliydik. Belki o zaman taze ve yıpranmamış olarak; sandık içlerinde, kitap aralarında saklayabilirdik aşkı... Zaten hep iki yüzü yok muydu gerçeğin? İnsanlar koydukları kurallarla benliklerini sınırlarken, anahtarı zaten kendilerinde olan hapishaneden kaçarak işlemiyorlar mıydı en büyük suçları? İçine konulan acının dozundaydı sır. Beynin bir oyunuydu ama yine de insana ait en özel duyguydu aşk... Kazanmalıydı… *** Zaten ne kadar hüzün ve imkânsızlık varsa, "Aşk O Kadar Aşk" değil miydi?

Stokta yok

Stokta Yok
İstanbul Erkeği Destek Yayınları

İstanbul Erkeği

Stokta yok

Stokta Yok
Erkek Bayalığı Destek Yayınları

Erkek Bayalığı

Stokta yok

Stokta Yok
Çelebi Destek Yayınları

Çelebi

Stokta yok

Stokta Yok
Bir Dilek Tut Destek Yayınları

Bir Dilek Tut

HANDE: ----- Marks gibi konuşabilen ya da yazabilen tek bir erkek olsaydı dünyada… Boşa konuşan milyarlarca erkeğin varlığını affedebilirdi. Öteki kadınlar gibi hatta daha da bir can atarak evde beklerdi onu. Nerede isterse beklerdi. Otel odası, terminal, havaalanı... Marks kesinlikle bir tren garında buluşmak isterdi. O da daha dün aldığı Chanel çantasını kaptığı gibi giderdi oraya. NİLÜFER: --- --Hâkim beyler, aramayanlar sormayanlar için de bir adalet mekanizması işletmeliydi. Bu adamlar da cezalandırılmalıydı. Beklemek olmalıydı cezaları. Aramayanları bekleyen kadınlarınkinin on katı zorlu bir bekleme süreci olmalıydı. "Müebbet bekleme cezasıyla cezalandırmaya karar verdim dünyanın tüm bekletenlerini..." CEMİLE: -----Bana bayan demeyecek erkeklerin yaşadığı bir yer olsa dünyada! Yeralt...

Stokta yok

Stokta Yok
Ölümün Ayakları Altında Aşk Destek Yayınları

Ölümün Ayakları Altında Aşk

Okyanusun İnsana hasret yerleri gibi... Onun Kusursuz mavi Gözlerine, bakarken al beni Ölüm... Tensel açlıkları içine çekip Kocaman kocaman olmuş... Diri diri göğüslere Yaslamışken Başımı. Yüzüme düşen Buğday sarısı saçlardan Çekerken içime kadın kokusunu... Al beni ölüm. Kalbimi saran Derin gülücüklerle Sindir beni içine.

Stokta yok

Stokta Yok
Oyuncak Araba Destek Yayınları

Oyuncak Araba

Stokta yok

Stokta Yok
100. Nesil Destek Yayınları

100. Nesil

Stokta yok

Stokta Yok
Ölüm Deltası Destek Yayınları

Ölüm Deltası

Kızılırmak Deltası'nda da iki hafta içinde üç kişi esrarengiz bir şekilde ölür. Cinayet masası baş komiseri Çetin Akın, bu kaza sonucu ölümlere şüpheyle yaklaşır. Ve ölümlerin nedenlerini araştırmaya başlar. Ölümlerden, gazeteci arkadaşı Ahmet Kerim'i de haberdar ederek, ondan yardım ister. O sırada dünyanın başına gelecekler ve küresel ısınma konularında gazetesine seri yazılar hazırlamakla meşgul olan Ahmet Kerim, baş komisere yardımcı olmak için Samsun'a gider... Bu ölümler bir kaza mı, yoksa bir cinayet midir? Soruşturma derinleştikçe deltada başka kuşkulu ölümler de meydana gelir. Gazeteci ve baş komiser, çeşitli engellemelere rağmen, tüm zorlukları göğüsleyerek, yılmadan, kuşların ve kuş bilimcilerin dünyasına girerler; esrarengiz ölümlerin ve deltanın gizemini çözmeye çalışırlar... ...

Stokta yok

Stokta Yok
Beni Bir Tek Aşk Aldatmadı Destek Yayınları

Beni Bir Tek Aşk Aldatmadı

Stokta yok

Stokta Yok
Sonsuz Cuma Destek Yayınları

Sonsuz Cuma

Stokta yok

Stokta Yok
Aşka Sığınmak Destek Yayınları

Aşka Sığınmak

Stokta yok

Stokta Yok
Yıldızlar Sönünce Destek Yayınları

Yıldızlar Sönünce

Stokta yok

Stokta Yok
Kumbara Destek Yayınları

Kumbara

Stokta yok

Stokta Yok
Lilly Destek Yayınları

Lilly

Stokta yok

Stokta Yok
Ben, Sen ve O Destek Yayınları

Ben, Sen ve O

Bir kadın, üç erkek, üç şehir… Milano, New York, İstanbul… Erkeklerin ve kadınların yaşam yolculuğu içinde, korkularının ve sevinçlerinin birbirinden farklı olmadığını anlatan bir hikâye…Bir Mayıs günü, her şeyi arkasında bırakıp Milano’ya giden, aşka inancını yitirmiş bir kadın. Dilini bile bilmediği, bir yabancı kentte, hataları, öfkesi ve kayıpları ile yüzleşmeye çalışan bir kadın…Çamlıca ve Moda’nın ara sokaklarından, New York caddelerine uzanan yaşamında tesadüflerle gelen mutluluğun, acılara dönüşmesini anlatan kahramanımız, “Önce sevgilimi, sonra İstanbul’u terk ettim ben… Doğduğum şehir ve el ele beraber ölmeyi hayal ettiğim sevgilim; ikisinden de kurtulmam lazımdı. İştar hanım anlamamıştı ama durum vahimdi. Eğer kopmayı beceremezsem, onlar beni yutacaktı. Belgesellerde yaşamsal bi...

Stokta yok

Stokta Yok
Düş ve Gece Destek Yayınları

Düş ve Gece

Bloke edilmiş hayatlarYasaklanmış düşlerTabular gölgesinde bir yaşamVe sonunda aşkla gelen ışıkÇocuk düşlerine dönüşMutluluk!Genç bir kadının özgür yolculuğu...Gerçek aşkı renkli düşlerin içindeydi. Çocukken elinden aldılar. Olması gerektiği gibi bir hayata mahkum kıldılar. Kendi olamadı. O yüzden darmaduman yaşadı, düşlerini rafa kaldırdı. Ne zamanki bir gece de gerçek aşka çarptı, düşlerini tüm renkleriyle geri aldı. Kim olduğunu düşlerde ve gecelerde yaşadı...

Stokta yok

Stokta Yok
Yere Düşen Son Fotoğraf Destek Yayınları

Yere Düşen Son Fotoğraf

Tabutu cenaze arabasına yerleştirdik. Evin önü mahşer yeri gibiydi. İmam arabadan indi, helallik alacaktı. Minik bebeğimi kucağıma verdiler. İmam, "Herkes ölümü tadacak…" diye söze girdiğinde Bahar ile birlikte tabutun başında bekliyorduk. "El Fatiha!" deyip bitirdi. O sessizlikte Bahar öne doğru uzandı ve tabuta dokundu. Ağzından tek bir sözcük çıktı: "Anne…" Daha küçücüktü, konuşamıyordu ama "anne" deyişini hepimiz duyduk. İçimde bir acı öylesine kabardı ki gözyaşlarım sel oldu. Sanki annesinin öldüğünü anlamış, hiç olmazsa bir kez olsun ona "anne" diye seslenmek istemişti. O anda tükendiğimi anladım. Bundan sonra yaşamanın anlamı yoktu. Önce Simay’ı toprağa verecek, sonra kendim de onun yanına gidecektim.

Stokta yok

Stokta Yok
Aktör Destek Yayınları

Aktör

Pazar günü tekrar kerhaneye gittim. Bu sefer kararlıydım. Doğru çalıştığı evine. Kapıyı çaldım, açtılar. O, yine aynı sedirde. İki kadının arasında oturan kapkara gözlerin önünde durarak, "kaç numara" dedim. Yüreğim sürgün gibi yerinden gitti gidecek, "dört numara" dedi. Kalktı önüme düştü, odasına çıktık... Kenarda bir sandalyeye eğreti oturdum, heyecanlıyım, onunla ne konuşacağım, düşünemiyorum, kalbim çarpıyor. "Bir kahve içer misin" diye sordu. Düşünmeden "evet" dedim. Sessizce odadan çıktı, birazdan bir fincan kahve ile döndü. Ben de bu arada o yokken odayı taradım, kenarda bir somya, iki sandalye, bir masa, orta halli bir ev odası gibi düzenli. Kahveyi verdi, karşıma oturdu. İkimiz de konuşmuyorduk. Birazdan sessizliği o bozdu, adımı sordu, sonra o da söyledi. "Sevda". İçimden, ‘ne g...

Stokta yok

Stokta Yok
Hayatın Ne Kadarı Rastlantı? Peki Ya ’aşk’ın... Destek Yayınları

Hayatın Ne Kadarı Rastlantı? Peki Ya ’aşk’ın...

"Yaşam planınız sizin elinizde değilse, varlığınızı rastlantıya bırakmışsınız demektir."-Nietzsche-"...büyü ne kadar gerçekse, gerçek de o kadar büyü... herşey insanın kendi elinde, hayallerinde, tasarladığı kendi yaşam biçiminde ve bunun evrenle olan uyumunda..."Karşılaşmaları bir şans mıydı acaba? Yoksa rastlantı mı?Ya iç dünyalarındaki eksiklikleri birbirlerinde tamamlayabilirler miydi?Yaşam onları nasıl bir akışın içine çekivermişti? Ömer’in aklından geçen onca soyut fikir, sonunda bir karara dönüşmüş müydü?Birbirlerini bütünleyebilirler miydi?Belki."Yeterki ikimiz, biz olmaktan vazgeçmeyelim.." demiş miydi?Hayatın ne kadarı rastlantıydı? Peki ya aşkın?

Stokta yok

Toplam: 167