Son Yüzleşme
"Yüzleşmek, acının çemberinden tüm ihtişamınla geçebilmektir." Akıl hastanesinde bir oda... Her yer gri, her yerde taştan duvarlar... Burada kalmak sonun başlangıcı mı? Yoksa başlangıcın tam da kendisi mi? Başarılı bir yazar olan İpek’i akıl hastanesine taşıyan, yüzleşmeyi reddettiği acılar, kaybedişler ve ertelediği affedişlerdi. En üzücü deneyiminin aslında mucizesinin yolu olduğu gerçeğiyle yaşadığı yüzleşme, Ege’nin küçük bir kasabasındaki yaşlı balıkçı, bir türlü gidemediği tepedeki ev ve diğerleri, İpek’in paramparça olmuş kalbine ve kendine olan küskünlüğüne şifa olabilecek mi? SON YÜZLEŞME sizi derinden etkilerken farklı yaşamların kıyılarına sürükleyecek. Sırlarla dolu satır aralarını heyecanla takip edecek ve sonunda yüzleşmeyi ertelediğiniz ne varsa karşılaşmak isteyeceksiniz.
Ece - Hep Başkalarının Düğününde Oynadım
AKILLI, GÜZEL, CEVVAL, ASİ, KOMİK, ENERJİK, ARKADAŞ CANLISI, EV PARTİSİ, OFİS PARTİSİ, İYİ GÜNDE, KÖTÜ GÜNDE, BAZEN TERAPİST, BAZEN DANIŞAN VE HER DAİM ÇEVRİMİÇİ. M.K Perker’in 2013 yılının Kasım ayında Hürriyet Gazetesi’nde yazıp çizmeye başladığı Ece, an itibariyle 500 haftadır süren maceralarıyla hem çizgi roman hem de basın dünyamızda kendine müstesna bir yer edinmiştir. İlk kez çizgi roman dışında bir alanda, bu kez karikatürlerle huzurlarınızda!
Türk Masalları
"Türk Dünyası’nın ortak masal metinleri ve motifleri Osmanlı Türk sahasında hem sözlü hem de yazılı eserlerde canlı bir şekilde yer almıştır. Hamamlardaki cinler, evlatlarına bir şeyler vasiyet eden babalar, derviş elinden yenilen elmayla sahip olunan çocuklar derken hem evrensel hem de yerel zeminde karşılık bulan motifler, hayal âleminden bir fikir ve cümleler oyunu gibi süzülüp gelmiştir. Süleyman Tevfik tüm bu hayal oyunlarıyla sözden süzülüp gelen masalları kaleme alarak masal külliyatımıza katkı sağlamış, Merve Köken de bu masalları aktararak masal birikimimize kazandırmıştır." Dr. Seçkin Sarpkaya "Masallar insanlığın ortak mirası, kolektif bilinçdışının ürünüdür. Masalları unutsak da bir yerlerde canlanıp gelir ve bizi mutlu ederler. İşte Süleyman Tevfik’in kaleminden çıkan ve Merve...
Yaz Bulutları
İstediğin bir yıla dönebilecek olsan, hangi yıla dönerdin? İnsan bazen zamanın bir an önce geçmesini istiyor bazen de yaşadığı anın içinde bir ömür kalmayı. İçinde bulunduğumuz olaylar ve hissettiklerimiz dışında yokuz aslında. Birileri için belki çok önemliyiz hatta olmazsak olmaz ama dünyaya bakınca biz olmasak da olur gibi. Hayat böyledir. Hikâyen devam ettiği sürece mücadele edersin. Kazanmak ya da kaybetmek değildir mesele, zaten bundan ibaret olamaz hiçbir şey. Mücadeledir hayat sadece. Bazen kendinle bazen de çok başka şeylerle… Belki muhteşem şeyler yaşamayacağız. Belki en yakın sandıklarımız için bile gerçekten var olamayacağız. Olsun. Şarkılar söyleyeceğiz, filmler izleyeceğiz, kitaplar okuyup anılar biriktireceğiz. Gün gelecek belki de seninle yan yana bir sahil kasabasında yaz ...
İnsan Birikimdir
"DENEYİM BAŞIMIZA GELENLER DEĞİL, ONLARLA NE YAPTIĞIMIZDIR. BU DA BİZİM TEK VE BENZERİ OLMAYAN BİLGELİĞİMİZDİR." - ALDOUS HUXLEY • Okumak mı entelektüel bir faaliyettir yoksa yazmak mı? • Yazma eyleminin ne kadarı sanattır, ne kadarı zanaatkârlık? • Klasik eserler neden okunmalı ve aslında neden okunmamalı? • İyi ve nitelikli okur olmak öğrenilebilir mi? • Okumak ve yazmak bir usta-çırak ilişkisi içinde nasıl gelişir? • Sanat ve edebiyat, tüketime dayalı ticari metalar mıdır? • Yaratıcı yazarlık atölyeleri ve yazma sanatı üzerine kaleme alınmış kitaplar gerçekten işe yarar mı? Hayatının büyük bir kısmını kitap dünyasının içinde geçiren Ertürk Akşun, yazma ve okuma üzerine pratik bilgiler verdiği bu kitapta kendi okuma deneyimlerini, süreç içinde yaptığı hataları da itiraf ederek kaleme alı...
Sherlock Holmes - The Hound of The Baskervilles
“EVIL INDEED IS THE MAN WHO HAS NOT ONE WOMAN TO MOURN HIM.” The Hound of Baskervilles is a third of the four crime novels featuring detective Sherlock Holmes, written by Sir Arthur Conan Doyle. The book tells the story of a murder inspired by the legend of a terrifying, evil hound of a supernatural origin. No one with a compass of logic would typically take a story like this seriously, but now Sir Charles Baskerville is dead - and the footprints of an enormous hound have been found near his body. As Sherlock Holmes and his faithful friend, Dr. John Watson, continue to investigate, they will learn that nothing is as it seems... This book, which will make you hold your breath while reading, takes you to the strange world of crimes and murders that challenge the human mind while making you f...
Melek, Terörist, Fahişe
DEVLET, MAFYA, GENELEV PATRONİÇESİ ÜÇGENİNDE, SOLUK SOLUĞA BİR DÖNEM ROMANI Holly, Lili ve Iris gibi ünlü film karakterlerini şaşırtıcı biçimde canlandıran güzel kadın melek mi, terörist mi yoksa fahişe mi? Ünlü gazeteciyi ağına nasıl düşürdü? Amaçlarına neden alet etti? Matilt Manukyan nasıl Türkiye’nin en zengin iş insanlarından biri oldu? Dünyanın bir numaralı genelev patroniçesi Madam Manukyan’ın otomobilini havaya kim uçurdu? Ermeni terör örgütleri mi, milliyetçiler mi, muhafazakârlar mı yoksa mafya mı? 70’li yıllara damgasını vuran Ermeni terör örgütü ASALA’nın arkasında kim vardı? Lideri Agop Agopyan nasıl öldürüldü? Londra’da başlayan, İstanbul’u birbirine katan ve Atina’da sona eren büyük macera için hazır olun! Dönem romanlarının büyük ustası Osman Balc
İki Mermi Bir Hayat
İkincisi yok; hayatın, hayalin, aynadakinin... "Issız dağ başlarının sakinleri dahi yuvalarına çekildiğinde, bizler zifiri gecede gökyüzünde dizilmiş yıldızlarla tek tek arkadaş olmuşken kayan yıldızların her biri şehitlerimizden gülümsemelerle dolu bir selamdı sanki..." 90’lı yılları botu toprağa değmemiş, üzerinden mermi geçmemiş, soğuğu iliklerinde hissetmemiş üstelik güle oynaya göreve gittiği arkadaşının naaşıyla birlikte gözyaşları içerisinde geri dönmek zorunda kalmamış birinden değil; o yılları yirmili yaşlarının başında yaşayan toy bir astsubayın gözlerinden tüm çıplaklığıyla okumalıyız. Çocuk yaşta adım attığı askerlik hayatında yirmi bir yaşına geldiğinde kendini Muş Jandarma A Timi’nde terörle mücadelenin göbeğinde bulan Yarbay Şefik Ünal’ın sarsıcı ve soluk kesen anıları eşliğ...
Beni Avlayamazsınız
Aslında, bunun bir kutlama olması gerekiyordu, çünkü ağabeyimin düğünüydü. Ama Mortagne’da yapılan bir kutlamanın neye benzeyeceği hiçbir zaman bilinmez.
Puglia'da Bir Ömür
Dünyamızın en güzel ülkelerinden biri hiç şüphesiz İtalya’dır. Çizmeyi anımsatan bu muhteşem ülkenin topuğundaki eyalettir Puglia. Burası zamanın durduğu yerdir. Yüzyıllardır kırmızı toprağa kök salmış binlerce kıvrımlı gövdesiyle zeytin ağaçları sizi kendine hayran bırakırken beyaz taş duvarlarla çevrili, gelinciklerle dolu tarlalar, flamingolar, taze pişmiş focaccia kokusu gibi Puglia’nın tatlarını, renklerini ve kokularını keşfedip Puglia’yı daha iyi yaşamanızı sağlayacak bir deneyimin sonucunda yazıldı bu kitap. İtalya, hiç şüphesiz biz Türklerin ilk defa yurtdışına çıkmak için tercih ettiğimiz ilk ülkedir. Tarihi, insanı, yemeği, kültürünü kendimize yakın hissederiz. İtalya deyince de Roma ve kuzeyi Venedik, Milano, Floransa gelir ilk olarak aklımıza. Puglia deyince Bari, Lecce, Garga...
Sherlock Holmes - The Sign Of The Four
"I NEVER MAKE EXCEPTIONS. AN EXCEPTION DISPROVES THE RULE." Ten years ago, Mary Morstan’s father went missing and every year after this incident, packages containing a precious pearl began to arrive. Sherlock and Watson’s help is needed to unravel the mystery behind those packages. The Sign of the Four is Sir Arthur Conan Doyle’s second Sherlock Holmes novel, published in the magazine as a story before turning into a book. The adventure stretching from India to London draws attention to Sherlock’s human characteristics at the forefront. As he always does, Doyle takes the readers’ breath away in this novel.
Anılarınla Barışırsan Özgürleşirsin
Bazı acılar, zamanla armağana dönüşür... Bir zamanlar kalbimi sökercesine canımı acıtan şey için sonradan şükredeceğimi nereden bilebilirdim ki? Yüzüstü bırakıldığım ilk gün hissettiğim o acının hiç geçmeyeceğini, kalp sancısıyla bölünen uykularımın bir daha huzura kavuşmayacağını sanıyordum. Göğsümü sığdıramadığım şu gökyüzünün ciğerlerime hep dar geleceğini ve artarak devam eden özlemlerin hiç geçmeyeceğini zannediyordum. Aslında en çok da uğradığım haksızlıkları asla hak etmediğimi düşünüyordum. Oysa karşılaştığım onca kötülüğe tahammül etmekle o haksızlığı kendime ben yapıyormuşum. Meğer sevdasını bal sanan, zehirlendiği kalbi kendine yuva sanıyormuş. Yani yok yere gidenler iyi ki geri dönmemişler, yoksa hiç iyileşemezmişim... Allah her şeyin en iyisini biliyor. Bazı acılar zamanla bir...
Benim Olan Tek Şey Günahlarımdır - Malcolm X
"Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır." – Malcolm X Hitap becerisi yüksek, cesur, etkileyici, mücadeleci ve inatçı bir adam değildi o sadece... Malcolm X, bir azınlık mensubu olarak haklarının peşinden koşma cesareti gösteren ve bu yolda geri adım atmadan, insani değerlere sahip çıkmak uğruna hayatını gözden çıkarabilen ilham dolu bir siyahiydi. İnsanca yaşamak için yaşamını tehlikeye atabilecek kadar davasına bağlı biri... Benim Olan Tek Şey Günahlarımdır, Malcolm X’in mücadeleyle dolu kısacık hayatının hikâyesi değildir sadece. İnsani hakların ve değerlerin kıymeti, bu yolda verilecek mücadelenin önemi ve gerekliliği üzerine "ötekileştirilme" tehdidine karşı takınılabilecek en büyük ve en tesirli tavrın ne olabileceğinin çok katmanlı bir sorgulanmasıdır...
Fantastik Okuryazarlığı
"Fantastik, gerçeklikten kaçma yolu değil, onu anlamanın bir yoludur." – Lloyd Alexander * İçimizdeki çocuk tüm saflığıyla büyünün var olmasını, kötü giden şeyleri bir çırpıda düzeltecek o sihrin gerçekleşmesini bekler. Ama yetişkin tarafımız dünyanın karanlık bir yer olduğunu, kötülüğün sıklıkla kazandığını fısıldar kulağımıza. Bu ikircikli anların yaratıcı zekâyla birleşip bir hikâyeye dönüşmesi bizi fantastik janrasına götürür. Peki, fantastik türünü gerçekten anlayabiliyor muyuz? Yapılan göndermelerin, üzerine kurulduğu metaforların farkına vardığımız bir okuma yapabiliyor muyuz? Fantastik hikâye nedir? Bir hikâyenin fantastik olması için ihtiyaç duyduğu özellikler neler? Kaç çeşit fantastik hikâye türü var? Fantastik hikâyeler nasıl yazılır?
Kafamdaki Karıncalar
"YA ÖLECEK YA YANACAKTI, O YANMAYI TERCİH ETTİ..." Bir tarafta geçmişe saplanan, geleceği mahvetmeye meyilli, sahip olduğu obsesif kompulsif bozuklukla mücadele etmeye çalışan bir kadın: Ceyla. Diğer tarafta kendini çevresinden soyutlayan, yaşadığı kayıplarla kafasındaki karıncalar arasında sıkışmış, yalnız bir erkek: Egemen. Ve Egemen’in tercihlerine yön veren dedesi Mustafa Bey tarafından yazılmış kırmızı kaplı eski bir günlük... Egemen’le Ceyla’nın yolu Beşiktaş-Kadıköy vapurunda kesişir ve karşılaştıkları tesadüfler onları suçlulukla masumiyet, doğru ile yanlış, aşk ve nefret, yaşam ve ölüm arasında bir muhasebe yapmaya sürükler... Onur Akhan KAFAMDAKİ KARINCALAR isimli eserinde insan hayatına yön veren karşıtlıkları, tuzaklarla örülü bir aşk hikâyesi üzerinden anlatıyor. "Bir olayı, m...
Masum Cinayetler
İz bırakmayan bir seri katil... Cinayet... Suçların en büyüğü, günahların en affedilmez olanı. En büyük günah ve suç dense de cinayet ilk insandan beri var olmuş. Habil ve Kabil’i düşünün, üstelik ikisi kardeş ama kadın meselesi birinin diğerini öldürmesini engelleyememiş... İstanbul’un olağanüstü güzel yalılarında, malikânelerinde vahşi cinayetler işleniyor. Şöyle böyle değil korkunç cinayetler, cinayetlere aşina emniyet mensupları bile "Bu bir kâbus!" sözlerini fısıldıyor geceler boyu. En lüks semtlerde, onlarca korumanın arasında bir seri katil dolaşıyor, geride oluk oluk akan kandan başka iz bırakmayarak. Ve yaşlı komiser işin içine girdiğinde, cinayetleri işleyen kişiyle burun buruna geldiğinde onu bırakıyor, yoluna gitsin diye... Cinayetin masumu olabilir mi?
Açlık
Bir yandan yazar olma aşkıyla yanıp tutuşurken, öbür yandan açlık ve sefaletle boğuşan bir adamın duygulandırıcı öyküsü. Dünya edebiyatının en kıymetli isimlerinden Norveçli yazar Knut Hamsun’un bu romanında, kendini keşfetme yolunda ilerleyen genç bir adamın verdiği mücadelelere tanık oluyoruz. Varoluşsal savaşlar, içsel çelişkiler, yaratıcı ifade arzusu, hırs ve gurur, kitabın derinden ele aldığı konulardan yalnızca birkaçı. "İçime sığdıramadığım öfkem tetiklemişti bu yorgunluk nöbetini." "Batıyor, yalnızca batıyordum; belim, omuzlarım, dizlerim, her tarafımla beraber, kendi rezilliğimin içine doğru, bir daha yükselmemek üzere batıyordum." Açlık, bizleri insan psikolojisinin en derinlerine taşıyor...
Fabrika Günlükleri
"Babam 30 yıldır bu fabrikada çalıştığından şans melekleri benim yanımda. Her şey iyi gidiyordu, ta ki müdür şunu diyene kadar: ‘Buraya oyun oynamaya gelinmediğini tahmin ediyorsunuzdur?’ 15 gün sonra fabrikadan telefon geldi; işe alınmıştım." Rüzgâr ters yönden estiğinde, kendisini keskin kükürt kokusuyla mutlaka hissettiren, bacalarında dumanı her daim tüten Québec Hamur ve Kâğıt Fabrikası... Çok genç bir adam olan Guy, henüz ergenlik yıllarını sürmektedir. Babasının yıllardan beri çalıştığı kâğıt fabrikasında, kendisi de yaz dönemlerinde çalışmaya başlar. Animasyon okuluna gitmek isteyen ve tüm yaşamı "çizim" üzerine kurulu olan Guy için fabrikadaki işçilerin hayatları, sohbetleri, alışkanlıkları, ilgi alanları ve tüm ömürlerini bu yorucu işte geçirmeleri, genç adama bambaşka bir deneyi...
Ateşi Çalan Şair - Arthur Rimbaud
"Ölümsüz ruhum Verdiğin sözü tut Unut yalnız geceyi Ve yanan günü unut." – Arthur Rimbaud 19. yüzyılın yoksul ve isyankâr sokaklarında, zengin ve tutkulu sözcüklerle sembol yüklü bir karabulut gibi dolaşan büyük şair Arthur Rimbaud’nun tekinsiz ayak izlerinin anekdotudur bu kitap. Topluma ve entelektüel camiaya ısınamayan bir uyumsuz, yersiz yurtsuz bir yürüyüşçüdür o. Şiiri çok genç yaşlarda şehirde bırakıp sokaklardan çöllere geçse de yazdıkları edebiyat tarihinin akışını değiştirecek kadar özgün ve ateşliydi. Bir hayalperestin sınırları zorlayan yaşamına tanıklık etmek; özgürlük, tutku, aşk, acı, uyumsuzluk, delilik, dâhilik ve birçok şeyi derinden hissetmenizi sağlayacak. Arthur Rimbaud çağdaşlarının gözünde hep şöyle tarif edilmişti: O ŞİİRSEL BİR İSYANDIR!
Tarla Kuşu
"Okuduğum en iyi grafik romanlardan biri. Muhteşem çizimlere sahip bu baba-oğul hikâyesi, acımasız bir şiddet ve sürekli artan duygusal bir yoğunluk barındırıyor. Cormac McCarthy’nin en iyi eserlerini çağrıştıran ve insanın elini ayağını titreten yıkıcı bir deneyim." -SCOTT DERRICKSON, Dr. Strange filminin yönetmeni "Erkekliğin ve ergenliğin yarattığı panik havası bile yeterli olurmuş; görsellerdeki hareket ve şiddetin atmosferik etkisi de. Ama ikisinin birleşimi, Tarla Kuşu’nu efsanevi bir seviyeye yükseltmiş." -JASON BLUM, Yapımcı "İnanılmaz dokunaklı, adeta mideye bir yumruk gibi inen tam bir güç gösterisi. Tarla Kuşu, klasik olmaya aday. Türün kalıplarının dışına çıkıp, grafik roman kavramını genişletiyor. Size on yıllar boyunca bir şeyler katmaya devam edip yazar/çizerlere ilham kayna...
Bilimkurgu Okuryazarlığı - Bilinmeze Merakın Anatomisi
"BİLİMKURGU, LAZER TABANCALI DELİKANLILARIN METAL SUTYENLİ KIZLARI KURTARDIKLARI ‘UCUZ’ UZAY FİLMLERİNDEN İBARET DEĞİLDİR." – PHILIP K. DICK. Bilimkurgu nedir? Bilimkurgunun temeli "novum" nedir? Novuma göre bilimkurgu alttürleri nelerdir? Bilimdışı kurgu nedir? Bilimkurguyu gerçekten anlıyor muyuz? Yapılan göndermelerin ve üzerine kurulduğu teorilerin farkına vardığımız bir okuma gerçekleştirebiliyor muyuz? Bilimkurgu hikâyeleri nasıl yazılır? Bilimkurgu üzerine daha yüzlerce sorunun dünyanın en önemli eserlerinden örneklemelerle ele alındığı bu kitap sadece bilimkurgu tarihini değil, felsefesini de açıklıyor. Bu türe gönül vermiş, okumaya ve seyretmeye meraklı herkese hitap eden bu kitabı okuduktan sonra bilimkurguya bakışınız tamamen değişecek. Yıllardır bilimkurguyla ilgilenen editör Z...
İki Cihanın Bekçisi
"Benim efendim iki cihanın bekçisidir; kâh o âlemde kâh bu âlemde dolanır. Dilediği vakit dilediği kılığa girendir o; kâh hancı kâh yolcu olarak görünür." Birinci Dünya Savaşı... Osmanlı İmparatorluğu Yemen cephesinde ağır bir yenilgi almıştır, Yemen’de açlık, sefalet, zulüm ve yıkım vardır. Savaşın dehşetiyle cayır cayır yanan çöllerde yiğitliği ve boyun eğmezliğiyle nam salmış olan Osmanlı subayı Tevfik, ihanetin en acısını tadar ve kayıpların en ağırını yaşar. Ancak her şeyini kaybeden Tevfik ihanetin ortasında gerçek aşka kavuşur. "Dedim, efendim ben ıssız çöllerin ortasında bir başıma kaldım. Benim cefamdan kimin haberi vardır? Dedi, oğul sen garip değilsin, elbet senin de bir sahibin vardır. Kor gibi yanınca kavuşursun O’na, O, senin gönlünün tahtında oturan yârdir. Dedim, efendim be...
Altıncı Irk
"NE YANILAN, NE DE GÖZDEN KAÇIRANIM BEN. ÇÖLLERDEKİ KUM TANELERİNİN SAYISINI, GÖKYÜZÜNDEKİ YILDIZLARIN SAYISINI BİLENİM!" * "Sevgilim, uğruna tapınaklar yapılmayan, adaklar adanmayan, küçümsenmiş ve unutulmuş tanrılar şahidim olsun ki senden ayrıldığım günden beri ağladım. Bereketli yağmurlara dönüştü, senin güzel yüzünde rengârenk çiçekler açtırdı kederli gözyaşlarım; sayısız mevsimler boyu ağladım. Defalarca solup yeniden yeşerdi ağaçlar; ben hem sonbaharlarda, hem ilkbaharlarda ağladım." * Antik zamanlarda günün birinde Yunanistan’ın Delos Adası açıklarında, denizde bir kız çocuğu bulunur. Balıkçı Navagos’un sarıp sarmalayıp eve götürdüğü bu soluk benizli kızda bir gariplik vardır. Hiç konuşmaz, yemez, içmez. Gözleri de tuhaftır. Kızın acayip halleri ev halkını korkutur ama adadaki kâhi...
Ömer Hayyam-kader Çarkı
"Feleğin çarkı dönmeyecek madem muradımca, gökler ha yedi kat olmuş, ha sekiz, bana ne?" Bu kitabı okurken "zaman-mekân-insan" ilişkisiyle sadece baş kahraman Ömer’i değil, aynı zamanın ruhunu koklamış, Ömer ile aynı dönemde yaşamış kişilerin yaşamöykülerini, ölümleri, savaşları, acıları öğrenecek; yıkımların ve işgallerin yanında yaşam dolu şehirlerin ruhunu koklayıp, eşsiz bir tarihsel zaman yolculuğuna çıkacaksınız. Zaman-mekân-insan üçgeninde Ömer’in, Selçuklu Devleti’nin Türkçe konuşulan ve özgürlüklerin olduğu bölgesinde; tasavvuf ve mistisizmin ruhunda yeşermiş, korunmuş, büyümüş, çiçek açmış ve gelişmiş bir deha olduğunu hissedeceksiniz. Ömer Hayyam sadece bu gezegendeki akıl almaz hayatın bilmeceleri karşısında şaşkınlığını ifade eden ve hüsrana uğramış bir şair olarak değil, kara...