
Artakalan - Ardakalan
Yürüdüm dünyayı… Yürümekle bitmedi dünyam…“Herkesin yolu kendine varır; arama başka yerde!...” diyor Hayyam. Evet!... Herkesin yolu kendine varır; aksine inanmaksa zaaftır.Duygu, Türkân, Fitnet, Nokta, Hasan ve daha niceleri yürüdüler dünyayı!... Yürümekle bitmedi dünyaları; çoğaldı, çoğaldı, çoğaldı… Dolu dolu iç yolculukları vardı. Öyle ki, bu yolculuklar başkalarının dünyalarını sardı. Sarıp sarmalanan hayat, yeni nesillere çağlayarak vardı. Karadenizin, kılcal damarlarının birleşip delice nehirlere dönüştüğü bir coğrafyası vardı. Bu ailenin hikâyeleri de incecik damarlarda saklıydı. Ta ki gün ışığı vazgeçilmez yakıcılığı ile kendini hatırlatana kadar. Lakin, Karadenizde acılar hep içe akar, hep içten içe çağlardı. Kimse bilmedi acılarını, vatan uğruna vazgeçtiklerini ve yine bu vatana ...

Bu Ayrılık Benden Olsun
"Sustuğum şeyler var, hiç konuşmadıklarım… İçinde kaybolduğum şehirler ve içimde kaybolup giden insanlar var... Eskisi kadar kafama takmasam da bazı şeyleri, yine de içimin almadığı haksızlıklar var! Hak ettiklerimle vazgeçtiklerimi ayırdığım günden bu yana, solumu sevdiklerime, yolumu ise Allah'a bıraktım… O ki; varacağım yeri de, duracağım yeri de benden daha iyi bilir…"

Steve Jobs Olsa Ne Yapardı?
- iPhone, Amazon, Facebook, Dell, Bloomberg, Ford, PayPal, Alibaba, WhatsApp, IKEA gibi dev şirketlerin kurucu ve yöneticilerinden dünyanızı değiştirecek yol haritaları.Çalışkanlık, akıllı yatırım, zeka, yenilikçilik ve tutku, başarı öykülerinin belli başlı unsurları. Yine de girişimci adaylarının çoğunlukla gözden kaçırdığı bazı ayrıntılar var; duygusal zeka, çalışanlara saygı, itibara yatırım, durmayı bilmek, “hayır” diyebilmek ve kardan ziyade başarıyı önemsemek, bunun için gerekirse para kaybetmek gibi…-Dünyanın en zenginlerinin sıralandığı listelerde adı geçenler, hikaye ve tavsiyeleriyle bu kitapta.

Bu Da Geçer Ya Hu
Hayat nedir, ölüm nedir; kader nedir, güç nedir, iktidar nedir; zulüm nedir, adalet nedir; hak nedir, hakkaniyet nedir; edep nedir, adap nedir, güzel nedir, çirkin nedir, iyi nedir, kötü nedir; akıl nedir, izan nedir, cehalet nedir; bilgi nedir, ilim irfan nedir, kime lazımdır kime değil? Fakirlik nedir, zenginlik ne? Hangisi yanılsamadır, hangisi gerçek? Hakikat nedir, nerededir?..Antik Yunan’dan, eski Çin’den 20. Yüzyıl dünyasına, adları asırları aşıp gelmiş düşünürlerin, şairlerin; Konfüçyüs’ün, Laozi’nin, Molla Câmî’nin, Şîrazlı Şeyh Sadi’nin, Ferîdüddin Attâr’ın, her biri derslerle dolu hikâyelerinin içinde insanoğlunun nesiller boyu sora sora geldiği bu sorulara verilmiş cevaplar var kitapta; hükmedenlerle hükmedilenlere / yönetenlerle yönetilenlere, ibretleriyle birlikte nasihatler....

Hiç Yaşanmamış İlişkiler Sözlüğü
Aşk, hayat, ölüm, nefret, kıskançlık, sevgi gibi kelimelerin karşılığı gerçekten sözlükteki kadar mıdır? Yoksa herkes yaşadıklarıyla kendi anlamını kendisi mi verir? Peki ya ışık, karanlık, masa, ayakkabı gibi somut kelimeleri duyduğumuzda hepimizin aklında benzer resimler mi canlanır? Ne olunca değişir kelimelerimizin anlamı? Ya da ne olmayınca?Bu kitap, işte bu ‘olmayınca’nın peşine düştü. Yaşanmamış bir aşk kelimelere yeni anlamlar verirken, içinden şiirler, romanlar, öyküler, şarkılar, devamlı konuşan teyzeler, hedefine asla varamayacak cümleler geçti.Aşk’ın, İstanbul’un, Kıyamet’in, Balayı’nın hatta Sözlük’ün bile tanımı değişti. Dilimiz aynı kaldı ama söylediklerimiz başka. Yine de bizi bir yerlerde buluşturacak ortak anlamlarımız vardır belki, kim bilir…

Elia İle Yolculuk (ciltli)
Dünyaca ünlü sinema ustası ve yazar Elia Kazan, kendini bir Amerikalı ya da Yunan gibi değil, bir Anadolulu gibi hissederdi. Pek çok oyuncuyu da birlikte çalışmaya "Anadolu gülüşü" dediği yetenekle ikna ederdi.Bu yetenek onu, hayatı boyunca taşıyacağı "işbirlikçi" etiketinden kurtaramadı. McCarthy dönemindeki hataları, onu ömür boyu kovaladı. Üçüncü Oscar’ını bile üzüntüyle kaldıran Kazan, belki biraz avunmak ve arınmak için annesinin dizlerine koşan bir çocuk gibi, memleketi Kayseri'nin yollarına düştü. Kaderini bilen ama ölmeden önce ona karşı mücadele eden bir Yunan trajedi kahramanı gibi.Kadim Anadolu, bambaşka ilkelere sahip, farklı deneyimler yaşamış iki insanı, Zülfü Livaneli ve Elia Kazan'ı belki de tek ortak yolculuklarına çıkarmayı başardı.Livaneli'nin büyülü satırlarından okuyac...

İstanbul’da Kedi
Kedi asil, kedi asi.Yabanda ya da evde vakarını kimseye bırakmayan efendimiz dinozorları yendi ve emekleme çağındaki insanlığın kutsalı, şeytanı, çocuğu, biblosu oldu. Krallardan gayrısına yasaktı bir zaman, şimdi bazı sokaklarda bira içmesi yasak.Gündüz Vassaf, Kedi’nin evrensel tarihine gidiyor; bütün bir dinler, diller tarihini sokak sokak dolaşıp Kedi’yi İstanbul’a getiriyor. Kedi burada hem bir şahsiyet başlı başına hem de bir alegori. Camilerden çıkıp gazlarla boğuluyor.Ondan insanca davranmasını beklediğimize göre, nankör biz miyiz? Kedi’nin şiirsel romanına göre, biraz öyle.

Daha Da Karanlık
Chelsea Hotel şarkısında bahsettiği kadın kimdi? Famous Blue Raincoat’taki adam gerçekten de arkadaşı mıydı? Scientology’e yaptığı gönderme hangi şarkısında? The Future albümünü neden birçok farklı yerde kaydetti? Ten New Songs albümünü yapmadan önce neden 10 sene bekledi?Kimisine göre şiir, kimisine göre birkaç dakikalık bir sahne gösterisi, kimisine göre hikaye, kimisine göre bütün bir ömür fon müziği…Şarkılarının hikayeleriyle, Leonard Cohen…“Bırakın yargıçlar adalete olan umutlarını gizlice yitirsinler, hükümleri daha sağlam olacaktır.Bırakın generaller zafere olan umutlarını gizlice yitirsinler, öldürmenin adı kötüye çıkacaktır.Bırakın rahipler inanca olan umutlarını gizlice yitirsinler, şefkatleri gerçek olacaktır.”- LeonardCohen

Aziz Sancar
KaraKarga Junior, genç okurlara bilim insanlarını ve sanatçıları çizgi romanla sunuyor. “Dünyaya Yön Verenler” serisinin bu özel kitabı, Aziz Sancar’ın çocukluğundan Nobel’e uzanan yaşam öyküsünü anlatıyor.“Kimileri saatlerce yürür yıldızların altında keyifle; o ise laboratuvarlarda kaldı hep sabırla, en keyiflisinden...Kimi insan, tatil düşleri kurar; o ise insana dair buluş hayalleriyle yaşadı hep…Herkes, yanında sevdiğinin fotoğrafını taşır; o ise DNA onarım haritasını...AzizSancar, Mardin'in Savur ilçesinde, kalabalık bir çiftçi ailesinde doğdu. Hayatını bilime adadı, bilimi hayata aktardı… Nobel Ödülü'nün ardından ülkemizde ortak sevginin, ortak aklın ve vicdanın adı oldu.” - Nebil Özgentürk

Patience
En İyi Özgün Senaryo dalında Oscar’a aday gösterilen Ghost World'ün (Hayalet Dünya) yazarı Daniel Clowes'un son eseri.Patience, şiddetli yıkımlardan en derin kişisel hassasiyetlere uzanan; yazarın kendi eserlerine özgü, olağanüstü bir incelikle yol alan saykodelik bir bilim-kurgu aşk hikayesi.Bu 180 sayfalık, tamamı renkli orijinal grafik roman, Daniel Clowes’a hayatının en canlı ve nefes kesici sayfalarından birkaçını çizme ve şimdiye kadarki en merak uyandırıcı, şaşırtıcı ve etkileyici öyküsünü anlatma fırsatı tanımış. Baştan sona tamamı renkli illüstrasyonlarla kaplı.“Clowes kendisini ortaya koyabilen, özgün bir yazar. Patience bilim kurgunun hakkını veren nadir bir zamanda yolculuk öyküsü.”- Guillermo del Toro"Zamanın içinde ustalıklı bir renk şöleni"- Independent"İnsanı derinden etkil...

Sıradışı Bilgiler & Hikayeler
• Sizce ortalama bir kurşunkalem kaç kilometre yol çizer? • Solakların, sağ ellerini kullananlardan 9 yıl daha az yaşadıklarını biliyor muydunuz? • Kemikleri çok ince olduğu için yürüyemeyen hayvan hangisi? • 1737’de naaşı nakledilen Galilei’nin, taşıma sırasında düşen parmakları, dişi ve omuru, dâhiden bir hatıra saklamak isteyenler tarafından çalınmıştır desek inanır mısınız? • Kaju olarak bilinen çerezin aslında kaju meyvesinin sapı olduğunu biliyor muydunuz? • Charles Darwin’in tekerlekli ilk ofis sandalyesinin mucidi olduğunu söylesek ne dersiniz? • Büyük filozof Schopenhauer’in hayatı boyunca hep aynı gazeteyi okuduğunu duymuş muydunuz? • Hangi bilim insanının hâlâ radyoaktif haldeki çalışma defteri saklı tutuluyor dersiniz? • Yeşilçam’ın ilk transseksüel oyuncusunu tanıyor musunuz? ...

Nereye Konacağını Bilemeyen Kuş Gökyüzünde Esirdir
Bu bir kaçak dövüş hikâyesi... Hem de insanın kendi kendiyle yaptığı, bilinmezliklerle, gizemlerle, sorularla ve cevapsızlıklarla dolu bir kaçak dövüş... Saklanmaktan yorulmuş olanlar için yazılmış bir hikâye... Kurgu gibi ama hakikat... Bilmeye hazır olanlar için kurgulanmış küçük sırlara ışık tutuyor. Hayır, ışığa bakma göremezsin. Işığa bakanların hepsi kör oldu. Feneri nereye tuttuğuma bak. İşte orası esaretini sonlandıracak olan yer. Orası huzurla konabileceğin yer. Orada kanat çırpmak zorunda değilsin artık. Unutma ki nereye konacağını bilmediğin sürece özgür sayılmayacaksın. Kanatların sahte bir özgürlük için açılmış olacak gökyüzünde. Ta ki sen yorulana kadar... İşte o zaman nereye konacağını öğrenmek zorunda kala

Karanlıktan Yağan Kar
"Bir yazarın, yazdığı edebiyat eseri üzerine, örneğin romanı, kısa öyküsü, şiiri üzerine konuşması, o eseri yıpratmaktan başka bir işe yaramaz. Bir yazar, felsefe, sosyal bilim, doğabilimi gibi alanlarda yazdığı kuramsal eserler üzerine konuşabilir, o eserde anlatılmak istenen şeyi özetleyip, açıklayıp, gerekçelendirebilir. Kuramsallık zaten bunu gerektiren bir şeydir. Öte yanda, bu eserde söz konusu olduğu gibi, bir edebiyat eseri felsefi düşünceleri içerse bile, bu eser üzerine konuşmak anlamsızdır. Bu konuda söylenebilecek tek şey vardır, o da 20. yüzyılın en önemli filozoflarından biri olan Ludwig Wittgenstein’ın söylediği bir sözdür: Üzerine konuşulamayan şey konusunda susmak gerekir." Örsan K. Öymen Prof. Dr. Örsan K. Öymen, Lisans ve Doktora derecelerini Orta Doğu Teknik Üniversites...

Hadimi
Bir berat bestesiydi. Titreten, terleten, bürdesini çıkartıp attıran sual... Yılların ilmi birikim ve tecrübesine yaslanarak icazetname vermiş olduğu talebelerini, anlık bir hafıza taramasından geçirdi. Zihnindeki ilk isim belliydi aslında... Hıristiyan bir müsteşrikin karşısına çıkacak olan İslam âlimi aynı zamanda Hıristiyanlığı da çok iyi bilen; kıvrak, kuşatıcı bir zekâya sahip olmalıydı... Sultan III. Ahmet’in gözlerinin ta derinlerine baktı... "Evet sultanım!" dedi. "Üç buçuk talebem vardı ki gözbebeğim oldular. ‘Buçuk’ dediğim talebem ilmine ilim ekleyerek büyük bir âlim olma yolundadır." III. Ahmet’in gözleri bir berika gibi parıldadı. "Kimdir bu âlim Kazabadi?" dedi. "Ebu Said El Hadimi... ‘Hadimli Mehmet Efendi’ diye anılır. Konya’nın Hadim kazasındandır." "Kazabadi! Kazabadi! Ko...

Nokta
"Hayal, kaderin henüz yeşermemiş tohumudur. Hiç kimsenin onu sizden çalmasına izin vermeyin." Bazen, nokta koymak gerekir... Hayatındaki bir insana, bir aşka ya da bir düzene. Sen de illa ki bir nokta koymuşsundur günün birinde, seni üzene. Belki çok üzülsen de, bitirmişsindir o cümleyi. O cümledeki sevgiyi ya da kişiyi. Hatta içlerinden kimileri sana kibirlenmiştir bile "Senden büyüğüm, senden güçlüyüm, senden iyiyim" vs. vs. diye. Aldırma onlara ve asla unutma, hiçbiri senin koyacağın nokta kadar güçlü değildir asla. Unutma, nokta da küçüktür ama cümleyi bitirir. Biten şeyler için de kendini üzmekten vazgeç ve üzülme artık, neden bitti diye. Onlarla yolculuğunuz buraya kadarmış. Artık gülümse... Ve asla aklından çıkarma: Nokta koy

Asi Delikanlılara Uykudan Önce Hikayeler
Alan Turing - Albert Casals - Albert Einstein - Albert Espinosa - Andre Agassi - Antoine de Saint-Exupéry - Barack Obama - Bill Gates - Bobby Fischer - Charles Darwin - Che Guevara - Dalay Lama - Félix Rodríguez de la Fuente - Haile Gebrselassie - Harry Houdini - Harvey Milk - İkbal Mesih - Isaac Newton - Jacques – Yves Cousteau - Jamie Oliver - John Lennon - Jules Verne - Kelvin Doe Kílian - Jornet Leonardo Da Vinci- Lili Elbe - Lionel Messi - Louis Braille - Ludwig Van - Beethoven - Mahatma Gandhi - Martin Luther King - Mesud Hasani - Nelson Mandela - Nikola Tesla - Oskar Schindler - Paul Poiret - Pedro Duque - Primo Levi - Rudolf Nureyev - Roald Amundsen - Sebastião Salgado - Shigeru Ban - Stephen Hawking - Steve Irwin - Steven Spielberg - Tenzing Norgay -

Maç
Amatör bir boksör olan Jack London’ın kaleminden aşka ve boksa dair küçük ama etkileyici bir roman! İşçiliğinin yanı sıra akşamları paralı dövüşlere çıkan, tüm kasabanın sevgilisi genç Joe ve küçük yaşta anne-babasız kalmış, güzelliği ve içine kapanıklığıyla herkesin hem merak ettiği hem de hayranlıkla baktığı Genevieve’nin ilk görüşte başlayan aşkının arasına sadece bir "maç" girebilmektedir. Joe, sevdiği kadın için bundan vazgeçmeye ve son bir maça çıkmaya karar verir... Döneminin sınıfsal ve ahlaki yapısını bir resim gibi yansıtan bu roman, Olaylar Boksörün Pazı Sarmasını Yemesiyle Başladı kitabıyla bilinen Giray Kemer’in çevirisi ve keyifli önsözüyle Karakarga Yayınları’nda.

Balkondan Düşen L
"Yaşantı" kelimesini bulan şairi bilir misiniz? Peki, Yavuz Zırhlısı’nın büyük şair Nâzım Hikmet’in hayatındaki yerini? Hangi ünlü şair, komşu bahçelere dalıp erik çalardı? Düdüklü tencerede şiir kaynatanlar, karnında güneşi taşıyan ressamlar, boksör şairler ve çok daha fazlası tarihin tozlu sayfalarından kopup Balkondan Düşen L’de bir araya geliyor. Nâzım Hikmet’ten Orhan Veli’ye, Can Yücel’den Edip Cansever’e, Prévert’den ve Cézanne’a, Ahmet Zeki Kocamemi’den Bedri Rahmi Eyüboğlu’na, Flaubert’ten Van Gogh’a bir anılar ağı örüyor Fatin Hazinedar. Bu anılarda, ilginç rastlantı ve olaylarda, iz bırakmış sanatçılar birbirine öyle beklenmedik bir şekilde değiyor, öyle anlarda birbirlerinin kaderini değiştiriyor ki şaşkınlığınızı gizleyemiyorsunuz. Elinizdeki kitabı okuduktan sonra edebiyat ta...

Bırak Sokaklar Anlatsın Bizi
Bu kitap İstanbul’un öteki yüzünü, hepimizin içinde yuvarlandığı keşmekeşi, bozulan siluetimizi, kaybolan değerlerimizi, her biri bir roman olamasa da iyi bir romana konu olabilecek hikâyelerle sokağın karakterlerini anlatıyor. İstanbul... Vedat Türkali için kirli yüzlü çocuklar ve karanlık sokaklar, Nâzım için hasretle ulaşılmak istenen limandır. İstanbul... Andersen’in masalına gözyaşı sokabilen, Yaşar Kemal’i Galata Köprüsü’nün altında kartonların üzerinde yatıran, en namlı kabadayıları dişleri arasında çiğneyen, imparatorlukların hatırasını sırtında taşırken bir de müteahhitlerin yükünü ensesiyle kaldıran şehir... Bu şehir elbette ki herkese her şeyi yapabilir.

Uykusuzlar
Bu kitabı okuduktan sonra rüyalarınıza bir daha eskisi gibi bakamayacaksınız. Gülşah Elikbank bakışını, gönlünü gerçeğin görünmez yanlarını da içinde taşıyan fantezinin, uçsuz bucaksız, bereketli topraklarına çevirmiş yetenekli bir yazar. Bizde pek gelişememiş olan fantastik edebiyatın göz dolduran, hızla parlayan yıldızlarından. Elikbank, yeni romanı Uykusuzlar’da rüyalara eğiliyor. Gerçek ya da düşsel roman kahramanlarını aşkları, çelişkileri, açmazları, olağan ya da olağandışı rüyaları, rüyasızlıkları ve insanlığı tehdit eden sorunlara çare arama çabaları temelinde anlatıyor. Romanın özeti ve sorduğu evrensel değerdeki soru ise şu: Hepimiz aynı rüyayı görebilsek, dünya daha güzel bir yer olabilir mi? -İnci

Güle Güle Kötü Kız
"Ölülerin de yarım kalmış işleri olabilir..." On altı yaşındaki Echo Stone, karanlık bir odada soğuk terler içinde uyanır. Nerede olduğu ya da oraya nasıl geldiği hakkında hiçbir fikre sahip değildir. Fakat çok geçmeden, sorunlu çocuklarla dolu bir yetimhane olan Aradaki Ev’de olduğunu öğrenir. Oysa o bir yetim değildir ve ailesi hayattadır... Echo, bunu herkese açıklasa da onu kimse dinlemez. Korku ve gerilim dolu bu yolculuk sizi bir girdaba sokarken tüyleriniz ürperecek.

Sırça Köşk
"Alakasız ve bıkkın bakışlarını denizin kırışıksız çalkalanan yeşil yüzünde gezdirirken, tam karşısında, birkaç yüz metre ilerde, beyaz bir gemi gördü. Arkaya doğru yatık bacasından hafif dumanlar çıkan ve maden kısımları güneşte sapsarı parlayan bu ince uzun gemi, keman baş pruvasının zarif bastonunu Sarayburnu’na doğru uzatmış, kımıldamadan duruyor, bayrağını Kızkulesi’nin önünde dalgalandırıyor, bu haliyle, gagasını ileri doğru uzatıp kuyruğunu çırparak suların üstünde dinlenen beyaz bir martıya benziyordu." İlk olarak 1947 yılında yayımlanan ve 1980 darbesi sonrasında toplatılarak yıllar yılı okuyucuyla buluşmak için tozlu depolarda sararmaya yüz tutan Sırça Köşk, Sabahattin Ali’nin öykü-masal karışımı hicivlerinden oluşan bir başyapıttır. Kitabın neden toplatılmış olduğunu açıklayan e...