Eyvah Anne Oluyorum
– Çizgilerle Gebelik Günlüğü – Hani o "Ben asla evlenmem!" "Çocuk mu? Hayatta yapmam!" diyenler vardır ya, her yerde karşılaşmışsınızdır, işte onlardan biriydim. İlişki yürütmek zaten zordu, bir de evlenip istediğin zaman çekip gidemeyeceğin bir yola girmenin ne anlamı vardı? Ya da çocuk yapıp tüm özgürlüğünü geri dönülmez bir kapının ardında bırakmak delilik olmalıydı. Sonra evlendim, evet evet üstüne bir de çocuk yaptım! Hamilelik sürecim, 2015 yazı ile 2016 baharı arasındaydı. Türkiye’nin pek çok ilinde bombalar patlıyor, hepimiz delirmenin sınırında yaşıyorduk. Bu kadar kaosun ve şiddetin arasında içimde bir bebek büyütmek nasıl bir duyguydu, onlar da var satırlarda, doğumdan sonra nasıl içe döndüğüm, bebekli hayatın yoğun temposunda nasıl bir çırpıda önceliklerimin değiştiği de. Başta...
Psikolojik Virüs
Psikolojik Virüs sizlere farkında olmadan enjekte edilen bir zehri anlatıyor. Kapitalizmin vitrini olan reklamcılık ile kalbi pazarlamanın en önemli argümanlarından birini örnekleriyle deşifre ediyor. Görülmeyenin ardında yatan ticari hesapları, duyulmayanın ardında yatan reyting kaygılarını, hissedilmeyen sinsi teknikleri gün yüzüne çıkarıyor. Bireyden topluma, gerçekliğin farklı şekillerde bilinçaltında nasıl inşa edildiğini, ikna mühendisliğinin çirkin yüzünü sizlere gösteriyor. Virüsü tanımak, bize nasıl etki ettiğini bilmek onunla mücadele etmenin birincil şartıdır. Bilir ve tanırsak başta çocuklarımızı, kendimizi ve içinde yaşadığımız toplumu nasıl koruyacağımızın cevabını daha net verebilir ve mücadele edebiliriz.
Bu Rol Senin
Sınırlarını fark edersen onu aşabilirsin! Uzun yılların birikim ve deneyimi, bir kitapta toplanıyor. Harika Uygur oyunculara ve oyuncu adaylarına kariyerlerinin başlangıcından sonuna dek kullanabilecekleri bir el rehberiyle merhaba diyor. Deneme çekimi nedir? Doğru kıyafet seçimi! Uygun makyajın püf noktaları! Ajans ve cast direktörü neye karşılık gelir? Role nasıl hazırlanmalı, anda ve rolde nasıl kalmalı? Sözleşme ve anlaşma yaparken dikkat etmeniz gereken noktalar! Meditasyon ve hazırlık sürecinin yönetimi! Bu el rehberini edinerek en önemli yatırımı yaptınız. O halde başlayalım ve o cümleye kendimizi hazırlayalım: "Bu rol senin!"
Tanıdığım İnsanlar Yaşadığım Olaylar
Dr. Müfid Ekdal deyince akla yıllardır Kadıköy gelir. Dr. Müfid Ekdal denince akla ana, baba ve çocukları şimdide torunları tedavi eden Kadıköy sevdalısı bir hekim gelir. Dr. Müfid Ekdal denince akla, araştırmacılığı sohbetiyle harmanlayan, çalışkanlığı bilgiyle bezeyen bir İstanbul beyefendisi gelir. Kendisini bir "Kadıköy aşığı" olarak tanımlar Ekdal. Sadece Kadıköy değil, tarihi de siyaseti de, edebiyatı da, müziği de çok iyi bilir. Celal Bayar’dan Cemal Kutay’a, Hanedan mensuplarından eski İttihatçılara dek çok geniş bir dost çevresi olmuştur. Kadıköy’le ilgili kitaplarıyla tanınan Ekdal’ın sohbeti bol köpüklü bir Türk kahvesi tadındadır. Edebiyatla başlayıp, tarihle sürdürüp, müzikle bir parantez açıp, felsefeyle noktalarsınız bu muhabbetleri. Coğrafi keşifler de bilim tarihi de mimar...
Bana Vesvese Verme
"Vesvese" bir hüsnükuruntu değildir. Sinsi bir tuzaktır. Derin ve sarsıcı bir psikolojik aldatmadır. Sadece düşünsel olduğu halde, olumsuz fiziksel deneyimlerin oluşmasında etkin bir güçtür. İnsanın kendi eliyle, yoktan var edip canlandırdığı ve düşünmeye devam ederek beslediği tehlikeli bir canavardır. İslam ilminde de "şeytanın salık verdiği düşünce" olarak çıkar karşımıza. Buradaki anahtar kelime "düşünce"dir elbette... Vesveseyle ve yaratacağı olumsuz sonuçlarla başa çıkabilmenin sadece bir yolu vardır bu yüzden. Düşünceyi yönetmek... Peki ama nasıl? Tarihçi ve araştırmacı yazar Erol Çalı’nın kaleme aldığı Bana Vesvese Verme düşünceyi yönetmek, gerçek olmayan düşüncelerin var ettiği gerçekçi sorunlardan uzak durmak, sağlıklı ve huzurlu bir yaşam inşa etmek için bilmek ve uygulamak gere...
Engellinin El Kitabı
Hep özür borçlu olduğumuzdandır belki, pek matah birşeymiş gibi "özürlü" ucubesini icat etmemizin nedeni. Halbuki özürlü olan; hep görmezden gelenler, hep engelleyenler. Onlar özür engellisi üstelik; "özürlü" dedikleri için özür dilememelerinden belli! "Engelli" diyoruz ya, garip ama bu sözcüğün de öznesi yine onlar değil. Engel hep başkasının çünkü, toplumun, bizim... Engellilerden değil, engellenmişlerden söz ediyoruz. Kaldırsak engelleri, o söz de havada kalacak anında... Engel sizsiniz yani, biziz, şu ötekiler... Halbuki, "tamamlar"dan istenen bir sadaka da yok, dilenen bir dilenci de. Engelli dediğiniz en az sizin kadar insan; sorumlulukları da var elbette hakları da... Sorumluluklarını kuşkusuz onlar biliyor; haklarını da biz derleyip toparladık ki, belki engelleri kaldırmada faydası...