
Ayaküstü Sevişmeler
"Yalan yaşar, yanlış ölür bu ülkenin çocukları. Bu söze inandığım günden bu güne çok savaş gördüm. Çok aşık gördüm. Sevişmelerin bini bir para zamanlara erdim. Tanrının dünyadan el etek çektiğini söyleyen ihtiyar öleli çok zaman oldu. Geriye dönüp baktığımda, iyi çocuklar görüyorum yollara düşen... Sevdikleri ve inandıkları için derilerini hırpalayan, gözleri alev alev çocuklar. Her neyse; iyi olan, sevindirici olan her ne varsa motorumun sesiyle birlikte geride kalıyor... Elif’i, sırtıma bir haç gibi yüklediğim cesedini nereye bırakacağım şimdi?" Musahhih, motorunu son kez çalıştırdığında bunları düşünmüştü. Yaşlıların, inancı istismar edilen kızların, ülkesizlerin, babasız çocukların, dünyayı değiştireceğine inanan insanların olduğu bir dünyayı okuyacaksınız Ayaküstü Sevişmeler’de. Tıpkı...

Alevi Olmak
Alevilik, yüzyılın başından beri en çok aşındırılan felsefe ve inançların başında gelir. Aleviliğin anlatılmaya ve tartışılmaya başlandığı son yüzyıl, Aleviliğin en kirletilmiş ve temizlenmeye muhtaç dönemidir. Alevilik ve Aleviler bu dönemde keşfedilirken "fil" örneğine maruz bırakıldılar. Bu durum dönemle ilgili olmaktan çıktı ve tüm tarihlerine, yaşamlarına, felsefelerine sızdı.Peki, işin aslı nedir?Buna bağlı olarak Alevilerle Müslüman topluluklar arasında yaşanan çatışmada Alevilerin yeri neresidir acaba? Çatışma sürecinde "İslam öncesi", "İslami dönem" gibi alanlara sıkıştırılarak ele alınan Alevilik, kendi dışına, ait "olmadığı" yere itildi.Aleviliğin ve Alevilerin bir "yere" yamanma ihtiyacı, Alevi gerçeğini gizlediği gibi, Alevilerin kafasını da karıştırdı. Bu nedenle Alevilerin v...

Kumpastan Dirilişe Başımıza Gelenler
Ergenekon Davası'nın ilk tutuklanan sanığı olan ve 7 yıla yakın bir süre tutuklu kalan Oktay Yıldırım, bu kitapta TSK'ya düzenlenen "kumpas"ı anlatıyor."Ordular silahlarla yapılacak saldırılara karşı eğitilirler, ancak hukukun bir orduya karşı ve kendi hükümeti tarafından silah olarak kullanıldığına daha önce hiç rastlanmadı. Yargı siyasallaştıkça, doğrudan TSK'ye saldırdı.Bazı yargı mensupları, sultanın cellâdı rolüne büründü. Ellerindeki baltalar ise, gizli tanık ifadeleri, isimsiz ihbar mektupları ya da kim tarafından hazırlandığı bilinmeyen CD'lerdi. Devletin en gizli askeri sırlarının saklandığı kozmik odalar yolgeçen hanına döndürüldü. Açıklanması sakıncalı belgeler, saçma sapan iddianamelerle yabancı gizli servislerin, hatta sıradan vatandaşın bile önüne serildi. İş öyle bir noktaya...

Mihr
Arada yaşam, hiç gidemeyeceğini bilerek hep gitmektir...Eylem Tok’tan günlerce etkisinde kalacağınız sarsıcı bir roman. Şiddet, kin, umut, umutsuzluk, aşk, arzu, tatminsizlik, çaresizlik ve yeniden umut... Duyguların okuyucuya aracısız geçtiği "sahici bir dışavurum".Eylem Tok’un romanı Mihr edebiyatımıza yepyeni bir soluk getirecek, bıçak gibi keskin, yakıcı bir metin. Yakın çevresindeki iki erkeğin örselediği bir "erken" kadının öyküsünü anlatan roman, "namus" üzerine kurgulanmış kusursuz bir öç planı aynı zamanda...Mihr’de kadınlığın coğrafyasına, bedenin sınırlarına cesur bir yolculuğa çıkarıyor okurları Eylem Tok. Âdem ve Havvadan bu yana iki cinsi ayıran ve birleştiren aşkı da, arzuyu da daha önce hiç denenmemiş bir kurguda anlatıyor.Mihr, cinsel istismarın travmalarını tüm şiddetiyle...

Limoni Ölüm
Bir cinayet...Bir cinayet daha...Acılı iki aile...Başarılı bir haberci...Özgür Kardeşler Cemaati hocası bir kadın...Sevimli ve karısına âşık bir adam...Medya sektöründe kariyer basamaklarını hırsla çıkarken dibe vuran genç bir kadın...Kim, neden işliyor bu cinayetleri?İlk romanı ‘Çok Şekerli Ölüm’le büyük beğeni toplayan Ayşe Erbulak, serinin ikinci kitabı ‘Limonî Ölüm’le bir kez daha polisiye seven okurlarıyla buluşuyor.‘Limonî Ölüm’ün sayfalarında yol alırken; bir yandan zekice işlenmiş cinayetleri çözmek için serinin ilginç ve renkli hafiyeleri Zeynep ve Meral’i merakla takip edecek, bir yandan çoğumuzun yabancısı olduğu dini cemaatler ve misyonerler dünyasının kapısını aralayacak, bir yandan da aşk ve ihanet üstüne aklınıza takılan sorulara cevap arayacaksınız.Su gibi akan anlatımı, he...

Konstantiniye’nin Gülü
Fatih Sultan Mehmet, Leonardo Da Vinci, Kristof Kolomb İstanbul’un henüz Konstantiniye olduğu dönemde, kıtaların keşişliği bu şehirde bazı olaylar yaşandı. Bağnazlık ve kendinden olmayana düşmanlığın hüküm sürdüğü Avrupa karanlığın pençesindeyken, Fatih Sultan Mehmet’in açtığı ufuk, dünyanın yeni süper gücünü hazırlıyordu. İşte tam bu dönemde, dünyanın geleceğine ışık verecek bir grup insanın yolu da Konstantiniye’de kesişti: Grand Turco Fatih Sultan Mehmet, Leonardo Da Vinci, Gentile Bellini, Kristof Kolomb bunlar arasındaydı. Bir de dile getirmeye bile ürktüğü bir sırrı taşıyan Vedat. Harem gerçeği, Saray içi rekabet, Museviler’in Osmanlı’ya gelişi, Cem Sultan vakası ve nihayetinde tarihe geçen ‘Büyük İstanbul Depremi’... Bir de aşk... Hepsi bu kitapta... Öyle sürükleyici ki, okumaya baş...

İtirafçı
Çığlık Taşlıdağ, altı yıl sonra bir eylem planıyla ülkesine döndüğünde kişisel geçmişiyle ve ait olduğu kültürle ilgili bir iç hesaplaşmaya girecektir. Bir yanda Örgüt’ün katı değerlerinin, diğer yanda Devlet’in ona vaat ettiği yeni bir geleceğin arasında sıkışan Çığlık Taşlıdağ, insanın belki de bütün değerlerini alt üst eden "aşk"la karşılaştığında varoluşunun anlamını bir kez daha sorgulayacaktır. Hollanda’nın Lahey kentinden başlayıp Taksim’de tutulan bir otel odasında şekillenen ve oradan İtalya’nın küçük bir kasabası olan Fabriano’da çözümlenen olaylar dizisi, okuru, sürprizlerle dolu bir sona sürüklüyor.Ustalıkla ve matematiksel bir kesinlikle kurgulanmış bu siyasi polisiyede, yalnızca Türkiye’nin içinde bulunduğu atmosferi değil, uluslar arası bir üçgende insan olmanın bütün zaafla...

Harem
17. Yüzyıl ‘Osmanlı Sarayı’nda cinsel gücü elinden alınmış bir haremağası, ölümü beklerken çıldıran bir şehzade, kardeş katli, iktidar mücadelesi, entrika, aşk, şiddet ve cinsellik...

Gönül Bahçesi
"Yunus Emre’den anladığımız aşktır bizim. Bu gerçeği gören, gerçek mutluluğa ermek isteyen Yunus’a dost olur. Ailelerin ve ülkemizin birlik ve beraberliği için çalışır. Yunus, aşk ile yandı, pişti, hamlıktan kurtuldu. Onun dergâhı, âlem oldu. Yunus Emre, öküzünü kaybeden çiftçinin gönlünü yapmak için öküzle beraber boyunduruğa girip tarlayı sürdü. Boyunduruğa girip gerçek özgürlüğü buldu. İnsanları sevip, kurtuluşuna vesile olmak için gayret edelim. En kolayı; anlamak, izlemek, yaşamak. Yunus Emre, dosttur. Gariplerin dostudur. Bir gönül o Yunusu arıyor, bulacak. Yunus da bir gönül arıyor, konacak. Bir garip boynunu bükerse, Allah kâinatı yok eder. O, gariplerin dostudur. Yunus Emre de gariplerden bir gariptir. Yunus Emre’nin aydınlattığı yolda emin adımlarla, varlık yapmadan dengeli bir ş...

Gerçekten Yaşıyor Musun?
Sana karşı dürüst olacağım. Bugüne kadar herkes sana bir şeyler anlatmaya çalıştı. Ailen, öğretmenlerin, toplum, gazeteler, kitaplar... Sana nasıl yaşaman gerektiğini anlattılar, ne yapman gerektiğini ve kim olduğunu. Sen fazla bir şey istemedin aslında... Mutlu, başarılı olmak, sevmek, sevilmek, hayallerini yaşamak, kendini değerli hissetmek... Yaşadıklarınla, zamanla, ruhun, zihnin karıştı. Artık sana anlatılanlara da ruhun doydu. Ben de çok sıkıldım. Mutluluk için, başarı için, kendim olmak için bana sürekli vaadlerde bulunan kitaplardan, seminerlerden, kurallardan, öğretilerden... Yıllarca yol aldım, oradan oraya sürüklendim... Sonunda cümleleri topladım. Ve elinde tuttuğun sayfalara taşıdım. İnsanlara karıştım, gözlerine baktım, yüreklerinde yer buldum. Sorum aynıydı, "Gerçekten yaşıy...

Fenerbahçe
"Futbol, sadece futbol değildir." Hele insanları tribünlere çıkaran ve milyonları seyirci haline getiren bir araç hiç değildir. Futbol paylaşımdır. Oynayanlarla izleyenlerin aynı amaçta buluşması için, varlık ile yokluğun böylesine eşitlendiğini başka bir yerde göremeyiz. "Skor’un" çok daha ötesine giden, toplumsal nitelik ve sorumluluk bilinci geliştiren, barışa yönelmiş en etkili "uzun pas". Bunun için önce kurum olmak gerek. Bunun için yüzyılı aşkın yaşamak gerek. Bunun için hücreyi soyunma odası gibi görmek gerek. Eğer koşullar gerektiriyorsa formayı çıkarıp kefeni giymek ve başkaları yaşasın diye Arif bey ve diğerleri gibi şehit olmak gerek. Sahada ve sperde "savaşan Fenerbahçe"yi yazmak nice başkanın yöneticinin ve futbolcunun nasıl sehpadan döndüğünü nasıl hapishaneye düştüğünü hatt...

Yeşil Bölge
Çavuş Roy Miller Verilen Emirlerin Tümünü Eksiksiz Yerine Getirmişti...“Yeşil Bölge“, Irak’taki Amerikan işgal kuvvetlerinin Bağdat’taki üssü.Bu üs, dev palmiyeler arasında, muhteşem villalarla ve ışıltılı yüzme havuzlarıyla adeta cehennemin içinde bir vaha... İntihar saldırısı endişesiyle garsonlarının bile başka ülkelerden getirtildiği, çoğu Iraklının ise girmesinin kesinlikle yasak olduğu sahte cennetin diğer adı. Belki de korkunun!.. Az ötede; çığlıklar, katliamlar, açlık ve ırza geçmeler sürerken, ’Yeşil Bölge’de Amerika’nın tatlı hayatı devam ediyor. Sanki bu kan deryasına inat, vurdulu kırdılı filmlerin gösterildiği sinemalarda patlamış mısır yeniyor, kadınlar seksi pantolonlarıyla diskoda dans ediyor.Yeşil Bölge sakinleri, domuz etinden yiyeceklerle dolu açık büfede hangi yemeği se...

Türkiye’de Ölmeden Önce Açmanız Gereken Gizemli 78 Kapı
"Bu kitapta, dünyaca ünlü mitlerin ve inançların bizdeki koordinatlarını okuyacak ve şaşıracaksınız. " Gizem tur sizi bekliyor. Eğer gerçekten yaşamınızın en azından bir bölümünü Indiana Jones gibi yaşamak istiyorsanız ve şu veya bu şekilde dünyanın bir yerlerini gezebilme fırsatını elde edebilirseniz, görmenizin şart olduğu yerler vardır: Mısır’da Giza Piramitleri, İngiltere’de Stonehenge, Paskalya Adası, bir İnka antik kenti olan Macchu Picchu gibi bilinen ünlü ve kutsal gizem merkezleri gibi... Ama böylesine popüler örneklerin karşısında onlardan hiç aşağı kalmayan bir de Türkiye gizemleri vardır ki, saymakla bitirilemez. Ve çok kişi de bu gizemleri bilmez... Bu kitapta, belki de Bodrum gibi birçok kez gittiğiniz yerlerde neleri atladığınızı, fark etmediğinizi görecek ve öğreneceksiniz;...

Şike Şike Futbol
Şike, hep konuşulan ama hiç ispatlanmayan bir vakıa. Rüşvetin olduğu gibi şikenin de belgesi olmuyor genellikle. Belgesi olmadığından varlığı hissediliyor ama ispatlanamıyor. Hâlbuki şike "endüstriyel futbolun" doğal bir uzantısı. Spora kâr hırsı karıştı mı, sportmenliğin yerini şikenin alması da kaçınılmaz.Parayla, rüşvetle, tehditle veya hatırla spor müsabakalarının sonucunu belirleme demek şike. Böylece sahadaki yarışın yerini ceplerdeki yarış almış oluyor. Buna karşın yaratılan illüzyon müthiş; seyirci yarışın sahada, kas kuvvetine dayanarak yapıldığını sanıyor. Buna karşın "sahada kazanmanın yetmeyeceği", "masada da kazanmak gerektiği" de genel bir kanı. Bu çelişki, "kazanmak için her yol mübah" zihniyetinin de yaygınlığının bir kanıtı...Son yıllarda söylentiler o kadar yaygınlaştı ki...

Sen ve Ben
"Eğer kalabalıktaysan ama yalnızsan, herkese çok yakınsan ama bir o kadar da uzak, gülümsüyorsan içinde derin buruk bir boşluk varken. Yapacak çok şeyin varsa fakat hepsini yapacak kadar vaktin olmadığını düşündüğünden herşeyi yarım bırakıyorsan... Ben de senin gibiyim, belki de seninle duruyorum, yanında ya da yanında hissedeceğin bir yerde. Şimdi sana beni anlatacağım ya da bendeki seni. Şimdi ben buradayım. İki elinin arasında tuttuğun kitapta degil, kafandayım, orada yarattığında... O her nasılsa ve ne yapıyorsa ben oradayım. Bu bir tesadüf değil, anlayacaksın. Benden alabileceklerini, sonrasında aldıklarını sadece sen bileceksin. Bu bir başlangıç... Yüreğinin sesini duyuyorum, arayışını biliyorum. Bedenimi, ruhumu sonuna kadar açtım. Ruhum benim liderim. Yaşamın hesap defterini kapatı...

Zerre
Aynı kabusu 33 yıl görüp her defasında yataktan kan ter içinde fırladınız mı hiç?Ya defalarca, nereden çıktığını anlamadığınız arabaların size çarpmasına şahit oldunuz mu?Yüzücü ve dalgıç olmanıza rağmen denizde öldünüz mü peki?Ya da “gerçek teslimiyet” ile yüz yüze geldiniz mi?Yüzlerce kiloyu taşıyabilecek aşil tendonunuza 65 kiloyu kaldırtamayıp aylarca kalçanızdan ayak parmağınızın ucuna kadar alçıda kaldınız mı hiç?Yürümeyi yeniden öğrenmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz peki?Size çarpan araç kaçarken saatlerce sürünerek ilerlediğiniz yolda bayılıp saatler sonra bir hastane sedyesinde dünyaya yeniden geldiniz mi hiç?Hastanede gözlerinizi açıp 72 saat kim olduğunuzu bilmeden hafızanızı ipuçları ile bulmaya çalıştınız mı ya da?Yeniden görüp yeniden dokunarak hayata sil baştan başlad...

Unutulmuş Bir Suikastın Anatomisi
“Nefret sisinin içinden sıkılan kurşunlar önce Bahadır’ı sonra da Hrant’ı vurdu. İkisi de arkadaşımdı.”27 Ocak 1973 tarihinde ABD’nin Kaliforniya Eyaleti’nin Santa Barbara kentinde iki Türk diplomat tuzağa düşürülerek öldürüldü. Katil 77 yaşında Ermeni kökenli bir Amerikan vatandaşıydı. Olay büyük bir şaşkınlık yarattı. Bunun yıllarca sürecek kanlı bir terör dalgasının ilk eylemi olabileceği kimsenin aklına gelmedi. Katil kimdi? Tanımadığı iki Türk’ü niçin öldürmüştü? Arkasında kimler vardı? Bu soruların yanıtları 40 yıl süreyle saklı kaldı. Şimdi, soruşturmacı gazetecilerin “hoca”sı Haluk Şahin, gizliliği yeni kalkmış bin sayfalık FBI raporundan da yararlanarak tüm gerçekleri açıklıyor. Ortaya şaşkınlık uyandıracak bir tablo çıkıyor.“Haluk Şahin Amerika’yı ve Santa Barbara’yı çok iyi bilm...

Hayırsever Terörist Yasin El Kadı
El Kadieci mi? Yardımsever mi? Yolsuzluk Aktörü mü?Yasin El Kadı, birçok Suudi işadamı gibi SSCB’nin Afganistan’ı işgali sonrası kurulan El Kaide örgütüne maddi yardımda bulunmuştu. El Kaide ve Yasin El Kadı gibiler o zamanlar ABD’nin gözdeleriydi. Yasin El Kadı bizim hayatımıza 1990’lı yıllarda sessiz sedasız girdi. İstanbul’da şirketler kurdu. Kosova’ya silah sevkıyatında bulunduğu iddia edildi. İşleri iyi gidiyordu. Ta ki 11 Eylül saldırısına kadar.11 Eylül 2001 tarihinde El Kaide teröristleri New York’taki ikiz kulelere uçaklarla intihar saldırısı yaptığında tüm dünya gibi Yasin El Kadı’nın hayatı da tümden değişti. Bir zamanlar CIA’in de ortak olduğu silah sevkıyatında rol oynarken şimdi ABD’nin düşmanı olmuştu. ABD’nin girişimi ile Birleşmiş Milletler yüzlerce kişi ve kurum gibi El K...

Tek Başına
“Tuncay, uzun yıllar önce Saarbrücken Müzik Yüksek Okulu’nda benim sınıfımda yetişti. O günden beri solistlik kariyerindeki başarısı ve son zamanlarda yetkin meslektaşlarıyla birlikte oda müziği alanında da başarılı kariyerini sürdürüyor olması beni çok mutlu ediyor... Onun gibi yetenekli ve vefalı bir dosta sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum."Joshua Epstein"Tuncay Yılmaz gerçek bir müzisyen ve değerli bir kemancı. Bu yeteneği ve özellikleriyle kabul görmeyi fazlasıyla hak ediyor."İdil Biret"Kendi kuşağında özel bir yerde olduğuna inanıyorum"Suna Kan“Olağanüstü bir müzikaliteye sahip. Çok duygusal. Henüz yirmi yaşındayken Hindemith ve Bartok’un o 'çetin ceviz' konçertolarını bir dünya müzikçisi gibi çalmıştı. Ankara’da konservatuvarı bitirdikten sonra Almanya’da önce eğitim...

Türkiye'de İslam ve Küreselleşme
“Caner Taslaman’ın bu çalışmasının –baştan aşağı okumuş biri olarak– kitaplaştırılmış olmasını sevinçle karşıladım. Bence bu kitabın en önemli katkısı İslam’ı sadece bir iman konusu olarak ele almayıp, konuyu geniş bir interaktif iletişim çerçevesi içinde okuyucuya sunmasıdır. Bu konu, nadiren bu kadar geniş bir çerçeve içinde irdelenmiştir. Kitapta, felsefeden sosyal bilimlerin siyaset, sosyoloji ve iletişim gibi dallarına kadar geniş bir alanda çok başarıyla mekik dokunmaktadır.”- Şerif Mardin, Sabancı Üniversitesi“Anlamak, sosyal bilimlerin olmazsa olmaz kavramlarından biri, belki de başta gelenidir. Bu çalışmanın bence en değerli yanı da, dışarıdan yöntemsel bir bakış ile içeriden anlama kaygısını birleştirmesi.”- Fatmagül Berktay, İstanbul Üniversitesi“Bu kitabı okurken Caner Taslaman...