Eyvah Anne Oluyorum
– Çizgilerle Gebelik Günlüğü – Hani o "Ben asla evlenmem!" "Çocuk mu? Hayatta yapmam!" diyenler vardır ya, her yerde karşılaşmışsınızdır, işte onlardan biriydim. İlişki yürütmek zaten zordu, bir de evlenip istediğin zaman çekip gidemeyeceğin bir yola girmenin ne anlamı vardı? Ya da çocuk yapıp tüm özgürlüğünü geri dönülmez bir kapının ardında bırakmak delilik olmalıydı. Sonra evlendim, evet evet üstüne bir de çocuk yaptım! Hamilelik sürecim, 2015 yazı ile 2016 baharı arasındaydı. Türkiye’nin pek çok ilinde bombalar patlıyor, hepimiz delirmenin sınırında yaşıyorduk. Bu kadar kaosun ve şiddetin arasında içimde bir bebek büyütmek nasıl bir duyguydu, onlar da var satırlarda, doğumdan sonra nasıl içe döndüğüm, bebekli hayatın yoğun temposunda nasıl bir çırpıda önceliklerimin değiştiği de. Başta...
100 Soruda Oğuz Atay
Küçük burjuva hayatını eleştirdi, ama solun açmazlarını da. Büyüyemeyen toplumu eleştirdi; ama ona sırtını dönen aydını da. Kemal Tahir’i de sevdi, James Joyce’u ve Nabokov’u da. İkinci baskısını bile göremediği az sayıdaki yayımlanmış eseri ve tamamlayamadığı romanlarıyla Oğuz Atay, toplumcu ve yerli/gelenekçi yazarların yel değirmenlerine karşı bireyi, kişiliğinin röntgenini çekercesine özgün, cesur ve yenilikçi anlatımıyla merkeze alan Don Kişot’umuzdu. Selçuk Orhan, Oğuz Atay’ın kişisel, edebi ve sosyal varlığını, kimi sıkça sorulan, kimiyse akla gelmesi zor sorulara yanıtlar vererek çözümlüyor. Bir zamanlar neden anlaşılmadığını, reddedildiğini, yalnızlaştığını da, 80’lerde nasıl aniden yükseldiğini, yayıldığını ve gıyabında takdire, tebrike kavuştuğunu da, doyurucu, keyifli bir dille...
Zarf Atanlar
- Efsanevi Aşkların Efsane Mektupları - Zarf Atanlar, birbirlerini ya hiç ya da yıllarca görememiş âşıkların heyecanını ve uzun ilişkilerin ardından çekip gidenlerin hürmet dolu vedalarını bir araya getirdi. Bu âşıkların arasında Hünkâr Süleyman da var, Bedri Rahmi’nin Karadut’u da; Napolyon’un Josephine’e duyduğu dramatik sevgi seli de var, Tolstoy’un vefalı vedası da. Belli ki aşık olunca bazı krallar şair, bazı şairler kral.
Kız Gibi
"Kız gibi durma" diyenlere inat, kız gibi duranların, kız gibi direnenlerin hikâyesi. "Tüm o büyük halka küpelerin, üstümüze birkaç beden büyük kot ceketlerin, yüksek bel kotların, ince saç örgülerin, kalın dudakların ve simsiyah kuyruklu eyeliner’ların kökeni Amerika’nın yasaklı mahallelerine uzanıyor aslında. ‘90’lar modası’ diye sunulan ve son yıllarda ortamları kasıp kavuran bu modanın köklerinin Amerikan varoşlarına ve suç örgütü bağlantılı çete hayatına, azınlıklara, Latino’lara ve siyahîlere dayandığından habersizler." Ezgi Aksoy, "naifliği ve kırılganlığıyla" devlere kafa tutan, makyajı reddeden ya da bütün bedenini boyayan, fetişlerin de direnişin de başrolünü kapan kadınları yazdı. Dünyanın her yerinde olup bitenlere yön veren kadınları da, olup bitenlerin tam ortasında kalan kad...
Kalbin Sırları
"Aşk güzel bir kuş Yakalanmak için yalvaran Ama yaralanmaktan korkan." - Halil Cibran-
Ben Latife
Latife, kadın erkek eşitliğini savunmaya başladığında henüz on dört yaşındaydı. Okumaya, yazmaya, şiire, edebiyata, sanata, tarihe ve felsefeye meraklı bir genç kızdı. Alman, İtalyan, Fransız şair ve yazarlarından seçtiği kitaplarla doluydu kütüphanesi. Klasik müziğe ilgisi vardı. Ünlü Avusturyalı şair Rainer Maria Rilke’nin İstanbul’da yaşayan yeğeni piyanist Anna Grosser-Rilke’den özel piyano dersleri aldı. Bir konser piyanisti olacak kadar güzel piyano çalıyordu. Arapça, Farsça, Latince, İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve Yunanca konuşabiliyordu.Henüz on dört yaşındayken, memleketindeki kadın hareketleriyle ilgili gelişmelerle yakından ilgilenmeye başladı. On yedi yaşındayken, dünyada ve Türkiye’deki kadın algısı hakkında kendi fikirlerini geliştirerek “La Femme” adında, Fransızca bir e...
Lennon
Rock müzik tarihinin en iyi gruplarından The Beatles ve John Lennon’ın hiç görmediğiniz, duymadığınız öyküsü. John Lennon, müziğiyle, tavrıyla ve söyledikleriyle popüler kültür tarihine yön verdi. Şimdi, bu çizgi romanda psikoloğuna sırlarını döküyor. Çünkü hayatında bir dönüm noktasında. Çünkü geçmişi anmak iyi hissettiriyor. Erken çocukluk döneminden öldüğü geceye kadar, Beatles’ın eski lideri bize kendi dünyasının anahtarını teslim ediyor. Çekinip sıkılmadan. Kimseyi memnun etmeye çalışmadan, açık yürekliliğiyle.
Yapabilirsin
TULUHAN TEKELİOĞLU’ndan BİR CESARET KİTABI Bazı filmlerin, bazı kitapların bizi değiştirdiğini biliriz. Karşımıza ilk önce belgesel olarak çıkan Yapabilirsin, işte böyleydi. Film bittiğinde 42 dakika önceki kişi olmadığımı hissetmiştim. Kadınların cesaret dolu enerjisini aktardığı değişim duygusu öyle güçlüydü ki, "Bunu mutlaka bizim oğlanlar da izlemeli" dedim içimden. Ve zaman yitirmeden ikinci kez, bir de oğullarımla izledim. Kitabı okuduktan sonra, aynı duyguyu daha yoğun yaşıyorsunuz. Yapabilirsin, değişim isteğini tetikliyor... Çiğdem Toker (Sözcü Gazetesi Yazarı) Bu kitapta, "hayallerinden yapılmış bir hayatı" yaşayan kadınları bulacaksınız. Onların cesaretle yoğurulmuş hayatlarından, zihninize akacak motivasyon mineralleri size iyi gelecek. Kitabın yazarı da hayatın zorluklarını az...
Agatha Christie Nin Gerçek Hayatı
Agatha Christie’nin hayatı, kurgusu kadar gizemli ve olaylıydı. Özenle çalışılmış bu çizgi roman, suç romanı kraliçesinin İngiltere’deki çocukluk yıllarından, İstanbul’a ve Mezopotamya’ya uzanan yıllarına kadar izini sürüyor. Agatha, seyahat eden, uçan, sörf yapan, özgür ruhlu ve modern bir kadını tanıtıyor. 1926’da Christie’nin ortadan kaybolduğu gizemli bir döneminin etrafında dönen kitap, 20. yüzyılın en sevilen suç romanı yazarının ilgi çekici ve eğlenceli bir araştırması.
İsrail-filistin Meselesi
Yahudi İsrail halkı; 2000 yıllık sürgün ve Shoah (İbranice: Felaket) döneminin ardından ulus devletini kurdu. Bölgenin yerlisi Filistin halkı, en başından itibaren politik Siyonizm tehlikesine karşı çıktı. Nakba (Arapça: Felaket) bu halkın kaderini değiştirdi ve yurdundan kopmasına neden oldu. Asla öngörülemeyen tarih, mantıklı bir uzlaşmaya sonunda varacak mı? Bu çizgi roman, meselenin karmaşıklığına ışık tutuyor. VLADIMIR GRIGORIEFF, Filoloji Bölümü ile Doğu ve Slav Tarihi Bölümü’nü bitirdi. Yeni başlayanlar için felsefe ve din konularında, kolay anlaşılır kitaplarıyla ünlü bir yazar. ABDEL DE BRUXELLES, Fransa’nın önemli dergilerindeki detaylı çizimleriyle tanındı. Aynı zamanda Brüksel’de organize edilen çizgi roman festivali Cultures Maison’un da kurucularındandır.
Boğaziçi'nde Balık
Boğaz’da hem zamaniçi hem zamandışı bir yolculuğa çıkaran öyküler İstanbul’da Kedi’den sonra Boğaziçi’nde Balık ile yeni bir ikili, Gündüz Vassaf’ın severek okunan Cehenneme Övgü – Cennetin Dibi ikilisiyle buluşuyor. Boğaziçi’nde Balık Boğaz’ı ve Boğaz’ın sularında yaşayan balıkları başkahramanı seçerken tarihten, mitolojiden, gündelik yaşamdan beslenen, insanoğlunun her yeri fethetme hırsını hicveden şiirli, bilim kurgusal, gerçeküstü öyküler ve öykülere eşlik eden resimlerle okuru gerçekle düş sınırında capcanlı bir yolculuğa çıkarıyor. Türkiye’nin siyasetle yoğrulduğu bugünlere nasıl geldiğimize Boğaz’ın dip sularından balıklarımızın gözüyle bakmanın tam zamanı.
Yut Beni
Yut Beni, sis, ölümcül hastalık, halüsinasyon, apofeni, böcek orduları, sırlar, sarsılmaz inanç ve hayatın anlamını çözmek üzerine bir aşk hikâyesi. Nate Powell, bu en önemli eserinde ergenliğin en karanlık köşelerini keşfetmeye çalışıyor; bunu da klişe, melodramatik ergen isyanlarıyla değil, ufak delirmelerle, ilaçların sağladığı şüpheli rahatlamalar ve aile bağlarının karmaşasıyla anlatıyor. Hikâye çözüldükçe, iki üvey kardeş, ruhsal sorunlara, dağılan ailelerine, hayvan telepatisine, yanlış aşklara ve bir gün her şeyin anlam kazanacağına dair zayıf umutlarına birlikte göğüs geriyorlar. Özellikle hızlı anlatılmış, özenle çizilmiş ve gölgelerle bezenmiş Yut Beni, Nate Powell için bir kilometre taşı ve aynı zamanda okuyucuları son sayfalarda ele geçirecek kentli bir hayalet hikâyesi. Rahat...
Kırmızı Balon Ünlü Ressamları Tanıyor
Selin, arkadaşlarıyla ünlü ressamların eserlerinin sergilendiği müzeyi ziyaret etmek için yola çıkar. Yolda kırmızı bir balonun kendilerine doğru geldiğini fark eder. Müzenin içine uçuveren kırmızı balonun peşinden giden Selin ve arkadaşları, onu Van Gogh’un yatağının altında mı, Chagall’ın ineğinin karnında mı, yoksa Dali’nin eriyen resminin içinde mi bulabilecek? Haydi sizler de bu değerli ressamların eserlerine dalıp, onların rengarenk ve yaratıcı dünyasına dahil olun ve kırmızı balonu bulmaya çalışın.