
Asi Delikanlılara Uykudan Önce Hikayeler
Alan Turing - Albert Casals - Albert Einstein - Albert Espinosa - Andre Agassi - Antoine de Saint-Exupéry - Barack Obama - Bill Gates - Bobby Fischer - Charles Darwin - Che Guevara - Dalay Lama - Félix Rodríguez de la Fuente - Haile Gebrselassie - Harry Houdini - Harvey Milk - İkbal Mesih - Isaac Newton - Jacques – Yves Cousteau - Jamie Oliver - John Lennon - Jules Verne - Kelvin Doe Kílian - Jornet Leonardo Da Vinci- Lili Elbe - Lionel Messi - Louis Braille - Ludwig Van - Beethoven - Mahatma Gandhi - Martin Luther King - Mesud Hasani - Nelson Mandela - Nikola Tesla - Oskar Schindler - Paul Poiret - Pedro Duque - Primo Levi - Rudolf Nureyev - Roald Amundsen - Sebastião Salgado - Shigeru Ban - Stephen Hawking - Steve Irwin - Steven Spielberg - Tenzing Norgay -

Kazıdım Tırnaklarla - Ezhel
"Rap, sanatımı kullanarak zorluklara direnmemi sağladı." Ezhel, The New York Times röportajı Ankaralıların "Ais Ezhel" olarak tanıdığı, 2017’de "Müptezhel" albümüyle adını hızla tüm ülkeye duyuran; New York Times’ın "Avrupa’nın takip edilesi 15 sanatçısı" listesinde yer alan Ezhel, serüvenini müzik yazarı Barış Akpolat’a anlatıyor. Zorlu geçen çocukluğundan ilk sahne deneyimine, KaraKızıl taraftar grubundan anarşist harekete, rap camiasından aile hayatına kadar her şeyi açıkça anlatıyor. Kazıdım Tırnaklarla, Ezhel’i yakından tanımak isteyen sevenleri ve henüz önyargılarını yıkamamış müzikseverler için keyifli ve samimi bir kitap.

Yıldızın Değerini Belirleyen Gece Değil Kendisidir
"Babam gitti, bir daha geri gelmemek üzere" dedi Madeleine, yüzünü tekrar bana dönerek konuşmasını sürdürdü: "O andan sonra, kendimi gecesi olmayan bir dünyada yıldız gibi hissediyordum. Ama annem bir gün beni karşısına alıp, ‘Sevgili yavrum, yıldızın değerini belirleyen şey, gece değildir, kendisidir. Hiçbir zaman gece olmasa da o her zaman parlar, değerini bilen onu gündüz de görür’ dedi. ‘Ya kimse göremezse, o zaman çok üzülürüm. Oysa ben ışığımı sonsuza dek yaymayı isterdim’ dedim." Annesinin cevabını söylerken, gözleri hiç sönmeyecek bir umutla parlıyordu: "Üzülme, sen parlak bir yıldızsın, insanlar göremiyorsa bu senin parlak olmadığın anlamına gelmez." Her insan içinde bir kuyu taşır. Kimisi bir kâşif ruhuyla kuyunun içinde ne olduğunu arar durur yaşamı boyunca. Tüm arayışlar, kusur...

Karanlıkta Yürüyen Yabancı
Kimi insan rahatlıkla ahkâm keserken yapılmamalı dediği şeyi gizlice kendisi yapar. Kendisine dürüst değildir, sanır ki onu "Gören" olmaz. Sana gözlerini "Veren" seni "Görmez" mi sanırsın? Kendi hata ve günahıyla saklambaç oynayıp başkasınınkiyle yakar top oynayanlardan sakın kendini! Bir sabah uyanıp insanların suratlarına baktığında, karşındaki kişinin yüzünde, onların içinde gizli duran cimrilik, kibir, kıskançlık, hırsızlık gibi olumsuz karakter özelliklerinin belli bir renkle ortaya çıktığını görebilseydin, bu hayatında neyi değiştirirdi bir düşün. Aynaya koşup baktığında kendi suratında veya bedeninde hiçbir renkli leke olmadığını gördüğünde bu ne anlama gelirdi? Sen gerçekten tertemiz misin yoksa kendine en uzak kişi yine sen misin? Kendi hayatının filminde yönetmen olacaksan kimler...

Yeniden Başlamanın Gizemli Gücü
Doğruluk size asla ihanet etmez, kendini kandırmak kendine ihanet etmektir. Guy Finley / Vazgeçebilmek Havada duran uçurtma uçtuğunu sanır. Oysa onu yere bağlayan incecik bir iptir. Uçurtmanın kaderinde yükselmek vardır ama tek şartla: İPİNİ KOPARIRSA. Sizi tutan ipleriniz neler? Neyin suçluluğunu duyuyorsunuz? İsteyip de elde edemediğiniz ne? Her şeye yeniden başlayabilmek mümkün mü? Kayıplara, acıya, hayal kırıklığına ve onca umutsuzluğa rağmen yeniden başlayabilir miyiz? Bitti denilen yerden yeni başlangıçlar yaratabilir miyiz? Yeniden yola çıkmak mümkün mü? Peki ama nasıl? Eğer yorulduysanız, nefesiniz tükendiyse hayat yolculuğunda derin bir nefes alın, hayatınıza yeni bir baş

Sen Gittin Ya Ben Çok Güzelleştim
Sadece hayatta değil, ayakta da kalarak, mutlu olarak, kahkaha atarak yeneriz düşmanlarımızı. En büyük intikam, intikamı bile düşünmemektir. En büyük intikam, bizsizliktir. En büyük intikam, senin aynada gördüğünü onun artık görememesidir... Nilgün Bodur Bir sene kadar önce eşyalarımı toplayıp sessiz sedasız giderken biliyordum terk ettiğimin terk edenim olduğunu. Gürültü çıkarmadığım, ağlamadığım, kapıları çarpmadığım, eşyaları kırmadığım için hissediyordum bu gidişin dönüşü olmadığını. Bazı gitmeler, beceriksizce teşebbüs edilmiş intihar gibidir. Not bırakırsın, anlatırsın, ağlarsın... Geride kalanları acıtmaya çalışırsın. Hâlâ bir umudun olduğunu gösterir bu haber veriş, kendini özetleyiş. İşte böyle ölemezsin. Bağın varsa gidemezsin. Ben not bırakmadım giderken, çıt çıkarmadım. Çıkarac...

İçindeki Gücün Sırrını Keşfet 2
Almadan vermek Allah'a mahsustur... Hayatınızı başkalarına adayarak yaşayan fedakâr biriyseniz ya da başkalarının rehberliğine sürekli ihtiyaç duyarak hep alan biriyseniz, alma-verme dengeniz bozulmuştur. Unutmayın ki alma-verme dengesinin bozulması, kendini tekrar eden birtakım döngüler ve karmalar başlatır. Verdiğiniz kadar almayı, aldığınız kadar da vermeyi öğrenmeden, yaşamınızda kendini tekrar eden karmaları kıramazsınız. Benim de alma-verme dengemin bozulmasıyla özel hayatımda yaşadığım olumsuzlukları özel tekniklerle, ritüellerle ve iksirlerle nasıl aştığımı ayrıntılarıyla birlikte yazdığım bu kitap, başucu bilgileri ve kolay uygulamalarla dolu bir çözüm anahtarı... İkinci bölümde bolca görselle birlikte anlattığım Ra Sheeba uygulamasının yanı sıra üçüncü bölümde her burca göre özel...

İçindeki Gücün Sırrını Keşfet
Mutlu, güçlü, başarılı olmanın, para kazanmanın ve aşk içinde yaşamanın aslında ne kadar kolay olduğunu siz de bu kitapla göreceksiniz. Öldü zannedilip morga kaldırılırken 40 günlüktüm. Hamileyken verem oldum. Doktorlar bebeğin de benim de yaşama şansımın olmadığını söylediler. Doğum yaptım, sekiz ay bebeğimi göremedim. Heybeliada Sanatoryumuna yatmak için fakir kâğıdı almak zorunda kaldım. Payton paramız bile olmadığı için hasta halimle hastaneye kadar yürüdüm. Annem babama her kızdığında "Bu adam beni kanser yapacak" derdi. Sonunda kanser olmayı başardı! Çocuk denecek yaşta evlendim ve kaynana şiddetine maruz kaldım. Yalnızdım ve sevilmiyordum. Hayata ilişkin korkularımdan, güvensizliğimden ve dırdırlarımdan dolayı eşimi kendimden uzaklaştırdım. Dibin en son basamağı ise; eşimin susayan ...

Giyinmenin Kısa Tarihi
Çıplak insan neden giyinme ihtiyacı duydu? İlk atalarımız Âdem ile Havva cennet bahçesinde çıplaktı. Ancak bu ilk iki insan, neşe içinde gülüp oynayarak, çoğu zaman kaygısızca cennette dolaşırken Tanrı’nın emrine karşı geldiler ve masumiyetleri bir anda sona erdi. İşte o günden bu yana semavi dinlerde ve pek çok gelenekte çıplaklık günah sayılır oldu. İnsanın kapanma süreci, büyük ölçüde, başkalarına karşı duyduğu güvensizlik ve korkular tarafından belirlenmiş. İnsanoğlu dünyaya çıplak geldiği halde neden ve nasıl örtünür oldu? İnsanlık neden gitgide karmaşık bir ahlak ağının giyim kurallarıyla sınırlandı? Konuyla ilgili sorular çok ama cevapları da hayli ilginç... Giyinmenin Kısa Tarihi, insanlığın çıplaklıkla meşgul olmasının hikâyesiyle birlikte çok değişken çıplaklık tanımları hakkında...

Karaova
Cehalete ve zulme karşı onurlu bir direniş... Keman çalıp berberlik yaparak hayatını kazanan Kerimoğlu Ali’nin, uğradığı bir iftira yüzünden dağa çıkması, ağalık sistemi altında ezilen köylüyü hak aramak yolunda harekete geçirir. Düzenden yana şikâyeti olanlar birer birer katılırlar Kerimoğlu’na. Ezilenin yanında duran Kerimoğlu Ali, bir zaman sonra adaletin temsilcisine dönüşür. Garibanı ezenin düşmanıdır artık o... Namı günden güne yayılan bir efedir. Mücadelesi sırasında üst üste yaşadığı acı kayıplar, Kerimoğlu Ali’yi derin bir içsel sorgulamaya da sürükler. Birkaç kez hapse bile girip çıktığı halde içindeki mahkeme sonlanmak nedir bilmez. Sonunda kendini bile isteye Fizan’a bile sürdürür. Amacı, kendi itibarını yerle bir ederek peşinden sürüklenip gelen halkı kendinden uzaklaştırmaktı...

Any Empire
Nate Powell’ın Eisner ödüllü Yut Beni kitabının devamında gelen bu çizgiroman, savaşı, şiddeti ve bu kavramların ABD’nin orta kesimi üzerindeki etkilerini inceliyor. Küçük bir kasabada büyüyen bir grup çocuk, yetişkinliklerinde tekrar bir araya geliyor ve karanlık geçmişleri, gelecek kaygılarıyla çarpışıyor. Any Empire, bir güney kasabasında yaşayan ve şiddet fantezileri üzerinden kaplumbağa yok etme timi kuran üç çocuğun peşinden gidiyor. Yıllar sonra bu üç çocuk, yetişkin bireyler olarak bir araya geldiklerinde, güç, aidiyet ve ihanet kavramlarını sorguluyor.

Bir Pera Masalı
.Kimler gelip geçmedi ki Pera’dan... Yüzlerce yıllık tarihinin kalın perdesi ardında ne hikâyeler, ne anılar ve ne büyük sırlar gizli aslında. • Aya Triada Kilisesi’nin mimarı Vasilaki İoannidis, azınlık ibadethanelerinde kubbe yasağının kalkmasından sonra neden en görkemli kiliseyi Pera’ya inşa etti? • Melek Sineması’nın yer göstericisiyken Türkiye’nin ilk güzeli seçilen Araksi Çetinyan, sinema artisti olmak için Amerika’ya gönderilecekken başına ne geldi? • Büyük Beyoğlu yangınında yok olan İmparatorluk Operası’nın sahne perdeleri İstanbul’un neresinde ortaya çıktı? • Tokatlıyan Oteli’nin eski uşağı, yeni sahibi Medovitch’in Nazi hayranlığının bedeli ne oldu da oteli satışa, kendini de ölüme götürdü? • Naum Tiyatrosu’nun kurucusu ve yazar Said Naum Duhani, neden 37 yıl boyunca kendini ça...

50 Maddede Siyasi Cinayetler
Türkiye, Cumhuriyet döneminin başından günümüze kadar birçok siyasi cinayete tanık oldu. Sebebi ne olursa olsun ülkenin birçok parlak zihninin yitmesine sebep olan bu cinayetleri, tüm detayları, arka planı ve sonuçlarıyla 50 maddede bir araya getirdik! Orhan Tüleylioğlu’nun kaleminden 50 maddede Siyasi Cinayetler etkileyici bir memleket panaroması çiziyor. Asteğmen Kubilay’dan Sabahattin Ali’ye, Doğan Öz’den Bedrettin Cömert’e ve Maraş Katliamından askeri darbe dönemlerine kadar siyasi cinayetlerin izinde bir zaman yolculuğuna çıkacak, böylece bugünün siyasi ortamını daha etkili bir şekilde yorumlayacaksınız.
![Devrim Erbil İle Seyrüsefer [art Book]](https://static.destekdukkan.com/files/urun_urunler/img/e8/500x725x2/devrim-erbil-ile-seyrusefer-art-book-kapak.jpg)
Devrim Erbil İle Seyrüsefer [art Book]
SEYRÜSEFER: "Gökkuşağına Sahipti Ruhu" Yirmi yazar, resmin şairi Devrim Erbil’in tablolarının karşısında durdu. Durmadan üreten ve yaşayan bir efsaneye dönüşen sanatçının meşhur eserlerini kaleme aldılar. Şiirlerle, öykülerle, denemelerle, duyguların sadece uyandırıldığını değil, özgün bir desen sayesinde baştan yaratılabildiğini gösterdiler. Kimi bir hikâyede yüzmeye başladı, kiminin hikâyesinin yolu geometrik bir kaostan geçti. Devrim Erbil’in sanatına, edebiyat dünyasından imzalar eklendi ve türler arası bu kolektif eser ortaya çıktı.

Bütün Mümkünlerin Kıyısında
İlk romanı Soraya ile Berlin Film Festivali Kitaplığı’na seçilen Meltem Yılmaz’dan yine unutulmayacak bir eser... Bütün Mümkünlerin Kıyısında, mümkünsüzlüklerle çevrili hayatların ayakta kalma mücadelesini, kısa öykülerle iç içe geçmiş röportajlar aracılığıyla okuyucuyla buluşturuyor. Turgut Uyar’ın “Tütünler Islak” kitabının girişindeki bu anlamlı sözden ilhamla hayata geçen bu kitapta okuyacağınız yaşam öykülerinin hepsi gerçek, hepsi hayatın tam kalbinde. Toplam 13 öykü-röportajdan oluşan eserde, içinizdeki “öteki” ile yüzleşecek, birbirinden ilginç ve sarsıcı deneyimlerin hayata tutunma çabalarına eşlik edeceksiniz. Her birinin öyküsünde, kendi mücadelenizle yüzleşeceksiniz.Soraya ve İris adlı iki romanıyla Polonya ve Bulgaristan’da da sayısız okura ulaşan genç yazar Meltem Yılmaz’ın b...

Rağmen
İlk firar, ilk korku, ilk öpüşme, ilk kayıp, ilk gözaltı, ilk açılım, yetmiş yaşında yaptırılan ilk dövme, hacizden sonra eve alınan ilk eşya, ilk suç ortaklığı, ilk itiraf... Sadece kadın yazarlar ve çizerler olarak Rağmen kitap dizisinin "İlkler" sayısı için bir araya geldik. Son derece renkli ve karanlık, hepimizin başına gelecek kadar sıradan ve enteresan bu hikâyeleri okurken patlayan havai fişekler sırasında hiçbir canlıya zarar gelmemiştir. Sinem Sal Bu kitabın telif geliri, tüm yazar ve çizerler tarafından Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na bağışlanmıştır.

Maç
Amatör bir boksör olan Jack London’ın kaleminden aşka ve boksa dair küçük ama etkileyici bir roman! İşçiliğinin yanı sıra akşamları paralı dövüşlere çıkan, tüm kasabanın sevgilisi genç Joe ve küçük yaşta anne-babasız kalmış, güzelliği ve içine kapanıklığıyla herkesin hem merak ettiği hem de hayranlıkla baktığı Genevieve’nin ilk görüşte başlayan aşkının arasına sadece bir "maç" girebilmektedir. Joe, sevdiği kadın için bundan vazgeçmeye ve son bir maça çıkmaya karar verir... Döneminin sınıfsal ve ahlaki yapısını bir resim gibi yansıtan bu roman, Olaylar Boksörün Pazı Sarmasını Yemesiyle Başladı kitabıyla bilinen Giray Kemer’in çevirisi ve keyifli önsözüyle Karakarga Yayınları’nda.

Edebiyatta Pati İzleri
Bir kediyle uyumamış ya da bir köpekle dostluk kurmamış yazar yoktur neredeyse! Bu kitap çağdaş edebiyatımızın yaşayan kıymetli on yazarının hayvanlarla olan ilişkisini okurla buluşturuyor. Faruk Duman, İnci Aral, Haydar Ergülen, Buket Uzuner, Doğu Yücel, Sevin Okyay, Neslihan Önderoğlu, Haldun Çubukçu ve Murat Batmankaya mektuptan öyküye, denemeden anlatıya uzanan metinlerle hayvanlarla dostluklarını büyük bir içtenlikle paylaşıyor. Kitabın ikinci bölümünde ise, Neyzen Tevfik’in bir yerlere gitmeyen Mernuş’undan Nâzım’ın köpeği Şeytan’a, Nurullah Ataç’ın kedi dostluğundan, Tevfik Fikret’in Zerrişte’sine, Bilge Karasu’nun filozof kedilerinden, Fikret Otyam’ın çalınan keçisi Nimetçik’e kadar uzanan yelpazede yazarların hayvanlarla ilişkilerinden doğan ilginç olayları, anekdotları ve izdüşüm...

Propaganda Bir Diktatörün Otopsisi
Propaganda, Hitler’in emrine amade olan Hugo Boss ve Porsche gibi meşhur markalardan, Türk Nazilere uzanan ilginç hikâyesini anlatırken; onu var eden toplumsal ve tarihsel koşulların detaylı bir fotoğrafını çekiyor. Devletlerin propagandayla; gerçekliği yeniden kurgulayarak, algıyı eğip bükerek, gerçeklikle ilişkimizi kopararak büyük felaketleri nasıl hazırladığının ipuçlarını veriyor. Şimdi ona bakan herkes, tarihin yüz karası bir kanlı katili kınıyor. Halbuki bir Tek Adam, asla tek bir adam değildir. Erdinç Yücel, Hitler’in diktatörlük yolundaki adımlarını tek tek gösteriyor. Bu adımlara eşlik eden yöneticileri, uluslararası işbirlikçi liderleri, iş adamlarını, İkinci Dünya Savaşı’nın atmosferini atlamayarak anlatıyor. Önce koşulsuz bir kabulle alkışladığı diktatörü, mahvolduktan sonra r...

Gaipten Sesler
90’lı yıllarda efsaneleşen Orası Öyküleri’nin usta çizeri Ender Özkahraman, yıllar sonra bambaşka bir öyküyle geri dönüyor. Şarkılarda kullanmak üzere ilginç seslerin peşinde koşturan bir punk müzik grubu, başlarına geleceklerden habersiz, bir cinayete tanıklık eder. Karısını yeni öldürmüş olan adamın ihtiraslarıyla ilgili anlattıkları, bestesi hazır olan bir şarkının sözlerine dönüşmek üzeredir.

50 Maddede Mutluluk
Mutlu son var mıdır? Peki ya mutlu aşk? İlk ansiklopedideki mutluluk maddesini kim yazdı? Mutsuzluğu tanımadan mutlu olmak mümkün müdür? Mutluluk göründüğü gibi midir? Kişisel gelişim kitaplarıyla mutluluğu bulmak mümkün müdür? Sahi mutluluğun herkes için geçerli bir formülü var mıdır? Orhan Tüleylioğlu tüm dünyadan dönemine damgasını vurmuş felsefecilerin, sanatçıların ve yazarların ışığında "mutluluk" kavramının peşine düşüyor. Tarih boyunca yaşamış en parlak akıllar mutluluğu nasıl tanımladı, nasıl deneyimledi ve eserlerinde nasıl ele aldı… 50 Maddede Mutluluk, bu kavrama farklı dönemlerden bambaşka isimlerin bakışıyla kendi "mutluluk" tanımınıza hiç olmadığınız kadar yaklaşmanızı sağlayacak.

Balkondan Düşen L
"Yaşantı" kelimesini bulan şairi bilir misiniz? Peki, Yavuz Zırhlısı’nın büyük şair Nâzım Hikmet’in hayatındaki yerini? Hangi ünlü şair, komşu bahçelere dalıp erik çalardı? Düdüklü tencerede şiir kaynatanlar, karnında güneşi taşıyan ressamlar, boksör şairler ve çok daha fazlası tarihin tozlu sayfalarından kopup Balkondan Düşen L’de bir araya geliyor. Nâzım Hikmet’ten Orhan Veli’ye, Can Yücel’den Edip Cansever’e, Prévert’den ve Cézanne’a, Ahmet Zeki Kocamemi’den Bedri Rahmi Eyüboğlu’na, Flaubert’ten Van Gogh’a bir anılar ağı örüyor Fatin Hazinedar. Bu anılarda, ilginç rastlantı ve olaylarda, iz bırakmış sanatçılar birbirine öyle beklenmedik bir şekilde değiyor, öyle anlarda birbirlerinin kaderini değiştiriyor ki şaşkınlığınızı gizleyemiyorsunuz. Elinizdeki kitabı okuduktan sonra edebiyat ta...

Süt Vampiri Emil - Sütlü Serüven
Eski bir kehanete göre; bir ayın son çarşambasında, saat gece yarısına 27 saniye kala, yaşlı bir servinin üstünde uyuyan kuşun düştüğü yerde doğacak bir çocuk vardı. Bu çocuk, bulutlu günlerde uçabilecek ve hayvanlarla konuşabilecekti. Bu gücüne ise ancak kendine inandığı zaman kavuşacaktı. O çocuk Emil’di. Pelin Batu’nun ilk çocuk kitabının baş kahramanı, minik Süt Vampiri Emil, hasta anneannesini kurtarmak için yeni arkadaşlarıyla, sıcak çöllerden karlı ormanlara, maceradan maceraya uçuyor.