
Uyanış Sonrası Yaşamın Kılavuzu
“Meditasyon bir kaçış değil, gerçekle sakin bir karşılaşmadır.” – Thich Nhat Hanh

Umberto Arte İle Sanat 4
"Dünyada yeterince tatsız şey var. Sanat neden güzel olmasın?" Pierre Auguste Renoir "Caravaggio’dan Aziz Petrus’a Söyleyemediklerimiz ve İtiraf Edemediklerimiz" ile başlayan benzersiz ve zihin açan bir sanat yolculuğuna var mısınız? O zaman buyurun. Raphael’den Caravaggio’ya, Valentin de Boulogne’den El Greco’ya, Hieronymus Bosch’tan Rogier van der Weyden’e, Titian’dan Bruegel’e, Holbein’dan Carracci’ye, Rubens’ten, Domingo Valdivieso’e kadar birçok sanatçının konuya ilişkin resimleri ve detaylı incelemeleri. Hz. İsa’nın Petrus’u havariliğe kabul edişinden başlayıp, son akşam yemeği, yargılanması, çarmıha gerilmesi, mezara konulması ve dirilişine kadar geçen sürenin detaylı analizi ve sanat tarihine yansımaları. Petrus ile Caravaggio’nun insani korkuları, söyleyemedikleri ve itiraf edemed...

Rezonans
"Düşüncelerine dikkat et,kaderin olur.Dünyayı sen şekillendiriyorsun." Evren bir enerjidir. Evrenin sırlarını anlamak için Tesla’nın da dediği gibi enerjiyi ve titreşimi düşünmek gerekir. Dolayısıyla duygularımız, düşüncelerimiz, hissettiğimiz ya da düşündüğümüz her şey, bir rezonansalanı oluşturur. Bir durumla ya da duyguyla rezonans oluşturmuşsak, o gerçekliği yaşarken buluruz kendimizi. Birbiriyle rezone olanlar, birbirleriyle etkileşime girerler, yani benzer benzeri çeker. Titreşimlerimizle uyumlu olan her şey, hayatımızda gerçeklik bulur. "Bugün de böyle oldu" diyemeyeceğimiz kadar kıymetlidir hayat. Çünkü her an, bir yaratım enerjisini beslemektedir. İyi veya kötü... İnsan hangi rezonansla anbean neyi besleyip büyüttüğünün farkında

Kapı İçeriden Açılır
"Duydum ki kapıma gelmiş, tokmağı olmadığı için, kapıyı vurmadan geri dönmüşsün. Bilmez misin? Kalp kapısının tokmağı yoktur. O ancak içeriden açılır..." –Mevlana Aradığın dışarıda değil, içeride. İçeriye ulaşmanın yolu sadece dışarıda. O da yolun başında. Daha sonra o yollar da içeride belirecektir. Ama şimdilik sadece şunu bil; insan eğer kendini kazanmak, kendini sevmek, dışarıdan beklediklerini kendinde bulmak gibi amaçlarla yaşarsa yol yakınlaşır. Hakiki güç risk almayı ister. Sorumluluk senin. Rengin Yılmaz kendi tasavvuf yolculuğunu, deneyimlerini bu kitapta seninle paylaşıyor. Çok duyduğun ama tam bilemediğin birçok gizemin açıklamalarını da burada bulacaksın. Can kulağını açman, gönül gözüyle görebilmen için yanında olmak, yolda rastladıklarını seninle paylaşmak, kendini bulma yol...

Nereden Başladığımın Bir Önemi Yok, Çünkü Geri Döneceğim Oraya - Parmenides
"Her şey, hiçliğin doğasındadır." Sokrates öncesi doğa filozoflarının en önemlilerinden Parmenides, özellikle Varlık’ın niteliklerine dair bütüncül yaklaşımıyla ontolojinin temel soru ve çatışmalarına rehberlik etmiştir. Varlık Bir midir yoksa Çok mudur, Varlık dingin midir yoksa dönüşüm halinde midir gibi ontolojinin en kritik soruları, Parmenides’in şiirsel felsefesinde hem cevaplanır hem de tartışmaya açılır. Bu tartışmalar, Parmenides’in çağdaşları olan Herakleitos ve Empedokles’in de katılımlarıyla birlikte felsefe tarihi için adeta bir ontoloji fragmanına dönüşmüştür. Gerek felsefe tarihi okumalarımız gerekse de ontolojik kavrayışımız için Parmenides olmazsa olmaz bir duraktır.

Zor Değil
"NE ZAMAN KENDİNİ SIKIŞMIŞ VE KARANLIKTA HİSSEDERSEN BİL Kİ GÜÇLÜ BİR DÖNÜŞÜMÜN İÇİNDESİN." Üzüm, şarap yapılmak için ezilir. Elmas, basınçla oluşur. Zeytin, yağını bırakması için sıkıştırılır. Tohumlar ise karanlıkta filizlenir. Zorluklar mükemmel öğretmenlerdir, yaşadığın bir zorlukta üzerine yönelmiş bir güç vardır ve seni tam da o yerden güçlendirmeye çalışıyordur. Dışarıdan görülen süslü vitrinler çoğunlukla bir aldatmacadır. Kimse dizlerini kanatmadan inşa edememiştir kendini, emek vardır, çaba vardır elbette ama zor değil... Yeteri kadar hata yapmışsan hayatta ve pişmanlıklarından ders almışsan, üstüne mutsuzluğu ve yokluğu da tatmışsan artık usta bir kaptan sayılabilirsin. Unutma bu dünya en çok zorlandığın yerden güçlenmeni isteyen bir yer ve sen "Hikâyemi bu şekilde yazmayacağım!...

Kendi Kendinin Gardiyanı Olma
DÜNYAYI DEĞİŞTİREMİYORSAN KENDİNİ DEĞİŞTİR. Şimdiye kadar edindiğin her tecrübeyle, yaşadığın her duyguyla ve öğrendiğin her bilgiyle kendine bir mizaç ve bir zihin yapısı inşa ettin. Eğer bütün bunlar seni korumaya, gelişmeye ve mutlu etmeye yetmiyorsa artık, sence inşa ettiğin şey aslında bir hapishane olabilir mi? Farkında olmadan kendi esaretine hizmet ediyor olabilir misin? Değişen duygu durumlarınla maniple ettiğin zihnin, hayatını kolaylaştırmak ve gelişimine destek olmak yerine, seni korkutuyor, yavaşlatıyor, köreltiyor, kısıtlıyor ve aldatıyor olabilir. Bu demir kapıların üzerindeki kilitleri açabilecek bir gardiyan yok dışarıda. Kendinin gardiyanı olduğunu fark etmediğin sürece, değişken duygu durumlarınla ve maniple edilmiş düşüncelerinle zihninin kölesi olarak yaşamaya mahkûm e...

Sen Şarkını Söyle
Şarkı söylemeyi çok seven Gül’ün bir kusuru var, ne zaman sahneye çıksa şarkı sözlerini unutuyor, arkadaşları da bu durumla çok dalga geçiyor. Gül, bir gün yeni yetenekler yarışmasına başvurur ama önünde iki engel vardır. Biri yarışmanın sadece müzik gruplarına açık olmasıdır, diğeri ise babasının Gül’ün şarkı söylemesine izin vermemesidir... Üstelik yarışma, tam da matematik sınavıyla aynı saattedir. Gül tüm bu engelleri aşabilecek midir acaba? Yarışmaya katılsa bile şarkı sözlerini unutmadan söyleyebilecek midir? Gül ve arkadaşlarının bu macerasına hem çok güleceksiniz hem de çok şaşıracaksınız.

Utanmaz
Çaresiz kalınca herkes her şeyi yapabilir. Gelişmiş bilinçlerin, "hayır" demeyi neredeyse imkânsız hale getiren hormonların esiri olmayacağı yönündeki yaklaşım çoğu zaman tökezler. Çünkü insan doğa ve doğal yönelimleri karşısında çoğu zaman zayıftır. Herkes belli koşullar altında her şeyi yapabilir. Bazen hakikati bulmak için bir günahtan geçmek gerekebilir. Günahtan arınmak istemek ve aynı günahı tekrar etmeme kararlılığında olmak ise insanı kemale erdirecek tek yoldur. Bazen sizi yoldan çıkaran, kaza yapmanıza neden olan iyi niyetinizdir. Asfaltın ortasındaki kaplumbağaya çarpmamak için aracınız takla atsa bile masum bir kaplumbağaya sövmezsiniz. Peki ya siz takla atasınız diye yolun ortasına bilerek bırakılmış bir kaplumbağa için?... O zaman kime kızarsınız sahi? O engeli koyan kişi mid...

Ortadoğu'da Büyük Tiyatro
COĞRAFYA KADER, ORTADOĞU İSE KEDERDİR. Bu kitap, coğrafyamızın acılarını hatırlatmak ve toplumsal belleğimizi tazelemek için yazıldı. Tarih ve bizden sonraki kuşaklar Ortadoğu’da son on yılda yaşananları unutmayacak ve unutmamalıdır. Yalnızca insanlarımızı, yıkılan kentlerimizi, dağılan ailelerimizi, yok olan umutlarımızı, gözyaşlarımızı, acılarımızı değil, Allah adına kafa kesenleri, Allah adına küçücük kızlara tecavüz edenleri, Allah adına Allah’a ihanet edenleri, Allah adına her türlü rezilliğe bulaşanları da UNUTMAMALIDIR! On yıldır kan ve gözyaşıyla sulanan Ortadoğu topraklarının yüz yıllık geleceği, işte bu cani ruh hastalarınca ipotek altına alındı. Ortadoğu’da Büyük Tiyatro-Siyasal İslam’ın Çöküşü, Arap "Bahar"ından bu yana bölgede gelişen olayları, oynanan oyunları ve bu oyunların...

Uyanış Masalları
"Ben bir yol âşığıyım" diyen Arbil Çelen Yuca, dokuz masaldan oluşan bu kitapta, her biri biricik olan masallarının eşsiz kahramanlarının yolculuğuna sizleri de ortak ediyor. Masalların genişledikçe düğümlenen, düğümlendikçe efsunlanan evreninde kaybolmaya, kaybolduğunuz yerden yeniden doğmaya, daimi arayışınıza şifa bulmaya davetlisiniz.

Animal Farm
"All animals are created equal, but some animals are more equal than others." Overworking, mistreated and exploited animals start a revolution. They take control of the Manor’s farm with their motivating slogans. The farm animals request progress, justice, and equality. The struggle is real, the animals aim to achieve a completely democratic society based on the belief that "All Animals are Created Equal". Ironically, sooner than expected, the totalitarian rule is once again reestablished due to some animals’ mere nature. The book reflects events going back to the 1917 Russian Revolution and the Stalinist era of the Soviet Union. Since its publication, the work is named one of the greatest books of the 20th century, if not of all times. George Orwell’s classic satire perfectly illustrates ...

Grup Terapisi
"ARAMIZDA KALSIN, ELEŞTİRMEK İÇİN SÖYLEMİYORUM AMA SOSYOPATLARDAN ELLE TUTULUR BİR FUTBOL TAKIMI ÇIKMIYOR."

Olasılıklar Arasında
“Dünya, insan olma sanatının icra sahnesidir.” -Maia Ece Ergönenç

Bir Narsisin Gölgesinde On İki Ay
Üstün meziyetlere sahip olduğuna inanan bir adam... Her şeyin en iyisine layık buluyor kendini... Bir güç abidesi adeta... Hayran olunası, çekici ve cazibeli... Dışarıdan bakınca belki de birçok kadının sahip olmak isteyeceği bir erkek... Ne var ki bu güçlü narsis karakterin gölgesinde yaşamaya mahkûm âşık bir kadının kendi gibi kalabilmesi mümkün değil. Hayatındaki insanların kişiliklerini, değerlerini, özgünlüklerini ve varlıklarını öğütüp yok eden narsis bir adamın cenderesinde sıkışıp kalan ve giderek gücünü yitirmekte olan genç bir kadının kişilik mücadelesinin romanıdır Bir Narsisin Gölgesinde On İki Ay... Dr. Fikret Yıldırım’ın kaleme aldığı bu kitap, çağın hastalığı kabul edilen narsisizmin anatomisidir bir yanıyla. Birbirine âşık iki insanın aşk sandığı travmalarla yüzleşmesidir. ...

Aşık Olma Korkusu Karton Kapak
“Çiçekler zaafı sanıyordum. Yanılmışım. Korkularıymış onun zaafı.” Ünlü oyuncu Elisa Tanyeli, takıntılı bir hayranının saldırısına uğradığında kendisini kurtaran gizemli adamdan korumalığını yapmasını ister. Çiçeklere ilgisi olan Elisa, özel koruması Han’ın koku alma yeteneğini fark ettiğinde onu merak etmeye başlar. Hayatını kameralar önünde yaşayan Elisa’nın herkesten gizlediği bir sırrı vardır. Elisa, âşık olmaktan korkmaktadır. Kurtarıcısı Han’la her yakınlaştıklarında kaçıp gitmesinin nedeni budur. On yedi yaşında aldığı filofobi teşhisi, aşk hayatından sonra kariyerine de engel olmaya başlayınca Elisa bu korkuyla yüzleşmeye karar verir. Fakat sırrının bir sabah tüm manşetlerde yer almasıyla hayatı yerle bir olur. Kamera ışıkları tek tek söndüğünde Elisa bir yıldız gibi parlayan...

İnsan Nedir
Tom Sawyer’ın Maceraları ve Huckleberry Finn’in Maceraları adlı dünyaca ünlü romanların yazarı Amerikalı mizahçı ve hiciv ustası Mark Twain, bu kez alışılmışın çok dışında, soruları bol, sorgulaması çetin, anlatımı farklı bir eserle okurunun karşısında: İnsan Nedir? İki adam arasındaki diyaloglar üzerine kurulu bu küçük ama derinlikli kitabı okurken, çoğu zaman Sokrates ve Platon’un tartışmaları canlanacak gözünüzde. Mizah anlayışı güçlü yaşlı bir adamla, tez canlı ve heyecanı yüksek genç bir adam arasında geçen sohbette "insanın ne olduğu, ne olmadığı ya da ne zannedildiği" konusu enine boyuna tartışılırken kantarın topunun kaçtığı anlar da yok değil... İnsan aslında bir makine midir, zevk peşinde koşmak ve acıdan kaçmak dışında herhangi bir dürtüsü yok mudur, "kişisel değerler" uydurma m...

Altın Kitabın Sırları
Bu kitapta yer alan bilgiler, yüzyıllardır gerçeğe uyanan bilinçlerin çoğunun söylemeye cesaret edemediği, insanlık tarihinin bilinen bilinmeyen bütün kadim kitaplarında yazan ama açıklanmayan, saklanan ve çoğu zihnin algılayamayacağı kadar basit ve hakikidir. Bu kitap size daha iyi bir insan olmayı öğretmeyecek. Bir varlık olmadığınızı, aklınızın ve bedeninizin gerçek olmadığını algılamanızı... Hakiki benliğiniz ile hizalanmanızı... Kendinizi iyi hissetmenizi değil uyanmanızı... Yaşamda nasıl başarılı olacağınızı değil, yaşam olarak algıladığınız döngünün gerçekte ne olduğunu görmenizi sağlayacak. Bu kitapta, bu dünyada mutlu olmanın anahtarını değil, ebedi huzura ulaşmanın yolunu bulacaksınız.

İstanbul'un Pagan Çağı
Marmaray kazılarıyla zenginleşen tarihi buluntular, çok farklı bir İstanbul tarihini çıkarıyor gün ışığına... Bu kez ilk çağlara kadar geri dönebiliyoruz... Kazılarda hangi eserlere ulaşıldı, hangileri toprağın derinliklerine üstelik sonsuza dek terk edildi? İstanbul’un pagan çağında neler yaşandı? Bu kadim şehrin kuruluş efsanesini dinlemeye hazır olun... Bir şehrin kuruluşundaki tanrısallık ya da olağanüstülük, şehrin varoluşu boyunca ona eşlik edecek bir kutsallığı oluşturur ve bu da o şehrin varoluşunu haklı kılar, hatta o şehrin diğer şehirlere olan üstünlüğünü de belirler. İşte İstanbul böyle bir şehir... Elinizdeki kitabın konusu İstanbul’un pagan çağı... Yani ilk zamanlarından itibaren, Hıristiyanlığın hakimiyetine kadar geçen süreç... İstanbul’un ilk dönemlerinin tarihi, birkaç ak...

Bilginin Efendisi
İbn Arabi, Tapınak Şövalyeleri, Cizvit Papazları….. Sır Hep Sır Olarak Kalmalı Tapınak Şövalyeleri hiçbir sırlarını "gizli kütüphane" kadar derinde saklamadılar. Çünkü içinde İbn Arabî'nin kayıp el yazmaları da bulunan ve Nostradamus gibi pek çok bilim adamının yetişmesini sağlayan bu kütüphaneden daha değerli bir şeyleri yoktu. Kadavra kadar itaatkâr Cizvit rahipleri, Büyük Âlim'in Şövalye Whitfeld'e emanet ettiği sırra ulaşabilecek mi? Bir çift tılsımlı gömlekle korunan "gizli kütüphane"nin son efendisi kim olacak? Bilginin Efendisi'ni okurken, "bilim" ve "mistisizm" kavramlarına farklı bir gözle bakmaya başlayacaksınız. Şam'dan Northumbria'ya, Üsküdar'dan Cambridge'e uzanan bu soluk kesici serüveni okuduktan sonra "doğu" ve "batı" sizin için eskisinden farklı anlamlar ifade edecek.

Paganizm - 1
Türkiye’de paganizme olan ilgi giderek artmaktadır. Bunun tabii ki birçok nedeni var. Özellikle de internet ve bilgisayar oyunları... Bilgisayar oyunlarındaki pagan kişiliklerin yarattığı etkiyle birlikte internet üzerinden pagan gruplara kolayca ulaşılabilmesi, paganizme duyulan ilgiyi de yoğunlaştırıyor. Bunun dışında, Anadolu’dan mayalanan kültürümüzdeki pagan motiflerin çokluğu insanımızı paganizme yakın kılıyor. Bu miras, günümüz kapitalizmi tarafından yok edilemeden anlaşılmaya başlanmıştır. Yakın zamandaki siyasi gelişmeler ve ezoterizme olan ilgi, paganizme karşı büyük bir merak uyandırmaktadır. Paganizmi öğrenmek aslında insan doğasını, fıtratını ve onun olağanüstü düşünsel tarihini de öğrenmek demektir. Pagan düşünce ilk zamanlardan beri kişinin sağlıklı bir "birey" olarak toplum...

Har ve Kül
Kalbimi alçıya aldırmak istiyorum bugünlerde... Sahi alçı tutar mı kalp kırığını? Kemik bile aynı yerden tekrar kırılmazken nasıl olur da bir kalp aynı yerden defalarca kırılabilir anlamıyorum... Ama olsun... Sevdada yanıp har olmak da var, sönüp kül olmak da... Ama bazı yaraları gizleyebilecek kadar büyük bir sargı yok ne yazık ki ve bazı acıların dinmesine yetecek kadar da uzun bir ömür... Yani kaderinde iyileşmek yoksa bir yaranın, kan revan içinde kalsan da onu taşımak zorundasın. İşte sen kaderinde iyileşmek olmayan en derin yaramsın. Ve ne yaparsam yapayım seni gizleyemiyorum...

Black Lagoon 1
Asya Denizlerinin En Delifişek Tayfası Rokuro Okajima, normal bir hayatı olan, sıradan bir beyaz yakalıdır. Ancak bir gün, Black Lagoon tayfası tarafından esir alındığında hayatı tamamen değişir... Artık o, kanunsuzlarla masaya oturan, kötü adamlarla kadeh tokuşturan, amansız çatışmalara giren biri olacaktır! Bu hareketli yaşamında kesin olan tek şey, bundan böyle beladan uzak duramayacağıdır! Gelmiş geçmiş en delifişek kurye ekibiyle denize açılmaya hazır olun! Patron Dutch, Dört Göz Benny, Çift El Revy ve Japon Beyaz Yaka Rock ile güverteye hoş geldiniz! İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma torpido gemisi Black Lagoon’da binbir türlü macera, bu tayfayı bekliyor. Rus mafyası, Çin mafyası ve Kolombiyalı uyuşturucu kaçakçılarına bulaşıp yasadışı malların tesliminde de başları beladan kurtulmayan ...