
Arkadaşı Suçlamak
BAŞ ŞÜPHELİ ON YEDİ YAŞINDA BİR KIZ En yakın arkadaşım Sõın’ın cesedi okulun arkasındaki boş arazide bulundu. Arkadaşımı kim öldürmüş olabilir? Ezici bir sürükleyici güç, çalkantılı gelişmeler... Ve sonu tahmin edilemez, şaşırtıcı bir hikâye. "Roman, hakikat ve inanç üzerine bir hikâyeden oluşuyor. Sık sık hakikat üzerine kafa yorarım. Hakikat, gerçekte olduğu gibi midir, yoksa insanların olmasını istediği gibi mi şekillenir? Hikâye, işte bu noktadan yola çıktı." – Lee Kkoch-Nim

Gül ve Haç Kardeşliği
Aytunç Altındal, GÜL VE HAÇ KARDEŞLİĞİ’nde Avrupa Birliği’nin Türkiye’de hiç bilinmeyen "gnostik-masonik" yüzünü ve özünü anlatıyor. Bugünkü Avrupa Birliği’ni kuran fikirlerin hangi gizli örgütlerce ne zaman ve nasıl ortaya atıldıklarını, Avrupa Birliği’nde kullanılan sembollerin, örneğin 12 yıldızlı bayrağın gerçekte neyin sembolü olduğunu açıklıyor. "Göze görünmeden" hayatlarımıza yön veren gizli kişileri, örgütleri ve bunların Türkiye bağlantılarını, ismen GÜL VE HAÇ KARDEŞLİĞİ’nde okuyacaksınız. "Gül ve Haç Kardeşliği, Tapınak Şövalyeleri ve masonlar 18. yüzyıldan bu yana ortak (syncretic) bir strateji izleyerek Avrupa Birliği’ni kurmaya çalışmaktadırlar. Söz konusu üç gizli örgütün üç locası son yüzyıldır özellikle Avrupa siyasetinin ‘perde arkasındaki’ en güçlü temsilcileridirler."

Haşhaş ve Emperyalizm
Haşhaş ve Emperyalizm iki başlık altında toplanabilecek bir araştırmadır. İlkinde Anadolu, özellikle de Ege köylüsünün ana geçim kaynaklarından biri olan ulusal ürünümüz haşhaşın "12 Mart" ve "emperyalizm" duvarına toslayarak yasaklanması ve bunun meydana getirdiği sonuçlar irdeleniyor. Diğerinde ise Aytunç Altındal’ın 1969-1974 yılları arasında yayımlanmış incelemeleri ile makaleleri yer alıyor. Yayımlandıkları günlerde oldukça ilgi çekmiş olan bu tespitleri okuyup da analitik açıdan değerlendirebilenler kapitalist-emperyalist sömürünün tarımsal alandaki özelliklerini gösteren bazı somut örnekleri bulacaklardır. İlginç olan bir diğer husus da şudur ki, bu kitapta öngörülmüş olan tüm varsayımlar daha sonraki yıllarda bu öngörüleri doğrulayacak şekilde gerçekleşmiştir. Örneğin günümüzden ya...

Pan Bize Ne Mesaj Veriyor?
“YÜCE TANRI PAN GERÇEKTEN ÖLMEDİ; BÜYÜ HÂLÂ ORADA.” – CARL GUSTAV JUNG Pan; doğurganlığın, içgüdülerin, doğanın ve sihrin efendisidir. En derin arzularımızda, doğayla kurduğumuz o büyülü bağda, içsel korkularımızda, içimizdeki neşede ve hilebazlıkta hâlâ yaşamaktadır. Carl Gustav Jung ve Marie-Louise von Franz gibi analitik psikologların vaka analizleriyle Pan arketipinin psikomitolojik katmanlarının incelendiği bu kitap; Göbeklitepe buluntularından mağara sanatına, cadılardan okültistlere, Anadolu’nun köy seyirlik oyunlarından gizem kültlerine kadar Pan’ın flütünün ezgisi eşliğinde sizi derin bir yolculuğa çıkarıyor. Yüce Tanrı Pan’ın çağımız insanına söyleyeceği çok şey var.

Her Karşılaşma Bir Mesajdır
NE ARADIĞINI BİLENE HER ŞEY İŞARETTİR "Temiz bir kalpte kin barınmaz.Hakikati arayan bir dil, yalanla kirlenmez.Hayatta her şey ters gidiyorsa,bil ki sen ters yöne girmişsin." İnsan, neyin peşinden koşmuşsa, hep ona gecikmiştir. En çok neyi zorlamışsa, ona zorlanmıştır. Neyi çekiştirmişse onu kırmıştır. Neyi hakikat sandıysa onun rüyasına kapılmıştır ve yine o rüyanın hakikatiyle sınanmıştır. Bu bir ceza değildir, bedeldir sadece. Yaşam, rüyayla hakikatin sürekli yer değiştirdiği, çoğu zaman iç içe geçtiği bir sınav. Genç bir dervişle, geçmişle hesabını kapatamamış yorgun bir kadının, yıllar sonra hiç hesapta yokken yeniden karşılaşmaları, küllenmeyen dostluklarının bir kez daha sınanmasına neden olur, çünkü onların birbirine öğreteceği şeyler henüz bitmemiştir. Kitapları 15’ten fazla dile...

İlişki Bilinci
HER İNSAN OLDUĞU GİBİ SEVİLMEYİ HAK EDER. BUNA SEN DE DAHİLSİN! İnsan yaşadığı toplum içinde kurduğu bağları ile varlığını ortaya koyar. Bu bağların gücü ise sizin bilinç seviyenizle alakalıdır. En üst bilinç seviyesine ulaştığınızda ilişkilerinizin kalitesi, formatı ve yoğunluğu değişir. Bambaşka bir tatmin ve mutluluk seviyesinde yaşanır. O yüzden ilişkilerinizle ilgili sorunlarınız varsa ilişkilerinizi değil

Mit Yaratımı
HER HAYAT BİR MASAL, HER ANI BİR MİT OLABİLİR Herkesin bir hikâyesi vardır. Peki ya senin hikâyen bir mite dönüşmek üzereyse? Maureen Murdock, Mit Yaratımı’nda anı yazımını kişisel keşif, dönüşüm ve şifa yolculuğu haline getiriyor. Jung’un arketiplerinden Joseph Campbell’ın “Kahramanın Sonsuz Yolculuğu”na, kuşak travmalarından aile mitlerine uzanan geniş bir yelpazede, okuyucuyu kendi yaşam anlatısını yeniden kurgulamaya davet ediyor. Bu kitap, sadece yazmak isteyenler için değil; geçmişini anlamlandırmak, kökleriyle bağ kurmak ve içsel sesiyle yüzleşmek isteyen herkes için eşsiz bir rehber. Kökler görünmezdir ama en derin bağları onlar kurar.

21 Günde Düşünce Detoksu
Zihniniz gerçekten size mi ait, yoksa geçmişten gelen kaygılar, pişmanlıklar ve korkular tarafından mı yönetiliyor? Zihninizde dönüp duran olumsuz düşünceler hayatınızı nasıl etkiliyor ? Peki, bu düşünceler sizi ileriye mi taşıyor, yoksa farkında olmadan geriye mi çekiyor? 21 Günde Düşünce Detoksu, zihninizi toksik düşüncelerden arındırarak sizi daha özgür, daha huzurlu ve daha dengeli bir hayata davet ediyor. Bu yolculuk yalnızca bir zihinsel temizlik değil, aynı zamanda kendinize olan inancınızı yeniden kazanma ve hayatınızı istediğiniz yönde şekillendirme sürecidir. Bu rehberde, negatif düşünce kalıplarını fark edip dönüştürmeyi, günlük pratikler ve farkındalık egzersizleriyle zihninizi disipline etmeyi, pozitif düşünme alışkanlıkları geliştirerek hayatınızı yeni bir seviyeye taşımayı ö...

Yarına Kalır Yanına Kalmaz
KİMSE YAŞATTIĞINI YAŞAMADAN GİTMEZ. Sana ihanet eden, yalan söyleyen, seni en yakın arkadaşınla aldatan, kalbini kıran, paranı çalan, seni değersiz hissettiren, seni ezen, beğenmeyen, sözleriyle ve davranışlarıyla küçümseyen, seni yarı yolda bırakan, bugün “seviyorum” deyip ertesi gün haber bile vermeden çekip giden o adamın yanına mı kaldı sanıyorsun? Sen ağlarken, ıstırap içinde kıvranırken; o gününü gün edip, sonsuza dek mutlu yaşamaya devam mı edecekti? Buna nasıl inanırsın? İlahi adaleti nasıl unutursun? Hesap günü muhakkak gelir. Defterler dürülür, bedeller ödenir. Kimse yaşattığını yaşamadan gitmez. Bu kitapta kadınların aşkla, parayla, ihanetle ve ayrılıklarla verdiği sınavların içinden nasıl güçlenerek çıktıklarını değil, nasıl hesaplaştıklarını okuyacaksın. İlahi adaletin tecelli...

Düşündüğün Kadar Zor Değil
Geçmişinizin Gölgesiyle Yüzleşmeye Hazır mısınız? Zihninizin derinliklerinde yankılanan sorular, size ne anlatmaya çalışıyor? Kaygılarınızın kökeni, çocukluğunuzun sessiz çığlıklarında mı gizli? Hatalarınızı neden tekrar ediyor, öfkenizi neden bastıramıyorsunuz? Bu kitap, içinizdeki yaralı çocuğa ışık tutarak, geçmişin karanlık izlerini anlamanıza ve onarmanıza rehberlik edecek. Ebeveynlerinizin miras bıraktığı travmalarla yüzleşmek, bedeninizde saklanan duyguları serbest bırakmak ve zihninizdeki acımasız yargıcı susturmak mümkün mü? Cevaplar bu sayfalarda sizi bekliyor. Kendinizi yeniden tanımaya cesaret edin. Bu yolculuk, ruhunuzun derinliklerine atılan ilk adım olacak.

İnek, Ateş, Kahraman
“Ey Ateş, sen Ahura Mazda’nın ışığı ve tüm varlıkların birliğisin. Sen, doğal ve tinsel olan her şeyi bir araya getirirsin.” Kutsala dair algımız daima belirli bir yönelişin altında şekillenir. Hacimli Hint metinlerinin daha tek bir sayfasını okumadan Hinduların ineğe taptığına, Mısır kutsal metinlerine dokunmadan Musa’nın firavununa dair önyargılarımız bulunur. Kadim İran’ın ateşe veya Hintlilerin ineğe taptığı düşüncesi bizim için bir haberdir. Ateşe ve ineğe yükledikleri içerikten habersiz olarak bir fotoğraftan yola çıkarak yargıda bulunuruz. Oysa bu kabul Müslümanların Kâbe’ye tapması veya Hıristiyanların ahşap kuklalara iman etmesi kadar tutarsız ve yanlış düşüncelerdir. Müslüman, Kâbe’yi tavaf ederken örtülü bir duvara değil, yüce olan Allah’a tapar. İsa’nın ikonu, samimi bir Hırist...

1909 İstanbul Düştü
Sultan Abdülhamid başını öne eğdi, sakallarını ovuşturdu: “İstanbul’u; Fatih’in fethettiği İstanbul’u bizden geri almak için geliyorlar!” Çok uzun zaman önce yaşanmış, hiç anlatılmamış ve sonra üstü örtülmüş bir tarih. Karanlık ve kanlı bir savaş... Hafızalardan, resimlerden, şarkılardan ve kitaplardan silinmiş. İçinde sadece Batı’nın olduğu uydurma tarihi yıkmaya cesareti olanlar için bu kitap yalnızca bir başlangıç. Büyük, değiştirme gücü olan, sarsıcı bir başlangıç. Hayatta bazı şeyleri yapmadan önce iki kere düşünmek ve gerçeklerin yaratacağı değişime hazır olmak gerekir. Bu kitabı okuduktan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak...

Benim Bütün Hayallerim Gerçek Olur
KENDİMİZE FISILDADIĞIMIZ KELİMELER, YAŞAMIMIZIN SESİNİ BELİRLER... Hayatımız boyunca farkında olmadan kendimize söylediğimiz, içten içe inandığımız sözlerin gücünü hiç düşündünüz mü? “Ben zaten şanssızım!” “Bunu başaramam!” “Para hep zor kazanılır!” Bu inançlar sadece düşünceler değil sizin gerçekliğinizi oluşturan bilmeden verdiğiniz sözlerdir. Ayşe Tolga’nın sinirbilim, nöropsikoloji, kuantum düşünce sistemleri ve dünyanın en etkili kişisel gelişim metotlarını harmanlayarak hazırladığı bu kitap, zihinsel güçlenmeyi ve hayalinizdeki hayatı hızla gerçeğe dönüştürmeyi vaat ediyor. Benim Bütün Hayallerim Gerçek Olur, hayallerinize ulaşmanın tesadüf eseri değil, zihninizin sınırsız potansiyelini keşfetmekle mümkün olduğunu kanıtlayan bir rehber. Bu kitap sizi, yalnızca okumakla kalmayacağınız...

İçimdeki Ben'e Mektuplar
Bu yaşta, bu sen’de, bu sen’legeçirdiğin ilk ve son an. Bir sonrakine hepsi değişmiş olacak. Biraz yürüyelim, gel. Rüzgâr alsın götürsün içimizdeki tozları. Sıkışan yerleri açsın, düğümlenen sözleri, donmuş bakışları... Alsın götürsün bulutları. Saçlarımıza, düşlerimize, geçmişimize ve geçmemişlerimize yağmur yağsın. Gel, tut elimi. Biraz yürüyelim. Havanın kokusunu alıyor musun? Mis gibi... Rüzgâr umuttan bize doğru esene dek, yağmur güneşten mutluluk getirene dek yürüyelim. Yaşamanın baş döndürücü coşkusu tüm hücrelerimizi sarana dek... Bugüne iyice yerleş, bu geceye... Yapılacaklar, çözülecekler, küsülecekler yarına kalsın.

Zihnini Yeniden Yapılandır
İnsan tepkileri içinde en belirgini, gerçeği reddetmektir. Matrix İllüzyonu fark edebildiğinde, hakikati deneyimleyeceksin. Zihin hareketlerini gözlemlediğinde, düşüncelerin yönetilebileceğini öğreneceksin. Oyunu kurallarına göre oynadığında, hayatının nasıl değiştiğini göreceksin.

O Kişi
İstiklal Marşı “Korkma!” diye başlar. O Kişi’ye ve O Kişi’yle beraber olanlara “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal!” sözüyle biter. Tıpkı, Gençliğe Hitabe’nin O Kişi’ye, Asil Kan’a, “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” hitabıyla bittiği gibi. Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’nı yazarken tarih düşürme sanatını kullanmış ve tamiyeli ebcet hesabıyla şifreleme ve gizlemeler yapmıştır. Ben, Gençliğe Hitabe’de olduğu gibi bu gizlemeyi bu kitapta deşifre ederek sizlere aktarıyorum. Gizleme sanatını yani çok gizli bir bilgiyi bizzat Akif’in babası Akif’e verdiği isimle ve doğum tarihiyle başlatıyor. Bu kutlu marşın on kıtasının her bir dizesinde gizlenen şifrelenmiş bilgiler tek tek açığa çıktığında, İstiklal Marşı’nı söylemenin aslında bir rüya görmek olduğunu anla...

50 Maddede Türk Korku ve Gerilim Sineması
KORKU NEREDE BAŞLAR, GERİLİM NEREDE BİTER? 56 yılda sekiz yerli korku filminin vizyona girdiği dönemlerden, bir yılda 62 yerli korkunun vizyona girdiği dönemlere nasıl geldik? Gerilim nerede biter, korku nerede başlar? Vizyona girmeyen korku filmlerinin unutulmaz yönetmeni kim? Ve tabii ki o meşhur soru: Yine mi cin filmi? Gazeteci-yazar Alper Kaya ile “kayıp film” statüsündeki 1949 yapımı Çığlık hariç Türkiye’de vizyona girmiş bütün yerli korku filmlerini izlemiş tek kişi olan akademisyen, yazar ve film eleştirmeni Dr. Gizem Şimşek Kaya; ilk örneklerinden son örneklerine kadar yerli korku ve gerilim sinemasına dair bütün merak edilenleri ve sormaya çekinilenleri bu kitapta bir araya getirdi.

Senin Olan Seni Bulur
AŞK BÜYÜK BİR ŞEY DEĞİLDİR, YÜZLERCE KÜÇÜK ŞEYDİR. Aşkın karmaşasında bazen kaybolabilirsin, dikenli yollarında yara bere içinde kalabilirsin ve bazen kendini tükenmiş hissedebilirsin. Ama unutma ki sana ait olan hiçbir şeyi kaybetmezsin. Bazen de irili ufaklı kayıplar verdiğini düşünebilirsin ancak kaybettiğini sandığın hiç kimse, hiçbir şey kayıp değildir. Ne siyahtır ne de beyaz, bir renk cümbüşüdür gerçek aşk. Fırça kullanmadan yaşamı rengârenk bir gökkuşağına çevirebilme sanatıdır. Notaların olmadan kendi müziğini besteleyebilmektir, yaşamı dansa kaldırmaktır. Zorlamak değil buluşmaktır. Ulaşmak değil yolda olmaktır. Sana ayna olacak şeyi bulmaktır.Senin olan seni zaten bulacaktır. Nasıl mı? Kinsun’un kaleme aldığı Senin Olan Seni Bulur işte bu can alıcı sorunun cevabını veriyor.

İşte Hastane
Türkiye’de özel hastanecilik denince akla gelen ilk isimlerdendir, Yaşar Yıldırım... İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde eğitimini tamamlayan Yıldırım, Wyeth İlaç Sanayii’nde yaklaşık 25 yıl boyunca yönetimin tüm kadrolarında görev alarak genel müdür olmuştur. Yıldırım, ilaç sanayiinden sonra Türkiye’de"Mükemmeliyet Merkezi" olarak da anılan ilk özel hastane International Hospital’ın kuruluşunda yer alarak mesleğine hastanecilik ile devam etmiştir. Özel hastanecilikte; hekimlik ve hemşirelik hizmetlerinin yönetim modellemelerinden uluslararası sağlık politika ve yatırımlarının oluşumuna, sağlıkta insan kaynağı yönetiminden sağlık turizmine kadar sektöre devrim niteliğinde birçok konuda katkılar sağlamıştır. Sağlık politikalarının, uluslararası standartlardaki sağlık teknolojileri...

Rızası Yok-bir Kereden Çok Şey Olur!
"KOŞUYOR ALTI YAŞINDA BİR OĞLAN UÇURTMASI GEÇİYOR AĞAÇLARDAN..." – NÂZIM HİKMET Bu kitap, cinsel istismar mağduru, görmezden, duymazdan gelinen, "Bir kereden bir şey olmaz!" "Küçüğün rızası varmış!" gibi savunmalarla vakaları geçiştirilen, toplu tecavüze uğrayan, cemaat evlerinde kafası kesilen ve yurtlarda diri diri yanan, altı yaşında evlendirilen çocuklar için yazıldı. Bu çocuklar, mağdur edildikten sonra, buharlaşıp yok olmuyorlar. Büyüyor ve topluma karışıyorlar. Mağdurun hikâyesi o gün, o saatte, o korkunç hadiseden sonra son bulmuyor, aksine tam olarak orada başlıyor. Devasa travmaların üzerlerinde bıraktığı etkileri anlayamadan, kimseye anlatamadan, hayata karışıyor, çocuk olmayı hiç deneyimlemeden, kendilerini güvende hissetmeden yanı başımızda yaşamaya çalışıyorlar. O çocuklar bü...

Atatürk Diriliyor: İlahi Nutuk
"Atatürk dünyanın farkına erken varanlardandır!" – Winston Churchill • Yaratılışın başlatılmış olduğu saklı Mu’yu, dolayısıyla da Spatyum’u (Levh-i Mahfuz) betimleyerek veya betimleterek büyük sırlara vâkıf olması. • Ahaz’ın güneş saatinde oluşturulan Tanrı’nın ve Dünya Kralı Thotma’nın Felsefe kitabında yer alan geometriyi düzenleyerek ülkesine kazandırması. • Atatürk’ün Anka, Heron projesi olarak ileri sürülen ve Levh-i Mahfuz’daki aslına bire bir uyan Ka adlı çizimiyle ilmin bir nokta olduğunu, sonradan büyüyüp anlaşılmaz hale getirildiğini kanıtlaması. • "Yurtta sulh, cihanda sulh!" sloganı. • Devrimleri. • Laiklik fikrini benimseyerek, din ile devlet işlerini birbirinden ayırması. Bu sayılanlar, Atatürk’ün gönderilmiş bir görevli olduğunun kanıtlarından birkaçıdır. Mustafa Kemal Atatü...

İstanbul'un Kalbindeki Ejder
VİCDANININ SESİNİ DUYMAYANLAR ÖLMEK İSTEYENİ PEŞİN PEŞİN DELİ SANIYORLAR... Beraber karanlığa doğru giderken yönlerini şaşırıp gerdanlığını arayan bir güvercinin peşine takılıp güneşe doğru yol aldılar. Bu yolculukta birbirlerinin en derin yaralarından öptüler. Anladılar ki kuşlar gibi özgürce uçmak için iki kanada ihtiyaçları yoktu. Sadece bir miktar umudun olması yeterliydi. Göğüskafeslerindeki dermansız sandıkları kökleşmiş ağrı, boğazlarındaki onları terk etmeyen o acı yumru meğerse susturulmalarından, susmalarından kaynaklıymış. Yolculuklarını tamamladıklarında zihinlerindeki ölçüyle önce birbirlerini okumaya başladılar, sonrası zaten tüm hikâyelerini baştan doğrusuyla yazmaya... O günden sonra onlar peri masallarını rafa kaldırdılar, şimdi ise geçmişte mezar olmuş kalplerini yeniden ...

Hiçbir Şeyden Her Şey Mümkündür
Bir devir sonra erdi, artık yeni bir devir başlıyor. Dünya artık Kova Çağı’nın şafağında... 2023-2044 yılları arasında Plüton, Kova burcunda ilerliyorken, yeni çağın ayak seslerini kuvvetli şekilde işitiyor olacağız. Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı yepyeni bir çağa adım atıyoruz. Bütün bildiklerimizi unutma zamanı... Şimdiye dek kullandığımız hiçbir yöntem, hiçbir bilgi işe yaramayacak. Kova Çağı’nda yeni yöntemlerle, yeni bilgilerle ilerliyor olacağız. Bunun için tabii ki yeni bir bilince ve yeni bir yaklaşıma ihtiyacımız olacak. Artık bilginin, bilincin, duyarlılığın, eğitimin, bilimin, uzmanlığın çağı başlıyor. İnsanca olmayan, insanlığa hizmet etmeyen her şeyin sonu geliyor. Bencilliklerin, bireyselliğin, narsisizmin ve egonun son demine ulaşmış bulunuyoruz. Peki bundan sonra ne y...

77 -ruhun ve Varoluşun Büyük Yasaları
DÜNYA TEKÂMÜL OKULU RUH VARLIĞI İÇİN BİR TEMEL EĞİTİM GEZEGENİDİR. Varoluşun makro düzeninin izdüşümü Dünya gezegenindeki olağan şekil, kavram ve olgulara yansıdığı zaman, ortaya metaforlar, analojiler çıkar. Beşeri akıl da, böylece, alışkın olduğu formlara bürünen büyük evrensel tekâmül yasalarını çok daha kolay algılar. Evrensel ilke ve yasaların mikro modellerini her an çevremizde, evimizde, sokakta, ofiste, eşyada, varlıkta, kısacası dünyadaki her bir zerrede gözlemleriz. Bu büyük kozmik kanunların aktarılmasında, her anlayış düzeyindeki okuyucuya eşit mesafede durabilmenin, ortak bir bilinç paydasında buluşabilmenin en verimli yolu, hikâyeleştirilmiş, analojik anlatımlardır. Ruhsal gelişim yürüyüşümüz, bu yasaları idrak etmek ve onlara uyum sağlamakla hız kazanır, bizi beklenen büyük ...