
Yüzde Elli
İsmet İnönü, 5 Temmuz 1931’de TBMM Kürsüsü’nden şöyle sesleniyordu: "Bir ülkede namuslularda namussuzlar kadar cesur olmazsa o memleket batar." (...) "İnşallah bundan sonra halkın cebinden çalmaya niyetlenenler, durup bir defa daha düşünecek. Bir yerlerde, çaldığımı bilen, buna göz yummayacak cesur birileri var ve gelip yakama yapışabilir, alnıma damgayı çakabilir diye geçirecek içinden. Elbette ki bu korkular da onları durdurmayacak ama kim bilir?.." "Belki de halkın cesur çocukları, artık harekete geçme vaktinin geldiğini anlayacaklar." (...) Terörün kökenleri bazen ailenin içinde olabilir. Kaos ortamı hırsızı lider, yolsuzu makam sahibi yapabilir. Herkesin herkesi dolandırmaya çalıştığı bir ortamda, insanlar yanılabilir. Doğru ile yanlışın birbirine karıştığı bir ülkede, hiçbir şeyin si...

Yolun Başındayken
Tutkular... Hayaller... Seçimler... Yolun başındayken ihtiyacın olan ne? İyi bir plan mı? Parlak bir hedef mi? Güçlü bir tutku mu? Yoksa sadece hayal kurmak mı? Peki ya tutkun ve mantığın ayrı şeyler söylüyorsa... İkisini de susturup başkalarına mı kulak vermelisin? Yoksa kim ne derse desin yolunu kendin mi seçmelisin? Alanında öne çıkan isimler gençlik yıllarını anlattı. Sertab Erener, Yavuz Turgul, Yiğit Özgür, Emrah Yücel, Muazzez İlmiye Çığ, Burhan Doğançay, İbrahim Betil, Engin Günaydın, Ayfer Tunç, Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Binnur Kaya, Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, Serdar Erener, Emre Arolat ve Neşet Arolat, Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı Kimi bavuluna tutkusunu koyup çıkmış yola. Kimi seçtiği yol için birçok şeyden vazgeçmiş. Kimi iyi bir planlamacı, kimi hayalperest... Kimi hayaline...

Yıldızlarla Duruş
"Aldığım her nefesle sağlık alıyor, verdiğim her nefesle bedensel arınıyorum. Aldığım her nefesle huzur alıyor, verdiğim her nefesle endişelerimden, hüzünlerimden, korkularımdan arınıyorum. Aldığım her nefesle sevgi alıyor, verdiğim her nefesle içimdeki sevgiyi evrendeki herkesle ve her şeyle paylaşıyorum." Hepimiz evrendeki bir çok enerjinin etkisi altındayız. Mevsimlerin, güneşin, ayın, denizin, toprağın, havanın, rüzgarın, insanların, sözlerin, düşüncelerin, bakışların, hislerin... Bu etkilerin altında ya çok neşeliyiz ya durgun, ya suskun, ya karamsar ya da endişeli, ürkek ve korkak! Peki fiziksel, zihinsel ve ruhsal dengeyi bulmak için neler yapmamız lazım? İşte bu kitap size astrolojinin bilgisi ile kişiselleştirilmiş yoga deneyimini yaşatacak. Her bir burcun fiziksel ve ruhsal ihtiy...

Yeşil Bölge
Çavuş Roy Miller Verilen Emirlerin Tümünü Eksiksiz Yerine Getirmişti...“Yeşil Bölge“, Irak’taki Amerikan işgal kuvvetlerinin Bağdat’taki üssü.Bu üs, dev palmiyeler arasında, muhteşem villalarla ve ışıltılı yüzme havuzlarıyla adeta cehennemin içinde bir vaha... İntihar saldırısı endişesiyle garsonlarının bile başka ülkelerden getirtildiği, çoğu Iraklının ise girmesinin kesinlikle yasak olduğu sahte cennetin diğer adı. Belki de korkunun!.. Az ötede; çığlıklar, katliamlar, açlık ve ırza geçmeler sürerken, ’Yeşil Bölge’de Amerika’nın tatlı hayatı devam ediyor. Sanki bu kan deryasına inat, vurdulu kırdılı filmlerin gösterildiği sinemalarda patlamış mısır yeniyor, kadınlar seksi pantolonlarıyla diskoda dans ediyor.Yeşil Bölge sakinleri, domuz etinden yiyeceklerle dolu açık büfede hangi yemeği se...

Yeni Soğuk Savaş
Dışarıdan her şey güllük gülistanlık gibi görünse de Soğuk Savaş, dünya gündemine yeniden oturdu. Batı, sivil güçleri ve azımsanmayacak miktarlarda akıttığı para ile Avrasya’yı yeniden şekillendirmeye çalışırken, Kremlin, bu yolun her adımında Beyaz Saray’la bir kez daha karşı karşıya geliyor.Sovyetler sonrası dönemde siyasetin dehlizlerinde yapılan kapsamlı bir inceleme ve araştırma sonucunda kaleme alınan bu kitapta, renkli devrimlerin sırrı tüm çıplaklığıyla ortaya konuluyor. Resmi olarak tarafsız görünen Batılı organizasyonları aslında kimlerin yönettiği ve ne gibi amaçlar peşinde oldukları da gözler önüne seriliyor. Örneğin, 2004’teki Turuncu Devrim sırasında Amerikan vergi mükellefleri tarafından beslenen USAID’in büyük destek verdiği ABD-Ukrayna Vakfı’nın başında Ukrayna Devlet Başk...

Yeni Soğuk Savaş
Dışarıdan her şey güllük gülistanlık gibi görünse de Soğuk Savaş, dünya gündemine yeniden oturdu. Batı, sivil güçleri ve azımsanmayacak miktarlarda akıttığı para ile Avrasya’yı yeniden şekillendirmeye çalışırken, Kremlin, bu yolun her adımında Beyaz Saray’la bir kez daha karşı karşıya geliyor.Sovyetler sonrası dönemde siyasetin dehlizlerinde yapılan kapsamlı bir inceleme ve araştırma sonucunda kaleme alınan bu kitapta, renkli devrimlerin sırrı tüm çıplaklığıyla ortaya konuluyor. Resmi olarak tarafsız görünen Batılı organizasyonları aslında kimlerin yönettiği ve ne gibi amaçlar peşinde oldukları da gözler önüne seriliyor. Örneğin, 2004’teki Turuncu Devrim sırasında Amerikan vergi mükellefleri tarafından beslenen USAID’in büyük destek verdiği ABD-Ukrayna Vakfı’nın başında Ukrayna Devlet Başk...

Yarasa Operasyonu
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en seçkin birliklerinden biri olan Özel Kuvvetler Komutanlığı, 1995 yılından itibaren konsept değiştirerek aldığı eğitime uygun kullanılmaya başlandı, Bu dönemden itibaren, yurtiçinde ve yurtdışında onlarca operasyon yaptı, büyük başarılara imza attı. Özel Kuvvetler Komutanlığının en önemli başarılarından biri de PKK’nın ikinci adamı konumundaki Şemdin Sakık’ın, Kuzey Irak’ta yakalanarak Türk adaletine teslim edildiği "Yarasa Operasyonu’’dur. Daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış belge ve fotoğraflarla, planlanmasından uygulanmasına kadar Türk Özel Kuvvetleri’nin imzasını taşıyan ve kamuoyunun ayrıntılarını bilmediği operasyon, ilk defa bu kitapta anlatılıyor. Bu kitap, kurgu değil Özel Kuvvetler Alay Ve Okul Eski Komutanı (E.) Kd.Albay Mithat Işık’ın kaleminden,...

Yalnız Değilsin
"Hakikate ulaşmak isteyen, öfkesinden ölmeyi göze almalı..." Yürekleriyle yazan, konuşan, eleştiren ve bilincimizi aydınlatan dört kadın bir araya geliyor. İsimler, farklı görüş ve düşüncelere sahipler ama belki de onları bir araya getiren ortak payda, Türkiye sevdaları, samimiyetleri ve inançları... Alev Alatlı: Olayları sükûnetle karşılıyor. Tek tahammül edemediği, körü körüne inançlar ve karanlık... Düşünülmeyeni düşünüyor ve felsefesi ile kendimizi "sorgulamaya" davet ediyor. Ayşe Kulin: 25 sene kitabını yayınlatacak yayınevi bulamadı. İnancını hiç yitirmedi ve bugün Türkiye’nin en çok okunan ve sevilen kadın yazarlarından biri oldu. Nurşen Mazıcı: Renkli kişiliği, bilgi birikimi, olaylara bakış açısı, analizleri ve direkt söylemleri kimine göre "aykırı". Oysa o, aykırı değil, gerçekçi...

Yalıdakiler
Yalıda oturanlardan yola çıktı...Ülkenin en zengin sınıfını ve mekanlarını yazdı...Akrabalıklar, dostluklar, iş arkadaşlıkları...Hepsi zincirin birer halkasıydı...Yalıdakiler,Dünden bugüne en güçlü kimlerdir sorusu cevabını buluyor...Erguvaniler’in yazarı Tayfun Er bu kez Yalıdakiler’i yazdı..

Vicdanlı Kapitalizm Yoktur
Türkiye sınırsız finanslaşmanın, ölçüsüz yabancılaşmanın, kontrolsüz sermaye hareketlerinin serbestçe at koşturduğu açık ve denetimsiz bir ekonomik yapıya mahkum mudur?Piyasalar gizli bir el vasıtasıyla kendi kendine dengeye gelip, yolunu bulabilir mi? Karları özel sektöre zararları ise kamuya yıkmak serbest piyasa ekonomisiyle bağdaşır mı?Üretim yerine tüketim, tasarruf yerine borçlanma ve imalat yerine ithalat sürdürülebilir mi?Türkiye kırk katır mı, kırk satır mı ikilemi ile bizzat IMF ve yabancı kuruluşlar eliyle 2001 yılında göz göre göre önce devalüasyona sonra da tarihin en kötü ve ağır ekonomik bunalıma sürüklendi.Türkiye ve Türk milleti üzerinde bu ekonomi politikalarıyla eş zamanlı yürütülen asimetrik psikolojik harekât şiddetini arttırarak sürdürüyor.Cumhuriyetin kurucu değerler...

Vesaire: İkinci Yastık
İki kişilik yatağı olan her yalnızın, iki de yastığı vardır mutlaka... Birine başını, diğerine kalbini yaslar sarılırken... Yalnız yaşamaya başladığı ilk günden itibaren insan, her şeyi tek kişilik düşünür de yatağını çift kişilik alır nedense. Rahat uyurum bari diye ilk başlarda. Ama sonra boğar onu, iki kişi uyuduğu yıllardan sonra tek başına uyumaya çalışması. Bir dönem salonda televizyon karşısında uyur tek başına. Yavaş yavaş o odaya doğru yönelmeler başlar. Yatak büyüktür tamam rahat uyursun belki, ama yastık neden iki tanedir be arkadaş! Biri başını koyup diğeri kendini boğmak için mi... Uyuyana kadarki zaman diliminde hıçkırıklarını dindirmek için mi... Yoksa o diğer yastıkta sevdiğinin başı, ne işi var be arkadaş koca yatağın üstünde o ikinci yastığın...Aslında ne güzelmiş eskiden...

Veryansın
Bu insanların başında kubbe yok. Allah ile aralarına birileri girmiş. Bir duvar çekmiş, onları labirentlere almışlar. Tabiatın ırzına geçilirken, nükleer bombalar dünyamıza tehdit oluştururken, nerede bilim adamları, aydınlar? Eskiden belediyelerde kadrolu fareler vardı. Rögarlar sıkıştığında bu kemirici fareleri kanalların içini kemire kemire açsınlar diye atarlardı oraya. Rögar fareleriydi bunlar. Şimdi aydınlarımız, AKP hükümetinin başına bir sıkıntı geldiği zaman köşelerden rögarlara atılan fareler gibiler... AKP’nin, inşaat şirketlerinin, altın şirketlerinin, nükleercilerin önünü açmak üzere görev üstlenip Amerika’nın, iktidarın rögar fareleri oluyorlar... Bu rögar farelerinin şöyle dönüp de göğe, şu sonsuz semaya bir baktıkları yok. Bu topraklarda istediğimiz, altına gireceğimiz küçü...

Ve Kadınlar... ve Erkekler... ve Aşk...
Ve o aşk bir gün gelip de yerleşince yüreğime, vazgeçilmez oldun... Ve ben, o günden beri, beni birgün sevebilme ihtimaline karşı seni hep kalbimde taşıyorum... Aşk hiç bitmez, aşk tükenmez aslında... Aşk en derinimizde keşfedilmeyi bekler sadece ve özgürce yaşanmak ister. Ne var ki; bazen korkularımız, bazen de kötü biten ilişkilerimiz yüzünden aşkı içimize tutsak ederiz. Ve bir bakarsınız duygularımız da bedenimizle solar gider... Ta ki o özgürlük anını yakalayana kadar. Tazelenmek, yaşama dönmek için o bir anlık özgürlük yeter de artar bize. Aşk kapıdadır artık; tabii yüzlerce soru ve endişe de beraberinde... İşte aşka dair tüm sorularınıza ve endişelerinize çözüm sunan eşsiz bir rehber. Aşkın Tüm Gerçekleriyle ve Hatta Kendinizle Yüzleşmeye Hazır mısınız? Bu aşk rehberinde karşılaşacağ...

Vahşi Aşk Öyküleri (3 Kitap Takım)
Bu öyküleri ya kendim yaşadım ya da gözlerimle gördüm. İşadamlarının sıradan hayatını süren benim gibi birinin, bütün bu serüvenlere katılmış olmasına hayret edeceğinizi biliyorum. Yargıç, savcı, doktor, avukat, polis, fahişe veya mafya mesleklerinden olmadan, öykü kahramanlarımın özel hayat bilgilerine acaba nasıl el koyabildim? Macerayı sevdiğimden ve hayattan korkmadığımdan toplumun bu karanlık bölgelerinde olup bitenlere tanık oldum ve kanunlarla kuralların sınırında dolaşanlarla dostluk kurabildim. Bazen de gizli hayatların ve ölümün esrarını çözebildim. Siz de gözlerinizi yummaz ve kulaklarınızı tıkamazsanız, Vahşet’in, gizlenmeye hiç gerek duymadan, her tarafınızı sarmış olduğunu fark edersiniz. En lezzetli aşk, şehvet ve şefkat yemeklerinin bile şiddet ateşinde pişirildiğini, siz d...

Ucube
Cumhuriyet, Diyanet İşleri aracılığıyla bir devlet dini oluşturmaya girişmişti. Olmadı, yönetmek için devlette dinin dozunu arttırmak bir ihtiyaç oldu. Türkiye Cumhuriyeti, şimdi, hızla bir din devletine dönüşmektedir. "Din-İmam Düzeni" işte bu ihtiyaçtan kaynaklanmakta. "Devrimci Cumhuriyet"in "ölü ele geçirilmesi"nin tarihi budur; Cumhuriyet dini kullanmak istiyordu ve din cumhuriyeti kullanmıştır. Marx, Hıristiyan reformatör Martin Luther için "Bütün papazları laik yapmak istiyordu ama sonunda bütün laikleri papaz yaptı" diyor. Cumhuriyet de bütün imamları laik yapmak için yola çıkmıştı, sonunda bütün laikleri imam yapmıştır. Ucube, "çok acayip, şaşılacak kadar çirkin olan şey" demek. Mehmet Aksoy’un Kars’taki "insanlık heykeli" ve Karacaahmet’teki Cemevi’nden biliyoruz, "ucube" denilmi...

Türklerin İşkencede Bir Yılı
1957 yılında gazetecilik hayatına başlayan Taylan Sorgun, o yıl sonunda başyazarlığını Ahmet Emin Yalman’ın yaptığı, dönemin en etkin gazetelerinden biri olan Vatan Gazetesi’ne geçti. Vatan Gazetesi’nde çeşitli konularda yazan Sorgun, daha sonra siyasi dalda kariyer yapmaya başladı. 27 Mayıs’ı yaşadı. Gazetesi adına Yassıada duruşmalarını ilk gününde kapanışına kadar izledi. Aynı dönemde Akis ile birlikte Hür Vatan Gazetesi girişimine katıldı. Gazetecilik mesleğine Falih Rıfkı Atay’ın başyazarlığını yaptığı Dünya Gazetesi’nde devam eden Sorgun, gazetenin üst düzey yönetiminde bulundu. Bir gazeteyi bağımsız olarak yayına sokmak için buradan ayrılan Sorgun, daha sonra 7 Gün Dergisi hareketine katılarak derginin İstanbul Temsilciliği görevinde bulundu. 1980 yılı Haziran ayından itibaren Tercü...

Türkiye’de Yahudi Hıristiyan Savaşları
1821’de Mora ayaklanması patlak verince, Fener Patriği Grigoryos Patrikhanenin orta kapısına asılarak idam edildi. Arkası geldi. Patrikten sonra Mora ayaklanması ile ilgileri oldukları gerekçesiyle varsıl on beş Rum daha idam edildi. İstanbul’un her köşesinde önde gelen din adamları için sehpalar kuruldu. Arkasından halktan kişiler de gözlerini kestirdiklerini idam etmeye başladı. İstanbul bir mezbahaya dönmüştü... Beş yıl sonra Osmanlı yönetimi Yeniçeri Ocağını dağıtmaya karar verdi. 1826’da, Osmanlı’yı yüzyıllarca zaferden zafere taşıyan Yeniçeri sistemi çok sert bir biçimde kaldırıldı. Bu "Hayırlı Olay"dı ve Yeniçeri kıyımıyla gerçekleşmişti. Arkasından birçok Yahudi’nin de kellesi alındı. 1826 Hayırlı Olayı Osmanlı Yahudileri için gerileme döneminin başlangıcı sayıldı. Saray’daki Yahud...

Türkiye’de Töre ve Namus Cinayetleri
Hayatını çocuklarına adamış, yaşamı boyunca elde edemediği emellerini gerçekleştirme çabası ile huzurlu bir yaşam için her şeyi hazırlayan bir adamı tüm geçmişini ve geleceğini alt üst ettiğine inandığı ve düşündüğü bir felaketi başka bir felaketle(!) bertaraf etmeye sevk eden nedir? Kız kardeşini ağır yaralayan gencin karakolda polisin kendisine "Dua et ki ölmemiş olsun!" sözünü duyduğunda kendi kendisinden nefret ettiren, beceriksiz görmesine neden olan duyguyu besleyen nedir? Eşini neden öldürdüğünü anlatırken, bir yandan namusumu temizlediğini söyleyip, diğer yandan öldürdüğü eşinin fotoğrafını itina ile sakladığı cebinden çıkararak "Rahmetli..." diye ifade etmesini bir kişiye söyleten nedir? Bir insan, eşini, kızını, kardeşini, yengesini ya da başka birisini nasıl bir duygu ile bu kad...

Türkiye’de Ruhlar ve Ruhçular
Bu kitap, çoğumuzun merak ettiği ancak merakını dışa vurursa bilimsel olmadığı önyargısı ile karşılaşacağı kaygısını taşıdığı bir konuda. Üstelik yaşadığımız ülkede olanları ele alıyor. Ata Nirun, Türk Ruhçuluğu’nun anatomisini bir belgesel tadında sunuyor. Politikacıların, sanatçıların, bilim adamlarının ve özellikle de sosyetenin “Ruh“larla olan ilişkileri ise okuyanları hayrete düşürüyor.Ancak önemli olan kimin neye inandığı ya da neyi inanç olarak seçtiği değil. Kim ne düşünüyor, düşüncesinin peşinden nasıl koşuyor, aslolan bu.Aslında konu evrensel. Tıkandığı nokta da evrensel! Sonuç; Türk Ruhçuluğu kaçırılan bir fırsat. En azından uzaklaşan kimlikler yönünden... Yazar, Ruhçuluğun başarısızlığının, insan ruhunun susadığı manevi doyumu bir türlü gideremediği için özellikle ülkemizde rad...

Türkiye’de Örtülü Savaş
Dar-ı Harpçilik Cihat mı? Cinayet mi?Türkiye’de oldukça uzun zamandan beri “Takiyeci örtülü savaş, dar-ı harpçi şeriat cihadı“ yapılmaktadır.Bu örtülü savaşı yapanlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kafir yani gavur devleti olarak görüyorlar.O devleti kabul eden Müslüman Türk Milletini’ de kafir sayıyorlar.Her biri yorum olan şeriat hükümlerine göre gavur saydıkları devlete ve millete karşı dar-ı harpçi bir savaş yürütüyorlar.Bunlar, düşman gördükleri devletin ve milletin mallarını hile ve yolsuzlukla çalmayı helal, hatta sevap sayıyorlar.Çünkü o malları “Savaş ganimeti“ olarak görüyorlar.Takiyeci örtülü savaşçılar aynı zamanda işbirlikçidirler.

Türkiye’de Ölmeden Önce Açmanız Gereken Gizemli 78 Kapı
"Bu kitapta, dünyaca ünlü mitlerin ve inançların bizdeki koordinatlarını okuyacak ve şaşıracaksınız. " Gizem tur sizi bekliyor. Eğer gerçekten yaşamınızın en azından bir bölümünü Indiana Jones gibi yaşamak istiyorsanız ve şu veya bu şekilde dünyanın bir yerlerini gezebilme fırsatını elde edebilirseniz, görmenizin şart olduğu yerler vardır: Mısır’da Giza Piramitleri, İngiltere’de Stonehenge, Paskalya Adası, bir İnka antik kenti olan Macchu Picchu gibi bilinen ünlü ve kutsal gizem merkezleri gibi... Ama böylesine popüler örneklerin karşısında onlardan hiç aşağı kalmayan bir de Türkiye gizemleri vardır ki, saymakla bitirilemez. Ve çok kişi de bu gizemleri bilmez... Bu kitapta, belki de Bodrum gibi birçok kez gittiğiniz yerlerde neleri atladığınızı, fark etmediğinizi görecek ve öğreneceksiniz;...

Türkiye’de İstihbarat Savaşları ve MİT
Birçok konuda olduğu gibi, istihbaratın neşet ettiği yer de Doğu’dur. Dünyada ilk organize istihbarat, yazılı kayıtlara göre M.Ö. 5000 yılında Mısır’da görülürken ilk organize istihbarat örgütünün, Çinliler tarafından Göktürklere karşı 570’li yıllarda kurulmuştur. Tarih kaynakları, diğer alanlarda olduğu gibi istihbarat sanatında da Türklerle Çinlilerin hâlâ göz kamaştıran çatışmalar yaşadıklarını gösterir.Orta Asya’nın büyüyen Türk devletlerine dar gelmesinden dolayı Batı’ya yapılan göçler, istihbarat teşkilatının daha güçlü kılınmasını zaruri hale getirmiştir. Selçuklu ve Osmanlı’da da istihbarat, devletin olmazsa olmazlarından olup, kurumsal kimliğini ve devamlılığını korumuştur.Oğuz, Göktürk, Karahanlı, Selçuklu ve Osmanlı’dan yapısal hiçbir değişikliğe uğramadan Cumhuriyete devredilen...

Türk İmparatorluğu’nun Yıkılışına Dair Kehanetler Kitabı
Kitapta yer alan 17 Kehanet ile kişiler ve kimliklerden oluşan 28 Osmanlı tablosu, bakır üzerine işlenmiş ve özgün baskı buradan yapılmıştır. Tam metindir. Fransızca özgün yorum ve tablolar eşliğinde Türkçe çevirileri eklenmiştir."Kehanetler" bölümünde inanılması zor bilgiler iletilmiştir. Hiç kuşkusuz geleceği hiç kimse bilemez ve müminler için geleceği bilebilmek sadece Tanrı'ya mahsustur. Ancak bu "Kehanetleri" birer prognoz/öngörü olarak değerlendirirsek, kitabın yazıldığı dönemden yüzyıllarca sonra neredeyse bire bir gerçekleşen bu öngörüleri dikkatle incelemek gerektiği açıktır.Chalcondyles, belki de canlı tanığı olduğu olaylar nedeniyle öylesine ince ayrıntılara dikkat etmiştir ki, bu dikkati ve gözlemleri günümüzün tarihçilerini şaşırtmaktadır. Örneğin; bir dilencinin veya bir İran...

Türk Devrimi
Prof. Dr. Mohammad Sadıq, Hindistan’ın en nitelikli yüksek öğretim kurumlarından olan Jawaharlal Nehru Üniversitesi’nde (JNU) yıllarca Türk Çalışmaları Bölümü sorumluluğunu yürüttü. Çağdaş Türk Tarihi üstüne doktorasını Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi’nde yapan Prof. Sadiq, yurduna döndükten sonra görev yaptığı Aligarh Müslüman Üniversitesi ve başkent Yeni Delhi’deki JNU’da çok sayıda Türkçe ve Türkiye uzmanı yetiştirdi. Sadıq, Türkiye hakkındaki çalışmalarıyla bu büyük Asya toprağında ülkemizle ilgili bilimsel yazının "pîr"i, Hintli deyimiyle "guru"su mertebesine yükseldi. Yazarın, elinizdeki çalışması dışında ülkemiz üstüne Türk Devrimi ve Hint Özgürlük Akımı başlıklı başka bir kitabı daha var. Türk Devrimi ise, kimi uzmanlara göre konuyla ilgili yabancı bir ülkede ...