
Kaygı Psikolojisini Yönetebilmek
Tanımsız duygular; karşılaştığımız olaylar veya durumlarda ne tür tepkiler vermemiz gerektiğini bilmediğimiz süreçlerdir. O nedenle esasında korktuğumuz virüs değil; onun bizde bıraktığı duygudurum bozukluğu, kaygı, korku ve endişe halidir. Negatif durumun pozitif yönde kontrol altında tutuluyor olması, süreci doğru yönetmemizi sağlar. "İyi hissetmek, kendimize ve sevdiklerimize olan borcumuzdur" gerçeğini hatırlayarak biçimlendirip sahip olacağımız geleceğimize doğru emin adımlarla ilerlerken Kaygı Psikolojisini Yönetebilmek adlı bu kitap, endişeye ve korkuya karşı izlenmesi gereken yolda rehberiniz olacaktır. Her daim sağlıkla kalmanız dileğimizle...

Süt Vampiri Emil - Sütlü Serüven
Eski bir kehanete göre; bir ayın son çarşambasında, saat gece yarısına 27 saniye kala, yaşlı bir servinin üstünde uyuyan kuşun düştüğü yerde doğacak bir çocuk vardı. Bu çocuk, bulutlu günlerde uçabilecek ve hayvanlarla konuşabilecekti. Bu gücüne ise ancak kendine inandığı zaman kavuşacaktı. O çocuk Emil’di. Pelin Batu’nun ilk çocuk kitabının baş kahramanı, minik Süt Vampiri Emil, hasta anneannesini kurtarmak için yeni arkadaşlarıyla, sıcak çöllerden karlı ormanlara, maceradan maceraya uçuyor.

Ayetler ve Dualar İle Allah'ın Rahmeti
Sen, pişmanlık ve içtenlikle sana yönelen kullarının kalplerine rahmet ve merhametinle ferahlık verirsin. En güzel şekilde karşılar, sana yöneleni geri çevirmezsin. Çünkü her şeyi çepeçevre kuşatmıştır senin rahmetin. Biliyoruz ki sen, affeden ve affetmeyi çok sevensin. Senin eşsiz merhametinden ümit kesilmez, çünkü sen rahmetine sığınan kullarınla berabersin. Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin. Seni en güzel anlatıp tarif eden isimlerindir; Rahman ve Rahim. Kulun, ister Allah diye ister Rahman diye yakarsın. Yeter ki tüm varlığımızı senin isimlerin sarsın. Senin rahmet isimlerin ile yatışsın, huzur ve sükûna ersin ruhumuz ve bedenimiz. Bilerek ya da bilmeyerek günah işlesek de biliriz ki sensin bizi affedecek olan; rahmet etmeyi kendine farz kılan Rabbimiz! Ey Rabbimiz! Günahlarımı...

Bize Güzel Bir Son Lazım
Narsist bir adam ile ilişki bağımlısı bir kadının çarpışması… Kaya ve Narin’i yaraları bir araya getirir. Birbirlerine asla merhem olamayacakları bu ilişki, yaralarına dokundukça, acıtacakları yerleri öğrendikçe şiddetle birbirlerine bağlanmalarına, iniş çıkışları olan çok tutkulu bir aşk yaşamalarına sebep olacaktır. Çünkü aşk; bir şeyin eksikliğini başka bir şey ile doldurma ihtiyacıdır. Aşkın hallerini sarsıcı bir kurgu ile okurla buluşturan Gökçe Dölek, içimizdeki Kayalara ve Narinlere çok derin bir yerden dokunuyor.

Tao Te Ching
"Sözlerle ifade edilebilecek yol, kalıcı yol değildir. Kelimelerle ifade edilebilecek isim, kalıcı isim değildir. Göğün ve yerin başlangıcı isimsizdir, ismin sahibi, bütün şeylerin anasıdır." Taoculuk öğretisinin temelini oluşturan Tao Te Ching eseri, asırlarca gizemli yazarı ve içeriğiyle dikkatleri üzerine çekmiştir. "İsimsiz" ve "gizli" olan Tao’yu –evrensel yolu– tarif eden bu kitap, evren ve yaşamın sırlarını açıyor ve "elle tutulamayan, gözle görülemeyen, kulakla duyulamayan" ebedi yasayı olabildiğince sade bir dille tarif ediyor. Lao Tzu’ya kalsaydı, bu kitabı hiç yazmayacaktı. Çünkü ona göre: "Bilen konuşmaz, konuşan bilmez." Oysa kader, bu bilgeliğin tüm insanlığa açılmasının yolunu bulmuştu...

Ses ve Sus
2018 Dil Derneği Onur Ödülü ve 2010 Yunus Nadi Roman Ödülü’nün sahibi Adnan Gerger’den yeni roman. Toprak, devrik geçmişlerinin peşine düşen, köklerinden sökülmüş dört ağacın hikâyesini anlatıyor; aynı sofrada buluşan gencecik Leyla’nın, Serpil’in, Özgür’ün ve Sur Civan’ın, eski, yaşlı ve hasta hikâyesini. Besleyen ve kucaklayan toprağın yüzünü kanlı tırnaklarla yırtan zalimlerin, gözyaşını akıtan annelerin, onu feth edenlerin ya da terk edip gidenlerin, ona el koyanların ya da kadrini bilenlerin hikâyeleri, acı geçmişten yapılan umuda, Ses’in ve Sus’un kardeşliğine karışıyor. Adnan Gerger, herkesin bildiği ama herkese uzak bir ülke çiziyor.

Jüpiter Kaç Lira?
– Ayrıntı ve tespit mizahının yaratıcısı Metin Fidan’dan… – Sıradan hayatların sıradışı insanları, anları, ayrıntıları, her kişisel öykünün incelemeye değer birer eser olduğunu düşündürüyor. Bu insanlar birbirinden kahraman, bu anlar ve ayrıntılar birbirinden kurgu gibi geliyor; bir akrabanın gariban hayatı, bir arkadaşın saplantıları, komşuların yaygarası, hevesler, deneyler, yanlış anlaşılmalar, tam yerine rast gelmeler… Metin Fidan, günümüzün ince mizah dilini şekillendiren mütevazı isimlerden. Gırgır sonrası LeMan kuşağı, onu ve efsane köşesi Ayrıntılar’ı çok iyi hatırlıyor. Şimdi ise bambaşka bir şekilde ve yine gülümseterek kendini hatırlatıyor. Jüpiter Kaç Lira?, Metin Fidan’ın aynı keyifli dilini kullandığı ve çok daha özgürce düşünerek yazdığı ilk mizah öykülerinden oluşuyor.

Kız Gibi
"Kız gibi durma" diyenlere inat, kız gibi duranların, kız gibi direnenlerin hikâyesi. "Tüm o büyük halka küpelerin, üstümüze birkaç beden büyük kot ceketlerin, yüksek bel kotların, ince saç örgülerin, kalın dudakların ve simsiyah kuyruklu eyeliner’ların kökeni Amerika’nın yasaklı mahallelerine uzanıyor aslında. ‘90’lar modası’ diye sunulan ve son yıllarda ortamları kasıp kavuran bu modanın köklerinin Amerikan varoşlarına ve suç örgütü bağlantılı çete hayatına, azınlıklara, Latino’lara ve siyahîlere dayandığından habersizler." Ezgi Aksoy, "naifliği ve kırılganlığıyla" devlere kafa tutan, makyajı reddeden ya da bütün bedenini boyayan, fetişlerin de direnişin de başrolünü kapan kadınları yazdı. Dünyanın her yerinde olup bitenlere yön veren kadınları da, olup bitenlerin tam ortasında kalan kad...

Kumarbazlar ve Aşıklar Kaybetmek İçin Oynar
Ünlü yazarlardan ve yarattıkları roman kahramanlarından, aşkın karanlık ve aydınlık halleri üzerine önermeler, itiraflar ve aforizmalar.

Olmayan Kuşlar Ansiklopedisi
İki kanatlı ve iki ayaklı bir canlı bize hem özgürlüğü, serüvenciliği ve mutluluğu, hem de yuva rahatlığını, güveni ve nikbinliği hissettiriyor. Kalabalığın ve gürültünün içinde sesi kısılmış, yolunu zaman zaman kaybetmiş olsa da, hem gökte hem de yerde umudu tazeleme işçiliğine devam ediyor. Yazar, hiç var olmamış şakacı, hüzünlü, neşeli, melankolik, çilekeş kuşlar tasavvur ediyor. Çizer de onlara formlarını, renklerini giydiriyor. Ece Temelkuran ve M.K. Perker, aynı gökyüzünün altından bize bir kuş ağacı gönderiyorlar; berrak bir gökyüzü ve neşeli topraklar istiyorsak eğer, hayal etmenin hakkı da verilsin diye.

İki Söz
Aşkta özgürce uçabilmesi için sedeften kanatlar taktım ona. Ama o, benim verdiğim kanatlarla benden gitti. Düşünüyorum da… Kanat takmak yerine gitmesin diye bir ağaç gibi kökleriyle bağlasa mıydım kendime? Ama ne fayda… Gitmeyecek olan kanadı olsa da kalır. Gidecek olana zincir vursan da kanatlanır. O şimdi ne mi yapıyor? Benden sakladığı ellerini başkalarına uzatıyor. Benimse ellerim buz tutarken kalbim cayır cayır yanıyor. Peki sonunda ne mi oldu?… Ben onun için zaman kaybı, o benim için aşk ayıbı. Hayat bana neleri öğretti biliyor musun? Sen onu insan yerine koyarken o seni aptal yerine koyuyorsa yapacağın tek şey onu hayatından def etmektir. Eğer bunu yapamamışsan o haklı demektir. Sizi sevmeyenleri ve size değer vermeyenleri geçmişte bırakın. Asla geriye dönüp bakmayın. İnanın gelecek...

Söz
Altını çize çize okuduğunuz kitaplar vardır. Çok sayfalı kalın kitaplardır bazen bunlar. Günler, haftalar, hatta aylar sürer okuyup bitirmek. Bitirdiğinizde belki size hiçbir şey vermez o kitaplar ve harcadığınız zamana üzülürsünüz… Ama bir bakarsınız ki aklınıza bir çivi gibi mıhlanan altını çizdiğiniz o cümleler hayatınızı değiştirmiş, koca bir romandan kalan altı çizili üç-beş satır size hayatın anlamını öğretmiştir. Kahraman Tazeoğlu, bu kitabında, yukarıda bahsettiğim altı çizili satırları hayatınızı değiştirecek o cümlelelere dönüştürerek, sayfalar dolusu kitaba gerek bırakmadan okumanın rahatlığını sunuyor. Tazeoğlu, bu kitabında yalnızca yayınlanmış eserlerinden değil, yeni yazmış olduğu aforizmalarından da faydalanıyor. Her biri birer 'Özlü söz' olan bu cümleler, kiminizin not def...

Yeni Muhafazakarlar Neo-conlar
George W. Bush’un, bazı siyaset bilimciler tarafından "darbe" olarak da nitelendirilen bir seçimle (20 Ocak 2001) ABD başkanlığına getirilmesi, aynı zamanda yeni muhafazakârların da Hıristiyan köktencilerle ittifak halinde ilk kez ve doğrudan iktidara ulaşmalarını sağlıyordu. Ancak, yeni muhafazakârların Amerikan elitinin üzerindeki etkinliği Bush yönetimiyle sınırlı tutulamayacak bir çapa ve tarihsel derinliğe sahipti. Kökleri 1960’lı yıllara kadar gidiyordu. Türkiye’de de Recep Tayyip Erdoğan "darbe" olarak nitelendirilen bir seçimle başbakan oldu. Böylece ılımlı İslam denilen bir siyasal İslamcı hareket Türkiye’de ilk kez doğrudan iktidara ulaşıyordu. Tıpkı ABD’de olduğu gibi onların da kökleri 1960’lı yıllara kadar gidiyordu. İşte bu bağlantılar nedeniyle AKP’nin ortaya attığı "muhafaz...

Mustafa Kemal'in İnancı
"Arkadaşlar; Asırlık işleri yıllara sığdıran Türk inkılâbı kendi mihrabının bizzat Güneş olduğunu bulmuştur." Mustafa Kemal, Türk Tarih Kurumu'nun 2. Dil Kurultayı'nda yaptığı konuşmada bunları söylüyor: Demek ki, Kemalist inanç "Güneş"lidir… Demek ki CHP'nin sembolünün Güneş olması da bir rastlantı değildir. Bayraktaki ay-yıldız'ın 1922'de güneş içine yerleştirildiğini, ancak sonra nedense vazgeçildiğini hatırlatalım. Kemalist devrimin sembolüdür Güneş. Bu çalışma işte o mihrabın izinden giderek bir kez daha tartışmaya açıyor Mustafa Kemal'in inancını. Bütün tekkeler kapatılırken "Mevlana'nın kapısı"nın kapatılmamasına, Mevlevilik ile antik kültürler arasında bağ kuran Tahsin Mayatepek raporuna, "Atatürk'ün Hafızı" ve bir Mevlevi olan Hafız Yaşar Okur'un anlattıklarına, elbette Mustafa Ke...