
Ben, Sen ve O
Bir kadın, üç erkek, üç şehir… Milano, New York, İstanbul… Erkeklerin ve kadınların yaşam yolculuğu içinde, korkularının ve sevinçlerinin birbirinden farklı olmadığını anlatan bir hikâye…Bir Mayıs günü, her şeyi arkasında bırakıp Milano’ya giden, aşka inancını yitirmiş bir kadın. Dilini bile bilmediği, bir yabancı kentte, hataları, öfkesi ve kayıpları ile yüzleşmeye çalışan bir kadın…Çamlıca ve Moda’nın ara sokaklarından, New York caddelerine uzanan yaşamında tesadüflerle gelen mutluluğun, acılara dönüşmesini anlatan kahramanımız, “Önce sevgilimi, sonra İstanbul’u terk ettim ben… Doğduğum şehir ve el ele beraber ölmeyi hayal ettiğim sevgilim; ikisinden de kurtulmam lazımdı. İştar hanım anlamamıştı ama durum vahimdi. Eğer kopmayı beceremezsem, onlar beni yutacaktı. Belgesellerde yaşamsal bi...

Şifa Orucu
Zaza tahminlerimde beni yanıltmadı ve yine çok keyifli bir kitapla karşımıza çıktı! Bir solukta bitirdim ve büyük bir keyif aldım. Benim şansım kitap daha basılmadan herkesten önce okumak oldu. Bildiklerinizi unutun ve bu eseri mutlaka okuyun. -Doç. Dr. Yunus Yavuz Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı- "İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır" hadisi şerifi bu kitapta hayat bulmuş. Kişilere hastalanmadan, sağlıklarını muhafaza etmelerinin yolunu bu kadar masrafsız ve kolay öğretmek için yazılmış bu kitabın birçok kişiye ulaşmasını gönülden diliyor ve sevgili Zaza Yurtsever'e bu faydalı eseri için bir kez daha teşekkür ediyorum. -Gül Kaynak Detoks ve Sağlıklı Yaşam Danışmanı- Zaza Yurtsever kitabında şifa orucunu teorisinden başlayarak pratik uygulaması ve sonrasında atılacak adım...

Anka’nın Dönüşü
Anka Kuşu dokundu ve her şey değişti...Carmen, her zaman sıkıcı bir hayatı olduğundan şikâyet eden genç bir kızken, bir anda kendini başa çıkamayacağı bir karmaşanın içinde bulur. Yeni tanıştığı ve kendisinin zümrüt olduğunu söyleyen Ron adında bir delikanlıyla, Dünyalıların varlığından habersiz olduğu Crictus adlı bir gezegene gidip, daha önce hiç görmediği ve kendisini öldürmek için yanıp tutuşan kardeşi Enka ile sonu gelmeyecek bir taht mücadelesine girmek zorunda kalır. Bu sırada tahtta oturan ruh avcısından kurtulmalı ve yerini bildiği tek zümrüdü ele geçirmelidir. Carmen’ın hayatı artık hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktır, çünkü o Anka’nın ta kendisidir.

Sokrates - Bildiğim Bir Şey Var, O Da Hiçbir Şey Bilmediğimdir
"Haksız bir ceza yüzünden ölen eski kahramanlarla buluşmak bizim için ne yüce şeydir! Kendi sonumu onların sonuyla karşılaştırmak benim için ne büyük bir mutluluk!"Yunan felsefesinin kurucusu, günümüz kişisel gelişim kavramlarının öncüsü Sokrates, insan ve insanca yaşam hakkında konuşan ilk filozof oldu. Bu onu, ilk idam edilen düşünür de yaptı aynı zamanda.Binlerce yıldır tek değişmeyen gerçeğin sözcüsü oldu:"İnsan doğasıyla ilgili gerçekleri ortaya koymak dünyanın en tehlikeli işidir. Kimse gerçekte ne olduğunu bilmek, duymak istemez."Sokrates belki de bu dünyaya gelmiş ve kim olduğunu bilmiş tek kişiydi, ödülüyse idam edilmek oldu...

Sevmek Zor Sevmesen Olmaz
Bazı aşklar ayrılık gerektirir...Hiçbir teselli avutmuyor artık beni.Sen yoksun, ben yokum.Delicesine ağır bir karanlık var artık...Senden geriye kalanlarla yaşıyorum hayatı. Biraz kırgınım, biraz yorgun. Sensizlik yüreğimi haddinden fazla yordu. Oysa ben başıma gelen her türlü olumsuzluğu hayra yorardım.Nereden bilecektim, gidişinden sonra bu kadar güçsüz düşeceğimi?...Gözlerinden düştüm.Yüreğinden düştüm...Düşlerinden düştüm, en çok da bu koydu bana...

Göbeklitepe
Altı insan türü arasında neslini sürdürebilmeyi sadece o başardı. Homo sapiens... Peki neydi onu doğayla anlaşmaya iten güdü? Neden bir arada yaşamayı öğrenmek zorunda kaldılar? Yaratıcılığı "yaratıcı gücü" taklit ederek mi keşfettiler? Deneyip yanılmanın bedelini nasıl ödediler? Ne oldu da ölümü döngünün bir parçası kabul ederek üzerine anlamlar yüklediler? Ölümsüzlüğün mümkün olabileceğine nasıl ikna oldular? Medeniyetler kurmayı, sanat üretmeyi nasıl keşfettiler? Estetik anlayışa ne şekilde ulaştılar? İşte bütün bu soruların cevabı hâlâ bir mabette gizli: Göbeklitepe’de... Araştırmacı yazar İsmet Cerit’in kaleme aldığı Göbeklitepe: Saklı Mabede Yolculuk sürükleyici bir kurguyla 12 bin yıl öncesinin sırlarını çıkarıyor gün ışığına... Sadece tarihe değil, insanın kendine yolculuğuna da dö...

Kürsü
Sözler, savaşlar başlatacak ve savaşlar bitirecek kadar güçlüler. Nasihat ya da ibret çekmecelerimize girebildikleri gibi; hayatımızın akışını değiştirebilir, hikâyenin sonunu en başından belirleyebilirler. İnsanlığa armağan edilmiş devrimlerde de, onun hayatını karartan savaşlarda da, belagatin ve hitabet yeteneği olan Hitler, Castro, Atatürk, Martin Luther King Jr. ve Gandi gibi liderlerin parmağı var. Hayatı güzelleştiren şarkıların, romanların, filmlerin, icatların ve öğretilerin de ardından, elinden alınan çocukluğunun elinden tutan Michael Jackson, ailesinin garajındaki iki kişilik şirketi dünya devi haline getiren her zaman "aç ve budala" Steve Jobs çıkıyor.

Teoride ve Pratikte Komplo
Kennedy’i CIA mi öldürdü? Subliminal mesaj bir Mason metodu mu? Shakespeare gerçekten yaşadı mı? Hitler, Arjantin’e mi kaçtı? Uzay yarışından Mançurya Kobayları’na kadar gerçekliği tartışılan olayları, liderlerden sanatçılara kadar yok oluşu gibi varlığı da şüpheli şahsiyetleri yeniden hatırlıyor, ortaya atılan bilindik bilinmedik iddialarla aklımızı yeniden karıştırıyoruz. Tarihsel pek çok olayın ve dönemecin içine giriyor ve doğru bildiklerimizin tam tersini okumaya başlıyoruz.

Çocuklar Kaybolmasın
Türkiye kaybolan çocuk haberleriyle sarsılıyor. Çocuklarımızın güvenliği için neler yapmalıyız? Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre her gün 32 çocuk kayboluyor. Kayıp çocuk vakaları 8 yılda 100 bini aştı… Çocuğunuzu kime emanet edebilirsiniz? "Güvenilir yabancı" kavramı nedir? Çocuk istismarına karşı çocukları nasıl bilinçlendirmeli? Ebeveyne düşen görevler neler? Hangi ülke, nasıl önlem alıyor? Hem aile içinde hem de ilk sosyal ilişkilerinde tehdit altında olan çocuklar için, geleceğimiz için yapmanız gerekenler bu kitapta.

Neşeli Günler
İngiltere kralı, rahmetli Başkan Kennedy, taçsız kral Pele, Beckenbauer, kaleci Mayer, Nadia Komanaçi, Brigitte Bardot, Fenerbahçeli Cemil… Hepsi şöhretlerini bu filmlere borçludurlar!.. Bizi bu güzel abiler, şirin ablalar bitirdi… Sevmeyi, sevilmeyi; gülmeyi, ağlamayı onlardan öğrendik. Hayatımızın bir köşesinde ellerindeki kocaman ışıltılı fenerleriyle bize bu hayattaki yerlerimizi gösterdiler. Bazen bir kış günü kestane kokusuyla karışık evimizin en şaşalı köşesinde, bazense sıcak bir yaz akşamı açık hava sinemasında meyveli gazozlar elimizde… Onlar hep bizimle oldular ve olmaya devam edecekler. İşte geçmiş ve günümüz sinemasının neşeli günlerinden, kâh ağlatan kâh güldüren komedi filmleri…

Aynı Daldaydık
Batı’daki çocukla Doğu’daki çocuk farklı birbirinden. Kentteki ve köydeki çocuklar da öyle. Doğu’nun kendine açılıp kapanan sınır topraklarındaki gençlikten çıkan hikâyelerse sadece farklı değil. Hasretleri, umutları, duvarları, bıkkınlıkları ve alışkanlıklarıyla tek başına, görünmez, yakalanamaz ve uçlarda. Yine de "bölgenin" güçlü mizahıyla ayakta durmayı, yürümeyi başarıyor. Kutub Şimşek’in öyküleri, yanaklarımızı sınırdaki tellere yapıştırıyor. Bizi, birbirimize yakınlaştırıyor. "Kutub Şimşek, uzaktakilerin sadece televizyondan gazeteden duyduğu; sürekli kanayan bir coğrafyadan, samimi ve birinci dilden hikâyeler anlatıyor. Ve anlaşılıyor ki bu hikâyeler, hiç de televizyonda gazetede anlatıldığı gibi değil. Madalyonun öteki yüzünü de görmek isteyenler için." Metin Üstündağ "Kutub’un hi...

Dostum Tedi ve Ben
Neşe içinde koşup oyun oynarken bir yandan da evimize gelecek olan yeni dostumu hayal etmeye başladım. Tedi'nin neye benzediğini merak ediyordum. Onu barınaktan alıp getirecekler bize. Yazık... Eski ailesi onu terk etmiş... Acaba nasıl bir köpek Tedi? Bir kurda mı benziyor, yoksa bir aslana mı? Yoksa kuzu gibi kıvırcık tüylü bir yün yumağına mı? Neye benzerse benzesin bunun hiçbir önemi yok. Ben onu her koşulda çok ama çok seveceğim. Ona "İşte burası evimiz Tedi" diyeceğim. "Bundan sonra burada birlikte yaşayacağız ve hepimiz seni çok seveceğiz." Çocuklara koşulsuz sevgiyi ve paylaşma duygusunu gizli olumlamalarla aşılamaya katkı sağlayan, doğru zamanda, doğru kalıp oluşturmaya yardımcı olan bu kitabı okul öncesi çocuklara anneleri keyifle okuyabilir. Kitabın devam edecek olan serilerin

Zarf Atanlar
- Efsanevi Aşkların Efsane Mektupları - Zarf Atanlar, birbirlerini ya hiç ya da yıllarca görememiş âşıkların heyecanını ve uzun ilişkilerin ardından çekip gidenlerin hürmet dolu vedalarını bir araya getirdi. Bu âşıkların arasında Hünkâr Süleyman da var, Bedri Rahmi’nin Karadut’u da; Napolyon’un Josephine’e duyduğu dramatik sevgi seli de var, Tolstoy’un vefalı vedası da. Belli ki aşık olunca bazı krallar şair, bazı şairler kral.

Mor
Zordur sadakat; gerçekten sevmeyince insan... Kimi seviyorsan kalbinin ülkesi orası oluyor. Sonra bir gün gözlerine bir bakıyorsun; orada yoksun! Onunla kaybettiğini onsuz nasıl bulacağını bile öğretmeden gidiyor. "Aşkın sağ olsun" diyemiyorsun. Koca bir orman yanıyor içinde ama bir tek sen kül oluyorsun. Sadece bir insanı değil kirpiklerinden hayata tutunduğun bir aşkı kaybediyorsun. Ağlıyorsun. Kimi gözyaşları yanağını ıslatırken geçmişini temizler. Temizleniyorsun. Kendini, doğuma iki canla girip yapayalnız çıkan bir anne gibi hissediyorsun. Sana ait olanı doğururken kaybediyorsun. Ama hiçbir zaman onu içinde öldüremiyorsun. Kalbinden çıkaramadığını kabrine kadar götürüyorsun. Zaten o içimizde öldüremediklerimiz değil midir bizi sevmediklerimizle yaşamaya mahkûm eden? İnsan yalnızca mut...

Ortadoğu Da Diktatörler
"Bu da ne?" demeyin. Kitabı okuyunca çok hoşunuza gidecek. "Dimu-Karasi." Eğlenceli ve müzikal. Söylene söylene anlamını bulacaksınız. "Bu kadarı da olmaz" demeyin. Şöyle bir etrafınıza bakın. Benim yazdığım türden konulara. Okuyunca bu coğrafyanın her şeyini öğreneceksiniz. Sizi bekleyen riskleri de... Kurtulmanın yollarını da... Sonrası çok kolay: Bilerek karar vermek! Ama öncesinde düşünmek. Birlikte yürümek için... Demokrasi ve özgürlük içinde. Türkiye ve herkesin onurlu geleceği için. Son şansımızı değerlendirip, hep birlikte kurtulmak için. Hep birlikte! Yoksa... Yok olmak. Hep birlikte. Yavaş yavaş. Ya da!!!

Siyah Odadan Hikayeler
Sürekli güncellenen ve hızlanan ortak yaşayışın dayattığı koşturmacada gözümüzden kaçanlar, değerlerimizden eksilenler, aslında ruhumuzun, perdelerini açmayı unutmadığımız müstakil odalarında birikiyor. Giderek azalan göz teması, donan ses tonları, kaybedilen mana, bizi çekildiğimiz o iç köşelerde buluyor. Alper Saldıran, ikinci kitabında bu kez siyah odaya giriyor. Burada da konuşan mobilyalar, ağaçlar, kedi ruhlu kadınlar, ustadan çırağa aktarılan tecrübeler arasında dolaşıp, hayata kaleminin gözünden, bizimle birlikte yeniden bakıyor.

Gül, Kan ve Şeytan
Elbette gizem krallarının şifrelerin çözülmesine izin verdiği kadar ilerleyebilecekti insanlık. Peki, Vatikan bu gizemli yolculukta, dünyada birkaç kişinin girebildiği en gizli arşivlerinde Büyük Dünya İmparatorluğu ile ilgili ne saklıyor?Kudüs tiranları İsrail İmparatorluğu için nasıl bir kanlı oyun oynuyorlar?İstanbul Ayasofya’da Mimar Sinan’ın sırrı hangi kapının kilidini açıyor?İstanbul Tüp Geçiş Projesi, Kız Kulesi’ndeki Mezar, Yerebatan Sarnıcındaki Medusa Kızlarının kalbindeki yazgıyı kim kaleme aldı?4. Konsül toplantısı için yapılan hazırlık planları Kuzey Irak’ta ne arıyor?Fil Suresi’nin şifresini çözen ve “Su Kuşu“ silahlarını geliştiren TİKA mühendislerinin öldürülmesindeki sır ne?Ergenekon, One Minute, Mavi Marmara, Arap Baharı birer şifre mi?Hazreti Meryem kime gözyaşı döküyor...

Ben Ne Söylerim Çocuğum Ne Anlar
Pedagog Gözde Erdoğan, nam-ı diğer Süper Dadı, istila edilen bir çocukluktan sonra kendinin istila ettiği çocuklar yetiştiren anne babalar için kaleme aldığı bu kitabında, çocukların doğdukları andan itibaren maruz kaldıkları baskıları örneklerle açıklayarak çözümlüyor.Hepimiz istila edilen çocuklardık!Nasıl mı?“Hadi artık al şu memeyi.”“Karnını doyurmak zorundasın.”“Aç kalmandan korkuyorum.”“Dur yapma!”“Yasak!”“Cıs!”“Ayıp!”“Yine anlamadın değil mi?”“Zaten hep ağlıyorsun.”“Çok yaramazsın.”“Laftan anlamıyorsun.”“Ders çalışmıyorsun.”“Sorumsuzsun.”“Senden bir şey olmayacak.”“Emeklerimiz boşa gidiyor, yazık.”“Yazıklar olsun!”Daha bunlar gibi görünürde iyi niyetli, sözde masum ama aslında bir o kadar baskıcı, yaralayıcı ve köreltici bir yoldan istila edilen çocukların dilinden konuşarak kaleme ...

Behice
Behice Boran 100 Yaşında..Behice Boran arkadaşları gibi Türkiye’den ayrılmadı. Bunun başlıca nedeni, Behice Boran’ın tutkulu yurtseverliğiydi. Memleketini sadece soyut bir kavram olarak değil, elle tutulur bir gerçek olarak severdi. Azgelişmişliğiyle, yoksulluğuyla, eşitsizlikleriyle, haksızlıklarıyla, buruk acılarla severdi.Mina Urgan, Bir Dinozorun AnılarıEğer birşey yapılacaksa, onu iyi yapmak gerekir...