
Sağlık Orucu
Zaza tahminlerimde beni yanıltmadı ve yine çok keyifli bir kitapla karşımıza çıktı! Bir solukta bitirdim ve büyük bir keyif aldım. Benim şansım kitap daha basılmadan herkesten önce okumak oldu. Bildiklerinizi unutun ve bu eseri mutlaka okuyun.- Doç. Dr. Yunus Yavuz / Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı“İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” hadisi şerifi bu kitapta hayat bulmuş. Kişilere hastalanmadan, sağlıklarını muhafaza etmelerinin yolunu bu kadar masrafsız ve kolay öğretmek için yazılmış bu kitabın birçok kişiye ulaşmasını gönülden diliyor ve sevgili Zaza Yurtsever’e bu faydalı eseri için bir kez daha teşekkür ediyorum.- Gül Kaynak / Detoks ve Sağlıklı Yaşam DanışmanıZaza Yurtsever kitabında sağlık orucunu, teorisinden başlayarak pratik uygulaması ve sonrasında atılacak a...

Patience
En İyi Özgün Senaryo dalında Oscar’a aday gösterilen Ghost World'ün (Hayalet Dünya) yazarı Daniel Clowes'un son eseri.Patience, şiddetli yıkımlardan en derin kişisel hassasiyetlere uzanan; yazarın kendi eserlerine özgü, olağanüstü bir incelikle yol alan saykodelik bir bilim-kurgu aşk hikayesi.Bu 180 sayfalık, tamamı renkli orijinal grafik roman, Daniel Clowes’a hayatının en canlı ve nefes kesici sayfalarından birkaçını çizme ve şimdiye kadarki en merak uyandırıcı, şaşırtıcı ve etkileyici öyküsünü anlatma fırsatı tanımış. Baştan sona tamamı renkli illüstrasyonlarla kaplı.“Clowes kendisini ortaya koyabilen, özgün bir yazar. Patience bilim kurgunun hakkını veren nadir bir zamanda yolculuk öyküsü.”- Guillermo del Toro"Zamanın içinde ustalıklı bir renk şöleni"- Independent"İnsanı derinden etkil...

Siyah Gözyaşı
Başını kuma gömüp yaklaşan fırtınayı görmezden gelerek yok olmak ya da ayağa kalkıp gerçeğin peşinde ilerleyerek var olmak arasında seçim yapacak olan sensin. Bugünün dünyasında, yaşadıklarının gölgesinde nereye gidiyorsun?İnsanı, dünyayı yok sayarak insanlığı kaosa sürükleyen sistemin yöneticisi Mayer...İnsanlığa bir çıkış yolu yaratmak için kendinden vazgeçen Hermes...Sistemin yaşattıklarıyla bir tetikçiye dönüşen İris...Ailesinin eleştirilerine kulak asmayıp bilgisayar başında kurulu düzeni sarsan liseli Mert...Kadını yok sayan bir toplumda tüm yüreğini ailesine açan Demet...Olanaksız bir aşkın enkazıyla geleceğinden vazgeçen Ayşe...Geçirdiği ölümcül sınavların ardından karanlığa ışık olan Selim...Dünyayı kadınların değiştireceğinin sembolüne dönüşen Zümrüt...Yaradan’ın yarattığını kabu...

Son Toksine Kadar
Yetmiş yaşına geldiğinde de merdivenleri koşarak çıkabilmek mi istiyorsun? Hayattan zevk alabilmek, doya doya gülmek, rahatça nefes almak, yediğinin tadına varmak, sevmek, sevişmek, yaşsız olmak? Kısacası bu beden içinde, bu duygu ve zihinle mutlu olmak istiyor musun sahi? Bunun yolu toksinlerden kurtulmaktan geçiyor.En iyi şekilde yaş almak ya da başka bir deyişle yaşsız olmak, fiziksel, zihinsel ve duygusal yük ve zehirlerden kurtularak pürüzsüz yaşamak, bir insanın kendine ve sevenlerine yapabileceği en büyük iyilik...İşte bu yüzden, o “Son Toksine Kadar” kendine iyi bak...

Until The Last Toxin
Do you want to be able to run up the stairs when you’re in your seventies? Able to enjoy life, laugh as much as you want, breathe comfortably, savour what you eat, love, make love, be ageless? The way to achieve it is to get rid of the toxins.Being ageless, living smoothly by getting rid of physical, mental and emotional burdens and poisons is the biggest favour we can do for ourselves and our loved ones…So, for that reason, look after yourself well Until that Last Toxin

Maria Callas: Aşk Mektupları
– Tüm zamanların en ses getiren sopranosu. – "Tek Aida", La Divina Maria Callas, en az sanatındaki ani yükseliş ve ayrıcalıklı yer kadar, Yunan armatör Aristotle Onassis’le yaşadığı ilişkiyle de hatırlanıyor. Kariyerinin en güzel yıllarını Onassis’e borçlu olduğu, aşkı ve tutkuyu onda bulduğu ve sanatını bu tutkuyla beslediği bile söyleniyor. Renzo Allegri, sanatçının bir açık artırmada görücüye çıkan mektuplarını inceleyerek, bu konudaki bazı gerçekleri açığa çıkarıyor. Callas’ın kişiliği, iç çatışmaları, sadakati, dini inancı, tutkusu, yeteneği, zayıflıkları ve gücü, eşi G. B. Meneghini’ye yazdığı satırlarda çözülüyor. – Opera sanatçımız Burcu Bükem Kuru’nun çevirisiyle. –

Eğitimde Çöküş
Türk eğitim sistemi laik ve bilimsel kimliğine 1924’te kabul edilen Tevhid-i Tedrisat düzenlemesi ile kavuşmuştu. 1950’lerden itibaren laik eğitimden uzaklaşma çabaları başladı. 2000’li yıllara kadar çeşitli iniş ve çıkışlarla hırpalanan ve toparlanan laik eğitim sistemine son ve en ağır darbe 2012 yılında çıkartılan 4+4+4 eğitim yasası ile vuruldu. İnanç eksenli ve piyasacı eğitim anlayışı, sistemin çöküşünü beraberinde getirdi: İmam-hatiplerin orta kısımlarının açılması ve türbanın ilköğretime kadar inmesi Sözde "seçmeli" din dersleri ile tüm okulların imam-hatipleştirilmesi 5 yaşını yeni bitiren çocukların okula ve çok erken yaşta din eğitimine başlatılması Evrim teorisinin derslerden çıkartılması ve bilim yerine inancın tüm derslerin içine yedirilmesi Dini vakıf ve cemaatlerin yapılan ...

Bir Tedavi Sanatı - Homeopati
Zoru seçtim!Bu kadar kolay yöntem varken, niye homeopati diye kendime hiç sormadım. Ama sonuçlardan hem hastalarım hem de ben çok memnunum. Yaklaşık 220 yıllık bu yan etkisiz iyileşme yöntemi sizi de benim gibi etkileyecektir, eminim. Bu kitabı okuyunca sağlık ve hastalığa, insanoğlunun doğasına başka bir bakış açısı ile bakabilecek, kendi kendinize basit hastalıklarınızda kullanabilecek ve homeopatinin mucizelerini deneyimleyebileceksiniz. Bütünselliğe bu kadar uyan, ama bir o kadar da bireyselliği önemseyen, iyileşmeyi hem zihinde hem de bedende bir arada sağlayabilen nadide bir bakış açısını tanımak adına iyi bir yolculuk olacak sizin için!Levent Buda

Oku
O Kutlu Peygamber olduğu kadar çok çileli bir Peygamberdir ve yaşadığı dönemde de işi çok zordur. O ki dikenler arasında güller toplayacak, ayağı çıplaktır... Dikenler ayağına batacak ve O buna sevinecektir! Firavunlar kucağında büyüyecek Musa’ları safhına alacak, aldığı için dövecekler, konuştuğu için zillete düşürecekler ve O buna sevinecektir! Anadan, yardan, serden ayrılacak, candan, gönülden, Kur-an’a sarılacak damlayken deniz, nefes iken tayfun olacak. Yalan, iftira, çamur fırtınasına tutulacak, hissiyatını terk edecek ve O buna yine sevinecek! Önüne demirden set yapacaklar ve O dişleriyle delecek... Dağların toptan oymak gerektiğinde O iğne ile oyacak... O nerede olursa olsun küfrün ve cehlin ta temelini çürütecek! Kur-an etrafında surların yıkıldığını gördüğünde O ve ashab-ı kemikl...

Göç - Güneş Çavması - 1
Bazen tam da batarken doğuyor Güneş...Gece daha parlak günler doğurmak için çöküyor...Uzaklarda değil, kendimizde sona eriyor göçümüz...“Güneş Çavması” okurlarını nevi şahsına münhasır “âlem” insanların arasına atıyor, farklıyı, uyumsuzu da görelim, belki de sevelim, önümüze çıkan bir sonraki “deli”ye gülümseyelim diye... Ama her mahallenin, her ailenin olmazsa olmazlarını da unutmuyor; onsuz düğün olmayan “kamber”ini, kendini memleket meseleleriyle ilgili baş muhatap gören amcasını, yaralamadan dedikodu yapmayı bilen teyzesini, “yavrusu”nun hep en iyisine layık olduğuna yürekten inanan annesini...Handan’ın Ankara’da bir mola verip Foça’da tekrar başlayan yolculuğu dostlarla büyüyor, aşklarla kavruluyor, acıları da mutluluklar kadar sıkı kucaklıyor...“Güneş Çavması” bir oyun, okura neşeyle...

Hazne
Farklı ülkelerde doğup uzak coğrafyaları dolaşan, dilimize dolanan kelimelerin kökenleri, doğuş hikayeleri, evrimleri üzerine keyifli ve merak uyandıran bir sözlük. Caner Büyükördek’in merakının ürünü olan bu çalışma, Sedat Gösterikli’nin özel tasarımıyla buluşuyor. Başucunuzda durmaya değer eğlenceli bir kelime atlası.Bir kelimenin nasıl var olduğunu, hangi yollardan, hangi topraklardan geçerek, hangi anlamlara bürünerek bize ulaştığını merak etmek, içine bakmak ve yaşayan bir şey olduğunu görmek; bizim de yaşadığımızı ve değiştiğimizi hissetmenin güzel bir yolu. Son sürat akan hayatın içinde, hiç fark etmeden yanlarından geçtiğimiz insanların, nesnelerin, mekânların arasında bir an durup hikâyelerini merak etmeye benziyor. İnsan bir kez merak edince, bir daha iflâh olmuyor...

Üzeyir
Macerayı Seven Adam, Kaptan Onedin, Duka Film, Kunteper Canavarı ve Tribal Enfeksiyon'un yaratıcısı Cengiz Üstün'ün1998- 2004 yılları arasında L-Manyak ve Lombak dergilerinde yer alan efsane karakteri Üzeyir'in tüm maceraları.Umut Sarıkaya, Bülent Üstün,Kenan Yarar, Emrah Ablak, Cihan Ceylan,M. K. Perker,Memo Tembelçizer ve Cihan Kılıç'ın Üzeyir yorumlarıyla...

Son 3 Kilo Diyeti
Bu kitapla ilgilendiğinize göre belli ki siz de sağlıklı beslenme konusuna meraklısınız, uzun zamandır yediklerinize dikkat ediyorsunuz, fazla kilolarınız birer birer gittiği halde şu son kilolar adeta yapışıp kaldı bedeninize. Ne yapsanız kurtulamıyorsunuz. Aç gezmeyi bile göze aldınız ama olmuyor. Gider gibi görünseler de son kilolarınız hemen geri geliyor. Belki de hiçbir zaman kilolu olmadınız ama hayatınızın büyük bölümü hep şu son 3-5 kiloyu vermeye çalışmakla geçti. Çaresiz olduğunuzu düşünmeyin. Ben sizin sorununuzun çözümünü biliyorum. Meslek yaşantım boyunca uzun süreler takip ettiğim, harika sonuçlar aldığımız on binlerce danışanım oldu. Bugüne kadar zayıflamalarına yardımcı olduğum kişiler arasında 1-2 kilo fazlası olan da 50-60 kilo fazlası olan da vardı. Binlerce kişiden hiçb...

Tuş
Birgün karşınızda havada asılı duran bir tuş belirseydi ne yapardınız?İnsan, yaşı ilerledikçe gençlere imrenip Ah ulan nerede o gençlik yıllarım, diye geçirir ya kafasından... Bir arkadaşım, bunun tam tersine, yaşlılara imrenirdi.Yaşlı bir adam görünce Ah ulan şunun kadar yaşayabilsem daha ne isterim, derdi. Adam 70 yıl yaşamış ne güzel, biz o yaşlarımızı görebilecek miyiz, diye düşünürdü.Artık daha iyi anlıyorum arkadaşımı. Yakında dünya yok olacak ve ben şu yeryüzünde yalnızca 36 yıl kalmış olacağım. 90 yaşında ve yaşamının sonuna gelmiş bir insanı ister istemez kıskanıyorum...

Flört Etme Sanatı
Flört bir sanattır ve inceliklerini bilirseniz hayatınıza renk katan bir oyun haline gelir. Flört etme sanatında başarılı olmak için birtakım becerilere sahip olmanız gerekir ve o noktaya geldiğinizde bu oyundan en çok keyif alan siz olursunuz. İlişki koçu ve yazar Adil Yıldırım bu kitabında Türk toplumunun kadim yarasına dokunuyor. Dünyaca ünlü James Bond filmlerinden örnek flört sahneleri veriyor, sırtlan erkeklerden avcı kadınlara uzanan geniş yelpazeyi anlatıyor ve en gizemli flört taktiklerini ilk defa açıklıyor: Neden flört edemiyoruz? Flörtün altın kuralı nedir? Flörtü kim başlatır? Flörtün amacı nedir? Flört etme sanatında nasıl başarılı olabilirsiniz?

Seyrüsefer
Ayşe Kulin – Buket Uzuner – Deniz Bayramoğlu – Doğan Hızlan – Ertürk Akşun – Gülşah Elikbank – Mahir Ünsal Eriş – Mario Levi – Metin Akpınar – Müfit Can Saçıntı – Murat Menteş – Nazlı Eray – Nermin Bezmen – Osman Balcıgil – Selim İleri – Sunay Akın – Uğur Batı – Yalın Alpay – Yekta Kopan *** On dokuz yazar, resmin şairi Devrim Erbil’in tablolarının karşısında durdu. Durmadan üreten ve yaşayan bir efsaneye dönüşen sanatçının meşhur eserlerini kaleme aldılar. Şiirlerle, öykülerle, denemelerle, duyguların sadece uyandırıldığını değil, özgün bir desen sayesinde baştan yaratılabildiğini gösterdiler. Kimi bir hikâyede yüzmeye başladı, kiminin hikâyesinin yolu geometrik bir kaostan geçti. Devrim Erbil’in sanatına, edebiyat dünyasından imzalar eklendi ve türler arası bu kolektif eser ortaya çıktı.

Benim Yolum
BAZEN ‘HAYIR’ DEMEK, YAPILACAK EN DOĞRU İŞTİR Heyecan uyandıran yedi insan ve onların açtığı yollarda, dünyayı daha iyi bir yer haline getirme umuduyla ilerleyen insanların ilham verici öyküleri. Sophie ve Hans Scholl: Nazi Almanyası’nda hükümet karşıtı el ilanları dağıtan iki kardeş. Rosa Parks: Otobüste koltuğunu vermeyi reddederek siyahlara yönelik ayrımcılığa karşı mücadeleyi başlatan insan. Helen Suzman: Güney Afrika parlamentosunun, ırkçılıkla mücadele eden üyesi, "en siyah beyaz". Ang San Su Çi: Burma’da askeri rejime karşı çıktığı için 6 yıl boyunca ev hapsinde tutulan insan hakları savunucusu. Oscar Romer El Salvador’da topraksız köylüleri savunduğu için "yoksulların babası" olan anılan başpiskopos. Rahibe Teresa: Kendisini hastalara ve yoksullara yardıma adayan; "Dünyayı sadece s...

Çabuk Büyüme Çocuk
Zeki Müren’siz geçen 21 geçti. Bu, onla geçen yılların hikayesi Gazeteci-yazar Ergun Hiçyılmaz, Zeki Müren’in hikayesini anlatırken dönemin atmosferini ve sanat yaşamını incelikle aktarıyor. Hiçyılmaz’ın bu kitaba kaynaklık eden araştırması, 1997 yılında 100 bine yakın seyirciyle buluşan "Bir Demet Yasemen" müzikaline dönüşmesine öncülük etti. Kitap, müziğin ve popüler kültürün sınırlarını aşan, toplumsal bir olguya dönüşen bir sanatçının ışıltılı sahnesini ve perde arkasını anlatıyor. "Çabuk Büyüme Çocuk", Zeki Müren’in duygu dünyasını, aşklarını, kavgalarını ve hayallerini anlatmanın yanı sıra sosyal tarih açısından değerli bir kaynak.

Simru
Nereden çıktın yine karşıma? Tamamlayamadığın hangi vicdansızlığın için döndün? Geçmişim olamamıştın, şimdi geleceğimde olmak için mi geldin? Artık benim için sen bir "fark etmez"sin. Fırtınada kaybolmuş bir yelkenli için rüzgârın nereden estiği önemli değildir. Geçti artık o günler… Mezarıma çiçekle gelmen, beni öldürmüş olman gerçeğini değiştirmiyor. Sessiz çığlıkları vardır kırılan kalbimizin ve onları yalnızca Allah duyar. Senin duymadığın ve hiçbir zaman duyamayacaklarından bahsediyorum. Umarım beni anlıyorsundur. Keşke biraz düşünebilseydin. Düşünmediğin için şimdi kalbin acıyor biliyor musun? Beynin düşünemediği her şeyin cezasını kalp çeker. Düşünmek beyni acıtmaz ama düşünmemek kalbi yorar. Şu hayatın bize en büyük darbesi beklediklerimizin hiçbir zaman gelmemesi, gelenlerin ise b...

Yahudi Casus Jozef Nasi
"On altıncı asrın ikinci yarısı ve Muhteşem Süleyman’ın oğlu II. Selim tahtta; imparatorluğumuza sığınan ünlü banker ve tüccar aile Dona Gracia ve yeğeni Jozef Nasi Osmanlı sarayının gözdesi. Avrupa ile bütün bağları ve istihbaratı çok uzun yıllardan beri onlar sağlıyorlardı. Jozef Nasi’yi II. Selim Naksos Adası’nın dükü tayin ediyor. Batı’daki Hıristiyan bir imparatorun yapamayacağı bir tayini Osmanlı padişahı yapıyor. Tayin edilen de bir Yahudi. Bu manzara bile o zamanki dünyayı dehşete düşürmeye yeter ama arkasında da bir akıl var. İmparatorluğun en önemli sadrazamlarının, kaptanıderyalarının yaşadığı bir çağda ünlü bir Yahudi bankerin hayatı ve padişah sarayıyla iç içeliği bu ciltte akıcı bir şekilde tasvir ediliyor." İlber Ortaylı

Bebeğin İsmi
“Çocuklarınıza güzel isimler verin. Zira o isimler, onların hem dünyada hem de ahirette isimleri olacaktır.”- Hz. Muhammed (SAV)Evrende her şeyin bir ismi vardır. Her isim de bir enerji taşır! Hali ile bu kâinatı anlamaya, bilmeye ve sevmeye sefere çıkmış olan insan da kendine özel isim ile isimlendirilir ve öyle devam eder hayatına. Dünyaya gelecek bir bebek için herkesin ilk düşündüğü şey adı ne olacak sorusudur. Düşündünüz mü hiç, bir bebeğin ismi neden bu kadar önemlidir? Bunu bilinçle mi yoksa içgüdüsel mi yaparız? Ta derinlerimizde bir yer o ilahi bilgiyi bilir ve ismin Kader olduğunu ve güzel kader için güzel isim taşımanın önemini bize haykırır. Haliyle dünyaya gelecek bebeğimize en güzel ismi bulma arayışına gireriz.Bu kitabın konusu bebekler ve onların isimleridir. Bir isim nasıl...

Adı Bende Saklı
Karanlıkla savaşabilir misin?Korkularını saklına astığın gibi, vicdanının sesini susturabilir misin? Sınırların ne kadar? Ne kadar ileri gidebilirsin? Peki bir Deli’yi sevebilir misin? Aşk için nelerden vazgeçersin? Yüreğin gibi, geleceğini feda edebilir misin?O ederdi, çünkü o... Delinin delisiydi!Geçmişini bir çöp torbasına koyup kaderin derin sırlarına atarken, nereden bilecekti ki tekrar gün yüzüne çıkacağını?...Çocukken âşık olduğu adamın şimdilerde kaçtığı tehlikeli kişi olması ne ironiydi...Birbirine taban tabana zıt; iki deli! Birisinin dediğim dedik, umursamaz, sakar, pasaklı, çocuksu, masum, saf ve ukala bir cadıyken, diğerinin amaçları, hedefleri olan, onurlu, kuralcı, kurnaz bir işadamı olduğuna aldanmayın!... Aslında o gündüzleri işadamı Cem Aydınoğlu kimliğinden, geceleri Del...

Bir Nefes İstanbul
Bu kez seninle İstanbul’u ve İstanbul’daki seni, beni yaşıyoruz. Yolculuğumuzun tanıkları var bu defa. İstanbullular ve İstanbul’da yaşayanlar... Zengini, yoksulu, Kürt’ü, Alevi’si, muhafazakârı, marjinali, Ermeni’si, Rum’u, Musevi’si... Onlarca renk, onlarca doku... Bu satırlar, bazılarının ütopya dediğinin küçük bir yansımasının, umudunun romanını yaratıyor. Bir arada yaşayabilmenin hikâyesini... İstanbul’un sokaklarına karışırken senin, benim, yaşamlarımızın, aşklarımızın, içimizde kalanların, hayallerimizin, korkularımızın, umutlarımızın, yalnızlığımızın, hayat koşuşturmamızın, yeni binyılın insanlarının gelgitlerinin arasında dolaşıyoruz. İstanbul, Türkiye, Dünya, "sen"sin, "ben"im, "biz"iz... İnandığım tek gerçek bu. İstanbul öyle bir şehir ki; hiçbir kitap seni bu şehir kadar besley...