
Aşka Deva
Sana aşığım sanıyordum.Aşk diye bir şey yokmuş meğer!Ben içimde sevgi büyütmüşüm. Sen de o sırada karşıma çıkmışsın, seni çok sevmişim. Sana bağlanmışım. Sense sevgimi alıp benimle birlikte harcamışsın.Geri ver desem veremezsin. Harcadığın sevgim kadar sevemezsin.“Aşka Deva” en mutlu aşkın bile içinde barındırdığı, aslında tutkuyla bağlı olduğumuzu hiçbir zaman kendimize itiraf edemediğimiz o keşif duygunun romanı: Hüznün...

Ya Da Biz Masal Olsak
Dünyanın en şanslı kadını; hayatında, tıpkı hayran olduğu babasına benzeyen bir adam olan kadındır. Ve dünyanın en şanslı bir diğer kadını; olmayan babasının yerine koyabileceği kadar güvendiği ve sevildiği bir adama sahip olan kadındır.Ben ikinci şanslı gruptandım.Ve bir gün evlenirsem; kızının saçlarını okşarken ona kendi uydurduğu masalları anlatabileceğine emin olduğum bir adamla evlenmeye kararlıydım.Çünkü masalsız ve babasız büyümek çok zor...

Moba
En sevdiğin oyunun Şampiyon’larıyla sokakta karşılaşsan ne yapardın?Peki, onların arasına girsen hangi yetenekleri seçerdin?Üç koridor, bir orman ve iki üs arasındaki ölümüne bir savaşta takım olmayı başarabilir miydin?Onlar başardılar!Dünya Şampiyonu değil, Dünya’nın Şampiyon’ları oldular!Unutma, sıradaki sen olabilirsin!...

Hayatımın Öküzü
Bir hatayı sevmek de doğru sayılabilir…Parçalanmış ailesinin trajedisini dinmek bilmeyen neşesiyle ve inatçı mücadeleciliğiyle onarmaya çalışan genç bir kızın, aşkla, dostlukla ve unutmaya çalıştıklarıyla yaşadığı nefes kesici imtihanı…“1905’ten” adıyla Wattpad camiasının 5 milyon 300 bin kez okunan fenomen yazarlarından 16 yaşındaki Deniz Özkurt’un ilk romanı Hayatımın Öküzü geçmişinden kaçarken geleceğinin kaosunda savrulan Defne’nin sarsıcı, duygulu ve şaşırtıcı öyküsünü zengin bir kurguyla anlatıyor.Geçmişinin izlerini silebilmek ve kendisine yeni bir gelecek yazabilmek için küçücük yaşına rağmen İzmir’e doğru yola çıkan ve burada başladığı okulunda kendisine yeni bir geçmiş yazmaya başlayan Defne’nin büyürken yaşadığı sancılar, sakladığı sırlar ve göze aldığı büyük aşk duvara karşı yü...

Kendi Seven Ağlamaz
Kim bilir belki kavuşmaktır aşkın felaketi, belki de mesafeler belirler tutkunun niceliğini. Sevmek esasında alıp başını gitmek ve yanında hiçbir şey götürememektir belki de. Belki de tükettiklerimizden artakalanlardır kim bilir... Bir zamanların çocuk yıldızı Sitare, ömrünü gerçek aşkı arayarak ve bulamayarak geçirmiştir. Zira kendini bildi bileli bir gönül hataları uzmanıdır o. Yanlış şeride girmek, akıntıya karşı kürek çekmek ya da uçarken rotayı şaşırmak dendi mi kolay kolay rakip tanımaz. Umutlarının tükendiği bir anda, uzak bir şehirde çekilecek bir diziden rol teklifi alır. Orada aşkı hiç beklemediği bir şekilde bulacaktır ancak gerçek aşk onun tahmin ettiğinin çok ötesindedir. Çağdaş edebiyatımızın sevilen isimlerinden Tuna Kiremitçi, yeni romanında aşkın doğasına ilginç bir açıdan...

Madanayuyu
0 YORUM YAZ Bir sabah uyandığında sesler, harfler ve sözler bambaşkaydı... Bir gün sizden başka herkesin hiç anlamadığınız bir dilde konuştuğunu, kimseyle iletişim kuramadığınızı düşünün. Çocukluğunuzdan itibaren öğrendiğiniz harflerin, rakamların yerini daha önce hiç görmediğiniz semboller almış. Duyduğunuz her ses kulağınıza yabancı. Dünyada yapayalnızsınız. Hayatınız boyunca kurduğunuz her şey bir bir çöküyor. İletişim kırılmasının derin kaosunun sembolik bir hikâyeyle anlatıldığı bu kitapla, bir aynanın karşısına geçip, kendinize tekrar bakmaya var mısınız?

Validebağ Köşkü
Gece hayatının en havalı, en para saçan kızı, maddi olarak son demlerinde. Paha biçilmez tablolar gitti, mücevherler bitti bitiyor. Zengin koca şart. Atçılık yatçılık kulüplerine üyeliğini devam ettirmez, en lüks restoranlarda fink atmazsa nerede yakalayacak avını? İflas gizlenecek, yangından mal niyetine adam kaçırılacak, karar kesin. Geçen sene, park yeri için tartıştığı zengin züppe Nizamettin ilk hedef... İleri!Benzersiz üslubuyla dikkatleri üzerine çeken, öyküleriyle ses getirip, kalem gücünü konuşturan yazar Ali Boz, otuz sekiz dev sanatçının seslendirdiği “Büyük Resim” adlı öykü albümünden sonra ilk mizah romanıyla da samimiyette tavan yapıyor. Anlatım sıcak, esprili, akıcı ve çok komik.

Umay
Tanrı’nın yeryüzüne bahşettiği en güzel kadındı ve lanetlenmiş gizemli bir ruhtu Umay...Tesadüfen gibi görünen bir şekilde eline geçen kadim lisanlarla yazılmış arkaik bir elyazmasının kendisini götürdüğü yere gitmekten yana hiçbir tereddüt göstermeyen akademisyen Kemal, evrenin yaratılış sebebini ve varoluşun kırılgan amacını belki de içinde barındıran o kitabın neyi simgelediğinin ilk başlarda farkına varmasa da, cesaretinin ve kararlılığının ödülünü gerçek aşkın mümkün olabileceğini en azından ümit etmekle alır ve elyazmasının okuduğu her satırında zamanda aralıklı yolculuklara çıkarken okuyucuyu da insanoğlunun şimdiye dek peşine düştüğü en büyük arayışın öznesi haline dönüştürür: Bizim aslında ne olduğumuzun ve neyi bulmaya çalıştığımızın...Çok az roman vardır uykunuz gelse de kapağın...

Denizin Hikayesi
İz bırakmadan kaybolabileceğim tek yer deniz. Beni her seferinde aldığı yere bırakan hayatı da peşimden sürükleyip masmavi olmak istiyorum. Doğmamış sayılamayacak kadar kibirliyim. Hiç olamayacak kadar var, var olamayacak kadar kırgınım. İçimde bir yerlerde ikinci bir beden var. Onun sürekli yanılmasından, âşık olup dağılmasından çok sıkıldım. Yorgunum…Hatalarını benim kadar seven birini görmek umuduyla ufuk çizgisine bakıyorum. Bir gün mutlaka bir fırtınanın ortasında kavuşacağız. Ama önce bir ayna lazım bana. Karanlık gecelerde sularına ay düşmüş deniz kadar parlak ve dürüst bir ayna. Kendimle tanışmalıyım, kendimle buluşmalıyım…Yalnız yürümek, sokakta sadece kendi ayak sesini duymak, sofrada yalnız olmak, yalnız uyumak, bir çocuğu yalnız büyütmek… Her kadından bir parça aşk, çokça kırgı...

Ebenin Dantelli Donu
Sevgili dostum Linda Fraim, yazın hayatına adım attığı bu ilk eserinde, aslında Türkiye’de kadın olmak, aile kurmak, toplumsal ilişkileri saygılı bir şekilde yürütmek, insanlar arasında kontrollü bir mesafe koruyabilmek gibi temel insani gereksinimler ekseninde şekillenen kendi deneyimleri ışığında bizi geçmiş yaşantılarımızı sorgulamaya yöneltiyor. Kitabın ilk taslağını bitirdiğimde yüzümde kocaman bir tebessüm, ruhumda ise büyük bir güç hissetmiştim. Demek ki gelenekselleşmiş, o yüzden de sorgulanmayan, ancak bizim toplumda insan ilişkilerini adeta kangrenleştirmiş vıcık vıcık tavırlar, düzeysizlikler sadece benim gözüme batmıyormuş; yalnız değilmişim diye düşünmüştüm. Kitap sadece oğullarıyla göbek bağını koparma gücü bulamayan annelerle ilgili değil; aynı zamanda bu toplumda güçlü bir ...

Seni Yine Severdim
Kadınlar; Hiçbir erkeğin cesaret edemeyeceği kadar âşık olurlar… Karşı koymaya çalıştıkça ya da direndikçe daha da büyük bir muhtaçlık duygusuyla sarılıyorum Bora'ya. İşin açıkçası ve dürüstçesi ona muhtacım ben. Varlığına, güler yüzüne, şakalarına, kalbimi yerinden oynatan heyecanına, hatta dengesizliklerine, muzırlığına, güvenilmezliğine bile ihtiyacım var. Hata bile olsa, hayatımın en bana ait olan hatası o… Kendi seçtiğim ve içine bile isteye düştüğüm bir karanlık kuyu. Cehennem bile olsa kendi özgür irademle razı olduğum bir yangın o... Ne mecburiyetten, ne baskıdan ne de mevcut koşullardan dolayı içine çekildiğim bir kader değil Bora'yla ilgili hislerim. O benim seçimim, benim düşüm, benim gerçeğim… Kimseden izin istemediğim, kimsenin onayına ihtiyaç duymadığım özgürlüğüm… O benim ka...

Bir Tutam Aşk
Gelme artık hiç kurusu!Yollarının bittiği yer, benim çoktan defolup gittiğim yer çünkü…Evet, evet en iyisi bu ve …ben çok daha iyilerine layığım.Hı hı aklın bende kalır ve muhakkak, kendime çok iyi bakarım; yoo üzülecek falan değilim, ah tabii ki biliyorum kim böyle olsun ister ki?Oldu o zaman, hadi severek ayrıldık diyelim, öyle olsun. Çok öpüyorum geçmişimizin en can alıcı yerlerinden.

Yeni Dünya
"Midilli tarafından esen bir rüzgâr körfezin girinti ve çıkıntılarında kırılarak boyuna yolunu değiştiriyor, suların üzerinde ayrı ayrı taraflara koşuşan dalgacıklar meydana getiriyordu. Güneşin, Madra Dağları’nın üstündeki bulutlara vurarak onları kızıllaştıran ve oradan tekrar denize akseden son ışıkları, başka başka istikametlerde kırışan sularda türlü renkler yaratıyordu. Dağın eteklerine sıralanan ve bazen hemen önümüze kadar yükselen tepeler, birbiri üstüne yığılmış karanlık bulut kümeleri gibi görünüyordu. Daha uzaklarda, Ayvalık’ın karşısındaki Cunda Adası’nın alçak tepeleri, Kazdağı oralara siper olmadığı için, hâlâ güneşin kırmızı ışıkları içinde yanıyor; biraz daha arkada, Midilli’nin o taraflara kadar uzanan kollarına karışıyordu." Yeni Dünya’da, Sabahattin Ali’nin eleştirel gö...

Temmuz Bahçeleri
Eğer her bahçe bir kaderse ve herkese kendi kaderini seçme şansı verilse Gülhanım halıdakini isterdi. Ona elini sürdüğü ilk günden bu yana bu bahçenin çiçekleriyle umutlanıyor, en güzel hayalleri yine buradaki ağacın altında kuruyordu.Gelen bahar onundu.“Bunlar çiçek mi Sultan?”“Taçyapraklarını saysana.”“Sekiz tane var.”“Çünkü sekiz sonsuzdur. Bu da sonsuzluk çarkı. Halıyı dokuyanın dileği. Üzerinde bir kez olsun gezinen nereye giderse gitsin, başına ne gelirse gelsin daima mutluluğu bulsun ve bu böyle sonsuza dek sürsün diye atmış düğümleri.”

Mafyacılığın Aşkı
Masal masum ve ailesini kaybetmiş bir kız. Aldatılmış, yanılmış. Kimseye güveni olmayan. Poyraz sert, yakışıklı, ailesi olmayan, sadece kız kardeşi olan bir adam. Her şeyi kardeşine bağlamış. Onun için yaşayan biri. Hayata bağlanmak için yeni bir amaç buldu. Peki o amaç ne? Siz de bu iki âşığın hikâyesine ortak olmak ister misiniz? -İnstagram: Seydaadrmz -Mafyacığın Aşkı instagram hesabı: Mafyaciginaski -Wattpad: Seydadrmz

Sırça Köşk
"Alakasız ve bıkkın bakışlarını denizin kırışıksız çalkalanan yeşil yüzünde gezdirirken, tam karşısında, birkaç yüz metre ilerde, beyaz bir gemi gördü. Arkaya doğru yatık bacasından hafif dumanlar çıkan ve maden kısımları güneşte sapsarı parlayan bu ince uzun gemi, keman baş pruvasının zarif bastonunu Sarayburnu’na doğru uzatmış, kımıldamadan duruyor, bayrağını Kızkulesi’nin önünde dalgalandırıyor, bu haliyle, gagasını ileri doğru uzatıp kuyruğunu çırparak suların üstünde dinlenen beyaz bir martıya benziyordu." İlk olarak 1947 yılında yayımlanan ve 1980 darbesi sonrasında toplatılarak yıllar yılı okuyucuyla buluşmak için tozlu depolarda sararmaya yüz tutan Sırça Köşk, Sabahattin Ali’nin öykü-masal karışımı hicivlerinden oluşan bir başyapıttır. Kitabın neden toplatılmış olduğunu açıklayan e...

Erkek Severse
“Bilemiyordum senin günler geceler boyu yokluğumla savaştığını, aşktan ölüp ölüp küllerinden dirildiğini.”"Dağınık bir yatağın şehvet sigarasıdır dokunamadığım tenin şimdi… Bedeninin değdiği yerlere el sürmeye kıyamazken, sen aramıza giren ölümden daha beter bir yalnızlık içine terk ettin beni. Geride bıraktığın mektuplarla dağlıyorum yaralarımı. “Şimdi vur başını!” der gibi, ikinci mevki localarda seyre daldığım gençliğim sırıtıyor duvarlardan. Kokun sinmiş olmalı ve soluduğun nefes, perdelere. Belki de hâlâ başucumdaki lambanın düğmesinde parmak izin var. Bakışlarının değdiği aynada kendime bakıyorum. Tanınmaz halimi tanıyabilecek kadar geçmemişim kendimden...""Önceden yarımları severdim. Yarını bekleyen hikâyeler umut verirdi. Beklemek ve hayaller kurmak geleceğe dairdi. Tıpkı yarına er...

Bu Ayrılık Benden Olsun
"Sustuğum şeyler var, hiç konuşmadıklarım… İçinde kaybolduğum şehirler ve içimde kaybolup giden insanlar var... Eskisi kadar kafama takmasam da bazı şeyleri, yine de içimin almadığı haksızlıklar var! Hak ettiklerimle vazgeçtiklerimi ayırdığım günden bu yana, solumu sevdiklerime, yolumu ise Allah'a bıraktım… O ki; varacağım yeri de, duracağım yeri de benden daha iyi bilir…"

Ben Latife
Latife, kadın erkek eşitliğini savunmaya başladığında henüz on dört yaşındaydı. Okumaya, yazmaya, şiire, edebiyata, sanata, tarihe ve felsefeye meraklı bir genç kızdı. Alman, İtalyan, Fransız şair ve yazarlarından seçtiği kitaplarla doluydu kütüphanesi. Klasik müziğe ilgisi vardı. Ünlü Avusturyalı şair Rainer Maria Rilke’nin İstanbul’da yaşayan yeğeni piyanist Anna Grosser-Rilke’den özel piyano dersleri aldı. Bir konser piyanisti olacak kadar güzel piyano çalıyordu. Arapça, Farsça, Latince, İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve Yunanca konuşabiliyordu.Henüz on dört yaşındayken, memleketindeki kadın hareketleriyle ilgili gelişmelerle yakından ilgilenmeye başladı. On yedi yaşındayken, dünyada ve Türkiye’deki kadın algısı hakkında kendi fikirlerini geliştirerek “La Femme” adında, Fransızca bir e...

Aşk Barselona'da Bekler
Yalnızca, gerçek aşka inananlar bu masalın sonunu görebilecek...Aşkın insanın karşısına ne zaman, nerede çıkacağı hiç belli olmaz. Bir anda, beklenmedik bir zamanda aşk kapıyı çalabilir. “Olmaz” denilen olabilir, kavuşamaz sanılanlar birleşebilir.İki İstanbullu, Derin ve İbrahim’in kapısını aşk, çok uzaklarda, Avrupa’nın en romantik şehirlerinden birinde çalıyor.Barselona’nın romantik ortamında filizlenen bu aşk, acaba gerçeğe dönüşebilecek mi? Önlerindeki onca engele rağmen, bu peri masalı gerçek olacak mı?Barselona’nın eşsiz güzellikleri arasında, iki âşık kavuşabilecek mi?