
Eleceed 1
KEDİLERİN DÜNYAYI KURTARACAĞINI KİM BİLEBİLİRDİ? Jiwoo, kedi gibi çevik refleksleriyle gizlice dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye çalışan iyi yürekli bir gençtir. Kayden ise güçlü bir yetenek kullanıcısıyken yaşlı, tombul ve tüylü bir kedinin bedenine hapsolmuş bir kaçaktır. Jiwoo’nun doğuştan gelen süper gücüyle Kayden’ın zekâsı birleşince bu sıra dışı ikili kötülüğün hüküm sürdüğü karanlık güçler

Timuçin
O ŞİMDİ ÖZGÜR VE KENDİ YOLUNU KENDİSİ SEÇECEK. HİÇ KİMSE NE YAPACAĞINI BİLMESE DE BİZ ONUN PEŞİNDEN GİDECEĞİZ. ÇÜNKÜ O BİZİM HAN’IMIZ.

Hayatım Bir İnternet Romanı 3
“SÖYLE HADİ. SADECE İYİ VAKİT GEÇİRELİM DİYE SENİNLE ARKADAŞ OLMADIM.” LİSENİN İLK GÜNÜNDEN HİKÂYEYE YENİ BİR ANA KARAKTER EKLENİYOR. DANİ’YLE YAKINDAN İLGİLENEN RUDA İLE YEORYEONG VE DÖRT BÜYÜK KRAL ARASINDA BÜYÜK BİR ÇEKİŞME BAŞLIYOR. DANİ, RUDA’DAN UZAK DURMAYA ÇALIŞSA DA İŞLER İSTEDİĞİ GİBİ GİTMİYOR. RUDA’NIN SÖYLEDİKLERİ, DANİ’NİN KAFASINI KARIŞTIRIYOR... BU SÖZLER DANİ’Yİ, YEORYEONG VE ARKADAŞLARIYLA İLGİLİ DÜŞÜNCELERİNİ GÖZDEN GEÇİRMEYE İTİYOR... “BEN DE SİZİN İÇİN YERİ DOLDURULAMAYACAK BİRİ OLABİLİR MİYİM?”

Mahalle
"Her şey Aysel’in bir gün ansızın ortadan kaybolmasıyla başladı. Daha yakın zamanda bir pazar sabahı erkenden gelmiş, her zaman olduğu gibi sokağa bakan camın kenarındaki iki kişilik küçük masaya oturmuş, tek kişilik kahvaltı tabağı sipariş etmişti. Huyunu –belki de huysuzluğunu demek lazım– bildiğimden, hiç ilişmeden dükkânın açık bar gibi restore ettirdiğimiz, konuklarımızın mutfağımızda çalışırken bizi, bizim de mutfaktan onları görebildiğimiz bölümünden gözucuyla izlemiştim onu. Henüz o kadar erkendi ki dükkânda izleyecek başka hiçbir şey ya da hiç kimse yoktu zaten." İstanbul’un en kendine özgü semtlerinden biri Kuzguncuk... Burada, en güzel lezzetlerin insanların derdine şifa olduğu "Mahalle" isimli bir mekân... Bu tatların ustası, insanların dertlerinin dinleyicisi ve mekânın sahibi...

Hayat Baştan Sona Kıssadır - Sadık Hidayet
"Ve şimdi yazmaya karar vermişsem, bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir." – Sâdık Hidâyet Modern İran Edebiyatı’nın öncülerinden kabul edilen Sâdık Hidâyet, gerek yalın ve gerçekçi üslubuyla, gerek ustalıkla irdelediği ruh tahlilleriyle tanık olduğu coğrafyanın toplumsal yaşamına da eserleriyle ayna tutan bir yazardır. Eserlerinde suç, özgürlük, yabancılaşma ve otoriteye bireysel olarak karşı çıkma temalarıyla dikkat çeken Sâdık Hidâyet, intiharla sonlandıracağı kısacık ömrüne rağmen yirminci yüzyıl edebiyatının en önemli isimleri arasında anılmaya devam edecektir. Kafka’nın "ruh ikizi" olarak da tarif edilir. Modern İran’ın giderek içine sürüklendiği karanlığı, bir sanatçı ve aydın olarak bir türlü sindiremeyen Hidâyet’in yalnızlık, boşluk duygusu, ölüm ve intihar düşüncel...

Unutulamayanın Tutsaklığında
"Hiç kimse bedelini ödemeden, kendinden kurtulup yapay bir kişiliğe bürünemez." Carl Gustav Jung Tek başına ve sadece gününü yaşayan bir adam...Alacakaranlıkta ortaya çıkan gizemli bir kız...Bir arada yaşamaya başladıklarında yavaş yavaş ortaya dökülen geçmiş ve saklı gerçekler...Gerçeklerin bir gün ortaya çıkma gibi kötü bir huyu vardır ne yazık ki! Ne kadar derine gömersen göm, hayaletler yeniden canlanır, tesadüfmüşçesine önüne çıkar. Tek amaçları içinde yaşadığın cehennemle yüzleşmeni sağlamaktır. Başka türlü ne hayaletler ne de sebep oldukları acılar tutsaklıktan kurtulabilir.Refik bir yandan geçmişin kapılarını açan gizemli kızı anlamaya çalışırken bir yandan da içindeki karanlıkla yüzleşmek zorunda kalacaktır. Yaşadıkları, onun akıl ile delilik arasındaki çizgide kalma savaşı haline...

Dük'ün Malikânesi 3
“SANA DAHA ÖNCE DE DEDİĞİM GİBİ FAZLA SAHİPLENİCİ OLABİLİYORUM.” Efsanevi Başrahip Heika Demint ortaya çıkar! Dük ve Başrahip, Raeliana’ya sahip olabilmek için tartışmaya girer... Raeliana, Noah’nın yanında başka bir kadının olacağına inanmaya devam ederken herkes Noah’nın kalbinin kime ait olduğunu fark eder. Dük’ün Raeliana’ya Karşı Gitgide Artan Takıntısı Nereye Varacak?

Kral Pele
“Başarı kaza eseri gelmez. Yoğun çalışmayla, kararlılıkla, etütle, fedakârlıkla ama hepsinden önemlisi yaptığın işe duyduğun tutkuyla gelir. ” Pelé Brezilya’nın Sao Paulo eyaletinin sönük bir mahallesinde doğan Edson Arantes do Nascimento, herkesçe bilinen adıyla Pelé, ilk profesyonel futbol sözleşmesini 15 yaşında imzalar. İki seneden kısa bir süre içerisinde daha o yaşta filiz veren dehası Brezilya Ulusal Takım formasıyla kazandığı 1958 Dünya Kupası’nda, sadece ülkesini değil bütün dünyayı yerinden oynatır. Maçlarda 1279 gole imza atan Kral, üç Dünya Kupası getirir. FIFA ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin istisnai kariyeri sayesinde 20. yüzyılın en iyi futbolcusu ve sporcusu seçtiği Pelé aynı zamanda Unicef İyi Niyet Elçisi olarak bütün dünyayı dolaştı. Pelé farklı renklerden, kültür...

Liseli Paralı Askerin Macerası 1
Uçak kazasından sağ kurtulan tek kişi olan 8 yaşındaki İjin, kendini savaş içinde olan bir ülkede bulur ve orada gizlice paralı asker olmak için eğitilir. Yıllar sonra memleketine geri döner. İjin, normal bir hayata alışmaya çalışırken kız kardeşi Da Yeon’un okulda zorbalığa maruz kalması, İjin’in içinde bastırdığı savaşçıyı ve adalet arayışını yeniden uyandırır.

Günde Bir Doz Kedi
20’den fazla dile çevrilen Japonya’nın çok satan kitabı Kyoto’nun karmakarışık caddelerinde bir dedikodu kulaktan kulağa yayılıyor. Sorunlarına çözüm bulamayanlar, hayat mücadelesinde yorgun düşenler, sevgilisiyle sıkıntı yaşayanlar hatta ebeveynlerinden şikâyetçi olan ergenler bile... Hepsi “birinin tanıdığı birinden, birinin duyup başka birine söylediğini duyduğu birinden” duyarak bu kliniğe geliyor. Her şeyin ilacı bir doz kedi olabilir mi? Gerçek şu ki kediler sandığınızdan çok farklı hayvanlar olabilir. Siz onları unutsanız da sizi unutmayabilirler ve siz unutmak istemeseniz de onların sizin unutmanızı isteme hakları vardır. Kedilerle insanların ilişkisi, hiç bu kadar çarpıcı ve masalsı dile getirilmemişti... Çağdaş Japon edebiyatının güçlü kalemi Syou Ishida, Günde Bir Doz Kedi’de ge...

Fante Bukowski
Fante Bukowski, Denver, Colorado’nun batakhane barlarından Columbus, Ohio’nun köhne motellerine kadar, Amerikan yazını için ne kadar tanımlanabilir ve vazgeçilmez olsa da günümüz âdetleriyle o kadar çelişen bir edebi geleneği yaşadı: sanat adına toksik erkeklik, beyaz ayrıcalığı, baba sorunları, alkolizm ve narsisizm geleneği. Bu dönüm noktası niteliğindeki kitap, Bukowski’nin mirasını koruyan üç eserini -Fante Bukowski, Fante Bukowski İki ve Fante Bukowski Üç: Mükemmel Bir Hata - bir araya getiriyor. Bir önceki biyografi çalışması 2012 tarihli The Hypo: The Melancholic Young Lincoln ile Amerikan edebiyatında büyük bir yer edinen bir başka genç hayalperestin hikâyesini anlatan karikatürist Noah Van Sciver’ın kaleme aldığı Fante Bukowski’nin Bütün Eserleri aynı zamanda Bukowski’nin, ilk bas...

Sıriga'nın Üç Günü
Soykırım iddialarına karşı özgün argümanları olan kasabalı Türkçü tarih öğretmeni bir gün dehşet içinde Ermeni olduğunu öğrenir ve bu gerçeği kabullenemez. Durumdan habersiz oğlu Bozkurt ilk kez geldiği İstanbul’dan çok etkilenir. Buradaki değişim sürecinde babasından hayli farklı fikirlere sahip Marksist bir sendikacı olan amcası Cemal’i yanında bulacaktır. 1980’lerde Turgut Özal’ın yarattığı liberal umut döneminde kasabayla şehir arasındaki ilişkiyi, insanlar arasındaki sosyal ve zihinsel farklılıkları ve buna karşılık farklı etnik kökenden olmalarına rağmen yaşadıkları ruhsal benzerlikleri epik bir anlatımla ustaca aktarıyor roman. Fantastik ve mizahi nüveler de içeren SIRİGA’NIN ÜÇ GÜNÜ okura çok da alışkın olmadığı türden hem bir yakın tarih hikâyesi anlatıyor hem de "ikilem" olgusu ü...

Dünyayı Küçük Karabalıklar Kurtaracak - Samed Behrangi
"Artık ölüm korkutmuyor beni, ama hayattayken de onu arayacak değilim. Ölümle karşı karşıya gelince –ki bu sık sık oluyor– kaçınılmaz bir gerçekle yüz yüze geleceğim. Ama önemli olan bu değil, önemli olan, benim yaşamımın ya da ölümümün başkaları üzerinde bıraktığı etkidir." Samed Behrengi, Tebriz’in yoksul bir mahallesinde, bir işçi ailesinin dördüncü çocuğu olarak geldi dünyaya... Sadece yirmi dokuz yıl yaşadı ama bu kısacık hayatının içine hem yoksulluğun bir kader olmadığı başkaldırısıyla onurlu bir eşitlik mücadelesi sığdırdı hem de sayısız masal, derleme, çeviri ve makale bıraktı arkasında. Ekmeğin, hakların ve adaletin herkese eşitçe dağıtıldığı başka bir dünyanın mümkün olabileceğini var gücüyle haykıran, geleceğe ümitli çocuklar yetiştirebilmeye kendini adayan bir öğretmen, aydın ...

Lanetli Prenses Kulübü 1
EN İYİ MİZAH WEBCOMIC KATEGORİSİNDE RINGO ÖDÜLÜ ADAYLIĞI GWENDOLYN’LE TANIŞIN — Prenseslerin her zaman her şeye sahip olamayacaklarının canlı kanıtı o. Gwendolyn bir kalede yaşıyor ve babası da bir kral ancak kendisi ne bir masal prensesine benziyor ne de yeterince çekici... Fakat bir gece yanlışlıkla Lanetli Prenses Kulübü'nün çarpık dünyasına adım atmasıyla hayatı asla eskisi gibi olmayacak... Lanetlenmiş ve dışlanmış bu kadınlar, Gwendolyn'in kalıba uymamasına" rağmen en az diğerleri kadar prenses olduğunu fark etmesi için tam da ihtiyaç duyduğu kişiler... “Sevimli” tasarımı ve pek çok insanda merak uyandıran eğlenceli hikâyesiyle hoş bir çizgi roman. Hepimize, dünyaya güzellik borçlu olmadığımızı ve gerçekte olduğumuz gibi sevilmek için illa fiziksel olarak çekici olmamızı...

Kısacık Hikâyeler Kocaman Hayatlar
“Karanlık geceyi kan kırmızı bir renk ile yırtan güneş kendini belli ediyordu. Hızla yürüdüm çamurlu yoldan ve mahallemizin meydanındaki kahvenin önünde beklemeye başladım. Ciğerimi cayır cayır yakan o ürperti gitmiş, yerini ağır bir vicdan azabı almıştı. Yaşım daha on altı bile değildi. Başımı kaldırıp baktım geride bıraktığım gecekondumuza. Annem, babam, kardeşim… Burnumu çektim yutkundum. Köşeden görünen taksiye el kaldırdım. Sabahın beşinde gürül gürül Müslüm çalıyordu arabanın içerisinde. Bitirim taksici abi beni süzdü. Gaza yüklendi. Başımı kaldırmadan mırıldandım: ‘Otogara abi…’ Taksici abi cevap vermedi. Birkaç dakika sonra Adana otobüsüne binip yıllar sürecek olan yolculuğuma başlıyorum. Onlarca ülke geziyorum, sokaklarda yatıyorum. Çenemde üç kırık, kolumda sekiz santimlik falçat...

Ezeli Sürgün - Abidin Dino
"Yeryüzünde garip bir saklambaç oyunu oynamıştık, hep beraber, telaşlar içinde ayrılıp buluşmuştuk tekrar ayrılmak üzere. Dön dolaş Türkiye vardı içimizde, içinde ya da dışında Türkiye’nin, Türkiye vardı." – Abidin Dino Gazetecidir, karikatüristtir, senaristtir, yazardır, şairdir ama en çok da ressamdır Abidin... Kara kuru, kavruk bir oğlan gibi görünür ama siyasi görüşüyle fazlasıyla komünist, hayranlık uyandıran elleri muazzam yetenekli, cesur, zarif, özgün bir adam... Üstelik sevdiğine yürekten bağlı bir âşık... Abidin Dino’nun şairlerle, yazarlarla, aydınlarla, sanatla, sürgünle, aşkla, umutla ama ne yazık ki siyasi baskılarla dolu yaşamını soluksuz okuyacaksınız...

Agafya
1920’de dünya yeniden şekillenmeye başlamıştı. Rusya’da başlayan Ekim Devrimi sonrasında artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Anadolu’da Mustafa Kemal’in askerleri amansız bir kurtuluş savaşı vermekteydi. İngiliz yanlısı Beyaz Rus ordusu yetmiş bin askeri, savaş gemileri ve silahlarıyla Mustafa Kemal’e karşı kullanılmak üzere İstanbul’a konuşlandırılmıştı. Bu orduyla birlikte devrimden kaçıp işgal altındaki İstanbul’a sığınan Rus asilzadeleri, gelirken yanlarında sadece acılarını, hayal kırıklıklarını, hırslarını ve korkularını değil, köklü kültürlerini, asaletlerini, sanat zevklerini, incelikli estetiklerini de getirmişlerdi. Böylece İstanbul’un yaralı, yoksul ve gelişmemiş çehresinin rengi de, dokusu da biçim değiştirmeye başlamıştı. Devrimden kaçan Rus soylusu güzel bir kadının, iş...

Perviz
Kayıp Kitaplar Kütüphanesi’nde bu kez Türk edebiyatında fantastiğin izleri sürüldü. Celal Nuri İleri’nin 1916’da kaleme aldığı Perviz'de, modernleşme sürecindeki edebiyatımızda o zamana kadar kullanılmamış olan temaların ilk kez kullanılmasıyla dikkat çekiyor. İktidar mefhumunu fantastik eksenle ele alan Perviz’de edebiyatımızın önemli bir boşluğu doluyor. Osmanlı Devleti’nin son evresinde yazılmış olan bu eser, modern Türk edebiyatının kronolojisini yeniden yapılandıracak cinste bir niteliğe sahip.

Sekiz Kulvar Firarileri
“Yolculuk, çoğu zaman varmaktan çok daha büyüleyicidir.” Sezgileri güçlü pançolar, cebir köpekleri, bir meyve suyu enstitüsü, Ay’a uçan uçurtma ve son yıllardaki en unutulmaz oyuncu kadrosuyla Sekiz Kulvar Firarileri, avangard öyküsünü klasik desenlerle bizlerle buluşturan çağdaş bir çizgi roman. Henry McCausland’in muazzam çizgi tarzı ve muzip & karakter odaklı mizah anlayışı, şimdiye kadar Yaz Olimpiyatları’nda gördüklerinizin aksine, bir grup koşucunun gerçeküstü masalını tamamlıyor.

Yol Arkadaşım Havaalanı Yazıları
20 ülke. 40 Havaalanı kapısı. 64 yol hikayesi. Gündüz Vassaf, bize gitmediğimiz diyarları, duymadığımız masalları anlatıyor; heyecan verici yol öyküleriyle sarıp sarmalıyor, yoldaşımız oluyor. Kurguyla gerçeğin iç içe geçtiği yazılarında bizleri de peşinden sürüklüyor. Onunla birlikte aynı gün içerisinde farklı ülkelerin farklı havaalanlarında buluyoruz kendimizi. Dünyanın yirmi farklı ülkesine uğurluyoruz bazen sevdiklerimizi, bazen de uğurlayanın yokluğu kıvrandırıyor bizi. Altmış dört yazıda, yazarla birlikte açtığımız kırk havaalanı kapısında kah mekanların mimarisini sorgularken buluyoruz kendimizi, kah hayaller kurarken… Kitaptaki yazılarla bir zamanların hanları, bugünün havaalanlarına bambaşka bir gözle bakacaksınız. Belki de anısız olduğunu düşündüğünüz bu mekanların nice an ve an...

Karanlık Olan
Benim için hayat sanki Peter Pan ve Kayıp Çocuklar’la tanıştığımda başlamıştı. Var Olmayan Ülke’nin büyüsü başımı döndürüyordu ve kendimi ilk kez evimde hissediyordum. Tek sorunum Vane’in bana teslim olmamasıydı ama bunu değiştirmeye kararlıydım. Adada güç dengeleri bozulmak üzereydi. Gölgesine henüz kavuşamayan Pan tehlikeliydi, onu öldürmek isteyen Fae Kraliçesi ve Kaptan Hook da öyle. Savaş kapıdaydı ve herkesin zayıf noktası sevdikleriyken kimse güvende değildi. Benim kaderimdeyse piyondan fazlası olmak vardı.

Öbürküler
Öbürküler, gecenin olur olmaz saatlerinde uykuları kaçıran, basamakları gıcırdata gıcırdata tırmanan, tel dolapları karıştıran misafirlerin romanı. Mahir Ünsal Eriş, 57 Numero’da gerçekleşen ürkütücü olayları anlatırken, bizi Menderes’in makadam yollarda sarsıla sarsıla giden otobüsünden indirip, asfaltta yaylanan damalı Impala’ya bindiriyor. Hasan Dağı’nı solumuza aldırıp, Haydarpaşa’da denizin laciverdiyle tanıştırıyor. Öbürküler, bize 60’lı yılları, komşuluğu, darbeleri, göçleri, hevesleri, yolları; daha da çok, bir daha asla dönemeyen Ötekileri geri getiren, hem hüzünlü hem de gülümseten bir roman.

Brodeck Raporu - İkinci Kitap Meçhul
Sıradan Zaferler’in çizeri Manu Larcenet’den görkemli bir eser. Larcenet, günümüz Fransız edebiyatının önemli isimlerinden Philippe Claudel’in ödüllü romanıyla ilk kez bir uyarlamaya girişiyor. Ele aldığı hikayeye yeni, canlı, karanlık ve trajik bir ruh katıyor. Vahşi doğayı yücelten ve insanın acizliğine vurgu yapan bu eser, okuyucuyu ulu, şiddetli bir siyah-beyaz uçuruma sürüklüyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra, Almanya sınırındaki küçük bir köyde bir yabancı infaz edilir. Köylüler, yazmayı bilen tek kişi olan Brodeck’ten olaya dair bir rapor yazmasını ister. Son derece merhametli bir adam olan Brodeck, gördüğü her şeyi birbiriyle ilişkilendirerek anlatmaya kararlıdır.