
Bilimkurgu Okuryazarlığı - Bilinmeze Merakın Anatomisi
"BİLİMKURGU, LAZER TABANCALI DELİKANLILARIN METAL SUTYENLİ KIZLARI KURTARDIKLARI ‘UCUZ’ UZAY FİLMLERİNDEN İBARET DEĞİLDİR." – PHILIP K. DICK. Bilimkurgu nedir? Bilimkurgunun temeli "novum" nedir? Novuma göre bilimkurgu alttürleri nelerdir? Bilimdışı kurgu nedir? Bilimkurguyu gerçekten anlıyor muyuz? Yapılan göndermelerin ve üzerine kurulduğu teorilerin farkına vardığımız bir okuma gerçekleştirebiliyor muyuz? Bilimkurgu hikâyeleri nasıl yazılır? Bilimkurgu üzerine daha yüzlerce sorunun dünyanın en önemli eserlerinden örneklemelerle ele alındığı bu kitap sadece bilimkurgu tarihini değil, felsefesini de açıklıyor. Bu türe gönül vermiş, okumaya ve seyretmeye meraklı herkese hitap eden bu kitabı okuduktan sonra bilimkurguya bakışınız tamamen değişecek. Yıllardır bilimkurguyla ilgilenen editör Z...

Elizabeth Bennette Olmak
"Geçmişin sadece hatırlamaktan zevk aldığınız kadarını düşünün..." Jane Austen’in büyülü kaleminden çıkan Gurur ve Önyargı eseri, kitabın baş kahramanı Elizabeth Bennet’in çağları aşan özgün karakteri sayesinde 200 yıldır geçerliliğini korumuş ve klasikler arasında yerini almıştır. Bu kitap sayesinde Elizabeth ile samimi bir arkadaşlık kurarken bir yandan da onun herhangi bir roman kahramanından çok daha fazlası olduğunu anlayacaksınız. Sayfalar ilerledikçe Elizabeth’in yaşamına, duygularına, yüreğinin sırlarına, istek, nefret ve beklentilerine şahit olurken kendinizle de ilgili birçok çıkarımda bulunacaksınız. Elizabeth Bennet kendi dönemi için devrimci sayılırdı... Bunu anlamadan, sadece bir aşk romanı okuduğunu sananlar ne çok yanıldıklarını bu kitapla öğrenecekler. Elizabeth Bennet’in ...

Yalnızlığın Kitabı
Yalnızlık için "çağın hastalığı" diyorlar. Peki öyle mi gerçekten? Yoksa yalnızlık, Aristo’nun "politik bir hayvan" diye nitelediği kafası karışık ve her daim meşgul insanın en kadim dostu, en arkadaş canlısı arkadaşı mı? Tenhasını yitiren kentlerde kuytu bulamadığımızdan mı kendimizi yalnız hissediyoruz bu yüzyılda? Afili yalnızlıklardan sefil yalnızlıklara doğru ilerleyen eski ve büyük bir destan, yalnızlığın tarihi. Mitosun tanrılarından mitolojik kahramanlara, anti-kahramanlardan varoluşçuluğun sıradan ve sıkıcı, iç bunaltıcı karakterlerine uzanıyor. Hatta mekandan, metruktan, evden ve avludan yüzümüze yansıyan bir oluş halini alıyor. Yazardan, editörden ve okuyucudan geçiyor. Neticede farklı kulvarlardan 12 isim bir araya geliyor, insanın yatay ve dikey düzlemde yalnızlığını düşünüyor...

Beyaz Geceler
Hayalperestlik, yalnızlıkla baş etmenin bir yolu olabilir mi? Dünya edebiyatının en büyük yazarlarından Dostoyevski’nin yirmi yedi yaşındayken kaleme kaldığı Beyaz Geceler gösterişten uzak, mütevazı ama bir o kadar da güçlü ve şiirsel bir uzun öykü... Hikâyenin isimsiz anlatıcısı, Petersburg’da yalnız yaşayan, kendi halinde bir hayalperesttir. Şehrin dört bir yanında dolaşır tek başına. O sokak senin bu sokak benim... Sonra bir gün yine kendi gibi yapayalnız bir kız çıkar karşısına. Nastenka... Güzel ama kederli bir kızdır Nastenka. Acıklı da bir hikâyesi vardır. Önce bu hayalperestin hikâyesini dinler, sonra onu bir daha bırakmayacağının sözünü vererek başlar kendi hikâyesini anlatmaya. Ancak hikâyeler ortaya döküldükçe filizlenen aşk duygusu, aslında üç kutuplu bir aşka dönüşür...

Katip Bartleby
"Yapmamayı tercih ederim." Bu cümle, 19. yüzyıl New York’unda Wall Street’te, bir hukuk bürosunda işe başlayan genç ve azimli Bartleby’nin hayat mottosudur. Bartleby her işini eksiksiz yapan sıra dışı bir kâtiptir. Ancak yaşananlar ve insanların ne düşündüğüne aldırmaksızın başlattığı pasif direniş bu cümleyle taçlanır. Bu kayıtsızlıkla nasıl başa çıkacağını düşünen patronu hikâye ilerledikçe onun tercihlerinin nedenlerini de anlayacaktır. Moby Dick’in yazarı Herman Melville tarafından kaleme alınmış absürd edebiyatın öncüsü ve aynı zamanda Amerikan edebiyatının kült eserlerinden biri olan bu uzun öykü Kafka’dan Camus’ye kadar pek çok yazara ilham vermiş, pek çok düşünürün okumalarına konu olmuştur. Kâtip Bartleby, yayımlandığı 1853 yılından beri bugün hâlâ toplum kuralları ve kapitalizmin...

Perviz
Kayıp Kitaplar Kütüphanesi’nde bu kez Türk edebiyatında fantastiğin izleri sürüldü. Celal Nuri İleri’nin 1916’da kaleme aldığı Perviz'de, modernleşme sürecindeki edebiyatımızda o zamana kadar kullanılmamış olan temaların ilk kez kullanılmasıyla dikkat çekiyor. İktidar mefhumunu fantastik eksenle ele alan Perviz’de edebiyatımızın önemli bir boşluğu doluyor. Osmanlı Devleti’nin son evresinde yazılmış olan bu eser, modern Türk edebiyatının kronolojisini yeniden yapılandıracak cinste bir niteliğe sahip.

İnsanların Dünyası
"SADECE MAL MÜLK İÇİN ÇALIŞARAK, KENDİ HAPİSHANELERİMİZİ İNŞA EDİYORUZ." Başka dünyaların mümkün olduğu inancını hayli derinden hisseden bir yazar ve pilottur Antoine de Saint-Exupéry... Yazarın dünya çapında çok satan kült eseri Küçük Prens’in minik kahramanı, bilinmeyene duyduğu merakla başka gezegenlerin keşfine nasıl cesaret ettiyse bu kez İnsanların Dünyası’nda aynı şeyi kendisi yapıyor Exupéry... Farklı şehirler, farklı insanlar, farklı kültürler, hayatlar, hikâyeler ve ihtimaller üzerine gerçekleştirilen bir yolculuğun derinlikli sorgulamasıdır da bu kitap aynı zamanda. Yazarın en felsefi eseri olduğunu söylemek de mümkün. Bilinmezliğin korkusunu aşmak, bilinirliğin güveninden kaçmak isteyenler için eşsiz bir hikâye...

İnsan Ne İle Yaşar
"Önceleri Tanrı’nın insanlara sadece yaşamaları için can verdiğini sanıyordum, artık bundan daha fazlasını biliyorum. Anladım ki o, insanların birbirlerinden ayrı yaşamasını istemiyor, bu yüzden de onlara her birinin tek tek neye ihtiyacı olduğunu aşikâr etmiyor. Bir arada yaşamalarını istediğinden hepsine kendilerinin ve diğerlerinin neye ihtiyacı olduğunu gösteriyor." Zengin ve soylu bir aileden gelen Lev Nikolayeviç Tolstoy’un hayatı hakikati aramakla geçti. Yaşadığı zenginlik dolu hayatı reddederek yoksul sınıfın arasına karışan Tolstoy, iyilik-kötülük, ölüm-yaşam, açgözlülük-tokgözlülük gibi kavramlara erdemli yanıtlar aradı, insanı sorguladı. James Joyce kitaba ismini veren "İnsan Ne ile Yaşar?" adlı öyküsü için "Edebiyat tarihinin en önemli öyküsü" der. Onu bu denli büyük yapan şey ...

Ring
Bir ringe tüm hayat sığar mı? Tüm yaşam, bir spor salonunun içinden film şeridi gibi geçer mi? Tolga, 30’lu yaşlarında genç bir adamdır. Uzun zamandır egzersiz yaptığı, dövüştüğü, ahir ömürdeki deneyimleri mekânın sahibi "Hoca" ile sık sık konuştuğu, yeri geldiğinde çilingir sofrasının kurulduğu bu yer, onun geçmişinden-geleceğine bir geçiş köprüsüdür. Sonra bir akşam bu mekânda aniden bir parti organize edilir… Etkinliğin ev sahibi Tolga’dır… Konuklar önemlidir… Kimsenin olacaklardan haberi yoktur… Burak Soyer’in kaleme aldığı Ringspor destekli alınan "intikamın" çok iyi bir örneği.

Türk’ün Dostoyevski İle Sınavı 222 Soru ve Cevap Anahtarı
Bir insanın yaşadığı sürece herhangi bir Dostoyevski kitabı okumadan bu dünyadan geçip gitmesinin kişinin kendine yapabileceği en büyük haksızlık olduğunu söylemiştim bir yerlerde. Şimdi belki bir şey daha yapmalıyız, Dostoyevski kitaplarının yanına mütemmim cüz gibi koyabileceğimiz Vedat Özdemiroğlu’nun 222 sorulu Dostoyevski Sınavı’ndan geçmek. - Ercan Kesal

Bahar Düşü
"derinden göğe sonsuz bir döngü çizdim. açıktan başladım koyuya gittim." Bu kitabın dizelerinde yaşanmış, yaşanan ve yaşanacaklara dair pek çok gerçeği, hayali, duyguyu ve düşünceyi bulacaksınız. Bilmediğim, bilmediğini bildiğim mehtaplı bir yolda yıldızlara kavuşmaktı dileğim diyen mısralarda, "doğa", "hayat" ve "insan"a dair farklı bir yolculuğa çıkarken, şiirler; hayallerim, hayallerime sahip çıkamayışına isyanda diyecek. Ceylin Erbak Aytekin’in kaleminden bizlere ulaşan Bahar Düşü farklı bir şiir kitabı olarak hem geçmiş hem de günümüz dünyasına zarafetle çentik atıyor.

Ahbap Ferdinand
Kurban bayramında hayvan pazarından kaçarak kesilmemek için soluğu denizde alan, dört gün boyunca yüzen, tekrar yakalandıktan sonra Ahbap Platformu tarafından kurtarılarak özgürlüğüne kavuşturulan Ferdinand’ın hikâyesini herkes biliyor. Peki ama Ferdinand’ın macerasının iç yüzünü gerçekten biliyor musunuz? Ahbap Ferdinand, hikâyesini Ferdinand’ın iç dünyasından dil- lendiren büyükler için bir masal. Bildiğimiz hikâyeyi ters yüz ediyor ve bize madalyonun diğer tarafını da gösteriyor. Zira Ferdinand’ın yolculuğu şapşiklikten esarete, esaretten kurban pazarına, kurban pazarından denize ve oradan da özgürlüğe uzanan ilham verici bir öykü. Bu kitabın telif geliri, çiftlik hayvanlarını koruma ve kurtarma çiftliği Angels Farm Sanctuary Turkey’e bağışlanmıştır.

İnsan Nedir
Tom Sawyer’ın Maceraları ve Huckleberry Finn’in Maceraları adlı dünyaca ünlü romanların yazarı Amerikalı mizahçı ve hiciv ustası Mark Twain, bu kez alışılmışın çok dışında, soruları bol, sorgulaması çetin, anlatımı farklı bir eserle okurunun karşısında: İnsan Nedir? İki adam arasındaki diyaloglar üzerine kurulu bu küçük ama derinlikli kitabı okurken, çoğu zaman Sokrates ve Platon’un tartışmaları canlanacak gözünüzde. Mizah anlayışı güçlü yaşlı bir adamla, tez canlı ve heyecanı yüksek genç bir adam arasında geçen sohbette "insanın ne olduğu, ne olmadığı ya da ne zannedildiği" konusu enine boyuna tartışılırken kantarın topunun kaçtığı anlar da yok değil... İnsan aslında bir makine midir, zevk peşinde koşmak ve acıdan kaçmak dışında herhangi bir dürtüsü yok mudur, "kişisel değerler" uydurma m...

Akıllandım Artık Şimdi Daha Deliyim
İnsanın kendiyle olan mücadelesinden hangi taraf galip çıkar ki? Her ikisi de aynı güçteler sonuçta... Belki de dalaşmak değil, kendinle uzlaşmaktır mesele. Amaç yenmek de değil, yenilgiyi kabullenmek de... Güzel olan insanın kendi yüzüne insanca bakabilmesi... Kaç kişinin cesareti var filtresiz aynalara bakıp kalbinin tavan arasını temizlemeye? Benim yok! Tozlu haliyle kabulümdür. Kitabı yazanın aynası filtresiz... Peki, o tavan arasından neler çıktı dersiniz? Bir dolu delilik... Üstelik zekâya hizmet eden, yaratıcı, hırçın ama sevimli bir delilik... Anladım ki delilik bile aklı olanın akıllıca kullanabileceği bir lütuf. Demek bu yüzden akıl bile bazen sakil kalabiliyor hayat karşısında. Nilgün Bodur bu kez alışılmadık bir

Şirin ve Kartopu
DÜNYA SEVGİYLE GÜZELLEŞİR. Bir atla küçük bir çocuğun sevgiye dayalı dostluğunu, köyde yaşayan çocukların okumak için verdikleri büyük mücadeleyi ve hayvan dostlarımızın sahip olduğu değerli hakları anlatan bu tatlı öykü, aynı zamanda geçmişle günümüz arasında bir köprü kuruyor. Ali’yle anneannesi Şirin, iki farklı neslin yaşam şartlarını ve mücadelesini de gözler önüne seriyor.

Ben Suat Derviş Fosforlu Cevriye Nin Yazarı
Çok satan CELİLE, ELA GÖZLÜ PARS, YEŞİL MÜREKKEP ve İPEK SABAHLIK romanlarının yazarı Osman Balcıgil, Türk edebiyatının dünyaca ünlü kadın yazarı ve gazetecisi Suat Derviş’in hayatını gençler için romanlaştırdı. BEN SUAT DERVİŞ, FOSFORLU CEVRİYE’NİN YAZARI adlı bu kitap, Nâzım Hikmet’in adına şiirler yazdığı büyük yazar Suat Derviş’in soluk kesen dramını, naif bir anlatımla ve sürükleyici bir kurguyla anlatıyor. Saraylı bir annenin kızı olarak varlıklı bir hayata doğan Suat Derviş, ne yazık ki son nefesini verirken yoksulluk içindeydi. Üstelik üzerinde saraylı annesinin hediyesi olan sabahlığı örtülüydü. Aydın fikirleri ve sivri kalemiyle çok genç yaşta siyaset dünyasının da dikkatini çeken Suat Derviş, döneminin aydınlarının gördüğü eziyetten de nasibini aldı. Zorlu ama gıpta edilecek bir...

Ben Sabahattin Ali
Kürk Mantolu Madonna, İçimizdeki Şeytan ve Kuyucaklı Yusuf romanlarının yazarı Sabahattin Ali’nin casusluk hikâyelerini aratmayan yaşamöyküsünü Ben Sabahattin Ali adlı kitabında eşsiz bir roman kurgusu içinde kaleme alan Osman Balcıgil, Sabahattin Ali’yi bu kez gençler için yazdı. Ela Gözlü Pars Celile, Yeşil Mürekkep ve İpek Sabahlık gibi çok satan biyografi romanlarının usta yazarı Osman Balcıgil’in gençler için uyarladığı Ben Sabahattin Ali, Sabahattin Ali’nin öğrencilik yılları, Almanya’ya gidişi, siyasi görüşü, özel yaşamı, askerlik dönemi, hapishane süreci ve istihbarat ajanları tarafından izlendiği günleri tüm açıklığıyla ve lezzetli bir üslupla anlatıyor...

Ben Celile Nazım Hikmet İn Annesi
Ela Gözlü Pars Celile adlı romanıyla yüz binden fazla okurun beğenisini ve ilgisini kazanan yazar Osman Balcıgil’den gençler için eşsiz bir tarihi roman... Dünyaca ünlü şairimiz Nâzım Hikmet ile cezaevi günleri ve sürgünleri boyunca büyük desteğini gördüğü ressam annesi Celile’nin yaşamöyküsünü anlatan Ben Celile Nâzım Hikmet’in Annesi yalın dili ve sürükleyici kurgusuyla gençler için kaleme alındı. Nâzım Hikmet, 1902 yılında dünyaya geldiğinde Celile Hanım henüz 22 yaşındaydı. İlerleyen zamanlarda cezaevinde açlık grevine giden oğlunu kurtarmak için Celile Hanım’ın sokaklarda başlattığı imza kampanyasıyla yarattığı yankı, uzun yıllar zihinlerden silinmedi. Her sayfası duygu, tarih, azim, ilham, yetenek, inanç ve bilinç dolu Ben Celile Nâzım Hikmet’in Annesi elinizden bırakmak istemeyeceği...

Ne Su Aynı Artık Ne De Sen
AYNI KALAMAZSIN. YA ÇÜRÜYECEKSİN YA DA BÜYÜYECEK... Kişi, kurguyla bellek sondajı yaptıkça kendisine çarpar. Hep bir şey eksikmiş gibi... Kendisine yabancı olduğunu anladığında da dönüşümü başlar. Hakan Akdoğan Edebiyatı bu kadar vazgeçilmez kılan, insandaki dönüşüm yeteneğine olan inancıdır. Bir kitap bir insanı ve bir insan dünyayı değiştirebilir. Bu kitaptaki öyküler sizi içten gelen değişimin büyülü fırtınasında sürüklemeye davet ediyor. Ona katılmanızı öneririm. Gülşah Elikbank Bir metnin sonuna geldiğinizde başlangıçtakinden farklı bir yerdesinizdir artık. Bu hikâyelerin yazarları da aynı yoldan geçti. Başkalarını tanırken kendilerini de tanıyarak. Hayat böyle daha anlamlı değil mi? Mario Levi Hikâyeler dünyayı değiştirme gücüne sahiptir, çünkü bütün hikâyeler esasında bir dönüşümü a...

Bizim Kurdun Hikayesi
"Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz." – Molière Öğretmen Karga’nın hem kendi sınıfına hem de size anlatacağı bir hikâye var.Size kurtların hikâyesini anlatacak ama beraberinde onların büyük sırlarını da öğrenmiş olacaksınız. Bir arada özgürce, kardeşçe yaşayabildikleri güzel ülkelerini nasıl kurduklarına tanıklık edecek, bu başarıya ulaşmanın hiç de kolay olmadığını göreceksiniz. Peki bizim kurt neresinde bu hikâyenin? Güçlü olmak sadece bilek gücüyle mi ilgilidir? Akıl, kültür ve zekâyla da kazanmak mümkün müdür? Üstelik kimseye zarar vermeden. Bu nasıl başarılır? Sorumluluk sahibi olmak sadece verilen görevleri yerine getirmek midir? Yoksa yapabileceğimiz ama yapmadıklarımızdan da sorumlu muyuz? Kitabı okuduğunuzda bu soruların cevabını kendiniz vermiş olacak...