
Ring
Bir ringe tüm hayat sığar mı? Tüm yaşam, bir spor salonunun içinden film şeridi gibi geçer mi? Tolga, 30’lu yaşlarında genç bir adamdır. Uzun zamandır egzersiz yaptığı, dövüştüğü, ahir ömürdeki deneyimleri mekânın sahibi "Hoca" ile sık sık konuştuğu, yeri geldiğinde çilingir sofrasının kurulduğu bu yer, onun geçmişinden-geleceğine bir geçiş köprüsüdür. Sonra bir akşam bu mekânda aniden bir parti organize edilir… Etkinliğin ev sahibi Tolga’dır… Konuklar önemlidir… Kimsenin olacaklardan haberi yoktur… Burak Soyer’in kaleme aldığı Ringspor destekli alınan "intikamın" çok iyi bir örneği.

Affedebilecek misin?
Doğum günüme gelecek misafirlere hazırlık yapıyordum. Banyodan gelen korkunç sesi duyduğumda duş kabininin camı patladı sandım. Aklıma ilk gelen bu oldu nedense. Mikseri çırpmakta olduğum yumurtanın tabağına bıraktığım gibi banyoya koştum. Bu hikâyenin gerçek hayatta yaşandığına inanmak o kadar zor ki. Ama maalesef gerçek bu! Kendini banyoda tabancasıyla vuran bir genç... Geriye ıstıraptan başka ne kalıyor bir bakalım mı? Yazar soruyor: “Kendini yok ederek seni de öldürenler var; onları affetmen mümkün mü?” Hayat öyle ya da böyle devam ediyor; yükleri, travmaları, düğümleriyle... Ama her beladan güçlenerek çıkmak mümkün... Başkalarını canına kıyarak cezalandırma! Senden sonra da gülümsemeyi başaracaklar.

Katip Bartleby
"Yapmamayı tercih ederim." Bu cümle, 19. yüzyıl New York’unda Wall Street’te, bir hukuk bürosunda işe başlayan genç ve azimli Bartleby’nin hayat mottosudur. Bartleby her işini eksiksiz yapan sıra dışı bir kâtiptir. Ancak yaşananlar ve insanların ne düşündüğüne aldırmaksızın başlattığı pasif direniş bu cümleyle taçlanır. Bu kayıtsızlıkla nasıl başa çıkacağını düşünen patronu hikâye ilerledikçe onun tercihlerinin nedenlerini de anlayacaktır. Moby Dick’in yazarı Herman Melville tarafından kaleme alınmış absürd edebiyatın öncüsü ve aynı zamanda Amerikan edebiyatının kült eserlerinden biri olan bu uzun öykü Kafka’dan Camus’ye kadar pek çok yazara ilham vermiş, pek çok düşünürün okumalarına konu olmuştur. Kâtip Bartleby, yayımlandığı 1853 yılından beri bugün hâlâ toplum kuralları ve kapitalizmin...

Kanlı Ceket
YOKSULLARIN ÇOCUKLUĞU YOKTUR. "Geçmişin zorlu çocukluk yollarından geçenlerin açtığı bambaşka bir yolda yürüyor yeni nesil artık. Talip Emiroğlu o güç patikaları en önden tırmanmış, yoksulluğun sert yüzüyle erken yaşta tanışmış bir eğitimci. Kendi deneyimlerini bu farklı öykülerle bize aktarırken ne şimdilerin kolaycılığına kaçıp yeni nesli suçluyor, ne de kendi geçmişini saklıyor. Her şeyi olduğu gibi, duru bir dille okurla paylaşıyor. Kuşaklar arası iletişim için edebiyatın köprüsünü kullanmayı seçerek mesleğinin avantajlarını dilimizin kıvraklığına ekliyor ve ortaya bu birbirinden farklı gözükse de aynı noktayı ustaca işaret eden sahici öyküler çıkıyor." --Gülşah Elikbank "Talip Emiroğlu öykü geleneğimizin çok sağlam bir yerinde duruyor. Geçmişe yapılan bir çeşit yolculuk... Sorgulamala...

Sweet Home 1
TEK BAŞINA KALMIŞ BİR ÇOCUĞUN KARŞILAŞABİLECEĞİ EN KÖTÜ DÜNYA!

Kararsız
“Bu kitabı elinizden bırakamayacak ve son sayfayı çevirdikten sonra bile aklınızdan çıkaramayacaksınız.” –Bal Khabra, Çarpışma’nın Çoksatan Yazarı Rhys Koteskiy geri dönmüştü ya da en azından deniyordu. Hokey takımının kaptanı ve geleceğin yıldız oyuncusu Rhys, beyin sarsıntısı geçirmesine neden olan sert bir darbe almıştı. Hızla iyileşmesine rağmen piste adımını attığı anda onu ele geçiren panik ataklara bir türlü çözüm bulamıyordu. Sezon başlamadan önce tek başına antrenman yapmak için piste gittiğinde ise… yalnız olmadığını gördü. Sadie Brown başarılı olmak zorundaydı yoksa ailesi dağılacaktı. Bitmeyen borçlar, küçük kardeşlerini kaybetme korkusu ve paten antrenmanları arasında boğulan Sadie, ertesi günü sağ salim atlatmaktan ötesini düşünemiyordu. Nefes alabildiği tek yer olan buz pist...

Kahramanlar ve Sefiller
HER ZAMAN KAHRAMANLAR HATIRLANIR, SEFİLLERİN İSE SADECE VARLIĞI BİLİNİR. Altı yüzyıl aynı coğrafyaya hâkim olan Osmanlı İmparatorluğu’nun mantalitesini zamanın şartlarına uyduramaması, geçmişiyle yaşayıp, bilimsellikten uzak yaklaşım tarzlarını inatla sürdürmesi, bunu eski değerlerini korumak olarak kutsaması kaçınılmaz sonu getirmekteydi. Ülkeler arası iletişim artmıştı. Sömürgeci dış güçler bilimselliklerinin ve ekonomik güçlerinin yardımıyla devletin açık yaralarını kaşıyarak doğru kararlar alınmasını engelliyorlardı. Yapılan nadir olumlu işlerden biri, yarım asır sonra gerilemeyi durduracak neslin yetiştirilmeye başlanmasıydı. Cemal bu neslin bir temsilcisiydi. Aile ve toplum değerlerine bağlılıkta tam bir Osmanlı, aldığı eğitimlerin etkisiyle her türlü noksanlığı eleştiren, süregelen ...

Büyük Atlas Küçük Canlılar
Geçmişin insanları zamanın trafiğini değiştiriyor; yakalanan anlarla birlikte her şey arayışların ve kaçışların, ertelemelerin ve kavuşmaların tesadüfi dizilimiyle Berlin’de, gece sessiz olunması gereken bir balkona taşınıyor. Barış Pirhasan, zihin çekmecesini karıştırırken yoksulluklara kendi giden aşıklardan hastane odalarındaki arkadaşlara kadar hayatının tüm insanlarını kendi gölgeleri gibi uzatıp kısaltıyor. Kıpırtısını ve heyecanını muhafaza eden şiirler, bu kez biraz daha yüksek bir sesle okunuyor.

Kayıp (Ciltli)
Yenemeyeceğin tek kişi kendinsin ve sen kendinle savaşıyorsun. Ezgi Çora, geçirdiği trafik kazasından sonra iki ay komada kalır. Uyandığında son üç yılına dair hiçbir şey hatırlamıyordur ve zihninde kendi sesi dışında başka sesler de vardır. İyileşmesini bekleyen insanları gördüğünde yeni hayatının yalanlar üzerine kurulduğunu düşünür. Üzerine titreyen anne babası, sevecen arkadaşları ve ilgisiyle şaşırtan Asilkan ona çok yabancı gelir. Çünkü Ezgi'nin hatırladığı son şey, aslında ne kadar yalnız olduğudur. Okul çıkışında gelip onu seyreden, ortak geçmişlerinin olduğunu söyleyen ama kimsenin tanımadığı Ushan da aklını iyice karıştırır. Anılarını hatırlamaya ve asıl benliğini bulmaya çalışan Ezgi'nin en büyük savaşı kendiyle olacaktır. Kazanmak istiyorsa zihnindeki seslerden bir an ö...

Blöf
"Üşüyorum, dedim. Üzerindeki deri ceketi çıkarmaya yeltendiğinde onu durdurdum. Aynı akşamda iki erkeğin kokusunu birbirine bulamayacaktım…" Blöf, bireylerin ruh hallerinin ikili ilişkilerine davranışsal olarak nasıl yansıdığı ve kişinin karar mekanizması üzerinde nasıl etkiler yarattığını, dünyanın en tutkulu duygusu kabul edilen aşk teması üzerinden, çağın gerçekleri ve hissettirdikleriyle aşkın biraz da aşınmış halini okuyucuya iletmeyi amaçlıyor. Yüzyıllardır türlü şekillerde anlatılagelmiş aşk hikâyelerinden birini, ana karakterimizin psikolojisiyle harmanlanmış şekilde, tüm gelgitleriyle karşımızda buluyoruz. Modern insanın aşkı, özlem, takıntı, intikam, merhamet gibi temalar etrafında okuyucuya aktarılıyor. Sanatın iyileştirici gücünü roman türünün bir örneğiyle aşk izleği üzerinden...

Aşk Sınır Tanımaz (Ciltli)
İstanbul’dan Güney Kore’ye uzanan tutku dolu ve tehlikeli bir aşk hikâyesi... Masal Okur, zeki, güzel ve başarılı bir kadındır. Ancak kalbi de karakteri gibi sert ve soğuktur. Yıllar önce uğradığı ihanetten sonra kalbini aşka kapamıştır. Kendisini, yalnızca kariyerine ve ailesine adayan genç kadının hayatında artık aşkın yeri yoktur. Fakat kaderin, Masal Okur için çok daha büyük planları vardır. Şirketi tarafından üç aylığına Güney Kore’ye gönderileceğini öğrenir. Bu işe ihtiyacı olan Masal, her ne olursa olsun Güney Kore’ye gitmek zorundadır. Fakat PSY Entertainment’ın CEO’su ile tanıştığında hayatı bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır. CEO Park Soo Yun, yakışıklı olduğu kadar zeki, başarılı ve aynı zamanda gizemli bir adamdır. Masal Okur’u baştan çıkarmak için özel olarak yaratı...

İstanbul'un Son Yılanı Nasıl Öldü?
Birbirinden ilginç onlarca karakter, tarihin belirli bir döneminde aynı mahallede bir araya gelmişler ve duyanların zihinlerini zorlayacak, yüzlerini güldürecek, kalplerini titretecek gerçeküstü hikâyelerin de bizzat kahramanı olmuşlar. Evvel zamanların, gerçek hayallerin, olaylı gecelerin, macera dolu gündüzlerin, hayalperest çocukların, hatırı sayılır hatıraların hikâyesi; İstanbul’un bir köşesinde, kimsenin fark etmediği bir zamanda hayat buluyor. Murat Nedim, bizi kendi mahallesinde eşsiz bir yolculuğa çıkarıyor.

Şüpheli X
ÇÖZÜLEMEZ BİR PROBLEM YARATMAK MI DAHA ZORDUR YOKSA O PROBLEMİ ÇÖZMEK Mİ? Yasuko Hanaoka, istismarcı eski kocasına izini kaybettirdiğini sanıyordu. Ancak adam bir anda ortaya çıkıp ondan para sızdırmaya çalışacaktı. Kapısına daya

Kıvılcım
ANLAŞMALI EVLİLİĞE SICAK BAKACAK BİRİ ARANIYOR Ancak hayatım buna bağlıysa evleneceğime yemin etmiştim. Ne ironi ama. Şimdi de evren bunu bir meydan okuma sandığı için acilen bir koca bulmam gerekiyor. Ama geçici

Amerikalı
Bazen hayatta kalmanın tek yolu, kim olduğunu tamamen unutmaktan geçer. Eski CIA ajanı Nathan Grant, casusluk kariyerini geride bırakıp huzura kavuştuğunu sanıyordu. Ancak geçmişinin karanlık gölgeleri, onu en savunmasız anında, balayının tam ortasında yakaladı. Hayatının aşkını kalleş bir suikastta kaybeden Nathan, asıl hedefin kendisi olduğunu biliyordu. Artık onun için tek bir yol vardı: İntikam almak ve adaleti kendi elleriyle sağlamak. Geçmişinden kaçmak yerine onunla yüzleşmeye karar verdiğinde ise kendini çok daha derin ve tehlikeli bir komplonun ortasında buldu. Gerçeğe her adımda biraz daha yaklaşırken tek bir soruyla sarsılacaktı: Ya asıl düşman, en yakınındakilerden biriyse? Kenneth Rosenberg, sürükleyici temposu ve zekice kurgusuyla, okuru Estonya’nın buz gibi hapishanelerinden...

Nefret Mektupları
Naomi ve Luca beşinci sınıftan beri mektup arkadaşıydı. Daha doğrusu yaratıcı hakaretler ve söz düellolarından oluşan bir savaşta iki düşman… Her satırından tarifsiz bir nefret akan bu mektuplar yıllara yayılan bir arkadaşlığın temelini atmıştı. Ta ki bir gün mektuplar aniden kesilene kadar. Naomi, iki yıldır Luca’dan haber alamıyordu. Her şeyi değiştirebilecek o son mektubun arkası gelmemişti. Ne var ki yerel haber kanalındaki masasında bir anda beliren yeni bir zarf, fitili tekrar ateşleyecekti. Bu sefer son sözü nefret değil aşk söyleyecekti.

Kaçamak
YARIŞMA: BALAYIMDA BANA KATILIN İnsanın sosyal medyada beraber balayına gideceği birini aramasının olağan bir şey olmadığının farkındayım ama işte buradayız. Düğünüm iptal oldu. Ama lüks bir tatil köyünde geri ödemesiz olarak planlanan on bin dolarlık her şey dahil tatilim iptal olmadı ve bunun heba olup gitmesine izin vermeye hiç niyetim yok. Erkek seçme konusundaki sicilim pek parlak olmadığından pişman olmayacağımı umduğum bir işe kalkıştım ve savunmasız bir ânımda arkadaşlarımın benimle gelecek kişiyi seçmesine izin verdim. İdeal aday bekâr olmalı. Uçakta fazla konuşmamalı ve onu hemen yurtdışına çıkmaktan alıkoyacak bir engeli olmamalı. Ayrıca aynı yatağı paylaşacak olmamızı sorun etmemeli. Sonuçta bir balayı süitinde kalacağız. Şartları karşılıyorsanız lütfen hemen yazın. Uçak haftay...

Bi’ Kahve İçmeye Yukarı Gelir misin?
Arka Kapak Yazısı: Onu, “Bi’ kahve içmeye gelir misin?” diye yukarı davet ettiğimde, ikimiz de biliyorduk bu davetin kahve ile alakalı olmadığını. Malum, bugün dünya flörtünün en popüler tetikleyici cümlesidir bu: “Bi’ kahve içmeye gelir misin?...” “Sevişelim mi?” diyemediği için, olayın adını “kahve” koymuş dünyalılar. Selda Terek’in metaforik anlatım tekniği ile günümüz insanının içsesleriyle birleştirip usta üslubuyla kaleme aldığı, mizah öğeleri de içeren bu hikâyesinde kendinizden çok fazla parça bulacaksınız. Ve soruyor yazar: “Yeryüzündeki hangi hazzı ‘aşk’ ile takas edebilirsiniz?”

Ses Kaydı
Çok şükür, şu aralar mükemmel bir terk ediliş ıstırabım var da şarkılar daha anlamlı geliyor kulağıma. Sanki “Ayrılık Acısına Kadın Arkadaş Desteği Derneği” kurmuşlar, üyeleri de toplanıp cümbür cemaat bana taziye ziyaretine gelmişler. Sorun ne, neyi kaybetmişim? Sevgilimi... Sevgili bile değildi, bildiğin mahrem gölge: “fuckbuddy...” O halde neden herkes bana karşı bu kadar hassas ve neden bu kadar üzgünüm? İçimde bir gedik var ve bunu o açmadı, biliyorum. Yazar diyor ki: “Gerçek, varsayılandan farklıdır çoğu zaman... Varsayımlarımıza, düşünce kalıplarımıza kurban verdiğimiz bir ömür yaşıyoruz belki de.” Gerçeği bilseydik, farklı davranabilir miydik? Yine bir metaforik anlatım ve yine ustalıkla işlenmiş gerçek yaşamdan alınmış bir öykü...

Sessiz Haykırış
“YÜREKTE BIRAKILAN İZLER KADAR VARIZ...” Kalem benim kalemim olsa da eser sizin eseriniz. Türevlerinin aksine hiçbir kurgu ya da yaşantıya yer verilmedi bu kitapta. Parmak izi misali acıların da kişiye özel olduğuna inananlardanım ben. Kaybedişler, ihanetler, vefasızlıklar da bu izler gibidir. Okurken “Acaba yazarla bir yerden tanışıyor muyuz?” diyeceğiniz, ömrünüzün arka penceresinden anlatır gibi bir içtenlikle size sunulan bir yürek var elinizde. İster bir roman deyin türüne isterseniz de bir yürek otobiyografisi. Yazar Onur Soğum bu ilk kitabında, asıl sevginin insanın kendi içindeki sevgiyi bulma yolculuğu olduğunu anlatırken, bu yolda acı çekmeden de sevgiye varılamayacağını sarsıcı bir dille anlatıyor. Sessiz Haykırış, yaşadığımız çağda ayakta kalabilmek adına tek kalesi olan insani...

Votka & Pera
"Kırmızı ışıkta sokak çocuklarının etten duvar ördüğü Chevy Impala gelinle damadı nereye götürüyordu bilmem; ama beni 87 yazına, çocukluğumun en kral günlerine götürmüştü. İnsan olmanın yükünü çekmediğim, gözlerimi Samantha Fox takvimiyle şenlendirdiğim, Erenköy Mürüvvet Apartmanı’ndaki güzel günlere... O zamanlar babam ölü değildi ve onun ölümünün ardından gerçekleşen felaketler zinciri hayatımı altüst etmemişti daha..." Bu hikâyedeki defolu mal benim. Ruhum ihraç fazlası tişört gibi delik deşik. Vazgeçtim... Pes ettim... Yaşamak için mantıklı bir sebebi olmalı insanın... Pera’nın aşkı yaşama sebebim olabilir miydi bilmiyorum ama kesinlikle denemeye değerdi... "Boğaziçi Köprüsü’nün korkuluklarında, kollarımı iki yana açıp kendimi boşluğa bırakmadan önce tepemde parıldayan güneşe bakıp gül...

Gösteriş
SAHTE NİŞANLIM OLMAYA VAR MISIN? Daha önce hiç sırf birilerini haksız çıkarmak için saçma sapan bir şeye kalkıştığın oldu mu? Merhaba. İşte ben tam da bunu yapacağım. Çünkü görüştüğüm adam bana “evlenilecek kadın olmadığımı” ve “beklentilerimi düşürmem gerektiğini” söyledi. Yeni nişanımla tanıştığında yüzünün alacağı görmek için sabırsızlan

Ya Diğer Yoldan Gitseydim?
Seçme ikilemi en ağır yük. Bir iyi ile bir kötü arasından seçmek değil zor olan. İki iyi arasından daha iyi olanı seçmek de. Asıl ikilem, iki kötü arasından daha az kötü olanı seçmektir. Bu ihtimali yazmak da can yakıcıdır. – Hakan Akdoğan Hayatın dönüm noktalarında verdiğimiz kararlar, bizi bambaşka yollara sürükler. Dünyadaki her öykü, alınmayan yolları ve seçilmeyen hayatları bize sunarak okuyucuyu düşünmeye ve sorgulamaya davet eder. Aynen bu kitapta olduğu gibi. – Uğur Batı Dünyanın en eski ve daimi hikâyesidir zamandaki alternatif kırılımlar üzerine hayal kurmak. Yol ayrımındaki sayısız saçaklar üzerine yazılan hikâyeler, bize verdiği kadar size de ilham verecek. – Hasan Gümen Bu kitaptaki her hikâye okuyucuya yaşanmışlıkların ve kaçırılmış fırsatların iç içe geçtiği derin bir düşünc...

Elifin Yolculuğu
elif, alif, alaph, aleph Tüm harflerin başlangıcı Allah’ın Zatı Birlik Teklik İnsan-ı Kâmil Âdem Ateş Tüm harfler elif 'in şekil almış halidir... O, tüm söylemlere anlamını verir. Tüm yaratılış, elif 'in şekil almış halidir... O, tüm evrene anlamını verir. İnsan elbisesine üflenen ruhun elif 'in yolculuğudur kâinata vesile olan...