
Türk Hitler
ANCAK TARİHİN KARANLIĞIYLA YÜZLEŞEBİLENLER HAK ETTİKLERİNE ULAŞABİLİR Ercan, Almanya’da uzun yıllardır oyunculuk yapıyordu. Başarılı da bir oyuncuydu ancak yetenekleri ırkçı birtakım önyargılarla baskılanıyordu. Arap bir aile babası, Ortadoğulu bir terörist, İranlı bir göçmen ya da imam dışında başka roller oynaması mümkün değilmiş gibi görünüyordu. Ne hak ettiği şöhrete ulaşabiliyordu ne de hak ettiği parayı kazanabiliyordu, üstelik yeteneğini de tam olarak ortaya çıkarma fırsatı bulamıyordu. Önyargılar kafesine hapsedilmiş, zor zapt edilen bir kaplan gibiydi adeta... Sonunda kafesinden çıkmaya karar verdi. Almanya’da Türk olmanın bedelini ödemekten yorulmuştu artık. İşin kuralı neyse ona göre oynamaya hazırdı. Artık sadece role girmeyecek, hayatın içindeki rolünü de değiştirecekti.

Bu Işıltılı Hayatı Ben Seçmedim
Çok okunan çocuk kitaplarının yazarı Mehmet Erkan bu kez, komik mi komik, heyecanlı mı heyecanlı bir maceraya davet ediyor sizi. Hikâyenin kahramanı Erkan, Ferit’in okula dönüş partisine engel olmak için bir plan yapıyor. Tayfasını yanına alıp alternatif olarak bir maskeli mangal partisi düzenlemeye karar veriyor fakat işler hiç de düşündüğü gibi gitmiyor, hatta kontrolden çıkıyor, ortalık karışıyor. Bakalım Erkan kendi elleriyle organize ettiği bu karmaşadan sıyrılmayı başarabilecek mi? Dostları Özge, Yakup, Murat ve Mustafa yaşananlar karşısında ne yapacaklar? Siz de ünlü futbolcularla düğünde halay çekmek, sinek ilacı sıkan arabanın peşinde koşmak, kızlarla erkeklerin güçlerini birleştirdiğinde neler yapabildiklerini görmek ve kahkahalara boğulmak isterseniz sayfaları çevirmeye başlayın...

Ay'dayız
Alice Kellen’dan duygularınıza dokunacak, sürükleyici bir roman. Bir gece Paris’te, ışıklar şehrinin büyülü atmosferinde yolları kesişen iki yabancı. Rhys ve Ginger, birbirlerinden ne kadar farklı olsalar da, kaderin onları sonsuza kadar birleştireceğini hayal bile edemezler. Londra’da yaşayan ve kendi hayallerini bile unutacak kadar kaybolmuş Ginger ile hiçbir yerde kalamayan gezgin Rhys’in hikâyesi... Her gece e-postalarla dolu itiraflar, şüpheler ve endişelerle aralarındaki arkadaşlık daha da derinleşirken zaman bu bağı sınamaya başlar. Ay’a tutunmak mümkün mü? Ay’dayız, aşkın, kaderin ve kendini bulmanın dokunaklı ve büyüleyici bir hikâyesi. Kısa ancak kalpte iz bırakan bir karşılaşma kadar kalıcı hiçbir şey yoktur.

Hapisteki Emanet 1
Kimliğini, ailesini, doğup büyüdüğü Karadeniz’i geride bırakıp İstanbul’a gelen Kurt Atabey başarılı bir savcıdır ancak bir günbeklemediği bir şekilde cezaevine girer. Çocukluğundan bu yana üvey annesinin şiddetiyle büyüyen Beliz Yargıcı babasının cezaevine girmesiyle daha çok sarsılır, çaresizce ortada kalır. Babasının yokluğunda üvey annesi tarafından sokağa atılır. Her şeyin cehenneme dönüştüğünü düşündüğü bir anda tüm dünyası tamamen değişir. Ve bir gün, cezaevinde babasının görüş günündeyken yan masadan büyük bir gürültü duyulur. Beliz korkuyla yan masaya baktığında heybetli, saçı sakalı birbirine karışmış olan o adamla göz göze gelir, kalbi korkuyla çarpar. İşte şimdi kader onlar için ağlarını örmeye başlamıştır... Kaderin onlar için çok farklı planları olsa da ikisi de bunu bilemez....

Unut Kuşu
Aklına gelir miydi, hiç aklına gelmeyeceğim?" -Alois Alzheimer Kentsel dönüşümde kent dönüştürüldü, mahallemiz, sokağımız, apartmanımız dönüştürüldü. Ağaçlarımız, çimlerimiz, bahçe duvarlarımız, martılarımız, serçelerimiz, kumrularımız, kargalarımız, kaldırımdaki ayrıkotumuz dönüştürüldü. Park yerimiz, balkonumuz, mutfaklarımız, dükkânlarımız, asfaltlarımız her şey ama her şey dönüştürüldü Süheyla. Hatta çocuklarımız bile dönüştürüldü dersem, bunak işte ne söylediğini bilmiyor deme sakın. Gerçekten çocuklarımız da dönüştü. Konuşamıyoruz. Teknoloji kurbanı hepsi. Ama beni dönüştüremediler biliyor musun? Bir ben dönmedim verdiğim sözden. Ama Kentligil Sitesi’ne döndüm. Akşamı sabaha dikerek seni bekliyorum, dönüşünü, gülüşünü… Yoksa ben de dönüştüm mü Süheyla? Yoksa dönüştüm de hatırlam...

Milas (Ciltli)
Kendisi olmanın savaşını vermeye hazırlanan Safir Rochelle, bir maskeli balonun tam ortasında aylardır hayalini kurduğu soluk mavi gözleri gördüğünde kendisini büyük bir tuzağın içinde bulur. Bir av olup olmadığı endişesi kâbuslarının başkahramanı olmaya başladığında o endişenin günden güne yerini hayal kırıklığına bırakacağından bihaberdir. Oyunları ve yalanlarıyla kalbinin etrafını çepeçevre saran kişiden kaçmak için her yolu denese de bu saklambacın sonunda yenileceği şeyin tek bir isim olduğunun farkındadır: Efes Milas Çağlayan.

Özgürlüğe Koşanlar
Özgürlük, dilediğin şekilde yaşamayı tercih etmek gibi görünse de aslında risk almaktır. 1950’lerin Amerika’sında, dönemin toplumsal normlarına karşı çıkan ve kişisel özgürlüğünü arayan insanların yaşadıklarını etkileyici bir dille anlatan bu hikâyede, aşk, kayıp, keşif ve değişim temalarının da derinlemesine işlendiğine tanık olacaksınız. Muriel, kocasının Kore Savaşı’ndan dönüşünden sonra yeni bir hayata uyum sağlamaya çalışırken, Julius da Las Vegas’ta kendine bir yer bulmaya çalışmaktadır. Hikâye, karakterlerin gizli tutkuları, yasak aşkları ve kimlik arayışları etrafında şekillenir. Muriel, at yarışlarına olan ilgisi sayesinde kendine bir kaçış yolu bulurken, Julius ise kendi cinsel kimliğini keşfetmeye çalışır. Peki, beklentilerin, hedeflerin ve arzuların değişmesi yeni bedeller ödem...

Safir (Ciltli)
On sekiz yaşına kadar bir gün bile babasının koyduğu kuralların dışına çıkmayan ve mükemmeliyet kavramına takıntılı bir zihnin sınırlarıyla yaşayan Safir Rochelle, bir gece ansızın aldığı mesajla hayatının en büyük hatasıyla tanışır. Yüksek sosyete ve cemiyetin ortasındaki parıltılı hayatının aksine, yalnızlığıyla kendine sarıldığı karanlık odasını aydınlatan loş ışığın altında, bilgisayar ekranına düşen bildirimle hayatı boyunca saklandığı perdenin arkasından o gece çıkmak zorunda kalır. O anlarda ona mesaj atan kişinin başlı başına bir hata olduğundan emin olsa da henüz bilmediği bir şey vardır:

Peter Pan
“You never have to grow up.” Follow Peter Pan, Wendy, and the Lost Boys on a magical journey to Neverland—a place where time stands still, and childhood never ends. In this world of flying boys, glowing fairies, and battles with pirates; imagination rules and the spirit stays forever young. This modern retelling of J.M. Barrie’s timeless classic brings the magic of Neverland to a new generation. Because some stories don’t grow old—they just keep flying.

Sayacak Yıldız Kalmadığında
İÇİNE ATTIKLARINI NASIL GÖRMEZDEN GELİRSİN? YALANLARLA ÇİZİLEN BİR HAYATIN YÖNÜNÜ YENİDEN NASIL BULURSUN? Maya, küçük yaşlardan itibaren bedenini ve ruhunu sadece baleye adamıştır. Ulusal Dans Topluluğu’nun geleceği oldukça parlak balerinlerindendir. Ancak geçirdiği ciddi bir kaza parlak geleceğini karartır. Maya artık kendini ait hissettiği dünyaya uzaktır. Her adımını yönlendiren büyükannesi, yaşananlardan onu sorumlu tutmaktadır. Şimdi annesinin yokluğunu her zamankinden daha çok hissetmektedir. Ve tesadüfi bir keşif, derin bir yaranın açılmasına neden olur. Beklenmedik bir yolculuk, umudunu kaybetmiş bir kız ve bir müzik kutusunda saklı bir gerçek.

Romantik Hareket Engellenemez
Romantik hareket niçin engellenemez? Dünyanın en büyük eylemidir de ondan! Bütün dünya büyük savaşlar içinde kırılsa, insanlar açlık, sefalet ve yokluk içinde kalsa da her zaman bir kadın ve bir erkek bir araya geldiğinde romantik hareket başlar. Aşk eğer dengeye oturduysan sana koşulsuz sevgiyi öğretmiştir. Koşulsuz, sınırsız sevgi, kendine giden yolu en kuvvetli aydınlatandır. Tüm hatalarınla, tüm kusurlarınla ne kadar güzel olduğunu fark edersin ve kendini koşulsuz sevmeye başlarsın. Kendiyle barışan hayatla barışır, aynı koşulsuz sevgiyi çevresine duymaya başlar. Ve gerçeğe ulaşır. Mecnun Leyla’sını ararken Mevla’sını bulur.

Akdeniz
Balkanların usta kalemi Panaït Istrati’den yoksulluğa, aidiyetsizliğe, arkadaşlığa, çekip gitme özlemine, kayboluşa, geleceğe ve umuda dair nahif ama sarsıcı ve şiirsel bir roman... Akdeniz... Genç ve yoksul bir adam olan Adrien’ın bıkıp usandığı sefil hayatını terk ederek, refah içinde yeni bir hayat yaşama arzusuyla bir gemiye binip Akdeniz’e açılmasıyla başlar her şey. Romanya’da İbrail adlı bir liman kentinde annesiyle yaşayan Adrien Zograffi, bilinmezliklerle dolu bir yolculuğun bütün risklerini göze alarak Köstence’den İstanbul’a da uğrayarak İskenderiye’ye doğru hareket eder. Yolculuk sırasında Musa adında bir adamla tanışır ve kendini bu kez bambaşka bir yolculuğun ve tecrübeler silsilesinin içinde bulur.

Kedim Oyunlarım ve Ben 6
BU İKİLİYLE GÜNLÜK HAYAT BİLE HEYECAN VERİCİ BÜYÜK BİR MACERAYA DÖNÜŞÜYOR!

Milas
Ben Milas. Kaçtığım tüm gerçeklerin sonunda, üzeri yıldız tozlarıyla kaplı bir tuzağa kandım ve yara aldım. Sonra düştüğüm çukurun en dibinde rastladığım bir hayal yaralarımdan öptü. İzi silindi yaranın ama unutamadım yerini. Kalbimi, seni sevmediğine inandıramadım. Kalbimi, senden nefret ettiğine inandıramadım.

Safir
Adım Safir. Sığabileceğim bir boşluk ararken ait olmadığım kenarlarda yonttum köşelerimi. Kayıp bir yapboz parçasıyım şimdi. Hayatım boyunca saklandım. Sobe. On sekiz yaşına kadar bir gün bile hayatının sınırlarını belirleyen kuralların dışına çıkmayan Safi

Tanık
“Ben TANIK. Olmuş bitmiş ve olup olacak her şeyin tanığı. Birlikte çok eğleneceğiz. Gösteri yeni başlıyor.” Eskort Rüya Nilay Kosova, müşterilerine “Aşk Simülasyonu” adlı hizmet paketleri sunarken, kendini çözülmemiş bir cinayetin ve annesinin giderken bıraktığı sırların ortasında bulacaktır. Kayıp bir kitap ve gizemli bir tanık, varoluşun anlamı peşinde savrulan Nilay’ı yaşam tapınağının en alt dehlizlerine indirecektir. Benim deneyimim benim devrimimdir! Gerisi hikâyedir. Pınar Eğilmez, okurlar tarafından büyük bir ilgiyle karşılanan Uçan Tabut romanından sonra ve Gece Geçen Gemi romanından önce, Tanık ile bizi soluk soluğa okuyacağımız bir maceraya sürüklüyor.

Sözün Sivri Ucu
Sözün Sivri Ucu, dünyanın çelişkilerini ve insanın karanlık yanlarını cesurca sorgulayan öykülerden oluşuyor. Bu kitabın yazarları, eleştirel düşüncenin derinliklerine inerek hayatın gerçeklerine ayna olmayı amaçlıyor. Uğur Batı Yeni bir görme biçimidir sözün sivri ucundan gelenler. Rahatsız eder. İfade edilememiş duygular saklandıkları yerlerden çıkarlar. Vaktiyle tanıdık olan her şey yabancılaşmaya başlar. Belki de iç benliğimize en yaklaştığımız zaman budur. Hakan Akdoğan “Kalem kılıçtan keskindir” sözü, kaba kuvvetin karşısındaki aklı anlatmanın ötesinde bir anlam taşır. Sözler; bir ucu kesen, öbür ucu da iyileştiren neşter gibi. Bu kitabın öyküleri de bana sorarsanız dilimizin en keskin konusuna odaklı. Hasan Gümen Sözün Sivri Ucu, yazarlarının ortak hikâyeleriyle kelimelerle örülmüş ...

Berserk 3 Kitap Set
Setin İçinde Yer Alan Kitaplar: Berserk 3 Kitap Set -Berserk 1 -Berserk 2 -Berserk 3

Masalcı
Masallar, anlatıldıkça gerçek olurlar... Gerçeklik nerede başlıyor, masal nerede bitiyor belli değil. Kurguyla hakikatin iç içe geçtiği, şifrelerle dolu bir labirent MASALCI... Paganizm ve ezoterik öğretiler araştırmacısı ve yazarı Erhan Altunay’ın kaleme aldığı eşsiz bir tarihi roman. Dünya sahnesinde yüzlerce yıldır oynanan o büyük oyunun en önemli parçasıdır Türkiye... Özellikle İstanbul. Hatta Ayasofya... Yüzlerce yıl önce yaşamış olan bir Masalcı, bugünün İstanbul’unda Balat semtinde dolaşırken seçtiği bir adama anlattığı masalla yaklaşmakta olan büyük tehlikenin haberini veriyor. Kutsal Emanetler’in peşinde İstanbul sokaklarında şövalyelere karşı başlayan bu amansız mücadelenin sonu ne olacak? Kutsal Emanetler’i Fatih Sultan Mehmet mi sakladı? Şövalyeler Türk topraklarında hâlâ Kutsa...

Kendi Masalımın Kahramanıyım
"Gücümün kaynağı başarılarım değil, her düştüğümde tekrar ayağa kalkabileceğime olan mutlak inancımdır." Çocukluğundan beri türlü kronik hastalıklarla mücadele eden ve hayatı hastane odalarının penceresinden yakalamaya çalışan bir kadının güç, cesaret ve umut dolu yaşamı... TOÇEV’in kurucusu Ebru Uygun’dan pes etmemeye, şartlar ne olursa olsun üretmenin önemine ve karabulutların üstümüzde dolandığı zamanlarda elimizi tutacak bir ailenin bize katacağı güce dair farkındalık yaratacak ruh ve zekâ dolu bir kitap. *** "Hastane odaları beni iyileştirdi, o odalar beni büyüttü ve bu hiç de kolay bir süreç olmadı. Dahası bu odalar hiç bitmedi, bitecek gibi de değil..."

Tanrım Beni Başkan Yarat
"Hepimizin gündelik hayatta eleştirdiği, değişmesini istediği pek çok şey var. Ancak bunları istemek kendi başına değişimi getirmez, sorumluluk almak ve çözümün parçası olmak gerekir. Benim siyasete girme motivasyonum işte bu noktada başladı." Siyasete giriş niteliğindeki bu kitapta Yavuz Saltık, tecrübeleriyle sınanmış bilgilerini oldukça yalın ve uygulanabilir biçimde okura sunuyor. Daha iyisini yapma motivasyonuyla siyasete atıldığını dile getiren Saltık, başlangıç yapmak isteyenler için hem rehberlik yapıyor hem de bu süreçte karşılaşılabilecek durumlar için pratik çözümler sunuyor. "Tabii ki siyasetle ilgilenen herkes başlangıçta bu nitelikte donanımlara sahip olamayabilir; ancak hedefin sürekli olarak yüksek tutulması önemli. Hem kendini hem de yaşadığı toplumu olduğu noktadan bir ad...

O Sırada
...Biralar gelince Hasan’a diyorum ki: Hasan, BİRAYI BOĞAZINDAN, KADINI İSE BELİNDEN TUT; ASLA TERSİNİ YAPMA. "Vay" diyor, gülüyor, bir süre düşünüyor, sonra yeniden "vay" diyor. Biraz daha düşündükten sonra "çünkü birayı belinden tutarsan bira ısınır" diyor. Evet Hasan...

O Sırada 2
Keşke bir buldozerim olsaydı. Buldozerim olsaydı sabahları işime buldozerimle giderdim. Yol üstünde oturan iş arkadaşlarımı da buldozerin kepçesine toplardım. Onlar kepçede kahvaltılarını ederken, ben onlara buldozerin teybinden müzik açardım, güne güzel başlardık, ekip ruhumuz pekişirdi, birlik duygumuz kuvvetlenirdi. İşe varınca da işyerini yıkardım buldozerimle. Un ufak ederdim duvarlarını, kirişlerini yamulturdum, pencerelerinin üzerinde demirden paletlerimle dolaşıp camlarını tuzla buz ederdim.