
Kanlı Ceket
YOKSULLARIN ÇOCUKLUĞU YOKTUR. "Geçmişin zorlu çocukluk yollarından geçenlerin açtığı bambaşka bir yolda yürüyor yeni nesil artık. Talip Emiroğlu o güç patikaları en önden tırmanmış, yoksulluğun sert yüzüyle erken yaşta tanışmış bir eğitimci. Kendi deneyimlerini bu farklı öykülerle bize aktarırken ne şimdilerin kolaycılığına kaçıp yeni nesli suçluyor, ne de kendi geçmişini saklıyor. Her şeyi olduğu gibi, duru bir dille okurla paylaşıyor. Kuşaklar arası iletişim için edebiyatın köprüsünü kullanmayı seçerek mesleğinin avantajlarını dilimizin kıvraklığına ekliyor ve ortaya bu birbirinden farklı gözükse de aynı noktayı ustaca işaret eden sahici öyküler çıkıyor." --Gülşah Elikbank "Talip Emiroğlu öykü geleneğimizin çok sağlam bir yerinde duruyor. Geçmişe yapılan bir çeşit yolculuk... Sorgulamala...

Üstün Yetenekliler Sınıfı 2
Yeteneklerin her şeyden üstün tutulduğu prestijli bir okul: Tokyo Yüksek Eğitim Lisesi. D Sınıfı’ndan Kiyotaka Ayanokouji, Kikyo Kushida’nın zorlamasıyla okuldan atılma tehlikesi yaşayan Sudo’yu kurtarmaya çalışır. Ancak soğukkanlı Suzune Horikita bu plana katılmakta isteksizdir; tek ipucu, sessiz ve silik öğrenci Sakura’nın olayla bağlantılı olabileceğidir. Sakura’nın geçmişine indiklerinde, her şeyi değiştirecek bir sır ortaya çıkar. Bu sırada B Sınıfı’ndan karizmatik Ichinose’nin devreye girmesiyle işlerin seyri değişir. Popüler ve yaratıcı ikiliden, dostluk, rekabet ve entrika dolu yepyeni bir okul hikâyesinin ikinci cildi sizlerle. Sınıfın kaderini belirleyecek bu serüvende gerçeği keşfetmeye hazır olun!

Blöf
"Üşüyorum, dedim. Üzerindeki deri ceketi çıkarmaya yeltendiğinde onu durdurdum. Aynı akşamda iki erkeğin kokusunu birbirine bulamayacaktım…" Blöf, bireylerin ruh hallerinin ikili ilişkilerine davranışsal olarak nasıl yansıdığı ve kişinin karar mekanizması üzerinde nasıl etkiler yarattığını, dünyanın en tutkulu duygusu kabul edilen aşk teması üzerinden, çağın gerçekleri ve hissettirdikleriyle aşkın biraz da aşınmış halini okuyucuya iletmeyi amaçlıyor. Yüzyıllardır türlü şekillerde anlatılagelmiş aşk hikâyelerinden birini, ana karakterimizin psikolojisiyle harmanlanmış şekilde, tüm gelgitleriyle karşımızda buluyoruz. Modern insanın aşkı, özlem, takıntı, intikam, merhamet gibi temalar etrafında okuyucuya aktarılıyor. Sanatın iyileştirici gücünü roman türünün bir örneğiyle aşk izleği üzerinden...

İstanbul'un Son Yılanı Nasıl Öldü?
Birbirinden ilginç onlarca karakter, tarihin belirli bir döneminde aynı mahallede bir araya gelmişler ve duyanların zihinlerini zorlayacak, yüzlerini güldürecek, kalplerini titretecek gerçeküstü hikâyelerin de bizzat kahramanı olmuşlar. Evvel zamanların, gerçek hayallerin, olaylı gecelerin, macera dolu gündüzlerin, hayalperest çocukların, hatırı sayılır hatıraların hikâyesi; İstanbul’un bir köşesinde, kimsenin fark etmediği bir zamanda hayat buluyor. Murat Nedim, bizi kendi mahallesinde eşsiz bir yolculuğa çıkarıyor.

Gaipten Sesler
90’lı yıllarda efsaneleşen Orası Öyküleri’nin usta çizeri Ender Özkahraman, yıllar sonra bambaşka bir öyküyle geri dönüyor. Şarkılarda kullanmak üzere ilginç seslerin peşinde koşturan bir punk müzik grubu, başlarına geleceklerden habersiz, bir cinayete tanıklık eder. Karısını yeni öldürmüş olan adamın ihtiraslarıyla ilgili anlattıkları, bestesi hazır olan bir şarkının sözlerine dönüşmek üzeredir.

Artık Çok Geç
BEN KÖTÜ BİRİ DEĞİLİM SADECE KÜÇÜK BİR HATA YAPTIM Kocasından yakın zamanda ayrılan Meghan Michaels’ın hayatı, annelik ile tam zamanlı hemşirelik arasında denge kurmaya çalışarak geçiyordu. Görevli olduğu yoğun bakım birimine b

Nefret Mektupları
Naomi ve Luca beşinci sınıftan beri mektup arkadaşıydı. Daha doğrusu yaratıcı hakaretler ve söz düellolarından oluşan bir savaşta iki düşman… Her satırından tarifsiz bir nefret akan bu mektuplar yıllara yayılan bir arkadaşlığın temelini atmıştı. Ta ki bir gün mektuplar aniden kesilene kadar. Naomi, iki yıldır Luca’dan haber alamıyordu. Her şeyi değiştirebilecek o son mektubun arkası gelmemişti. Ne var ki yerel haber kanalındaki masasında bir anda beliren yeni bir zarf, fitili tekrar ateşleyecekti. Bu sefer son sözü nefret değil aşk söyleyecekti.

Hapisteki Emanet 1 (Ciltli)
Kimliğini, ailesini, doğup büyüdüğü Karadeniz’i geride bırakıp İstanbul’a gelen Kurt Atabey başarılı bir savcıdır ancak bir günbeklemediği bir şekilde cezaevine girer. Çocukluğundan bu yana üvey annesinin şiddetiyle büyüyen Beliz Yargıcı babasının cezaevine girmesiyle daha çok sarsılır, çaresizce ortada kalır. Babasının yokluğunda üvey annesi tarafından sokağa atılır. Her şeyin cehenneme dönüştüğünü düşündüğü bir anda tüm dünyası tamamen değişir. Ve bir gün, cezaevinde babasının görüş günündeyken yan masadan büyük bir gürültü duyulur. Beliz korkuyla yan masaya baktığında heybetli, saçı sakalı birbirine karışmış olan o adamla göz göze gelir, kalbi korkuyla çarpar. İşte şimdi kader onlar için ağlarını örmeye başlamıştır... Kaderin onlar için çok farklı planları olsa da ikisi de bunu bilemez....

Bi’ Kahve İçmeye Yukarı Gelir misin?
Arka Kapak Yazısı: Onu, “Bi’ kahve içmeye gelir misin?” diye yukarı davet ettiğimde, ikimiz de biliyorduk bu davetin kahve ile alakalı olmadığını. Malum, bugün dünya flörtünün en popüler tetikleyici cümlesidir bu: “Bi’ kahve içmeye gelir misin?...” “Sevişelim mi?” diyemediği için, olayın adını “kahve” koymuş dünyalılar. Selda Terek’in metaforik anlatım tekniği ile günümüz insanının içsesleriyle birleştirip usta üslubuyla kaleme aldığı, mizah öğeleri de içeren bu hikâyesinde kendinizden çok fazla parça bulacaksınız. Ve soruyor yazar: “Yeryüzündeki hangi hazzı ‘aşk’ ile takas edebilirsiniz?”

Ses Kaydı
Çok şükür, şu aralar mükemmel bir terk ediliş ıstırabım var da şarkılar daha anlamlı geliyor kulağıma. Sanki “Ayrılık Acısına Kadın Arkadaş Desteği Derneği” kurmuşlar, üyeleri de toplanıp cümbür cemaat bana taziye ziyaretine gelmişler. Sorun ne, neyi kaybetmişim? Sevgilimi... Sevgili bile değildi, bildiğin mahrem gölge: “fuckbuddy...” O halde neden herkes bana karşı bu kadar hassas ve neden bu kadar üzgünüm? İçimde bir gedik var ve bunu o açmadı, biliyorum. Yazar diyor ki: “Gerçek, varsayılandan farklıdır çoğu zaman... Varsayımlarımıza, düşünce kalıplarımıza kurban verdiğimiz bir ömür yaşıyoruz belki de.” Gerçeği bilseydik, farklı davranabilir miydik? Yine bir metaforik anlatım ve yine ustalıkla işlenmiş gerçek yaşamdan alınmış bir öykü...

Sessiz Haykırış
“YÜREKTE BIRAKILAN İZLER KADAR VARIZ...” Kalem benim kalemim olsa da eser sizin eseriniz. Türevlerinin aksine hiçbir kurgu ya da yaşantıya yer verilmedi bu kitapta. Parmak izi misali acıların da kişiye özel olduğuna inananlardanım ben. Kaybedişler, ihanetler, vefasızlıklar da bu izler gibidir. Okurken “Acaba yazarla bir yerden tanışıyor muyuz?” diyeceğiniz, ömrünüzün arka penceresinden anlatır gibi bir içtenlikle size sunulan bir yürek var elinizde. İster bir roman deyin türüne isterseniz de bir yürek otobiyografisi. Yazar Onur Soğum bu ilk kitabında, asıl sevginin insanın kendi içindeki sevgiyi bulma yolculuğu olduğunu anlatırken, bu yolda acı çekmeden de sevgiye varılamayacağını sarsıcı bir dille anlatıyor. Sessiz Haykırış, yaşadığımız çağda ayakta kalabilmek adına tek kalesi olan insani...

Paranoyak - Don't Let Her Stay
EVİMDE BENİ ÖLDÜRMEK İSTEYEN BİRİ VAR AMA GERÇEĞİ BENDEN BAŞKASI GÖRMÜYOR! Joanne ne kadar şanslı olduğunun farkındaydı. Harika bir evi, sevgi dolu bir kocası ve muhteşem bir kızı vardı. Hayat daha iyi olamazdı. Ta ki eşinin yirmi yaşındaki kızı ortaya çıkana kadar. Chloe, iki yıl önce evlendiklerinden beri babasıyla tek kelime konuşmamasına rağmen şimdi nedense barışmak istediğine karar vermişti. Hatta bebeğin bakımına yardımcı olmak için birkaç haftalığına onlara taşınmayı düşünüyordu. Teoride harika bir plan gibi görünse de Joanne’in kusursuz hayatında bomba etkisi yaratmıştı. Çünkü babası ortalarda olmadığında Chloe gerçek bir canavardı. Acaba onu eve almakla geri dönülmez bir hata mı yapmışlardı?

Yedinin Nabzı (amerikan Cilt)
Herkes için iki kelimeydi ancak onlar için yalnızca iki kelime olamayacak kadar büyük bir anlama sahipti. "Kâğıthelva?" Spor medyası şirketinde sosyal medya editörü olarak çalışmaya başlayan Lara Güneş Yazgan’ın tek amacı, geçmişin izlerini silerek kendi ayakları üzerinde dimdik durmaktır. Eski defterleri kapadığını sanmaktadır ancak o geçmişte hatırlanmayı bekleyen bir ışığı tekrar bulmasıyla hayatı tamamen değişecektir. Doğduğu andan itibaren kendisini futbol sevdalısı bir ailenin içinde bulan ve her daim hedefi bir gün çok başarılı bir futbolcu olmak olan Utku Deniz Has, tek başına tırmanmıştır kariyer basamaklarını. Yeni sezonda Galatasaray’a transfer olmasıyla o güne dek yaşadığı tüm zorluklardan daha fazlasını görecektir fakat o, tüm zorluklara tek başına göğüs gerip vazgeçmeyen bir ...

Kayıp (Ciltli)
Yenemeyeceğin tek kişi kendinsin ve sen kendinle savaşıyorsun. Ezgi Çora, geçirdiği trafik kazasından sonra iki ay komada kalır. Uyandığında son üç yılına dair hiçbir şey hatırlamıyordur ve zihninde kendi sesi dışında başka sesler de vardır. İyileşmesini bekleyen insanları gördüğünde yeni hayatının yalanlar üzerine kurulduğunu düşünür. Üzerine titreyen anne babası, sevecen arkadaşları ve ilgisiyle şaşırtan Asilkan ona çok yabancı gelir. Çünkü Ezgi'nin hatırladığı son şey, aslında ne kadar yalnız olduğudur. Okul çıkışında gelip onu seyreden, ortak geçmişlerinin olduğunu söyleyen ama kimsenin tanımadığı Ushan da aklını iyice karıştırır. Anılarını hatırlamaya ve asıl benliğini bulmaya çalışan Ezgi'nin en büyük savaşı kendiyle olacaktır. Kazanmak istiyorsa zihnindeki seslerden bir an ö...

Elifin Yolculuğu
elif, alif, alaph, aleph Tüm harflerin başlangıcı Allah’ın Zatı Birlik Teklik İnsan-ı Kâmil Âdem Ateş Tüm harfler elif 'in şekil almış halidir... O, tüm söylemlere anlamını verir. Tüm yaratılış, elif 'in şekil almış halidir... O, tüm evrene anlamını verir. İnsan elbisesine üflenen ruhun elif 'in yolculuğudur kâinata vesile olan...

Yalnızlığın Kitabı
Yalnızlık için "çağın hastalığı" diyorlar. Peki öyle mi gerçekten? Yoksa yalnızlık, Aristo’nun "politik bir hayvan" diye nitelediği kafası karışık ve her daim meşgul insanın en kadim dostu, en arkadaş canlısı arkadaşı mı? Tenhasını yitiren kentlerde kuytu bulamadığımızdan mı kendimizi yalnız hissediyoruz bu yüzyılda? Afili yalnızlıklardan sefil yalnızlıklara doğru ilerleyen eski ve büyük bir destan, yalnızlığın tarihi. Mitosun tanrılarından mitolojik kahramanlara, anti-kahramanlardan varoluşçuluğun sıradan ve sıkıcı, iç bunaltıcı karakterlerine uzanıyor. Hatta mekandan, metruktan, evden ve avludan yüzümüze yansıyan bir oluş halini alıyor. Yazardan, editörden ve okuyucudan geçiyor. Neticede farklı kulvarlardan 12 isim bir araya geliyor, insanın yatay ve dikey düzlemde yalnızlığını düşünüyor...

Mavi Dağ
Aşk ve Kader, Ölüm ve Yaşam, İyilik ve Kötülük... Nil ve arkadaşları tarafını seçmek zorunda... Günebakan Üçlemesi’nin ikinci kitabı Mavi Dağ’da Nil ve arkadaşlarını yeni maceralar bekliyor… Supay’ın karanlık güçleri çoğalırken Günebakan Nil ve arkadaşları Ruhlar Konseyi’nin karşısında. Üstelik Nil ve Kayra’nın efsaneleşen aşkı hiç beklemediği bir tehdidin pençesinde. Kader ayağımızdaki pranga mıdır? Aşk, savaşmanın en yalın haliyse eğer; kim karşısında durabilir bu savaşın? Her sayfasını merakla çevireceğiniz Mavi Dağ’da heyecan hiç bitmeyecek! Fantastik edebiyatın efsunlu kalemi Gülşah Elikbank, Mavi Dağ ile, okurlarına gizemli ve karanlık olduğu kadar sevgi dolu ve umutlu bir hikâye anlatıyor.

Görülmemiş Mektuplar
"Yıllar içinde uzaktakilere, gideceğim yerlerdeki kendime, bırakılanlara, bırakılamayanlara çok mektup yazdım. Çok mektup kaybettim. Çok mektup bekledim. Sahaflardan çok mektup topladım. O mektuplarda yazılanlara çok ağladım. Çok mektup yırttım, çok mektubu buruşturup attığım çöplerden topladım. Çok yabancıyla mektup sayesinde tanıştım. Çok sevgiliden mektupla ayrıldım ama mektuptan hiç ayrılmadım. Mektup yasaksızlıktı. Mektup yalansızlıktı. Mektup vazgeçmeyişti. Mektup iki uzak noktayı bağlayan yakınlıktı. Yaşadığımızın deliliydi, mektup." Hazal Yılmaz, Görülmemiş Mektuplar’da, 748 yıl ile basın cezasında dünya rekoruna sahip babasıyla 10.5 yıl boyunca tanışmasının aracı olan mektuplarla başlayan çocukluk yıllarından, hayatının son dört yılını geçirdiği bir metropole, Londra’ya bizi yolcu...

Vahşi Darling
Karanlık hepimizi sarmak üzereydi. Peter Pan nihayet gölgesine kavuşmuştu ama Ölüm Gölgesi hâlâ kan istiyordu. Benimse tek arzum sevdiklerimi koruyabilmekti. Özellikle de tehlike bu kadar içimizdeyken. Timsah’ın adaya gelişi hem Peter Pan ve Kayıp Çocuklar hem de Kaptan Hook için sonun başlangıcıydı. Herkes bu savaşı kendisinin kazanacağından eminken rakibini küçümsemenin bedeli çok ağır olacaktı. Geçmişin geçmişte kalmaya hiç niyeti yoktu.

The Time Machine
What if time wasn’t just something we moved through, what if we could travel through it? In The Time Machine, a brilliant and eccentric scientist shatters the limits of reality by inventing a machine that journeys through time. Thrust far into the distant future, he encounters a world both beautiful and haunting—where humanity has evolved into something entirely unfamiliar. H.G. Wells’s groundbreaking classic is reborn in this fully modernized adaptation, bringing the timeless questions of progress, civilization, and human nature to a whole new generation. A thrilling blend of adventure and philosophy, The Time Machine is as thought-provoking now as it was over a century ago.

Uçan Tabut
“Sessiz ol. Çok sessiz. Dikkatle kendi içine bak. Kendi kendini aşağı çekmekten, engellemekten, yormaktan beslendiğini göreceksin. Şaşıracaksın. Şaşır. Bu iyidir.” New York’tan yurda getirilen bir cenazenin ekseninde gelişen olaylarda, bir diğerinin hayatını bilmeden bir meteor çarpmışçasına etkileyen bir dizi insanın hikâyesi Uçan Tabut. Birbirine dokundukça uyanan, uyandıkça birbirine dokunan insanların hikâyesi.

Yedinin Nabzı (Ciltli)
Herkes için iki kelimeydi ancak onlar için yalnızca iki kelime olamayacak kadar büyük bir anlama sahipti. “Kâğıthelva?” Spor medyası şirketinde sosyal medya editörü olarak çalışmaya başlayan Lara Güneş Yazgan’ın tek amacı, geçmişin izlerini silerek kendi ayakları üzerinde dimdik durmaktır. Eski defterleri kapadığını sanmaktadır ancak o geçmişte hatırlanmayı bekleyen bir ışığı tekrar bulmasıyla hayatı tamamen değişecektir. Doğduğu andan itibaren kendisini futbol sevdalısı bir ailenin içinde bulan ve her daim hedefi bir gün çok başarılı bir futbolcu olmak olan Utku Deniz Has, tek başına tırmanmıştır kariyer basamaklarını. Yeni sezonda Galatasaray’a transfer olmasıyla o güne dek yaşadığı tüm zorluklardan daha fazlasını görecektir fakat o, tüm zorluklara tek başına göğüs gerip vazgeçmeyen bir ...

İllet
“Umutsuzca bakındı Esma çocuklara. Pazar günlerinin kâbusu başlıyordu yine, küçük tüpü kontrol etti, doluydu. Adına ‘piknik’ denilen kabir azabı başlıyordu yine. Birkaç dakika sonra korna çalmaya başladı.” “Bedir 25 yaşında ince uzun, kaslı bir çocuktu. Öyle filmlerdeki aktörlerin kasları gibi değil, daha doğal daha erkesi... Bazen hayaller kuruyordu. Marmaris’te köylüsü bir çocuk vardı. ‘Lan ne sürünüyorsun o İstanbul denen çöplükte? Burada ekmek var, turist kızlar var, insan gibi hayat var, deniz var, iş var... Atla gel.’ Kafasına yatmıştı aslında. İstanbul kahpesinin, her geçen gün bir parçasını koparttığını hissediyordu.” Türkçe yeraltı edebiyatının en güçlü ve gizemli isimlerinden Angutyus, şimdiden türün klasikleri arasına gireceğine kesin gözüyle baktığımız bu romanında bağımsız bir...

Kötü Yorum
SADECE BEĞENMEDİĞİ BİR CİNAYET KİTABINA KÖTÜ BİR YORUM YAZMIŞTI AMA YAZARIN TEPKİSİ O KADAR HAFİF OLMAYACAKTI Hayatın gerçeklerine daha fazla dayanamayan Emma Carpenter, evinden ayrılmış ve golden retriever cinsi köpeği Laika’yla beraber ücra bir kasabadaki eski bir sahil evine göz kulak olmaya başlamıştı. Artık esrarengiz komşusu Deek’le Adam Asmaca oynamak dışında kimseyle iletişim kurmuyordu. Günlerini ucuz romanlar okuyarak geçiriyordu ama Cinayet Dağı açık ara en kötüsüydü. Emma, klişelerle dolu bu kitaba acımasız bir yorum yapmadan edemedi. Kitabın yazarı H. G. Kane’in bu kadar alınacağıysa aklının ucundan bile geçmezdi. Yorumunun paylaşılmasından kısa bir süre sonra evinde meydana gelen olaylar onu iyiden iyiye tedirgin etmeye başladı. Uyurken bir siluet onu izliyor, birileri köpeği...