Yeni Dünya
"Midilli tarafından esen bir rüzgâr körfezin girinti ve çıkıntılarında kırılarak boyuna yolunu değiştiriyor, suların üzerinde ayrı ayrı taraflara koşuşan dalgacıklar meydana getiriyordu. Güneşin, Madra Dağları’nın üstündeki bulutlara vurarak onları kızıllaştıran ve oradan tekrar denize akseden son ışıkları, başka başka istikametlerde kırışan sularda türlü renkler yaratıyordu. Dağın eteklerine sıralanan ve bazen hemen önümüze kadar yükselen tepeler, birbiri üstüne yığılmış karanlık bulut kümeleri gibi görünüyordu. Daha uzaklarda, Ayvalık’ın karşısındaki Cunda Adası’nın alçak tepeleri, Kazdağı oralara siper olmadığı için, hâlâ güneşin kırmızı ışıkları içinde yanıyor; biraz daha arkada, Midilli’nin o taraflara kadar uzanan kollarına karışıyordu." Yeni Dünya’da, Sabahattin Ali’nin eleştirel gö...
Zihin Koleksiyoncusu
"Toplumun benden beklediğini yapmanın baskısını her zaman üzerimde hissettim. Yaptığım her işte, edindiğim her rolde en iyi ve en doğru nasıl davranabilirim kaygısını da. Kimsenin beni görmediğini düşündüğüm zamanlarda ise kaçarcasına ters yöne yani aslında gitmek istediğim yöne gittim. Maalesef açık seçik değil ama, yüzümü gizleyerek. Yıllarca bunu yapmaya çalışırken fark etmediğim şu oldu; ben nasıl başkalarının davranışlarının izini sürebiliyor ve neyi niye yaptığını ayan beyan görebiliyorsam, aslında ben de toplum içinde çıplaktım. Kolaylıkla anlaşılabilir küçük numaralarım vardı ve yıllarca bunların fark edilmediğini sanmıştım." Doç. Dr. Aslı Kotaman, sanat eserleri ile kaygı, yas, erteleme, hatırlama, unutma, bekleyişler ve umut arasında bağlantılar kuruyor. Görünür olmadan var olduğ...
Çünkü Bir Anlamı Vardır
Cem Güventürk dünya çapında bir çizerdir. Asıl söylemek istediğimi baştan söyleyeyim çünkü gerisi teferruat. Leman, Penguen ve şimdi de KaraKarga Dergi’de birlikte çalıştığım, hem bulduğu konular, hem tespitleri ama özellikle çizgilerine ve çizgilerinin evrenselliğine hep hayran olduğum Cem’in birbirinden eğlenceli kareleri bu kitapta toplandı. Dünyadaki tüm ‘geek’lerin gücü adına, çok uzun yıllar bizi besleyecek ve birbiri ardına yayınlanarak oluşacağına inandığım bir külliyatın ilk eserine kavuşmuş bulunmaktayız. M. K. Perker
Vicdanları Sorgulatan Hikaye Struma
Struma, Balkanlarda bir nehrin adı iken, yaşanan olaylar yüzünden insanlığın büyük trajedilerinden birinin simgesine dönüştü. Bu ismi taşıyan gemi, devletler, hükümetler, sonu gelmez siyasi yazışmalar ve anlaşmazlıklar yüzünden Karadeniz’in soğuk sularına gömülürken yedi yüzden fazla sivil kadın, erkek ve çocuğun mezarı haline geldi. Yüzlerce insan, yüzlerce umut, yüzlerce aşk, korku, şefkat, hasret... Hepsi bir anda yok oldu. Bu ölüm gemisinden kurtulan tek kişi David Stoilar adlı genç bir adamdı. Elinizdeki kitapta Aaron Nommaz, David Stoilar’ın Romanya’da ve gemiye bindikten sonra yaşadıklarını incelikle, hüzünle, duyarlılıkla anlatırken bir çağa ve büyük bir trajediye tanıklık ediyor. Ve kitabın sonunda şu soruyu sormadan edemiyoruz: Bu dünyada zulüm ne zaman bitecek, savaşlar ne zaman...
Ece 5
Güzel, cevval, asi, zeki, komik, enerjik… Basın koridorlarında ve sokaklarda; erkek kalabalığıyla kuşatılmış bir dünyada yaşayan bir kadın gazeteci. Hürriyet gazetesinde her pazar yayımlanan maceralarıyla çizgi roman ve basın dünyamızda kendine özel bir yer edinen Ece, bütün maceralarının yer aldığı bu serinin 5. kitabıyla huzurlarınızda.
Mukadderat
Oyuncu-yazar-yönetmen Erkan Kolçakköstendil’den sinematografik öyküler. "Bütün olan bitenleri, olmakta olanları ve gelecekte olacakları değiştirebilir misiniz?" İnsan, bütün hayat tecrübesine ve yaşam arzusuna rağmen bir şeye asla meydan okuyamaz: Ölüm. Ve insan, dilimlere ayırarak ölçtüğü anları toplayıp da Vakit denen mefhumun çemberinde dolandığından, yaşamak, başımızdan geçenlerin yükünü sisli bir ormana doğru taşımaya benzer. Vakit’in gelip gelmediğine, dolup dolmadığına karar verebilecek tek şey, tüm tecrübelerimize ve sınırsız ihtimallere rağmen, Mukadderat’tır. Bazen tazecik çiçekleri koparacak, bazen yaşlı ayaklara dolanacaktır. Ama hep, tam vaktinde olacaktır.
Escobar El Patron
"Tüm imparatorluklar kan ve ateşle kurulur." – Pablo Escobar Gücünün doruğundaki Escobar, ABD’ye iade edilmekten kurtulmak için Kolombiya hükümetine teslim olur. Tam teşekküllü hapishanesi La Catedral’e yerleşip dünyanın gelmiş geçmiş en büyük uyuşturucu baronu olarak bu hapishaneyi bir üs gibi kullanır. Ancak Kolombiya ve ABD anlaşıp, onun sonunu getirmekte kararlıdır.
Bize Güzel Bir Son Lazım
Narsist bir adam ile ilişki bağımlısı bir kadının çarpışması… Kaya ve Narin’i yaraları bir araya getirir. Birbirlerine asla merhem olamayacakları bu ilişki, yaralarına dokundukça, acıtacakları yerleri öğrendikçe şiddetle birbirlerine bağlanmalarına, iniş çıkışları olan çok tutkulu bir aşk yaşamalarına sebep olacaktır. Çünkü aşk; bir şeyin eksikliğini başka bir şey ile doldurma ihtiyacıdır. Aşkın hallerini sarsıcı bir kurgu ile okurla buluşturan Gökçe Dölek, içimizdeki Kayalara ve Narinlere çok derin bir yerden dokunuyor.
Fotoğrafçı
Fotoğrafçı, bir fotomuhabirin Sınır Tanımayan Doktorlar’la birlikte Afganistan’da yaptığı zorlu ve tehlikeli yolculuğunun bir kaydı. Hikâye, fotoğrafçı Didier Lefèvre’in, Sovyetler ve Mücahitler arasındaki savaşta parçalanmış olan Afganistan’a giden doktorlara katılmasıyla başlıyor. Böylece hiç bilmediğimiz bir halkı ve coğrafyayı tanırken, savaşın yaralarını tamir etmeye çalışan kadın ve erkeklerin uzun yürüyüşüne eşlik ediyoruz. Çok sayıda edebiyat ve çizgi roman ödülüne değer görülen kitap, Lefèvre’in fotoğrafları, Guibert’in çizimleri ve Lemercier’nin renkleriyle resmin, fotoğrafın ve edebiyatın nadir bir bileşimi.
Cıvata Kafa ve Diğer Tuhaf Vakalar
Eisner Ödülü – En İyi Kısa Öykü En İyi Mizahi Eser Victoria Devri’ne ait uçan makineler, mekanik bir kafa, mezar hırsızlıkları, hayaletler, cadılar, kuklalar, uzaylılar ve içinde paralel evren taşıyan bir şalgam. Bu kapağın altında adeta bir tuhaflıklar geçidi sergileniyor -ki aralarında Eisner ödüllü "Cıvata Kafa" ve "Sihirbaz ve Yılan" hikâyeleriyle birlikte, Hellboy’un yaratıcısının hiçbir yerde yayımlanmamış üç hikâyesi daha yer alıyor. "Cıvata Kafa, en başta bir oyuncak fikri olarak ortaya çıkmıştı. Ciddi bir fikirden ziyade, öylesine bir düşünceydi… Ama bir figür tasarımcısı olmadığım için bunu bir çizgi romana çevirdim. Ve sonunda tam da benim seveceğim bir çizgi roman yarattım. Başkalarının umursamasını bile beklemiyordum ama insanlar, bugüne kadar yaptığım en iyi iş olduğunu söyle...
Kuytu
Hayata en zor yerinden başlayan küçük bir çocuk Ediz. On yaşındayken annesi, babası tarafından gözleri önünde öldürülünce yetimhane günleri başlar. Yetimhanede aynı kaderi paylaştığı çocuklarla kendine yeni bir aile kuran Ediz’in ilkokul öğretmeni kendisini evlatlık almak isteyince hayatı değişir. Yirmili yaşlarına geldiğindeyse artık ülke çapında çok ünlü bir isimdir. Ancak her şey rüya gibi giderken hayatın ona oynadığı oyun henüz bitmemiştir ve yaşamı tekrar karanlığa gömülür. Artık eski Ediz yoktur, bir daha da hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Ta ki onun orman yeşili gözlerinde aşkla kaybolana kadar... *** "Ben toprağa ekilen isyan tohumunun bir filiziyim. Her güneş gördüğünde daha da olgunlaşan intikam duygusunun sesiyim. En güzel mevsimde yağan yağmurum, bir sonbahar gecesi esen ...
Sessiz Gece Yazıları
İnsanların müstakil hikâyeleri, insanlığın ortak yaşamından bağımsız değil. Zamanında, belki de hiç ilgilenmediğimiz bir topluluğun, bir şairin ya da bir fotoğrafçının gündemi olan şeyler, hepimizin geleceği olabilir. Nebil Özgentürk, Sessiz Gece Yazıları’nda, zamane olaylarının içindeki zamansız hikâyeleri buldu ve yeniden gün yüzüne çıkardı.
Until The Last Toxin
Do you want to be able to run up the stairs when you’re in your seventies? Able to enjoy life, laugh as much as you want, breathe comfortably, savour what you eat, love, make love, be ageless? The way to achieve it is to get rid of the toxins.Being ageless, living smoothly by getting rid of physical, mental and emotional burdens and poisons is the biggest favour we can do for ourselves and our loved ones…So, for that reason, look after yourself well Until that Last Toxin
Usta Nın Sesi
Yakınçağın en büyük düşünür, şair, yazar, ressam ve filozoflarından Halil Cibran’ın kâinattaki varlığımızı sorgulayan benzersiz yapıtı USTA’NIN SESİ, insanoğlunun ezeliyetten ebediyete dek sürecek olan o mistik yolculuğunun ilk adımlarına eşlik eden benzersiz bir kılavuz, elinizden düşüremeyeceğiniz bir şaheserdir...
Hitlerin Çocukları
– Genç Bir Nazi’nin Günlükleri – Henüz 17 yaşındayken Hitler’in gençlik hareketine katılan Franz Albrecht Schall’in günlükleri, gençlerin nasyonal sosyalizm girdabına nasıl kapıldığını çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Bir yandan kitlesel marşlar ve propaganda kampanyaları, diğer yandan Hitler’le ilgili edindiği kişisel izlenimlerini okurken hayretler içerisinde kalıyoruz… Hitler’in Çocukları, gençlerin ideolojik olarak nasıl ayartıldığını anlatan çarpıcı bir eser. Alman şair Hermann Hesse’nin yakın dostu olan babası gözaltına alınırken, oğul Schall’in dikta rejimi içerisindeki konumu hızla yükselecektir. Kendisi, nasyonal sosyalist rejime olan inancını neredeyse savaşın sonlarına kadar muhafaza etmiştir.