Gözlerini Unutursam Kalbim Kurusun
Yalnızlıklar denizinde küçücük bir çakıltaşıydım... Rüzgârla kabaran dalgalarla oradan oraya sürüklenen... Ya sen!... Kayalara kök salmaya çalışan küçücük bir yosundun... Hırçın dalgaların her vuruşuyla kolların kanatların kırıldı... Birbirimize söz vermedik mi?... Ellerimiz hiç ayrılmayacak diye!... Yıldızları seyrederken yemin etmedik mi? Gözlerimiz, başka kimseleri görmeyecek diye! Bak, şimdi aramıza yollar, aylar, yıllar girdi... Seni bir kez daha görebilmek için nelerden vazgeçmezdim!... Güneşin sıcağından, baharın çiçeklerinden, yağmurun damlalarından... Ya sen!... Beni bulmak için dikenli yollarda yalınayak dolaşır mıydın?... Ortadan ikiye yırtılmış fotoğrafı birleştirmek için karanlıkları yırtar mıydın?
Nisan Hakan - Karikatürler
Nisan Hakan, çizgi anlayışı, esprileri ve tespitleriyle yeni kuşak mizah anlayışının en önemli isimlerinden. Kemik, Uykusuz, Gırgır ve Hortlak mizah dergilerindeki harika karikatürleri bu kitapta bir araya geliyor.
Aşk Barselona'da Bekler
Yalnızca, gerçek aşka inananlar bu masalın sonunu görebilecek...Aşkın insanın karşısına ne zaman, nerede çıkacağı hiç belli olmaz. Bir anda, beklenmedik bir zamanda aşk kapıyı çalabilir. “Olmaz” denilen olabilir, kavuşamaz sanılanlar birleşebilir.İki İstanbullu, Derin ve İbrahim’in kapısını aşk, çok uzaklarda, Avrupa’nın en romantik şehirlerinden birinde çalıyor.Barselona’nın romantik ortamında filizlenen bu aşk, acaba gerçeğe dönüşebilecek mi? Önlerindeki onca engele rağmen, bu peri masalı gerçek olacak mı?Barselona’nın eşsiz güzellikleri arasında, iki âşık kavuşabilecek mi?
Gritopya
Evrenin nazar boncuğuydu Dünya… Ta ki herkes kendini tanrı ilan edene dek… Gözü aç yaratıklarız biz. Doğa ne kadar verdiyse, bir fazlasını götürdük beraberinde. Doymadı insan… Kaç medeniyeti yuttu menfaatlerinin uğruna… Yetmedi, sonunda patladı Dünya. Ütopya’dan Distopya’ya…
Heavy Metal
Metal müziğin kitlesini ve onu oluşturan alt toplulukları çerçevelemek, Thrash’ten Black’e daha birçok alt türünü incelemek, boynuzlu şeytan işaretinden müzikteki öfkeye; olmazsa olmazlarını ortaya koymak, üzerine hem şeytani etiketler üzerine yapıştırılmışken hem de nasıl Hristiyan metalin var olabildiğini anlamaya çalışmak, tüm dünyada nasıl farklı algıların oluştuğunu kavramak için çabalamak… İşte bu çizgi romanı hazırlayanların giriştiği çılgın proje!
Shenzhen - Çinden Bir Gezi Hikayesi
Kanadalı çizgi romancı Guy Delisle, Çin’in en kalabalık şehirlerinden olan Shenzhen’e, bir animasyon stüdyosunu denetlemek üzere yaptığı yolculuğu muhteşem bir dille anlatıyor. Pyongyang, Kudüs, Burma Günlükleri gibi çizgi romanlarıyla bilinen Delisle, bu kitapta soyutlanmış bir başka ülkenin koridorlarında dolaşıyor. Gözlemlediği ince detayları, duru ve eğlenceli bir dille anlatırken; Doğu-Batı kültürleri arasındaki farklılıkları ve tuhaflıkları zekice bir kurguyla sunuyor. Türünün en özel örneklerinden biri olan Shenzhen, çizgi roman dünyasının önemli ödüllerinden (Harvey ve Doug Wright Ödülleri) de adaylığı olan bir eser. Shenzhen, keyifle okuyacağınız sıra dışı bir seyahat rehberi.
Karanlık ve Mavi
Baba katilinden nasıl büyük bir yazar doğdu? Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) ve mensubu olduğu Şakir Paşa ailesinin Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzayan şaşırtıcı hikâyesi... Konaklardan yoksulluğa, iktidardan esarete uzanan bir yaşam çizgisi... Tutkulu bir aşk ve bir cinayetin yarattığı edebiyat adamı... Troçki ve Bodrum’un yeşilini oluşturan ağaçların büyük sırrı... Mitoloji, tarih, felsefe günleri... Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu, Sabahattin Ali, Kemal Tahir, Attilâ İlhan’lı yıllar... Yeni aşklar, yeni kavgalar ve her şeye karşın şiir tadındaki coşkulu bir dönem... Ve o karanlığa inat çıkılan mavi yolculuklar... Elinizdeki kitapta Halikarnas Balıkçısı’nın bir macera romanı tadındaki yaşamöyküsü üzerinden bir çağ değişiminin yol açtığı sarsıntı gözler önüne serilirken, devrimc...
Asla Kitabı
Sıra dışı, çizgili bir “kişisel gelişim” kitabı.İşinizde herkesten daha başarılı, aşkta daha şanslı, yaşamda daha mutlu olmak istiyorsanız bildiğiniz tüm kişisel gelişim kitaplarını bir kenara bırakın ve asla arkanıza dönüp bakmayın.İşte, her alanda başarılı olmak için yapmanız değil, asla yapmamanız gerekenler...- Evrene gönderdiğin mesajların yanıtını duymak istiyorsan, asla yüksek sesle müzik dinleme.- Felaket hikayeleri anlatmaktan gizli bir haz duyanlara asla kahve falı baktırma.- Fener'in maçı varsa asla birinci köprüden gitme.- Annesini araması gerektiğini not alan birine asla çocuğunu emanet etme.- Bir WhatsApp grubunda konuşmalara asla sadece emoji ile katılma.- Kendi dip boyası gelmiş bir kuaförün, seni bir değişikliğe ikna etmesine asla izin verme.- Aşkla huzuru asla karıştırma.
Zübeyde Hanım ve Oğlu
Mustafa Kemal ve annesi için yazılmış ilk roman. Ona Meclis tarafından verilen soyadıyla adı Atatürk olan bu yakışıklı genç annesine benzerdi. Mavi gözleri, sarı saçları, okumaya olan merakı ve bitmeyen sevgisiyle. Zübeyde Hanım için acılarla başlayan yaşam oğlunu kucağına aldığı gün güzelleşti, o "Mustafa"sının çılgınıydı. Zaten ona bakan, onu tanıyan bir kadının sevgiden çılgına dönmemesi mümkün değildi. Zor günlerdi. Hasret herkesi, her yüreği yakıyordu. Mustafa Kemal annesine hasretti, Zübeyde Hanım oğluna... Ya Fikriye ve Latife? İkisi de yalnız onu sevdi, ama kavuşmaları zordu, hatta olanaksız, çünkü Mustafa Kemal için aşkın adı vatandı ve vatan bekleyemezdi. Çok sevdiği, hiç kırmadığı üç kadın yaşamları boyunca onu beklediler. Zübeyde Hanım İzmir’in kurtuluşuna kadar dayanabildi, Fi...
Tedirgin Bir Yazar:yusuf Atılgan
"Benim yazarlığımdan daha önemlisi günlük yaşamımdır. O benim için daha önemli. Günlük yaşamımdaki bazı ilişkiler. Bunlar için yazarlığımı feda edebilirim. Zaten böyle olmasa daha çok yazardım." - Yusuf Atılgan "Çok az sayıda ürün vermiş olmasına, değeri çok geç anlaşılmasına rağmen, edebiyatımızın önemli, hatta efsaneleşmiş isimlerinden biridir Yusuf Atılgan." - A. Ömer Türkeş "A dergisi çevresinde kümelenen 1950 kuşağı yazarları (Erdal Öz, Onat Kutlar, Kemal Özer...) için bir manifesto niteliği taşıyan Aylak Adam, Atılgan’ı bu kuşağın öncü yazarlarından biri kılar. Bu bağlamda Yusuf Atılgan’ı 1950 kuşağı yazarlarından saymalıyız." - Feridun Andaç "Yusuf Atılgan (1921-1989) az ama öz yazmış; ardında bıraktığı üç romanının yorumları ve derinlikli anlamlarıyla okurların zihninde sürekli çoğ...
Sana Hep Benden Söz Edecekler
Her yara nasıl iz bırakıyorsa vücudumuzda, her aşk da böyle iz bırakıyor her birimizin kalbinde. Kimisi öyle derin açıyor ki o yarayı, kapanması yılları alıyor. Kimiyse dokunup çekiliyor sadece merak ettiği için. Biz o izleri saklamaya çalışırken başkası buluyor orayı. Tam burası diyor, işte tam buradan acıtmışlar senin canını. Sen ne kadar kapatmaya çalışsan da görüyorlar orayı. Boş verin görsünler, görsünler ki anlasınlar. İşte bizi biz yapan bu yaralar.
Kopuk ve Hiç
Genç adamlardı. Gözü pek ve korkuları büyük. Çoğu nereye niçin gittiğini bilmeden gidiyordu. İnancın oluşturduğu gösteri her zaman bir kimlik verirdi insana. Ama kendisine ait olmayan kimlikle yürümeye başlayan da kendisi değil başkası olurdu. Böyle böyle kendine yabancılaşır, kendine yabancılaşa yabancılaşa da başkası tarafından ele geçirilirdi. Sonra kendine ait olan ne varsa anlamını yitirir, kahraman olmak için yola çıkan da yolun sonunda bir hiç olurdu.
Tendeki İsyan
Dövme sanatçısı Nimet Arıkan, mahkûm kadınların cezaevlerinde yaptırdıkları dövmeleri inceledi. Kadınların sağlıksız koşullarda, tehlikeli yöntemlerle, hem teknik hem de estetik açıdan acemice görüntü veren bu dövmeleri neden yaptırdıklarını araştırdı. Bunu da cezaeevinin zorlu koşullarında bir mahkûm olarak asıl sahada, "içerideyken" yaptı. Kimsenin taşımak istemeyeceği kadar kötü ve kalıcı izlerin altından, kadının unutamadığı ve unutturmak istemediği gerçek hikayeler bütününe ulaştı. Cezaevinde geçirdiği süre boyunca mahkûm kadınlarla yürüttüğü çalışmayı yıllar sonra kitaplaştırdı.İlk çağlardan beri insan, bedenini muhtelif nedenlerle süsledi. Kalıcı bir emare olarak dövme, muhtelif inanışlara göre bu bedeni kimi zaman kötülükten korudu, kimi zaman kötülüğe sundu. Hem bir güzelleme hem ...
Bir Uyumsuz Bulut
"İlginç, şaşırtıcı düşünce alanları. İçerikte de söyleyişte de, çok genç bir şair için beklenmedik bir olgunluk düzeyi."- Ataol Behramoğlu"Tuna Kiremitçi iyi bir şarkı yazarı. Güzel ve etkili melodiler, şiirli sözler buluyor, yazıyor ve bunu daha çok genç olduğu ilk dönemlerinden beri yapıyor."- Yavuz Hakan Tok"Tuna Kiremitçi, genç yaşında büyük bir şiir eğitimi ve terbiyesi almış bir şair kimliğiyle duruyor karşımızda. Mısranın haysiyetini de şiirin haysiyeti gibi koruyor."- Haydar Ergülen“Tuna Kiremitçi, yıllar önce Varlık dergisinden içeri girdiğinde bu aydınlık yüzlü çocuğun inceliği, konuşma üslubu, bilgisi dikkatimi çekmişti. Şiirlerini okuduğumda yanılmadığımı anladım ve üç şiirine yer verdim. 1994 yılında Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödüllerinde şiir dalında ödülü aldığında seçici kuru...
Muhammed Ali
Sadece bir boksör değil, gelmiş geçmiş en ilham verici ikonlardan biri olan Muhammed Ali’yi dönemin tanıklıklarıyla anlatan bir grafik roman. Dünya boks şampiyonlarından Floyd Patterson, "Ben sadece bir boksördüm, o ise tarih" diye anlatıyordu onu. Vietnam Savaşı’na gitmeyi reddeden bir vicdani retçi, tarih yazan bir barış elçisi, Malcolm X ve Martin Luther King ile birlikte siyahi direnişin sembolü olmuş bir savaşçıydı Muhammed Ali. Muhammed Ali çizgi romanı, bir siyah, bir şampiyon, bir müslüman, bir militan ve bir efsanenin öyküsünü güçlü ve zayıf yönleriyle birlikte özgün bir dille anlatıyor.
Genç Milyarder - Mark Zuckerberg
Önce ondan nefret ettik. Arkadaşlarını sırtından vuran, işverenlerini yarı yolda bırakan, sadece ve sadece kendisini düşünen, bütün parasına rağmen bir kız arkadaş edinemeyecek kadar mesafeli bir adam gördük. Sonra şaşırdık. Çünkü o sevgisiz adam evlendi, çocuk sahibi oldu ve 2015 yılında karısıyla beraber Facebook hisselerinin yüzde 99’unu eğitim ve sağlığa destek için kurdukları vakfa bağışladı. Peki gerçekten kimdir Mark Zuckerberg? Başarısının anahtarı nedir? Bu kitap bugüne kadar onu en detaylı ve en gerçek şekilde mercek altına alan tek kitaptır. Editörü George Beahm ise bize daha önce Steve Jobs’ı kendi sözlerinden anlatmış ve haftalarca "New York Times Çok Satanlar" listesinde kalmıştı. Time dergisi en son 1927 yılında bu kadar genç bir adamı "Yılın Kişisi" seçmişti. Sizi Zuckerber...
Babayani-zamansız Yazılar
Tevazu sahibi, görmüş geçirmiş, derviş insanlara eski dilde "Babayani" derlermiş. Nebil Özgentürk de bu kitapta, çok sevdiği "babayani"leri anlatıyor. Ayrıca ilk defa bu kitapta kendi öyküsüne, ilk gençlik yıllarından ilginç anekdotlara, dikkate değer aile öykülerine, şaşırtıcı tanıklıklarına ve yaşarken ayakta kalmaya dair ipuçlarına yer veriyor. ___ "Nebil Özgentürk, Türkiye’nin ‘masumiyet çağı’nın belgeselcisidir. O, ‘kültür tarihimize kayıt düşen adam’ olarak anılmayı çoktan hak etti." Zülfü Livaneli "Nebil Özgentürk, bir arkeoloğun birikimi ve titizliğiyle, kalemiyle kazıyor insan öykülerini. Bir ressam olsaydı, bitti diye atılan boya tüplerinde kalan renklerle yapardı resimlerini. Bir heykeltıraş olsaydı, önünde model olarak duran insanın heykelini yapmak yerine, taşın içindeki insan...
Büyük Prens
Dünya Edebiyatı’nın şimdiye kadar yazılmış en nadide karakterlerinden Küçük Prens, yaşlandıktan sonra yeniden dünyaya dönüyor. Aynı yolculuk tekrar başlıyor. Hem de daha zorlu ve sıra dışı bir şekilde. Büyük Prens, absürt, esprili, karamsar ve felsefi yaklaşımıyla günümüzdeki toplumsal ve insani değişime ayna tutuyor. Hayaller hüsranlara, keşifler kayıtsızlığa, aydınlık karanlığa dönüşüyor. Büyüyen gezegeninde sorularına devam ediyor: Ne kadar değişebiliriz? Çocukluğumuzdaki naifliği nasıl koruyabiliriz? Değişmeyen tek şey nedir? şapkanın içinden ne çıkacak? Küçük Prens’in büyüdükçe değişen bakış açısını ele alan bu kitap, kendimize soracağımız sorularla dolu…
10 Dan Geriye Say
Bir kaza sahnesi... Ters dönmüş ve yanmak üzere olan bir otomobilin içindesiniz. Güçlükle gözünüzü açıp dikiz aynasına bakıyorsunuz. Gördüğünüz yüz size ait değil. Bu yüz daha önce hiç görmediğiniz bir kadının yüzü... Ne yapardınız? Kim olduğunuzu ve neden ölmek zorunda olduğunuzu çözebilmek için sadece 10 dakikanız olacak. Bir timsah avcısı, sürgünde bir şehzade, Tokyo’da bir metro görevlisi, batan gemideki bir pehlivan... Ancak böylesi zaman ötesi bir kurguda buluşabilirdi. Bu meraklı ruhun hikayesini okurken soluğunuzu tutacak ve siz de bu dünyaya geliş amacınızı sorgulayacaksınız. Kemerlerinizi bağlayın çünkü baş döndürücü temposuyla 10’dan geriye sayım başladı.
Çevrimiçi Yalnızlık
Son görülme "dün" İyiyim merak etme, sadece özlüyorum ara sıra. Olur da gelmek istersin ama çekinirsin falan. Aklında bulunsun çekinmeye hiç gerek yok. Ben aynı benim. Araman yeterli. Sonuçta teknoloji gelişti. Böyle bir devirde nasıl birbirimizden habersiz kalabiliriz ki? Az önce Whatsapp profil resmine baktım. Çok güzeldin. Bir de son görülmende "dün" yazıyordu. Telaşlandım, başına bir şey mi geldi acaba? Tam yazacakken çevrimiçi oldun bir an bütün paniğim geçti. Sonra "Seni özledim" yazmak geldi içimden ama yazamadım. Aklında bulunsun. Özlersen bir ipucu vermen yeter. Gerisini ben hallederim. Belki bir gün beni özler ve eksilirsin. Sakın çekinme, slm, mrb, nbr yaz gerisi bende!