
İstanbul United
Yıllardır ayrı saflardaki taraftar gruplarının, bir gün omuz omuza direneceklerini kime söylerseniz söyleyin gülerdi. Ama bu kitapta anlatılan her şey yaşandı ve bir yerlerde yaşanmaya devam ediyor… Tüm Ultraslara, tüm direnenlere, formanın üstündeki tere, yemyeşil çim kokusuna, yağan yağmurda omuzda hissedilen ellere, atılan her golden sonra sarıldığımız renktaşa, çekilen üçlülere, kanayan ses tellerine, kuruyan dudaklara, son dakika kaçan gollere, dilde biten tüylere, arma aşkına, tüm güzel insanlara ve endüstriyel futbola karşı sıkılan tüm yumruklara…

Mutlu Sonlar Başka Kitapta Bebeğim
Moldovalı bir bakıcı kız, yaşlı ve hasta bir emekli spiker aracılığıyla gelecekten haberler alıyor. Yaşı geçmiş bir ev kızı, internette hayatının aşkını buluyor. Ancak, adam fazla mı mükemmel ne? Genç bir işadamının gardırobu bir hayalet tarafından ele geçiriliyor. Yıl 2087. Sevgililer Günü. Bir kadın terörist, hayatının en büyük sınavını veriyor. Ülkenin en medyatik yıldızları, bir psikopat tarafından esir tutularak hayatları pahasına sanal medyada yarıştırılıyor. İntihara meyilli genç bir yazar, bir şans hapı alıyor, hapı yutuyor! Pek çoğumuz, bize ait olmayan, çalıntı hayatlar yaşıyor gibiyiz... Sanki bize tamamen yabancı bir evrene doğmuş gibiyiz. Bu kitapta hiçbir öykü, göründüğü gibi değil... Bu kitapta hiçbir hayat, arzulandığı gibi değil. Bazen kendinizin bile sandığınız kişi olmay...

Ufaklık
Söylenenlerin yalan, yaşananların gerçek olduğu bir hikâye... Dostluk, intikam, aşk ve entrikalarla dolu bu gençlik hikâyesinde yetişkinlerin boyunu aşan, nefes kesici bir dünya bulacaksınız. Wattpad dünyasının fenomen yazarlarından Irmak Kaplan'ın cesurca kaleme aldığı Ufaklık, henüz kitap olarak basılmadan önce internette tam 2,5 milyon kez okunmayı başarmış bir roman... Okulun kavgacı, hırçın, güzel ve ulaşılmaz kızının aşk, intikam ve entrika çemberinin içinde verdiği heyecan dolu ve romantik macerasında hiçbir şey tahmin edildiği gibi gelişmiyor. Aşkı ve hayatı henüz tanımayan Gece, düşmanlarıyla daha erken tanışıyor... Çünkü onlar her ne kadar çocuksu da olsalar, masum değiller... Günahların en iyi saklandığı yer masumiyetin kalbidir…

Bulimik Sanat Manifestosu
"Turkuvaz rengi zemine basılmış siyah harfler içinde ilk dikkatimi çeken kocaman puntolarla yazılmış kustuklarımızı görmek ister misiniz? cümlesi olmuştu. Üzerinde gri güvercinler uçuşan broşürün her iki sayfasında da bu ifade vardı. Onu okur okumaz midemin bulandığını hissettim. Nasıl bir cümleydi bu Tanrı aşkına, ne idi kustukları Bulimik ressamların? Furat öfke demişti galiba, uğradıkları haksızlıklara karşı içlerinde biriken öfke! Merakım artmaya başlamıştı. Omzuma astığım çantamı çıkarıp yere bıraktım ve oturduğum koltuğa iyice yerleştim. Ardından odanın mistik sessizliği içinde, Bulimik Sanat Manifestosu'nu pür dikkat okumaya başladım." Nagihan Ös'ün okuru eşsiz ve zengin bir sanat yolculuğuna çıkardığı ilk romanı Bulimik Sanat Manifestosu sürükleyici öyküsüyle olduğu kadar rüyaların...

Hayatın Şarkı Söylediği Yıllar
Unutulmuş birer birer... Kim okuyabilmiştir Makber'i Hamiyet Yüceses gibi? Ya kim o incesaza ruh bahşedebilmiştir Tamburi Cemil Bey kadar? Peki ya o güzelim bazı parçaların güftesini sevdiğimiz hale kimler getirmiştir? Bu güfteleri besteleyenler, söyleyenler kimlerdir? Ya Selahattin Pınar üstat Bir Bahar Akşamı'nı bestelerken nereden ilham almıştır? Bu ve benzer soruların cevabını müziğin çok yetkin kişileri anlatmaya, yazmaya bir ömür verdiler ve müziğin çeşitli bölümlerde incelenmesi bu ömrü verenlerin özveriye dayalı meşakkatli yolculukları ile ortaya çıktı. Türkiye İdil Biret'i, Suna Kan'ı ve daha nicelerini gördü. Sanatında ve toplumsal bakışında en hızlı adımlarla koşan ve asla ödün vermeyen nice yıldızlar geldi geçti. Hafız Burhan'ı, Dede Efendi'yi ve dünyanın en büyük caz sanatçıla...

Şeytanın Hatırası
"Ruhun acısı bu derece sarsıcı bir fiziksel acıya sebep olabilir miydi? Öyle ki tüm organları ateş almış gibi sarsılıyor, kendisine ne kadar hâkim olmaya çalışsa da istemsiz bir şekilde tir tir titriyordu. Karanlık, acı ve umutsuzluk... Ölüm... Tüm bu acılardan, umutsuzluktan ve ona, bak göreceksin daha neler gelecek başına der gibi gözdağı verir bir edayla parmağını sallayan buz gibi geleceğinden kurtuluş... Huzura kavuşması çok uzun sürer miydi? Ölümün sıcak kavrayışına kavuşmadan önce şu anda çektiklerinden daha büyük acılar yaşaması mümkün müydü? Hiç sanmıyordu." Ölümü kurtuluş olarak görmeye yakışmayacak kadar genç, nahif ve savunmasız bir kız... Ancak bir ejderhanın ağzına yaraşacak alevlerle, yıllar boyu içinde büyüttüğü intikamını bir genç kızın saf varlığını kavurarak almaya yemin...

Angela Davis Bir Otobiyografi
Angela Davis, ABD’nin gelmiş geçmiş en büyük muhalif hareketi olan Kara Panterler’in en gür seslerinden. Bir feminist, bir vegan, bir direnişçi. FBI’ın "ABD’de en çok aranan 10 suçlu" listesinde yer almış bir devrimci. Sıra dışı dava süreciyle eş zamanlı büyüyen mücadelesi, ulusötesi bir direniş haline geldi, siyahî özgürlük hareketinin bir sembolü oldu. Kişisel hikâyesi, binlerce kardeşinden herhangi birinin hikâyesi olarak kalabilirdi; sorunun renklerde değil sınıflarda, çözümün egemenlikte değil eşitlikte olduğunu bağırıp durmasaydı eğer. "Kız kardeş" Angela, özyaşam öyküsünde, büsbütün karamsarlıkla kontrolsüz iyimserlik arasında bir nokta yakalıyor ve hepimize o noktadan sesleniyor; "Bu daha başlangıç."