
Kadın Egzersiz ve Spor
Emekli sualtı taarruz komandosu ve judocu, aynı zamanda sualtı, paraşüt, jimnastik, halter, yüzme şampiyonu olan ve sualtında 24 saatte 34 bin 800 metreden fazla yüzerek Guinness dünya rekoru kıran Türk rekortmen Namık Ekin’den kadınlar için özel olarak hazırlanmış eşsiz bir egzersiz kitabı... Kadının bedenini sağlık, estetik ve performans açısından doğru ve faydalı bir egzersize hazırlayan bu kitap içerdiği teknik bilgilerle de değerli bir referans kaynağı... *** "Biz doktorlar hastalıkları tedavi etmek için uğraşırız. Oysa şimdi hastalıklardan korunmak için harika bir kitap var elinizde. Egzersiz uzmanı, genetik antrenör, on binlerce talebe yetiştirmiş, benim de hocam olmuş Sayın Namık Ekin’in kaleme aldığı bu kitap özellikle kadınların çok işine yarayacak." Prof. Dr.

Aralıklı Beslen Genç Kal
Yeni bir trend olan aralıklı oruç şimdiye kadar bildiklerimizi baş aşağı çeviriyor. Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung (Frankfurt Genel Pazar Gazetesi) Diyet yapmadan, strese girmeden zayıflamak, sağlıklı olmak ve sağlıklı bir şekilde yaşlanmak istiyorsanız aralıklı orucun mucizevi etkilerini deneyimlemelisiniz. İnsan metabolizmasının yüzyıllardır bildiği bu programı pratik hayata hiçbir zorluk yaşamadan ve neşeyle uygulayacaksınız. Kendi şahsi ihtiyaç ve yaşam biçiminizi göz önünde bulundurarak günlük ya da haftalık bir ritimle aralıklı oruca başlayıp sağlığınızı ve kilonuzu kontrol etmeniz her zamankinden daha kolay olacak.

Headbang 5
"Gorgoroth süreci keyifliydi ama son dört sene fazlasıyla verimsiz geçti. Hem müzikal hem de diğer açılardan grup çok sığlaşmaya başladı. İçine kapanmış gibiydi. Ben de bu yüzden farklı bir şeyler yapmak istedim." -Gaahl (Gaahls Wyrd) "Birçok albüm çıkıyor ve bu albümleri birkaç tur dinledikten sonra rahatlıkla özümsemiş oluyorsun. ‘Gold & Grey’ pek öyle bir albüm değil. Biraz sabredip zaman tanıdıklarında, albüm kendine özgü yanlarını ortaya çıkarıyor. Bu hiçbir zaman benim kontrol edebildiğim bir şey olmadı aslında. Eğer bilinçli olarak sürekli böyle albümler yapabilmem mümkün olsaydı, kesinlikle yapardım!" -John Baizley (Baroness) "Biz zamanında Black Sabbath’tan ve Trouble’dan çok etkilendik. İlk Trouble albümü bize çok ilham verdi. Başka şeyler de ilham verdi; oldschool metal. Ama bug...

Karanlıktan Yağan Kar
"Bir yazarın, yazdığı edebiyat eseri üzerine, örneğin romanı, kısa öyküsü, şiiri üzerine konuşması, o eseri yıpratmaktan başka bir işe yaramaz. Bir yazar, felsefe, sosyal bilim, doğabilimi gibi alanlarda yazdığı kuramsal eserler üzerine konuşabilir, o eserde anlatılmak istenen şeyi özetleyip, açıklayıp, gerekçelendirebilir. Kuramsallık zaten bunu gerektiren bir şeydir. Öte yanda, bu eserde söz konusu olduğu gibi, bir edebiyat eseri felsefi düşünceleri içerse bile, bu eser üzerine konuşmak anlamsızdır. Bu konuda söylenebilecek tek şey vardır, o da 20. yüzyılın en önemli filozoflarından biri olan Ludwig Wittgenstein’ın söylediği bir sözdür: Üzerine konuşulamayan şey konusunda susmak gerekir." Örsan K. Öymen Prof. Dr. Örsan K. Öymen, Lisans ve Doktora derecelerini Orta Doğu Teknik Üniversites...

Oyuncu Olmak İsteyen Parmak Kaldırsın
Vazgeçmeyenlerin ve vazgeçmesi gerektiği yeri bilenlerin kitabı... Hayat bir sahne... Doğduğun an senin için aralanır perde. Sana yazılan senaryoda ve biçilen süre içerisinde bazen evlat, bazen dost, bazen sevgili, bazen patron, bazen doktor, bazen oyuncu, bazen baba, bazen kardeş ve daha birçok bazen diye başlayan kimlik ya da diğer adıyla rollerinle hayatının başrolünü oynarsın. Oyunun sonunda takdir görmek ister insan, alkışlanmak, onaylanmak ister. O da olur elbet ama olmayabilir de bazı zaman... Aslında eylemin ne olduğu değil sizin nasıl bir ruhunuz olduğu önemlidir. İyi bir oyuncu olmak için önce iyi bir insan olmak gerekir. Yirmi yıldır sinema ve dizi sektöründe oyuncu menajeri ve eğitmeni olarak hizmet veren Tümay Özokur’un, birikimlerinden derleyerek kaleme aldığı OYUNCU OLMAK İS...

Soraya
Aşk bütün savaşlardan güçlüdür çünkü daha yıkıcıdır… Henüz yirmi yaşındaki güzeller güzeli Soraya, şehirleri öfke ve kan kokan Suriye'deki acımasız savaştan kaçıp kendisine yepyeni bir gelecek yazmak umuduyla sığınmıştı Türkiye'ye… Kaderinin kalemi başkalarının elinde olan Soraya, kendisinden otuz yaş büyük evli bir adamla evlenmeye razı olduğunda onu savaştan çok daha ölümcül bir gelecek bekliyordu aslında: AŞK… Savaş, kamp, esaret ve kumalık… Aşkın barınamayacağı bu sıkıntılı hayat çıkmazlarında kendi mucizesini yaşayan Soraya'nın nefes kesen duygu dolu hikâyesini gazeteci-yazar Meltem Yılmaz kaleme aldı. Suriye'deki içsavaştan kaçıp hayatta kalma mücadelesini Türkiye'de sürdürmeye çalışan sığınmacıların dramını tarafsızca ve tüm çıplaklığıyla anlatan Meltem Yılmaz, gerçek bir hayat hikâ...

İntikam
Ölümü hak etmeyen masum ve temiz insanların ruhları, şüphesiz ki bir gün aynı kaderi yaşayan masum insanların bedeninde can bulacaktır. İlahi adaletin çarkları işte o vakit dönmeye başlayacaktır. Tabiattaki hiçbir varlığın gücü o çarkı durdurmaya yetmeyecektir. Çünkü kader, görünmez bir el tarafından yeniden yazılacaktır. Ve iyilerin intikamı, kötülerin günahından daha acımasız olacaktır. Bedel yoksa hak yerini bulmaz.

Sıkı Düşmanlar
Orta Doğu’da anlaşmazlıklar neden çözülemiyor? ABD ile Arap ülkeleri arasında nasıl bir ilişki var? Bu iki farklı dünya arasındaki diplomatik ilişkiler, petrolün keşfinden önce de karmaşıktı. Orta Doğu Tarihi profesörü Jean-Pierre Filiu, bizler için 230 yıllık bir öyküyü yeniden canlandırıyor; usta çizer David B. ise olağanüstü çizimleriyle karmaşık bir tarihi anlamamızı olabildiğince kolaylaştırıyor. Sıkı Düşmanlar, 1803’te Libyalı "barbarlar"a karşı açılan savaştan Bush ve Obama’nın Irak’ta yaşadığı hüsrana; büyük hikâyeden küçük anekdotlara kadar konuyu her noktasıyla ele alıyor ve tüm dünyanın ana gündemi olmaya devam eden ABD-Orta Doğu ilişkisinin kalbine inmemizi sağlıyor.

Büyük Hesaplaşma
Tarihin dayanılmaz acılara ve büyük bir ihanete tanıklık ettiği, dostlukların paramparça, yaşamların darmadağın olduğu yılları anlatan bir yakın tarih romanı Büyük Hesaplaşma... Deniz Lisesi’nde okudukları günlerden beri birbirine kardeşçe bağlı üç askerin yolları, 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimi süreciyle hayli düşündürücü ve sarsıcı şekilde ayrılır. Vatan hainliği suçlamasıyla büyük bir kumpasın kurbanı olarak Hasdal Cezaevi’nde yatan bir avuç asker, beklenmedik bir kaynaktan istihbaratını aldıkları darbe girişimini önlemek için cezaevinden firar etmeye kalkışır. Böylece İstanbul’dan başlayıp Doğu Akdeniz’de Suriye, Kıbrıs ve İsrail’e uzanan bir hesaplaşma sürecinin fitili de ateşlenmiş olur. Bu süreçte ortaya çıkan bazı sırlar, yakın dostların, ayrılmaz arkadaşların ve mutlu ai...

Satılık Müttefik
1962 yılında ABD, Sovyetler Birliği ve Küba arasında bir füze krizi yaşandı. Üçüncü Dünya Savaşı kapıdaydı adeta. Üstelik bu büyük tehlikenin tam ortasında yer alan bir ülke daha vardı: Türkiye... Füze krizi aslında Türkiye ve Küba’da bulunan nükleer füzeler yüzünden patlak vermişti. Türkiye hakkında konuşan pek yoktu. Ne var ki kapalı kapılar ardında konu edilen gizli bir pazarlık söz konusuydu. 1962’den beri Küba kriziyle ilgili pek çok kitap yazıldı, sayısız panel ve tartışmalar düzenlendi. Başaktörler ABD Başkanı John F. Kennedy ve Sovyetler Birliği lideri Nikita Hruşçev’in sergilediği "hünerler" gözler önüne serildi hep. Ancak krizin diğer iki önemli oyuncusu Türkiye ve Küba, göz ardı edildi. Amerika’nın "dost müttefik" ilan ettiği Türkiye, nasıl oldu da "satılık müttefik" oluverdi? G...

İkinci Vatan
1967 yılında hiç paraları yokken Amerika’nın kapısını çalan Tansu ve Özer Uçuran Çiller, nasıl oldu da ABD’de dolar milyoneri oldular? Tansu Çiller, Türkiye Cumhuriyeti başbakanı olduğunda aslında Amerikan vatandaşı mıydı? ABD pasaportu taşıyor muydu? Daha da önemlisi, hayatının sonuna kadar Amerika’nın çıkarlarını dünyanın dört bir yanında koruyacağına dair elini kalbinin üzerine koyup yemin etmiş miydi? İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek’in ileri sürdüğü gibi, CIA’den maaş alan bir ajan mıydı? Gazeteci yazar Turan Yavuz’un kaleme aldığı bu kitap, bir dönemin Türkiye siyaset sahnesine damgasını vurmuş olan Tansu Çiller’in siyasi arenada yaptıkları ve yapmadıklarından çok, Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkisinin hikâyesidir.

Dokunan Kitap
"Neden yazmalı" ve "nasıl yazmalı" sorusuyla açılıyor Dokunan Kitap. Süreyyya Evren’in yıllar içinde üstüne yazdığı, düşündüğü, konuştuğu kitapları, filmleri, dizileri, sanatçıları, dergileri katediyor. Ece Ayhan, Oğuz Atay, Franz Kafka, E.L. James, Lars von Trier duraklarına uğruyor. Gündeliğin içine Hilal Cebeci’nin Twitter personası da giriyor Gangnam Style ile Ai Weiwei’nin ortaklaştığı noktalar ve Playboy’un dününe bugününe dair geniş bir okuma da. Süreyyya Evren, Aranan Kitap, Buluntu Kitap ve Kırılgan Kitap’tan sonra bu kez de Dokunan Kitap’taki yazılarıyla başta edebiyat olmak üzere sanattan ve gündelikten geriye kalanı her zamanki özgün bakışıyla, siyasi ve felsefi bir yaklaşımla yazısına konu ediyor.

Beden Okuyucu
Kitapları bir milyonun üzerinde satan ve uluslararası çok satan gerilim yazarları arasında haklı bir önceliğe sahip olan Anne Frasier’in Beden Okuyucu adlı bu başyapıtı 2017 yılında International Thriller Writers En İyi Gerilim Romanı Ödülü’nü kazandı. Romantik gerilim türündeki eserleriyle RITA, paranormal aşk macerası türündeki eserleriyle de Daphne du Maurier Ödülü’nü aldı. Kitapları ABD çok satanlar listesine girdi ve Mystery Guild, Literary Guild, Book of the Month Club gibi kitap kulüplerinde yer aldı. Romantizm, şüphe, gerilim ve heyecan unsurlarının hikâye boyunca ustalıkla işlendiği Beden Okuyucu, her sayfasında yeni bir dünyanın ve yeni bir düşünüş biçiminin kapılarını aralıyor. *** Üç yıl boyunca yeraltında bir hücrede zorla tutulan cinayet masası dedektifi Jude Fontaine, bu sür...

Seni Sana Geri Verecegim
"Kendine, sana zarar verenlerden uzaklaşacak kadar saygı duy." Ne korkularımızı ne de çözümleyemediklerimizi dile getirebiliriz... Taklit mi ediyoruz yoksa yaşıyor muyuz onu da bilemeyiz... Kimdir aynada bize bakan, inancımız nedir, her şey miyiz hiçbir şey mi bir türlü çözemeyiz... Boşanmak mı, terk etmek mi, ayrılmak mı zor gelir bize cevabını veremeyiz... Hayat yanılarak, yanlış yaparak öğrendiğin bir yoldu. Belki tenin teni konuşmadan anlayabileceği ilişkilereydi hasretin. Gittin. Seksi bulmak kolaylaştıkça, aşkı bulmak zorlaşıyordu. Pes ettin. Belki saygı ve sevgiyeydi özlemin. Vazgeçtin. Affedemedin. Hayat işte. Üstesinden gelemedin. Her ölüm birer ayrılıktı. Sen önce ölümü anlamayı es geçtin. Halbuki ölmeyi öğrenirsen, yaşamayı öğrenirdin. Fark edemedin. Fark edemezsen özgür değilsi...

Darbenin Kayıp Saatleri
15 Temmuz’u tek başına bir darbe girişimi olarak mı alacağız yoksa geniş fotoğrafa mı yerleştireceğiz? Bunu hiç düşündünüz mü? Yıllardır Büyük Ortadoğu Projesi’nin tehlikelerine dikkat çekenlerin 15 Temmuz’u bir grubun basit bir darbe girişimi olarak görmesi mümkün mü? Dibimizde bir kaos yaşanırken, içimizde terör örgütleri pusudayken 15 Temmuz’u bunlardan bağımsız ele alamayız. Büyük bir yapbozun parçasını yaşadık o gece. Buradaki şablonu ve amacı anlayamaz, öğrenemezsek karşımızdaki gücün olası diğer hamlelerinde başarısız olabilir, tökezleyebiliriz. Biz bu kitapta size sözünü ettiğimiz yapbozun küçük bir parçasını değil, bütün şablonu okuyabileceğiniz önemli verileri aktarmaya çalıştık. Çünkü 15 Temmuz gecesi kripto bir suç örgütü tarafından bireylere yönelik değil Türk milletine karşı ...

Mutluluk Virüsü
Yaşam uzun soluklu bir serüven... Eminim başarmak ve mutlu olmak için yapıyorsun her şeyi... Oysa başarı hiçbir zaman tek başına mutluluk getirmez. Hayallerine ulaşmış nice mutsuzlar var bu diyarda ama değil mi? O halde işin sırrı nerede? Tabii ki mutlu olmayı seçmekte! Yeter ki kararını ver! Her an bir yerden başlamak mümkün... Mesela bu kitapta bir virüs var. Mutluluk virüsü... Üstelik hızla bulaşıyor. Tabii ki bunun için özenle izlenmesi gereken birtakım teknikler var... Seni mutlu olmaktan alıkoyan, gelişimini sabote eden, ritmini bozan faktörlere ulaşmak gerekir değil mi? O halde "Enkazın kara kutusuna ulaşalım!" derim. Bünyesine güvenen bize katılsın. Kara kutu açılıyor! Mutluluk virüsü kapmak an meselesi...

Ava - Hava
Nereden geldİğİnİ, nereye gİttİğİnİ bİlmeyen İnsanların arasında kİm olduğunun hİçbİr önemİ yok. Kapıların önünde ya da ardında, kİmsenİn senİ tanımadığı bİr zamanda İstedİğİn kİşİ olabİlİrsİn. İnandırıcı gelmez ama bu. Sen, kendİne İnanmak İçİn bİr neden ararken özel bİr anı beklersİn. Her şeyİn yerlİ yerİne tam zamanında oturduğu o mükemmel anı... Bu tek an uğruna sonsuza dek yürüyebİlİrsİn yolunda. Oysakİ İnanmak seçmektİr. Çünkü son kapının anahtarı o seçİmİn teklİğİne olan İnançta gİzlİdİr. "İnsanoğlu, insan olmadan önce havadan, sudan ve topraktan yapılma üç kapıdan geçmelidir. Bu eşiklerden geçebilen insan ilk ve son gerçek sınavı olan Altın Kapı’nın önüne gelecektir. Ve bu kapıdan sadece inancı bölünemeyenler geçecektir." A.

Eğitimde Çöküş
Türk eğitim sistemi laik ve bilimsel kimliğine 1924’te kabul edilen Tevhid-i Tedrisat düzenlemesi ile kavuşmuştu. 1950’lerden itibaren laik eğitimden uzaklaşma çabaları başladı. 2000’li yıllara kadar çeşitli iniş ve çıkışlarla hırpalanan ve toparlanan laik eğitim sistemine son ve en ağır darbe 2012 yılında çıkartılan 4+4+4 eğitim yasası ile vuruldu. İnanç eksenli ve piyasacı eğitim anlayışı, sistemin çöküşünü beraberinde getirdi: İmam-hatiplerin orta kısımlarının açılması ve türbanın ilköğretime kadar inmesi Sözde "seçmeli" din dersleri ile tüm okulların imam-hatipleştirilmesi 5 yaşını yeni bitiren çocukların okula ve çok erken yaşta din eğitimine başlatılması Evrim teorisinin derslerden çıkartılması ve bilim yerine inancın tüm derslerin içine yedirilmesi Dini vakıf ve cemaatlerin yapılan ...

Yalnız Hatta Yapayalnız
Sevilmemişlerin ve çok üzülmüşlerin tedirginliği vardı onda. "Ah be Sait..." dedi Mina Urgan. "Kendini yalnızlığa mahkûm etmişsin sen. Sevdiğin kadınlar bile seni daha fazla yalnızlaştırmak için hayatındalar. Paylaşmak için değil, savaşmak için seviyorsun onları. Kendinden alamadığın intikamı, onlar alsın istiyorsun. Bu sevmek değil ki..." İçi de, dışı da yaralıydı Sait’in. Havanın değdiği her yeri zonk zonk atıyordu. Ayağa kalkmayacağını düşündü bir an. Fena halde başı dönüyordu. "Haklısın..." dedi. "Sevmekten anladığım şey bambaşka..." Yalnız hatta yapayalnız büyük hikâyeci Sait Faik Abasıyanık’ın sıkıyönetim mahkemeleriyle, sivil polislerle, ucuz Rum kızlarıyla, büyük aşklarla, derin yalnızlıklarla, meyhane masalarıyla, kıraathanelerle, arka sokaklarla, denizle, martılarla, balıkçılarla...

Göbeklitepe
Altı insan türü arasında neslini sürdürebilmeyi sadece o başardı. Homo sapiens... Peki neydi onu doğayla anlaşmaya iten güdü? Neden bir arada yaşamayı öğrenmek zorunda kaldılar? Yaratıcılığı "yaratıcı gücü" taklit ederek mi keşfettiler? Deneyip yanılmanın bedelini nasıl ödediler? Ne oldu da ölümü döngünün bir parçası kabul ederek üzerine anlamlar yüklediler? Ölümsüzlüğün mümkün olabileceğine nasıl ikna oldular? Medeniyetler kurmayı, sanat üretmeyi nasıl keşfettiler? Estetik anlayışa ne şekilde ulaştılar? İşte bütün bu soruların cevabı hâlâ bir mabette gizli: Göbeklitepe’de... Araştırmacı yazar İsmet Cerit’in kaleme aldığı Göbeklitepe: Saklı Mabede Yolculuk sürükleyici bir kurguyla 12 bin yıl öncesinin sırlarını çıkarıyor gün ışığına... Sadece tarihe değil, insanın kendine yolculuğuna da dö...

Atatürk Ülkesine Sığınanlar
Almanya’da Yahudi̇leri̇n Durumu (Berk Yıldız) Osmanlı’da Darülfünun (Eli̇f Gamze Tutan) Reform Öncesi̇ Darülfünun’a Yöneli̇k Eleşti̇ri̇ler (Di̇lara Çeli̇k) 1933 Üni̇versi̇te Reformu Ve Önemi̇ (Hande Konca) Mülteci̇ Bi̇li̇madamlarının Türki̇ye’ye Geli̇şi̇ (Emre Atan) Albert Einstein’in Mektubu (Ferdi̇ Çakmak) Mülteci̇ Bi̇li̇madamlarının Katkıları (Ahmet Özgür Türen) Türki̇ye’ni̇n Verdi̇kleri̇ (Ahmet Özgür Türen) Hitler’i̇n Adami Scurla İstanbul’da (Ahmet Özgür Türen) Mülteci̇ Bi̇li̇madamlarının Yaşadıkları Ve Gözlemleri̇ (Ahmet Özgür Türen) Mülteci̇ Bi̇li̇madamlarının Ai̇leleri̇ (Ahmet Özgür Türen) Di̇l Meselesi̇ (Ahmet Özgür Türen) Yahudi̇ Bi̇li̇madamlarının Türki̇ye’den Ayrılışları (Di̇lara Çeli̇k)

Dünyanın Kitapları
Dünyaca ünlü Mona Lisa tablosu nasıl çalındı? Susan Sontag'ın katiyen karşı olduğu dört şey neydi? Gandhi, İngiliz egemenliğini sonlandırmayı nasıl başardı? Picasso'nun Nazilere resmiyle verdiği cevap neydi? Sinoplu Diyojen'in çilesi neden bugün de devam ediyor? Orhan Veli daha uzun yaşasaydı romanlarını da okur muyduk? Ömer Hayyam’ı neden hâlâ çok seviyoruz? Dünyanın Kitapları, farklı zamanlardan ve coğrafyalardan onlarca yazarı, sanatçıyı ve filozofu bilinmeyen yönleriyle bir araya getiriyor. Orhan Tüleylioğlu, unutulmaz izler bırakmış bu isimleri ol

Kanadalılaştıramadıklarımızdan Mısınız?
Yeniden başlamak, tutunmaya çalışmak, eski olana veda edebilmek, beklenmedik taraflarıyla geleceği kucaklamak, kaç yaşında olursak olalım ve nereden gelirsek gelelim çok zor. Ayşe Acar, bu kitapta, 40 yaşından sonra, bekar bir anne olarak, iki çocuk ve bir köpekle Kanada’ya yerleşme sürecinde yaşadığı zorlukları, düştüğü gülünç durumları kendine özgü esprili diliyle anlatırken, konuyla ilgili en çok merak edilen "Okul nasıl bulunur?", "İş nasıl kurulur?", "Eşyalar nasıl taşınır?" şeklindeki soruları da cevaplandırıyor. Bu yolculukta, zihinsel sınırların aşılmasına, insanın doğru bildiklerinin zamanla değişmesine, içindeki gücü yeniden keşfetmesine eğlenceli bir şekilde tanık oluyoruz.

Ne Oralı Ne Buralı
Çeşitli sebeplerle Amerika’ya göçmüş ve yaşamını orada sürdüren kadınların hikâyeleri, hiç bu kadar içten anlatılmamıştı.Uzun yıllardan beri ABD’de yaşayan Işıl Öz, 35 kadınla bir araya gelerek onların deneyimini bazen gözleriniz dolarak bazen gülümseyerek okuyacağınız bir kitapla Türkiye’deki okurla buluşturuyor. Birincil ağızdan dinlediğimiz acı tatlı hikâyeler bir ABD panoraması çizerken, okyanusun diğer tarafına göç etmek isteyen gençlere de bir rehber olma niteliği taşıyor.Ne Oralı Ne Buralı, ABD’de bir göçmen olarak yaşamanın tüm ayrıntılarını bulabileceğiniz ufuk açıcı bir araştırma kitabı. Kitapta hikâyelerini okuyacağınız kadınlar, bugünün ABD’sine dair son derece içeriden bilgilerini ve uzun yıllara yayılan deneyimlerini paylaşırken Türkiye’nin güncel politik durumuna dair hisler...