
Asimetrik Vakalarda Kıble Tayini
Muhafazakâr saray, muhalifi olan her politik kesimi kolonize etmek istiyor. Bugün PKK bahanesiyle Kürtler, yarın Aleviler ve başkaları. İlk kolonize edilen ise İslamcılık oldu. İslamcılık, devlet aygıtının laboratuarında muhafazakârlaştırıldı ve başkalaştırıldı. İslamcılar, eleştirel ve bağımsız akılla iktidarı, toplumu, politikaları değerlendirmeleri gerekirken taraftar tribününün holiganları haline geldiler. Taraftarlıktaki taşkınlıkları, yabancılaşmanın doz aşımındandır.Türkiye’deki değişimin anlamını ve istikametini değerlendirmek isteyenlerin karşısına ‘yeni Türkiye’ ile ‘eski Türkiye’nin kadrolarında becayiş (yer değiştirme) yaşandığı gerçeğinden başkası çıkmayacaktır. Bu değişimin felsefi, ideolojik, sahici, kalıcı ve yapısal bir temeli yoktur. Muhafazakâr iktidar herhangi bir iktid...

Araz
"Ayrılığı seçtin mi her şeyi götüreceksin yanında. Geriye hiçbir şey kalmayacak. Söylenmemiş sözler kalmamalı bıraktığın yerde ki ben en çok onları duydum. Gittin mi adamakıllı gideceksin. Hiçbir özlem kalmayacak dönüşleri emziren. Demem o ki dönecekmiş gibi gitmeyeceksin. Büyük git gideceksen uçsuz bucaksız, dursuz duraksız git. Telefonun numaraları sesime düşmemeli, yolların yoluma değmemeli. Hiçbir anıya, hiçbir dizeye, hiçbir şarkıya yenilmemeli ayrılık. Şiirler okununca unutulmalı, hasret dokununca uyutulmalı. Gece inmişken ayak parmaklarına kadar, yahut gün doğarken... Yatağının diğer yastığındaki boşluk tecavüz ederken gözlerine, ne bileyim tek başına yiyeceğin sofrana iki kişilik servis açtığında susacaksın, duracaksın... Gitmenin hakkını vereceksin. Ayrılık gurur duymalı seninle. ...

Anne Baba Bir De Beni Dinleyin
Çocuklarımızı ve içimizdeki çocuğu doğru büyütmenin sırrı...Yaşam ağacının sırrı...

Amigdala
Günah keçimi bulmuştum: Amigdala... İnsan olduğum için aşık olmuştum ve bu kaçınılmazdı... Acı çekmemek için ölmek vazgeçmekti, yaşamak için acı çekmeye razı olmak ise katlanmak...Belki de her şey böyleyken, hâlâ sevgi varken aramızda bitirmeliydik. Belki o zaman taze ve yıpranmamış olarak; sandık içlerinde, kitap aralarında saklayabilirdik aşkı, sonra kullanmak üzere... Naftalinlenebilir miydi aşk? Zaten hep iki yüzü yok muydu gerçeğin? İnsanlar koydukları normlarla kendilerini sınırlarken, anahtarı zaten kendilerinde olan hapishanelerinden kaçarak, işlemiyorlar mıydı en büyük suçları?Ne kadar hüzün ve imkansızlık varsa, aşk o kadar aşktı. İçine konulan acının dozundaydı sır. Beynin bir oyunuydu ama yine de insana özel duyguydu aşk... Kazanmalıydı...

Altın
Altın kelimesini her duyduğumuzda aklımıza, zenginlik, iktidar ve güzellik gelir.Önce simyacıların, daha sonraları kralların düşlerini süsledi altının sihirli formülünü bulmak.Hızla yükselen altın fiyatı, yine bu sarı madenin parıltısını artırdı.Altın fiyatlarındaki yükseliş devam edecek mi?Döviz fiyatlarındaki artış altın fiyatını nasıl etkiler?Altına ne zaman yatırım yapmak gerekiyor?Altından, para kazanmanın yolları nelerdir?Sahte pırlantayı gerçeğinden nasıl ayırt ederiz?Altın, pırlanta ve diğer kıymetli taşları almanın püf noktaları nelerdir?Ya da; ilk altın paranın Anadolu’da basıldığını,Prusya Kralı Büyük Friedrick’in güç kazanmak ve uzun yaşamak için yuttuğu elmas tozunu fazla kaçırınca zehirlendiğini,15. yüzyılda, Fransa Kralı’nın, tüm kadınların takmasını yasakladığı elmasın, bir...

Allah’ın Varlığına Belgeler ve İslam’da İman Esasları
Dini inançlar sanıldığı gibi sadece dini olmakla kalmaz, insanların dünya hayatındaki genel davranışlarını da belirler ve yönlendirir.Bu gerçekten hareketle, dini inaçların özelliklerinin çok büyük önem taşıdığını görmekteyiz.Müslümanlar olarak inançlarımızı gözden geçirmek, yanlışlarını düzeltmek, doğrularını yaymak ve geliştirmek öncelikli görevlerimizden biridir. Bu kitap, özellikle gençlerimizin ve halkımızın, İslam’ın inanç esaslarını doğru ve kolayca öğrenme ihtiyaçları gözönüne alınarak hazırlanmıştır.Kur’an-ı Kerim, biz insanların akıl, mantık ve vicdanlarına hitap etmektedir. Biz de aynı yönteme uyarak İslam’ın iman esaslarını açıklarken, gençlerimizin, halkımızın saf akıl mantık ve vicdanlarına seslenmeyi amaçladık...

Alevi Olmak
Alevilik, yüzyılın başından beri en çok aşındırılan felsefe ve inançların başında gelir. Aleviliğin anlatılmaya ve tartışılmaya başlandığı son yüzyıl, Aleviliğin en kirletilmiş ve temizlenmeye muhtaç dönemidir. Alevilik ve Aleviler bu dönemde keşfedilirken "fil" örneğine maruz bırakıldılar. Bu durum dönemle ilgili olmaktan çıktı ve tüm tarihlerine, yaşamlarına, felsefelerine sızdı.Peki, işin aslı nedir?Buna bağlı olarak Alevilerle Müslüman topluluklar arasında yaşanan çatışmada Alevilerin yeri neresidir acaba? Çatışma sürecinde "İslam öncesi", "İslami dönem" gibi alanlara sıkıştırılarak ele alınan Alevilik, kendi dışına, ait "olmadığı" yere itildi.Aleviliğin ve Alevilerin bir "yere" yamanma ihtiyacı, Alevi gerçeğini gizlediği gibi, Alevilerin kafasını da karıştırdı. Bu nedenle Alevilerin v...

Ağa’nın Akmayan Gözyaşları
Güneydoğu’nun, Urfa’nın kumalar arası mücadelenin, ağalık düzeninin, feodal ilişkilerin, sermaye değişiminin, toplum gelişiminin romanıdır.“Yarabbim! Ben ne suç işledim?... Ne suç işledim de beni bu kadar cezalandırdın?Hayatımda bir kere sevdim onu benden aldın! Baba sevgisi görmeden büyüdüm. Babam gibi gördüğüm ağabeyimi aldın! Bir çocuğum olsun istedim, onu elimden aldın! Bana öyle bir ana verdin ki kin ve nefret dolu! Yaşamıma o son verecek! Neydi günahım Allah’ım!..“Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin gayrı-resmi tarihini içeren “Ağa’nın Akmayan Gözyaşları“nda İzol, 2. Abdülhamit döneminden başlayarak 1980’lere kadar uzanan bir süreçte, aşiret ilişkilerini, kadınlar arası rekabeti, kan davasını ve çıkar çatışmalarını yalın bir dil ve adeta sinematografik bir görüntülemeyle sunuyor.İzol bu ki...

Affedin Beni
Herkesin Yaradan’a giden yolunun farklı olduğuna inandığım için, Sizlerle aynı yolu seçmediğim için, Kendi yolumda yürümeye devam ettiğim için Affedin Beni! Aynalar bizi artık aldatamadığı zaman, oyunun sonuna yaklaştığımızda, perde kapanmadan belki, finali daha dürüstçe ve kalan gücümüzün yettiğince, asıl kimliklerimizle oynamak adına az da olsa değiştik hepimiz. Eğer bu yaşamın oyununda kendime seçtiğim rolü iyi oynayamamışsam veya repliklerinizi karıştırmanıza sebep olmuşsam ve sizin olduğunu zannetiğiniz sahne ışıklarını bazen kendime çevirdiysem... Affedin Beni!

Adın Ayrılık Olsun
Sen söyle,Sedası kulağımda, edası nazarımda, Göçmen kuşlar gibi çırpınan kadın, Dağlanmış yüreğimi mısralar soğutmazken, Yelkovanın boyuna akrepler soyunmuşken, Seni seven bu yürek seninle yorulmuşken, Hangi terazi tartar sana olan sevgimi, Hangi bakış götürür şu aklımı başımdan, Çiçek açma çağımda dallarımı kırmışken, Şiir yazan ellerim ellerine hasretken, Hiç mi için sızlamaz,Kayalardan tuz çalıp şu yarama basarken...Severken ayrılmayı kimde gördün sen, Severken terk etmeyi oyun sandın sen...

Adab-ı Aşk
Bu Kitapta neleri bulacaksınız:İlişki sanatı nedir?Erkek nasıl tavlanır, nasıl elde tutulur?İdeal eş ya da sevgili nedir?Mutlu evliliğin 13 kuralı...Erkek neden aldatır?Evlilikte neler yapılmamalıdır?Evlilikte erkeği evden kaçıran nedenler?Ve ilişkilerle evlilik üzerine merak ettiğiniz her şey...

Abdullah Dayı
O, Türkiye’nin gerçek "Tatar Ramazan"ıydı... ‘Baba’ değil ‘Dayı’ydı... Kendini katil olarak değil, Allah’ın kılıcı olarak görür, cinayetlerini öyle işlerdi... O, Antep Canavarı Abdullah Dayı’ydı... İlk cinayetini 12 yaşındayken işledi. Dayısını öldüren iki kiralık katili baltayla parçaladı. İkisi baltayla, sekizi bıçak ve falçatayla, geri kalanları ise ateşli silahlarla olmak üzere 43 cinayet işledi. 250’nin üzerinde insanı yaraladı. Cezaevlerinde üç kez büyük koğuş baskını düzenledi. En büyük koğuş baskınında 59 yaralı, 1 ölü çıktı, kendisi sıyrık bile almadı. 4 kez idam yedi, 740 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Türkiye’nin 38 ayrı cezaevinde, 48 yıl net hapis yattı. Cezaevlerinde hem çok hasımı oldu, hem de büyük saygı gördü. Ona "Antep Canavarı" da diyen oldu, "Abdullah Dayı" diyen de.....

Abdestli Kapitalizm
Abdestli Kapitalizm bir şirk dinidir. Çünkü şirk, kelime anlamı itibari ile ‘bir mala iki kişinin sahip olması demektir.’ Dolayısı ile Allah’ın, yani halkın malını gasp edenler, Kuran’ın diline göre şirk ehlidir. Abdestli Kapitalizm, Allah ve Peygamber’e yalan isnad etmek sureti ile oluşturulan emperyalist bir ideolojidir. Bağlı olduğu odakların genel çıkarlarını koruma adına, dinin içeriğini tersyüz etme mücadelesi veren, sosyo-ekonomik bir hegemonyadır. Abdestli Kapitalistler, mutlak dindarlık iddiası ile faaliyet yürütürler. Ancak bilinmelidir ki, Abdestli Kapitalizmin mimarı bizzat ‘Haçlı Emperyalizmidir.’ Kuran verilerine bakıldığında, içerik ve pratiği açısından ‘Şirk dini’ saflarında yer alan ‘Abdestli Kapitalizm’, dinin toplumcu yüzünü katlederek, dini bir pusu kurma aracı haline g...

36 Baharı
Batmakta olan sonbahar güneşinin aydınlattığı ağaçlar, dar sokaklar ve renk renk evler, hepsi bana çok güzel göründü... Eğer yaşadığımız günlere değer kazandıran, anlam katan bir ülkümüz varsa, ona ulaşmak için yürüdüğümüz yollar, hatta zahmetli yürüyüşler bile bize bir mutluluk sunarlar. Bu kitap 1936 yılında yaşanmış büyük bir aşkın ve o coşkunun romanıdır. Tüm yurtta umut yüklü, ılık bahar rüzgârları esiyordu. Çalışkan, yurtsever aydınlar, umutlar gerçek olsun diye uğraşıyorlardı.

2013 Astroloji ve Burçlar
2013... Altın Çağ Başlıyor 2013 yılı Altın Çağ’ın başlangıcı olan bir yıl! 2012 ile birlikte başlayan ruhsal uyanış dönemi bu sene farkındalıkla birleşip "Birlik Bilinci"ni oluşturacak. Dünyada her olayın ve herkesin birbiriyle bağlantıda olduğu bu bilinç ile kişisel egolar yerini toplumsal duyarlılığa bırakacak. Artık isteklerimiz benlikten çok bütünün hayrına olacak. Aynı şekilde 2013 ile birlikte özümüze dönecek, gönül gözümüz açılacak ve sevgi enerjisi mantığa galip gelecek. Altın Çağ’a, Aydınlanma Çağı da diyebiliriz. Uzun süredir anlam veremediğimiz birçok olayı hatırlamayı tercih edeceğimizden farkındalığımız artacak. 2013 ile birlikte insanlar arasında eleme başlayacak. Kalp gözü açık, yolu sevgi olanlar, inançları ile hareket eden insanlar için dünya, yaşanması çok daha güzel bir ...

1243 Kayseri
Moğollardan kaçarak Tanrı Dağları’nın eteklerinden yola çıkan Kam Böybörü, gün batısına gitmek isterken Selçuklunun eski başkenti Kayseri’de yolun sonuna gelir. Ahi Evren’in evlatlığı, güzeller güzeli Tomris, onun için son durak, kaçışın son noktasıdır. Kendisi Göktanrı inancındadır, Tomris Müslüman. Kendisi saygı gören bir Kam, Tomris Ahilerle Bacıların gözdesi. Üstelik kadın ile erkek eşit, yan yanadır. Mafyanın elinden kaçarak İstanbul’dan yola çıkan yatırım danışmanı Diyar, kaybolmak isterken kendini Kayseri’de bulur. Dershane hocası sevgilisi Güler de peşinde. Kayseri’de iki öykü, iki aşk, iki ayrı Yüzyıl... 13. Yüzyıldan 21. Yüzyıla gelindiğinde Argiyos Erciyes’e dönüşmüş, surlar içindeki Kayseri büyük metropol haline gelmiştir. Aşk da ilişkiler de değişmiş ama bir soru baki kalmıştı...

Cumhuriyetin Sonbaharı
Denilebilir ki, yakın tarihte belki de hiçbir kitap, elinizdeki yapıt kadar yaşam tarafından doğrulanmamıştır.Çünkü bu kitapta, Cumhuriyet tarihinin en önemli siyasal ve toplumsal kırılma noktalarından biri tarihsel, siyasal, ideolojik ve felsefi arka planıyla birlikte inceleniyor. Yazar, Ergenekon operasyonunun, Türkiye’de Cumhuriyet’in yıkılması ve dinci-faşizan bir rejimin kurulmasını amaçlayan örtülü bir darbe süreci olduğunu ortaya koyuyor. Belgelere, yetkin analizlere ve şaşırtıcı gözlemlere dayalı olan kitap, aynı zamanda bilgilendirici bir tarih çalışması niteliğine de sahip.Kitap, Cumhuriyet’in nasıl tasfiye edildiğini gözler önüne seriyor. Sol’un Ergenekon operasyonlarına ilişkin tutumunun da sorgulandığı yapıtta, Merdan Yanardağ, Abdullah Öcalan’ın bu dava karşısındaki şaşırtıcı...

Elveda İzmir
"1900'lerin başında,Batı emperyalizmin öncülerinin gözünü diktiği doğunun en önemli liman kenti İzmir'de, Bornova'nın (Burnova-Bournabat) ilk belediye reislerinden Rüştü Bey'in yakışıklı tiyatrocu oğlu Nail ve İngiliz kökenli varlıklı bir Levanten aileye mensup Meri arasında yaşanan büyük gizli aşk..."Göğsünü açtığı her sevdalısıhaline ağlarken,sessizce gülen.efeler gibi dövüşürkençılgıncasına seven.hatıraları koynunda saklıkadim şehir.kıymetini bileni,sinesine.bilmeyeni,yakamozlu körfezine gömenüzümü gibi kadını güzel şehir.güller sokağındakokudan sarhoş, volta atanınaklına gelir mi gülün dikeni?cefası gibi sefası güzel şehir.

Sedefi Yendim
“Şu an düşünüyorum da sedefin vücuduma getirdiği, aslında yaşantımdan götürdüklerinden çok daha az...”“Bugün Allah’ıma bir kez daha şükrediyorum, verdiği her türlü sıkıntı için. Çünkü, yıllardan bu yana sedef hastalığıyla savaşımda tanıştığım birçok hasta arkadaşım; yollarda, tatillerde tanıştıklarım ve hastane koridorlarındaki insanlardan çıktı bu hikâye. Amacım bir sedef hastasına yol olması, umut olmasıdır.Tecrübelerle yazılmış her şey gerçektir. Bu kitap belki de benden, sizden, onlardan bir sedef hastasının hikâyesidir, kimbilir...Ama bu benim değil, Gaye’nin hikayesi...”

Kumpastan Dirilişe Başımıza Gelenler
Ergenekon Davası'nın ilk tutuklanan sanığı olan ve 7 yıla yakın bir süre tutuklu kalan Oktay Yıldırım, bu kitapta TSK'ya düzenlenen "kumpas"ı anlatıyor."Ordular silahlarla yapılacak saldırılara karşı eğitilirler, ancak hukukun bir orduya karşı ve kendi hükümeti tarafından silah olarak kullanıldığına daha önce hiç rastlanmadı. Yargı siyasallaştıkça, doğrudan TSK'ye saldırdı.Bazı yargı mensupları, sultanın cellâdı rolüne büründü. Ellerindeki baltalar ise, gizli tanık ifadeleri, isimsiz ihbar mektupları ya da kim tarafından hazırlandığı bilinmeyen CD'lerdi. Devletin en gizli askeri sırlarının saklandığı kozmik odalar yolgeçen hanına döndürüldü. Açıklanması sakıncalı belgeler, saçma sapan iddianamelerle yabancı gizli servislerin, hatta sıradan vatandaşın bile önüne serildi. İş öyle bir noktaya...