Bir Dilek Tut
HANDE: ----- Marks gibi konuşabilen ya da yazabilen tek bir erkek olsaydı dünyada… Boşa konuşan milyarlarca erkeğin varlığını affedebilirdi. Öteki kadınlar gibi hatta daha da bir can atarak evde beklerdi onu. Nerede isterse beklerdi. Otel odası, terminal, havaalanı... Marks kesinlikle bir tren garında buluşmak isterdi. O da daha dün aldığı Chanel çantasını kaptığı gibi giderdi oraya. NİLÜFER: --- --Hâkim beyler, aramayanlar sormayanlar için de bir adalet mekanizması işletmeliydi. Bu adamlar da cezalandırılmalıydı. Beklemek olmalıydı cezaları. Aramayanları bekleyen kadınlarınkinin on katı zorlu bir bekleme süreci olmalıydı. "Müebbet bekleme cezasıyla cezalandırmaya karar verdim dünyanın tüm bekletenlerini..." CEMİLE: -----Bana bayan demeyecek erkeklerin yaşadığı bir yer olsa dünyada! Yeralt...
Madanayuyu
0 YORUM YAZ Bir sabah uyandığında sesler, harfler ve sözler bambaşkaydı... Bir gün sizden başka herkesin hiç anlamadığınız bir dilde konuştuğunu, kimseyle iletişim kuramadığınızı düşünün. Çocukluğunuzdan itibaren öğrendiğiniz harflerin, rakamların yerini daha önce hiç görmediğiniz semboller almış. Duyduğunuz her ses kulağınıza yabancı. Dünyada yapayalnızsınız. Hayatınız boyunca kurduğunuz her şey bir bir çöküyor. İletişim kırılmasının derin kaosunun sembolik bir hikâyeyle anlatıldığı bu kitapla, bir aynanın karşısına geçip, kendinize tekrar bakmaya var mısınız?
Ölümün Ayakları Altında Aşk
Okyanusun İnsana hasret yerleri gibi... Onun Kusursuz mavi Gözlerine, bakarken al beni Ölüm... Tensel açlıkları içine çekip Kocaman kocaman olmuş... Diri diri göğüslere Yaslamışken Başımı. Yüzüme düşen Buğday sarısı saçlardan Çekerken içime kadın kokusunu... Al beni ölüm. Kalbimi saran Derin gülücüklerle Sindir beni içine.
Barış Sonrası Büyük Türkiye
Türk-Kürt kardeşliğinin güçlenmesi ve hükümetin başlattığı barış sürecinin sekteye uğramadan sonuçlanması, otuz yıldır evlat acısıyla dağlanan ana-baba yüreklerinin acılarına son verecektir. Kürtler; tarihin hiçbir döneminde Türklerden ayrılıp devlet kurma çabasına girmediler. Ufak tefek ayrılıkçı isyanlar olduysa da topyekûn bağımsızlık mücadelesi verilmemiştir. Asimilasyon ve inkar politikasının yanlışlığı ve birbirimizi yok saymanın neticesinde kan dökülmesine neden olduğunu gören hükümet ve hükümetin başı başbakan Recep Tayyip Erdoğan; barış ve kardeşlik süreci başlattı. Barışın gerçekleşmesi ve Türk-Kürt kardeşliğinin pekişmesi için milletçe hepimize iş düşmektedir. Birbirimizden korkmama ve birbirimize katlanma neticesinde oluşacak olan barış; güçlü bir Türk-Kürt kardeşliği yaratacak...
Yetenekten Lidere
"Koçluk kavramına ilişkin çok değerli, bütünsel ve kapsayıcı bir çalışma... Gerek iş dünyası ve gerekse koçlar/mentorlar açısından çok önemli bir ihtiyacı karşılıyor... Kurumsal koçluğun yol haritası... Kimin neyi, nasıl yapacağına ilişkin detaylı bir yaklaşım... Merak ve heyecanla okudum. Koçluk mesleğine yapmış olduğu katkılardan ötürü Sevgili Rıza’ya tebriklerimi ve teşekkürlerimi sunuyorum." - Naci Demiral (PCC) - Uluslararası Profesyonel Koçluk Derneği (ICF Türkiye) Başkan "Ülkemizde henüz çok genç bir yaklaşım olan koçluğun anlaşılması ve doğru konumlandırılması yönünde çok güzel bir kaynak. Özellikle İK profesyonelleri için, organizasyonlarında koçluk sürecinin yapılandırılması açısından son derece yol gösterici olacağına inanıyorum." - Neslihan Sezer Hacıoğlu – Yıldız Holding Kurum...
Tanıdığım İnsanlar Yaşadığım Olaylar
Dr. Müfid Ekdal deyince akla yıllardır Kadıköy gelir. Dr. Müfid Ekdal denince akla ana, baba ve çocukları şimdide torunları tedavi eden Kadıköy sevdalısı bir hekim gelir. Dr. Müfid Ekdal denince akla, araştırmacılığı sohbetiyle harmanlayan, çalışkanlığı bilgiyle bezeyen bir İstanbul beyefendisi gelir. Kendisini bir "Kadıköy aşığı" olarak tanımlar Ekdal. Sadece Kadıköy değil, tarihi de siyaseti de, edebiyatı da, müziği de çok iyi bilir. Celal Bayar’dan Cemal Kutay’a, Hanedan mensuplarından eski İttihatçılara dek çok geniş bir dost çevresi olmuştur. Kadıköy’le ilgili kitaplarıyla tanınan Ekdal’ın sohbeti bol köpüklü bir Türk kahvesi tadındadır. Edebiyatla başlayıp, tarihle sürdürüp, müzikle bir parantez açıp, felsefeyle noktalarsınız bu muhabbetleri. Coğrafi keşifler de bilim tarihi de mimar...
Ölüm-dirim
Ruh ve beden, kendi döngüsel karşılıklarında yüz yüze geldi. Ve bu yüz yüzelikte birbirlerinin anlayışlarına dirilip, yenidenleşti. O anlayışlar ki; "ölüm ve dirim" bağıllığında varlığa belirip, ruh ve beden arasında sonsuz yokluklarına salındı. Şimdi insan, kafa kemikleriyle ördüğü bu düşünsel kodeste, ustaca gizliyordu o yalnızlıklar değerini! Aklın mahkûmiyetine tutunmuş olan dirayeti, "ölüm ve dirim" arasındaki kasılışlarına ancak ruhun direnciyle kenetlenebildi. Vücutsal değerlilik halini alan zihinsel teslimiyet, ölümü bu diyalektikte yaşamsal akıbet olarak belirledi. Fakat, biriktiren iç olarak boşalan dış, ölümü yaşamlar suretinde gizledi. Sizler için yaşam sorunsalı, ölümler zeminine örülmüş bir duvardı artık. Bir uyarı olarak: "Acıya sahip olanlar, güçlü nefesleriyle yıkıp geçti!...
Ölüm Deltası
Kızılırmak Deltası'nda da iki hafta içinde üç kişi esrarengiz bir şekilde ölür. Cinayet masası baş komiseri Çetin Akın, bu kaza sonucu ölümlere şüpheyle yaklaşır. Ve ölümlerin nedenlerini araştırmaya başlar. Ölümlerden, gazeteci arkadaşı Ahmet Kerim'i de haberdar ederek, ondan yardım ister. O sırada dünyanın başına gelecekler ve küresel ısınma konularında gazetesine seri yazılar hazırlamakla meşgul olan Ahmet Kerim, baş komisere yardımcı olmak için Samsun'a gider... Bu ölümler bir kaza mı, yoksa bir cinayet midir? Soruşturma derinleştikçe deltada başka kuşkulu ölümler de meydana gelir. Gazeteci ve baş komiser, çeşitli engellemelere rağmen, tüm zorlukları göğüsleyerek, yılmadan, kuşların ve kuş bilimcilerin dünyasına girerler; esrarengiz ölümlerin ve deltanın gizemini çözmeye çalışırlar... ...
Mustafa Kemal'in İnancı
"Arkadaşlar; Asırlık işleri yıllara sığdıran Türk inkılâbı kendi mihrabının bizzat Güneş olduğunu bulmuştur." Mustafa Kemal, Türk Tarih Kurumu'nun 2. Dil Kurultayı'nda yaptığı konuşmada bunları söylüyor: Demek ki, Kemalist inanç "Güneş"lidir… Demek ki CHP'nin sembolünün Güneş olması da bir rastlantı değildir. Bayraktaki ay-yıldız'ın 1922'de güneş içine yerleştirildiğini, ancak sonra nedense vazgeçildiğini hatırlatalım. Kemalist devrimin sembolüdür Güneş. Bu çalışma işte o mihrabın izinden giderek bir kez daha tartışmaya açıyor Mustafa Kemal'in inancını. Bütün tekkeler kapatılırken "Mevlana'nın kapısı"nın kapatılmamasına, Mevlevilik ile antik kültürler arasında bağ kuran Tahsin Mayatepek raporuna, "Atatürk'ün Hafızı" ve bir Mevlevi olan Hafız Yaşar Okur'un anlattıklarına, elbette Mustafa Ke...
İnfaz Çetesi
30 yıllık bir çalışmanın ürünü. Değerli gazeteci recep bulut'tan olaylara yepyeni bir boyut kazandıracak bir kitap. Türkiye bu kitabı konuşacak. İsimler, yerler, olaylar... İnfaz Çetesi'nin Kanlı Tarihi... ...Bu kitapta, 12 Eylül darbesinin hemen öncesinde sırf siyasi görüşleri nedeniyle cinayet örgütlerinin kurbanı olanların trajedilerine tanık olacaksanız. Bu cinayetler Adana, Kayseri ve Nevşehir'de bir dönem yaşanan karanlık olayları içeriyor. Gazeteci Recep Bulut bu olayları 30 yıl boyunca yurtiçinde ve yurtdışında araştırdı. Adana, Kayseri ve Nevşehir'de 1978'de başlayıp 12 Eylül 1980'e kadar devam eden süreçte onlarca insanın hunharca öldürüldüğü olaylar zincirini polis ve mahkeme tutanaklarında takip etti. Anlatılan suç ve suçlulara ilişkin tanıkların ifadelerini okuduğunuzda sizler...