
Kur'an'da İman Esasları ve Kader Sorunu
Kadere iman var demek, insanın özgüz iradesi yoktur demektir. Allah(ın onun alnında yazdığından başka bir şey yapamaz demektir. İnsannın bütün işlerini Allah yapar demek, Allah'a iftiradan başka bir şey sayılmaz. Bütün Müslümanları asırlarca perişan eden sorumsuzca davranmalarının sebebi bu yanlış inançtır. Bu yanlış inancın cezasını çekiyorlar. Memlekette ve İslam dünyasında bu kadar akıl almaz bozuklukların ve bozgunculukların baş nedeni kadere inanmanın getirdiği sorumsuzluk duygusundan başka bir şey değildir.

Derviş Hikayeleri
“ARİF OLAN ANLAR. OLMAYANLARSA KISSADAN KENDİ PAYINA DÜŞENİ ALIR.” Derviş hikâyeleri, masal, efsane veya folklordan çok daha fazlasıdır. Asırlar boyunca derviş ustaları, idrak ve ilmi artırdığı, insanı ve dünyayı daha iyi anlamayı sağladığı söylenen bu öğreti hikâyeleri ile öğrencilerine nasihatler vermişlerdir. İdris Şah, bu olağanüstü hikâyelerin sözlü versiyonlarını toplamak ve karşılaştırmak için üç kıtada uzun yıllar seyahat etti. Bu antoloji, bin yılı aşkın bir süre zarfında derviş ustalarının repertuvarlarından, tasavvuf klasiklerinden, sözlü gelenekten, yayımlanmamış elyazmaları ve pek çok ülkede bulunan medreselerden derlenmiştir. “Zamanımıza ve durumumuza çarpıcı biçimde uyan, şaşırtıcı derecede cömert ve özgürleştirici bir kitap...” Sunday Times

Fena Şeyler Mutlu Sonlar
FAKAT MÜZEYYEN BU DERİN BİR TUTKU, KIYIDAKİLER ve KÖK filmlerinin senaristi olarak tanıdığımız CEYDA AŞAR’dan içten ve etkileyici bir roman… Güneyde bir sahil kasabası olan Fidanlı, bir hikâye avcısıydı. Bizden beklediği de buydu. Herkesin kötülüğünü ifşa ediyor, gölgeleriyle yüzleştiriyor, çarpıştırıyor, melek yüzlü âdemoğlundan cani mahlukat yaratıyordu. Buradaki herkes kusurluydu, az biraz tuhaftı ve kötülüklerle doluydu. Tüm hayatımız boyunca bu yolculuğa hazırlanmıştık, zamanın dışındaydık artık. Hafızanın bulanık ve berrak sularındaydık. Hiç acelemiz de yoktu. Bu kasabada, üç gün içinde, tüm ömrümüz boyunca ve bir anda olacaktı her şey. Fena şeyler, çok fena şeyler...

Yarım
Boğazımız, o günkü Kazancı Yokuşu kadar tıkanıktı. Başka şeylerden konuştuk. 1977 yılı 365 gün değil de, 364 günmüş gibi davranmaya çalıştık. O yirmi dört saati yok saymayı tercih ettik ve içimize içimize sustuk. O gün bilmiyordum, susmanın da bir bedeli olduğunu. Yıllar sonra öğrenecektim o meşhur sözü: "İnsan yalnızca söylediklerinden değil, sustuklarından da sorumludur.’’ Bilsem, susmazdım. Kıyameti yaşadık biz. Bildiğim hiçbir kelime, içinde bulunduğumuz durumu ve yaşadığımız acıyı anlatmaya yetmiyor. Dünyanın sonunu yaşadık biz. En karanlık günü gördük biz. Aklımızı yitirdik biz. Ruhumuzu kaybettik biz. Annesinin izini süren Eylül, izi sürülen Aylin... İstanbul-Ankara-Viyana üçgeninde yaşanmış hayatlar, büyük bir aşk, siyasi olaylar, şimdiki zamanlar. "Yarım’’ kalan bir hikâyenin "tam...

Tut Elimden Allahım
İnsanın yaratılış sebebi duadır... Günümüzde huzursuzluğumuzun sebebi, inandığımız Allah’a güvenmememiz, mutsuzluğun sebeplerini yanlış adreslerde aramamızdır. İsterken muhtaçmış gibi değil de, hak etmiş biri gibi istiyoruz, sanki kendimiz istemek zorunda değiliz de, Allah vermek zorundaymış gibi davranıyoruz. Unutmayın, bizler Allah’ın kullarıyız. Amacımıza ulaşamayınca hemen sırtımızı dönüp, “İstiyorum ama bir türlü vermiyor!” diyemeyiz. O vermese, isteme arzusunu da vermezdi. Rahmanın kapısı isyan değil, isteme kapısıdır. İnsan, Allah’a yürekten ihtiyaç hissetmeli. Her kasanın şifresi aynı olmadığı gibi, her derdin dermanı da aynı değil. Allah’tan istediğimiz şeylerde, yanlış şifreleri kullanıyoruz. Demek ki istemeyi bilmiyoruz. Sözün özü şu ki, Allah’tan bir şeyin nasıl isteneceğinin ş...

Bu Noktaya Nasıl Geldik?
"Para; açları, umutsuzları, kırılmışları, açgözlüleri, muhtaçları baştan çıkarmaya devam ettiği sürece kardeşler arasında her zaman savaş olacaktır." Kitaptaki sayfalar, insanlığın büyük bir dönüşüm yaşadığı tarihin bu tuhaf anında, bir Japon’un bakış açısıyla, Ortadoğu düzeninin içinden geçtiği dönüm noktalarını anlatmaktadır. Bu kitap, sürekli bir değişim halinde olan ve Covid-19 pandemisinin karanlığında değişim süreci iyice hızlanan Ortadoğu ve Doğu Asya uluslararası siyasetine ışık tutan bir projektör görevindedir. Satoshi Ikeuchi, Tokyo Üniversitesi İleri Bilim ve Teknoloji Araştırma Merkezi’nde (RCAST) Din ve Küresel Güvenlik Profesörü’dür. Ortadoğu siyasetinde uzmanlaşmıştır. Aynı zamanda uluslararası ve bölgesel çalışmalar üzerine araştırmaların merkezi olan RCAST Acil Stratejiler...

Kur'an ve Diğer Dinler
İnsanoğlunun tarihi incelendiğinde, hiçbir insan topluluğunun din şuurundan yoksun olmadığı görülür. Ne var ki her insan toplumu insanoğlunun kendi varlığı ile eş olan bu dini durumu zaman ve mekân ile doğup büyüdüğü çevrenin şartlarına göre değişik suretlerde ifade ve tatbik etmiştir. Bütün bu şartları göz önünde bulunduran Kur’an, insanın doğruyu nasıl bulacağının yöntemini düşünsel ve eleştirel bir biçimde göstermeyi üzerine almıştır.

Adil Bölüşüm
Zenginler, kısıtlı dünya kaynaklarının fakirlerle paylaşılmasını istemiyor. Mevcut ekonomi sisteminin pek çok eksiklikleri, açmazları ve yanlışları var. Hepsiyle ilgili çözümler üretiliyor tabii ki. Ancak bir müddet sonra görüyoruz ki üretilen çözümler, başka sorunlara yol açıyor. Bu kitapta ekonomik sistemi üreten düşünce yapısından başlayarak insan merkezli bir değersayım sorgulaması yer alıyor. Para üretimi ve mal üretimi arasındaki uçurumlar kapanmadığından ekonomik denklik bir türlü gerçekleşmemektedir. Bu ekonomik işleyiş nedeniyle gelir dağılımı adaleti bozulmuştur ve sistematik olarak zenginler daha zengin, fakirlerse daha fakir olmaya mahkûm edilmiştir. Böylece para, tepedeki bir avuç zengin arasında dolaşmaktadır. Merkezinde insanın olduğu yeni bir denklik kurmak mümkündür elbett...

Kendi Masalımın Kahramanıyım
"Gücümün kaynağı başarılarım değil, her düştüğümde tekrar ayağa kalkabileceğime olan mutlak inancımdır." Çocukluğundan beri türlü kronik hastalıklarla mücadele eden ve hayatı hastane odalarının penceresinden yakalamaya çalışan bir kadının güç, cesaret ve umut dolu yaşamı... TOÇEV’in kurucusu Ebru Uygun’dan pes etmemeye, şartlar ne olursa olsun üretmenin önemine ve karabulutların üstümüzde dolandığı zamanlarda elimizi tutacak bir ailenin bize katacağı güce dair farkındalık yaratacak ruh ve zekâ dolu bir kitap. *** "Hastane odaları beni iyileştirdi, o odalar beni büyüttü ve bu hiç de kolay bir süreç olmadı. Dahası bu odalar hiç bitmedi, bitecek gibi de değil..."

Yine Öyle Hissetiğinde
"Cem Güventürk, çizgisiyle ve mizahıyla yeni bir üslup buldu, bildiğimiz karikatür tanımının üstünü çizdi; kendi renkleriyle boyadı… Her karikatürü bir rüya sahnesi gibi. Bu rüya karelerinde hüzünlü şapşallar, kafası karışık aşıklar, kalp kırıklığı yaşayan şaşkınlar, anlaşılmayan ruhlar, yanlış hesaplaşmalar, umutsuz eşyalar, tatlı yalnızlar, gıcık tespitler ve sıcacık vicdanlar var. Sadece kendi beynini değil, sizinkini de işin içine katıyor. Kolayca katlanamayacağımız ayrıntılara gülerek, eğlenerek bakabilmek için var Cem’in karikatürleri." – Selçuk Erdem

Orası Öyküleri
Usta çizer ve yönetmen Ender Özkahraman’ın 15 yıl boyunca biriken eşsiz öyküleri ilk kez bir araya geliyor. Orası Öyküleri, acıyla anılan bir coğrafyayı anlayabileceğimiz ve onun yaralanmamış, masalsı, naif hallerine de tanıklık edebileceğimiz "içeriden" bir bakış sunuyor. Ahenkle destanlar aktaran dengbêjler, adı duyulmamış usta müzisyenler, isimsiz komedyenler, sanatçı ruhlu zanaatkârlar, kuşlarla dost olan şairler, aşka tutulan yılanlar... Hepsi birbirinden kuvvetli, hüzünlendiren, gülümseten öyküler... Orası Öyküleri, aşina olanlar için koleksiyon değeri taşıyan, henüz duymamış olanlar için atlanmaması gereken bir başucu kitabı. 90’lı yıllarda anlatılamayan öyküleri büyük bir cesaret ve özveriyle anlatan; Zor Bir Karar adlı filmiyle Altın Portakal En İyi Film ve İyi Yönetmen Ödülü’ne a...

Çit
"Şiddet hem uygulayanı, hem maruz kalanı, hem de üzerinde çalışanı mahvediyor!" diyor ya gazeteci Leyla Pervizat. Doğruymuş! Ben de mahvoldum. Bu kitapta kaleme aldığım gerçek bir vakayı romanlaştırabilmek için yıllarca kendi etimle beslendiğim de doğru maalesef... Çok ağladım, çıkar yol bulabilmek için çok debelendim. Şu "namus" dedikleri şey nasıl bir şeymiş ki biri gelip çaldığında işin suçlusu namusu çalan değil de, namusu yitiren oluyor? Olayın kahramanlarını yazabilmek için her birinin ruhuna girmek gerekiyormuş gerçekliği olduğu haliyle aktarabilmek için... Yazarının tecavüze uğraması gerekiyormuş, üşümesi, yaralanması, morga kaldırılması, kaçması, karanlıkta kalması ve katiliyle evlenmesi... Kitap bittiğinde eğer sizin de kalbiniz sızlıyorsa, içinizden bir ses akıl hastalıklarının ...

Astroterapi
Astrolojinin insan psikolojisine kuşkusuz güçlü yansımaları vardır. Gökyüzünden yansıyan etki, kadere dönüşme potansiyeline sahip güçlü bir etkidir ki; bu yüzden oluruna terk edilemez. Astrolojinin etkilerine maruz kalmak yerine bu etkilerle işbirliği kurmak, sizce de yerinde bir tercih sayılmaz mı? O halde duyguların rehberliğiyle, &

Hokkabaz
Hokkabaz, insanoğlunun yaratılış sürecinden beri hep sahnede... Nasıl mı? Hatırlayın... Allah melekleri toplar ve yeryüzünde kara balçıktan bir halife yaratacağını bildirir. Bunun üzerine hepsi şaşırır. Çünkü melekler her an Allah’a şükür ve saygı içindedirler. Neden kara balçıktan bir halife söz konusudur? Üstelik Allah’ı temsil edecek olan halifeyi incelediklerinde onu hayli kusurlu ve eksiklerle dolu bulurlar. Hatta bu halifenin yeryüzünde Allah’ın halifeliğine yaraşır şekilde hareket edemeyeceğini, bozgunculuk yapacağını ve kan dökeceğini bile anlarlar. Bu şaşkınlıklarını Allah’ın huzurunda da ifade ederler. Buna rağmen Allah onlardan bir şey ister. "Ona kendi ruhumdan üflediğim zaman derhal ona secde edin!" der. İblis dışında bütün nurdan yaratılmışlar secde ederler. İblis direnir. Âd...

Salgın Psikolojisi
Sıtma, cüzam, veba, grip, çiçek hastalığı, verem, frengi... Salgınlar ve hastalıklar insanlık tarihinde yeni değil... Ancak bugün 21. yüzyıl insanı farklı bir deneyimden geçiyor, etkileri çok sonradan ortaya çıkacak bir travma deneyimi bu. Tüketim alışkanlıklarının değişmesi, teknolojinin gelişmesi ve internetin insan yaşamına girmesiyle insanlık büyük bir sıçrama kat etti. İlk buharlı makinenin icadından bugüne epey yol aldı. Peki, insan psikolojik açıdan bu hıza yetişebildi mi? Savunma mekanizmaları, savaş-kaç tepkileri bugünün dünyasında hâlâ işlevsel mi? İnsan beyni, davranış ve düşünceleri yüz binlerce yıllık evrim sürecinde edindiği deneyimleri bugünün dünyasına uyarlayabildi mi yoksa hâlâ son derece ilkel ve basit metotlarla mı hayatta kalmaya çalışıyor? • Travma süreçlerinde beyin ...

Exit From Economics
"Introduction to Economics" is the first course that introduces you to the fundamentals of economic reasoning. It involves rationality, mathematics and experience. Today, the notion no longer seems to be convincing. Generally, economics revolves around a central concept called homo economicus which refers to a prototype of a rational, economic human being. In other words, it describes an individual who acts independently and who tries to match limited resources to unlimited needs. Nonetheless, this rational being does not exist anymore. We are living in a world full of people who spend more than they earn, confuse needs with desires, "sacrifice their future happiness for familiar unhappiness". How did we become like this? When and why did the economics lose this rational human being? What ...

Yeniden Başlamanın Gizemli Gücü
Doğruluk size asla ihanet etmez, kendini kandırmak kendine ihanet etmektir. Guy Finley / Vazgeçebilmek Havada duran uçurtma uçtuğunu sanır. Oysa onu yere bağlayan incecik bir iptir. Uçurtmanın kaderinde yükselmek vardır ama tek şartla: İPİNİ KOPARIRSA. Sizi tutan ipleriniz neler? Neyin suçluluğunu duyuyorsunuz? İsteyip de elde edemediğiniz ne? Her şeye yeniden başlayabilmek mümkün mü? Kayıplara, acıya, hayal kırıklığına ve onca umutsuzluğa rağmen yeniden başlayabilir miyiz? Bitti denilen yerden yeni başlangıçlar yaratabilir miyiz? Yeniden yola çıkmak mümkün mü? Peki ama nasıl? Eğer yorulduysanız, nefesiniz tükendiyse hayat yolculuğunda derin bir nefes alın, hayatınıza yeni bir baş

İçindeki Gücün Sırrını Keşfet
Mutlu, güçlü, başarılı olmanın, para kazanmanın ve aşk içinde yaşamanın aslında ne kadar kolay olduğunu siz de bu kitapla göreceksiniz. Öldü zannedilip morga kaldırılırken 40 günlüktüm. Hamileyken verem oldum. Doktorlar bebeğin de benim de yaşama şansımın olmadığını söylediler. Doğum yaptım, sekiz ay bebeğimi göremedim. Heybeliada Sanatoryumuna yatmak için fakir kâğıdı almak zorunda kaldım. Payton paramız bile olmadığı için hasta halimle hastaneye kadar yürüdüm. Annem babama her kızdığında "Bu adam beni kanser yapacak" derdi. Sonunda kanser olmayı başardı! Çocuk denecek yaşta evlendim ve kaynana şiddetine maruz kaldım. Yalnızdım ve sevilmiyordum. Hayata ilişkin korkularımdan, güvensizliğimden ve dırdırlarımdan dolayı eşimi kendimden uzaklaştırdım. Dibin en son basamağı ise; eşimin susayan ...

Gaipten Sesler
90’lı yıllarda efsaneleşen Orası Öyküleri’nin usta çizeri Ender Özkahraman, yıllar sonra bambaşka bir öyküyle geri dönüyor. Şarkılarda kullanmak üzere ilginç seslerin peşinde koşturan bir punk müzik grubu, başlarına geleceklerden habersiz, bir cinayete tanıklık eder. Karısını yeni öldürmüş olan adamın ihtiraslarıyla ilgili anlattıkları, bestesi hazır olan bir şarkının sözlerine dönüşmek üzeredir.

Ortam 3
En telmaşa adam: Ortam, Penguen ve Uykusuz dergilerinin usta çizeri Sönmez Karakurt’un yarattığı efsane bir karakter. Bunalımlar ve çaresizlikler dünyasının efendisi, görkemli bir kaybeden, ibretlik bir anti kahraman. Her sayfası muhteşem tespitlerle ve detaylarla dolu maceraları bu seride bir araya geliyor.

Zehirli İlişkiler
Zor ilişki içindeki "hastalıklı" yapılar ve bu ilişkiler için çözüm yolları... İlişkide olduğunuz kişide değersizlik duygusu, sözel ve duygusal taciz, oyalama, suçlama, katlanma, nefret, terk edilmekten korkma, manipülasyon, gerçeklikten kopma, kontrol, düşünme ve bağlanma sorunları, sınır kişilik bozuklukları, kimlik karmaşası ve boşluk hissi, göz korkutmalar, kendine zarar vermeler, öfke, kavga, narsistik istekler, suçluluk duygusu, zararlı alışkanlıklar, aldatma vb. özelliklerden herhangi biri varsa o ilişki zehirli bir ilişki haline gelir. Ve eğer zehirli bir ilişki içindeyseniz o ilişkinin içinde kalmak mı yoksa gitmek mi daha mantıklıdır? • İlişkinin içinde kalmak için ne yapmak gerekir? • İlişkide karşı taraf istediğiniz şekilde davranmıyorsa bu bir hastalığa mı işaret eder? • Hangi...

Nedensiz
Bu kitap kişisel gelişim üzerine yazılmadı... Yavaş yavaş değil, evrimsel hiç değil... Şimdi şu anda karar vermen için yazıldı. Hazır mısın? "Bir oluşum içinde olan her şey güzel, oluşan her şey ölüdür. Neden diye soran geçmiştir, bitmiştir. Sadece olan, olduğunu gören yücedir. Güzel, ne güzel diyen rutindir. Arkasındaki hakikati gören yücedir. Seviyorum diyen yalanla kendini avutandır. Sevgi olan ilahidir. Bunları anlayan, ne anladığını bilen ve böyle yaşayan el haktır. Gerisi çoktan geçmişin hatıra defterine yazılan kader, kaderimdir." 25 yıl çokuluslu firmalarda üst düzey görevlerde bulunduktan sonra; kurumlara, kuruluşlara ve kişilere amaçlarına ulaşmaları için danışmanlık, eğitim ve organizasyonlarda destek veren Asemble firmasını ve 2014 yılında Live Consulting & Academy’yi kurmuştur...

Küçük Antika Dükkanı
"TARİHTEKİ BÜTÜN KÖTÜLÜKLER, KENDİNCE HAYATI ADİL BULMAYAN BİRİNİN, NE İSTERSE YAPABİLECEĞİ GÜCE ERİŞMESİYLE BAŞLAMIŞTIR." Yazar Kılıç Arslantürk’ün ikinci romanı Küçük Antika Dükkânı, 1938 yılında Nazi işgali altındaki Avusturya’nın Linz şehrinde başlıyor. 16 yaşını doldurmak üzere olan Wolf’un, zor durumdaki ailesine destek olmak için çalışmaya başladığı küçük antika dükkânının sahibi yaşlı Yahudi Enos’la kurduğu ilişki, onu antikaların insana ilham veren hikâyelerine sürüklüyor. Tarihe utançla kazınmış eziyetlerin gölgesinde, okuru insani değerler, karanlık ve aydınlık üzerine düşünmeye de davet eden bu hikâye, İstanbul’da son buluyor.

Akılcı Yaşam Terapisi
DÜŞÜNMEK ÖZGÜRLÜKTÜR, ÖZGÜRLEŞEBİLMEK İÇİNSE ÖNCE AKILCI DÜŞÜNMEYİ ÖĞRENMEK GEREKİR. Olaylar karşısında ne düşündüğümüz, olaylara bakış açımızla, başımıza gelen olaylara ne gibi anlamlar yüklediğimizle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle kaygı, çökkünlük, öfke gibi işlevsel olmayan, istenmedik bir duygu yaşadığımızda, bunlardan kurtulmak için, bu duygulara yol açan düşünceleri bulup çıkarmalı, diğer bir deyişle düşüncelerimiz üzerinde yeniden düşünmeli ve akılcı düşünceler üretmeliyiz. Prof. Dr. Ertuğrul Köroğlu Akılcı Yaşam Terapisi’nde kanıta dayalı, en çağdaş psikoterapi yaklaşımı olan bilişsel davranışçı terapileri kolay ve anlaşılır bir yolla anlatıyor. Duygu, dürtü, davranış ve birtakım bedensel duyumların, olayları nasıl gördüğünüzle doğrudan ilintili olduğunu öne süren bu terapilerle ...