
Yaz Uykusu
SEKİZ ARKADAŞ, BEŞ ŞEHİR, SIRLAR VE YALANLAR… Sekiz kişilik bir arkadaş grubu, lisenin son yılında bir suç işler. Bu suç, içlerinden birinin hayatını kurtarırken bir diğerinin hayatını mahveder. Yaptıkları planda hesaba katmadıkları bir detay yakalanmalarına sebep olur. Arden Koral suçu üstlenerek hapse girer ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Her biri farklı şehirlere dağılır, aralarındaki bağ tamamen kopar. Ta ki yıllar sonra beklenmedik bir karşılaşmayla sorulan o soruya dek: “Var mısın diğerlerini de bulmak için yola çıkmaya?” Eski dostlar tekrar bir araya geldiğinde geçmişten bugüne söylenmiş yalanlar ve gizlenmiş sırlar açığa çıkar. Yarım kalan aşklar yeniden alevlenir. Bilmedikleri şey, işledikleri suçun peşlerini henüz bırakmadığıdır. “Bu bir yolculuk hikâyesi ve her yeni...

Kızıl İblisin Dönüşü 1
Kızıl İblis, bulunduğu mistik evrenin en güçlü adamı olduğu için, tüm düşmanları onun karşısında korkuyla titrerdi. Ancak, lideri olduğu tarikatın diğer ustaları, onun gücünden korktukları için birleşip Kızıl İblis’i öldürdüler. Yine de bu, onun için son değildi. Kızıl İblis, Jinho adında liseli bir genç olarak bu dünyaya döndü. Hem de öteki evrende sahip olduğu güçlerle! İşin garibi, Kızıl İblis olmadan önce de aslında Jinho olarak bu dünyada yaşamıştır. Fakat o deneyimi, bütün ailesini kaybettiği, kendisinin de tekerlekli sandalyeye mahkûm olduğu trajik bir sonla biten Jinho, bu kez, sessizliğe gömülüp sevdiklerini kaybetmeye izin vermeyecektir. Jinho artık emindir, canavarlar gerçek hayatta da vardır ve onları durdurabilecek tek kişi kendisidir. %100 HARBİ BİR İBLİS! Acaba iyilik mi, yo...

Kim Bu Tapınakçılar?
"MESİH GELDİĞİNDE DİĞER MİLLETLER YA FETHEDİLECEK, YA İMHA EDİLECEK YA DA DİNLERİNDEN DÖNDÜRÜLECEKLERDİR. AMA SONLARI NE OLURSA OLSUN, O TARİHTEN SONRA İSRAİL İÇİN SIKINTI KAYNAĞI OLMAKTAN ÇIKACAKLARDIR." – THE UNİVERSAL JEWİSH ENCYCLOPEDİA Kutsal toprakların ve Hz. Süleyman Tapınağı’nın korunması gibi sözde ulvi amaçlara büyük servetler feda edip Haçlı orduları kurarak önce Selçuklular, ardından Selahattin Eyyubi tarafından bozguna uğratılan Avrupa soyluları, bütün bu çabaların Tapınak Şövalyeleri eliyle boşa çıkarıldığını ve kendi amaçları için kullanıldığını çok erken dönemlerde fark etmişlerdi. Ancak çıkar ilişkileri, Kilise’nin etkisi ve halkın bu tarikata verdiği destek gibi sebepler kesin bir önlem almayı engellemiş, Haçlılar kutsal topraklardaki varlıklarını teker teker kaybetmeye ...

Eğitim Terörü
HER ÇOCUK UÇABİLİR! YETER Kİ KANATLARINI KIRMAYIP UÇMALARINA MÜSAADE EDİLSİN. Vicdan, erdem, estetik, etik, ahlak, merhamet ve manevi değerler sağ beynin ilgili olduğu alanlardır. Ancak yüzyıllardır bilinçli olarak standartlaştıran testlerle sol beyin odaklı, sayısal ve sözel zekâ tabanlı sürdürülen eğitim anlayışı neticesinde, maalesef gönül gözleri kapalı, merhamet duyguları zayıf, etik ve estetik değerlerden uzak, açgözlü, test çözerek meslek edinen bireylerden oluşan toplumlar inşa edildi. Bireysel farklılıkların değer görmediği, bu farklılıkların ortaya çıkmasına imkân verecek olanakların sunulmadığı bir sistemde yetişen bireyin risk alarak ve yenilikçi düşünerek girişimci davranmasını, sorunları çözebilmesini bekleyebilir miyiz? İnekler peynir üretebilir mi? Çözüm, bireysel farklılık...

Yatıyorum Bir Şey Diyor Musun?
"ÖNCE KENDİNİ" SEVEMEZ İNSAN. SEVMEYE ÖTEKİNDEN, BİLMEYE KENDİNDEN BAŞLAR. Yatıyorum Bir Şey Diyor musun, ilişkilerin bir türlü oldurulamadığı, bireylerin birbirlerini tanıyamadığı, ilişki normlarının sürekli değiştiği günümüzde, ilişkisi olan ya da olmayan her okura ilişki kurmak ve sürdürmek adına rehberlik edecek zihin açıcı bir el kitabı. Klinik Psikolog Şule Öncü, yakınlık, tutku, bağlanma, aşk, ayrılık, aldatma, cinsellik, sosyal medya ve çevrimiçi ilişkiler, kadın/erkek olmak, ilişkilere zarar veren tutumlar başlıkları altında, "İlişki nedir, gerekli midir, bizi nasıl belirler, ilişkiden ve partnerden neler beklenebilir, yakınlık ya da ilişki sakınımı nasıl gelişir ve üstesinden nasıl gelinir?" sorularının yanıtlarını yalın, akıcı, derinlikli bir dille aktarırken, ilişkiyi belirleye...

Yaşam Bir Düştür Uyanmak Bizi Öldürür - Virginia Woolf
"Ben tek bir kişiyim: Kendim." Virginia Woolf’u mümkün kılan şey neydi? Sınırda olmanın zorlayıcılığı ile savaşıp, bir yanda coşkunun ve üretkenliğin, diğer yanda çökkünlüğün ve belki de deliliğin arasında salınırken, onu parçalanmışlığından kendiliğini defalarca yeniden inşa etmeye, umudunu kaybettiğinde ise aramızdan çekip gitmeye iten şey neydi? İzlenimleri ayıklamanın, sembolleri kovalamanın, bilincin sınırlarını keşfetmeye çabalamanın, yine de en çok kendiyle ilgili olmanın sırrı neydi? Virginia’nın edebi uğraşısına, düşünsel yolculuğuna tanık olmanın felsefi ve belki de pratik bir değeri olabilir mi?

Sekreter Kimin Nesi Var 4
Yakışıklı, zengin ve kibirli Young Jun, büyük bir şirketin başkan yardımcısıdır. Mi So ise onun mükemmel sekreteri. Narsis patronuna 9 uzun yıl boyunca katlanabildiği için adeta bir efsanedir ama şimdi istifa etmeye karar veriyor. Acaba gerçekten de hiçbir şey ya da hiç kimse onu çekip gitmekten vazgeçiremez mi? Artık sıradan kahveler içmeye var mısınız?

Kahramanların Oyunu 1 - Heroines Game Vol 1
POPÜLER BİR İDOL OLARAK,HIZLI BİR HAYAT YAŞAYAN GENÇ KIZ ARİSU, KENDİSİNİ GARİP BİR ORMANDA KAYBOLMUŞ HALDE BULUR. ORMANDA DOLAŞIRKEN KARŞILAŞTIĞI ŞEY KIRMIZI BAŞLIĞI OLAN, DEV, CANAVAR KOLLU BİR VARLIKTIR VE ADI DA KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ’DIR (AKAZUKİN). BURASI KADIN MASAL KAHRAMANLARININ (HEROİNLER) BİRBİRLERİNİ ÖLDÜRDÜKLERİ BİR TABU ORMANI... EŞSİZ ÇİZİMLERİYLE, GÜZELLİĞİN DE HÜZNÜN DE OLDUĞU VAHŞİ BİR PERİ MASALI. AÇILIŞ PERDESİ...

Masallar Anlatıldıkça Gerçek Olur
Bazı büyük sırlar, ancak iyi bir masalın içindeyken açığa çıkabilir. Masalın içinde geçmiş ya da gelecek yoktur. Sen babanın beşiğini tıngır mıngır sallarken geçmiş ve gelecek aynı An’da şekillenir. Kendisi de bir masal olan İstanbul’da An’lar içinde gerçekleşen bu masal, saf hakikattir.Ortaçağda alevlenen bir aşk hikâyesi kutsal emanetlerin peşindeki şövalyelerin dünyasına sızarsa neler olur? Bir aşk, geleceğin ve geçmişin kaderine tesir edebilir mi? Aynı aşk her çağda yeniden doğabilir mi?Bu Masal’ı okurken büyülü İstanbul’un uzak ve yakın geçmişinde saklanan sırlarını öğrenecek, üstelik tarihin bize anlatıldığından çok farklı olduğunu da anlayacaksın. Öğrendiklerinden sonra artık hiçbir şey senin için de eskisi gibi olmayacak. Çünkü bundan böyle kendi masalını yazabiliyor olacaksın.

Utanç
"Bir kadın olarak kentim yok. Bir kadın olarak kentim tüm dünya..." – Virginia Woolf Utancın kucağında kaybolan, susmak zorunda kalan hatta bırakılan tüm insanlar ve yaşamlar için... Bir ümit ışığı ve bir çıkar yol için... Anlamanın ve anlatmanın gücüne inanmak ve inandırmak için... Tüm kalbimle ve yetmeye çabalayan sözcüklerimle...

Ay Ritüelleri
"Ay doğmuyorsa yüzüne, güneş vurmuyorsa pencerene, kabahati ne güneşte ne de ayda ara... Gözlerindeki perdeyi arala." Mevlana Astrolog Nuray Sayarı’nın Ay Ritüelleri adlı bu kitabı, kadim kültürlerden bu yana yeryüzüne rehberlik eden, açmazlara anahtar, mucizelere fırsat sunan Ay’ın gizemli gücünden ve sihirli etkilerinden yararlanmaya yönelik kaleme alınmış oldukça kullanışlı, işlevsel ve sonuç odaklı bir yol arkadaşı... Kadim kültürlerden bu yana paganizmden Hinduizm’e, tasavvuftan kabalaya kadar her inanışta kendine güçlü bir yer edinmiş olan Ay’ın insan yaşamındaki baskın gücünü ve duyguları yönetmekteki etkisini sezgileri ve yaratıcılığı artırmak için nasıl kullanmak gerektiğini kolay uygulanabilir bilgilerle anlatan bu kitap, içsel bir yükseliş ve değişim vaat ediyor.

Elleri Titremeden Ateşi Tutabilene
Tek gerçek sığınak, kendini bilen zihindir. Kalbini kaptırmış genç bir yazar, zenginliğe kavuşmuş bir köle ve Mavi Manastır’ın avlusunda öğretiye kulak verenler, hepsi ellerini ateşe daldırmak ya da küllerle oyalanmak arasındalar. Üstelik geçmişle geleceğin arasında devinenlere Tibetli büyücüler, egzotik prensler ve uzun gemi yolculukları eşlik ediyor. Çölde inzivaya çekilmiş bir lama şöyle diyor: "Bu dünya bir rüyadır ve sen rüyanı süslemek istiyorsun. Yalnızca bununla ilgileniyorsun. Unutma ki ne kadar süslü olursa olsun rüya, rüyadır. Sen yaşamını boşa geçiriyorsun. Her şeyin bir bedeli vardır. Sözlerinle, bedeninle, kalbinle ve zihninle gerçekleştirdiğin en küçücük eylemin bile hesabı tutulur ve eninde sonunda ödeşilir. Bunu sakın unutma." Sıra dışı hikâyeleri ve büyülü satırlarıyla ok...

Dışarı'daki Kız 2
KİMSEYE DOKUNMAMALARI GEREKİYORDU. Doktor’a ait olmayan soğuk ve siyah bir el Shiva’nın yanağına dokundu. Bu dokunuş lanetlenip Dışarılı biri olmak demekti. Kafası karışan bu küçük, kırılgan kıza şimdi ne olacak? Peki ya ona dokunan tuhaf yabancının uğursuz bir fısıltıyla söylediği “anne” kelimesi ne anlama geliyor? Bu, gece ve gündüzü birbirinden ayıran o belirsiz anda ortaya çıkan ikilinin destansı hikâyesi.

Kadim Cadılık Öğretisi
Yeniçağın büyücüleri, süpürgesiz cadılar... Günümüzde cadılıktan ya da büyücülükten söz etmek hâlâ çok kişiye garip gelebilir, oysa insanlık tarihi boyunca, son yüzyıla kadar, cadılıktan söz eden biri hiç de garip karşılanmıyordu. Dünyanın pek çok yerinde kendilerine "cadı" diyenlerin ve cadı toplulukları oluşturanların sayısı gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Üstelik çağımızın cadıları öyle filmlerdeki gibi ellerinde uçan süpürgeler, üzerlerinde pelerinler taşıyan, kazanlar kaynatan "kocakarılar" değiller. Her ırktan, her cinsiyetten, dünyayı seven aydın insanlar... "Cadı" dendiğinde başkalarına büyü yapan insanlar aklınıza geliyor olabilir. Oysa insanın evrimi boyunca büyü ve büyücü kavramları her zaman her yerde kültür kalıpları içinde var olmuştur. Paganizmde büyü, Wicca’nın da kabul ...

Le Petıt Prınce
"Alors quand la nuit tu regardes le ciel, il sera comme si toutes les étoiles riaient… Pourtant dans l'une des étoiles je vis et je rirai. Tu auras des étoiles qui savent comment rire!" Il ria encore. "Et quand ta tristesse est consolée (avec le temps toutes les tristesses passent), tu sera ravi de m'avoir connu. Tu seras toujours mon ami. Tu voudras rire avec moi. Tu ouvriras ta fenêtre, et tes amis seront surpris de te voir rire pendant que tu regardes le ciel! Ensuite tu leur dira ‘oui, les étoiles me font toujours rire!’. Et ils penseront que tu es fou. Ca sera ma petite blague que j'ai joué sur toi…"

Haşhaş ve Emperyalizm
Haşhaş ve Emperyalizm iki başlık altında toplanabilecek bir araştırmadır. İlkinde Anadolu, özellikle de Ege köylüsünün ana geçim kaynaklarından biri olan ulusal ürünümüz haşhaşın "12 Mart" ve "emperyalizm" duvarına toslayarak yasaklanması ve bunun meydana getirdiği sonuçlar irdeleniyor. Diğerinde ise Aytunç Altındal’ın 1969-1974 yılları arasında yayımlanmış incelemeleri ile makaleleri yer alıyor. Yayımlandıkları günlerde oldukça ilgi çekmiş olan bu tespitleri okuyup da analitik açıdan değerlendirebilenler kapitalist-emperyalist sömürünün tarımsal alandaki özelliklerini gösteren bazı somut örnekleri bulacaklardır. İlginç olan bir diğer husus da şudur ki, bu kitapta öngörülmüş olan tüm varsayımlar daha sonraki yıllarda bu öngörüleri doğrulayacak şekilde gerçekleşmiştir. Örneğin günümüzden ya...

İspanyol Masalları
Gözü pek maceracılar, cüceler, şarlatanlar, akıllanması gereken haylaz çocuklar, aşılması gereken dağlar, elde edilmesi gereken hazineler… Gerçek ve gerçeküstü karakterleriyle dinleyenleri ilginç bir dünyanın kapısından içeri alan, metaforlarla bezeli bu masallar; doğayla güçlü bağları olan, Afrika’dan Avrupa’ya uzanan zengin İspanyol kültürünün harikulade ürünleri.

En Yakın Arkadaşım Bir Deli
Gözümü açıp tavana dikeli kaç dakika olmuştu bilmiyorum. Bir şey yapmam gerekiyordu. Tavana bakmayı kesmeliydim en azından. Yapacak bir şey bulamayıp paniklemeyeyim diye, tavana bakıyor olmaya sığınamazdım. Tavana bakmak bir iş olamazdı. Mesaisi belirsizdi. Maaşı yoktu. Kendimi daha fazla kandıramazdım. Gerçek bir iş yapmalıydım. Kalkıp evdeki çöpleri toplayıp poşetledim. Daha da ileri gidip çöpleri konteynıra atma kararı aldım. Sonra en olmayacak şey oldu. Dışarı çıktım. Yatarken giydiğim tişörtlerin yakası kesiktir. Şortlarım da delik. Seviyorum o hallerini. Öyle çıktım. Çöpü atarken elim pislendi. "Yürü" dedim. "Sakin ol. Nefes al." Bir anlamı olmalıydı. Hepsini alt alta koyduğumda bütün huzursuzluğun bir anlamı olmalıydı. Ya da huzur için anlamı bulmak zorundaydım. Ya da henüz hiçbiri ...