
Gerçek Aşk
Ya gerçek aşkınız DNA’nızda yazılıysa? Netflix’in popüler dizisi The One’ın uyarlandığı psikolojik gerilim romanı Gerçek Aşk, aşka yönelik algılarınızı yerle bir edecek... Ruh ikizinizi bulmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Ya da bu kadar tehlikeli... Tinder, Facebook, Happen, Instagram, Scorp... Gerçek aşkını bulmak için onlarca internet aracı... Pek çok hayal kırıklığı, uyumsuz eşleşmeler... Vazgeçecek noktaya geldiniz değil mi? Peki ya basit bir tükürük testi bütün probleminizi çözecek olsaydı? Sizi bu dünyadaki öteki yarınız ile buluşturmayı garanti etseydi? Hem de bu bir DNA testi sonuçta; tamamı ile güvenilir. Sevgili bulmak için uğraşmaya, doğru muydu değil miydi diye düşünmeye gerek yok. Sorun şu: DNA eşiniz dünyanın öteki ucunda yaşıyor olabilir, sizden çok daha yaşlı, evli, sizinl...

Duygusal Beyin: Bağırsak
Bu kitap daha mutlu, daha genç, daha dinamik ve daha sağlıklı bir hayat isteyenlere. 1978 yılının sonbaharında Hüseyin Nazlıkul, bir konferans sırasında, liseli olmanın verdiği heyecanla ünlü bilimadamı Erich Fromm’a "sahip olmak ya da olmak" üzerine soru sorduğunda yaşamında yeni bir olma haline başlayacağını henüz bilmiyordu. Fromm bu genç adamı kendi Erich Fromm Bursu’na davet ederken Nazlıkul’un gelecek yıllarını adeta görmüş ve sezgilerini şöyle dile getirmişti: "İleride kendini yalnız hissettiğinde gökyüzüne bak. Göreceksin ki ışık saçan yıldızlar tek tektir. Oysa karanlık örgütlüdür, bütündür, her yeri kaplar. Işığını yayarken umutsuzluğa düşme ama bu gerçeği de unutma." Bu tanışmayla başlayan dostluk yıllarca sürecek, Nazlıkul dünya çapında aldığı ödüller ve madalyalarla hocasının ...

Nefesi Tutku Olan Kadın Afife Jale
Osmanlı’nın ilk Müslüman kadın oyuncusuydu Afife Jale. Babasından Şeyhülislam’a, Dahiliye Nazırı’ndan Şehremini’ne kadar kimler uğraşmadı ki onunla, yılmadı. Teyzesinin oğlu çok âşıktı güzel kıza. O da seviyordu dünya yakışıklısı delikanlıyı. Aralarına önce sahne, sonra Afife’nin "beyninde taşıdığı hançer" girdi. "Bir Bahar Akşamı" ikinci aşkı Selahattin’e (Pınar) rastladı Afife. Büyük bir aşkla sarıldı ünlü sanatçı güzel Afife’ye. Paşa dedesinin de tutkusu olan tiyatroya beşikten mezara ve ölümüne bağlı kaldı Afife. Son nefesini Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde verirken, "gözlere yıldız tozu serpmeyi" sürdürüyordu kuşkusuz. Osman Balcıgil, satış rekorları kıran CELİLE, YEŞİL MÜREKKEP ve İPEK SABAHLIK’ta olduğu gibi, NEFESİ TUTKU OLAN KADIN AFİFE JALE’de de yaşadığımız coğr...

Yol Arkadaşım Havaalanı Yazıları
20 ülke. 40 Havaalanı kapısı. 64 yol hikayesi. Gündüz Vassaf, bize gitmediğimiz diyarları, duymadığımız masalları anlatıyor; heyecan verici yol öyküleriyle sarıp sarmalıyor, yoldaşımız oluyor. Kurguyla gerçeğin iç içe geçtiği yazılarında bizleri de peşinden sürüklüyor. Onunla birlikte aynı gün içerisinde farklı ülkelerin farklı havaalanlarında buluyoruz kendimizi. Dünyanın yirmi farklı ülkesine uğurluyoruz bazen sevdiklerimizi, bazen de uğurlayanın yokluğu kıvrandırıyor bizi. Altmış dört yazıda, yazarla birlikte açtığımız kırk havaalanı kapısında kah mekanların mimarisini sorgularken buluyoruz kendimizi, kah hayaller kurarken… Kitaptaki yazılarla bir zamanların hanları, bugünün havaalanlarına bambaşka bir gözle bakacaksınız. Belki de anısız olduğunu düşündüğünüz bu mekanların nice an ve an...

Irmina
BİR MODERN TARİH HİKÂYESİ 1930’ların ortasında, Irmina adlı genç ve hırslı bir Alman, Londra’ya yerleşir. Bir kokteylde, Oxford’a giren ilk siyahi öğrenci olan ve tıpkı Irmina gibi kendi bağımsız varlığını yaşamaya çalışan Howard Green ile tanışır. Ancak ilişkileri, Irmina’nın Hitler Almanyasına dönmek zorunda kalması yüzünden beklenmedik bir şekilde sonlanır. Savaş çıkıp Howard’la iletişimi tamamen kopunca, Irmina aradığı refaha kavuşmak için hayallerinden vazgeçmekten başka çaresinin kalmadığını anlar. Barbara Yelin, ödüllü çizgiromanı Irmina’da gerçek bir hikâyeye dayanarak olaylara geniş açıdan bakabilmeyi başarıyor. Eşsiz bir sanat eseri olan bu eser, savaş zamanı Almanyasının baskıcı atmosferini mükemmel bir şekilde yansıtıyor ve şu can alıcı sorunun izinden gidiyor: Hayaller kuran, ...

Yalnızlığın Kitabı
Yalnızlık için "çağın hastalığı" diyorlar. Peki öyle mi gerçekten? Yoksa yalnızlık, Aristo’nun "politik bir hayvan" diye nitelediği kafası karışık ve her daim meşgul insanın en kadim dostu, en arkadaş canlısı arkadaşı mı? Tenhasını yitiren kentlerde kuytu bulamadığımızdan mı kendimizi yalnız hissediyoruz bu yüzyılda? Afili yalnızlıklardan sefil yalnızlıklara doğru ilerleyen eski ve büyük bir destan, yalnızlığın tarihi. Mitosun tanrılarından mitolojik kahramanlara, anti-kahramanlardan varoluşçuluğun sıradan ve sıkıcı, iç bunaltıcı karakterlerine uzanıyor. Hatta mekandan, metruktan, evden ve avludan yüzümüze yansıyan bir oluş halini alıyor. Yazardan, editörden ve okuyucudan geçiyor. Neticede farklı kulvarlardan 12 isim bir araya geliyor, insanın yatay ve dikey düzlemde yalnızlığını düşünüyor...

Var Mısın Ki Yok Olmaktan Korkuyorsun? - Farabi
"Düşünmek ruhun kendi kendiyle konuşmasıdır..." Türk bir ailenin çocuğu olarak bin yüz elli yıl önce dünyaya gelen ve hayatı boyunca müzik, felsefe, botanik, matematik ve mantık alanında sayısız eserler kaleme alan Farabi, ilim ve düşün dünyasında "öğretmen" kabul edilen Aristoteles’ten sonra "ikinci öğretmen" kabul edilmiştir. Sadece filozofları değil, sayısız bilimadamını da derinden etkilemiş, akımların ve icatların ilham kaynağı olmuştur. Varlıklı bir ailenin ferdi olarak saraya yakın olmasına rağmen siyasi iradeyi tamamen reddedip kendini ilme adamıştır. Günde yalnızca bir öğün yemekle hayatını sürdüren Farabi, zamanının her saniyesini ilimle geçirmeye gayret göstermiştir. Çünkü Farabi’ye göre insan ilmi aramakla mükelleftir. İlmi bulmak, onu öğrenmek ve onu anlatmak zorundadır. İlim ...

Öngörülemeyenler
Gerçekler korkulardan daha büyük olmalıdır. Oyunu bozun. Öngörülemez olun. Bu kitapta artık adı olmayan yitik bir ülkenin çarpıtılmış gerçeklerle yönetilen topraklarında büyüyen bir çocuğun hikâyesini okuyacaksınız. Hiç bitmeyen bir döngünün, sürekli kendisini tamamlayan bir çemberin içinde tutsak olduğunu fark eden bir çocuk... Bir çocuğu kurtarmak için mısır tarlalarında başlayan sıkı bir koşu bu. Akan Abdula, 80’lerin totaliter Yugoslavya’sında soğuk ve zorba bir apartman blokunda başlayan çocukluğunun, Noel Baba’nın kucağından atılmasıyla sonsuza dek dönüşen hayatının zorlu ve lirik öyküsünü anlatıyor. Rejimin coğrafyadan da sert olduğu o yıllarda yaşananlarla şimdi sözde özgürlükler vaat eden yeni çağa girerken başımıza gelecekler arasındaki korkunç benzerliği gözler önüne seriyor. Ge...

Hayatın Senin Elinde
İnsanın çevreye verdiği zarar, yeni ve şaşırtıcı hastalıklar, birbiri ardına gelen salgınlar ve daha pek çok sağlık sorunu olarak geri dönüyor. İşin daha da kötü yanı, bütün bunlar olurken bile ısrarla ve hâlâ sağlığının değerini bilmeyenler çok... Sağlık, ciddi bir meseledir. Ömürlerimiz uzuyor belki ama eskisine göre daha sık ve çok hastalanıyoruz artık. Bu kötü gidişata dur demenin vakti sizce de gelmedi mi? Bilin ki sağlık alanında da yeni bir dünya düzeni var bundan böyle. Bu yeni düzenin kuralları da sonuçları da şimdiden belli: Ruhunu bedenden koparanlar, aşırı hırslanarak ve hızlanarak huzuru ıskalayanlar, modern tıbbı geleneksel tıptan ayrı sananlar bundan böyle, eskisinden daha çok zorlanacaklar. Bu kitap bütüncül bir şifa yolculuğu için güçlü bir kaynak olarak hazırlandı. Dünyan...

Ver Lefter'e Yaz Deftere - Lefter Küçükandonyadis
"On beş gün önce gol attığımda omuzlardaydım. En kötüsü ne biliyor musunuz? Harçlık verdiğim çocuklar da evime saldırdılar." Lefter Küçükandonyadis, Türk futbol tarihine adını altın harflerle yazdırmış yıldız bir oyuncu... Üstelik sadece futboluyla değil, Türkiye’nin üzerine karanlık bir bulut gibi çöken 6-7 Eylül olayları sırasında takındığı onurlu duruşuyla da tarih boyunca hatırlanacaktır. Gayrimüslimlerin dükkânları yağmalanıp evlerine saldırılırken bile bir an dahi düşünmeyecektir Türkiye’yi terk etmeyi. Yıllar sonra sorulduğunda, o gün söylemediği gibi yine söylemeyecektir kendisine ve ailesine saldıranların isimlerini... Bu kitapta sadece bir futbol kariyeri yok... Kendini Türk hisseden bir gayrimüslimin yaşadığı topraklardaki huzur ve barış için verdiği mücadeleyi de okuyacaksınız.

1984
"We shall meet In the place where there Is no darkness." In 1984, World’s three superpowers, Oceania, Eurasia and East Asia are at war. Winston Smith, working for the Ministry of Truth of Oceania as a propaganda writer falls in love with his co-worker Julia. Subsequently, he begins to question the system in which he works. Pursuing his forbidden love, Winston plans to revolt against the authorities to shape his own future. Nonetheless, Big Brother, the leader of Oceania, is constantly on the watch and will not tolerate any interference. Room 101 is a constant reminder of such. Those who think or speak against the system will end up in a torture chamber in the basement of the Ministry of Love. Nineteen Eighty-Four is a Dystopic novel written by British author George Orwell, published in Jun...

Animal Farm
"All animals are created equal, but some animals are more equal than others." Overworking, mistreated and exploited animals start a revolution. They take control of the Manor’s farm with their motivating slogans. The farm animals request progress, justice, and equality. The struggle is real, the animals aim to achieve a completely democratic society based on the belief that "All Animals are Created Equal". Ironically, sooner than expected, the totalitarian rule is once again reestablished due to some animals’ mere nature. The book reflects events going back to the 1917 Russian Revolution and the Stalinist era of the Soviet Union. Since its publication, the work is named one of the greatest books of the 20th century, if not of all times. George Orwell’s classic satire perfectly illustrates ...

Pes Etme Mucizeler Yolda
Her şeyin bir zamanı var ve her şeyin bir nedeni... Hayatı kabullen. Her şey olması gerektiği gibi, korkma. Sen de tam olman gereken yerdesin. Kalpten istediğin şeye ulaşmak için, zihninden geçenleri değil, tam da ihtiyacın olan deneyimleri yaşayacaksın. Sakin ol. Geç kalmadın. Erken de değil. Kaç yaşında olduğunun bir önemi yok... Kimlerden ileri ya da geri olduğunun da... Kaç yaşında hissettiğinin, kendini nerede görmek istediğinin ve şu an nerede olduğunun farkında olman mühim... Yaşaman gerekeni yaşıyorsun sadece. Ne bir eksik ne bir fazla... Bil ki kusursuz bir düzen var senden gayrı. İlmi ve iradesi dışında yaprağın bile kıpırdamadığı b

Özgürlüğün Rengi Mavidir
Zehirli egoların ülkesinde bu kitabı yazarken kafamda tek gaye vardı. İstedim ki okur yakın tarihin filtresiz gerçeklerini birinci ağızdan öğrenirken hepimizi silindir gibi ezip geçen sistemin aklı, zekâyı, yeteneği, beceriyi yok sayan vasatlığına kendi varlığıyla direnç geliştirmenin yollarını yine kendi içinde bulabilsin. Abartılı hassasiyetlerin topraklarında var olmaya çalışırken ortalama hayatlara mahkûm bugünkü gençliğin yılgın neferisin. Gençsin ama gençliğini hissedemiyorsun. Umutlarını çalıyorlar, çaresizce seyrediyorsun. Düzen hepimize had bildiriyor çünkü. "Sesini çıkarma, konuşma, hayal kurma, farklı düşünme, düşünüyorsan da kendine sakla!" diyor. Buna itirazım var benim. Birey olmak zorundasın. Kimse seni kurtarmayacak. Kimse sana mahkûmiyetlerinin yalan olduğunu göstermeyecek...

Kararı Ben Veririm
Her yeni ilişki temiz bir defterdir. Yaşadıkça yepyeni bir hikâyenin yazılıyor olduğunu bile düşünürsünüz. Ancak sonra bir de bakarsınız ki defter aslında boş değil... Çocukluk anıları, travmalar, eski ilişkilerin yaraları, paternler, inançlar, kalıplar, alışkanlıklar, takıntılar, korkular, endişeler, beklentiler, kompleksler ve daha neler neler... İşte tam da bu noktada karışır işler. Çünkü artık ilişki sizden emek ister. Üstelik de en çok kendinize emek veriyor olmanızı ister. Hiçbir ilişki, akıntıya kapılıp gitmek değildir, kürekleri güvenle elde tutmaya devam etmektir. Ne isteyip ne istemediğinizin kararını kendiniz veremediğiniz sürece yaşanan şey bir sürüncemeden fazlası sayılmaz. Unutmayın ki kimse sizi mutsuz edemez, ancak siz buna izin verirsiniz. O halde mutsuzluktan yakınmayı bı...

Tanrı’nın Çocuğu Olan Göklerden Başka Vatan Tanımaz - Pythagoras
"Biz bilgi ile ilgilenmiyoruz, biz gerçek deneyimlerle ilgileniyoruz, yaşayıp deneyimlemediğiniz sürece hiçbir bilgi, bilgi değildir." Pythagoras, "felsefe" terimini ilk kullanan kişidir. O bir filozof, matematikçi, bilimadamı, müzisyen ve gnostik bir bilge âşığı olarak tüm fakülteleri karakterinde bir araya getirmiş devasa bir üniversitedir. Onun yolu kavramsal bilgilerden uzak bir deneyim yoludur. Ezoterik felsefenin kurucusu Pythagoras, Mısırlı rahiplerden aldığı öğretilerden oluşturduklarıyla bizlere kendi teolojisini sunar. Ona göre sayılar "Eşyanın Sırrı"nı içerir, Tanrı da "Evrensel Ahenk"tir. Sayılar bilimi altında formüle ettiği Kutsal Kelam Bilimi, Tanrı fikri, ruhun kurtuluşu, ruh göçü, karma yasası ve inisiyasyon süreçleri onun çizdiği deneyim yolunun başlıca konularıdır.

Düştüğünde Kalkarsan Hayat Güzeldir
Yaşanmamış bir hayattan daha üzücü ne olabilir? Yaşam size ne getirir bilemezsiniz ama sizden ne götüreceğini siz belirlersiniz. İnsanız. Yanlışlarımızla doğrularımızla, başarılarımızla başarısızlıklarımızla, sevdiklerimizle sevemediklerimizle, yaptığımız ve var olduğumuz her şeyde her an gelişiyor ve büyüyoruz. Bazen canımız o kadar acıyor ki hayata küsüp büyümeyi ve gelişmeyi unutuyoruz. Oysa varlığımızın en anlamlı kısmı hatalarımızdan, tecrübelerimizden ders alarak gelişmek, ilerlemek ve en büyük besinimiz sevgiye her zaman yer açmaktır. Unutmayın, hiçbir zaman, bir daha sevemeyecek, yeni bir hedefin peşine düşemeyecek, yeni hayaller kuramayacak kadar yaşlanmayacaksınız. Hâlâ nefes alıyorken yaşamdan istediğinizi alın. Neden yanlış kişiye âşık oluruz? Neden kimseye hayır diyemeyiz? Ned...

Beni İçinden Sev
Kimsenin bilmediği bir şarkısın. Bana kendini öğret. Başka hisleri başka insanlarda değil de hepsini sende tüketmek isterim çünkü ikimiz başkayız, kimsenin bilmediği bir başka dünyayız. Bakma sen bu kalabalığa, bu dünya bizim için yaratıldı. Başkaları sadece başkaları olarak kalsın, sen bir hayal kur kendine ve içinde sadece bize yer olsun.

Bütün Şiirleri - Sabahattin Ali
"Döndüm daldan düşen kuru yaprağa Seher yeli dağıt beni kır beni Götür tozlarımı burdan uzağa Yârin çıplak ayağına sür beni..." Edebiyatımızın en üretken yazarlarından Sabahattin Ali’nin tek şiir kitabı olan DAĞLAR VE RÜZGÂR ile diğer yayın organlarında yayımlanmış olan tüm şiirlerini özenli bir çalışmayla bir araya getirdiğimiz bu yapıtla onun yaratıcı ve çok yönlü kalemi önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz...

Bazı Yollar Yalnız Yürünür
Kitapsız, çiçeksiz, hayvansız, vicdansız, doğrusuz insandan uzak dur. Umudu öldürüp, nefreti toprağa dikmek isteyenlerden uzak dur. Hayatı sadece ideoloji ve düşünce olarak görenden uzak dur. Mutlu olmanı, sorgulamanı, düşünebilmeni kendilerine yapılmış bir tehdit olarak görenlerden uzak dur. Kendilerine duydukları yabancılık yüzünden karşısındakini kötü bilenlerden uzak dur. Nefreti evinin kapısına koyan, artık her dışarı çıktığında avucunda nefret taşıyanlardan uzak dur. İnsan hayatına olan saygısızlığı bir övünç madalyası gibi, gurur mekanizması gibi görenlerden uzak dur. Kelimeleri özenle seçmeyen, her cümlesi biat olan, her sözcüğü toz olandan uzak dur. Sesinin tonu kalbinin tonundan çok olanlardan uzak dur. Çünkü neye çok yaklaşırsan, neyi çok biriktirirsen, ona dönüşürsün.

Vazgeçebilmek
Değişmeye hazırsanız, işte cevabınız! Gelmiş geçmiş en çok satan kişisel gelişim kitaplarından biri olan Vazgeçebilmek mutluluğa giden yolda yanınızda bulundurabileceğiniz en güvenilir kılavuz. Sizi mutluluktan alıkoyanlar neler bir düşünün. Ve hepsinden vazgeçin gitsin. Söylemesi kolay ama yapması değil, öyle mi? Guy Finley bu kitapta adım adım mutluluk ile aramızda dikilip duran o duvarı nasıl yıkacağımızı, vazgeçmemiz gerekenleri nasıl bırakacağımızı ve nasıl özgürleşeceğimizi anlatıyor. Vazgeçebilmek’i okurken öfke, kin, kaygı, suçluluk duygusu ve daha pek çok olumsuz düşünceden arındığınızı fark edecek ve her sorunun cevabının yine sizin içinizde olduğunu göreceksiniz. Gerçek yaşamöyküleri, içten diyaloglar ve zihni çalıştıran sorular zaten içinizde barındırdığınız gücü ve duygusal öz...

Hayat Sana Ne Anlatıyor
Duygularından korkma... Çünkü her duygu bir ihtiyaçtan doğar. Bu yüzden bir duyguyu tanımak, aslında bir ihtiyacı bilmektir. Neye ihtiyacı olduğunu bilmeyen, rasgele eylemlerde bulunarak, anlık reaksiyonlarla değiştiremeyeceği sonuçlar yaratıyordur hayatında. Oysa duygular, elementlerle konuşur. Her element, bir duyguyu hatta davranışı temsil eder. Toplum içinde dikkat çekenlerin hangi elementi yüksek çalışır? Ateş... Hangi element eksildiğinde aşk ihtiyacı doğar? Toprak... Hangi element dengeli çalıştığında mükemmel iletişim yakalanabilir? Hava... Cinsellikte romantizmi artıran element hangisi? Su... Peki, elementleri dengeleyerek bir davranışı, deneyimi ve sonucu değiştirmek mümkün mü? Elbette mümkün... Türkiye’de ilk kez bir Brahmaçarya’nın (münzevi) kaleme aldığı bu kitap, elementlerin...

Süt Lekesi
Her insan lekeli midir? Ne zaman bulaştı bu lekeler bize? Habil ile Kabil zamanında mı? Bir yara mıdır bu leke, bir nişan mıdır yoksa? Masum, saf ve temiz olarak dünyaya gözlerini açan insanoğlu, neden bu dünyayı yaşanmaz kıldı? İnsan kötülükle mi doğar, sonra mı kötü olur? Bir bebek, başka bebeği gördüğünde neden rahatsız olur, neden onu tırmalar, canını yakar? SÜT LEKESİ insanın içsesi olmaya aday bir roman. Kimseye söylemediklerimize, yalnızken kendimize bile fısıldayamadıklarımıza, aklımızdan bile geçiremediklerimize ışık tutuyor. Acı içinde kıvranırken gelen mutluluğu, karanlık içinde boğulurken yanan ışığı, çaresizlik içinde debelenirken yanı başınızdaki çareyi göreceksiniz. Sadece iyiyi ve güçlüyü değil, kötüyü ve zayıfı da anlayacak, önyargılarınızdan rahatsız olacaksınız.